• Sonuç bulunamadı

2.7 Üstün Zekâlı ve Yetenekli Öğrenciler ile İlgili Araştırmalar

2.7.5 Üstün Zekâlı ve Yetenekli Öğrencilerin Danışman

Çepni vd., (2004) fen bilimleri alanı danışman öğretmenlerinin ÜZYÖ’ler konusunda modern öğretim teorilerini tam olarak bilmediklerini ve uygulayamadıklarını, ders içi değerlendirmeleri kişisel tercihlerine göre yaptıklarını, bu değerlendirmelerin bir ölçüte dayanmaktan ziyade bireysel tecrübelerle oluştuğunu belirtmişlerdir. Danışman öğretmenlerin genellikle kaynak olarak üniversite ders kitaplarını, ders notlarını ve TÜBİTAK yayınlarını kullandıkları, ancak internet ve eğitim teknolojilerinden verimli bir şekilde faydalanamadıkları ve çoğunun yabancı dil sorunu yaşadığı ortaya konulmuştur. Ayrıca fen bilimleri alanı danışman öğretmenlerinin laboratuvar yaklaşımları, laboratuvar becerileri, ÜZYÖ’lere danışmanlık, araştırma, proje planlama ve yürütme gibi durumlarda yetersizlikler yaşadığı ve bu nedenle belirtilen konularda hizmet içi eğitimlere ihtiyaç duydukları belirtilmiştir. Bu eğitimlerde teorik bilginin yanı sıra daha fazla uygulama fırsatına ihtiyaç duyulduğu görülmüştür (Gökdere ve Çepni, 2004; Küçük, Gökdere ve Çepni, 2005). Ayrıca fen bilimleri alanı danışman öğretmenlerinin yetersizlik gördüğü noktalarda uzman desteğine ihtiyaç duyduğu ifade edilmiştir. Danışman öğretmenlerin yetersizlikleri ve eğitimleri konusunda yaşanan sorunlarla sık sık karşılaşıldığı ve bu nedenle BİLSEM’lerin amaçlarından biri olan bilim insanı olma yolunda ÜZYÖ’lerin proje çalışması gerçekleştirme hedefine ulaşılamayacağı vurgulanmıştır (Küçük, vd., 2005). Gökdere ve Çepni (2005), ÜZYÖ’lerin fen bilimleri öğretmenlerine yönelik hazırlanan ve uygulanan hizmet içi eğitim seminerlerinin olumlu sonuçlar verdiğini ve ÜZYÖ’lerin proje çalışmalarının niteliğini artırdığını ifade etmişlerdir.

64

ÜZYÖ’ler, BİLSEM danışman öğretmenlerinin en az kullanıldığı öğretim yöntemlerinin problem çözme, proje yapma, sınıf veya okul dışı gezi düzenleme, doğa olayları hakkında gözlem yapma, canlandırma (rol yapma) yaparak ders işleme şeklinde olduğunu ifade etmişlerdir. ÜZYÖ’ler, danışman öğretmenlerin fen ve teknoloji öğretiminde laboratuvarda deney yapma, doğa olayları hakkında gözlem yapma, sınıf veya okul dışı gezileri, soru-cevap, canlandırma (rol yapma) gibi yöntemleri daha sık kullanılması gerektiğini belirtmişlerdir. Ayrıca ÜZYÖ’ler fen alanı danışman öğretmenlerinin dersi anlatma, proje çalışması yapma, tartışma ve problem çözme gibi yöntemleri ise daha az kullanılması gerektiğini ortaya koymuşlardır (Aktepe ve Aktepe, 2009).

Şenol (2011), BİLSEM danışman öğretmenlerinin ÜZYÖ’leri yeni fikirler üretmeye teşvik ettiğini, derslerde kendilerini ifade edebilme imkânı sağladığını, öğrendiklerini gerçek yaşamla ilişkilendirdiklerini, bir konuyu derinlemesine çalıştırdıklarını, öğrencilere konuları buluş yoluyla ve sorgulayarak öğrettiklerini ve proje çalışması yaptıklarını belirtmiştir. ÜZYÖ’lerin eğitiminde proje tabanlı öğrenme, rubrik, gözlem ve seminer çalışmalarının yüksek lisans mezunu danışman öğretmenlerin lisans mezunu öğretmenlere göre daha sık kullandığı görülmüştür.

