• Sonuç bulunamadı

Greenglass ve Burke (1987) de kadınlarda ve erkeklerde tükenmişlik oranına etki eden faktörleri araştırmışlardır. Kanada’da görev yapan 229 kadın ve 327 erkek araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada; Wilson tarafından (1979) geliştirilen

“Öğretmenler Đçin Stres Profili”, Holahan ve Gilbert tarafından (1979) geliştirilen

“Rol Çatışmaları Ölçeği” ve Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilmiş olan “Maslach Tükenmişlik Envanteri” kullanılmıştır. Çalışma sonucunda; cinsiyet değişkeninin tükenmişlikte önemli bir yordayıcı olmadığını, araştırmalarda kadın ve erkeklerin tükenmişlik düzeyleri arasında çok az bir fark olduğunu ve bu farkın üzerinde önemli yorumlara gidilmemesi gerektiğini vurgulamışlardır.

Capel (1991) yaptığı boylamsal çalışmada 1987 Eylül 1988 Şubat ve Haziran aylarında ölçtüğü tükenmişlik oranlarının incelenmesini amaçlamıştır.

Çalışmaya; ortaokul, lise ve üniversitede görev yapan 640 öğretmen katılmıştır.

Araştırmada “Maslach Tükenmişlik Envanteri” kullanılmıştır. Yapılan bu çalışmada dönemsel incelemeler sonucunda anlamlı fark bulunmamıştır. Tükenmişlik oranı Şubat döneminde biraz daha yüksek bulunmuştur.

Gold, Roht ve Wright (1991) 133 öğretmen ile yaptıkları araştırmada, eğitimle ilgili olarak değişkenler belirlemişlerdir. Bunlar; ilk yıllarda öğretmenlerin aldığı hizmet içi eğitim kurslar, öğretmenlerin ilk üç yılda aldığı iş yükü, öğretmenlerin eğitim kariyerini ilk tercih olarak mı seçtiği ile tükenmişlik arasındaki bağlantıya bakılmıştır. Araştırmada “Eğitimci Araştırması Ölçeği”

kullanılmıştır. Sonuç olarak yeterli hizmet içi eğitim alma ve öğretmenlik kariyerini seçme, duygusal çökme ve duyarsızlaşma için kadın öğretmenlerde geçerli belirleyicilerdir.

Wolpin (1991) çalışmasında psikolojik tükenmişlik ve mesleki başarı arasındaki ilişkiyi çözmeyi amaçlamıştır. Bu çalışma Chernios (1980) tarafından önerilen bir psikolojik tükenmişlik modeli üzerinde oluşturulmuştur. Mesleki başarının psikolojik tükenmişliğin bir nedeni mi yoksa bir sonucu mu olduğu düşünülmüş ve bu ilişki uzunlamasına bir çalışma deseniyle araştırılmıştır.

Öğretmenler ve okul yöneticileri üzerinde yapılmıştır. Demografik özellikler için bir form ve Maslach Tükenmişlik Envanteri kullanılmıştır. Sonuç olarak; olumsuz çalışma şartları ve evlilikteki yetersizlik iş stresi ile ilişkilidir ve tükenmişlik oranını arttırmakta ve bu işteki tatmini azaltmaktadır.

Hodge, Jupp ve Taylor (1994) araştırmalarını ortaokulda çalışan müzik ve matematik öğretmenleri üzerinde regresyon analizi uygulayarak, iş stresi, tutumsal özellikler ve demografik değişkenlerin duygusal stres (kaygı, depresyon, fiziksel semptomlar ) ve tükenmişlik (duygusal tükenme, duyarsızlaşma düşük kişisel başarı hissi ) üzerindeki etkilerini belirlemek amacı ile yapmışlardır. Araştırmaya yaş ortalaması 33 olan, 61’i kadın, 46’sı erkek 107 kişi katılmıştır. Araştırmada;

“Maslach Tükenmişlik Envanteri”, Golberg (1972) “Genel Sağlık Ölçeği (GHQ)”

ve demografik bilgiler için “Bilgi Formu” kullanılmıştır. Sonuçlara göre müzik öğretmenlerinin, matematik öğretmenlerine göre stres oranı daha yüksek ve tükenmişlik oranları fazla bulunmuştur.

