• Sonuç bulunamadı

3. BOZUCU ETMEN MODELLERİ 31

3.9 Ürünün Yenilik ve Ar-Ge Özellikleri 74

Ürün geliştirme sürecinin zorluğu ya da karmaşıklığı geliştirilen ürünün özellikleriyle şekillenir. Piyasadakilere benzemeyen bir ürünü tasarlama amacında olan ya da henüz çözüme kavuşmamış bir problemi hedef alan projelerin karmaşıklığı diğerlerine göre daha fazladır. Ürün karmaşıklığı ile yeni ürün geliştirme projelerindeki süre performansı arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki mevcuttur (Swink, 2003). Buna göre teknolojik karmaşıklığı yüksek olan projeler diğer projelere göre çok daha fazla başarısız olma tehlikesiyle karşı karşıya gelir (Schewe, 1994).

Bstieler (2005), yeni ürün geliştirme yaşam döngüsünde teknolojik belirsizliğin yüksek olduğu durumlarda teknik yetkinlik ve proje ekibi ile zaman verimliliği

arasında pozitif yönde bir ilişki olduğunu söyler. Diğer bir deyişle, teknik yetkinliğin ve proje ekibinin zaman verimliliği üzerindeki etkisi teknolojik belirsizlikle artar. Carbonell ve Rodriguez (2006) ekip tecrübesi ile ekip sürekliliğinin yenilik hızı üzerine pozitif bir etkisi olduğunu göstermiştir. Öte yandan, başarılı bir yenilik yönetiminde hem proje hem de firma ile ilgili etmenler göz önünde bulundurulmalıdır (Schewe, 1994). Romijn ve Albaladejo (2002) elektronik ve yazılım ürünleri geliştiren firmalarda yenilik performansı ile iç ve dış etmenler arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişkili olduğunu ortaya çıkarmıştır. Çalışma, mühendislik bilgi ve deneyiminin orta seviyede teknik yeteneklere ya da genel yönetim yetkinliğine göre daha önemli olduğunu vurgular. Van der Panne ve diğ.’lerine (2003) göre yenilik başarısında firmaların yeni ürün geliştirme tecrübesi, uyguladığı strateji ve yönetim biçimi ve yürütülen projenin temel yetkinlik alanına uyumu etkilidir.

Meyer ve Utterback (1995) teknoloji yeniliği, pazar yeniliği ve müşteri yeniliği ile geliştirme zamanı arasında pozitif yönde bir ilişki olduğunu söyler. Ali’ye (2000) göre ürün yeniliği geliştirme zamanı ile pazar performansı arasındaki ilişkiyi etkiler. Buna göre ürün yeniliği ve geliştirme zamanı arasındaki etkileşimin etkisi gelir ve kârlılığı açıklamada kullanılabilir.

Garcia ve Calantone’ya göre (2002) yazılım yeniliği ile ürün karakteristikleri ve pazar yapısı arasında ilişkili kurulabilmektedir. Tatikonda ve Rosenthal (2000) ürünün teknolojik yenilik düzeyi ile projenin maliyet ve zaman çıktıları arasında negatif yönde bir ilişki olduğunu göstermiştir. Yine McDonough (1993) bir işin türü ile hedeflenen zaman arasında negatif yönde bir ilişki olduğunu, önemli teknolojilerin geliştirilmesi ya da yeni teknolojilerin uygulamaya alınması gibi daha radikal görevleri üstlenen projelerin zamana uymada başarısız olduğunu söyler. Diğer taraftan yüksek ürün yeniliği firma ünü ve kârlılığı, toplam proje başarısı ve bilgi kazanımı gibi proje performans çıktılarında bir artışa neden olur (Jordan ve Segelod, 2006). Calantone ve diğ. (2006) ürün yeniliği ile ürün avantajı arasında pozitif yönde bir ilişki kurulabildiğini ve ürün avantajının da yeni ürün kârlılığını arttırdığını göstermiştir. Öte yandan ürün yeniliği, yeni ürün kârlılığı üzerinde etkili olan müşteri aşinalığını azaltır.

