• Sonuç bulunamadı

3. 1. Phrygia’nın Tarihi Coğrafyası

Phrygia Bölgesi, M. Ö. I. Bin yıl siyasi ve kültür tarihinin belli bir dönemine damgasını vurmuş bir toplumdur (Sivas, 1997: 1). Siyasal bir topluluk olarak ortaya çıktıkları dönemde (M. Ö. 725- 695-675) yılları arasında İç Batı ve Orta Anadolu’ya egemen olmuşlardır (Akurgal, 1995: 191). Bölgenin sınırları sahip olduğu stratejik konumdan dolayı, Kimmer istilası, Lydia ve Pers egemenliği, Anadolu’da oluşan Helenistik ve Roma dönemleri boyunca sürekli değişmiştir (Ramsay, 1960: 163; Anthon, 1850: 641).

M.Ö. 8. yüzyılda Anadolu’nun merkezi Hint-Avrupa dili konuşan Phrygler tarafından donatılmıştır (Mellink, 1991: 621). Phrygia’nın içinde bulunduğu Orta Anadolu, kuzey9 ve güneydeki sıradağlar arasında kalan bir bölgedir. Phrygia, kendini çevreleyen dağlara rağmen rakımı düşük bir coğrafyaya sahiptir ve bölgenin ortalama yüksekliği 1000 m. civarındadır (Sevin, 2001: 198). Kuzeyde Boz Dağ (1371 m.), ve Sündiken Dağları (1768 m.), doğuda Sivrihisar Dağları (1690 m.), güneyde Emir Dağı (2241 m.), Şaphane Dağı (1770 m.) ve Dindymos10 (Murat) Dağı (2312 m.), batıda Türkmen Dağı (1829 m. ) ve Domaniç Dağı (1910 m), güneyde Apameia’nın kurulu olduğu Signia (Akdağ 2494 m. ) 11 ve güneybatı uçta Kadmos (Honaz 2571 m.) başlıca dağlardır (Sivas, 1997:7).

Kuzeybatıdaki Küçük Phrygia yüzey şekilleri bakımından, doğudaki B. Phrygia yüksek ovalarıyla batıdaki Ege bölümünün geniş vadileri arasında bir eşik oluşturmaktadır (Sevin, 2001: 199). Bu bölgede, içerisinden Kızılırmak, Yeşilırmak ve Sakarya nehirlerinin geçtiği ortalama yüksekliği bin metreyi bulan geniş yaylalar

9 Kuzeyinde batıdan doğuya doğru uzanan Ida (Kaz) , Mysia bölgesinde Temnon (Demirci) ve Bithynia bölgesinde Olympos dağları vardır. Homeros, bu dağın en yüksek noktasına (1774 m) “Gargoros” adını verir (Homeros, Iliad II, XIV. 292). Homeros, ayrıca Ida’yı bereketli, akarsuyu bol ve içerisinde pek çok hayvan türünü barındırdığını belirtir (Homeros, , Iliad VIII, 47). Strabon ise kuzeydoğu ayağında Zeleia(Sarıköy) olduğunu belirtir (Strabon, XII, I. 10).

10 Aynı adı taşıyan bir diğer Dindymos (Günyüzü) Dağı’dır (1820m). Pessinous bölgesindeki bu dağ ile Agdistis Dindymene adı verilen Anatanrıça arasında bir ilişkinin varlığına inanılıyordu (Strabon, 10. 3).

vardır. Özellikle Kızılırmak ve Tuz Gölü arasında M. Ö. III. ve II. binyıllara tarihlenen yüzlerce höyük, bu bölgede yaşanan yoğun yerleşmeyi işaret eder (Harita 1). Bu bölgede yaşanan yoğunlaşmanın nedeni ise kapalı bir havza olması ve dolayısıyla o dönem için oldukça önem arz eden güvenlik gereksinimi içindir (Kınal, 1987: 4).