Friedman (1995) iki çalışmanın sonuçlarını rapor etmektedir. Đlk çalışmada öğrenci davranışlarının genel olarak öğretmenlerde nasıl tükenmişliğe yol açtığı, ikinci çalışmada, farklı öğrenci kontrol sistemleri uygulayan erkek ve kadın öğretmenlerin tükenmişliği konusunu araştırmıştır. Đlk çalışmada Đsrail’deki 356 öğrenci ve 348 dini ve resmi okullardaki öğretmene uygulanmıştır. Đkinci çalışma 391 ilk ve orta öğretim okullarındaki öğretmene uygulanmıştır (122 insancıl ve 119 geleneksel kontrol yöntemi olarak sınıflandırılmıştır). Örneklem grubuna giren öğretmenler Maslach Tükenmişlik Envanteri’nin bir versiyonunu doldurmuştur.

Ayrıca öğretmenler bir ve ikinci çalışmada Öğrenci Davranış Ölçeği ve ikinci çalışmada Öğrenci Kontrol Yöntemi Ölçeği doldurmuşlardır. Birinci çalışmada öğrenciler açık uçlu bir anket doldurmuştur. Tipik öğrenci davranışları –

saygısızlık, dikkati derse vermeme, ve aşırı sosyalleşme- katılımcılar arasında % 22’lik oranda öğretmen tükenmişliğin nedeni olarak öne çıkmaktadır. Dini okullarda ise bu oran % 33’e kadar çıkmaktadır. Đnsancıl öğrenci kontrol yöntemi kullanan öğretmenler genel olarak saygısızlık davranışından etkilenmektedir.

Geleneksel öğrenci kontrol yöntemi kullanan öğretmenler ise genellikle derse dikkati toplamama davranışından etkilenmektedir. Erkek öğretmenlerde öğrencilerin derse dikkat vermeme davranışın ve kadın öğretmenlerde ise öğrencilerin saygısızlık davranışı tükenmişliğin sebebi olarak öne çıkmaktadır.

Tümkaya (1996) da öğretmenlerdeki tükenmişlikte görülen psikolojik belirtiler ve başa çıkma davranışları incelemiştir. Veri toplama araçları olarak;

öğretmen tükenmişlik ölçeği, psikolojik belirti tarama listesi, kişisel davranışları değerlendirme ölçeği ve sosyo-demografik anket uygulanmıştır. Sonuçlar değerlendirildiğinde, öğretmenlerin “tükenmişlik” düzeyleri ile; cinsiyet, yaş, öğrenim derecesi, çalışılan okul, okuldaki görevi, çalışma yılı ve okulun SED’i gibi sosyo-demografik değişkenler arasında önemli bir ilişki bulunurken, medeni durum ve branş değişkenleri ile önemli bir ilişkinin varlığı tespit edilmemiştir. Mesleğe ve çalışma koşullarına ilişkin görev algısı, iş değiştirme isteği, işte yükselme olanağı ve çalışılan okulun sosyoekonomik düzeyinin tükenmişlikle ilişkisi olduğu saptanmıştır.

Sucuoğlu ve Kuloğlu (1996) çalışmalarını, özel eğitim öğretmenleri ile ilkokul öğretmenlerinin tükenmişlik düzeyleri arasında fark olup olmadığını ve öğretmenlerde tükenmişliğe etki eden etmenleri belirlemek amacıyla planlanmıştır.

Veriler 199 özel eğitim öğretmeni ile 112 ilkokul öğretmeninden Maslach Tükenmişlik Envanteri ile toplanmıştır. Sonuçlar, iki grup öğretmenin toplam tükenmişlik puanları arasında anlamlı fark olmadığını, ancak ilkokul öğretmenlerinin kişisel başarı puanlarının özel eğitim öğretmenlerinden daha fazla olduğunu göstermiştir. Tükenmişlik, cinsiyet, yaş ve çalışılan süre değişkenleri açısından değerlendirilmiş ve bu değişkenlerin alt ölçek puanlarında etkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca özel eğitim öğretmenlerinin toplam tükenmişlik ve alt ölçek puanlarının, çalışılan çocuğun özür türü ve öğretmenin aldığı eğitim ile ilişkili

