• Sonuç bulunamadı

2.2. Öz Yeterlilik Kavramının Açıklanması

2.2.8. Öz Yeterlilikle İlgili Yapılan Araştırmalar

Uluslararası düzeyde öz yeterlilik konusunda yapılmış pek çok çalışmadan ilk örnek Luszczynska, Gutierrez-Dona ve Schwarzer’in (2005: 80) çalışmasıdır. Çalışmada amaç katılımcıların öz yeterlilik algılamalarıyla kişilikleri, iyi hissetmeleri, stres değerlendirmeleri ve sosyal ilişkileri arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Geniş katılımlı bir anketi içeren çalışmaya beş farklı ülkeden 8796 katılımcı iştirak etmiştir. Katılımcılar, Kosta Rika'dan 1865, Almanya'dan 5106, Polonya’dan 660, ABD'den 539 ve Türkiye'den 626 kişidir. Polonya, ABD ve Türkiye’den katılanlar üniversite öğrencisidir. Türkiye'de yapılan çalışma Luszczynska, Gibbons, Piko ve Teközel tarafından 2004'de yayınlanmış, daha sonra Luszczynska ve diğerleri (2005) tarafından yapılan çalışmada kullanılmıştır. Çalışma; her ülkede yapılan ve değerlendirilen sonuçların bütünleşik olarak ve korelasyon katsayısı esas alınarak yeniden değerlendirilmesi şeklinde yapılmıştır. Ölçeğe göre öz yeterlilik 10 ila 40 puan arasında değerlendirilmiştir.

Çalışma sonunda öz yeterlilik algılamasıyla en yüksek pozitif ilişki gösteren özellikler; iyimserlik, kendini düzenleyebilme, kendine saygı olmuştur. En yüksek negatif ilişki ise çöküntü (depression) ve bunalım (anxiety) özellikleriyle bulunmuştur. Hipotezde öne sürüldüğü şekilde akademik seviye ile öz yeterlilik arasında bağlantı bulunmuştur. Birbirinden oldukça farklı kültürlere sahip ülkelerde yapılan bağıntı sonuçlarının ülkelere göre farklılık göstermemesi, algılanan öz yeterliliğin, psikolojik etkilerinin kültürden bağımsız ve evrensel olduğu tespiti yapılmıştır (Bandura 1990, 1995, Zellers ve diğerleri 2001: 86).

Çatışma yönetiminde kullanılan stiller ile öz yeterlilik arasında bağlantıyı sorgulayan çalışma Hayfa Üniversitesi'nde yapılmıştır (Aloni ve Desivilya, 2007 : 6). Bahse konu çalışmada öz yeterlilik ile birlikte sezilen gücün (perceived power) çatışma yönetimiyle arasındaki bağıntı test edilmiştir. 63 kadın ve 42 erkek toplam 105 öğrencinin katıldığı çalışmada, çatışma çözme stilleri ÖÇÖ II (Rahim, 1983b) ile

76

sezilen güç ve algılanan öz yeterlilik araştırmacılar tarafından geliştirilen yöntemlerle ölçülmüştür. Öz yeterlilik uygulamasında test edilmeye çalışılan yetenek; kişilerin diğer gruplara ait üyelerle çatışmaya düştüklerinde olumsuz önyargılarına karşı koyup koyamadıklarına olan inançlarıdır. Bu paralelde teste verilen isim "Bilişsel Ön Yargının Üstesinden Gelen Öz Yeterlilik- Cognitive Bias Overcoming Self Efficacy" olmuştur.

