• Sonuç bulunamadı

Ölüm Dansı (Danse Macabre) Konusunda Ölüm Teması

G.42. Mehmet Aksoy, Utanç Duvarı, 2014

4.4. Ölüm Dansı (Danse Macabre) Konusunda Ölüm Teması

Ölümü kutlamanın yapay ama popüler şekli, kutsal mekanlarda ve mezarlıklarda yapılan “Ölüm Dansı” ydı (Danse Macabre). Macabre kelimesinin etimolojisi hala tartışılmaktadır. Oldukça yeni bir terim olan bu kelime, belki Arapça ya da İbranice veya Macabre isimli birinin adından gelmedir. Ama bu ritüel 14. yüzyıldaki büyük veba salgını olan “kara ölüm”ün sebep olduğu büyük çapta ölümler

54

sonrasında ortaya çıkmıştır. Ölüm dansının amacı ölüm korkusunu arttırmak değildi. Danse Macabre iskeletlerin eşlik ettiği, genç kızların, imparatorların, papaların yada keşişlerin birlikte dans edişini gösterir. Bu dansın amacı, hayatın faniliğini, zenginlik, yaş ve güçteki tüm farklılıkları ortadan kaldırmayı dans ederek kutlar (Eco, 2007).

Görsel 19: Hans Holbein, ölüm dansı, 41 adet ağaç baskı serisi, 1526

Rönesans döneminde Hans Holbein tarafından üretilen “The Dance of Death” serisi ölüm dansı konusunun işlendiği eserler arasında en meşhur olanıdır. Rönesans karmaşasını bu kuşağın en önemli Alman ressamı Genç Hans Holbein’in (1497- 1543) çalışmalarında ve hayatında görmek mümkündür. Dürer’den yirmi altı yaş daha genç, Cellini’den ise üç yaş büyük olan Holbein, Dürer’in bütün hayatı boyunca peşinde koşup durduğu bilgiyi, Yeni Öğretinin merkezlerinden birisi olan Basel’e taşınarak, daha doğal yollardan öğrenmiş oldu. 1526 yılında büyük bilgin Erasmus’un tavsiye mektubuyla İsviçre’den İngiltere’ye gitti. VIII. Henry tarafından sarayın resmi ressamı unvanı verilen Holbein, Reformasyon ve köylü isyanlarının bunalımını yaşadıktan sonra, hiç olmazsa yaşamasını ve çalışmasını sağlayan bir ortam bulmuş oldu (Gombrich, 1999).

Holbein, 16. yüzyılda Avrupa’yı etkisi altına alan din çatışmasının dışında kalabilmeyi başaran nadir sanatçılardan birisidir. Sanatçının, yapıtlarında duygusal öğelerden çok, sanat kaygısı daha ağır basan, dışa dönük özellikler yoğunluktadır. Tıpkı portrelerindeki gibi dinsel konulu resimlerinde de Hıristiyanlık tinselliğinden

55

esinlenmektense, fiziksel gerçekliği yansıtmayı tercih etti. Yaklaşık olarak 1530’dan sonrada dinsel konulu resimlerden, kendi isteğiyle tamamen uzak durdu (Britannica, 1998 akt. Umay, 1998).

Görsel 20: Hans Holbein, ölüm dansı, 41 adet ağaç baskı serisi, 1526

Kırk bir adet ağaç baskıdan oluşan “Ölüm Dansı” (The Dance of Death) adlı serisini, 1526 yılında Basel’de yaptı. Bu seri, ancak 12 yıl sonra yayınlanabildi. Holbein, bu serisini oluşturmak için, geleneksel fresk yerine gravür tekniğini kullandı. Bu sayede kitaplara basılarak, herkesin görmesi sağlanacaktı. Bu 41 eserlik serinin konusu da sade ve yalındı. Ölümün her yerde ve herkese gelebileceğini anlatan seri, gösterişten uzaktı. Halkın gündelik hayatını devam ettirirken ölümün gelebileceğini anlatmıştı. Reform ve köylü isyanını yaşamış olan sanatçı, insanların, açgözlülüğüne, nefislerine düşkünlüklerine ve gücün kötüye kullanılışına şahit olmuştu. Ölümün adaleti sağlamak için gelişini tasvir etmiştir (Pollefeya, 1996). Dans eden partnerler çürüyen etlerini dökerek, birer iskelete dönüşmüşlerdir. Her insanı kendi ölümüyle sarılmış dans ederken tasvir eden sanatçı, ölümü doğanın bir gücü olarak görmüştür (Illich, 1995, akt. Umay, 1998). Ölüm mevki veya rütbelere bakmaksızın her an hazır beklemektedir. Bu resim dizisinde ölüm, insan hayatının her anında karşılaşılabilecek anlık bir olaya dönüşmüştür (Umay,1998)

