• Sonuç bulunamadı

Ersoy’un (1989), beslenme eğitimi alan ve almayan ilkokul çocuklarının yiyecek seçiminde televizyon reklamlarından etkilenme durumunu belirlemek amacıyla, yaşları 6-12 arasında değişen toplam 300 çocuk üzerinde yürüttüğü çalışmada, ilkokul öğrencilerinin televizyonda yayınlanan çikolata, şekerleme, meşrubat, bisküvi gibi yiyecek ve içecek reklamlarını beğenerek izlediklerini, canları istediği zaman veya ilk fırsatta anne ve babalarına aldırdıkları veya harçlıklarıyla aldıklarını göstermektedir. Çocukların televizyonda yayınlanan bu yiyecek ve içecekleri tüketmelerinde, ailelerinin yiyeceğe ayırdıkları para miktarlarının, okulda gördükleri beslenme eğitimlerinin ve öğretmen ve ailelerinin bu ürünleri almamaları konusunda uyarıda bulunmalarının etkili olmadığı saptamıştır. Ayrıca annenin eğitim düzeyi arttıkça bu ürünleri çocuklarına alma eğilimlerinin de arttığı belirlenmiştir.

Çelebi ve diğerlerinin (1991), Đstanbul ilinden seçilmiş, bir süpermarkette alışveriş yapan 200 kişinin, paketlenmiş yiyecek maddelerini satın alırken tercihlerini etkileyen faktörlerin neler olduğunu saptamak amacıyla yaptıkları araştırmada, birinci derecede ürünün marka, isim ve kalitesinin, ikinci derecede etiket üzerindeki üretim ve son kullanma tarihi gibi bilgilerin, üçüncü derecede fiyatın ve son alarak ise ambalajın ebat ve geri dönüşümlü olup olmaması gibi faktörlerin satın alma üzerinde önemli olduğu saptanmıştır. Tüketicilere, yiyecek ambalajı üzerinde beslenme bilgi panelleri ve besin etiketlerinin gerekli olup olmadığı sorulmuş ve %92.5’i gerekli gördüklerini belirtmişlerdir. Besin etiketinin gerekli olduğunu belirtenler; tüketicinin doğru ve dengeli beslenmesini sağlayacağı, tüketicinin beslenme bilgisini artırabileceği, besin değeri yüksek, olan yiyecek seçimine yardımcı olacağı, imalatçının daha besleyici yiyecek üretmesini sağlayacağı gibi nedenlerle besin etiketinin gerekli olduğunu belirtmişlerdir. Ankete katılan tüketicilere, besin etiketlenmesinin düzenli olarak yapıldığı ülkelerde en sık kullanılan 4 etiket gösterilmiş ve besin öğesi miktarlarını veren ve hangi besin öğesi için iyi kaynak olduğunu belirten etiketin, en anlaşılır olduğu (%29.0) bulunmuştur. Đkinci ve üçüncü tercihleri, besin öğelerinin orta ve yüksek kaynak olduğunu belirten etiket (%28.0) ile besin öğelerini günlük öngörülen miktarları karşılama yüzdesi olarak veren etiket (%26.5) oluşturmuştur. Besin öğesi miktarlarını yuvarlak şekillerle belirten etiket örneği (%16.5) ise son sırayı almıştır. Bu da kişilerin rakamsal ve yazılı ifadeleri içeren etiketleri, şekillere göre daha iyi algıladıklarını göstermektedir.

Özgen ve Gönen’in (1992), ilkokul çağındaki çocukların tüketim davranışları üzerine bir araştırma” adlı çalışmaları farklı sosyo ekonomik düzeyde 8-11 yaş grubundaki 300 çocuk tüketicinin tüketim davranışlarını incelemişlerdir. Çalışmada, tüm öğrencilerin harçlık aldıkları, yalnız alışverişe gittikleri, televizyon reklamlarından etkilendikleri ve öğrencilerin yarısına yakının, aldıkları malın markasına önem verdikleri bulunmuştur. Öğrencilerin yiyecek- içecek maddelerini arkadaşları ile satın alma eğiliminde oldukları, en çok satın aldıkları malların başında, okul malzemesi, kitap-dergi ve çikolata- şekerin geldiği ortaya konmaktadır.