olmadığı bulunmuştur. Öğretmenlerin DT ve D alt ölçek puanları arasında anlamlı bir fark çıkmamışsa da DT puanları incelendiğinde kaynaştırma programlarında çalışan öğretmenlerle ilkokul öğretmenlerinin DT puanlarının özürlü çocuklarla çalışan diğer gruplardan yüksek olduğu görülmektedir. Tüm öğretmenlerin toplam tükenmişlik ve alt ölçek puanlarının cinsiyete göre değişmediği bulgusu elde edilmiştir. Öğretmenlerde tükenmişliğin yaşa göre değişip değişmediği incelendiği zaman tüm örneklem grubu için toplam puan ile DT ve D puanlarının yaşa göre değişmediği, ancak öğretmenin yaşı arttıkça KB puanının arttığı görülmüştür.

Çokluk (1999) yaptığı araştırma da; işitme ve zihinsel engelliler okullarında çalışmakta olan öğretmen ve yöneticilerin tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı bir farklılaşma bulunup bulunmadığı ve her iki grubun tükenmişlik düzeylerini yordayan değişkenler incelenmiştir. Araştırmada görev türüne göre (yönetici ve öğretmen) tükenmişlik düzeylerinin farklılaşıp farklılaşmadığını ve bazı kişisel değişkenler, engellere yönelik tutumlar ve işle ilgili bazı değişkenlerin tükenmişliğin yordanmasındaki katkılarını açıklamak amaçlanmıştır. Araştırmaya zihinsel ve işitme engelliler okullarında görev yapan 60 yönetici ile 105 öğretmen dahil edilmiştir. Bu araştırmada tükenmişliği belirlemek için Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilmiş olan “Maslach Tükenmişlik Envanteri”, engellilere yönelik tutumların belirlenmesinde ise, Yuker, Bloc ve Campell (1970) tarafından geliştirilen, LeCompte ve LeCompte (1966) ve Özyürek (1977) tarafından Türkçe’ye uyarlanmış olan “Yetersizlikten Etkilenmiş Kişilere Yönelik Tutum Ölçeği-O Formu” kullanılmıştır. Ayrıca kişisel özellikler ve işin özelliklerine ilişkin bilgi edinebilmek amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanmış olan “Bilgi Formu”

kullanılmıştır. Göreve (yönetici ve öğretmen) göre tükenmişlik düzeylerinin farklılaşıp farklılaşmadığı t-testi ile karşılaştırılmış, toplam tükenmişlik puanları, duyarsızlaşma ve duygusal tükenme boyutlarında iki grup arasında anlamlı farklılıklar olduğu, bu alt ölçeklerde yöneticilerin tükenmişliklerinin öğretmenlerden yüksek olduğu görülmüştür. Kişisel başarı boyutunda ise, iki grup arasında anlamlı bir farka rastlanmamıştır.

Edmondson ve Thompson (2000) tarafından yapılan çalışmada; özel öğretim öğretmenlerinin tükenmişliği meta analizi konusu incelenmiştir. Teorik ve kavramsal çerçevenin tartışması birkaç tane tükenmişlik teorik modeli özellikle Maslach’nın modelini ve tükenmişlik evrelerini incelemektedir. Daha önce özel öğretim öğretmenlerinin tükenmişliği konusunda 46 bilimsel çalışma yapılmış ve bu çalışmalardan 23 araştırma sorunsalı ortaya çıkarılmıştır. Bulgular çalışmaları tasvir etmekte, istatistik testlerinin analizi ve seçilen çalışmaların meta analizinden oluşmaktadır. Çalışma sonucunda duygusal yorgunluk, duyarsızlaşma (depersonalization) ve kişisel başarı ile tecrübe arasında küçük ve göz ardı edilecek derecede negatif ortalama korelasyonu bulunmuştur. Sonuç olarak, tecrübe arttıkça tükenmişliğin azaldığı bulunmuştur. Ayrıca yaş ile duygusal yorgunluk ve duyarsızlaşma (depersonalization) arasında negatif ilişki bulunmuştur ve duygusal yorgunluk ve duyarsızlaşma (depersonalization) yaş ilerledikçe azalmaktadır.

