• Sonuç bulunamadı

Özgür Yazılımdan Açık Kaynak Hareketine

Belgede Bir Üretim Merkezi Önerisi (sayfa 39-42)

2. AÇIK KAYNAK HAREKETİ

2.1 Özgür Yazılımdan Açık Kaynak Hareketine

Özgür yazılım ve açık kaynaklı geliştirme modelleri programlama konusunda hem araştırma hem de ticari projeler için, birbirini belki de hiç tanımayan insanların yardımlaşmasına olanak sağlayarak muazzam bir katkı yapmıştır (Laurent, 2004, s. ix). Kitleler tarafından tahmin edilenin üzerinde bir sahiplenme ile karşılaşan hareket, çok çeşitli alanlara yayılarak, hem geliştirme süreçleri için, hem de piyasa ilişkileri açısından yeni olanaklar ve potansiyeller açığa çıkarmıştır.

Açık kaynaklı yazılım hareketinin kökeni, yazılımın donanım ile birlikte satıldığı ve yazılımla ilgili diger gereksinimlerin kullanıcı forumlarında ücretsiz değiştirildiği 50’li, 60’lı yıllara dayandırılabilir (Hars & Ou, 2001). Bu yıllarda açık kodlu olarak ulaşılabildiğinden istenildiği takdirde değiştirilebilmesi mümkün olan yazılımların 80’lerde pazarlanmaya başlamasıyla bu durumlarına son verilir. Bunun üzerine, 1985’te MIT’de araştırmacı olan Richard Stallman, ticarileşen yazılım sektörünün kaynak kodunu şirket sırrına dönüştürmesine karşı çıkarak açık kaynaklı yazılımı savunan Özgür Yazılım Vakfı’nı (Free Software Foundation) kurar (Hars & Ou, 2001). Böylece yazılımların açık kaynak koduyla üretilmesi gerektiği iddiası, ilk olarak “özgür yazılım” (free software) ismiyle ve savunucularının benimsediği aynı isimdeki hareketle gündeme gelir. Bu tarihten sonra bu girişimin hazırladığı GNU General Public Licence (Genel Kamu Lisansı) metni, özgür yazılım felsefesini savunanlar tarafından kullanılmaya başlanacaktır.

GNU internet sayfasında, özgür yazılımla kastedilenin, “kullanıcıların, yazılımı

çalıştırma, kopyalama, dağıtma, üzerinde çalışma, değiştirme ve geliştirme özgürlüğü” olduğu sıralanmıştır. “Yazılımın kaynak koduna ulaşmak”, bunlardan

bazılarını gerçekleştirebilmek için ön koşuldur. Ayrıca programı geliştirme özgürlüğü maddesine hareketin sosyal-politik bakış açısına uygun olarak “tüm toplumun yarar

sağlayabileceği şekilde” notu düşülmüştür (Url-1).

Özgür yazılımın ingilizce orijinal karşılığı olan “free software” kavramındaki “free” kelimesinin anlamı tartışmaya neden olur. Yazılımların ücretsiz olması kullanım hakkı kapsamında hareketin savunularından biri olsa da, özgür yazılım isminde geçen “free” kelimesinin “ücretsiz” anlamıyla değil “freedom” yani özgürlük olarak

değerlendirilmesi gerektiği belirtilir. Stallman (2009), bunu sloganlaştırarak, hareketin bedava biradaki (free beer) değil konuşma özgürlüğündeki (free speech) anlamıyla algılanması gerektiğini vurgular.

Stallman’ın bu örneği, sonradan farklı alanlara doğru genişleyen ve doğası gereği çok çeşitli çevrelerde karşılık bulan hareketin söylemini benimseyen topluluklardan olan Copenhagen tabanlı sanat kolektifi Superflex ve Copenhagen IT Üniversitesi öğrencilerinin ortaklaşa geliştirdikleri “free beer” projesine de malzeme olur. Geliştirilen bira, Stallman’ın vurgusuna atıfta bulunarak “a beer which is free in the sense of freedom, not in the sense of free beer” olarak yani bedava değil özgür bira açıklamasıyla tanımlanmaktadır. Bu aynı zamanda özgür yazılım ile açık kaynak yöntemlerinin yazılımdan başka bir ürün için nasıl yorumlanabileceğine dair de basit yapısıyla açıklayıcı bir örnektir (Url-2).

“Free Beer” projesinde “tarif ve marka” Creative Commons (Attribution-ShareAlike 2.5) lisansıyla yayınlanmıştır. Bu lisans, herhangi birinin bu tarifi kullanarak “free beer” ürününü üretebileceğini veya bu tariften yola çıkarak kendi “free beer” türevini geliştirebileceğini belirtmektedir. Lisans aynı zamanda aynı lisans ile yayınlayarak projeye kredi kazandırmak şartı ile kişilerin bu proje ile para kazanmalarına da izin verir (Url-2). Bu yolla, dünyanın farklı yerlerinde geliştirilen “free beer” örneklerinden bazıları internet sayfasında yayınlanmıştır (Şekil 2.1).

Şekil 2.1 : Free Beer version 3.0, soldan sağa; İtalya, San Francisco, San Fancisco, İtalya, San Francisco, California ve Danimarka örnekleri (Url-3).

