• Sonuç bulunamadı

2.1 ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ

2.1.1 Öz Bilgi

2.1.1.11 Öz bilgi ve hafıza

Öz bilginin otobiyografik hafıza ve öz-kavram olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır. Otobiyografik hafıza veya “genişletilmiş öz”, bir bireyin hayatındaki önemli kişisel deneyimlerin yer aldığı uzun süreli belleği ifade eder. Öz kavram ya da “kavramsal benlik”, bireyin kendisi ile ilgili kavramsal temsilini ifade etmek için kullanılır. Çocukların kendilik hakkındaki kültürel görüşleri, kendi öz-anlama ve hatırlamayı içselleştirdikleri kültürel uyum kurma süreci öz bilginin gelişimi olarak görülür (Wang, 2004).

Otobiyografik bilgi tabanındaki yaşantı kalıplarına dayalı olarak kişinin kendisi hakkında oluşturduğu soyut, bilişsel, anlamsal, kavramsal tanımlar kavramsal benlik (conceptual self) adı verilen ayrı bir semantik yapıda ele alınmıştır. Sosyal olarak yapılandırılmış bu yapı, benliği, diğerlerini, diğerleri ile etkileşimleri ve dünyayı tanımlamaya yardımcı olan şemalar ve kategorilerden oluşmaktadır(Conway, Singer ve Tagini 2004; Sarp ve Tosun, 2011).

Bu süreç iki tür öz bilginin müdahalesiyle kolaylaştırılır: öz-kavram, otobiyografik bilgilerin özel kodlamalarını ve buraya ulaşımını kolaylaştırarak kültürün tercih ettiği kendilik hakkındaki görüşleri onaylar. Sonuç olarak, otobiyografik hafıza, kendilik hakkındaki kültürel görüşleri ile bütünleşmiş öz kavramın gelişimini ve korunumunu sağlar.

2.1.1.11.1 Anısal öz bilgi, anlamsal öz bilgi ve kimlik

Filozoflara ve psikologlara göre bireyin kim olduğunu anlamak hafızalara erişmeyi, özellikle kişisel deneyimlerime (anısal öz bilgi) ulaşmayı gerektirir. Bu bilgiler ışığında, anısal öz bilginin kaybı benliğin kaybı ile sonuçlanır. Ancak klinik kanıtlar bu tahmini doğrulamamıştır (Klein, 2001). Geniş çaplı anısal öz bilgi kaybı yaşayan pek çok bireyin kim oldukları bilgisine hala sahip oldukları görülmüştür. Amnezi hastalarından elde edilen sonuçlarla kimliğin korunmasının anlamsal öz bilgi tarafından sağlandığı söylenebilir.

Araştırmacılar, benliğin korunumu için anısal öz bilginin (kişinin zaman içindeki deneyimleri) önemini vurgulamışlardır. Ancak Klein (2001), bu düşüncenin kişisel anlamsal hafızanın (benlik hakkında gerçekçi bilgiler) katkısını araştırmada bir hataya yol açacağını vurgulamıştır. Amnezi gibi geniş çapta anısal öz bilgi kaybının, kimlik kaybıyla sonuçlanması gerekmediğini ifade etmiştir. Bireyler neler yaşadıklarını unutsalar bile kim olduklarını hatırladıkları görülmüştür. Bu sonuçtan hareketle, araştırmacılar anlamsal öz bilginin de benlik bütünleşmesini sağlamada önemli bir rolü olduğunu belirtmişlerdir (Klein, 2001; Klein, Cosmides, Tooby ve Chance, 2002).

2.1.1.11.2 Otobiyografik bellek

Çoğu yazara göre otobiyografik bellek; duygu, amaçlar ve kişisel anlamların hepsinin kesiştiği yerdedir (Conway ve Rubin, 1993). Birçok araştırmacı Otobiyografik belleğin anısal bellek (episodic) ve anlamsal bellek (semantic) olmak üzere iki bölümden oluştuğunu kabul etmektedir. Anısal bellek yaşanmış olayların yer ve zaman bilgisiyle saklandığı bellektir. Anlamsal bellek ise dünya hakkındaki sembolik bilgilerin saklandığı bellektir (Addis ve Tippett, 2004; Baddeley, 1992; Tulving, 2002).