Izgar (2001) ilk ve orta dereceli okullarda görev yapan okullarda görev yapan okul yöneticilerinin tükenmişlik düzeylerini, cinsiyet, yaş, hizmet süresi, çalıştıkları okul türü, okulun bulunduğu sosyal çevre, mezun oldukları okul branş, katıldıkları hizmet içi eğitim kurs veya seminer sayısı, öğretmenlik mesleğini tercih sırası, meslekten sağladıkları doyum türü gibi değişkenler etkilemekte midir? Sorusuna cevap aramıştır. Araştırmanın çalışma evreni 268 Đlköğretim okulu, 74 Lise, 55 Meslek Lisesi, 11 Özel Lise ve 12 diğer okullar olmak üzere 420 okul müdüründen oluşmuştur. Araştırmada “Kişisel Bilgi Formu” ve “Maslach Tükenmişlik Envanteri” kullanılmıştır. Sonuç olarak tükenmişlik alt boyutlarında cinsiyete göre bir farklılaşma saptanmamıştır. Tükenmişliğin yaş değişkenine bağlı olarak, araştırmaya katılan okul yöneticilerinin 21-30 yaş grubunda bulunanların duyarsızlaşma ve kişisel başarı alt boyutlarında yaşadıkları tükenmişlik düzeyleri diğer yaş gruplarına göre anlamlı ölçüde yüksektir. Okul yöneticilerinin tükenmişlik düzeyleri görev yaptıkları okul türüne göre duyarsızlaşma alt boyutunda anlamlı ölçüde farklılaşmazken, duygusal tükenme ve kişisel başarı alt boyutlarında anlamlı ölçüde farklılık göstermiştir. Duygusal Tükenme alt ölçeğinde Meslek Lisesi ve Lise yöneticilerinin tükenmişlik düzeyleri anlamlı ölçüde yüksek

bulunurken, Lise ve Meslek Lisesi yöneticilerinin Kişisel Başarı boyutunda yaşadıkları tükenmişlik düzeyi diğer gruplardan anlamlı ölçüde yüksek bulunmuştur.

Özmen (2001) Ankara ili merkez okulları içerisinde yer alan görme engelliler okullarında çalışan; özel eğitim programı çıkışlı öğretmenlerin tükenmişlik düzeylerinin normal eğitim programı çıkışlı öğretmenlerle karşılaştırmalı olarak incelenmesi, tükenmişlik düzeyinin yaş, cinsiyet, medeni durum, görev türü, görev süresi ve mezun olunan programa göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla bir araştırma yapmıştır. Bu betimsel araştırmada; 2000-2001 eğitim-öğretim yılında Ankara ili merkez okullarından Mithat Enç Görme Engelliler Đlköğretim okulu ve Göreneller Đlköğretim okulunda çalışan 47 öğretmen üzerinde yapılmıştır. Araştırmada, veriler araştırıcı tarafından geliştirilen bilgi formu ve Dr.

Canan Ergin tarafından geçerlilik ve güvenilirlik çalışması yapılmış olan Maslach Tükenmişlik Envanteri (Maslach Burnout Inventory) aracılığı ile toplanmıştır.

Araştırma sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesinde; yüzdelik, Fischer’in Kesin ki-kare çözümlemesi, T-testi, Tek Yönlü Varyans Analizi,Kruskall Wallis Varyans Analizi ve Korelasyon Analizi kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre Duygusal Tükenme ve Kişisel Başarı öğretmenlerin yaşlarından etkilenmezken, Duyarsızlaşma genç yaş grubunda yüksek bulunmuştur.

Kadınların erkeklerden daha fazla Duygusal Tükenme yaşadıkları, Duyarsızlaşma ve Kişisel Başarı Boyutunda kadın ve erkekler arasında fark olmadığı bulunmuştur.