Üstün zekâlı yetişkinlerin yaşamlarında önemli yer tutan danışman öğretmenleri kendilerine sorulduğunda, onları motive eden, özelliklerini onlara fark ettiren ve yaşamlarına yön veren öğretmenlerini işaret etmişlerdir. ÜZYÖ’lerin danışman öğretmenleri; genel bir bilgi ile beraber kendi alanlarında uzman, ÜZYÖ’lerin özellikleri, bu öğrencilere uygulanan eğitim modelleri, stratejiler vb. konusunda bilgili, onların ilgi, beceri, yetenek ve kapasitelerinin maksimum geliştirebilmesini hedefleyen ve üstün zekâ ve üstün yetenek olgusunu benimsemiş olmaları gerekmektedir (Croft, 2003; Lindsey, 1980, akt., Ravenna, 2008; Sak, 2012; Tischler ve Vialle, 2009). Ayrıca danışman öğretmenler üstün zekâ ve yeteneklilik, yaratıcılık, liderlik ya da güzel sanatların çok özel bir türü ile ilgili özel bir yeteneğe de sahip olmalıdır (Gallagher, 1975, akt., Ravenna, 2008; Lindsey, 1980, akt., Ravenna, 2008).

Tischler ve Vialle (2009) ÜZYÖ’lerin öğretmenlerinin öncelikle bireysel ve sosyal özelliklerinin ön planda olması gerektiğini, özellikle öğrenci öğretmen ilişkisi, iletişim becerisi ve kişiliklerinin önemli olduğunu belirtmiştir. ÜZYÖ’ler danışman öğretmenlerinin mantıksal düşünme becerisine sahip, disiplinler arası düşünebilme

65

yeteneği olan, zeki, uzman, kendilerine saygılı, adil, saygı duyulan, duyuşsal olarak dengeli, sabırlı, şefkatli, samimi, dürüst, esprili, yaptığı işi ve çalışmayı seven, başkalarına yardım etme ve onları daha iyi anlamada tutkulu olmalarını istemektedir. Ayrıca ÜZYÖ’ler, danışman öğretmenlerinin değerlendirmelerde anlamlı ve adil davranmasını, zamanında ve faydalı geri dönüt vermesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Croft (2003), Tischler ve Vialle (2009), ÜZYÖ’lerin danışman öğretmenlerinin onların gereksinimlerini, uğraşlarını ve yeteneklerini anlaması ve önem göstermesi, bağımsız çalışmaları kolaylaştırması, basitlikten çok kompleksliğe vurgu yapması, uygulamaları farklılaştırması, süreç, ürün ve çevre gibi öğrenme sürecinde öğrencilerin özgür tercihlerinin yer aldığı öğrenci merkezli bir öğrenme çevresi oluşturması, öğrenci ve danışman öğretmenin karşılıklı desteği ve işbirlikli öğrenmesi gibi uygulamalara destek sağlayıcı olması gerektiğini belirtmişlerdir. Croft (2003), danışman öğretmenlerin sürekli mükemmeliyetçi olan ÜZYÖ’lerin stres ve kaygılarını azalmalı, onların aşırı heyecan veya moral bozucu duyuşsal durumlarını planlamalı, farklı ve orijinal düşüncelerini cesaretlendirmeli, doğruluk, dürüstlük, adil olma ve hoşgörüsüzlük gibi konularda onların farkındalık oluşturulmasına destek olmalıdır.

