• Sonuç bulunamadı

39  Etkinliklerin destekleyicisidir

 Öğrenilenleri pekiştirir ve hatırlatır  Çocuğun ilgisini konuya çeker

 Öğrenmeyi kolaylaştırır (İ. Dinçer, 1992).

Öğrenciler için yazılan şarkı dilinin üç temel özelliği vardır:

1. Açık seçiklik

Şarkıların dili sınırlı zaman dilimi içerisinde gerçekleşen derslerin hızlı temposunda kavranabilecek açıklıkta olduğundan, dil açısından öğrenme engeli oluşturmamaktadır.

2. Yoğunluk

Şarkılar nakarat tipi dizelerle birçok tekrarı içerir. Bu tekrarlar anlaşılması kolay ve akılda kalıcı yapıya sahiptir. Şarkı dili somut sözcükler içeren cümlelerden oluşur. Anlatacaklarını basit, doğrudan ve açık ifadelerle aktarırken aynı zamanda yoğun bir hayal gücüne de gönderme yaparlar. Öğrencilere sade bir dil kazandırmanın yanı sıra yaratıcılıklarını da geliştirme imkânı sağlar.

3. Uygunluk

Şarkılarda asıl anlatılmak isteneni vurgulayan anahtar sözcükler vardır. Kimi zaman benzetmeler sayesinde, kimi zaman anlayarak, kimi zamanda sezerek şarkının genel anlamı kavranabilir (Ataseven, 1988).

Çocuk şarkıları, çocukların kavramları, nesneleri ve konuları daha kolay kavramalarına yardımcı olan şarkı türüdür. İlkokul ve ortaokullarda miğfer dersler temel alınarak, derslerde temalara paralel şarkıların seçilmesi konuların daha kolay kavranmasına olanak sağlar. Ancak çocuk şarkıları bazı yapısal özellikleri bünyesinde barındırmalıdır. Çocuk şarkıları;

 Ezgi olarak özgün olmalıdır.

 Kısa cümlelerden oluşmalı, yineleme yapılabilen bölümler içermelidir (Yinelemeler çocukları bıktırıcı nitelikte olmamalıdır).

 Sözleri çocukların sözcük dağarcığına uygun olmalı, söylemesi zor sözcüklerden oluşmamalı, soru ve yanıtlara fırsat tanımalıdır.

40  Basit ritim ve tartım kalıplardan oluşmalıdır.

 Seslerle sözlerin uyumunu temsil etmelidir. Yani ses ve söz vurgusu uyumuna sahip olmalıdır.

 Tartımsal ve ezgisel yapı olarak devinimde bulunmaya, dans etmeye, oynamaya, hoplamaya, zıplamaya ve canlandırmaya uygun olmalıdır.

 Kalabalık sınıflarda bireysel devinimden çok toplu devinimde bulunmaya olanak sağlamalıdır.

 Bireysel ve toplu olarak söylemeye yönelik olmalıdır.

 Sınıftaki öğrencilerin ortak ses sınırlarının belirlenmesinin ardından bu duruma uygun olarak seçilmelidir (Çalık- Çetin, 2011).

Seçilen şarkılar çocuğun zihinsel gelişimini destekler. Bunun yanı sıra yeni sözcükler öğrenmesine, öğrendiği sözcükleri doğru kullanmasına, doğru ve düzgün konuşmasına yardımcı olur. Ayrıca seçilen şarkıların dramatize edilmeye uygun olması önemlidir. Çünkü şarkıyı dramatize ederek söyleyen bir çocuk;

 Sözleri ve ezgiyi kolay öğrenir  Sözlerin anlamını kavrar

 Öğrenmesi kalıcı olur, ufak bir ipucuyla dahi şarkıyı hatırlar. Dramatizasyon;

 Çocuğun hayal dünyasını ve yaratıcılığını geliştirir

 Konular üzerinde düşünmesini sağlayarak dikkat gelişimine yardımcı olur  Düşünceyi davranışa dönüştürme becerisi edindirir

 Öğrenilen bilgileri pekiştirir  Özgüveni geliştirir

 İlgi ve yeteneklerin keşfini ve sergilenmesini sağlar

 Çocuğun duygusal problemlerini ortaya çıkarır (İ. Dinçer, 1992).

