• Sonuç bulunamadı

9. TARTIŞMA

9.3. Ölçek Bulgularının Tartışılması

Conners Anababa Derecelendirme Ölçeği bulguları için, bipolar grubun İLKbaşvuru grubuyla alt ölçekler açısından kıyaslaması yapıldığında sadece kaygı- utangaçlık alt ölçeği istatistiksel olarak anlamlı saptanmadı. CADÖ-Y/U’nun Türkçe geçerlik-güvenirlik çalışmasında belirtilmiş olan ‘’Kaygı-Utangaçlık, Mükemmelliyetçilik ve Psikosomatik alt testleri dışında tüm alt ölçeklerin, DEHB olan çocukları DEHB olmayan çocuklardan beklenen yönde ayırt ettiği’’ sonucu (93) ile her iki grupta da DEHB tanısının yüksek olmasından dolayı benzer yönde olduğu sonucu çıkarıldı.

CADÖ-Y/U’nun diğer bütün alt ölçek puanları gruplar arasında birbirleri ile kıyaslandığında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık olduğu belirlendi. Bu sonucun kontrol grubunda saptanan DEHB olgusunun olmaması, İLKbaşvuru grubunda DEHB oranının yüksek olması ve bipolar grubunda saptanan belirgin DEHB eş tanısının neden olabileceği düşünüldü.

Conners- Wells Ergen Özbildirim Ölçeği bulguları için; İLKbaşvuru grubu, kontrol grubu ile alt ölçekler açısından karşılaştırıldığında duygusal problemler, bilişsel problem- dikkatsizlik, öfke kontrolü alt ölçekleri istatistiksel açıdan anlamlı farklılık gösterirken, aile problemleri, davranım problemleri ve hiperaktivite alt ölçek puanları istatistiksel olarak anlamlı saptanmadı. Aile problemleri, davranım problemleri ve hiperaktivite puanları arasında anlamlı fark olmamasının çalışmanın yapıldığı yaş grubunda sağlıklı gelişim gösteren kontrol grubunun da gelişimsel dönem özelliği olarak aile çatışmaları, davranım problemleri yaşamaları ve bu dönemde haraketli olmalarıyla ilgili olabileceği düşünülmüştür.

Bipolar grup kontrol grubu ile karşılaştırıldığında bütün alt ölçekler açısından istatistiksel açıdan anlamlı farklılık olduğu saptandı. Bipolar grubun belirgin patolojiye ve yüksek oranda eştanılara sahip olmasından dolayı bütün alt ölçeklerde sağlıklı kontrol gurubundan ayrıştığı düşünülmüştür.

Bipolar grup ile İLKbaşvuru grubu Conners- Wells Ergen Özbildirim Ölçeği alt ölçek puanları açısından karşılaştırıldığında ise, duygusal problemler ve hiperaktivite alt ölçekleri haricindeki tüm alt ölçekler arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık olduğu belirlendi. Hiperaktivite alt ölçeğinin farklılık göstermemiş olması her iki grupta da DEHB tanısının yüksek olması ile ilişkili olabileceği, duygusal problemler anlamında fark oluşmamasının ise İLKbaşvuru grubunda yüksek oranda saptanan major depresyon tanısına bağlı olabileceği sonucu çıkarıldı.

Elde edilen bu sonuçlara bakıldığında Conners Anababa Derecelendirme Ölçeği-Yenilenmiş Uzun Formu sonuçlarında olduğundan farklı sonuçlar elde edilmiş olması ergenler ve ebeveyn değerlendirmeleri arasındaki zayıf korelasyonla ilşkili olabilir (137).

Örneklemimizin Beck Depresyon Ölçeği toplam puanı incelendiğinde; İLKbaşvuru grubu ile kontrol grubu arasında ve bipolar grup ile kontrol grubu arasında anlamlı farklılık olduğu belirlendi. Bu durumun beklendiği gibi kontrol grubunda Beck puanını yükseltebilecek herhangi bir Eksen 1 tanısı olmamasıyla ilgisi olabilir.