Diğer tüm sektörlerde olduğu gibi bilişim sektöründe de ürün yeniliği firmalara rekabet avantajı kazandırır. Voss’a göre (1985) bilişim alanındaki yenilikler, kullanıcı ihtiyaçları bilgisi ile teknik bilgisayar deneyimi arasındaki uyumun bir sonucudur. Buna göre pazarla ilgili durumlar ya da teknolojik etmenler, yeniliklerin ortaya çıkmasına neden olur. Benzer şekilde Danneels (2002), firmaların sahip olduğu teknoloji ve müşteri yetkinlikleriyle ürün yeniliğinin elde edebileceğini söyler. Danneels ve Kleinschmidt (2001) ürünün finansal performansı ile teknoloji ve pazar benzerlikleri arasında bir ilişki olmadığını ama teknoloji ve pazar uyumu ile bir ilişkili kurulabileceğini göstermiştir. Buna göre yöneticiler, yeni ürünün firmadaki mevcut teknolojiye ve pazar yetkinliğine ne kadar uyduğunu değerlendirmelidir. Feldman yeniliği yeni bir kavramı uygulamaya indirgeme ve bundan ticari bir başarı sağlama, fikirleri hayata geçirme ve bilgiyi paraya dönüştürme faaliyeti olarak tanımlar (Ramadani ve Gerguri, 2011’de atıfta bulunulduğu gibi). Yenilikçi bir ürünün yeni olma derecesini belirleyen çok fazla etmen mevcuttur. Ürün hedeflediği kitleye yeni olabilir. Diğer bir deyişle, geliştirilen ürün dünyaya, pazara, firmaya, sektöre, bilimsel komiteye ya da müşteriye yenidir. Benzer şekilde, üründe ya da geliştirme sürecinde bir ya da birden fazla özellik yeni olabilir. Buna göre geliştirilen ürünün teknolojisi, tasarım özellikleri, servisleri, müşterisi, müşteri ihtiyaçları, kullanımı ve geliştirme becerisi yenilik düzeyini belirler (Garcia ve Calantone, 2002).

En genel anlamda yenilik düzeyi artımsal ve radikal olmak üzere ikiye ayrılır. Artımsal yenilik temel teknoloji ve ürün konfigürasyonu aynı kalmak koşuluyla ürün üzerinde görünüm, esneklik ve diğer özellikleri sağlamak amacıyla yapılan ve önem derecesi az olan değişikliklerdir. Öte yandan, teknolojinin bir önceki üründen oldukça farklı olması durumunda radikal yenilikten bahsedilir (Balachandra ve Firar, 1997). Yenilik literatüründe artımsal yenilik ile radikal yenilik arasında kalan yeni sınıfların da olduğu görülür. Öyle ki, Drucker yeniliği artımsal, katkı, tamamlayıcı ve radikal yenilik olarak dört sınıfta inceler (Ramadani ve Gerguri, 2011’de atıfta bulunulduğu gibi). Yine Booz-Allen ve Hamilton (1982) projeleri mevcut ürünü iyileştirme, maliyet azaltma, yeniden konumlandırma, yeni ürün hattı yaratma, mevcut ürün hattına ilaveler yapma ve dünya çapında yeni ürün geliştirme olmak üzere altı kategori altında toplamıştır.

Bu çalışmada geliştirilen üründeki yenilik düzeyi üç kategoride incelenir. Birinci düzeyde geliştirilen ürün herhangi bir yeni özellik içermez. Üçüncü düzeyde geliştirilen ürün ya uluslararası düzeyde yenilik içeren bir üründür ya da bilinen bir teknolojinin, tekniğin ya da yöntemin yeni bir alana, sürece ya da ürüne uygulanması sonunda ortaya çıkan, piyasada benzeri olmayan bir üründür. İkinci düzeyde ise daha önce geliştirilmiş olan ürünlere yeni özellikler katılmakta ve farklı amaçlarla geliştirilen özellikler tek bir ürün altında toplanmaktadır. Tek bir müşteri için geliştirilen ürünler, birden fazla müşteri grubunda satılabilecek genel amaçlı ürünlere dönüştürülür. Bu kategoride olan projeler radikal teknolojik yeniliklerle uğraşmamakta, çalışılan alanla ilgili olan artımsal yeniliklere odaklanmaktadır. Yine, uluslararası piyasalarda mevcut olan ve yeni özelliklerle iç piyasaya sunulan ürünlerde bu kategori altında değerlendirilir.

