• Sonuç bulunamadı

Üniversite-Sanayi İşbirliğinin Oluşumunda ve Yürütülmesinde Etkili Olan Değişkenler

Her alanda süratli bir değişimin yaşandığı günümüz dünyasındaki ülkeler kendi refah seviyelerini yükseltmek istemekte ve bu çerçevede özellikle teknoloji geliştirme alanlarında ilk sıralara tırmanma mücadelesi vermektedirler. Bu mücadelenin ana öğesini ve kalkınmanın temelini hiç şüphesiz teknoloji üretebilen ve bilgiye sahip olan yüksek seviyede eğitilmiş toplumlar oluşturmaktadır. Bilgiye sahip olmak ve bu bilgiyi teknoloji üretimine dönüştürebilmek için de üniversitelere ve sanayiye önemli görevler düşmektedir.

Üniversite-sanayi işbirliği, sanayinin mevcut problemlerini en kısa zamanda ve en etkin biçimde çözümlemek, mevcut teknolojiyi geliştirmek, yeni teknolojiler üretmek ve bunların sanayide kullanımını sağlamak, ileriye dönük araştırma ve geliştirme çalışmaları yaparak sınai ve ekonomik açıdan ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtarmak, neticede ülkenin sosyo-ekonomik ve teknolojik bakımdan ileri ülkeler düzeyine ulaşmasını sağlamak gibi ülke için çok önemli bir misyonu vardır. (Küçükçirkin, 1990: 68). Ancak bu süreçte birçok parametre etkin bir konuma gelmekte ve bunların karşılıklı menfaatler gözetilerek ama en önemlisi ülke menfaatleri ön plana çıkarılarak söz konusu işbirliğinde tarafların özellikle başlangıç aşamasında fedakârlık göstermeleri gerekmektedir. Üniversite-sanayi işbirliğinin oluşumunda ve yürütülmesinde etkili olan ve aşağıda verilen değişkenlerin karşılanması noktasında tarafların ısrarcı olması ve toleranslı bir yaklaşım sergilememesi durumunda

30

işbirliğinin özellikle oluşum kademesinde, yürütülmesinde ve kurumsallaştırılmasında sıkıntılar kaçınılmaz olabilmektedir.

Ar-Ge sisteminin ana bileşenlerini oluşturan üniversite ve sanayinin hem yapılarının hem de aralarındaki ilişki şeklinin değişken olduğu bir süreçte üniversite-sanayi işbirliğinin başlatılması ve sürdürülmesinde etkili olan değişkenler aşağıda özetlenmiştir:

Sanayinin Beklentileri: Sanayinin üniversitenin araştırma-geliştirme imkânlarına

ulaşabilme konusundaki istekliliği ve sanayide çalışan personele yüksek lisans ve doktora programlarının uygulanabilmesi bu tür işbirliklerinde temel belirleyici rol oynamaktadır.

Her İki Tarafın Maliyet Paylaşımı Konusundaki Beklentileri: Her iki tarafın

maliyet paylaşımı konusundaki beklentileri işbirliğini olumlu etkilemektedir. Endüstri için rekabet ortamında daha iktisadi çalışma zorunluluğu arttıkça işbirliği daha çok arzulanan bir uygulama haline gelmektedir.

Firma Büyüklüğü: Literatürde firma ölçeğinin genelde işbirliği ile olumlu ilişkisi

olduğu ifade edilmektedir. Firma büyüklüğü arttıkça, firmaların üniversiteler ile işbirliği yapma olasılığı artmaktadır. Firma büyüklüğü arttıkça firmaların üniversite ve kamu araştırma kurumlarını bilgi kaynağı olarak kullanma olasılığı artmaktadır (http://ebiltem.ege.edu.tr, 27.04.2011).

