• Sonuç bulunamadı

5. TÜRKĠYE’DE ÖZEL MÜZE KURULUġLAR

5.3. Özel Müzelerde KurumsallaĢma Kaynakları

Bugün müzeciliğin yeni altın çağını yaĢamamızı sağlayan özel müzeler ile ziyaretçi ve gereksinimleri ilk defa baĢarının anahtarı olmuĢtur. Bu da kurumsal uygulamanın tamamen değiĢmesine yol açmıĢtı.

Sık sık açılan yenileriyle birlikte daha öncesine göre çok daha fazla müze var ve bunlar kültürel yaĢamda giderek daha merkezi ve popüler bir yer almakta. Bu nedenle mantıken, kurumsal kendine güvenlerinin yüksek olması ve mali durumlarının endiĢe yaratmaması beklenir. Ancak, gerçekler bunların tam tersidir. Günümüzde, müzeler ve onların toplumdaki rolünün ne olduğu konusunda derin bir belirsizlik olduğu gibi, çeĢitli giderler ve satın alma projelerini yürütmek için gereken paranın olmaması, en büyük müzelerin bile amaçlarına ulaĢmamalarına neden olabilmektedir.119

Dünyada müze sayılarının artması ve kriz dönemlerinin dayatmasıyla müzeler kendi kaynaklarını kendileri yaratmak zorunda kalmıĢlarıdır. Salt devlet, salt belediye ya da tekil hamilerin sağladığı destek yetersiz kaldığında müzeler bunların hepsine birden ve baĢka kurumlara baĢvurmaya baĢlamıĢlardır. Özellikle müzelerin de birer kültür iĢletmesi olarak yönettikleri günümüzde, sponsorluklar gibi ek kaynaklara ulaĢmak, müzelerin var olduğu çevreyle etkileĢimini sağlamak, sivil toplum kuruluĢları ile iĢbirliği yapmak, müzecilik konusunda geliĢen etik değerler gibi müzeye iliĢkin konularda alınacak kararların çoklu düĢünde süreçlerinde belirlenmesi gerekmektedir. Bu nedenle çoğu müze artık sadece bilim insanlarından ve uzmanlardan değil, ek olarak yerel yönetim temsilcilerinden, iĢadamlarından sivil

11826356 Sayılı Resmi Gazete, (24/11/2006 ) 119SCHUBERT 9

46

toplum temsilcilerinden, vb. oluĢan daha karmaĢık ve geniĢ görüĢ sağlayacak mütevelli heyeti, yönetim kurulu, danıĢma kurulu gibi yapılar tarafından yönetilmekte ve yönlendirilmektedir.120

Müzeleri bir tüketim alanı ile iliĢkilendirmek, bu kurumların kar eden yerler olduğu düĢüncesini akla getirebilir; ancak tam tersine, dünyanın hangi ülkesinde, hangi büyüklükte ve konuda olursa olsun, müzelerin en büyük ortak bileĢeni para kazanmayan ve sürekli mali destek gerektiren kurumlar olmalarıdır. Müzelerin aydınlatma, ısıtma-soğutma, güvenlik, temizlik, bina bakımı gibi sabit giderleri çok yüksektir. Bunların üstüne personel giderleri, koleksiyonlar, sergiler ve diğer etkinlikler için harcananlar eklenmektedir. Müze giriĢ ücretlerinden, müze mekânlarının çeĢitli organizasyon için kiraya verilmesinden, hediyelik eĢya satıĢlarından, müze lokantası, kafesi gibi yerlerden kazanılanlar, en karlı durumlarda, harcananın yüzde altmıĢ-yetmiĢ gibi bir oranını karĢılamaktadır. Çoğu örnekte bu yüzde çok daha düĢüktür.121

Müzeye finansal destek sağlayan organizasyonlar arasında, bilet satıĢlı çeĢitli etkinliklerde yer almaktadır. Düzenlenen etkinliklerde belli bir katkı payı alan müze yönetimi, organizasyona katılanların koleksiyonunu da tanıması olanağı elde ederek çift yönlü bir kazanım elde etmiĢ olur. Sabancı Müzesin de her yaz düzenlenen „„Kahvaltıda Caz‟‟ etkinliği bu iliĢkinin güzel bir örneğidir. Gelirlerden bahsederken, tabii ki son yıllarda özel müzelerde faaliyet gösteren Ģık restoranları da atlamamak gerekir. Müzeler, bünyelerinde prestiji ve elit çevreyi çekecek gösteriĢli restoranlar açmakta ya da iĢletmecilere kiralanmaktadır. Bu iĢletmelerle yapılan sözleĢmelerden müze bütçesine azımsanmayacak bir gelir akmakta ve bu mekânlar sayesinde müzeler yaĢayan mekânlara dönüĢmektedir.122