Gardner, Küçük Asya kadar arkeolojik zenginliğe sahip bir ülke olamayacağını belirtir. Keşfetmek için bir coğrafyacı için Afrika ne ise, bir tarihçi için Küçük Asya odur (Gardner, 1892: 28). Gardner, Phrygia tarihi ile bağlantı kurarak Küçük Asya’yı üç bölgeye ayırır: Birinci bölge, İzmir’in çevresinde muhteşem bir şekilde karşımıza çıkan Spil Dağı bölgesi, ikinci bölge, Büyük Phrygia (Greater Phrygia) olarak geçen Meander (Büyük Menderes) ve Sangarios (Sakarya)’un çıktıklarını noktaları kapsayan bölgelerdir. Üçüncü bölge ise Troia bölgesidir. (Gardner, 1892: 34, 35, 44; Mayo, 1813: 106).

Plinius’a göre Phrygler Lectum’dan 12 Etheleus Nehri’ne13 kadar uzanır. Kuzeyde sınırları Galatia, güneyde Lykonia, Pisidia ve ve Mygdonia’ya,14 doğuda Kapadokya’ya kadar uzanır (Plinius, V: 41). Bir diğer tarifte ise kuzeyinde Bithynia ve Paphlagonia, doğusunda Kappadokia, güneyinde Pisidia ve Kilikia, batısında Mysia, Lydia ve Karia vardır (Harita, 2; Harita 3). Doğu sınırı Kızılırmak, güney sınırı Toroslar ile çevrilmiştir. Galyalıların K. Asya’ya gelmeleri ile birlikte Phrygia’nın kuzeyini ele geçirmişler ve bundan sonra bu bölgeye “Galatia” olarak adlandırılmıştır (Mitchell, 1860: 48) Frost vd., 1835: 155; Sevin, 2001: 195; Anthon, 1850: 641; Laurent, 1830: 222).

Phrygia, Mysia, Karia ve Lydia tarafından çevrelenmiştir. Ptolemy’e göre 37 ve 41 derece kuzey enleminde ve boylam olarak ise 56 ve 62 dereceler arasındadır. Phrygia bünyesinde farklı grupları barındıran Asya ve Avrupa arasında geniş bir sınırda konuşlanmıştır (Eade, 1852: 415). Phrygia- Karia sınırında bir ucunda Aphrodisias, diğer ucunda Trapezopolis15 vardır. Maiandros (Menderes)

12 Kaz Dağı civarında bir yer adı.

Nehri Phrygia- Lydia arasında tarih boyunca sınır olagelmiştir (Ramsay, 1887:355- 356).

Lydia ve Phrygia arasındaki sınır, Murat Dağ’dan Tripolis’te Maiandros’a değin güneybatı yönünde uzanan Banaz Çayı’nın kolu olan Hippourios (Köplü Çay) havzasının batı kenarıdır (Magie, 2002: 60).16

Herodotos, Phryglerin Kızılırmak civarında yaşayan kavimlerden birisi olarak tanımlar (Herodotos, I, 28.). Bithynialılar, Phrgyialılar, Mysialılar ve hatta Kyzikos dolayındaki Dolionlar, Mygdonlar ve Troialılar arasındaki sınırı belirtmek oldukça zordur. Nedeni ise bu coğrafyalara gelen halkların göçebe ve asker kökenli olmalarıdır ve bundan dolayı da devamlı bir değişim gözlenmektedir (Strabon, XII, 4. 4.)

Bölgenin kuzeydoğuda Pontos Kappadokia ile olan sınırını Halys Irmağı (Kızılırmak) çizer. Güneydoğuda Garsaura (Aksaray) bölgesi bazen “Phrygia Garsauritis” olarak adlandırılmış olmasına rağmen (Plinius, 1855: VI. 9), esas sınırı Tatta (Tuz Gölü)’nün güney kıyıları boyunca uzar (Strabon, XII, 4).17

M. Ö. V. yüzyılın sonları ve IV. yüzyılın başlarında Ksenophon, Lykaonia’ya dâhil edilen Ikonium’u, Phrygia’nın doğusunda son şehir olarak gösterir (Ksenophon, I. 19). Hierax adındaki bir köle, bir Phryg kenti olan Ikonium’dan geldiğini söyler (Ramsay, 1905: 416). Bu, o dönemlerde alışık olduğumuz coğrafi değişimlerdir. Benzer şekilde bir Kappadokia kenti olarak kabul edilen Tyana (Kemerhisar)’nın da Phrygialılar’a ait olduğunu gösteren epigrafik kanıtlar vardır (Sevin, 2001: 196). Güneybatıdaki sınırını Salbakos (Babadağ) oluşturur. Bu dağın batısında ise Karia, güneyinde ise Lydialılar, Pisidialılar, Solymoslular ve Kibyratis bölgesi yer alır (Strabon, XIII, 4). Kuzeydeki sınırını Sündiken Dağları belirlerken, batıda Mysia, Lydia, Karia ve Bithynia ile olan sınırı oldukça karmaşıktır (Sevin, 2001: 196).