Bu doktora tezinde geliştirilen ürünün yenilik düzeyi ile proje performansı arasındaki ilişki incelenir. Ürünün yenilik düzeyi ile toplam süre sapma değerleri arasındaki ilişki HPrYenilik (S) ve HPrYenilik (İ) önsavları ile sınanır.

HPrYenilik (S) :

H0: Geliştirilen ürünün yenilik düzeyleri arasında toplam proje süre sapma değerleri

bakımından anlamlı bir fark yoktur.

Ha: Geliştirilen ürünün yenilik düzeyleri arasında toplam proje süre değerleri

bakımından anlamlı bir fark vardır.

Ürünün yenilik düzeyi ile toplam iş gücü sapma değerleri arasındaki ilişki aşağıda verilen önsavla sınanır.

HPrYenilik (İ) :

H0: Geliştirilen ürünün yenilik düzeyleri arasında toplam proje iş gücü sapma

değerleri bakımından anlamlı bir fark yoktur.

Ha: Geliştirilen ürünün yenilik düzeyleri arasında toplam proje iş gücü değerleri

bakımından anlamlı bir fark vardır.

Ürünün yenilik düzeyleriyle ilgili sorular ve değişken tanımları Çizelge C.11’de verilmiştir (bkz. EK C).

3.9.2 Ürünün Ar-Ge yönü

Literatür çalışmalarında Ar-Ge projelerini konu alan pek çok çalışma mevcuttur. Katz ve Tushman (1979) endüstriyel Ar-Ge projelerinin teknik performansı ile geliştirme ekibinin haberleşme ve problem çözme eğilimleri arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmıştır. Sicotte ve Langley (2000) Ar-Ge projelerinde bütünleşme mekanizmaları ile proje performansı arasındaki ilişkileri incelemiş; liderlik, planlama, süreç tanımlama, bilgi teknolojilerinin kullanımı ve yatay haberleşmenin sağlanması ile Ar-Ge proje performansı arasında pozitif yönde kuvvetli bir ilişki olduğunu göstermiştir. Naveh (2007) süreçleri ve kuralları resmi bir şekilde tanımlayan formalite, bunları değişen ortama göre uyarlayan takdir yetkisi ve projeyle ilgili bilgi eksikliklerini ifade eden belirsizlik etmenlerine odaklanmış, bu etmenlerin Ar-Ge proje performansı üzerindeki etkilerini değerlendirmiştir. Bu çalışmada pazara çıkma zamanındaki, proje maliyetindeki ve birim maliyetteki hedeflerden sapılma durumları, hatalar arasındaki ortalama süre (MTBF), arızayı çözme süresi (MTTR) ve müşteri memnuniyeti proje performansını belirler.

Bu doktora çalışmasında projelerin Ar-Ge yönü ile proje performansı arasındaki ilişkiler incelenir. Ürünün Ar-Ge yönü üç şekilde değerlendirilir: (1) Ar-Ge yönü olmayan standart uygulama ya da uyarlama projeleri, (2) Ar-Ge yönü düşük ya da orta olan projeler ve (3) Ar-Ge yönü iyi ya da çok iyi olan projeler.

Ürünün Ar-Ge yönüyle toplam süre sapma değerleri arasındaki ilişki HPrArGe(S) önsavı

ile sınanır. HPrArGe(S):

H0: Geliştirilen ürünün Ar-Ge düzeyleri arasında toplam proje süre sapma değerleri

bakımından anlamlı bir fark yoktur.

Ha: Geliştirilen ürünün Ar-Ge düzeyleri arasında toplam proje süre sapma değerleri bakımından anlamlı bir fark vardır.

Ürünün Ar-Ge yönüyle toplam iş gücü sapma değerleri arasındaki ilişki HPrArGe(İ)

önsavı ile sınanır. HPrArGe(İ):

H0: Geliştirilen ürünün Ar-Ge düzeyleri arasında toplam proje iş gücü sapma

Ha: Geliştirilen ürünün Ar-Ge düzeyleri arasında toplam proje iş gücü sapma değerleri bakımından anlamlı bir fark vardır.

Ürünün Ar-Ge düzeyleriyle ilgili sorular ve değişken tanımları Çizelge C.11’de verilmiştir (bkz. EK C).