• Sonuç bulunamadı

Öğretmen Adaylarının Bilim İnsanları Hakkındaki Görüşlerinin

2.10. Bilim İnsanı Algısı ile İlgili Yapılan Araştırmalar

2.10.3. Öğretmen Adaylarının Bilim İnsanları Hakkındaki Görüşlerinin

Demirbaş (2009) tarafından, öğretmen adaylarının bilime yönelik tutumlarının ve bilim insanı algılarının belirlenmesinin amaçlandığı araştırmaya, 63 kadın, 58 erkek olmak üzere toplam 120 fen bilgisi öğretmenliği son sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmada, fen bilgisi öğretmenliği son sınıf öğrencilerinin bilim insanları hakkındaki görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Öğrencilerin bilim insanı çizimleri incelendiğinde, erkek bilim insanı çizimlerinin oranının %82, 6 olduğu ve deney yapan bilim insanı figürlerinin ön planda olduğu tespit edilmiştir.

Yalçın (2012) tarafından, öğretmen adaylarının bilim insanı imajlarını belirlemenin ve bu imajları öğrenim görülen program ve cinsiyet açısından karşılaştırmanın amaçlandığı araştırmada survey (tarama) yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Chambers (1983)’in Bir Bilim İnsanı Çizim Testine (The Draw a Scientist Test- DAST) dayalı olarak Song ve Kim (1999) tarafından geliştirilen bir ölçeğin Türkçe versiyonu kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları

öğretmen adaylarının zihinsel bilim insanı imajlarıyla ilgili olarak pozitif algılara sahip olduklarını, bilim insanının gözlüklü, laboratuar önlüklü, dağınık saçlı olarak algılandığını, önemli bir kısmının ise bilim insanını bakımlı olarak düşündüklerini göstermektedir. Ayrıca bulgular, öğretmen adaylarının bilim insanını erkek ve 30-50 yaş arasında, laboratuvarda ya da çalışma odasında çalışan, deney yapan, düşünen kişiler olarak düşündüğü ve cam kaplar, deney tüpleri, masa ve ocak gibi objeleri kullanıyor olarak algılandıklarını ortaya koymuştur. Öğretmen adayları, bilim insanı örneği olarak en çok Einstein, Edison ve İbn-i Sina gibi erkek bilim insanlarını örnek göstermişlerdir ve bilim insanı imajlarının temel kaynağı olarak bilim insanlarının yaşam öyküleri, müze ve laboratuar gezileri, filmler, gazeteler, internet ve ders kitaplarını gördükleri de diğer bulgular arasındadır.

Özdeş ve Aslan (2012) tarafından, fen bilgisi öğretmenliği 4. sınıftaki öğretmen adaylarının bilim insanları hakkındaki görüşlerinin değerlendirilmesi amaçlanan araştırma iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, çalışmaya 134 öğretmen adayı katılmış ve öğretmen adaylarından bir dakika içerisinde akıllarına gelen bilim insanlarının isimlerini yazmaları istenmiştir. Veriler, 19. yüzyıl ve öncesine ait bilim insanlarının frekansının yüksek olduğunu göstermiştir. Buna ek olarak, isimleri yazılan erkek bilim insanlarının frekansı 1077 iken, kadın bilim insanlarının frekansı sadece 20’dir. Öğretmen adayları bunun nedenini “Çocukluğumuzdan beri ders kitaplarımızda, bazen televizyon programlarında hep bu bilim insanlarının çalışmaları anlatılıyor. Günümüzdeki bilimsel gelişmeleri zaten yeterince takip etmiyoruz. Bu nedenle aklımıza ilk onlar geliyor.” şeklinde açıklamışlardır. Araştırmanın ikinci bölümünde, öğretmen adaylarıyla yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler sırasında, öğretmen adaylarından gözlerini kapatmaları ve bilim insanı ifadesinin zihinlerinde nasıl bir figür çağrıştırdığını düşünmeleri ve düşüncelerini, kendilerine verilen çizgisiz A4 kâğıtlarına açıklamaları istenmiştir. Daha sonra, zihinlerinde oluşan figüre yönelik sorular sorulmuştur. Sorulara verilen yanıtlar, erkek bilim insanı figürünün yüksek frekansa sahip olduğunu göstermiştir. ‘Neden erkek?’ sorusu sorulduğunda; ‘Okuduğumuz kitaplarda yer alan hayat hikâyelerinde, fotoğraflarda sıklıkla erkek bilim insanlarından bahsedilmektedir. Nadiren kadın bilim insanlarına da yer verildiğini görüyoruz ama istisnalar kaideyi bozmaz!’, ‘Kadınların en önemli görevi çocuklarına bakmak ve kocalarıyla ilgilenmektir.’, ‘Erkekler bilimde öncüdür.’, ‘Bilimdeki tüm