Kayhan Yardımcı’nın (1994), beslenme eğitimi alan ve almayan ilkokul öğrencilerinin TV reklamlarından etkileme durumlarını incelenmesi adlı çalışma Đzmir’in Bornova ilçesinde 3 ilköğretim okulunda eğitim gören ilköğretim 4. sınıfta okuyan 207 öğrenci, 182 anne, 174 baba üzerinde yürütülmüştür. Çalışmada, reklamı yapılan yiyecek ve içecekleri, %79.67’ sinin bazen satın aldığı, %13.74’ ünün her zaman satın aldığı, %6.59’unun hiç satın almadığı saptanmıştır. Çocukların; %70.88 televizyon reklamlarından bazen etkilendiği, %17.03’ünün etkilenmediği, %12.09’unun her zaman etkilendiği belirlenmiştir.

Turell’in (1998) sağlıklı besin satın alma tercihleri üzerinde sosyo-ekonomik farklılıkların etkisini saptamak amacıyla yaptığı araştırmasında besin tercihini bireylerin bir yiyecekten hoşlanıp hoşlanmama durumuna göre saptanmıştır. Besinlerden hoşlanıp hoşlanmama durumunun belirlenmesinde besinin tat, lezzet, görünüm, kıvam gibi çeşitli özelliklerinin değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkması gerekmektedir. Besinlerin hoşlanılan ve hoşlanılmayan besinler olarak değerlendirilmesinde sosyal, psikolojik ve kültürel faktörlerin de etkili olduğu bildirilmektedir.

Kearney et al (1999), Đrlanda da 15 yaş üzeri 1009 kişi üzerinde yaptığı çalışmada yiyecek seçiminde etkili olan 15 faktör verilmekte ve bu faktörlerden en önemli 3 faktörü belirlemeleri istenmektedir. Yiyeceğin kaliteli ve sağlıklı olması, yiyeceğin fiyatı, ailenin yiyecek ile ilgili görüşü, denenmiş bir yiyecek olması, vejeteryan ve özel yiyecekler olması, yiyeceğin tadının iyi olması, kültürel ve etnik geçmiş, bu faktörlerden bir kaçıdır. Araştırmaya katılan kişilerden %51’i kalite, %43’ü tadının iyi olması, %36’sı sağlıklı yiyecek olmasına dikkat etmektedir. Özellikle eğitim seviyesi yüksek olanlar, yaşı ilerlemiş olanlar ve bayanların sağlıklı yiyecekleri seçmesi bu çalışmada ortaya konmaktadır.

Sağlam ve diğerlerinin (1999), tüketicilerin besin satın alımına ilişkin bilgi tutum ve davranışlarını belirlemek amacıyla Ankara il merkezindeki üç alış veriş merkezinde alış veriş yapan 300 kişi üzerinde yürüttükleri araştırmada, tüketicilerin %86’sı ürünün son kullanma tarihine, %80.7’si TSE damgası taşımasına, %79.3’ü markaya, %73.3’ü alışkanlıklarına, %69.0’u da ambalajlamaya önem vermektedirler. Reklamlardan etkilenerek alışveriş yapan tüketicilerin oranı %25 olarak saptanmıştır. Alışverişte başkalarının önerilerine dikkat eden tüketicilerin oranı %30.3 olarak bulunmuştur.

Baxter et al (2000), Gürcistan’da ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin yemek seçimi, tüketimi ve okul öğünleri arasındaki ilişkiyi saptamak amacıyla, 273 çocuk üzerinde gerçekleştirdikleri çalışmaya katılan öğrencilerin %66’sının ücreti düşük olan yada ücretsiz dağıtılan ürünleri tercih ettiklerini, %84’ünün ise okul yemeklerini tercih ettiklerini saptamışlardır. Öğrencilerin yiyecek seçimleri; cinsiyet,etnik köken ve maddi kaynaklardan etkilenmektedir. Ayrıca, çocukların çok sevdikleri yiyecekleri daha fazla tükettiklerini beslenme uzmanlarının bu noktaya dikkat etmeleri gerektiğini vurgulamışlardır.