Öğretmenlerin evli veya bekar olmalarının tükenmişliklerinde farklılığa yola açmadığı saptanmıştır. Öğretmenlerin özel eğitim programı veya normal eğitim programı çıkışlı olmaları tükenmişlik düzeylerinde farklılık yaratmamıştır. Görev türü değişkeni için öğretmenlerin Duygusal Tükenme ve Kişisel Başarı düzeylerinde farklılık bulunmazken, Duyarsızlaşma düzeyinde yönetici-branş öğretmenlerinin rehber-sınıf öğretmenlerinden daha fazla duyarsızlaştıkları saptanmıştır. Öğretmenlerin görev süresine göre Duygusal Tükenme ve Duyarsızlaşma Düzeyleri arasındaki fark önemsiz bulunurken, 5 yıl ve altında

hizmet yılına sahip öğretmenlerin kendilerini daha başarılı hissettikleri bulunmuştur.

Sucuoğlu, Kaner ve Akçamete (2001) çalışmalarında, özel eğitim alanında çalışan öğretmenlerin iş doyumlarının ve kişilik özelliklerinin normal eğitim kurumlarında çalışan öğretmenlerle karşılaştırmalı olarak incelenmesi ve bu iki temel değişkenin tükenmişliği yordayıp yordamayacağının belirlenmesi amacıyla hareket etmişlerdir. Araştırmanın çalışma grubunu 1995-1996 eğitim ve öğretim yılında Ankara il merkezinde bulunan okullarda görev yapan 414 öğretmen oluşturmuştur. Araştırmada “Maslach Tükenmişlik Envanteri”, “Jenkins Etkinlik Ölçeği-C Formu”, “Đş Doyumu Anketi” kullanılmıştır. Sonuçta; engelli olmayan çocuklarla çalışan öğretmenlerin Duyarsızlaşma, Duygusal Tükenme ve Tükenmişlik toplam puan ortalamaları, engelli çocuklarla çalışan öğretmenlerin puan ortalamalarından anlamlı olarak daha yüksek bulunmuştur. Araştırmacılar alanyazında benzer çalışmaları incelemiş ve çelişkili sonuçlara dikkat çekmişlerdir.

Bu çelişkili sonuçların, çalışmanın yapıldığı ülkedeki özel eğitim uygulamaları, çalışılan öğrenci sayısı, öğretmenlerin kişilik özellikleri gibi çeşitli değişkenler ile araştırma grubunun büyüklüğüne ve kullanılan ölçme araçlarına bağlı olabileceğini düşünmüşlerdir.

Tuğrul ve Çelik’in (2002) yaptığı çalışma; normal çocuklarla çalışan kadın anaokulu öğretmenlerinin tükenmişlikleriyle ilişkili faktörleri belirlemek amacıyla planlanmıştır. Araştırma için Türkiye’nin farklı illerindeki özel ya da devlete bağlı kurumlarda çalışan 216 kadın öğretmene, tükenmişliği üç boyutta (duygusal tükenmişlik, kişisel başarı, duyarsızlaşma) incelemeye olanak sağlayan Maslach Tükenmişlik Envanteri uygulanmıştır. Analizler, araştırmada tükenmişlikle ilişkisi incelenen değişkenlerin duygusal tükenmişlik, kişisel başarı ve duyarsızlaşma alt ölçekleri ile ilişkili olduğunu göstermiştir.

Kulaksızoğlu ve arkadaşları’nın (2003) yaptıkları araştırmada amaç işitme, görme, ve zihinsel engelliler alanında çalışan 150 özel eğitim öğretmeninin tükenmişlik seviyelerini karşılaştırmaktır. Araştırma ilişkisel tarama yöntemi

kullanılarak yapılmıştır. Özel eğitim alanında çalışan 50 işitme engelliler, 50 görme engelliler ve 50 de zihinsel engelliler öğretmeni olmak üzere 150 öğretmene ulaşılmış ve gruba Bireysel Bilgi Formu ve Maslach Tükenmişlik Envanteri olmak üzere iki araç uygulanmıştır. Ölçekler özel eğitim öğretmenlerinin çalıştığı okullarda, araştırıcılar tarafından küçük gruplar halinde Ocak-Şubat 2002 tarihlerinde uygulanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde x

²

ve t-testi kullanılmıştır.

Sonuçta; 31-40 yaş arasında duygusal tükenme alt boyutunda artma olmaktadır.

