• Sonuç bulunamadı

Özbekistan Ekonomisi’nin Serbest Piyasa Ekonomisine Geçiş Süreci

Komünist ekonomik sistemin çöküşünden sonra, Merkez ülkeleri ve Doğu Avrupa (DA), Güneydoğu Avrupa ve Bağımsız Türk Devletleri (BTD) ile serbest piyasaya dayalı bir sistem kurma yoluna gidilmiştir (Kornai, 2000: 31). Bir ülke sosyalist sistemin özelliklerinden uzaklaştıkça, geçiş süreci başlar (örneğin, komünist partinin ayrıcalıklı gücü; işletmelerin hakimiyeti, merkezi plan ve kaynakların tahsisi, yumuşak bütçe kısıtlamaları, satıcılar tarafından piyasaya sürülmesi vb). Bir ulus kapitalist sistemin özelliklerini oluşturan bir yapılandırma elde ettiğinde tamamlanır (örneğin, özel mülkiyet hakları ve piyasa kurumlarının devlet desteği, işletmelerin baskın özel mülkiyeti, serbest piyasa tarafından kaynak tahsisi, zor bütçe kısıtlamaları, alıcılar tarafından pazar güdüsü, vb)(Myant ve Drahokoupil, 2011: 28).

36

Bu karmaşık girişim, belirli bir ülkenin ekonomisindeki sistematik olmayan değişiklikleri gerektirmektedir (Weitzman,1993: 549).

2.2.1. Geçiş Ekonomisi Kavramı

Modern klasik iktisat teorisi, piyasa ekonomisinin olgunlaşmış halinin istikrar ve denge, düzenlilik ve tekdüzelik açısından incelenmesi, gelişmekte olan bir süreci vurgulamaktadır. Geçiş ekonomisi, toplumun yerleşik bir tarihsel sistemden diğerine geçişi sırasında işlev gördüğü ekonomik sistemin özel bir halidir. Geçiş dönemi, toplumun temel ekonomik, politik ve sosyal dönüşümleri gerçekleştirdiği ve ülke ekonomisinin, ekonomik sistemin önemli reformlarıyla bağlantılı olarak yeni, niteliksel olarak farklı bir devlete dönüştüğü bir zaman dilimidir. Geçiş ekonomisinin özgüllüğü, öncelikli olarak sosyalist özelliklerin ortadan kaldırılması ve özel mülkiyete dayalı modern bir piyasa ekonomisinin ortaya çıkmasıyla belirlenmektedir. Aynı zamanda sanayi sonrası toplumun, ekonominin sosyalleşmesi ve bu temelde sosyal yönelimli bir ekonominin oluşması eğilimini koruma ve geliştirme olasılığını göstermektedir (Anders, Boone ve Johnson,1996: 219).

Geçiş ekonomisini dönüştürmenin 3 aşaması şu şekildedir (Mervar, 2003: 15)

1. Hazırlık aşaması olarak eski sistemin kademeli bir biçimde ayrıştığı; Onun nihai sonucu sosyo-ekonomik bir krizdir.

2. Sosyo-ekonomik ilişkilerin, aktif bir kurumsal dönüşüm mekanizması aracılığıyla derhal dönüşmesi ve bu aşamada, ekonominin eski mekanizmaları yok edilmekte ve aynı zamanda yeni mekanizmalar bulunmamaktadır. Bu koşullar altında, ekstra ekonomik faktörler, özellikle devletin bir işletme kuruluşu olarak oynadığı rol açısından önem kazanmaktadır.

3. Geçiş döneminden çıkış aşaması, yeni üretim ilişkileri sisteminin kendi esasına göre yeniden üretilmesi için kurumsal temellerin oluşturulmasının aşamalı olarak tamamlanmasıdır.

Geçiş ekonomisi, onu diğer yerleşik sistemlerden ayıran ana özellikler ile karakterize edilmektedir. İlk olarak kumanda ve piyasa ekonomilerinde belirli bir bütünlük içerisinde direnç gelişimi ile karakterize edilmesidir. İkinci olarak, bir geçiş

37

ekonomisi devleti istikrarsızlık, bütünlük ihlali ile karakterize edilmektedir. Mevcut ekonomik sistem için bir kriz olan bu durum, dönüştürücü bir ekonomi için normal kabul edilebilir niteliketdir(Minkov, 2011:1). Geçiş döneminin ekonomisi, onu nispeten durağan olan ve kendi temelinde geliştiren ekonomiden ayıran bir dizi spesifik özelliğe sahiptir (Stanley, Sahay ve Végh, 1996: 229 ).