Özgür yazılımın ana akım bir harekete dönüşmemesinin gerekçesini “free” kelimesinin iş adamlarına pek hayırlı bir çağrışımda bulunmaması olduğunda hemfikir olan Bruce Perens ve Eric S. Raymond 1998 yılında Açık Kaynak İnisiyatifi’ni (Open Source Initiative) kurar (Hippel & Krogh, 2003). Açık kaynak (open source) hareketine de ismini veren inisiyatifin kuruluş amacı internet

sayfasında, işbirliği ile çalışma biçimini benimseyen açık kaynağın eğitim, yasal savunma ve yönetim konularındaki kurumsallaşma ihtiyacına cevap üretmek olarak açıklanmaktadır. Özgür yazılımın misyonunu paylaştığını açıklayan kuruluş, açık kaynak olarak belirlediği yeni isim tercihinin nedenini ise, felsefik ve politik olarak bir etiket olan özgür yazılımdan ayrışarak, şirketlerin de bakabileceği daha geniş bir alanı kapsayabilmek olarak açıklar (Url-4).

Öte yandan Stallman (2009) özgür yazılımdan açık kaynak kavramına geçişi ele aldığı makalesinde, paylaşma ve işbirliği anlamına gelen sosyal dayanışmayı teşvik ederken kendilerinin aslında bir çeşit özgürlük hareketi örgütlediklerini; kendilerinden türeyen açık kaynak hareketinin ise bu özgürlük fikrini kapsayamayacak bir başka söylem olduğunu iddia etmektedir. Buna göre, açık kaynak savunucuları, hareketi, sosyal bir problemin çözümü olarak değil, özgür yazılım savunusunun getirdiği pratik olanakları ön plana çıkararak ele almaktadır (Stallman, 2009).

Daha ayrıntılı açıklanacak olursa, hareketin ilk temsilcisi ve fikir babası sayılabilecek özgür yazılım, yazılımın özgürleştirilmesini, dijitalleşen dünyada kullanıcı açısından yeni bir sosyal hak olarak tanımlamaktadır ve bütün pratiğini bu sosyal hak üzerine kurmaktadır. Açık kaynak hareketi ise, özgür yazılımdan aldığı mirasın toplumsal ve ticari açıdan olanakları üzerine yoğunlaşmaktadır. Açık kaynak, faydacı bir yaratım modeli olarak, kurum veya kişilerin bir konseptin, ürünün veya servisin kaynak materyalini insanlara açarak sürdürülebilir gelişimini sağlamayı amaçlamaktadır (Huybrechts, Dressen & Schepers 2013).

Konuyu yasal düzenlemeler açısından değerlendiren Rosen (2004) ise, özgür yazılımın sıraladığı 4 temel ilkenin farklı bir çok yazılım lisansıyla da mümkün olabileceğini söylerken, özgürlük kavramını yasal dile uydurmanın kolay olmadığını belirtmektedir. Rosen’e (2004) göre, özgürlük (freedom) kelimesinin yarattığı kafa karışıklığı, bilgisayar yazılımıyla ilgili bilgisi olan herhangi birinin hemen kavrayabileceği açık kaynak kavramıyla giderilmiştir. Açık kaynak lisansları da yazılımın özgürleşmesi amacıyla işlev görmekte olduğundan açık kaynak dendiğinde özgür yazılımın da kastedildiği anlaşılmalıdır (Rosen, 2004:2).

Açık Kaynak İnsiyatifi'nin internet sayfasındaki tanımda, açık kaynağın sadece kaynak kodunun açılması anlamına gelmediği ve belli kriterleri sağlaması gerektiği belirtilmektedir. Açık kaynak hareketi özgür yazılım gibi bir lisans metni hazırlamak yerine, kararlaştırılan kriterleri sağlayan lisansların kullanılmasını önermektedir. Bu kriterlere göre ücretsiz ulaşılabilir olması önkoşulunu kabul eden açık kaynak yazılımların sahip oldukları lisanslar, kaynak kodun paylaşılmasını,

değiştirilebilmesini ve geliştirilen yazılımın orijinal yazılımla aynı şartlarla dağıtılabilmesini kapsamalıdır. Ayrıca, bu lisanlar herhangi bir kişi veya gruba karşı ayrımcılık yapamaz, yazılımdan yararlanma hakkını belirli bir çevreyle sınırlandıramaz. Bunun dışında lisansların dağıtımıyla ilgili, herhangi bir ürüne özel veya diğer yazılımları engelleyici olamayacağına dair başka kriterler de sıralanmaktadır (Open Source Initiative, 2014).

Buradan da anlaşılacağı üzere, geleneksel fikri mülkiyet modelleri ve yasal düzenlemeler tasarım ve üretimin açık sistemler olarak örgütlendiği pratiklerle uyumsuzdur (Atkinson, 2011). Öte yandan, bu kriterlerin hayata geçirilebilmesi için ortak bir dile ve belirli kontrol mekanizmalarına ihtiyaç duyulmuştur.

Belgede Bir Üretim Merkezi Önerisi (sayfa 39-42)