Kişisel Başarı alt boyutunda 20-25 yaşları arasındaki öğremenlerin tükenmişliklerinde bir artış görülmektedir. Özel eğitim öğretmenlerinin öğretmenlik alanı ile tükenmişlik puanları arasındaki ilişki incelendiğinde, işitme ve zihin engelliler alanında çalışan öğretmenlerin kişisel başarı alt ölçeğindeki tükenmişliği görme engelliler öğretmenlerine göre anlamlı derecede yüksektir. Zihin engelliler öğretmenlerinin kişisel başarı alt ölçeğindeki puanları ile işitme engelliler öğretmenlerinin puanları arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir farklılık bulunmamıştır.

Dolunay ve Piyal (2003) çalışmalarını Keçiören Đlçesindeki (Ankara) genel liseler ve teknik-ticaret-meslek lisesi öğretmenlerinin tükenmişlik durumunun saptanması ve bu durumun bazı sosyo-demografik özelliklere göre irdelenmesi amacıyla gerçekleştirmişlerdir. Tanımlayıcı bir araştırma olan çalışmanın örneklem grubu (n=366), evrenden (N=1462) sistematik örnekleme ile seçilerek oluşturulmuştur. Veriler, araştırmacı tarafından Maslach Tükenmişlik Envanteri ve sosyo-demografik bilgilerin yer aldığı soru formlarının gözlem altında uygulanmasıyla toplanmış ve SPSS ile analiz edilmiştir. Bağımsız değişkenlerin alt gruplarına göre, tükenmişlik alt boyut düzeyleri karşılaştırıldığında, toplam hizmet süresi 21 yıl ve daha fazla olanların, çalışılan kurumdaki hizmet süresi 16-20 yıl olanların, mesleki veriminin “çok iyi” ya da “fena değil” olarak belirtenlerin, mesleki gelecek açısından kendilerini “çok iyi” değerlendirenlerin, üstlerinden “her zaman” takdir gördüğünü belirtenlerin, meslek değiştirmeyi planlayanların duygusal tükenme (DT), kişisel başarı (KB) ve duyarsızlaşma (D) puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık saptanmıştır.

Kırılmaz ve arkadaşları (2003) çalışmalarında Ağustos 2000 tarihinde MEB’in periyodik olarak düzenlediği “Okul Sağlığı Formatörlük Kursuna” katılan 43 ilköğretim öğretmeninin tükenmişlik düzeylerini saptamak ve grubu tanımlamayı amaçlamışlardır. Çalışmada araştırma grubunun duyarsızlaşma yönünden en iyi, duygusal tükenme yönünden en kötü durumları oldukları saptanmıştır. Araştırma grubunun yaş, cinsiyet, mezun olunan okul, toplam hizmet süresi, çalışılan kurumdaki hizmet süresi, çocuk sayısı, mesleki verim düzeyini değerlendirme, ders verilen sınıftaki ortalama sınıf mevcudu gibi özelliklerin tükenmişlik düzeyini etkilemediği, ancak medeni durum, öğretmenlik mesleğini yapma nedeni, öğretmenlik mesleğini seçme nedeni, mesleği kendine uygun bulma durumu, mesleki açıdan geleceği değerlendirme durumu, çalışma ortamından memnuniyet durumu, üstlerinden takdir görme durumu, eğitim sisteminden memnuniyet durumu, mesleğin toplumda hak ettiği yeri bulma durumu, eğitim sisteminden memnuniyet durumu gibi özelliklerin ise tükenmişlik düzeyini etkilediği saptanmıştır. Ayrıca araştırma grubunun Duyarsızlaşma ve Kişisel Başarı puanlarının farklı parametrelerden etkilendiği, birbirinden bağımsız olarak değiştiği gözlenmiştir.

