• Sonuç bulunamadı

Örgüt Kültürü, Oluşumu ve Örgüt Kültürü’nün Unsurları

Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi bizim ülkemizde de işletmelerin büyük kısmı KOBİ diye nitelenen küçük ya da orta ölçekli işletmelerden oluşmaktadır. Yine dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi KOBİ’lerin büyük çoğunluğunu da aile işletmesi diyebileceğimiz işletmeler temsil etmektedir. Ülke ekonomilerinde çok ciddi bir katma değer ve de iş gücü potansiyelini emme gücüne sahip olan bu işletmeler üzerine dünya çapında çokça araştırma yapılmaktadır. Yapılan araştırmalarda sadece işletmeleri maddi kazanç sağlayan değil, aynı zamanda da onların maddi süreçlerin ötesinde başka süreçlerinin de olduğunu gösteren sosyoloji, psikoloji, sosyal psikoloji, siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerce araştırmalar yapılmaktadır.

Bu araştırmaların içerisinde üst bir kurum gibi duran örgüt kültürü çalışmaları da bulunmaktadır. Örgüt kültürü kavramı 1980’lerden bu yana birçok araştırmacı tarafından tanımlanmaya, anlaşılmaya çalışılmış, örgüt üstüne etkisinin ne olduğu, örgütün bundan nasıl etkilendiği üstüne araştırmalar yapılmıştır.

Örgüt kültürünü kavramının ne olduğuna bakıldığı zaman, biraz önce zikredilen farklı sosyal bilim dallarınca bazı ufak farklılıklarla değişik tanımlamaların yapıldığı görülmektedir. Kilmann’a göre (1986) örgüt kültürü; üst yönetimin kendilerini ve çalışanlarını nasıl yönetecekleri ve iş faaliyetlerini nasıl gerçekleştirecekleri ile ilgili paylaştıkları inançları kapsamaktadır. Kilmann örgüt kültürünü, bir toplumu veya grubu bir arada tutan ve üyelerince paylaşılan normlar,

davranışlar, beklentiler, inançlar, varsayımlar, değerler, ideolojiler ve felsefeler” olarak tanımlanır(Saylı ve Ağca, 2006, 254).

Peters ve Waterman (1982), örgüt kültürünü “paylaşılan değerler bütünü olarak tanımlarken, Pettigrew (1979) “herhangi bir zaman, yer ve grupta ortaklaşa paylaşılan anlamlar sistemi “ olarak nitelendirmiş ve bu kavramın sembol, dil, fikir, inanç, tören ve hikâyeleri içerdiğini belirtmiştir (Erkmen, 2012: 236). Shein (1985), örgüt kültürünü, hem girişimcinin değer ve inanç sisteminin etkisi altında olan ve temelleri bu sisteme dayanan, hem de işletmenin dünya ile sürekli etkileşim içinde olunmasına bağlı olarak yeni öğrenilen değerlerin etkisinde olan dinamik bir unsur olarak değerlendirmiştir (Akdoğan ve Mirap, 2008: 5).

En genel anlamda örgüt kültürü, bir grup içerisinde o gruba aidiyeti sağlayan, gruba kimlik kazandıran, o grubu anlamlı kılan ve o grupta yer alan bireyler tarafından paylaşılan, bireyler zaman içerisinde değişse bile büyük oranda değişmeyen, içerisinde ortak inançları, değerleri, normları, tutumları, kahramanları, hikayeleri, sembolleri, dilleri, törenleri ve adetler gibi unsurları içeren ve de örgütün davranışlarını belirleyen bir bütündür.

Örgüt kültüründe inançlar, bireyin dünyasının bir yönüne ait algı ve bilgilerinin devamlı bir organizasyonudur. İnsanlar belirli konularda belirli inançlara sahip olurlar. Bir örgütte inançlar arasındaki benzerlikler ne kadar çok ise o örgütün kültürü o derece kuvvetli olur (Köse vd. 2001:224’den akt. Erkmen, 2012: 247).

Değerler ise bir toplum, bir inanç, bir ideoloji içinde veya insanlar arasında

kabul edilmiş, benimsenmiş ve yaşatılmakta olan toplumsal, insani, ideolojik veya ilahi kaynaklı her türlü duyuş, düşünüş, davranış, kural ya da kıymetleridir (Çelikkaya, 1996: 168). Değerler örgüt sosyolojisi açısından, o örgütte bulunanları değerlendirmeye yarayan bir aygıttır.

Normlar da inanç ve değerlerden etkilenen ve inanç ve değerlere bağlı olarak

ortaya çıkan, o örgüt içerisinde hangi kuralların, hangi edimlerin geçerli olacağını gösteren ve o örgütteki sosyal sistemi sağlayan, güçlendiren öğelerdir. Normlar bir davranışa tekabül eder. İnanç, değer ve normu bir örnek vererek açıklamak gerekirse,

ortakların ailelerinin ihtiyaçlarına önem verme inancı taşıyan ve bu önemi işletmenin başarısında önemli bir rol olarak gören bir aile işletmesinde, ortakların ailelerine ilgi göstermek bir değer olarak ortaya çıkabilir. Bu değer, ortakların aileleri ile beraberce zevk alabilecekleri belli periyotlarda yapılacak piknik, gezi, tatil gibi organizasyonlarla norm haline dönüştürebilir.

Tutumlar bireylerin belirli objelere karşı, geçirdiği çeşitli deneyimler sonucu

düzenli bir tavır alışları, davranış biçimleridir. Bireysel tutumlar, bireyin yetişme tarzı ve yaşam boyu geçirilen tecrübeler sonucu oluşmakta ve kişiyi diğer insanlardan ayıran özellikler arasında yer almaktadır (Yelkikalan ve Aydın, 2006: 335).

Hikâyeler ve Kahramanlar da örgüt kültürünün oluşumu açısından oldukça

önemlidir. Örgüt içerisindeki kişilerin yaşadıkları ilginç durumlar, çok zaman örgütlerde yıllarca anlatılır. Bu hikâyeler örgüt üyelerinin aidiyetini güçlendiren öğelerdir. Bu anlatılan hikâyeler ve hikâyelerin kahramanları davranışları anlatan, durumlara karşı nasıl tavır alınacağını gösteren yol göstericiler olabilmektedir. Bu hikâyeler sayesinde o örgütün kültürel yapısına, deneyimlerine, yönelimlerine bakabilmek mümkündür.

Sembollerin örgüt içinde belli anlamları vardır. Semboller o örgütü tanıma ve

ayırt etme fırsatı sağladığı gibi o örgütün üyelerine de aidiyet sağlayan bir unsurdur. O örgütün üyesi o örgütte bulunduğunu oradaki semboller aracılığı ile ifade eder. İşletmenin adı, logosu, üyelerinin giyim tarzı, dış görünüşleri, kullandıkları dil gibi daha birçok öğe örgütün sembolü olabilir.

Tören ve adetler de örgüt içerisinde bir kültür oluşturabilmenin araçlarıdır.

Törenler örgüt içinde, örgütün sahip olduğu özel günleri, kahramanları veya önemli görülen hadiseleri için düzenlenebilir. Bu özel günler örgüt içindeki üyeler için kültürel bazı normların verildiği, sağlamlaştığı zamanlardır. Adetler de törenler gibi kültürel normların aktarıldığı ve sağlamlaştığı kültürel öğelerdir. Yıl içerisinde düzenli yapılan geziler, piknikler, tatiller, doğum günü kutlamaları gibi daha birçok

adet, örgüt kültürünün oluşmasında ve gelişmesinde sağlamlaştırıcı bir görev yapabilmektedir.