Anlamsal öz bilgi bireyin kendisi hakkındaki ayrıntılar ve gerçeklerden (kişinin nerede doğduğu, kendilik hakkındaki bilgileri gibi) oluşmaktadır ve bu bilgiler şemalar, önermeler şeklinde depolanır. Anlamsal öz bilgi kavramlar, genellemeler, kurallar gibi genel bilgilerin depolandığı bölümdür. Anısal öz bilgi kişinin hayatındaki olaylarını içerir (okulun ilk günündeki belirli olayları hatırlama gibi) oluşur. Anısal öz bilgiyi geri çağırmak tekrar yaşamayı, belirli geçmiş yaşantıları tekrar derlemeyi ve bilgiyi birçok alt sistemle bütünleştirmeyi gerektirirken anlamsal

öz bilgiyi geri çağırmak herhangi bir yaşantıya bağlı değildir, fakat bilgiye tanıdık olmayı gerektirir (Wheeler, Stuss ve Tulving, 1997).

2.1.1.11.3 Benlik bellek sistemi

Benlik bellek sistemine göre yaşantılar belleğe sözel olmayan kayıtlar ve sözel kayıtlar olmak üzere iki temel yapılanma ile kaydedilmektedir. Yaşantıların söze dökülemeyen kısmı görüntüler, sesler, kokular, tatlar, dokular, hisler, duygular vb. gibi duyusal-duygusal bilgilerden oluşan yapıya ansal bellek sistemi olarak adlandırılmaktadır. Yaşantıların söze dökülebilir bilgilerden oluşan diğer yapısı olan otobiyografik bilgi tabanı, yaşantılarla ilgili olaya özgü bilgiden genel bilgilere doğru ilerleyen hiyerarşik bir yapı olarak tanımlamıştır (Conway ve Pleydell-Pearce, 2000; Sarp ve Tosun, 2011).

Otobiyografik bilgi için ifade edilen hiyerarşik yapı; yaşam dönemleri (life time periods), genel olaylar (general events) ve olaya özgü bilgi (event-specific knowledge) olmak üzere giderek artan belirlilik derecesine göre değişen bilgileri içermektedir. Bu yapıda belirlilik derecesine göre en altta olaya özgü bilgi bulunurken, genel olaylar onu takip etmekte ve yaşam devreleri en üstte bulunmaktadır. Duygusal içeriklerine ve birbirleriyle bağlantılarına göre bir araya getirilen yaşam dönemleri giderek daha soyut temsiller haline dönüşmeye başlamaktadır. Bu etkileşim sonucunda yaşam öyküsü şeması (life story schema) oluşmaktadır. Bu yapı, kişinin kendini temsil ettiğini, kendini anlattığını düşündüğü, yaşantılarını özetlediği bir öyküdür. Bu yapı, kişinin kendi hakkındaki düşüncelerinin hem kaynağı, hem de geri dönüp etkileştiği bir kaynak deposudur (Conway ve Pleydell-Pearce, 2000; Sayar, 2011; Sarp ve Tosun, 2011). Bütünleşik öz bilginin geçmiş deneyimleri anlama boyutu yaşam öyküsü şemasıyla yakından ilişkili görünmektedir ve geçmiş deneyimleri anlam bireyin bireyin kendisi hakkındaki düşüncelerini şekillendirir. Öz bilginin dinamik bir süreç olması geçmiş deneyimlerin anlamının yeni yaşantılarla süreli değiştiği düşünülebilir.

Olaya özgü bilgi olayların ayrıntılarını vermekte ve bellek canlılığını sağlamaktadır. Genel olaylar belli bir olayla ilgili yerleri, diğer insanları, etkinlikleri, duyguları ve amaçları içermektedir ve yaşam devrelerinden daha fazla belirliliğe sahiptir. Yaşam dönemleri de belli bir dönem ile ilgili kişiler, ortak mekanlar, eylemler, etkinlikler,

planlar ve amaçlar hakkında genel bilgileri temsil etmektedir ve yaşam hikayesini oluşturmada öneme sahiptir (Conway ve Pleydell-Pearce, 2000; Sayar, 2011).

Benlik Bellek Sisteminde otobiyografik anılar, amaç yönelimli bir dizi kontrol sürecinin geçici zihinsel yapıları olarak varsayılmaktadır. Çalışan belleğin benlikle ilgili bilgileri işleyen ve bu geçici düzenlemeyi sağlayan kontrol süreci çalışan benlik (working self) olarak tanımlanır. Çalışan benliğin amaç yapısının otobiyografik bilginin kodlanmasında ve geri getirilmesinde önemli bir yere sahip olduğunu öne sürmektedirler (Conway ve Pleydell-Pearce 2000; Sarp ve Tosun, 2011).