16 Phrygia- Lydia sınırı için Bkz.; Karl, Buresch(1898). Aus Lydien: Epigraphisch-Geographische

Reisefruchte (Edit. O. Ribbeck). Kessinger Publishing; Bürchner, XIII, 2130; R. Kiepert, FOA IX

Text, s. 8B.

17 “Bu göl Moriemene yakınında Büyük Kappadokia boyunca uzanır, fakat Büyük Phrygia’nın bir parçasıdır” ((Strabon, XII, 568).

Ksenophon “Anabasis” adlı eserinde Mysia yakınlarındaki son Phryg kentinin Keramon Agora (Ahatköy civarı) olduğunu belirtir (Ksenophon, II, I. 10; Barnett, 1975: 419). Mysia ile Phrygia arasındaki doğal sınır, Dağardı bölgesi içinden ve Eğrigöz Dağları silsilesi boyunca Gediz yakınındaki Ak Dağ’a değin Olympos Dağı’nın güneyindeki dağ gruplarından oluşur (Magie, 2002: 60).

Midas’ın hüküm sürdüğü Phrygia bölgesine Büyük Phrygia (Phrygia Magna) denir ve bir kısmı Galatia hâkimiyeti altındadır (Strabon, VIII, 1). M. Ö. 277’den yani Galatların gelişinden önce en önemli kenti Gordion (Yassıhöyük)’tür. Sangarios ile Tembris ırmaklarının birleştiği yere yakın bir yerde, Sangarios’un doğu kıyısında eski bir höyük ve etekleri üzerine kurulmuştur.

Olympos’un etrafındaki ve Hellespontos üzerindeki bölgeye ise Küçük Phrygia ya da Phrygia Minor, Phrygia Hellespontos ve Phrygia Epiktetos olarak adlandırılır (Strabon, XII, 4. 3).18 Strabon, buranın Mysia civarında olduğunu fakat kıyıya ulaşmadan Askania (İznik) gölü ve topraklarının doğu kısmına doğru uzandığını söyler (Strabon, XII, 5). Kutsal anıtların yoğun olduğu bu bölge içinde Parthenius, Tembris, Sangarius, Rhyndakus19gibi mitolojik olaylara sahne olan ırmaklar barındırır. Antik Çağ’da Metropolis olan ve Ana Tanrıça Kybele’ye adandığı için “Ana’nın Kenti” diye vasıflandırılan, günümüzde “Midas Şehri” olarak bilinen kutsal şehir Pessinus’u da içine alır (Barnett, 1975: 419). Bu bölgenin daha çok Mysia’nın Abbaitis yöresiyle ilgili olması muhtemeldir. Çünkü B. İskender sonrası dönemde her iki bölge halkı sık sık birlikte anılacaktır (Sevin, 2001: 198).

Epiktetos, kelime anlamı olarak “fethedilmiş, sonradan kazanılmış” anlamına gelmektedir. Bu adı M. Ö. 184 yılında Bithynia Kralı I. Prousias’tan Pergamon Kralı II. Eumenes’e geçince almıştır. (Ramsay, 1960: 163; Sevin, 2001: 198; Astin vd., 271). Bithynia bölgesinde gözüken Dorylaeum, Cadi, Midaeum, Kotyaeum bu dönemde Phrygia sınırları içine dâhil olmuştur (Laurent, 1830: 222; Texier, 2002: 273).

