• Sonuç bulunamadı

2. Bölüm, Araştırmanın Kuramsal Çerçevesi ile İlgili Araştırmalar

2.1. Araştırmanın Kuramsal Çerçevesi

2.1.12. Öz-Belirleme Kuramı ve Psikolojik İhtiyaçlar

Öz-belirleme, davranışların dış etkenlerden çok, bireyin kendi kişisel inançlarıyla ve hayata bakışıyla belirlenmesi ve kararlarını kendi başına verebilmesi olarak tanımlanmaktadır (Budak, 2003). Başka ifadeyle, bireylerin kendi davranışlarını başlatmalarında ve düzenlemelerinde seçim duygusunu yaşamalarıdır (Deci, Connel

41

ve Ryan, 1989). Bireyin yaptığı seçimler dış güçlerle, ödüllerle, cezayla ya da baskılarla değil, kendi davranışlarıyla belirlenmektedir.

Öz-belirleme kuramını ilk defa ayrıntılı olarak ele alan araştırmacının Edward Deci olduğu bilinmektedir. Richard Ryan ise Deci’ den sonra kuramın en önde gelen temsilcisi olarak anılmaktadır (Deci ve Ryan, 1985a). Öz-belirleme kuramının amacı bireylerin grupların ve toplumların sağlıklı bir biçimde gelişimini sağlayan koşulları belirlemek, büyüme, bütünleşme ve iyi olma sürecinde etkin olan faktörleri net biçimde tanımlamaktır (Ryan ve Deci, 2000). Kuramda insanların özünde tutarlı bir benliğe sahip, psikolojik gelişme eğilimleri olan, yaşantılarını bütünleştirmek ve var olan engellerin üstesinden gelmek için çabalayan aktif organizmalar olduğu vurgulanmaktadır. (Ryan ve Deci, 2000; Deci ve Ryan, 2002). Bireylerin davranışlarının şekillendirilmesinde doğuştan getirdikleri bu eğilimlerin yanında içinde oldukları toplumun özerkliği destekleyici bir tutumda olması bireyin seçim duygusunu doyasıya yaşamasını sağlamaktadır. (Williams, Frankel, Campbell ve Deci, 2000; Deci, Ryan, Gagne, Lronr, Usunov ve Kornazheva, 2001; Deci ve Ryan; 1985b).

Öz-belirleme kuramına göre insanların üç temel psikolojik ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar özerklik (autonomy), yeterlilik (competence) ve ilişkili olma (relatedness) olarak adlandırılmaktadır (Coleman, 2000). Özerklik kişinin davranışlarını belirleyebilmesi ve bağımsız biçimde karar verebilmesi anlamına gelmektedir. Birey seçme şansına ne kadar sahip olursa özerklik ihtiyacı bu ölçüde karşılanmaktadır. Diğer ihtiyaç yeterlik ihtiyacıdır ve kişinin kapasitelerini kullanabilmeleri sonucu ortaya çıkan “yeterli olma” durumu olarak nitelendirilmektedir. Birey yaptığı işler sonrasında takdir görüp beğeniliyorsa, zor işlerin üstesinden gelebiliyorsa ve bu diğerleri tarafından övülüyorsa, kişi yeterlik ihtiyacını karşılayabildiğini düşünmektedir. Son ihtiyaç ise ilişkili olma ihtiyacıdır ve insanların etkileşim içinde olduğu insanlara bağlı olma duygusunu ifade etmektedir. Bireyler hayatlarının her döneminde bir kişiye, gruba, topluma ait olma ihtiyacı duymaktadırlar. Bir takımın taraftarlığı, siyasi partiye üye olma, bir dine ya da mezhebe ait olma gibi davranışlar bu ihtiyacı karşılamaktadır. İlişkide olma ihtiyacı teorisi, Maslow’ un ait olma ve sevgi ihtiyacı ile benzerlik göstermektedir (Deci ve Ryan, 1985a, 2002). Bu kurama göre bireyler diğerleriyle ilişkide olma, arkadaşlık kurma, sevilme, saygı görme gibi ihtiyaçlara sahiptirler ve bu ihtiyaçların doyurulması bireylerin büyümeleri,

42

bütünleşmeleri, gelişimleri, ruh sağlıkları ve iyi olmaları için gereklidir (Andersen, 2000; Deci ve Ryan, 2000).

