• Sonuç bulunamadı

1 2 ESNEKLİĞİN ÇALIŞMA HAYATINDAKİ YANSIMALAR

1.3. ESNEKLİĞİN ORTAYA ÇIKIŞINDA ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER

1.3.3. Yönetsel ve Örgütsel Faktörler

1.3.3.1. Üretim ve Yönetim Sistemlerinde Meydana Gelen Değişiklikler

Çağdaş endüstri ilişkileri sisteminde yer alan ciddi tartışmalardan birisi de, işçiyi işyerine ortak etme, işçiyi işletmenin bir hissedarı yapma gibi yeni yönetim

171 KORAY, Endüstri İlişkileri, a. g. e. , s. 99.

172 KUTAL, Metin/DERELİ, Toker; “Ekonomik Kriz ve Dünyada Sendika Hareketi”, Petrol-İş Yıllığı, 1993–94, İstanbul, 1994, s. 567.

173 Bu konuda bkz. , DANIEL, W. ; Workplace Industrial Relations and Technical Change, Frances Pirinter, London, 1987, s. 48.

tekniklerinin işçi-işveren ilişkilerinin çerçevesini değiştirip değiştirmediği ile ilgilidir. Kuşkusuz, bu yönetim teknikleri işin çeşitli alanları ile ilgilidir. Örneğin, ödül olarak işçilerin hisse sahibi olmaları ya da kar bağlantılı ödeme, iş organizasyonu olarak bağımsız çekişme grupları veya kalite çemberleri, karar alma süreci olarak ortak danışma komiteleri veya işçi iletişim programları sayılabilir174. Yeni endüstri ilişkileri çerçevesinde değerlendirilen yeni yönetim teknikleri, sadece işçinin davranışlarında bir değişime yol açmamaktadır. Daha da önemlisi temel davranışlarda devam eden değişim, işletmelere, verimlilik ve kalitenin artışı gibi pek çok faydalar sağlamaktadır. Daha açık bir ifade ile, yeni endüstri ilişkileri sisteminde geleneksel sistemin aksine sınıf mücadelesi, yerini pazar mücadelelerine bırakmaktadır.

Bilindiği gibi, 1970'lerden sonra yeni teknolojik gelişmeler, bir yandan ürün çeşitliliğini arttırırken diğer yandan üretim sürecinde önemli değişiklikler ortaya

çıkarmıştır. Üretim sürecini etkileyen teknolojik gelişmenin temelinde mikro-elektronik teknolojiler alanında yaşanmıştır. Mikro elektronik teknolojisinde

ortaya çıkan gelişmenin, üretim süreçlerine uygulanmasıyla da, üretim sistemlerine esnek bir yapı kazandırılmaya çalışılmıştır175.

1911’lerden 1980’lere kadar olan dönem boyunca, başta sanayileşmiş ülkeler olmak üzere bütün dünyada üretimde etkin olan anlayış fordist üretim sistemi olmuştur. Bu dönemde firmalar uluslararası pazarlara, vasıfsız işgücüne ve standartlaşmış ürünlere dayanarak üretim yapmışlardır. Ayrıca, hem planlama ve hem de üretim birbirinden kesin sınırlarla ayrılmıştır. Bu arada teknolojik alanda meydana gelen gelişmeler, üretim ve yönetim sistemlerini etkilemiş ve üretim yeni gelişen uluslararası pazar taleplerine uygun bir şekilde gerçekleşmek zorunda kalmıştır.

Akan bant sistemi olarak nitelendirilen fordist sistem, yukarıda üzerinde durulan yeni üretim sistemleri karşısında yetersiz kalmıştır. Çünkü,Taylorist yönetim insanı makinenin bir parçası olarak görmüş ve üretime oldukça sınırlı bir alandan yaklaşmıştır. İnsan gücüne ilişkin kaynaklar tam olarak kullanılmamıştır. Çalışanın kurumla bağının olmaması, zamanla kişinin kendisine ve çevresine yabancılaşmasına da yol açmıştır. Fordist üretimde Taylor tipi bir yönetim söz

174 KELLY, John/KELLY, Caroline; "Them and Use; Social Psychology and The New Industrial Relations", British Journal of Industrial Relations, March 1991, s. 25.