Phrygia Minor, Kius Nehri’nden Sestos’a kadar olan bölümdür. Romalı şairler bu bölgeye “Trojans Phrygians (Troialı Phrygler)” adını takmışlardır

(Mitchell, 1860: 48). Mysia ve Troia bölgelerine ait 34 şehir Phrygia Hellespontos sınırları içerisindedir (Texier, 2002: 273). Aizanoi (Çavdarhisar), Nakoleia (Seyitgazi), Kotiaeion (Kütahya), Dorylaion (Eskisehir), Midaion (Eskisehir Karahöyük Köyü), Kadoi (Kütahya Gediz ilçesi) Phrygia Epiktetos’a ait şehirlerdir (Texier, 2002:273; Ramsay, 1960: 157). Bu şehirleri baz aldığımız zaman bugünkü Kütahya ilinin güneyinden, kuzeyde İznik Gölü’ne, kuzeydoğuda Mudurnu ve Gerede’ye kadar uzandığını söyleyebiliriz (Sevin, 2001: 198).

Phrygia Paroreios olarak adlandırılan güney kesim yüksek bir platoya sahiptir ve Emir Dağı ile Sultan Dağı arasındadır ve Polybotos (Bolvadin)’tan Tyriaion (Ilgın)’a kadar uzanır (Ramsay, 1960: 163; Sevin, 2001; 198; Texier, 2002: 275). Strabon, burayı tarif ederken Holmi (Afyon/Çay) ile Tyriaion arası olarak tanımlar (Strabon, XIV, 29) ve doğudan batıya doğru uzanan bir çeşit dağ silsilesine sahip olduğunu belirtir. Kuzeye doğru Philomelion (Akşehir) ve Pisidia yakınındaki Antiokheia bu bölgenin şehirleridir (Strabon, XII, 12). Diğer şehirleri ise Prymnesos (Sülün), Euphorbium, Thymbrium (Ilgın), Juliopolis ve Dinae’dir.

Geç Roma Dönemi’nde Pisidia’ya bırakılan Phrygia “Birinci ve İkinci” anlamlarına gelen “Prima ve Secunda” adları verilmiştir. M. S. 400’lü yıllara doğru “Büyük ve Küçük” anlamına gelen “Magna ve Parva”, M. S. 360’lı yıllardan itibaren “”Pakatiane ve Saloutaria” adlarını almıştır (Sevin, 1968: 198; Ramsay, 1960: 164, Anthon, 1850: 641).

Phrygia Pakatiane, Phrygia’nın doğu bölümünü, Phrygia Saloutaria ise batı bölümünü kapsar (Anthon, 1850: 641). Phrygia Pakatiane, adını Konstantin zamanında doğuda vali olan Pacatianus’tan almıştır. Deprem nedeniyle sık sık zarar görmesine rağmen içerisinde birçok nehir ve kollarına sahip mümbit bir arazisi vardır (Texier, 2002: 275). Bu bölge Midas’ın oğlu Lyterses tarafından yönetilmiştir ve Herakles ile mücadele ettiği alandır (Atheneaus, X. 654). Bu bölgenin güney kısmı Phrygia Salutaris olarak adlandırılır ve başkent olarak Synnada (Şuhut) gösterilir (Texier, 2002: 275)

Kısmen Phrygia, kısmen de Lydia sınırları içinde kalan Katakekaumene bölgenin en güzel arazilerine sahip olmakla birlikte birkaç kez depremle karşı karşıya

kalmıştır (Mitchell, 1860: 48 Mitchell, 1849: 24). Bir zamanlar Phrygialı Tantalos, Pelops ve Niobe’nin yaşadığı Sipylos Dağı (Spil Dağı) civarındaki bölgenin B. Phrygia mı, yoksa K. Phrygia mı olduğu belli değildir (Strabon, XII, 8. 2.). 1990 yılından itibaren ele geçen buluntular Phryg yayılımının Kütahya, Eskişehir yayılımının daha da batısına ve kuzeyine kaydığını göstermektedir (Bakır, 2003: 7).

En ünlü şehirleri olarak Ankyra, Andria, Kelainai, Kolossai, Karina, Kotyaion, Keraine, Konium ve Midaium’u sayar (Plinius, V: 41). Apameia, Hieropolis, Dorylaeum, Amorium, Antiokhia, Eumenia, Aezani diğer şehirlerinden bazılarıdır (Mitchell, 1860: 50).