Psikolojik ihtiyaçlar, öz belirleme kuramına göre yaşayan bir varlığın gelişimi açısından oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bitkilerin ihtiyaç duyduğu hava, su ve bazı minerallerden biri ya da ikisi eksik olduğunda bu bitkilerin gelişiminde bazı bozulmalar gözlenecektir. Deci ve Ryan bu örneği insan organizması üzerine uyarlayarak, tıpkı bitkiler gibi insanların da özerklik, yeterlik ve ilişkili olma gibi minerallere ihtiyaç duyduğunu belirtmektedir. Örneğin içinde bulunduğu toplum bireyin yeterlik ihtiyacını karşılıyor fakat ilişki ihtiyacını karşılayamıyorsa tıpkı bitkiler gibi insanların da ruhsal sağlıklarında bozulmalar baş gösterecektir (Deci ve Ryan, 2000). Yine özerkliğin, yeterliğin ya da ilişkili olmanın engellenmesi güdülenme düzeyinin düşmesine, performans düşüklüğüne ve iyi olmada azalmaya neden olmaktadır (Deci ve Ryan, 2000).

2. 1. 12. 1. Özerklik

Özerklik ihtiyacı, bireyin kendi davranışları ve deneyimlerini kendisinin örgütlenmesi ve başlatması isteğini içermektedir. Karar alma ve eyleme geçme sürecinde bağımsız davranabilmesi ve özgürce kararlar alabilmesi özerklik ihtiyacının karşılanmasını sağlamaktadır (Deci ve Ryan, 2000; Andersen, 2000; Williams, Grow, Feedman, Ryan ve Deci, 1996). Diğer bir deyişle, bireyin kendi davranışlarını tamamıyla kabul etmesi, onaylanması ve davranışlarının arkasında durması olarak tanımlanmaktadır (Deci ve Ryan, 1985a; 2000). Özerklik ihtiyacı kişinin etkinliklerini kendisinin yönlendirmesini sağlamaktadır (Reis, Sheldon, Gable, Roscoe ve Ryan, 2000).Özerklik ihtiyacında birey kendi duygularına göre davranmak istemekte, kendisi bir işe girişme veya başlatma arzusu duymaktadır (Krapp, 2005; Lundberg, 2007).

Özerklik ihtiyacı iş yaşamı açısından ele alınırsa denilebilir ki bireylerin işin nasıl yapılacağıyla ilgili olarak kendini özgür hissetmesi ve işle ilgili bazı konularda kararlar alabilmesi ve bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlamaktadır (Deci ve Ryan, 2000).

Öğrencilerin de eğitim-öğretim ortamlarında isteyerek bir faaliyeti başlatmaları, belli konularla ilgili söz haklarının olması, meslek, okul ya da alan seçimi gibi konularda kendi iradeleriyle karar verebilmeleri onların okullarda çok daha uyumlu, başarılı,

43

istekli, katılımcı ve kendine güvenli bir tavır içinde olmalarını sağlamaktadır. Özerklik ihtiyacının karşılanmasının diğer psikolojik ihtiyaçlardan daha büyük öneme sahip olduğunu gösteren çalışmalar olması, öğrencilerin öncelikle bu ihtiyacını karşılama gerekliliğini gözler önüne sermektedir (Ryan, 1995; Deci ve Ryan, 1985b).