icatlar erkekler tarafından yapılmıştır.’, ‘Erkeklerin araştırma ve öğrenme isteği daha yüksektir.’ gibi yanıtlar verilmiştir. Öğretmen adaylarının zihinlerinde oluşan figürün evli olup olmadığını sorulduğunda, verilen ‘bekâr’ ve ‘boşanmış’ yanıtlarının frekansının, ‘evli’ yanıtının frekansından daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Öğretmen adayları, bununla ilgili yaptıkları açıklamalarda, bilim insanı ister kadın, ister erkek olsun, çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle eşine ve çocuklarına zaman ayıramayacağını ve bu nedenle evlenemediğini veya eşi ve çocuklarıyla ilgilenmediğinden eşinin kendisini aldattığını ve bu yüzden boşandıklarını belirtmişlerdir. Zihinlerinde oluşan figürün asosyal bir birey olup olmadığı sorulduğunda, verilen ‘sosyal’ ve ‘asosyal’ yanıtlarının frekansının neredeyse aynı olduğu görülmektedir. ‘Asosyal’ yanıtını veren öğretmen adayları bunun nedenini bilim insanının çok çalışması ve çalışmalarını tek başına yapmaları olarak, ‘sosyal’ yanıtını veren öğretmen adayları bunun nedenini bilim insanının problem durumları yakalayabilmesi ve araştırmalarının sonucunun toplum üzerinde etkisi olup olmadığını görebilmesi için mecburen sosyal bir birey olması gerektiği şeklinde açıklamışlardır. Yani bilim insanı, eğlenirken, arkadaş edinirken bile bunları sadece ve sadece bilim adına yapar.

Dikmenli, Çardak ve Yener (2012) tarafından, fen ve teknoloji öğretmen adaylarının bilim insanları ile ilgili algılarının metaforlar aracılığıyla analiz edilmesi amaçlanan araştırmaya fen bilgisi öğretmenliği 1, 2, 3 ve 4. Sınıf öğrencileri olmak üzere toplam 374 öğretmen adayı katılmıştır. Öğretmen adaylarının açık uçlu ankete verdikleri yanıtlardan yola çıkarak 85 tane geçerli metafor elde edilmiştir. Bu metaforlar; ‘Çok çalışan yaratıcı bilim insanı figürü’, ‘Bilge bilim insanı figürü’, ‘Kendisini insanlığa adamış bilim insanı figürü’, ‘Toplumu yöneten bilim insanı figürü’, ‘Meraklı bilim insanı figürü’, ‘Anti sosyal bilim insanı figürü’, ‘Araştırıp soran bilim insanı figürü’, ‘Objektif bilim insanı figürü’, ‘Çıldırmış bilim insanı figürü’ olmak üzere dokuz kavramsal kategori altında toplanmışlardır.

Varda, Koren, Rubin ve Buck (2013) tarafından yapılan araştırmada, çoğu kadın olan İsrailli öğretmen adaylarının bilim insanları hakkındaki görüşleri ele alınmıştır. Araştırma, İsrail’de ki bir Eğitim Fakültesinde yürütülmüştür. Çalışmaya katılan 95 öğretmen adayı Arapça, diğerleri ise İbranice konuşmaktadır. Araştırma, toplam 231

öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Katılımcıların çoğu dindar değildir ancak % 30’u dindar Yahudi olduklarını özellikle belirtmişlerdir. Öğretmen adayları, öncelikle akıllarına gelen bilim insanı isimlerini yazmışlardır. İsimleri yazılan bilim insanlarının büyük çoğunluğu erkektir ve 18, 19 ve 20. yüzyıllarda yaşamışlardır. Marie Curie’nin ismini ise Arapça konuşan öğrencilerden sadece 5 kişi, İbranice konuşan öğrencilerden ise sadece 6 kişi yazmıştır. Daha sonra, DAST kullanılarak öğretmen adaylarından bir bilim insanı çizmeleri istenmiştir. Ancak Marie Curie hakkında bir ayrıntıyı da belirtmişlerdir. Marie Curie, sadece kocasının asistanıdır. Kocası bilimsel çalışmalarını üniversite bünyesinde yaparken, Marie Curie’ ye izin verilmemiştir. Bu nedenle o da, bilimsel çalışmalarını evine kurduğu laboratuvarda yapmaktadır. Öğretmen adayları, bilim insanı ile mucit arasındaki farkı ayırt edememektedir. Çizimlerindeki bilim insanı figürleri de çoğunlukla erkek bilim insanlarını yansıtmaktadır. Ancak Arapça konuşan öğretmen adayları ile İbranice konuşan öğretmen adaylarının çizimleri kıyaslandığında, kültürel farkın etkisi ortaya çıkmaktadır. Arapça konuşan öğretmen adayları, akıllarına gelen bilim insanlarının isimlerini yazarken, Müslüman bilim insanlarını listenin en başına koymuşlardır. Çizimlerinde ise, İbranice konuşan öğretmen adayları tipik batılı bir erkek çizerken, Arapça konuşan öğretmen adayları uzun bıyıklı, uzun sakallı, Arap tarzı giyimi olan bilim insanları resmetmişlerdir.