Batıdaki Phryg yerleşim yerlerinden birisi de Daskyleion’dur. M. Ö. 547 yılından itibaren Genel Valilikler oluşturan Perslerin önem verdikleri noktalardan birisi de Daskyleion’dur. Burada kurulmasının nedeni Anadolu’nun batıya açılan kapısı konumuna haiz olmasından dolayıdır. Pers Kralı Kyrus M. Ö. 574’te Satrap Pharnuchas yönetiminde Phrygia Hellespontine Satraplığını Daskyleion’da kurdu. Bu bölge için yazarlar Hellespontine Phrygia adını kullanmışlardır (Bakır, 2003: 6). Strabon, burada Phryglerin varlığından söz eder (Strabon, XII. 4. 1). Kadoi (Gediz), hem Mysia hem de Phrygia bölgesinde gösterilen bir kenttir. Karura, Strabon’un, Kydrara’da Herodotos’un Phrygia ile Lydia arasındaki sınır diye tanımladıkları şehirdir (Strabon, XII, 17; Herodotos, VII, 30).20

Phrygia’nın dağlık bölgeleri günümüzde Orta Anadolu’nun kuzeybatı bölgesinde yer alan Türkmen Dağı’na denk düşer. Kayalık yapısı ve coğrafi konumundan dolayı bu bölge anahtar bir pozisyona sahiptir. Bu bölge Dorylaeum (Eskişehir), Kotiaion (Kütahya), Akroenos (Afyon) ve Nacolea (Seyitgazi) olmak üzere 4 bölgeye yayılır. Bu şehirlerde ilk üçü Türkmen Dağı’nın iç eteklerinde bulunur. Türkmen Baba adındaki en yüksek tepe Kütahya sınırları içerisindedir. Phrygler, Türkmen Dağı’nın yüksek yerlerine yerleşmeyip, Kütahya’nın batısında Tavşanlı bölgesine yerleşmişlerdir. Dağlara ise kaleleri, dini anıtlarını ve mezarlarını inşa etmişlerdir (Haspels,1971: 21).

20 Strabon, Karura’yı sıcak su kaynakları olan bir köy olarak tanımlar. Kydrara’da Kroisos tarafından dikilen vee üzerinde sınırı belirten yazıtı olan bir dikmetaş vardır. Veli Sevin. Maiandros

Phryg yerleşmeleri, batıda Dağlık Phrygia bölgesinde Midas Şehri civarında yer alan vadiler ile Orta Anadolu’da Gordion çevresinde Sakarya Nehri’nin suladığı verimli arazilerde yoğunlaşır (Sivas, 2007: 77). Bu bölge Phryglerin tarihleri boyunca siyasi ve kültürel açıdan en etkili oldukları kesimdir. Bölgenin savunma imkânı sağlayan fiziki yapısı, zengin ormanlar, vadilerin alüvyonlu toprakları ve tarımın can damarı olan akarsular nedeniyle Phrygler için vazgeçilmez bir yerleşim alanı olmuştur (Sivas, 2007: 13). Boğazköy, Alaca Höyük, Kalehisar ve Kerkenes Dağı’nda Phryg yazıtlarına rastlanmasına rağmen, Phryg alfabesinin kullanımı bu siyasi ve coğrafi alanı tesbit etmeye yetmez. Zira alfabeler etnik ya da siyasi birlikteliği temsil etmezler (Genz, 2007: 138).

Phrygia, kuzeyinde Mysia bölgesinde yer alan Ida ve Temnon ve Bithynia bölgesinde yer alan Olympos dağının batıdan doğuya doğru uzanan halkasıyla çevrelenir (Mitchell, 1860: 49; Anthon, 1850: 641). Güneyinde ise Toroslara kadar uzanan yüksek bir araziye sahiptir. Ülkenin güneyinde ve doğusunda tuzlu bataklıklar ve göller vardır ve en bilineni ise 45 mil genişliğindeki Tatta (Tuz) Gölü’dür (Mitchell, 1860: 49; Anthon, 1850: 641). Bir diğer Tuz Gölü ise aynı adla anılan Anaua’dır.21 Kserkses, Yunanistan sefersi sırasında Anaua’da tuz çıkarılan gölün yanından geçip, büyük bir Phrygia kenti olan Kolosai’ye varmıştır. Lykos ırmağının kaybolup, Maiandros’a karıştığı yer burasıdır (Herodotos, VII, 30).