İnsanoğlunun yaradılışından başlayarak ortaçağın gündelik yaşamına kadar süren Ölüm Dansı’nın orijinal sırasının listesi şöyledir;

56

The Dance of Death Ölüm Dansı

1. The Creation………Yaratılış

2. The Temptation………Ayartma, Şeytana Uyma

3. The Expulsion………..Kovulma

4. The Consequences of the Fall……….İnişin (Yeryüzüne) Sonuçları

5. A Cemetery………Kabristan 6. The Pope………Papa 7. The Emperor……….İmparator 8. The King………Kral 9. The Cardinal……….Kardinal 10. The Empress………...İmparatoriçe 11. The Queen………...Kraliçe 12. The Bishop………..Piskopos 13. The Duke………..Dük 14. The Abbot………Başrahip 15. The Abbess………..Başrahibe 16. The Nobleman………..Asilzade

17. The Canon or Prebendary………Kilise üyesi

18. The Judge………..Yargıç

57

20. The Counsellor or Senator………Müsteşar veya Senatör

21. The Preacher………Vaiz

22. The Priest or Pastor………Keşiş veya Papaz

23. The Mendicant Friar………Dilenci Keşiş

24. The Nun………Rahibe

25. Old Woman………...Yaşlı Kadın

26. The Physician………Hekim

27. The Astrologer………..Astrolog

28. The Rich Man………Zengin Adam

39. The Merchant………Tüccar

30. The Shipman……….Gemici

31. The Knight………Şövalye

32. The Count……….Kont

33. The Old Man………Yaşlı Adam

34. The Countess………Kontes

35. The Noble Lady or Bride……… Asil Bayan veya Gelin

36. The Duchess……….Düşes

37. The Pedlar……….Seyyar Satıcı

38. The Ploughman………Saban Süren Kimse

58

40. The Last Judgment………Kıyamet

41. The Escutcheon of Death……….Ölüm Rozeti

Added in later editions Sonraki Baskılarına Eklenenler

42. The Soldier………Asker

43. The Gamester………Kumarbaz

44. The Drunkard………Ayyaş

45. The Fool……….Budala

46. The Robber………Soyguncu

47. The Blind Man………Kör Adam

48. The Waggoner………Arabacı

49. The Beggar……….Dilenci

(eBooks, 2014, 19:21, çev. Aksoy)

59

41 Adet olan baskı grubuna sonradan 8 adet daha eklenerek toplamda 49 adede yükseltilmiştir. Holbein’in “Ölüm Dansı” serisi, gerek Rönesans döneminde gerekse diğer bütün dönemlerde üretilen Ölüm Dansı baskılarının içerisinde en güzeli olarak kabul görür.

Ölüm Dansı adı altında baskı serilerine, yağlı boya eserlere konu olan bu konuyu, birçok kaynağa göre “veba” salgınının neden olduğu toplu ölümler başlatmıştır. Ortaçağda baş gösteren vebanın Avrupa nüfusunun % 55’ini öldürdüğü tahmin edilmektedir. Veba, o zamanki adıyla “Kara Ölüm”e kısaca değinmek gerekir.

Kara ölüm olarak adlandırılan vebanın Avrupa’da en yıkıcı olduğu tarihler 1347-1348 olduğu tahmin edilmektedir. Veba, pireler tarafından insanlara bulaşan ve zatürreeye dönüşen bir hastalıktır. Akciğer iltihabına neden olan veba, genellikle kasıklarda ve koltuk altlarında ağrılı şişkinlikler gösterir (Campany, 2014, 20.21). Günümüzün bilgileriyle açıklaması kolay bir hastalıktır ama ortaçağda neredeyse imkansızdı. Bu yüzden bu hastalığın altında karanlık güçlerin olduğuna inandılar. Kara Ölüm terimi adını hastalığın fiziksel deformasyonundan almıştır. Vücutta biriken kanama noktaları, hastanın ölümünden sonra koyu bir renge döner. Bu fiziksel değişim, hastanın kötü güçler tarafından ele geçirildiğinin ispatı olmaya yetmiştir.