175 ANSAL, Hacer; "2000'li yıllarda Çalışma Yaşamı ve Sendikal Anlayışlarda Yeni Açılımlar", Çimento İşveren Dergisi, C. 6, Sa: 3, Mayıs 1992, s. 23–24.

konusudur. Burada her işçinin dar anlamda bir iş süreci, çok küçük parçalara ayrılarak her parça iş, zaman ve hareket açısından incelenmiş ve her işçinin işin bir parçasını ne kadar zamanda, nasıl yapacağı belirlenerek verimlilik artışı sağlanmaya çalışılmıştır. Bir başka ifadeyle, hem ürün hem de iş standart hale getirilmiştir. Özel ve tek amaçlı makinelerle ve vasıfsız bir işgücü ile sürekli kayan bir bant üzerinde yapılması söz konusudur. Böylece, Fordist sistemde üretimin standart hale getirilmesi hedeflenmiştir. Bu, Fordist üretimin temel belirleyici özelliğidir176. Fordist üretimin bir diğer özelliği ise, iş örgütlemesi ve işletme yönetiminin oldukça bürokratik, merkeziyetçi ve hiyerarşik oluşudur. Bölümler arasındaki ilişkiler merkezin onayından geçmektedir. Bütün işler önceden işletme tarafından hazırlanan yönetmeliklere göre yürütülmektedir177.

Esnekliği kabul etmeyen Fordist üretimde çalışan işçi ise, belirli bir parçanın üretiminden sorumlu, devamlı o parçayı üreten, üretim sürecine yabancılaşmış, zamanla kazandığı üretime ait deneyimini, bilgisini ortaya koymayan, yönetimle bunu paylaşamayan bir kişi durumundadır. Ayrıca üretim hattının yüksek tampon stoklarla çalışması gerek ölü sermaye, gerekse depolama giderlerini artırmakta, sistemin eldeki stoklara bağlı olarak arz yönlü işlemesine ve talep değişikliklerinden iyice kopmasına neden olmaktadır178.

Teknolojik gelişmeler ve dünya pazarı kavramının önem kazanması sonucu, Fordist kitle üretim sisteminin yerine, esnek üretim sisteminin son yıllarda önem kazandığı görülmektedir. Post-Fordism'de iki yeni esnek üretim sistemi gündeme gelmiştir. Birincisi, "esnek uzmanlık", diğeri ise "Japon üretim tekniği"dir. Esnek uzmanlaşmanın 1970'lerde İtalya'da teknolojik gelişmeler ve bu gelişmelerin sanayide çalışma hayatı üzerindeki etkileri konularının tartışıldığı dönemde geliştiği söylenebilir179. Büyük ölçekli fabrikalardaki üretimin desentralizasyonu ile daha küçük üretim birimleri ortaya çıkmıştır. Üretimin çeşitli bölümleri taşeronlara devredi- lerek, yeni teknolojilerle, üretimin giderek küçük birimlerde ve ekonomik olarak yapılması olanaklı kılınmaya başlanmıştır. Böylece, bir yandan dünya pazarının dalgalanan talep yapısına uygun olarak üretimde esneklik sağlanması hedeflenirken öte yandan da, büyük şirketler esnek uzmanlık modeli ile örgütlü işçi

176 YENTÜRK, a. g. m. , s. 44. 177 ÖZKAPLAN, a. g. e. , s. 183. 178 YENTÜRK, a. g. m. , s. 46.

179 SKORSTAD, Egil; Mass Production, Flexible Specialization and Just in Time, Futures, London, December 1991, s. 25.

mücadelesinden kaçabilmekteydiler. Yeni Smith’çi yaklaşım olarak adlandırılan esnek uzmanlaşma, beraberinde esnekleşmeyi de getirmiştir180. Küçük birimlere ayrılmış, teknolojik değişikliklere anında ayak uydurabilen bu yeni üretim birimleri son derece yüksek vasıf seviyesine ve üretim bilgisine sahip, üretim sürecini ve ürünleri tasarlayabilen yeni işçiler ortaya çıkarmaktadır181. Bu yönteme kayış nedeni veya sonucu dünya pazarının dalgalanan talep yapısına uygun olan üretimde esnekliğin sağlanmış olmasıdır. Post-Fordist üretim sistemlerinin temel dinamizmi teknolojiye dayanmaktadır. Post-Fordist üretimle birlikte amacı, emek gücünden tasarruf sağlamak olan tek amaçlı programlanabilir makineler yerine, genel amaçlı, programlanabilir, emek ve sermayeden tasarruf edebilen, mikro elektronik teknolojiler geliştirilmiştir. Birden çok malı üretebilme özelliği olan bu makineler. boş durma zamanlarını azaltarak verimliliği arttırmaktadır. Ayrıca bu makineler bir ürünün üretiminden, başka bir ürünün üretimine hızla geçerek ürün esnekliği sağlayabilmektedirler182.