Phrygia’nın doğu sınırında Sakarya nehrinin kaynaklarının ilerisinde Galatların mesken tuttuğu çorak bir bölge bulunur. Phrygia’nın güneydoğusunda akan sular Kaystros22 ırmağında birleşip, verimli toprakları suladıktan sonra Lykanoia sınırlarına yakın bir gölde toplanır. Buradan itibaren, bölgenin güneyinde Phrygia’yı kuzey ve güney Pisidia’daki büyük göller bölgesinden ayıran Sultan Dağı uzanır ve güneybatıda, Lykos ve Maiandros (B.Menderes)’un yukarı yatağının kestiği dağlık arazi şeklinde yayılır (Magie, 2002: 12). Phrygi’nın kuzey kesimi birbirinden ayrı duran dağ tepeleriyle, verimli alanlarla bölünmüş yüksek bir steptir (Philippson,1910: 106; Harita 4).

21 Denizli ile Dinar arasında yolun güney yanındaki Acıgöl. (Umar,1993:67). 22 Lydia’daki Küçük Menderes Nehri değildir.

Parthenius23, Tembris (Porsuk), Sangarius, Rhyndakus24, Hermos (Gediz), Maiandros, Marsyas, Sangarios ve Lykus25 belli başlı Phryg nehirleridir (Mitchell, 1860: 49; Barnett, 1975: 419). Herodotos, Halys (Kızılırmak)’in Phrygia ile Kappadokia’yı birbirinden ayırdığını söyler (Herodotos, I, 72). Kserkses, Yunanistan seferi için Sardes’e giderken Halys’i geçip, Kelainai’ye varmıştır. Maiandros’a eşit bir ırmak olan Katarektes’ de26 buradan akıp Maiandros’a karışır (Herodotos, VII, 26). Phrygia’daki ırmakların kaynağı batı kesimidir. Strabon’a göre Sangarios, kaynağını Pessinous köyündeki Sangia köyü civarından (Strabon, XII, 3. 7),Livius’a göre ise Adoreus dağından alır (Livius, XXXVIII, 18. 8). Knepelaos(Çıldırım deresi), Hippourios(Köplü çay), Sindros (Banaz çayı), Glaukos (Kufi suyu) diğer ırmaklarıdır (Sevin, 2001: 200).

Yüksek bölgelerde oldukça fazla ırmağa rastlanır. Kümber Köyü’nün arka taraflarında, Yazılıkaya’da, Midas Kale’sinin çevresinde, Türkmen Baba ve Küçük Türkmen arasında ve Kırk Kız Kalesi’nin eteklerinde sayısız ırmaklar vardır (Haspels, 1971: 24). Bu dereler kendilerini Porsuk ve Sakarya nehrinin kollarına atarlar. Seyit Gazi yönünde akan dereciklerden Seyit Suyu’nun antik çağdaki adı Parthenius’tur. Aynı adla adlandırılan bir nehir tanrısı da vardır. Ramsay, Roma Dönemi’nde Parthenius’un yukarı kolu olarak Kümbet vadisinden geçen ırmak olarak tanımlar (Ramsay, 1888: 374). Körte ise kuzey bölgede olanın Parthenius olabileceğini söyler. Haspel, belirleyici olanın tarihi değilde coğrafi olacağını savunarak, Kümbet Vadisi’nin önemine binaen Ramsey’in görüşlerine katılır. Bradenburg, Türkmen Dağı’nın kuzeydoğusunda Aşağı Ilıca Köyü’nde bir sıcak su kaynağı bulmuştur. Bir diğer sıca su merkezi ise Hasırcı Çiftlik Köyü’nün güneyindeki Hasırcı Hamam’dır (Haspels, 1971: 25).

Doureios (Seyitler deresi), Kaystropedion Ovası’nı sulayıp Tessarakonta Martyron (Eber) gölüne akan Kaystros (Akarçay), Gallos (Yalvaçbeli deresi), Akşehir Gölü’ne dökülen Karmeios (Karaağaç deresi) ve Askania (Burdur) Göl’üne dökülen Lysis (Bozçay/Erençay) iç kesimde yer alan akarsulardır (Sevin, 2001: 200).

