• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: AZERBAYCAN, MÜLTECĐLERĐN (KAÇKINLARIN) VE

3.1. Mülteci (Kaçkın) Ve Mecburi Göçmenlerin Mevcut Sorunları

3.1.3. Đşsizlik Sorunları

Đşsizlik sorunu Azerbaycan’ın genelinde önemli bir sorun teşkil etmektedir. Đşsizlik her geçen artmakta, özellikle ülke içinde ve dışında gerçekleşen göçlerden sonra işsizlik sorunu içinden çıkılmaz durum almaktadır.. Elbette ki, bu durumdan en çok etkilenenler mültecilerdir. Mültecilerin içinde bulundukları durumu daha iyi yorumlayabilmek için

Azerbaycan Cumhuriyetin ekonomik yapısını ve Azerbaycan genelindeki işsizlik sorununa değinmek gerekir.

3.1.3.1. Azerbaycan’ın Ekonomik Yapısı

Azerbaycan, 1991 yılında bağımsızlığını kazandıktan sonra, çok önemli siyasi, askeri, sosyal ve ekonomik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Bütün bunlara ek olarak bir de Dağlık Karabağ sorunu ülkeyi içinden çıkılmaz bir duruma düşürmüştür.

SSCB döneminde sistemli olarak cumhuriyetler arasında bağımlılığı bir anlamda zorunlu kılan ekonomik yapının ani çöküşü, Pazar ekonomisine geçişte; ekonomik, siyasi, hukuki bir alt yapının olmaması, teknolojinin eski olması, serbest piyasa modelinin bilinmemesi, Ermenilerin işgalci tutumu sonucu toprakların %20’sinin kaybedilmesi, 1.2 milyon kişinin kendi ülkesinde mülteci duruma düşmesi ve benzeri nedenlerle üretim durma noktasına gelmiş, sonuç olarak da ekonomi üzerinde insiyatif tamamen kaybedilmiştir. Azerbaycan bağımsızlığını kazanmasından bu yana meydana gelen tüm bu olumsuzluklara rağmen 15 yıllık bu süre içinde yinede ekonomik gelişmesini devam ettirmiştir ( Gel, 2006:15).

Azerbaycan’ın 2001 yılı GSMH’sı ise 5.7 milyar ABD Doları düzeyindedir. GSMH’nın %35.5’i sanayinin, % 15.7’si tarımın, %48.8’ise hizmet sektörünün payına düşmektedir (Duran, 2002:11).

Savaş ve dağılma sonrası ortaya çıkan sorunlar nedeniyle ekonomide büyük bir bozulma ve dağılma yaşanmış ve bunun sonucunda milli gelirde negatif büyüme yani gerileme ve yüksek enflasyon yaşanmıştır. Milli gelir büyüme hızı 1993’te %-23,1, 1994’te %-19,7, 1995’te %-11,8 olarak gerçekleşmiştir. Mayıs 1994’te gerçekleştirilen ateşkes sonrasında ancak 1996 yılının ikinci yarısından itibaren büyüme başlamış, %1,3’lük pozitif büyüme hızına ulaşılmıştır. Reel GSYĐH’daki büyüme 1997 yılında %5,8’e yükselmiştir. Reel GSYĐH büyüme hızı 1998 yılında %10, 1999 yılında %7,4, 2000 yılında %11,1 olmuştur. 1999-2003 yılları arasında GSYĐH artışı ise %9,2’dir. 2004 yılında GSYĐH büyüme hızı %10,2 olarak gerçekleşmiştir (www.kobifinans.com.tr, 2007).

Sosyalist ekonomik sistemden piyasa ekonomisine geçiş yapan ülkelerin hemen hemen hepsinde enflasyon oranı süratle yükselmiştir. Bu konuda getirilen argüman, geçiş sürecinde piyasaların kendi başına bırakıldıkları zaman yanlış yönde faaliyet gösterebileceğidir. Serbest piyasa ekonomisine geçiş sürecinin ilk aşaması sayılan bu dönemde piyasaların fiyat ve kaynak dağılımını etkin bir biçimde sağlayamayacağı ifade edilmektedir. Buna post-sosyalist ülkelerin yaşadığı tecrübe iyi bir örnek teşkil etmektedir. Azerbaycan savaş ve içi çatışmalar içerisinde bu süreci dramatik bir biçimde yaşamıştır (Selçuk, 2004:47).

Objektif ve subjektif nedenlerden dolayı Azerbaycan’da geniş çaplı ekonomik reformların gerçekleştirilmesine ancak, 1994 yılından sonra Devlet Başkanı Haydar Aliyev’in yeniden ülke yönetimine rehberlik etmeye başlaması ile başlanmıştır. 1992–1994 yılları arasında Azerbaycan ekonomisi çok ağır bir dönem yaşamaktaydı. Üretim düzeyindeki gerilemeden sonra yıllık enflasyon oranları % 1600 –1800’e kadar yükselmiştir. Ancak 1993 yılında Azerbaycan’da durum yeni siyasal yönetimin iktidara gelmesi ile köklü olarak değişti. Enflasyon olabilecek en düşük düzeye indi (www.zaman.ro, 2007).