Rol yapma, şarkı söyleme ve dans etme Russell (2005)’a göre estetik doğruluğu öğretmenin en iyi yollarıdır. Çocuklar şarkı söylerken, şarkıyla uyumlu bir şekilde dans edip serbestçe yürürken, sıçrarken, şarkıya el ve ayaklarıyla eşlik ederken dikkatleri de gelişir. Ancak

41

bununla yetinmeyerek seçilen şarkıların sözlerinin de dikkat geliştirici olmasına özen gösterilmesi durumunda elde edilen yarar daha da fazla olacaktır (İ. Dinçer, 1992).

Müzikle Matematik Öğretimi

Müziğe bilimin penceresinden bakıldığında aslında müziğin hiçbir zaman tek başına bir disiplin olarak ele alınmadığı görülecektir. Müziksel aralıkları matematiksel formüllerle açıklayan Pisagor’dan, müziğin bilişsel işlevlere olan katkısına ayrıca sosyal değişimlerin ve popüler kültürün müziğe etkisine kadar geniş çevrede müziğin çok sayıda olay, durum ve nesne ile karşılıklı etkileşim içerisinde bulunan bir fenomen olduğu fark edilecektir. Müzik bu nedenle disiplinler arası bir karaktere sahiptir (Özmenteş, 2012).

Müziğin bu disiplinler arası özelliği etkin bir şekilde matematik öğretimi için de kullanılabilir. Ancak A. Yıldırım (1996)’a göre disiplinler arası öğretim bir ders saati içerisinde biraz matematik ya da müzik işlemek değildir. Böyle yapay bir birleştirme disipliner öğretime kılıf geçirmekten başka bir işe yaramaz. Gerçek manada disiplinler arası öğretim ise kavramlar ya da problemlerin organize edilerek, farklı alanlardan bilgilerin etkili bir biçimde bütünleştirilmesiyle yapılır.

Etkili öğretmenler; matematiği diğer derslerle bağlantılı ve onlarla bütünleştirilmiş şekilde öğretmelidir. Bundan dolayı öğretmenlerin matematikte duyarlılık sağlamak adına pedagojik bilgilerinin yanı sıra sanatsal bilgilerini de geliştirmeleri etkili matematik öğretimi ve ders dizaynı hususunda onlara çok çeşitli alternatifler üretmektedir (An, Tillman, Boren & Wang, 2014). Ayrıca beyin araştırmalarının sonuçlarıyla matematik derslerinde sadece mantıksal düşünmeyi kullanma anlayışı da artık sona ermiştir (Jensen, 2006).

Weinberger’e göre müzik ve matematik arasında bir ilişki vardır ve erken yaşlarda çocuklara müzik dinletmek daha sonra matematiği kolay anlamalarına yardımcı olabilir. Çünkü müzik daha sonraki bilişsel aktiviteler için kritik derecede öneme sahiptir (Jensen, 2006). Müzik dinleme ve müzik dersleri kısa vadeli ve uzun vadeli zihinsel faydalar sağlar. Müzik birçok yeteneği faaliyete geçirmesinin yanı sıra soyut mantıksal kavramları algılamada da bir araçtır (Schellenberg, 2005).

Müzik sayesinde öğrenciler soyut bir kavram olan matematiği sadece görmekle kalmazlar aynı zamanda üretebilirler. Örneğin pascal üçgenini söyleyebilirler. Hatta söylemekle de kalmayıp duyabilirler. Bu yolla öğrencilerin tüm duyularını kullanabilme avantajları açığa

42

çıkar. Sonuç olarak öğrenciler matematiksel olarak yapılandırılmış müzik kalıplarını dinleyerek matematiğin önemini daha iyi kavrayabilmektedir (Padula, 2009).