2.2.2. Özbekistan’da Geçiş Döneminde Uygulanan Politikalar

Özbekistan, 31 Ağustos 1991'de Sovyetler Birliği'nden bağımsızlığını ilan etmiştir (Metaxas ve Kechagıa, 2016: 71 ). “Demokratikleşmeye yönelik liberal yaklaşımlar ve genellikle şok tedavisi olarak adlandırılan piyasa reformları, Özbekistan'ın koşullarına uygulanamaz.” Bu nedenle, devlet sözde tedrici reform modelini seçmektedir. Bağımsızlığın başlangıcından bu yana Cumhurbaşkanı Kerimov, reformların beş temel ilkesini kabul etmiştir (Gidadhubli, 1994: 295).

1. Ekonominin toplam ideolojisi

2. Devletin geçiş döneminde ana reform gücü olarak rolünü korumak 3. Yaşamın her alanında hukukun üstünlüğü

4. Sağlam sosyal politika

5. “devrimci değişiklikler”, “şok tedavisi” veya insanların yaşam standartlarında herhangi bir bozulma olmaksızın bir piyasa ekonomisine evrimsel geçiş yolunun olmasıdır.

Özbekistan'da, merkezi olarak planlanan ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş, ekonomiyi istikrara kavuşturmanın, enflasyonu ve işsizliğin üstesinden gelmenin, optimal istihdam düzeyinin ve yüksek kaliteli yerel malların elde edilmesinin gerekli olduğu bir zamanda gerçekleşmiştir. Toplumun her alanında reform süreci başlamış ve reformların nihai hedefine ulaşmak, bir piyasa ekonomisi yaratmak ve her aile için iyi bir yaşam sağlamak en istenen durumdur. Böylece, sürmekte olan reformların ve sosyal ihtiyaçların belirlenmesi, halkın yaşamsal çıkarları haline gelmiştir. Siyasi, ekonomik ya da manevi-ahlaki reformlar hangi alanda olursa olsun, insanın yararına gerçekleştirilmiştir. Özbekistan'da yapılan reformlar, Özbekistan Cumhurbaşkanı tarafından geliştirilen ilkelere dayanmaktadır (Bohr,1998:11).

38

Özbekistan’daki reform politikası, tarihsel geleneklere, farklı kültürlerin ve medeniyetlerin kimliğine, çeşitli biçimlerine ve toplumsal kalkınma yollarına dayanmaktadır.1992 yılında başlatılan reformun ilk aşamaları, kısmi fiyat liberalizasyonu, döviz piyasalarının birleştirilmesi, yeni vergiler, ithalat tarifelerinin kaldırılması, küçük dükkanların ve konutların özelleştirilmesinin sağlanmasıdır. 1992 yılında kabul edilen yasalar arazi mülkiyeti, bankacılık ve özelleştirme için sağlanmıştır. Vergi sisteminin modernizasyonu 1992 yılında başlamıştır. Bu yolda atılan ilk adımlar, katma değer vergisi (KDV) ve Sovyet döneminin vergi yapısından gelirin yerini alacak şekilde tasarlanmış bir kar vergisi idi (Curtis, 1996: 28). Geniş bir mevzuat yelpazesi mülk ve arazi mülkiyeti, bankacılık ve özelleştirme için yeni şartlar belirlenmiştirancak, genel olarak bu hükümler sınırlı olmuştur. Uluslararası finans kurumları başlangıçta, uluslararası yatırımları gerçekleştirmek için ulusal ekonomide yapısal düzenlemelerin yapılacağına inanmaya teşvik edilmiştir. 1994 yılında hükümet üretim, yatırım ve ticaret seviyelerini kontrol altına almıştır. Bazı ajanslar, özellikle de Öngörü ve İstatistik için Devlet Komitesi, Sözleşmeler ve Ticaret için Devlet Birliği, Dış Ekonomik İlişkiler Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı, Sovyet merkezi devletinden planlama, finans, tedarik ve dağıtım sorumluluğunu devralmıştır. Özbekistan’ın ekonomi politikası üretim ve tüketim hedeflerini belirleyen ulusal bir ekonomik plana dayanmaktadır. Devlete ait işletmeler, ekonominin neredeyse tüm sektörlerinde kalmaktadır. 1994 yılında hiçbir kanun iflas, teminat veya sözleşme için standart oluşturmamıştır(Fierman, 1997: 1).

