• Sonuç bulunamadı

Ülkemizde sanat eğitiminin bu günkü durumunu anlayabilmek için geçirdiği aşamaları dört ana başlıkta değerlendirmek araştırmaya yardımcı olacaktır.

2.5.1. Cumhuriyet öncesi dönem

Cumhuriyet kurulmadan önceki plastik sanatlar eğitimimizin tarihine kısaca bir bakarsak;

1795’de açılan Mühendishane-i Berri- Hümayun’un ders programında hat sanatının yanı sıra resim dersi de konulmuştur. (Telli,1990) 1834 Mühendishane-i Bahr-ı Humayun ve Mühendihane-i Berri-i Humayun’daki resim dersi etkinlikleri her ne kadar askeri amaçlı bir haritacılık ya da teknik resim niteliğinde bile olsa sanat eğitimi bakımından zemin hazırladığı söylenebilir (Renda, Erol, 1980, s.20).

Tanzimat sonrası 1862’de açılan ilk öğretmen okulu programlarında resim derslerinin uygulandığı görülür. (Ergin, 1977, s. 416–417).

Askeri Rüştiye Mekteplerine 1869’dan itibaren serbest resim dersleri konulmuştur. Dört yıllık öğrenim süresi olan Menşe-i Muallimin Okulu’nda resim öğretmeni yetiştirilmiştir (Özsoy, 1996a, s.112). Birinci Meşrutiyet döneminde Rüştiye ve İdadilerin ilk beş yılındaki ders programlarında güzel sanatlar içerikli

güzel yazı ve resim dersi okutulmakta iken Darülmuallimat üç yıllık öğretiminde de resim dersi okutulmaktadır (Akyüz, 1997, s.202–215.)

Cumhuriyet dönemine kadar sanat eğitimi bakımından en önemli gelişme, Osman Hamdi Bey’in 1883’te kurduğu Güzel Sanatlar Akademisidir. (Eldem,1970, s. 34).

Ülkemizde sanat eğitim alanındaki ilk hareketler 1908 Meşrutiyeti ile başlar. II. Meşrutiyette 1913’te çıkarılan “İlköğretim Geçici Kanunu” ile altı yıl olarak zorunlu kılınmış olan ilköğretim programında olduğu gibi ortaöğretim anlamındaki erkek ve kız sultanilerinde de resim derslerine yer verildiği görülmektedir. Sanayi mekteplerinde ise geometrik motifler ve özellikle arabesklere dayalı programlar yürütülmekteydi. (Özsoy, 1996a, s.114).

1910’da Avrupa’ya gönderilen Baltacıoğlu (Aytaç, 1978, s.4) resim(sanat) eğitiminde hem teorik hem de uygulamaya dönük birçok yeniliklere imza atmıştır (Baltacıoğlu,1964).

2.5.2. Atatürk dönemi sanat eğitimi anlayışı

Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün döneminde sanat eğitiminde yaşanan gelişmeler göz önünde bulundurularak ayrı bir başlıkta değerlendirilecektir.

Atatürk,“Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür.” Diyerek, yeni devletin kültürel temeller üzerine kurulduğunu vurgulamıştır. Kültürün önemli bir boyutu da sanattır. (Kavcar, 2003).

Atatürk, yeni ve milli bir devlet kurarken kültür ve sanat konularıyla da çok yakından ilgilenmiş, devletin görevleri arasına bu konularla uğraşmayı da katmış, sanata ilgiyi devlet politikası haline getirmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk dönemi kültür ve sanat ortamına baktığımızda çok net, ilkeli, evrensel gerçeklerden kopmayan, ulusal ve kararlı bir kültür ve sanat politikası ile karşılaşıyoruz. Devletin, tüm sanatçılarına maddi ve manevi olarak destek verdiği, kültür ve sanat alanlarında çalışacak donanımlı kişilerin görevlendirildiği, görev alan her kişinin de görevini en iyi şekilde yapmaya çalıştığı görülmektedir.

Yukarıdaki gelişmelerden de anlaşılacağı gibi Atatürk dönemi sanat ve sanat eğitiminin kat ettiği yol, Türkiye’nin bu alanda gelişmesine öncülük etmiştir.

2.5.3. Cumhuriyet sonrası dönem

Türkiye Cumhuriyeti kültürel temeller üzerine kurulmuştur. Atatürk 1932 yılından ölümüne kadar her yıl yaptığı açık konuşmalarında kültür ve sanat konularına önemle eğilmiştir. 5 Eylül 1923 tarihli hükümet programında, “gerekli yerlerde milli müzeler oluşturulacağı, milli eserlerin toplanmasına, milli yaratıcılık ve sanatın gelişmesine çalışılacağı” belirtilmektedir (Kavcar, 1983, s.505–508).

1924’te Tevhid-i Tedrisat Yasası resim dersleri programlarda yer almaya başlamıştır. (Pekmezci, 1997, s.42). 1924 yılında kabul edilen bu kanunla bale, opera, heykel, resim gibi sanat kollarının kolay ve çabuk yayılması sağlanmıştır.

