• Sonuç bulunamadı

Örnek 4 gerçek ve sanal mimari çevrenin algılanmasında Küller’in

3. ÇOK AKTÖRLÜ KATILIMCI PLANLAMA KURAMINDA

3.6 Kentsel Tasarım ve Planlama Uygulamalarında Kullanılan Görselleştirme

3.7.4 Örnek 4 gerçek ve sanal mimari çevrenin algılanmasında Küller’in

Westerdahl, Suneson, Wernemyr, Roupe, Johansson ve Allwood’ın Chalmers Görselleştirme Stüdyosu ve Lindholmen and Ericsson Mobil Veri Tasarımı firmaları için yaptığı ve 2006 yılında Automation in Construction dergisinde yayınlanan çalışması sanal gerçeklik uygulamasıyla geliştirilen mimari sanal modelleri değerlendirmektedir. (Şekil 3.30). Bu çalışma, Ericsson firmasında çalışanların yeni ofis binaları inşa edilmeden önce kendilerine gösterilen sanal modeli nasıl deneyimlediklerini incelemektedir. 2001 yılında yapılan ilk anket çalışmasının ardından 2003 yılında binanın inşa edildikten sonra aynı görüşmecilerle ve yeni bir görüşmeci grubuyla anket çalışması yinelenmektedir. İnşa edilen bina ile sanal modelin görüşmeciler tarafından nasıl algılandığı karşılaştırılmaktadır. Semantik çevresel ölçeği (Küller, 1972) kullanılarak yapılan karşılaştırmayla sanal gerçekliğin mimarlık uygulamalarının tasarım ve karar geliştirme süreçlerinde yarar sağlayan bir iletişim aracı olduğu sonucuna varılmıştır. Aynı zamanda sanal modelin güvenilir bir sunum aracı olarak gerçek bina ve mekanları temsil edebileceği savı doğrulanmıştır (Westerdahl ve dig., 2006).

a. İç mekan Görüntüsü b. Dış Mekan Görüntüsü Şekil 3.30 : Ericsson yeni ofis binası tasarımı sanal

2001 yılında yapılan ilk anket çalışmasında Ericsson çalışanlarından 75’i erkek ve 25’i kadın olmak üzere 100 kişi ile inşa edilecek yeni ofis binalarını anlatan bir üç boyutlu sanal model sunulmuştur. Görüşmecilerin profilinin tarif edilmesinde iki temel özellik olarak eğitim düzeyi ve bilgisayar deneyimi belirlenmiştir.

Yapılan anket çalışmasında çalışanlara üç farklı ofis tasarımı sunulmuştur. Yarı bölücü elemanlarla serbest yerleşime dayalı ve geleneksel kapalı ofislere dayalı iki temel tasarım anlayışının yanı sıra bir de bu iki ofis yerleşim tipinin karma biçimde kullanıldığı üç farklı tasarım modeline dayalı seçmeli anket görüşmesi hazırlanmıştır (Şekil 3.31). Ayrıca her bir çalışana sanal modeli algılama düzeylerine yönelik sorular da sorulmuştur.

Şekil 3.31 : Üç farklı ofis tasarımına yönelik sunulan seçenekler (a ve d. açık bölmeli ofisler b ve e. karma yaklaşım

c ve f. geleneksel kapalı ofisler) (Westerdahl ve dig., 2006)

a b

c

d

e

Üç boyutlu sanal modelin yeni ofis binasını temsil edebilme düzeyi, iç ve dış mekan tasarımlarının kavranma düzeyleri, gösterilen sunumun ardından karar verebilme düzeyi, iç ve dış mekanlarıyla kendilerini model üzerinde konumlandırabilme düzeyi, gölgelerin ve ışığın, ofis iç dekorasyonunun değerlendirilmesi gibi sorular sorulmuştur. Ayrıca kullanıcının öznel yorumlarını daha iyi alabilmek için, sunum boyunca sıkılıp sıkılmadıkları, sunumu yapılan ofis tasarımlarında çalışmak isteyip istemedikleri, hangi türde ofiste çalışmak istedikleri gibi sorular da eklenmiştir. 2001 yılında tamamlanan anket çalışmasının ardından yeni ofis binası inşa edildikten sonra da yine görüşmeci grupla 2003 yılında yeni bir anket çalışması daha yapılmıştır. Bu anket çalışmasında gerçek mimari mekanın deneyimlenmesiyle sanal modelin algılanma düzeyindeki farklılıkların karşılaştırılması amaçlanmaktadır. Diğer yandan 2001 yılında görüşme yapılmayan yeni bir kullanıcı grubuyla da anket yapılmıştır. Yapılan anket çalışması, 1-7’den kadar derecelendirme yoluyla cevapları toplarken aynı zamanda kullanıcıların öznel görüşlerinin kendi cümleleriyle beklendiği açık uçlu sorulara sahiptir. Bu sorular, modelde eksikliği görülen içerik, modelin doğru biçimde sunduğu olumlu tarafları ile yanlış biçimde sunduğu olumsuz tarafları ve son olarak sunumun geliştirilebilecek yanlarının neler olduğunu içermektedir.

Açık uçlu sorularda, modelin olumsuz ve geliştirilmesi gereken yanları olarak görsel içeriğin yetersizlikleri ve detayların eksik olduğu, ışık ve ses özelliklerinin yeterince iyi sunulmadığı gibi modele ait teknik yetersizlikler ile mimari mekanlarda koridorların dar olduğu ve laboratuarların önerilmediği gibi bazı çözümlemelere dikkat çekilmektedir. Üretilen üç boyutlu sanal modelin başarılı bulunan tarafları ise mimari şemanın ve farklı mekanların dağılımının ve renklerin etkin biçimde sunulması olarak tarif edilmiştir. Ayrıca 17 yanıtın 7 sinde gerçek binayı iyi biçimde benzediğini belirtmiştir.