Teknolojik Yetenekler ve İnovasyon Düzeyi Bakımından Firma Sınıflaması:

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından firmalar, düşük teknolojili KOBİ’ler (1. derece), az sayıda teknik elemanla çalışan minimum yetenekli firmalar (2. derece), inovasyonu finanse eden firmalar (3. derece) ve araştırma bölümü bulunan teknolojik yetenekleri gelişmiş araştırmacı firmalar (4. derece) gibi sınıflamalara tabi tutulmaktadır. Firma tipi olarak 3 ve 4. derecede yer alan firmalar, ÜSİ’ye açık ve işbirliği yapabilen firmalar olarak kabul edilmektedir. Pasif, minimum yetenekte bir KOBİ’den yenilik üretmesi, bu çerçevede üniversite gibi kurumlarla işbirliği yapması beklenmemektedir.

Firmanın Bağlı Olduğu Sektör: İleri teknoloji ile çalışan sektörlerde üniversiteler

ile yapılan işbirliğinin boyutu artmaktadır. Ayrıca kimya, tekstil gibi sektörlerin üniversite-sanayi işbirliğine daha çok eğimli olduğu belirlenmiştir. Bu şüphesiz endüstrilerin içinde bulundukları koşulların da bir sonucudur (Karahan, 2009: 20-21).

31

Coğrafik Yerleşim: Firmanın bulunduğu yerleşim alanlarına yakın üniversitenin

varlığı, işbirliğini olumlu etkilemektedir. Coğrafik açıdan bulunabilirlik ve erişilebilir olma işbirliğini kolaylaştıran bir durumdur.

Ekonomik Koşullar: Çevrenin rekabetçiliği, ülkede yaşanan krizler,

üniversite-sanayi işbirliğini etkilemektedir. Rekabet belirli bir sınıra kadar, işbirliğini mümkün kılmakta, çizgi aşıldığı andan itibaren gizlilik gibi koşullar nedeniyle işbirliği gerçekleşememektedir. Diğer yandan krizlerin işbirliğini bazen olumlu, bazen de olumsuz etkilediği gözlenmektedir. Krizi firmanın algılamasına göre ve çıkış yollarını bulma konusundaki motivasyona bağlı olarak işbirliği artabilmektedir.

Destekleyici Kurumların Varlığı: Özel araştırma geliştirme firmaları, teknoparklar,

TÜBİTAK gibi kurumların varlığının üniversite ile işbirliğini artırıcı etkileri izlenmektedir.

Yenilik Kültürü: Bu özellikle sanayi tarafını etkileyen bir unsurdur. Endüstrinin

yenilik kültürüne sahip olmasının işbirliğine olumlu etkilerde bulunduğu ifade edilmektedir (Akdoğan, 2007: 94-95).

Üniversite-sanayi işbirliği sistemini, sistemi oluşturan başlıca taraflar olan üniversite ve sanayi bileşenlerine indirgersek ve bu bileşenleri kendi ortam ve kültürlerinde değerlendirirsek; tarafların işbirliği için ana motivasyon unsurları, işbirliğinden bekledikleri yararlar ve işbirliği çalışmalarında başarıyı sağlayacak temel stratejilere ilişkin bazı değerlendirmeler yapmak mümkün görünmektedir. Başarılı üniversite-sanayi işbirliği uygulamalarında en önemli problem olarak ortaya çıkan, temsil ettikleri kültüre ait farklılıklar, her iki tarafın karşılıklı çıkar ve beklentilerinin optimize edilebildiği organizasyonlarda itici güç olmaktadır. “Bilimsel itmeli-teknolojik ivmeli” işbirliği çalışmaları, endüstriye doğru bilgi ve teknoloji transferini sağlayarak mikro ölçekte firmaların rekabet gücünü artıracak; makro ölçekte de teknolojik gelişme ve ekonomik büyüme sağlayacaktır. Üniversite ise, kaynak yaratacak, eğitim programlarında teknolojiye olan gereksinimleri dikkate alarak mezunlarına daha kolay iş imkânı bulacaktır. Ancak, diğer taraftan üniversitenin temel misyonları olan eğitim ve sanayinin fazlaca destek sağlamayacağı temel araştırmalar konusunda işbirliğinin olası olumsuz etkileri de dikkate alınmalı ve telafi edilmelidir (Kiper, 2010: 36-37).

32