Bipolar grup ve İLKbaşvuru grubunun toplam puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Çalışmamızda elde ettiğimiz bu sonuca neden olan durumun İLKbaşvuru grubunda %50,7 gibi yüksek bir oranda Major depresyon tanısının eşlik etmesinden kaynaklandığı, bu yüzden de bipolar tanısı alan grupla toplam Beck puanları açısından farklılaşmadığı düşünüldü. Ayrıca buna ek olarak; literatürde DEHB hastalarında kontrol grubu ile karşılaştırıldığında depresif semptomların BB hastalarına benzer olarak yüksek bulunduğunu gösteren bir çalışmaya rastlanmıştır, İLKbaşvuru grubunda ve bipolar bozukluk grubunda sırayla: %35,8 ve %48,5 oranlarında DEHB tanısı saptanmış olması depresif semptomlardaki yüksekliğinin neden benzer olduğunu açıklar niteliktedir. (138).

Çalışmamızda olgulara uygulanan Kısa Semptom Envanteri puanları incelendiğinde bipolar grubu, İLKbaşvuru grubu ile kontrol grubu arasında anksiyete, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve hostilite alt testleri açısından istatistiksel açıdan anlamlı fark saptanmıştır. Sağlıklı kontrol grubu İLKbaşvuru grubu ile karşılaştırıldığında anksiyete, depresyon, olumsuz benlik ve hostilite alt testleri açısından istatistiksel açıdan anlamlı fark saptanmış olup; sadece somatizasyon alt testi arasında istatistiksel fark saptanmamıştır.

Bipolar bozukluk grubu ve İLKbaşvuru grubu kısa semptom envanterinin alt ölçekleri olan anksiyete, depresyon, olumsuz benlik, somatizasyon ve hostilite puanları açısından karşılaştırıldığında her bir alt ölçek için istatistiksel açıdan anlamlı farklılık saptanmadığı ve bu durumun her iki grupta da depresif semptomların, anksiyete belirtilerinin yoğun olmasından kaynaklanabileceği düşünülmüştür.

Her üç grup İntihar Olasılığı Değerlendirme Ölçeği bulguları açısından karşılaştırıldığında, umutsuzluk, olumsuz kendilik değerlendirmesi, düşmanlık ve

intihar düşüncesi alt ölçeklerinde ve intihar olasılığı değerlendirme ölçeği toplam puanında gruplar arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklılık saptanmıştır, bu farklılığın özellikle kontrol grubundaki sağlıklı ergenlerden kaynaklanabileceği düşünülmüştür.

Kontrol grubu ile bipolar grubu karşılaştırıldığında tüm alt ölçeklerde istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmıştır, bu durumun bipolar grupta psikopatolojinin yoğun olması ve yoğun intihar düşüncesi ile ilgili olabileceği düşünülmüştür.

Bipolar grubu ve İLKbaşvuru grubu kendi aralarında ölçek puanları açısından

karşılaştırıldığında umutsuzluk ve düşmanlık alt testleri istatistiksel açıdan farklı bulunmazken; olumsuz kendilik değerlendirmesi ve intihar düşüncesi alt testleri istatistiksel açıdan anlamlı olarak farklı saptanmıştır. Özellikle intihar düşüncesinin bipolar bozukluk grubunda yüksek olması beklenen bir durumdur (20,40,48). BB intihar düşüncesi ve intihar girişimine yol açma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle önemli bir hastalıktır. Bu ihtimallerin özellikle yüksek olduğu durumlar; duygudurum ataklarının kısa sürüp keskin olmayan-hızlı çizgilerle geçiş göstermesi (ötimik ara dönem sürelerinin kısa olması), dürtüsellik ve irritabilite düzeylerinin yüksek olması, psikotik mani belirtilerinin görülmesi olarak tanımlanmıştır (139). İntihar düşüncesi olan ergenlerin %33,9’nun girişimde bulunduğu, intihar düşüncesi ve girişimi olan ergenlerin intihar etme oranlarının da yüksek olduğu bilinmektedir (139).

Benzer Belgeler