Noble et. al (2000), Güney Đngiltere’de, yaşları 9-14 arasında değişen çocukların, tükettikleri yiyecekleri saptamak amacıyla yürüttükleri araştırmada, çocuklara yemek fotoğrafları gösterilmiş en çok hangilerini tercih ettikleri ve tercih sebepleri sorulmuştur. Çocukların, yemeklerin sağlıklı olup olmadığı konusunda bilinçli olduğu kanısına varmışlardır. Sağlık konusunda bildikleri, şişmanlatmayan yiyeceklerin ve vitamin içerenlerin sağlıklı

olduğu düşüncesidir. Çocuklar hangi yiyeceği tüketiyorlarsa o sağlıklıdır. Yeter ki canları çeksin. Araştırmada ortaya çıkan başka bir sonuç ise, ilkokul çağındaki çocukların seçtikleri yemeklerde besin değerinin düşük olduğudur. Bu çocuklar daha çok şişmanlatan ve şeker oranı yüksek olan yiyecekleri seçmektedirler. Bu yiyeceklerde kalsiyum, demir, vitamin oranı düşüktür. Çocukların en fazla tercih ettikleri yiyecekler arasında cips, sos, bezelye, sığır etinden sandviç, hazır ton balığı, pizza,spagetti sayılabilir. En az tercih edilen yiyecekler ise, sebze ve tatlılardır. Taze hazırlanan yiyecekler önceden yapılmış ve tekrar ısıtılan yiyeceklere göre tercih edilmektedir.

Güler ve Özçelik’in (2002), Ankara’da yaşayan 150 çalışan ve 150 çalışmayan toplam 300 evli kadının yiyecek satın alma-hazırlama davranışlarını belirlemek amacıyla yürüttükleri çalışmada, çalışan kadınların, %46’sının , çalışmayan kadınların,%32.7’sinin yiyecek alışverişinde kredi kartı kullandıklarını belirlemişlerdir. Kadınların yiyecek satın alırken etkilendikleri en önemli faktörlerin; yiyeceğin aile üyelerinin sağlık durumuna uygunluğu(%96.0), son kullanma tarihi(%91.3), yiyecek maddesinin besleyici özelliği(%88.3), fiyatı ve bütçeye uygunluğu(%88.7) olduğunu saptamışlardır. Yiyecek ambalajı üzerindeki yazıları okuma oranı, çalışmayan kadınlarda %93.3, çalışan kadınlarda %92.7 olarak bulunmuştur. Çalışmayan kadınların %67.9’unun, çalışan kadınların %56.8’inin yiyecek ambalajı üzerindeki yazıları her yönüyle okuduklarını belirlemişlerdir.

Skinner et al (2002), Amerika’da çocukların yiyecek tercihlerini belirlemek amacıyla, yaşları 2-8 arasında değişen 70 öğrenci ve 70 anne üzerinde yürütülmüştür. Çocukların yemek seçimlerinin bebeklikten yetişkinliğe kadar arttığı gözlemlenmiştir. Bu artışın embriyodan veya anne sütü almaya başladığı zamandan itibaren ortaya çıktığı bildirilmektedir. Örneğin çocuk küçükken havuç yeme eğiliminde ise büyüyünce de havuçlu yiyecekler yemeye eğilim gösterir. 5 yaşına kadar olan çocuklarda yapılan çalışmada bebeklikteki yiyecek tercihleri büyüyünce de benzerlik göstermektedir sonucuna varmışlardır. Çocukların yiyecek seçimi, anne ve kardeşlerini model alması, anne-babanın yemekte zorlamaları, yemek sırasında televizyonun açık olması gibi faktörlerden etkilenmektedir. Bu çalışmada hipotez şudur ki, çocuklar daha fazla yemek yemeye zorlandığı sürece çocukların yemek seçimleri zamanla artmaktadır.