23 Bartın Çayı.

3. 2. Phryglerin Kökeni ve Siyasi Tarihi 3. 2. 1. Phryglerin Kökeni

Anadolu’da Hititler, Mykenailer ve Arzawa gibi merkezi krallıkların yıkılmasından sonra Anadolu’ya kütlesel yığınlar halinde Trakya’dan girişler olmuştur. Bu merkezi güçlerin yıkılmasıyla birlikte, 300 yıllık bir sessizlikten sonra yeni devletler ortaya çıkmaya başlamıştır. Doğu Trakya, güneydoğu Avrupa ile Anadolu arasında kalan tek karayoludur. Doğu Trakya, Batı’nın Anadolu’ya açılan kapısıdır. Phrygia’da bu kapıdan yapılan girişler ile kurulmuştur. Şişe boyunu andıran bu stratejik nokta Anadolu’ya girişleri inceleyen tarihçilerin ilgi odağı olmuştur (Özdoğan, 1995: 29).

Phrygler, Avrupa içlerinde Trakya’da ve özellikle Makedonya’da son bir kez duraklayıp, Pelagonia’da Athos Dağı eteklerinde birkaç kabileyi geride bırakarak geldiler. Plinius, Phrygialıların adlarını Moesi, Brygi ve Thyni adlarıyla Avrupa’dan gelen üç göçmen topluluktan aldıklarını belirtir (Plinius, V: 145).

Anadolu’ya ilk sızmaları M. Ö. 12. ve 13. yüzyıldan itibaren Hellespontos (Çanakkale) ve muhtemelen Bosporos üzerinden olmuştur. Bu girişleri M.Ö. 11. yüzyıldan itibaren daha yoğunlaşmış akınlar takip etti. Önceleri Propontis (Marmara Denizi)’nin güneyine yerleşmişler, daha sonraları ise güneydoğuya ilerleyerek bütün Orta Anadolu Platosu’nu işgal etmişler ve Gordion’u başkent yaparak VII. Yüzyılın sonuna kadar büyük bir Anadolu gücü olarak kalmışlardır (Brixhe, 2007: 149).

Anadolu’da ilk yerleşim yeri olarak Askania (İznik) gölü civarından da bahsedilir (Laurent, 1830: 222). Homeros’ın İlyada destanında Askania’dan geldikleri söylenir (Homeros, II, 862). Arkeolijik verilere göre Brygler, Balkanlara Geç Tunç Çağı’nda gelmiş, kısa bir süre kaldıktan sonra Küçük Asya’ya hareket etmişlerdir. Troia VIIb2 ve Aşağı Makedonya’dan çıkartılan benzer gri ve siyah renkli düz yüzeyli yumru çömlekler bu tezi doğrulamaktadır. Bu tip çömleklerin izi Macaristanda’ki Gava tipi çömleklere kadar uzanır (Petrova, 1995: 45).

Bryglerin Anadolu kökenli olup, Troia savaşı esnasında Küçük Asya’dan Trakya’ya göç ettiğini dile getirenlerde vardır (Petrova, 1995: 45). Lydia’lı Ksanthos Phryglerin Anadolu’ya gelişini Troia savaşı sonrasına bağlar (Ksanthos, FGr His.

765- F14). Lydia dilinde “Özgür adamlar (Freeman)” olarak adlandırılır. Bu sıfata rağmen tarihi kayıtlarda sakin bir mizaca ship olan, dış etkenlere fazla direnemeyen bir topluluk olarak görülür. Hayatlarında hiç ant içmedikleri, uygar bir toplumken ilerleyen yıllarda köleleştikleri görülür (Demosthenes, 1926: 31; Mitchell, 1860: 49).

Büyük İskender’in biyografi yazarı Arrianus, Eusthates tarafından alıntılanan metinde Phryglerin Anadolu’ya gelişini Kimmer istilalarından kaçmalarına bağlar (Denys Periegetes, 322). Ayrıca Phryg dilinin Hint- Avrupa dil grubuna mensup olması Avrupa’dan göç ettikleri tezini güçlü kılar (Hogarth, 1970: 502). Phryg çanak çömleğinde görülen donuk renkli geometrik motifler Trakya kökenli ilişkiyi doğrular (Petrova, 1995: 51).