Çalışan benlik, bellek yapısını kontrol altında tutan ve bazılarının bilince ulaştığı birbirleriyle bağlantılı amaçların karmaşık bir hiyerarşisi olarak düşünülmektedir (Conway ve Holmes, 2005). Çalışan benlikte amaçlar, standart ve ideal dünya arasındaki uyumsuzlukları değerlendiren ve bu uyumsuzlukları azaltan veya artıran planları içeren bazı mekanizmaları barındıran süreçler olarak görülür. Bu nedenle çalışan benliğin bütün amaç-alt amaç (goal-subgoal) hiyerarşisi motivasyon, biliş, duygulanım ve davranış gibi aktif olarak çalışan süreçlerden oluşur. Çalışan benlik bilinçdışının, bilişlerin, duygulanımın ve davranışların sonuçlarını birleştiren amaç yönelimli zihinsel model olarak düşünülebilir (Conway ve Pleydell-Pearce, 2000; Conway ve diğerleri, 2004; Sarp ve Tosun, 2011). Ayrıca amaç sistemi otobiyografik belleğin tüm yönlerini etkilediği, otobiyografik belleğin tümüyle amaç sisteminin bir kaydı ve sonraki amaç oluşumu için temel olarak düşünülmesi gerektiği öne sürülmektedir (Conway, 2009).

Benlik Bellek Modeli’ne göre otobiyografik bellek anıları biriktirmek, benlik bilgisini biriktirmek ve amaç yönelimli süreci işlemek gibi 3 ayrı işlemi yürütmektedir (Conway ve Pleydell-Pearce, 2000). Otobiyografik belleğin bu işlemlerinin benlik işlevi (benlik gelişimi ve zaman içindeki benlik uyumu), sosyal işlev (diyalog ve sosyal bağ için araç sağlama) ve yol gösterme işlevi (sorun çözme ve ilerideki davranış için geçmiş yaşantıları referans alma) olmak üzere 3 işlevi olduğu ifade edilmektedir (Bluck ve Alea, 2005). Otobiyografik belleğin zaman içindeki benlik uyumu, sorun çözme ve ilerideki davranışlar için geçmiş yaşantıları referans alma işlevleri, bütünleşik öz bilgi kavramının temelini oluşturmaktadır. Öz bilgi otobiyografik hafızanın sağladığı bilgiyle oluşmaktadır.

Heidegger’in Dasein felsefesine göre bireyin yaşantısı şimdiki zamanın temelinde yapılandırılır dolayısıyla geçmiş zaten şimdidedir (Parrot ve Spackman, 2000). Bu görüşün karma felsefesinin ile ilişkili olabileceği düşünülebilir. Karma felsefesine göre bireyin şu anki yaşamının geçmişi tarafından belirlediği şeklinde özetlenebilir. Ancak karma inancının zannedildiği gibi pasif bir süreci değil, her an her şeyin değişmesine imkân sağlayan etkin bir süreci ifade ettiği savunulmaktadır. Yani dünyada kişinin başına gelenler yalnızca geçmiş karmasının değil şu an hayattaki eylemlerinin de bir sonucudur ve bunları tamamen kendisi yönlendirir (Balcı, 2011). Geçmiş yaşantıların düzenlemelerini harekete geçiren kişinin, hatırlanan olay için bir şema oluşturduğunu ve şemaların değişebilir, esnek senaryolar olduğunu, kişinin içinde bulunduğu bağlam temelinde anıların oluşturulmasını sağladığı düşünülmektedir. Bu görüşe göre geçmiş, şu anın etkisi altında yeniden yapılandırılır. Şimdiki yaşantı, geçmişte bulunan anıyı değiştirerek, davranışı geçmişin ve gerçekte yaşananların etkisinden daha fazla etkilemektedir (Robinson ve Clore, 2002; Sarp ve Tosun, 2011). Bireyin bütünleşik öz bilgi yardımıyla davranışlarını düzenlemesi ve istediği sonuçlara ulaşması için içsel psikolojik dinamikleri hakkında daha çok farkındalık kazanması gerekmektedir.