Ölüm Dansı, “Azrail”in ya da “Ölüm Meleği”nin kişileştirilmesi çeşitli kültürlerde var olan bir konuydu. Bu kişileştirme Rönesans döneminde Avrupa’yı vuran veba salgınıyla kendini yeniden göstermişti. Daha önceleri kahramanlar ve şövalyeler için çalışan hayal gücü, ölümün mutlak gücü ve yıkımıyla ölüme doğru büyük bir ivme kazanmıştır (Campany, 2014, 20.21). Kara ölüm imajı sanatsal anlamda altın bir taç giymiştir ve alaycı tavrıyla sırıtan bir iskelet figürü ile kişiselleştirilmiştir. Ölüm dansı yani Dance Macabre ise yaygın bir tema olarak resmedilmiştir (Genç, 2011).

Ölüm Dansı örneklerini çoğaltmak mümkündür. Rönesans döneminde sıkça işlenen bu konu birçok başarılı ressamın üzerinde ciddiyetle durduğu bir temadır.

60

Daha çok yağlıboya ve ağaç baskı teknikleriyle üretilen bir konudur. Albert Dürer’in hocası olduğu düşünülen Michael Wolgemut’un baskı eseri buna güzel bir örnektir.

Michael Wolgemut, (1434-1519) Almanya’da doğdu. Ressam ve grafiker olan sanatçı aynı zamanda da Albert Dürer’in hocasıdır. Hakkındaki bilgiler kesin olmamakla birlikte, çok yönlü ve titiz çalışmaları herkes tarafından bilinmektedir. Bir sanatçı olarak önemi sadece bireysel çalışmalarından ibaret değildir.

Görsel 22: Michael Wolgemut, Ölüm Dansı (Danse Macabre), Ağaç baskı, 1493

Aynı zamanda güzel sanatların pek çok dalının uygulandığı ve öğretildiği büyük bir atölyeye de başkanlık ettiği bilinir. Özellikle gravür tekniğinde çok başarılı olan sanatçı, ağaç baskı yöntemini geliştirmiş ve öğrencilerine aktarmıştır. Yaptığı ağaç baskılardan birisi olan “Konstantinopolis” elle renklendirilmiştir. Alman ağaç baskı standartlarını yükselten Michael, zamanının en ünlü sanatçısı oldu. Onun gravürleri çok daha büyük ölçülerde ve hacim ve gölgeleme yönüyle oldukça

61

başarılıydı. Albert Dürer’in ünü onun başarısını gizlese de bu fazla sürmedi. Şuanda Michael’in ağaç baskı eserleri, özellikle ruhani (Ölüm Dansı) eserleri türünün en özel çalışmalarından sayılmaktadır (Answer, 2014, 20:24). Ölüm dansı konusu bazen de kilise metinlerini referans göstererek yapılmıştır. Üç soylu gencin, avlanırken kendilerine hayatın korkunç gerçeklerini hatırlatan üç ölüyle karşılaştıkları sahne bunlardan birisidir. Bu çalışmalara genellikle “biz de bir zamanlar senin gibiydik” veya “zengin ve fakir herkes ölür” gibi cümleler eklenmiştir (Acar,2010)

Görsel 23:Master of Housebook, Yaşayan Üç Genç ve Üç Ölü (1470-1500)

Rönesans döneminde işlenen ölüm dansı konusu farklı isimlerle de

adlandırılmıştır. “Ölümün Zaferi”, “Ölüm ve Genç Kız” en çok kullanılan künyeleridir.