Sanat eğitiminde etkili olan düşünceleri ile Baltacıoğlu, Tonguç ve ayrıca Türkiye’de eğitim konusunda rapor hazırlamak üzere çağrılan yabancı uzmanlar çevresinde oluşmuştur. 1924’te John Dewey, raporunda resim-iş öğretmeni yetiştirilmesi güzel sanatların da geliştirilmesi gerektiğine değinmektedir (Etike,

1926’da Leipzig Pedagoji Enstitüsü profesörlerinden Stiehler ve Frey, resim ve elişi öğretmenleri için “İş İlkelerine Dayalı Öğretim Kursu” açmak için Türkiye’ye gelmişlerdir (Etike, 1991, s.244). 1927’de İstanbul Sanayi-i Nefise Mektebinde resim öğretmenliği kursu açılmıştır (San, 1998a).

Dewey’in raporu doğrultusunda, 1926 yılında Ankara’da Gazi Öğretmen Okulu(Gazi Eğitim Enstitüsü) açılır. Cumhuriyet dönemi eğitimini etkileyen en önemli kuruluşlardan biri olan Köy Enstitüleri 1940’lı yıllarda Tonguç öncülüğünde açılmış köyün çok yönlü kalkınmasını amaçlayan bu eğitim kuruluşunda sanat çalışmaları büyük önem taşımıştır. Köy enstitüleri 1947’de kapanmıştır (Telli, 1995, s. 43).

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında sanat eğitimi için elverişli bir ortam oluşturan müzelerin açıldığı, resim ve heykel sergilerinin düzenlendiği, güzel sanatların tüm dallarının geliştirilmesi ve kurumlara kavuşturulması için çaba harcandığı görülmektedir (Kavcar, 1983).

1936 yılında ülkemizi ziyaret eden Amerikalı uzman Parker raporunda; okullarda resim öğretiminde yaratıcılığın engellendiği yönündedir.

1950’li yıllarda ise “Sanat Yolu ile Eğitim” görüşü yaygınlaşmaya başlar. İlk öğretmen okullarının programlarında 1953–1973 yılları arasında resim-iş dersinin yoğunluklu olarak yer aldığı görülecektir (Telli, 1990, s.25).

1962 yılında 7.Milli Eğitim Şurası’nda Güzel Sanatlar Komisyonunun raporunda plastik sanatlar eğitiminin önemsenmesi, sanatçıların desteklenmesi, bölge kültür merkezlerinin kurulması, devletin gerçek bir sanat politikası olması istenmiştir. (Arısoy, 1994). 1974’teki 9.Milli Eğitim Şurası’nda ise resim dersleri seçmeli dersler arasına alınmıştır.

Cumhuriyet dönemi sanat eğitimimizin canlı ve ilerici yaklaşımıyla parlak bir dönemidir.

2.5.4 Yakın dönem

Yakın dönem sanat eğitimi tarihimizde yaşananlara baktığımızda;

1981 tarihinde kabul edilen 2547 sayılı yüksek öğretim kanunu uyarınca MEB’ na bağlı bütün yüksek öğretim kurumları ilgili üniversitelerin bünyelerinde toplanmıştır(TTKB, 1983, s.25). 1982 de Yüksek Öğretim Kanunu ile üniversitelere bağlanan resim-iş eğitimi bölümleri dört yıllık lisans düzeyinde eğitim vermeye başlamıştı. (Kırışoğlu, Stokrocki,1997).

02–10 Mayıs 1992 tarihleri arasında Birmingham Güzel Sanatlar ve Tasarım Enstitüsü iki öğretim üyesi konuk, Gazi Üniversitesi Dekanının talebi üzerine Eğitim Fakültesi’nin Resim İş Bölümü’nde incelemelerde bulunmuş sanat eğitimi hakkında görüş ve önerilerini belirttikleri bir rapor hazırlamışlardır.

1989–1990 öğretim yılında İstanbul’da, 1990–1991 öğretim yılında da Ankara, İzmir, Bursa, Eskişehir ve sonraki yıllarda başka illerde Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri’nin açılmıştır.(Etike, 1995)

Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı’nda 1991 yılında kurulan Resim Dersleri Müfredat Programları Geliştirme Komisyonunun yaklaşık bir yıl süren çalışmaları sonucu 1992–93 “İlköğretim Kurumları Resim-iş Dersi Öğretim Programı” hazırlanmıştır (Özsoy, 1993, s.69).

1992 programının o güne dek resim iş dersi öğretim programlarında tasarım eğitimine, iş veya iş teknik eğitiminden bağımsız olarak yer veren ilk program tasarısı olduğu söylenebilir. (İOİEP, 1991, s.101).

Son dönemlerde; 2006 yazında hazırlandığı bilinen Görsel Sanatlar programı, ilk ve ortaöğretimde yaşanan program değişiklikleri, İş Eğitimi dersinin yerini alan Teknoloji Tasarım dersleri uygulama aşamasındadır.

Benzer Belgeler