Phryglerin Anadolu’ya Trakya’dan gelişi Herodotos, Ksanthos, Thukydides, Ksenophon, Strabon, Plinius ve Stephanus Byzantinus gibi antik yazarlar27 ve günümüz yazarlarından M. M. Perrot ve Chipiez tarafından desteklenir (Gilmore, 1895: 9). Bir diğer görüşe göre Phrygler aslında Anadolu’dan Trakya’ya giden kaçaklar olup, daha sonra Illyra ve Makedon grupların baskısıyla Anadolu’ya dönmüş olabilirler (Gilmore, 1895: 9). Phryglerin Anadolu’ya ne zaman ve nasıl geldiklerini konusunda net bir yorumda bulunmak zordur. Her ne kadar Mısır kayıtlarında II. Ramses ve III. Ramses dönemlerine ait Phrygler hakkında bir iz bulunmamasına rağmen, Yunanlı yazarlara göre İlyada’nın yazıldığı dönemde Troia savaşı esnasında Phrygler Anadolu’da yerleşmiş durumdaydılar (Gilmore, 1895: 9).

Yazınsal geleneğe göre Phrygler dünyanın en eski topluluğudur (Herodotos, II, 2). Arkeolojik verilerle desteklenmeyen fakat edebi metinlerde geçen ilk göç izi M. Ö. 2. bin yılın ortalarında meydana gelir. Tarihi kaynaklarda ilk kez İlyada destanında Troia savaşından çok önce bu bölgede oldukları söylenir. İlyada destanında Priamos, Phryglerin müttefiki olarak adlandırılır (Homeros, III: 181-190; Pausanias, I: 14. 2; Apuleius, XI: 2). Homeros, Troialıların safında yer alanları sayarken, Phrygyalıların Askania’dan28 geldiklerini belirtir (Homeros, II: 861- 862).

27 Herodotos, VII. 73; Thucydides, IV. 75; Xanthus, Frag. 5; , Ksenophon , Anabasis. VI. 2; Strabon, XII. 572; Plinius, N. H. V. 145; Apollonius Rhodius. II. 181; Stephanus Byzantinus, Etnicorum quae

Bryglerin Küçük Asya’ya doğru ikinci harekâtı Troia savaşından sonra olmuştur. Bu göçte çoğunluk olarak Mysialılar ve Trakyalılar göze çarparken, Brygler azınlıktadır. Bu göç, arkeolojik verilerle desteklenebilir. Antik çağ yazarlarının bu göçle ilgili görüşleri çelişkilidir. Göçün yönü bazen Anadolu’dan Trakya’ya doğru iken, bazen Trakya’dan Anadolu’ya doğrudur (Homeros, III: 181; Herodotos, VII: 20; Strabon, XII: 3).

Bryglerin üçüncü göçü kuzeybatı Yunanistan ve Epirus’ta görülür. Bubushti, Vergina ve Pateli’de Bryglere ait eserlerde yerleşim dönemlerinin duraksadığını gösteren izler vardır. Vitsa’da nüfus sayısında ani düşüşler göze çarpar. Bu değişiklikler muhtemelen M Ö. 800–700 yılları arasında Illyra ve Makedonyalı etnik grupların bu bölgelere saldırılarıyla olmuştur (Petrova, 1995: 47). Bu göçler sonucunda Küçük Asya’da bir Phryg Devleti’nin varlığından bahsedilebilinir. M. Vassileva, kültür tarihi açısından ne arkeolojik verilerin, ne de dilbilimsel verilerin Phryglerin Trakya’dan göçtüğünü doğruladığını ifade ettikten sonra, bu görüşün kültür tarihi açısından fazla önem taşımadığının altını çizip, önemli olan noktanın, iki bölge arasında meydana gelen ilişkinin, her iki yönde de uzunca bir süredir devam etmesi olarak değerlendirir (Vassileva, 1995: 15).

Yeni bir teze göre ise Muşkiler’in Brygler ile bağlantısı olduğu ve daha önce gelen kavmin doğuya yerleştiği dile getirilmektedir. Bazıları ise Muşkiler’i Doğu’dan gelen ayrı bir kavim olarak niteler. Phrygler ilk önce kabile olarak yaşamışlar daha sonra ise devlet sistemine geçmişlerdir (Muscarella, 1995: 95).

Herodotos, Ermenileri Phryglerin bir kolonisi olarak görüyordu (Herodotos, VII, 73). Eudoxus, Stephanus Byzantinus gibi antik çağ yazarları da Herodotos aynı düşüncede olup Phrygler ve Ermeniler arasında benzerlikte o derece ileri giderler ki

Benzer Belgeler