Baykan ve Demirci’nin (2003), evli tüketicilerin gıda satın alma davranışlarını belirlemek amacıyla, Ankara merkez ilçelerinin çeşitli semtlerinde oturan evli tüketiciler arasından rastgele seçilen 101’i kadın ve 79’u erkek toplam 180 gönüllü tüketici üzerinde yürüttükleri çalışmada, kadın tüketicilerin %55.4’ü ve erkek tüketicilerin ise %55.7’sinin her zaman gıda alışverişini yapacakları yerleri fiyat, çeşit bolluğu yönünden karşılaştırdıkları, kadın tüketicilerin yarıya yakınının(%48.5) her zaman, erkek tüketicilerin ise yarısından fazlasının(%51.9) bazen gıda

alışverişini nereden, ne kadar ve ne zaman yapacaklarını önceden planladıkları tespit edilmiştir. Kadın tüketicilerin çoğunluğu(%76.2), erkek tüketicilerin yarıdan fazlası(%63.3) gıda maddelerinin kalitelerini her zaman karşılaştırdıklarını, kadın tüketicilerin yarısından fazlası(%59.4), erkek tüketicilerin yaklaşık yarısı(%48.1) gıda maddesi reklamlarından bazen etkilendiklerini ayrıca kadın ve erkek tüketicilerin yaklaşık yarısı sırasıyla (%51.5 ve %46.8) gıda alışverişinde markaya bazen önem verdiklerini belirlemişlerdir.

Aras Okumuş ve Bulduk’un (2003), Konya il merkezindeki 3 alış veriş merkezindeki tüketicilerin süpermarketlerdeki alışveriş alışkanlıkları ve ürün seçimini etkileyen etmenleri belirlemek amacıyla 600 tüketici üzerinde yürüttükleri çalışmada, tüketicilerin gıda ürünleri satın alırken en fazla son kullanma tarihine(%34.5), daha sonrada sağlığa uygun olup olmadığına(%32) bakmaktadırlar. Gıda ürünleri satın alırken belirli ölçüde markasına da(%15.16) bakmakta oldukları belirlenmiştir.

Nicklaus et al (2004), Fransa’da, 2-3 ve 17-22 yaş aralığındaki çocuklarda yemek seçiminin, daha sonraki yaşları etkileyip etkilemediğini belirlemek amacıyla yürüttükleri çalışmada, 5 yemek kategorisi belirlenmektedir. Bunlar; sebzeler, hayvansal ürünler, süt ve süt ürünleri, nişastalı yiyecekler, birleştirilmiş yiyecekler. Bu kategorilere göre yiyecek seçme eğilimi ergenlik çağından sonra görülmeye başlamaktadır. Çocuklukta belli kategorilere bağlılık görülmekte iken ergenlik döneminden sonra diğer yiyecek kategorileri de tüketilmeye başlanmaktadır .2-3 yaş döneminde peynir ürünleri çok tüketilirken, hayvansal besinler ve sebzeler çok fazla tüketilmemektedir. 4-7 yaş arası çocuklar nişastalı yiyeceklere eğilim göstermektedir. Bu, 8-12 yaşına kadar bu şekilde sürmektedir. Sebze tüketimi 3-5 yaş aralığında başlamakta olup, 6-8 yaş arası sebze tüketiminde bir artış gözlenmektedir. Yaş ilerledikçe sebzeye olan eğilim artmaktadır. Kızların yaşında artış olsa bile hayvansal ürünlere ilgi az olmaktadır. Bu çalışma göstermektedir ki, 2-3 yaş aralığındaki çocukların belli bir kararlılığı bulunmakta fakat yetişkinlik dönemine gidildikçe bu kararlılık bozulmaya başlamaktadır.

Özgen’in (2004), Ankara’da, tüketicilerin besin etiketi okuma alışkanlıklarını, beslenme etiketi ve ambalaj tercihleriyle ilişkili faktörleri saptamak amacıyla yürüttükleri çalışma, iki aşamada gerçekleştirilmiş olup, araştırmada 250 öğretim elemanı ve 100 idari personel olmak üzere toplam 350 ( 239 kadın, 111 erkek) tüketici görüşünden yararlanılmıştır. Tüketicilerin; %57.5’i fiyat, %76.9’u üretim tarihi, %78.4’ü son kullanma tarihi ve %49.4’ü de raf ömrünü her zaman okuduklarını ifade etmektedir. Tüketicilerin %70.9’u konserveler ile %98.3’ü reçel, marmelat vb. ürünler için cam ambalajları, %99.7’si şeker için poşeti, %79.1’i süt, yoğurt, %69.1’i asitli içecekler için pet/plastik ambalajları, %56.3’ü hazır çorba ve et suyu tabletler için

kartonu, %61.7’si yağ ve %78.3’ü salça, ketçap, mayonez için tenekeyi, %97.1’i salam, sosis ve sucuk için vakumlu ambalajları, %91.7’si kuru baklagiller, %94’ü un, makarna, şehriye için vakumlu poşet ambalaj türlerini tercih ederken, %83.7’si kırmızı et, %75.4’ü tavuk, hindi, deniz ürünleri, %94.6’sı ekmek ve %97.7’si sebze-meyveleri ambalajsız tercih ettikleri belirlenmiştir.