2. 1. 12. 2. Yeterlik

Yeterlik ihtiyacı, bireyin çevresini iyi bir şekilde etkileme isteği, (Kowal ve Fortier, 1999) çevreyle etkili bir biçimde etkileşimde bulunma kapasitesi olarak tanımlanmaktadır. Bireyin çevreyle etkileşiminin, öğrenmelerinin ve gösterdiği uyumun toplamı olarak değerlendirilmektedir (Deci ve Ryan, 1985a). Ayrıca yeterlik istenilen sonuçlara ulaşmada etkili olma (Reis ve diğerleri, 2000) ve çevreyle baş ederken kendini yeterli hissetmek olarak da ele alınmaktadır (Ingledew, Markland ve Sheppard, 2004).

Bandura da sosyal öğrenme kuramında yeterlik kavramı üzerinde durmaktadır; algılanan yeterliği, bireyin belli durumlar karşısında göstermesi gereken davranışları ne oranda yapabildiğine ilişkin kişisel kanısı olarak tanımlamaktadır. Kişisel yeterlik yargılarının kaynakları ise, kişinin kendi başarısına karşı olan inancı, başkalarının birey hakkındaki görüşü ve bireyin geçmiş başarı ya da başarısızlıkları olarak ele alınmaktadır (Ryan ve Deci, 2000). Yeterlik duygusunu yaşayan bireyler, amaçlarına başarılı bir şekilde ulaşacaklarına inanmaktadırlar (Williams, Gagne, Ryan ve Deci, 2002). Bireyin yaptığı işle ilgili olarak kendisini yeterli hissetmesi, verilen görevleri başarıyla yerine getirebilmesi ve bu konularda kendine güvenin yüksek olması yeterlik ihtiyacının karşılanmasını sağlamaktadır (Ryan, 1995).

Yeterlik ihtiyacı öğrencilerin eğitim-öğretim hayatlarında son derece önemli bir ihtiyaç olarak kendisini hissettirmektedir. Özellikle akademik anlamda başaracaklarına dair olan inançları, etrafındakiler tarafından değerlendiriliş biçimleri ve geçmişteki başarıları akademik başarısını arttırma konusunda destekleyici olacaktır. Akademik ve sosyal anlamda kendini yeterli algılayan öğrenciler, büyük olasılıkla çok daha mutlu olacaklardır ( Eryılmaz, 2011; Keskin ve Sezgin, 2009). 2. 1. 12. 3. İlişkili Olma

İlişki ihtiyacı, bireyin çevresi ile ilişki kurma gereksinimini ifade etmektedir (Ryan, 1995; Krapp, 2005; Lundberg, 2007). İçinde bulunduğu sosyal çevrede ait olma

44

duygusunu yaşamak (Kowal ve Fortier, 1999) ve insanlara özen göstermek gibi davranışları içermektedir (Connel, 1986). İlişkili olma ihtiyacı karşılıklı saygıyı, özeni ve başkalarına ilişkin güven duygusunu gerektirmektedir ve duyarlık, sıcaklık ve duygusal kabulü de bünyesinde barındırmaktadır (Andersen, 2000). Birey çevresi ile kurduğu ilişkilerin arzularına uygun olmasını, ilişkilerinden doyum sağlamayı ve güvende olmayı istemektedir. Birey ilişki ihtiyacını giderirken bağımsız olmak ve ilişkiyi başlatıp bitirme kontrolünü elinde bulundurmak istemektedir (Ryan ve Deci, 2000; Ryan, 1995). Bu ihtiyaç, bireyin yaşamındaki önemli kişilerle yakın ve bağlantılı olmasını (Reis ve diğerleri, 2000) ve ilişkilerinde desteği ve doyumu hissetmesini sağlamaktadır (Ingledew, Markland ve Sheppard, 2004).

İlişki ihtiyacı karşılanmadığı takdirde arkadaşlarından soyutlanma ve yalnızlık gibi durumlar ortaya çıkmaktadır (Wright, Burt ve Strongman, 2006). Özellikle de ergenlik döneminde genç akranlarıyla daha fazla bir arada olma ihtiyacı duymakta, ailesinden yavaş yavaş bağımsızlaşmaktadır. Bu özelliklerin görüldüğü bir dönemde gencin ilişkili olma ihtiyacını doyuramaması ruh sağlığında bozulmalara yol açmaktadır (Derman, 2008).