• Sonuç bulunamadı

Enerji, bir ülkenin ekonomik gelişimi ve sosyal yaşamın sürdürülebilmesi için gereken en temel ihtiyaçlardan biridir. Ülkemiz enerji kaynaklarının temini yönünden zengin değildir. Özellikle ihtiyaç duyduğumuz fosil kaynaklı petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarının çok büyük bir bölümünü ithal etmektedir. Vazgeçilmesi güç olan bu enerji kaynakları konut, sanayi ve ulaşım gibi sektörlerde kullanılmaktadır.

Giderek artan enerji ihtiyacımızı karşılamak için enerjiyi etkin kullanarak doğayı koruyabilir ve enerji maliyetlerini azaltabiliriz. Günümüzde enerji kaynaklarına erişim çabaları; ülkeler arası ekonomik ve siyasi ilişkilerin, hatta savaşların belirleyicisi durumundadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke, nüfusuna oranla daha fazla enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Her geçen gün artan enerji ihtiyaçlarını karşılamak ve dışa bağımlılıktan kurtulmak için, yenilenebilir enerji kaynaklarının (rüzgâr, güneş vb.) geliştirilmesine hız verilmiştir (Yaman, vd., 2015).

Teknolojik gelişmeler, sanayileşme ve dünya nüfusundaki artış enerjiye olan talebi hızla arttırmaktadır. Üretimde temel girdi olan enerji, toplumların refah seviyesinin yükselmesi için gerekli bir unsur olup, günlük yaşamda hemen hemen her alanda kullanılmaktadır. Kısaca, iş yapabilme yeteneği olarak tanımlanan enerji, mekanik (potansiyel ve kinetik), ısı, elektrik, kimyasal ve nükleer gibi değişik türlerde bulunabilmekte, uygun yöntemlerle bir türden diğerine dönüşebilmekte olup, farklı şekillerde sınıflandırılabilmektedir (Koç ve Kaya, 2015).

Şekil 4.1’de görüldüğü üzere kullanılışlarına göre enerji kaynakları yenilenebilir ve yenilenemez enerji kaynakları olarak ikiye ayrılırken; dönüştürülebilirliklerine göre enerji kaynakları birincil ve ikincil enerji kaynakları şeklinde incelenmektedir.

Şekil 4.1. Enerji kaynaklarının sınıflandırılması (Koç ve Şenel, 2013).

Enerji tüketiminin büyük bir bölümünü oluşturan doğal gaz tüketimlerinde, konutlar önemli paya sahiptir. Özellikle konutlarda ısınma amaçlı olarak tüketilen enerjinin önemli bir kısmını doğalgaz oluşturur. Doğal gaz tüketiminin sektör bazında dağılımına baktığımızda; konut tüketimi %25,05, elektrik üretimi için tüketim %36,06 ve sanayi tüketimi %30,38 olarak gerçekleşmiştir. Diğer temel sektörler ise kalan %8,51 lik kısmı oluşturmaktadır. Ülkemizin en temel enerji ihtiyaçlarının başından gelen doğal gazın, üretim ve ithalat oranları ise ciddi anlamda üzerinde düşünmemiz gereken bir problem haline gelmiştir. Ülkemizde doğal gaza talebin her geçen gün artması ve yurtiçi rezerv ve üretim miktarlarının da bu talepleri karşılamak için yeterli olmaması, doğal gaz ithalatını zorunlu kılmaktadır. Doğal gaz piyasası sektör raporuna göre ülkemizin toplam doğalgaz arzının %0,79’u Türkiye’de üretilen doğal gaz ile geri kalan %99,21’lik kısmı da yurt dışından ithalat lisansı sahibi şirketler tarafından değişik kaynaklardan gerçekleştirilen ithalat ile karşılanmıştır (Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, 2016). İthalat rakamları üzerinden hareket edildiğinde doğal gaz ithalatının %53,5’i Rusya’dan, %16,7 ‘si İran ‘dan, %14 ‘ü de Azerbaycan’dan yapılmıştır. Ayrıca Cezayir ve Nijerya’ dan da doğal gaz alımı gerçekleştirilmiştir (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, 2017).

Şekil 4.2. Doğal gaz sektörel tüketim dağılımı (%)(Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu,

2016).

Türkiye’de çok çeşitli birincil enerji kaynakları vardır. Ham petrol, doğal gaz, linyit, taş kömürü, asfaltit, uranyum ve toryum gibi fosil kaynak rezervleri mevcutken, güneş enerjisi, hidrolik enerji ve jeotermal enerji gibi tükenmez enerji potansiyellerine de sahiptir. Ancak ülkemizde özellikle fosil kaynak rezervleri azdır. Bu yüzden enerji ihtiyacını karşılamak için bazı kaynakları ithal etmek durumundayız.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, ülkemizin birincil enerji kaynakları rezervleri Çizelge 4.1’de görülmektedir.