2.2.3. SSCB’den Ayrılan Diğer Türk Cumhuriyetleri İle Ekonomik Karşılaştırma

Orta Asya ülkeleri, SSCB’nin dağılmasından sonra her biri eski bir Sovyet Cumhuriyeti olan 12 bağımsız devletten oluşmuştur. Bunlar Dört BDT ülkesi (Rusya, Ukrayna, Belarus ve Moldova) Avrupa’ da bulunmaktadır. Üç BDT ülkesi (Gürcistan, Azerbaycan ve Kafkasya) Avrupa ile Asya arasındadır. Kalan beş BDT ülkesi (Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Tacikistan) Orta Asya'da bulunmaktadır. BDT ülkeleri içinde doğal kaynaklar ile ilgili büyüklük, nüfus ve maddi kaynaklardaki büyük farklılıkları göstermektedir (Souza ve Catrinescu, 2006: 3).Bağımsızlık sonrası dönemde Türk Cumhuriyetleri planlı

39

ekonomik sistemden zorunlu piyasa mekanizmasına geçme ve dış dünya ile ekonomik bağlar kurmak için ekonomik dönüşüm programlarını başlatmışlardır (Bilgin, 2002: 2). 1992 yılında BDT ülkeleri bağımsızlıklarını ilan etmesine rağmen, serbest piyasa ekonomisine geçişte ekonominin temelini oluşturmak için istikrarlı program hazırlamışlardır. Ancak bu programı 1994 yılının ortalarında uygulamaya koyabilmişlerdir (Bal, 2001: 32). BDT ülkeleri geçiş sürecine bakıldığında diğer geçiş ülkelerine nazaran daha zor bir dönem yaşamamışlardır. 50 yılı aşan Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile Baltık cumhuriyetleri kapalı ekonomik sistemde kalmışlardır. Merkezi planlamadan serbest piyasa ekonomisine geçtiklerinde uygulamış oldukları hali hazırda bir sistem bulunmaktadır. Sisteme geri dönüşte BDT ülkeleri kadar zorluk çekmemiş ve reformları gerçekleştirmeye başlamışlardır (Güngör,2000:6). Bağımsızlık sonrasında BDT ülkelerinin arasında uzaklaşma olmuştur. Bunun nedeni siyasi ve ekonomik dönüşümlerin farklı olması değildir. Asıl nedeni yeraltı ve yerüstü kaynakların Azerbaycan ve Kazakistan’a sahip çıkma istekleri, bunun yanı sıra Özbekistan ve Kırgızların arasındaki toprak bölüşümünde yaşanan anlaşmazlıklar bunlara ek olarak devlet liderlerinin arasındaki etnik faklılıktan dolayı bir araya gelmemesinden kaynaklanmaktadır. Tüm bu olumsuzluklar SSCB’den miras kalmıştır. BDT ülkeleri ekonomik büyüme ve geliştirmede oldukça farklı stratejiler uygulamıştır. Buna göre Özbekistan, Azerbeycan ve Türkmenistan sıkı bir strateji uygularken Kırgısıztan, Tacikistan ve Kazakistan liberal bir ekonomi izlemişlerdir. Ancak liberal bir yol izleyen ekonomiler daha başarılı olmuştur (Malashenok, 2006: 67).

Tablo 2.1: BDT Ülkelerinin Bazı Temel Rakamları, 2017

Nüfus GSYH Büyümesi

(yıllık%) GSYH, PPP (CariUluslararası$) Rusya 143895551 1.5 3.81 Azerbaycan 100153235 4.1 1.7 Gürcistan 3904240 3.394 1.320 Kazakistan 18592670 7.362 2.710 Kırgız Cumhuriyeti 6218616 4.5 2.4 Tacikistan 9292000 7.6 2.9 Türkmenistan 5942561 6.5 1.3 Özbekistan 32807368 5.2 2.2 Kaynak: https://data.worldbank.org.

40

Tablo 2.1’ de, BDT ülkelerim bazı temel rakamları gösterilmektedir. BDT'nin tüm nüfusu yaklaşık 280 milyondur ve Rusya 144 milyon nüfusu ile en kalabalık ülke olmaktadır. Özbekistan 32 milyon ve ardından onu izleyen Kazakistan 18 milyon nüfusa sahiptir (Tiusanen ve Kinnunen, 2005: 51). Orta asya ülkelerinin arasında GSYH oranı en yüksek olan Kazakistan’dır (Alagöz veYapar, Uçar, 2004: 60). Bunun nedeni Kazakistan’ın sahip olduğu yer altıkaynaklarıdır. Bölge ülkelerin içerisinden en düşük GSYH’ya sahip ülke ise Tacikistan’dır. Tacikistan’ın GSYH’sının düşük olmasının nedeni katma değeri düşük olan tarımdan kaynaklanmaktadır (Özdemir ve Çakır, 2007: 33).