Sisk (1987) ise ÜZYÖ’lerin danışman öğretmenlerinin felsefi özelliklerine dikkati çekmiştir. Bu özelliğin danışman öğretmenlerin öğretim yaklaşımları üzerine etkili olduğunu belirtmiştir. Danışman öğretmenlerin ÜZYÖ’ler ile ilgili duruşlarının bu öğrencilere yönelik tutumu ile ilişkili olduğunu söylemiştir. Eğer danışman öğretmen üstün zekâ ve yetenek eğitimi programının, öğrenciler arasında hiyerarşi ve eşitsizlik oluşturduğunu düşünürse öğrencilere ve programa olumsuz yönde bakacaktır. Bu programa taraftar olduğunda ise üstün zekâ ve yeteneklilik eğitimi programına yönelik olumlu tutum sahibi olacaktır (akt., Ravenna, 2008).

2.7.6 Üstün Zekâlı ve Yetenekli Öğrencilerin Aileleri

Karakuş (2010), ailelerin ÜZYÖ’lerin eğitimi ile ilgili yeterince bilinçli olmaması (aşırı beklentiye girme, karşılaştırma, iletişim problemleri), okul programları ile çocuğun ilgi alanları arasında bir paralelliğin sağlanmaması, ailelerin karşılayamayacağı isteklerde bulunması (piyano çalmak, diz üstü bilgisayar, mikroskop, teleskop), TÜBİTAK’ın kurslarına ve uzay kampına katılma arzusu, ünlü

66

olmak istemeleri, yüksek beklentilere sahip olması, ailenin çocuğun istediği sosyal etkinliklere katılmasını sağlayamama gibi sorunlarla karşılaştıklarını ifade etmiştir.

Yılmaz (2009) BİLSEM’e devam eden ÜZYÖ’lerin velilerinin çoğunluğu öğrencilerin BİLSEM’e devam etmesinden memnun olduğunu, BİLSEM’in okul fen ve Teknoloji dersi başarılarına, kişisel gelişimlerine, bilgi ve becerilerine olumlu katkı sağladığını belirlemiştir. Ayrıca velilerin öğrencilerinin BİLSEM’e istekli olarak geldiklerini ve burada geçirdikleri zamanı verimli kullanabildiklerini ifade etmiştir.

Freeman (1999) ÜZYÖ’lerin bazılarının aile içi problem yaşadıklarını belirtmektedir. Ailenin ve çevrenin çocuktan beklentilerinin yüksek olması ve bu durumun çocuk üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etmektedir (Freeman, 1999; Şenol, 2011). Ayrıca aileleri tarafından üstün zekâlı ve yetenekli olarak kabul edilen çocukların on yıl sonra yapılan araştırmalarda en az mutlu olan grup olduğu görülmüştür. Ancak Chan (2002) ÜZYÖ’ler den çevre ve ailelerin yüksek beklentilerinin bu ÜZYÖ’leri olumlu yönde teşvik ettiği ve başarılı olma isteklerini artırdığı belirlenmiştir (akt. Öpengin, 2011). Ülkemizde ise sınav odaklı eğitim sisteminde ÜZYÖ’lerin aileleri tarafından sınavlarda en iyi sonucu beklemekte ve aileler öğrencilerden bu amaçla zamanlarının önemli bir kısmını ders çalışmaya ayırmalarını istemektedir. Öğrencilerin aile beklentilerini karşılama noktasında korku, stres ve kaygı geliştirdikleri belirlenmiştir (Öpengin, 2011).

Karakuş (2010) ÜZYÖ’lerin ailelerinin beklentilerinin BİLSEM’e devam süresinin artırılması, eğitim öğretimin hafta sonuna kaydırılması, eğitim programlarının ve sürelerinin daha esnek olması, çocukların aldığı derslerde ve devamında çocuk ile aile, okul ve BİLSEM arasındaki işbirliğinin artırılması, anne ve babaların eğitimleri ile ilgili gereksinimlerin karşılaması olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca aileler BİLSEM’lerin daha donanımlı bir binaya sahip olmasını, güvenlik ve spor tesislerinin bulunmasını beklemektedir.

2.8 Üstün Zekâlı ve Yetenekli Olmayan Öğrencilerin Proje Çalışmaları