Çermik (2013) tarafından yapılan araştırmada, sınıf öğretmeni adaylarının bilim insanı denildiğinde zihinlerine gelen öncelikli isimler ile zihinlerinde canlanan resimden hareketle bilim insanının fiziksel ve kişilik özellikleriyle, çalıştığı ortamı da açığa çıkarmak amaçlanmıştır. Bu araştırmanın katılımcıları Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği programının son sınıfında öğrenim gören 104 gönüllü öğretmen adayından oluşmaktadır. Katılımcıların 61’i (%58,7) kadın ve 43’ü (%41,3) erkektir. Veriler, araştırmacı tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış bir anket aracılığıyla toplanmıştır. Anket iki bölümden oluşmaktadır. Yarı yapılandırılmış anketin birinci bölümü, katılımcıların cinsiyeti, yaşı ve devam ettiği program turunu belirlemeye yönelik kişisel bilgilerine aittir. İkinci bölüm ise araştırmanın amacına dayalı olarak şekillendirilmiş dört acık uçlu sorudan oluşmaktadır. İlk olarak katılımcılardan, (1) bilim insanı denildiğinde zihinlerine gelen ilk iki ismi yazmaları, ardından zihinlerinde canlanan resimden yola çıkarak bilim insanının (2) fiziksel özellikleri, (3) kişilik özellikleri ve (4) çalıştığı ortamı ayrıntılarıyla tasvir

etmeleri istenmiştir. Öğretmen adaylarının kişisel bilgilerine ait olan birinci bolumu oluşturan sorular, SPSS (Social Science Statistic Programme) programına aktarılmış ve frekans ve yüzde değerleri hesaplanmıştır. Ardından ikinci bölümde yer alan sorulara ait elde edilen verilerin çözümlenmesi gerçekleştirilmiştir.Bu araştırmada, sınıf öğretmeni adaylarının zihnindeki öncelikli bilim insanı isimleri sırasıyla Albert Einstein ve Thomas Edison olduğu tespit edilmiştir. Bilim insanı, fiziksel olarak gözlüklü, üzerinde laboratuar önlüğü olan, uzun, dağınık, beyaz veya kır saclı, kısa boylu ve yaşlı bir erkektir. Kişilik özellikleri bakımından, meraklı, araştırmacı ruhlu, sabırlı, eleştirel kişilikli, kararlı ve mantıklı ancak asosyaldir. Çalıştığı ortam ise deney düzenekleri ve malzemelerin (renkli sıvılar, karışımlar, beher, tüpler vb.) olduğu, bir dizi basılı materyalin (kitap, dergi, gazete, ansiklopedi vb.) bulunduğu, notlar, çizimler ve formüllerin yer aldığı dağınık ve loş veya karanlık bir laboratuar ortamıdır. Aday öğretmenlerin zihinlerindeki resimde bilim insanın, çoğunlukla fen bilimci olduğu bulgusuna ulaşılmıştır.

McCarthy (2014) tarafından yapılan araştırmada, öğretmen adaylarının bilim insanları hakkındaki görüşlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 91 eğitim fakültesi öğrencisi katılmıştır. Bu öğretmen adaylarından 63’ü, Öğretimsel Planlama ve Değerlendirme kursuna katılmıştır. Katılımcıların %94,5’i kadındır, %5,4’ü erkektir. Öğrencilere DAST uygulanmıştır. Çizimler DAST-C kullanılarak analiz edilmiştir. Çizimlerdeki laboratuar önlüklü bilim insanı oranı %78,7; gözlüklü bilim insanı oranı %60; laboratuar ekipmanlarının oranı %81,3; gülümseyen bilim insanı çizimlerinin oranı %78,3; erkek bilim insanı oranı %52,6; laboratuvarda çalışan bilim insanı oranı %73,6’dır. Yani, çizimlerde erkek, laboratuvarda çalışan, gözlüklü, gülümseyen bilim insanı çizimlerinin ön plana çıktığı tespit edilmiştir.

Öğretmen adaylarının bilim insanları hakkındaki görüşlerinin incelendiği bu araştırmalar analiz edildiğinde, okulöncesi, ilk, orta ve lise öğrencilerinin sahip olduğu stereotiplerle benzer algılama kalıplarına sahip oldukları tespit edilmiştir. Laboratuvarda çalışan, gözlüklü ve mutlu erkek bilim insanı tanımı ön plana çıkmıştır.

2.10.4. Öğrencilerin ve Öğretmen Adaylarının Bilim İnsanları Hakkındaki