Göktolga ve diğerlerinin (2006), Tokat’ta tüketicilerin yiyecek satın almalarında ilk etki eden sebepleri belirlemek amacıyla, 233 ev hanımı üzerinde yürüttükleri çalışma, yiyecek satın alma durumunu yaş durumları, cinsiyet durumları, eğitim ve gelir durumları olmak üzere dört grupta incelenmiştir. Sonuçta ev halkından yüksek gelir seviyesi ve yüksek bir eğitim seviyesine sahip olanlar yiyeceklerin güvenli olmasına alt gelir ve eğitim seviyesinde olanlara göre daha çok dikkat etmişlerdir. Ek olarak kadın ve yaşlılar grupları erkek ve genç tüketicilere göre yiyeceklerin güvenli olmasına dikkat etmektedir.

Hendy et al (2005), okulda verilen sebze ve meyvelerin çocukların tüketim durumlarına etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışma, Amerika’da, 188 ilköğretim öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Öğrencilere 12 tane yiyecek sunulmaktadır. Belirli periyotlarla sebze ve meyve giderek arttırılarak verilmektedir. Bununla birlikte ilk zamanlarda çocukların günlük hayatlarında da sebze ve meyve tüketim durumu artış göstermiştir. 7 ay geçtikten sonra tekrar araştırma yapıldığında sebze ve meyvelerin tüketim miktarının tekrar eski düzeye geldiği saptanmıştır.

Budak ve diğerleri(2005) Çalışma, Kayseri ilinde tüketicilerin besin alışverişine yönelik davranışlarını belirlemek amacıyla, alışveriş merkezlerinde alışveriş yapan 211 kadın(%52.8), 189 erkek(%47.2)olmak üzere toplam 400 kişi üzerinde yürütülmüştür. Tüketiciler, yiyecek ve içecek satın alırken öncelikle fiyatına(%88.3), son kullanma tarihine(%87.0) ve ambalajına(%80.8) dikkat etmektedirler. Ambalaj etiketini okuyan ve yiyecek-içecek reklamlarından etkilenenlerin en yüksek oranda yüksek okul mezunu oldukları saptanmıştır.

Şanlıer ve Şeren’in (2005), tüketicilerin besin satın alma bilinçlerinin değerlendirilmesi amacıyla, Ankara’nın değişik semtlerinde süpermarketlerden alışveriş yapan ve yaşları 19-59 arası değişen, 98’i kadın, 87’si erkek, toplam 185 tüketici üzerinde yürüttükleri çalışmada, beslenme, güvenirlik, maliyet, uygunluk başlığı altında yer alan sorular puanlanmış ve toplam puan 90 üzerinden değerlendirilmiş, uygun istatistik yöntemleri kullanılmıştır.Bu puanların ışığı altında %70 ve üzeri puan alan tüketici iyi, %50-69 arası alan orta, %49 ve altında alanlar kötü alışveriş bilincine sahip olarak sınıflandırılmıştır.Yapılan puanlama sonucunda tüketicilerin %8.1’inin kötü, %37.8’inin iyi, %54.1’inin orta besin satın alma bilincine sahip oldukları tespit edilmiştir.Ayrıca eğitim durumu arttıkça alınan puanların yükseldiği, gruplar

arası farkın önemli olduğu bulunmuştur.Tüketicilerin, gelirlerinin %33.1’ini beslenmeye ayırırken, %49.2’si nakit para ve kredi kartı ile alışveriş yapmakta oldukları belirlenmiştir.