Tablo 13. Azerbaycan’ın yıllara göre enflasyon oranı (%)

1990 1991 1992 1993 1994 1995 1998 1999 2000 2005 Enflasyon

Oranı 23,1 329,7 1672,4 1129,1 1666,5 412 -0,8 -8,6 1,8 9,6 Kaynak: Azerbaycan Milli Bankı, (www.nba.az, 2007).

Tablo 13’da görüldüğü gibi özellikle Dağlık Karabağ savaşı yıllarında enflasyon rekor üzerine rekor kırmış ama 1995’ten sonra iç çatışmalarında sona ermesiyle ekonomide istikrar yakalanmış ve enflasyon oranlarında yıllar göre dalgalanmalar azalmıştır.

3.1.3.2. Azerbaycan Geneli Đşsizlik Durumu

Birçok ülke ekonomisi için, işsizlik oranı en iyi bilinen ve en çok kullanılan iş piyasası ölçütlerinden biridir. Đstihdamın nüfusa oranı göstergesiyle birlikte işsizlik oranı, ekonominin işgücü durumu yönünden hangi konumda olduğu hakkında en geniş bilgiyi verir.

2000 yılı itibarı ile 8,1 milyon nüfusa sahip olan Azerbaycan’da toplam işgücü sayısı (14-64 yaş grubu) yaklaşık olarak 4,8 milyon kişi kadardır (Selçuk, 2004:46).

Belirli bir işte çalışanların sayısı ise 3,7 milyon kişi civarındadır. Đşgücü seviyesi ile fiilen çalışanların arasındaki fark 1,1 milyon kişi civarındadır. Bu grup işsizler, öğrenciler, ev hanımları ve mevsimlik işler de çalışanlardan oluşmaktadır. Azerbaycan’daki işsizlik problemi SSCB döneminden beri devam etmektedir. Ülke nüfusu, SSCB nüfusunun %2.5’ini teşkil ettiği halde, SSCB’deki işsizlerin % 15’i bu ülkede idi (Selçuk, 2004:46).

Tablo 14. Azerbaycan’da yıllara göre işsizlik oranı (%)

1995 1995 1996 1997 1998 1999 2000

Đşsizlik Oranı 1300% 15 14 15 18 20 22 Kaynak: Azerbaycan Respublikası Dövlet Statiska Komitesi, (www.azstat.org, 2007).

Gel’e göre ise; (2006:68) “2004 yılı işsizlik oranı şu şekildedir: işgücü (faal nüfus) 3.782.496 ve işsizlik oranı ise 10.7’dir”.

Đşsizlik konusunda birçok kaynak değişik rakamlar vermektedir. Bu açıdan rakamların güvenirliği tartışılabilir. Ülkedeki çalışabilir düzeydeki Azeri vatandaşları ülkeyi terk etmektedirler. Özellikle gençler Moskova gibi metropollere gitmekte ve buralarda kolayca iş bulabilmektedir. Tahminen Rusya’da 2 milyon Azerbaycan vatandaşı yaşamaktadır. Türkiye gibi ülkelerde Azerbaycan vatandaşlarının iş bulma şansları azdır. Bu durum ülke içinde işsizlik oranını arttırmaktadır.

3.1.3.3. Mültecilerin (Kaçkınların) ve Mecburi Göçmenlerin Đşsizlik Sorunları

Göçmenlerin geçim sorunları ile de direk ilgili olan bu sorun göçmenlerin zor yaşam koşullarında sıklıkla karşılaştıkları bir sorundur. Göçmenlerin % 49,7’sini çalışabilir işgücüne sahip nüfus oluşturmaktadır ki, bu nüfus içerisinde işsizlik çok yüksek boyutlardadır. Bu kesim arasında çalışabilir nüfusun ancak % 33,9’u iş bulabilmiştir. Çalışabilir nüfusun büyük bir kesimi (% 34,2) tarım sahasında, % 6,6’sı eğitim, % 5,4’ü sağlık ve % 4,9’u ise inşaat sahasında çalışabilir nüfustur (Hatemov, 2005:145).

Çalışabilir nüfusun 1/3’ü ise vasıfsız işgücü statüsündedir. Sigma Araştırma Merkezi’nin 1997 yılında kaçkınlar ve mecburi göçmenler arasında yapmış olduğu bir kamuoyu yoklamasında göçmenlerin % 92,5’inin en az bir yıldır iş aradıkları ortaya çıkmıştır. Zor yaşam şartları altında bulunan göçmenler için işsizlik en önemli sorunlar arasındadır. Kamuoyu yoklamasına katılan göçmen ailelerin % 7,3’ünün aile reisleri başka bir yerde çalıştıkları için ailesinden ayrı yaşamaktadır (Hatemov, 2005:146).

Göçmenlerin büyük bir kısmı (% 41) daha önce tarım sahasında çalışmışlardır, bu sebeple de bunların şehirlerde kendi yeteneklerine göre iş bulabilmeleri son derece güç olmaktadır. Göçmenler arasındaki işsizliğin yüksek seviyede olması onların bir kısmının diğer yollara (yasa dışı) sapmalarına da sebep olmaktadır (Hatemov, 2005:146).

Şekil 4. Mülteci (kaçkın) ve mecburi göçmen çalışabilir nüfusun mesleki dağılımı

Kaynak: Hatemov (2005:144).