Sezilen gücün test edilmesinde ise deneysel manipülasyon denilen yöntem uygulanmıştır. Yahudi ve Arap öğrencilere, birinde Arapların üstün, diğerinde Yahudilerin üstün olduğu iki farklı hikayeden birisi rastlantısal olarak seçilip okutulmuştur. Hikaye sonunda deneğe "Bu hikayeyi okuduktan sonra, rakibin üzerinde ne kadar güç hissettin?" sorusu sorulmuştur. Öz yeterlilikte kullanılan ölçeğin alfa katsayısı 0.77, çatışma yönetiminde kullanılan stillerin katsayıları, bütünleştirme:0.83, kaçınma:0.61, otoriter:0.83, iyiliksever:0.80, uzlaşmacı: 0.78 olmuştur. Sezilen güç manipülasyonunun etkin olup olmadığını anlamak için bağımsız örnekli t-testi yapılmış ve hikayelerin sezilen güç üzerinde etkili olduğu sonucuna varılmıştır. Hipotezlerin doğruluğunun testi için iki yönlü ANOVA kullanılmıştır.

"H1: Düşük sezilen güce ve düşük öz yeterliliğe sahip denekler kaçınma stratejisine yatkın olacaklardır" ve "H3: Düşük sezilen güce ve yüksek öz yeterliliğe sahip denekler bütünleştirme stratejisine yatkın olacaklardır" hipotezleri sayısal olarak doğrulanmıştır. "H4: Yüksek sezilen güce ve yüksek öz yeterliliğe sahip denekler uzlaşma stratejisine yatkın olacaklardır" hipotezi arasındaki bağıntı doğrulanmamış aksine düşük sezilen güç ve düşük öz yeterliliğe sahip deneklerin uzlaşma stiline daha yatkın oldukları çıkmıştır. "H2: Yüksek sezilen güce ve düşük öz yeterliliğe sahip denekler hükmetme stratejisine yatkın olacaklardır" hipotezi ise doğrulanamamıştır (Aloni ve Desivilya, 2007: 11).

Öz yeterlilikle ilgili; Türkiye'de, tıp alanında yapılmış olan bir çalışma Akın (2007)’ın çalışmasıdır. Akın’ın meme kanseri tanısı ile kemoterapi alan hastaların tedavi sırasındaki yaşam kalitesi ve öz-etkililik düzeyini belirlemek amacıyla yaptığı çalışmasına meme kanseri tanısı koyulan 141 hasta katılmıştır. Araştırma sonucunda; öz-etkililik düzeyinin eğitim düzeyi, meslek, beden kitle indeksi ve kemoterapi

77

protokolü değişkenlerinden etkilendiği belirlenmiştir. Öz-etkililik algısı, AC/EC tedavi protokolü alan hastalarda daha olumsuz etkilenmiştir.

Bir başka çalışma ise eğitim alanında Keskin ve Orgun (2006) tarafından gerçekleştirilmiştir. Ege Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokuluna kayıtlı 112 öğrencinin katılımı ile yapılan çalışmada Başa çıkma stratejisi ile Öz yeterlilik arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmaya katılan öğrenciler, tüm alt boyutlarında kendilerini öz yeterli olarak algılamışlardır. Aynı öğrencilerin öz yeterlilik düzeyleri ile Başa çıkma stratejisi algıları arasında pozitif yönde bir korelasyon olduğu görülmektedir. Alt boyutlarda da pozitif sonuç alınması, öz yeterliliğin, başa çıkma stratejilerini etkilediğini göstermektedir.

Öz yeterlilik ile ilgili bir başka çalışma, Kore İşgücü enstitülerinde yapılmıştır (Song ve diğerleri, 2018: 249). 21 ayrı işgücü okulundan 481 öğretmenin katıldığı bu çalışmada öğrenen organizasyon kültürünün performansa etkisinde, öz yeterlilik ve bağlılığın aracılık etkileri incelenmiştir. Yapısal eşitlik ve Sobel testlerinin kullanıldığı çalışmada hipotez sonuçları olumlu çıkmış, öz yeterlilik ve çalışan bağlılığının, öğrenen organizasyon kültürü ile öğretmenlerin iş performansları arasındaki aracılık etkileri onaylanmıştır.