Çinpolat’ın (2006), Ankara’da yaşayan yetişkin tüketicilerin besin etiketlerini okumaya yönelik tutumları ve bunun üzerinde cinsiyet faktörünün etkisini belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada, araştırma grubunu Ankara’daki iki hipermarketten alışveriş yapan 110 erkek, 110 kadın toplam 220 tüketici oluşturmuştur. Besin satın alırken en çok etkilendikleri ilk üç faktör geçmiş deneyimler, beslenme bilgileri ve besin ambalajı üzerindeki bilgilerdir. Ambalaj üzerindeki bilgilerin tüketicilerin %76.8’inin her zaman ilgisini çektiği ve %87.2’sinin öncelikle son kullanma tarihine baktığı saptanmıştır. En yüksek oranda her zaman bakılan besin öğesi bilgisinin enerji (kalori) değeri(%30,5), en yüksek oranda etiketi daima okunan besinin süt, yoğurt ve peynir(erkek %79,2, kadın %81,8) olduğu tespit edilmiştir.

Dikmen’in (2006), ilköğretim öğrencilerinin beslenme davranışları ve televizyon reklamlarından etkilenme durumlarını belirlemek amacıyla, Ankara ili Keçiören ilçesindeki 3 ilköğretim okulunda eğitim gören, yaşları 11-15 arasında değişen, 158’i kız, 153’ü erkek olan toplam 331 kişi üzerinde yürüttükleri çalışmada, adölesanların her öğün (kızlarda %66.5, erkeklerde %56.1)beyaz ekmek, her gün (kızlarda %55.1, erkeklerde %66.5) çay tüketmekte oldukları tespit edilmiştir. Ayrıca adölesanların, kırmızı eti (kızlarda %28.5, erkeklerde %35.8), yumurtayı (kızlarda %41.6, erkeklerde %32.9) haftada 1-2 kez tükettiği saptanmıştır. Büyüme ve gelişmenin ivme kazandığı adölesan dönemde alınması gerekli enerji, makro ve mikro besin öğelerinden büyük kısmının araştırma grubu tarafından yetersiz oranda tüketildiği belirlenmiştir. Adölesanların hafta içi ve hafta sonu günde ortalama 2-3 saat televizyon izledikleri saptanmıştır. Araştırma grubunda en çok sevilen besin reklamlarının “kolalı içecek reklamları(%24.6)”, “çikolata reklamları(%21.1)”, “sütlü tatlı reklamları(%15.6)” olduğu saptanmıştır.

O’Doughtery et al (2006), ailelerin çocukları ile beraber yaptıkları alışverişlerde, ürün seçiminde nasıl hareket ettiklerini ve karar mekanizmalarını belirlemek amacıyla, 4-5 yaş arası 133 çocuk ve bunların aileleri üzerinde yürüttükleri araştırmada, ailelerin alışverişleri, % 50.4 oranında genel ihtiyaç, %55.2 oranında tatlılar ve atıştırmalar ve %47.8’ si ise çocukların ihtiyaçlarına dayanmaktadır. Kalite ve market teknikleri bu durumun %28.6’sını oluşturmaktadır. En büyük ebeveyn etkeni ise çocukların şeker ve atıştırmalık isteklerinin ailelerinin tarafından reddedilmesidir. Her halükarda gıda tüketimi ailelerin çocuklar üzerinde gıda seçiminde istekleri üzerine varolmaktadır.

Şahin ve Özer’in (2006), beslenme kültüründeki farklılıkların bayan tüketicilerin gıda ürünleri satın alma davranışları üzerindeki etkilerini belirlemek amacıyla, Mersin’in merkez ilçelerinde yaşayan ve farklı beslenme kültürüne sahip olan 800 bayan üzerinde yürüttükleri araştırmada, Mersine il dışından gelerek yerleşen bayan tüketicilerin gıda maddesi alışverişlerinde en çok alış veriş merkezlerini, ikinci öncelikli olarak ise süpermarketleri, Mersinli tüketicilerin ise gıda alış verişlerinde en çok semt pazarlarını, ikinci öncelikli olarak alışveriş merkezlerini ve süper marketleri tercih ettikleri belirlenmiştir. Her iki grupta yer alan bayan tüketicilerin birinci öncelik olarak sebze, ikinci öncelik olarak meyve satın aldıkları, süt ve süt ürünleri, kırmızı et ve ürünleri, un ve unlu yiyecekler ve dondurulmuş gıda ürünlerini satın alma önceliklerinin ise birbirinden farksız olduğu belirlenmiştir. En az öncelikli satın alınanlar ise içecekler ve çerez olarak saptanmıştır.