Çalışanların sanal mekana ait deneyimleme düzeyleri Küller’in geliştirdiği semantik çevresel ölçeği kullanarak değerlendirilmiştir. Semantik çevresel ölçeğinin amacı kullanıcı tarafından çevrenin nasıl algılandığının sistematik biçimde ölçülmesidir. Görüşmecilerin semantik çevresel faktörlerin derecelendirilmesine yönelik verdiği yanıtların ortalamaları Çizelge 3.8. ve Şekil 3.32’de görülmektedir.

0,00 1,00 2,00 3,00 4,00 5,00 6,00 7,00 G üz el lik K ar m aş ık lık B üt ün lü k K ap al ılı k G üç S os ya l S ta tü E tk ile yi ci lik Ö zg ün lü k 1. Grup 2. Grup 0,00 1,00 2,00 3,00 4,00 5,00 6,00 7,00 G üz el lik K ar m aş ık lık B üt ün lü k K ap al ılı k G üç S os ya l S ta tü E tk ile yi ci lik Ö zg ün lü k 1. Grup 3. Grup

Şekil 3.32 : Görüşmecilerin semantik çevresel faktörlerin derecelendirilmesi (Westerdahl ve diğ., 2006) Çizelge 3.8 : Görüşmecilerin semantik çevresel faktörlerin

derecelendirilmesine yönelik verdiği yanıtların ortalamaları (Westerdahl ve diğ., 2006)

Bina İnşa

Edilmeden Önce Bina İnşa Edildikten Sonra

1. grup 2. Grup 3. Grup

Semantik Çevresel

Faktörler 2001 yılı - görüşmeci grubu (n:19) 2003 yılı - görüşmeci grubu (n:19) 2003 yılı-yeni görüşmeci grubu (n:19) Güzellik 3,30 4,49 3,79 Karmaşıklık 4,29 4,19 3,78 Bütünlük 5,00 5,48 5,30 Kapalılık 2,29 2,19 3,53 Güç 4,18 4,72 4,69 Sosyal Statü 4,14 4,25 3,59 Etkileyicilik 2,79 2,37 3,09 Özgünlük 3,82 3,89 3,25

Yapılan değerlendirmeyle görülmektedir ki 2001 yılında yapılan ilk anket çalışmasının yapıldığı 1. grubun verdiği cevaplar ile binanın inşa edilmesinde sonra yapılan 2003 yılında yapılan anket çalışmasında cevap veren 2. grup benzer sonuçlar elde edilmiştir. Bu sonucun verebileceği en önemli yorum üç boyutlu sanal modeller ile gerçek mekanlar aynı düzeyde ve biçimde algılanmaktadır. Ancak güzellik, bütünlük ve güç faktörlerinde binanın inşa edilmesinden sonra farklı düzeyde cevaplarla karşılaşılmaktadır. Diğer tüm cevaplarda üç boyutlu sanal modele verilen cevapların ortalamaları gerçek mimari mekan için verilen cevaplarla benzer ve anlamlı düzeylerde olduğu gözlemlenmektedir. Bütünlük ve güç faktörlerindeki farklılık ise 1 birimden daha düşük yakalanmıştır. Ancak sanal modelin gerçek çevrenin sadece güzellik ilişkilerini temsil edebilmesinde belirli biçimde yetersiz

düzeyde iletişim kurduğu sonucuna varılmıştır. 1. ve 3. grup arasındaki semantik çevresel faktörlerin değerlendirilmesinde daha yüksek düzeyde farklılıklara rastlanmıştır. Ancak bu farklılıklar 1 birimden daha düşük olmakla birlikte, yalnızca kapalılık faktöründe 1 birimden daha yüksek düzeyde farklılık gözlemlenmektedir. Westerdahl ve diğ., bu farklılıkları 2003 yılında anket görüşmesi yapılan yeni grubun bilgisayar deneyimi profiliyle açıklamaktadır. Farklı görüşmeci gruplarla kullanılan semantik ölçme yönteminde rastlanan farklılıkların belli düzeylerde benzeşmesi mümkün olurken eğilimlerin benzer olup olmadığının incelenmesi gerektiği belirtilmektedir. 2001 yılında görüşmeci gurubunun sanal model üzerinde olası sosyal toplanma alanlarının mimari mekandaki konumlarına verdiği yanıtlar bina inşa edildikten sonra sosyal toplanma mekanı olarak kullanılan konumlarla örtüştüğü tespit edilmiştir. Sosyal etkileşim alanlarının okunması anlamında da sanal model üzerinde mekansal özelliklerin algılanması sağlanmaktadır.

Sonuç olarak sanal modele ait deneyimlerin, gerçek binanın üç boyutlu sanal modeli deneyimleyen ve deneyimlemeyen her iki görüşmeci grup tarafından mekansal algılanma ve okunma düzeylerini yeterince yakaladığı ve yaklaştığı görülmektedir. Üç boyutlu görselleştirme ve sunum tekniklerinden olan sanal gerçeklik uygulamalarının iletişimi, etkileşimi ve gerçek mekanları temsil edebilme yeteneklerinin geniş boyutlu olarak tartışılması ve sanal gerçeklik uygulamalarının hangi işlevlerinin ve özelliklerinin bu yetenekleri geliştirebileceği üzerinde incelemelerin yapılması gerekmektedir.

3.7.5 Örnek 5. sanal kentsel mekanın algılanmasında Küller’in semantik