Çizelge 4.1. Birincil enerji kaynakları rezervi (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,

2016).

KAYNAKLAR GÖRÜNÜR MUHTEMEL MÜMKÜN TOPLAM

Taş kömürü (Milyon

Ton) 506,5 425 368,4 1308,5

Linyit (Milyon Ton)

Elbistan 4845,5 4845,5

Diğer 9146 768,9 4,5 9919,4

Toplam 13991,5 768,9 4,5 14764,9

Asfaltit (Milyon Ton) 82 82

Bitümler (Milyon

Ton) 1641,4 1641,4

Hidrolik

GWh/Yıl 59245,8 59245,8

MW 22748,9 22748,9

Ham Petrol (Milyon

Varil) 7167 7167 Doğalgaz (Milyar m3 ) 23,2 23,2 Nükleer Kaynaklar (Ton) Uranyum 9129 9129 Toryum 380000 380000 Dönüşüm/Çe vrim Sektörü 36,06% Konut 25,05% Sanayi Sektörü 30,38% Resmi Daire ve Ticarethane 6,13% Diğer 2,38%

BP’nin verilerine göre dünyanın toplam birincil enerji tüketimi 2005 yılında 10940 mtpe dir. Bu değer her yıl yükselerek 2015 yılında, bir önceki yıla göre %1 lik bir artış ile 13147,3 mtpe seviyesindedir. Aşağıdaki şekil incelendiğinde ülkemizin de toplam birincil enerji tüketiminin 2005 yılı itibariyle sürekli artmakta olduğu görülmektedir. 2015 yılında, bir önceki yıla göre %7 lik bir artış ile toplam birincil enerji tüketimi 131,3 mtpe (milyon ton petrol eşdeğeri) seviyelerindedir. Bunun 38,8’ si petrolden, 39,2’si doğal gazdan, 34,4’ü kömürden, 15,1’i hidroelektrik santrallerinden ve 3,8’i de yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanmaktadır (BP, 2016).

Ülkemizin yıllara göre birincil enerji tüketimi Şekil 4.3’te gösterilmiştir.

Şekil 4.3. Yıllara göre ülkemizin birincil enerji tüketimi (BP, 2016).

Şekil 4.4’te ise birincil enerji talebinin yerli üretimle karşılanma oranının, 2015 yılında %24 olarak gerçekleştiği görülmektedir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılıkta son on yılın en yüksek seviyesi olan %76 seviyesinde olduğunu göstermektedir. Dışa bağımlılık oranı, özellikle 1990’ların başından itibaren doğal gaz tüketimindeki büyük yükselişe bağlı olarak önemli bir artış göstermiş ve 2000’li yılların başından itibaren %70’ler civarında seyretmeye başlamıştır (Türkiye Petrolleri, 2017).

0 20 40 60 80 100 120 140 2004 2006 2008 2010 2012 2014 2016 Yıllar mpte (milyon ton petrol eşdeğeri)

Şekil 4.4. Türkiye enerji talebinin yıllara göre dışa bağımlılık oranı (Türkiye Petrolleri,

2017).

Enerji tüketimi ülkelerin en önemli sorunlarından biridir. Enerji üretiminin az olması ve aynı zamanda enerji tüketiminin neden olduğu çevre kirliliği, enerji korunumunu zorunlu hale getirmiştir. Enerji korunumu, binalarda enerji tüketimini azaltarak sağlanabilir. Bunu sağlamanın yollarından biri de dış duvarlara optimum yalıtım kalınlığını uygulamaktır. Türkiye gibi enerji üretim ve tüketim oranları arasında büyük fark olan ülkeler için enerjinin etkili bir biçimde kullanılması çok önemlidir. Isı yalıtım malzemelerinin seçiminde ise, malzemenin bulunma ve uygulanma kolaylığı ile birlikte maliyet önemli bir faktördür. Çünkü yalıtım, binanın ilk yatırım giderlerini arttıran bir uygulamadır. Ancak, maliyet ve enerji tasarrufuna bağlı olarak hesaplanan geri dönüşüm süresiyle, sonraki yıllarda ekonomiye artı bir katkı ve enerji tüketiminde de azalma sağlanır (Aytaç ve Aksoy, 2006).

51,6 57,7 67,2 72,4 72,7 73,8 71,8 70,6 69,4 71,9 73,4 73,5 75 76 0 10 20 30 40 50 60 70 80 1990 1995 2000 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 Yıllar Dışa bağımlılık oranı (%)