Epstein et al (2006), Amerika’da anne ve çocuğun yiyecek satın almada aralarındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yaşları 10-12 arasında değişen 10 çocuk ve anneleri üzerinde yürüttükleri çalışmada, çocuklara fiyatları değişen sebze, meyve, atıştırmalık çerez türü yiyecekler satın almaları için sunulmaktadır. Çocukların atıştırmalık çerez türü(sağlıksız) yiyecekleri satın almaları ailenin sosyo-ekonomik durumu ile pozitif, çocuğun yaşı ile negatif bir ilişki içinde olduğu tespit edilmiştir. Annenin sağlıklı ve sağlıksız yiyecek satın almasındaki tercihi çocuğu da büyük ölçüde etkilediği sonucuna varılmıştır.

Breen et al (2006), Yaş ve cinsiyetin çocukların yiyecek tercihindeki farklılıkları belirlemek amacıyla, Đngiltere’de yaşları 4-16 arasında değişen 1291 çocuk üzerinde yürüttükleri araştırma sonucunda kızların sebze ve meyveleri erkeklerden daha çok sevdiği, erkeklerin ise şekerli yiyecekleri, et ürünlerini ve yağlı yiyecekleri kızlara göre daha çok sevdiklerini ortaya koymuşlardır. Genel olarak araştırma sonucunda çocukların yağlı ve şekerli yiyecekleri meyveye göre çok daha fazla tercih ettikleri ortaya çıkmıştır.

Guidetti ve Cavazza (2008), ailelerin ve çocukların satın aldıkları ve satın almadıkları yiyecekleri seçerken etkili faktörleri belirlemek amacıyla, Đtalya’da, yaşları 10-20 arasında değişen 282 çocuk üzerinde yürüttükleri araştırma sonucunda aile ve çocukların seçiminde 4 aynı alan, 4 farklı alan tespit edilmektedir. Bu alanlar; aynı ürünleri seçtikleri alan, farklı ürünleri seçtikleri alan, sınırlı oldukları alan, zıt oldukları alan, çocuğun bağımsız tercihleri, çocuğun sakındığı yiyecekler, ailenin bağımsız tercihleri, ailenin sakındığı yiyecekler olarak belirlenmiştir. Çocuklar yiyecek seçiminde sadece ailesini taklit etmemektedir, farklı davranışlar da göstermektedir.

Topuzoğlu ve diğerlerinin (2007), tüketicilerin gıda ürünleri ile ilgili bilgi düzeyleri ve sağlık risklerine karşı tutumlarını belirlemek amacıyla, Ümraniye sağlık grup başkanlığı bölgesinde bulunan bir sağlık ocağına başvuran toplam 167 kişi üzerinde yürüttükleri çalışmada, gıda maddesinin alımında ürün ambalajının sağlamlığına dikkat etme (%92.8) en çok önemsenen tutum olmuştur. Gıda ürünü bozuksa iade etme tutumu %83.2 olarak saptanmıştır. Katılımcılar etiket bilgilerini okumayı %52.1 oranında onaylamaktadırlar. Son kullanma tarihine dikkat etmeme %28.8 oranında onaylanmıştır. Satın almada etiketlerin okunması tüketiciler arasında yaygın olmayan bir tutum olarak bulunmuştur. Katılımcıların gıda fiyatını önemsedikleri ama kaliteli gıdayla pahalı gıdayı bir tutmadıkları ve ucuz gıdalarda da gıda katkı maddesi bulunmamasına dikkat eden bir tutum sergiledikleri saptanmıştır.

Göktolga’ın (2007), gıda ürünleri satın alma davranışında ambalajın rolünü belirlemek amacıyla, Đzmir ilinde, 18 yaşından büyük 400 tüketici üzerinde yürüttükleri çalışmada, tüketicilerin gıda ürünlerinde yüksek oranda ambalajlı ürünleri tercih ettiği belirlenmiştir. Tüketicilerin gıda ürünlerinde ambalajlı ürünleri tercih etme nedenleri ile ilgili genel değerlendirme yapıldığında, ‘Sağlıklı Olma’ seçeneği birinci sırada yer alırken, ‘Güven

Benzer Belgeler