Bolat (2011: 225), öz yeterlilik ile ilgili yaptığı çalışmada, öz yeterlilik ve lider- üye etkileşiminin, tükenmişlik üzerindeki etkisini incelemiştir. Turizm sektöründe 139 işgörenin katılımı ile yapılan çalışmada, Schwarzer ve diğerleri (1999:161) tarafından geliştirilen ve 10 maddeden oluşan “algılanan genel öz yeterlilik” ölçeğinden yararlanılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiler üç aşamalı regrasyon analizine göre test edilmiştir. Sonuç olarak, öz yeterlilik algısı ve lider-üye etkileşimi yüksek olan işgörenlerin tükenmişlik düzeyleri düşük olmaktadır. Ayrıca lider- üye etkileşiminin öz yeterlilik ile tükenmişlik arasındaki ilişkide aracılık etkisi olduğu saptanmıştır.

Öz yeterliliğin performans üzerindeki etkisini değerlendiren bir başka çalışma Carter ve diğerlerine (2018: 2483) aittir. Avustralya’da bir firmada, öz yeterliliğin, performansa etkisi, çalışan bağlılığı ile birlikte ölçülmüştür. Performansın satılan

78

ürünler ve yapılan anlaşmalar şeklinde ölçüldüğü bu özel çalışmada, öz yeterlilik ve çalışan bağlılığı ürün satışının % 39’unu, anlaşmaların % 12’sini açıklamaktadır.

Öz yeterliliğin aracı değişken olarak kullanıldığı çalışmalar da mevcuttur. Töre (2017) doktora tezinde entelektüel sermayenin, yenilikçi iş davranışı üzerindeki etkisinde, bilgi paylaşımı, öz-yeterlilik ve iç denetim odağının aracılık etkisini araştırmıştır. Antalya bölgesi beş yıldızlı işletmelerinde yaptığı çalışmada hiyerarşik regrasyon analizi kullanmış ve tüm aracılık etkileri onanmıştır.

Öz yeterliliğin, bireylerin resmi olmayan öğrenmeleri ile kurumsal bağlılıkları arasındaki aracılık etkisini inceleyen, Kore menşeli bir diğer çalışma Dong-Yeol ve arkadaşlarına aittir (2018: 640). Resmi olmayan öğrenme, çalışanların birbirinden öğrenmesini içerir ve tecrübenin paylaşılması ve verimliliğin artması açısından önemlidir. Araştırmacılar, resmi olmayan öğrenmenin çalışanların öz yeterliliği de arttıracağını ve dolayısı ile kurumsal bağlılıklarının artacağını savlamışlardır. 317 çalışan ile yapılan anket ve yapısal eşitlik modeli çalışması sonucunda öz yeterliliğin, çalışanların informal öğrenmesi ve kurumsal bağlılıkları arasında tam aracılık etkisine sahip olduğunu bulgulamışlardır.

Öz yeterlilik ile bir meta analiz, öz yeterliliğin kaynakları ve bu kaynakları bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik ile ilişkisi üzerine yapılmıştır (Sheu ve diğerleri, 2018: 118). Veriler, 1977-2013 arası yapılan toplam 104 çalışmadan alınmıştır. Omnibus test ile iki kaynaklı (direkt ve dolaylı öğrenmeler) model test edilmiştir. Sonuç olarak, direkt tecrübeler öz yeterlilik üzerinde pozitif yönlü ve etkilidir. Testte cinsiyet, ırk, yaş grubu ve sübjektif/objektif gibi düzenleyicilerin, öz yeterliliği büyük oranda etkilediği bulunmuştur. Öz yeterlilikteki değişimin büyük parçası, tecrübenin objektif değil, sübjektif deneyimlenmesinden kaynaklanmaktadır. Araştırmacıların istatistiki baskılamadan kaynaklandığına inandığı bir durumda öz yeterliliğin kaynaklarından olan “dolaylı öğrenmenin”, öz yeterliliği küçük ve negatif yönlü etkilemesi olmuştur.