Bruegel’in “Ölümün Zaferi” adlı resmi buna iyi bir örnektir. Bu eserinde vebayı tasvir eden sanatçı, salgına karşı insanların mücadelesini ve ölüm ile hayat arasındaki o ince çizgiyi anlatırken, ölümün ayırt etmeden, zengin-fakir, soylu-köylü, kral veya halktan biri olup olmadığını gözetmeksizin herkese aynı muameleyi yaptığını da şiddetli bir görsellikle anlatmıştır. Pieter Bruegel’in “Ölümün Zaferi” tablosuna bakmakla Camus’nün “Veba” romanını okumak arasında pek fark yoktur.

62

Bu resmin kurgusu, sanatçının hayal gücü, ve tasvirleri insanı derinden etkilemeyi başarır (Sarp, 2013).

Bu eser, panoramik bir ölüm peyzajıdır. Yanmakta olan şehirlerin dumanıyla kaplanmış gökyüzü ve önündeki denize gemi enkazları dağılmıştır. Kıyıdaki evin etrafını ölüm ordusu sarmıştır. Tablo baştan aşağı insanlığın bayağılığını, zalimliğini ve ölümün soğuk yüzünü anlatır.

Görsel 24 : Pieter Bruegel, Ölümün Zaferi, A.ü.y.b., 117x162 cm, 1562

Resmin çeşitli yerlerinde, tepelerinde işkence çarkı denilen (Catherine çarkı) içlerine insanların bırakıldığı tekerlekler ve asılanların cesetlerinin sallandığı darağaçları vardır. Resmin orta kısmında yalnız ve güçsüz biçimde duran bir haç bulunur. Ölümün ordusu, ellerinde tabut kapaklarından yapılma kalkanlarıyla ilerleyen iskeletlerden oluşmuştur. At üzerinde ve elinde tırpan olan iskelet, insanları kapağında haç bulunan büyük bir kutunun içine doğru sürmektedir. Tablonun neresine bakarsanız bakın, çaresizce kaçışan ya da sonuçsuzca karşı koymaya çalışan insanlar görürsünüz. Bu insanların bir kısmı öldürülmüş kalan kısmı da birazdan

63

birçok farklı yolla öldürülecektir. Asılan, boğulan, boğazı kesilen, yakılarak öldürülen insanların yanı sıra iskelet köpeklerin parçaladığı insanlar da vardır. Resmin ön orta bölümünde yere düşmüş annesinin kucağındaki ölü bir çocuğun yüzünü yemektedir. Öldürülen insanlar iskeletler tarafından kefenlenmekte, tabuta konmakta ve gömülmektedir. Resimde, toplumun her kesiminden insanlar, çiftçiler, askerler, soylular ve krallar, ölüme aynı şekilde maruz kalmaktadırlar. Ölümün gücünü gösteren bu tema, ortaçağda sıkça kullanılmıştır. Konusu baştan aşağı ölüm ve kasvet olan bu resimde daha çok karanlık renkler kullanılarak kasvet ve dehşet hissi daha da güçlendirilmiştir (Sarp, 2013)

64

Rönesans döneminde Hümanizm’le beraber gündeme gelen Eski Yunan felsefesinin bir fikride insanı, ölümsüz bir varlık olan doğanın uyumuyla birleştirme düşüncesidir. Kişinin doğa ile münasebetti açısından algılamasına ve dünyayı akılcılık arayışıyla kavramaya başlamasına yol açar. Rönesans’la birlikte dünyanın merkezine yerleşmiş olan insan, ölüm kavramını da fiziksel dünyanın ölçüleriyle yorumlamaktadır. Tanrı kavramını ortaçağın cezalandırıcı kimliğinden çıkarırken, ölüme de doğanın herkese eşit davrandığı gücüne hizmet eden bir yasa uygulayıcısı kimliği kazandırır. Zamanın hiç durmadan akıp gitmesini vurgulaması aynı zamanda kökeni Antik Yunan’a uzanan “ölüm ve genç kız” tasvirlerinin Rönesans döneminde özellikle de Almanya’da zirveye oturmasına yol açmıştır. “Üç çağ ve ölüm” resminde de olduğu gibi, genç ve güzel kadın imajı ölüme karşı kullanılarak, cinsellik ve ölüm arasında gittikçe karanlıklaşan erotik bir bağ kurulmaya başlanır. Ortaçağın kiliselerinin öğretici metinlerinin görevini artık büyük anlatım gücüyle Rönesans resmi almaktadır (Acar, 2011).

Benzer Belgeler