Hastings, ve arkadaşları (2004)’na göre özel gereksinimli bireylerle çalışanlarda mesleki olarak tükenmişlik görme oranı daha yüksek olmaktadır. Fakat geçmişte yapılan çalışmalara bakıldığında bu alanda çalışan bireylerle yeterince çalışma yapılmadığı görülmektedir. Araştırma özel gereksinimli bireylerle çalışanların tükenmişlik düzeylerini ölçmeyi amaçlamıştır. Araştırmaya katılan örneklem grubu 184 kişiden oluşmakta, katılımcılar iki grup halinde MTE kullanılarak değerlendirilmişlerdir. MBI ölçeğinin 19 maddesi, MBI ölçeğinin alt değerlendirme basamaklarından duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarı ile ilişkili bulunmuştur. Araştırmanın sonucunda MBI ölçeğinin Özel gereksinimli bireylerle çalışan kişiler için de kullanımının geçerlilik ve güvenilirliği desteklenmiştir.

Maraşlı (2005) yaptığı araştırmada, lise öğretmenlerinin cinsiyet, yaş, medeni durum, sahip olunan çocuk sayısı, eğitim süresi, meslekteki çalışma süresi, branş,

mesleğini bırakmayı kaç kez düşündükleri, mesleğini seçme biçimleri, maaşından memnun olup olmamaları, aylık gelirleri ve sosyal etkinlikleri gerçekleştirme düzeyleri gibi bazı özelliklerine ve öğrenilmiş güçlülük düzeylerine göre tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı farklar olup olmadığı incelenmiştir.

Araştırma kapsamına 2000-2001 öğretim yılında Ankara Đli Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde bulunan, tesadüfi örnekleme yoluyla belirlenen devlete bağlı liselerde görev yapan 292’si kadın ve 98’si erkek olmak üzere toplam 390 öğretmen dahil edilmiştir. Araştırmada değişkenlere ilişkin verilerin toplanması için “Potter Tükenmişlik Ölçeği”, “Rosenbaum Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği” ve “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Problem çerçevesinde oluşturulan alt problemlerde bahsedilen farklı gruplar arasında anlamlı farklar olup olmadığı iki yönlü varyans analizi ile tespit edilmiş ve elde edilen F değerlerinin anlamlı olması durumunda hangi grupların ortalamaları arasında anlamlı düzeyde fark olduğunun belirlenmesi için de “Tukey Testi” uygulanmıştır. Araştırma sonucunda medeni durum, sahip olunan çocuk sayısı, eğitim süresi, branş, mesleğini seçme biçimleri, sosyal etkinlikleri gerçekleştirme düzeyleri değişkenleri ve öğrenilmiş güçlülük düzeylerine göre tükenmişlik düzeyleri açısından anlamlı bir etkileşim etkisi olduğu görülmüştür. Ancak cinsiyet, çalışma süresi, maaşından memnun olup olmamaları ve aylık gelirleri ve öğrenilmiş güçlülük düzeylerine göre tükenmişlik düzeyleri

Araştırma kapsamına 2000-2001 öğretim yılında Ankara Đli Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde bulunan, tesadüfi örnekleme yoluyla belirlenen devlete bağlı liselerde görev yapan 292’si kadın ve 98’si erkek olmak üzere toplam 390 öğretmen dahil edilmiştir. Araştırmada değişkenlere ilişkin verilerin toplanması için “Potter Tükenmişlik Ölçeği”, “Rosenbaum Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği” ve “Kişisel Bilgi Formu” kullanılmıştır. Problem çerçevesinde oluşturulan alt problemlerde bahsedilen farklı gruplar arasında anlamlı farklar olup olmadığı iki yönlü varyans analizi ile tespit edilmiş ve elde edilen F değerlerinin anlamlı olması durumunda hangi grupların ortalamaları arasında anlamlı düzeyde fark olduğunun belirlenmesi için de “Tukey Testi” uygulanmıştır. Araştırma sonucunda medeni durum, sahip olunan çocuk sayısı, eğitim süresi, branş, mesleğini seçme biçimleri, sosyal etkinlikleri gerçekleştirme düzeyleri değişkenleri ve öğrenilmiş güçlülük düzeylerine göre tükenmişlik düzeyleri açısından anlamlı bir etkileşim etkisi olduğu görülmüştür. Ancak cinsiyet, çalışma süresi, maaşından memnun olup olmamaları ve aylık gelirleri ve öğrenilmiş güçlülük düzeylerine göre tükenmişlik düzeyleri

Benzer Belgeler