Müzeler, kuruluĢ özelliklerine göre, merkezi devlet bütçesinden, belediyelerden, Ģirketlerden, vakıflardan ya da özel Ģahıslardan destek alıyor olabilirler. Dünyadaki birçok müzede karma finansman ve yönetim modelleri görülmektedir. Türkiye‟de örnekleri görülmeye baĢladığı gibi EczacıbaĢı ya da Sabancı gibi büyük holdinglerin

120Türkiye Müzeler Ġçin Yönetim ve ĠĢletim Modeli Öneri Raporu, Ġstanbul 2010 Avrupa Kültür

BaĢkenti ajansı Kültürel Miras ve Müzeler Direktörlüğü, (11 Mayıs 2010)

121PULHAN 97 122SCHUBERT 70

47

kurduğu müzeler, hazırladıkları büyük sergiler için baĢka Ģirketlerden mali destek, sponsorluk almaktadırlar. Sabancı Müzesi‟nde, Louvre Müzesi‟nin koleksiyonlarıyla açılan Ġslam Sanatı sergisinin destekçisi Türk Telekom‟dur. EczacıbaĢı ailesinin yönetiminde olan Ġstanbul Modern müzesindeki Fikret Mualla Retrospektifi, Eti Grubunun desteği ile açıldı. Benzer biçimde, 2007 yılında Ġstanbul Arkeoloji Müzeleri‟nde açılan Gün IĢığında Ġstanbul‟un 8000 Yılı: Marmaray, Metro, Sultanahmet Kazıları sergisi ve katalogu Vehbi Koç Vakfı‟nın desteğiyle yapıldı.123

ġimdi, 1980lerden bu yana, kamusal varlıkların özelleĢtirildiği bir dönem yaĢıyoruz. Bu arada yoğun olarak kültür de özelleĢiyor. Himaye rejimi, yurttaĢların, kamunun denetiminden özel Ģirketlerin ve servetlerin denetimine geçiyor. Müzeler de bu dönüĢümlere ayak uyduruyor ve giderek korporasyonlara -büyük küresel Ģirketlere- özgü yönetim ve anlamlandırma -iletiĢim- disiplinlerine teslim oluyor. Sanki modernlik öncesi dönemlerin, 18. ve 19. yüzyıl öncesi dönemlerin özel himaye rejimlerine dönülüyor. Ancak burada temel bir fark var: Bu yeni özel müzeler eskileri gibi sahipleri dıĢındakilere kapalı değil. Tam aksine olabildiğince kalabalık bir izleyici kitlesini veya bir müĢteri kitlesini çekmek istiyorlar. Hatta bu giderek çok öncelikli bir amaç niteliğini alıyor. Müze, tüketim kültürünün, moda, alıĢ-veriĢ merkezi, futbol maçı gibi diğer gösterileriyle rekabet eden baĢka bir gösteri havasına bürünüyor.124

Müzelerin kurumsallaĢmasıyla oluĢan özel müzelerin yapısından çıkarılabilecek en önemli deneyim, uygulamaların geç kalmıĢlığına rağmen 2000 yılından bu yana dikkate değer bir ivme kazanmıĢ olmalarıdır. Kültürel kazanıma katkı sağlayan projelerle anılmanın yarattığı fark ve sanatın evrenselliğinin bilinciyle, kültür giriĢimleri yaygınlaĢmıĢtır. Özel müzeciliğe dair baĢarılı örnekler, imkân sahibi çevreleri özendirmektedir. Örneğin, 1980 yılında Sadberk Hanım Müzesi‟nin açılmasından sonra, varlıklı çevrelerin koleksiyonculuğa ilgisinde artıĢ görülmüĢtür.125

123

PULHAN 158

124ARTUN, Müzecilikte Kamusallığın Kaynakları ve Özel Müzeler, GeçmiĢten Geleceğe Türkiye‟de

Müzecilik Sempozyum1 101

125Ġrem KONUKÇU, Bir Eğitim Kurumu ve Sosyal Birliktelik Mekânı Olarak Müze, GeçmiĢten

48

KüreselleĢme sayesinde yurtdıĢındaki örneklerinin yakın takibinde olan özel müzeler, kendi finansını yaratarak kendi ayakları üzerinde durabilen kurumlar olmuĢlardır. Özel müze kurmanın, sanatsal ve sosyal birçok nedeni vardır.