Müzik sınıfta olumlu ve rahatlatıcı bir atmosfer yaratmasının yanı sıra uzun süreli hafızaya da gerekli olan duygusal bütünleşme için fırsat tanır. Ayrıca sınıflarda istenmeyen seslerin (sanayi veya trafik gürültüsü vb) maskelenmesini sağlar. Müzik heyecanı yatıştırmak, sınavdan önce stresi engellemek ve konuyu pekiştirmek için kullanılabilir. 1972- 1992 yılları arasında bu konu ile ilgili yapılmış olan yüzlerce deneysel çalışmayı Geleceğin Müzik Projesi kapsamında inceleyen üç eğitimci müziğin matematiğe ve genel okul başarısına yardımcı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bununla birlikte araştırmacılar müziğin yaratıcılığı arttırdığını, öğrencinin öz saygısını ve toplumsal becerilerini geliştirdiğini keşfetmiştir. Gardner’ e göre de müzik, matematik ve üç boyutlu düşünme becerilerini öğrenmeye katkı sağlamaktadır (Campbell, 2002, s.220). Bu nedenle matematik ve fen puanları en yüksek olan üç ülkenin (Japonya, Macaristan ve Hollanda) temel eğitim programları incelendiğinde de yoğun olarak müzik ve sanat eğitiminin bulunduğu görülmektedir (Jensen, 2006).

Tarih boyunca ritim ve kafiye bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde öğretim aracı olarak kullanılmıştır (R. Brown & Brown, 1997). Aynı durum matematik öğretimi için de geçerlidir. Çocuklar ritmik sayma yaparken, çarpım tablosunu ezbere söylerken farkında olmadan söylediklerine bir ritim katmakta, hatta çarpım tablosunu ezberlemek kolay olsun diye “7x10=70 Aaa! Çarpım tablosu bitmiş” gibi çeşitli kafiyeli cümleler bile kurmaktadır. Matematik ve müzik birbirleriyle ilişkili iki disiplindir. Ancak Terzioğlu’na göre ikisi karşılaştırıldığında matematiğin bu konuda küçük bir şanssızlığı vardır. Her insan bir tür müziği sever, dinler. Ama her insan matematikteki estetiği, güzelliği göremez. Çünkü matematik bilmediği için bu güzellikten yoksundur. Bu ise bir kayıptır (Sertöz, 2013). Bu önemli kaybı gidermek, matematiği daha bilinir kılmak için ilişkili oldukları düşünülen, herkes tarafından sevilen ve dinlenen ayrıca öğrenmeye de pozitif katkıları bulunan müziğin matematik öğretiminde kullanılması araştırmalara konu olmuştur. Bu çalışmalar sonucunda müziğin matematik ve diğer derslerin öğretiminde kullanılmasına yönelik olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Müzikle öğretime ilişkin yapılan araştırmaların bir kısmına ilgili araştırmalar başlığı altında yer verilmiştir.

43 İlgili Araştırmalar

Müzikle Öğretim ile İlgili Araştırmalar

Müzikle disiplinler arası hazırlanmış olan araştırmaların çoğu yakın tarihlerde yapılmıştır, günümüze gelindikçe bu disiplinler arası çalışmalarda artış gözlenmektedir (Ece & Çeşit, 2011). İlgili literatür incelendiğinde genellikle yapılan araştırmaların dil öğretimi alanında yoğunlaştığı görülmektedir.

Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu’nda yabancı dil eğitiminde öğrencilerin sözcük öğrenmelerine müzik unsurunun etkisini belirlemek amacıyla bir araştırma yapılmıştır. Hızlı orta öncesi düzeyde (PIF) 57 öğrenci ile gerçekleştirilen bu araştırmada arka planda müzik dinletilen deney grubundaki öğrencilerin aynı etkinlikleri müziksiz bir ortamda yapan kontrol grubu öğrencilerine göre sözcük öğrenmede daha başarılı oldukları gözlemlenmiştir. Yine bu araştırmaya göre müzik, öğrencilerin kavram veya nesne belirten sözcükleri görsel bir imge haline getirmelerini sağlamış, sözcüklerin uzun süreli belleğe aktarılmasını kolaylaştırmıştır. Müzik sözcükleri belleğe kodlamayı kolaylaştırmanın yanı sıra öğrencilerin sosyal ilişkilerini de olumlu etkilemiştir (Cengiz, 2004).

Principal dergisinde yayımlanan 8. ve 9. sınıf öğrencileriyle yapılmış bir araştırmaya göre de öğrencilere arka planda müzik dinletildiğinde okuduklarını anlama becerilerinin arttığı gözlemlenmiştir (Jensen, 2006).

Müzikle öğretimle ilgili farklı branşlarda da araştırmalara rastlamak mümkündür. Örneğin, Amerika’ da yapılan bir araştırmada 6 uzman ortaokul tarih öğretmeninin tarih derslerinde müzik kullanma stratejileri incelenmiştir. Araştırmadaki öğretmenlerin büyük çoğunluğu derslerinin 10-15 dakikalık kısmında müziği egzersiz olarak kullanırken, birkaç öğretmen tüm ders boyunca müziği kesintisiz olarak kullanmıştır. Bulgulara göre; tarih öğretmenlerinin öğretim esnasında müzik kullanımı, öğrencilerin sınav puanlarında, öğrenme sürecine dâhil olmalarında ve derse katılımlarında önemli farklılıklar göstermiştir. Araştırma kapsamındaki genel yargıya göre müzik dersi geliştirmekte ve öğrencilerin tarih dersini daha derinlemesine anlamalarını sağlamaktadır. Veriler göstermiştir ki; ortaokul öğretiminde müzik etkili bir stratejidir. Çünkü müzik insan deneyimlerinin bütünleyici bir parçası, çağlar boyunca kültürel tarihin sözcüsüdür (Baker, 2011).

44

Benzer çalışmalara Türkçe derslerinde de rastlamak mümkündür. Kelime kazanımında müziğin etkisini incelemek amacıyla ilköğretim 6. ve 7. Sınıf seviyelerinden birer tane deney ve kontrol grubu oluşturulmuştur. 87 öğrencinin yer aldığı çalışmada Türkçe derslerinde deney gruplarına kelime ve kelime grupları müzik eşliğinde öğretilirken, kontrol gruplarına geleneksel yöntemle öğretilmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; kelime kazanımında müziğin kullanılması geleneksel yönteme göre başarıyı artırmıştır. Ayrıca müzik kullanımı öğrencilerin derse güdülenmesine de yardımcı olmuştur (Çelikkol, 2007).

Yine Türkçe derslerinde yapılan, müziksel ritmik zekaya yönelik etkinliklerin dil bilgisi öğretiminde akademik başarıya etkisini incelemeyi amaçlayan bir araştırmada da 7. Sınıf seviyesinde her birinde 17 öğrencinin bulunduğu deney ve kontrol gruplarında öğretim çalışmaları yapılmıştır. Kontrol grubunda ise öğrenci çalışma kitabındaki etkinliklerle öğretim yapılmıştır. Sonuç olarak müziksel ritmik zekaya dayalı etkinliklerin kullanıldığı deney grubunda anlamlı farklılık görülmüştür (Güney, Aytan & Şengül, 2014).

Sanat eğitiminde de disiplinler arası etkileşimin kullanılması başarılı çalışmaların ve olumlu tutumların oluşmasında etkili olmuştur. Ortaokul öğrencileriyle yapılan bir çalışmada resim derslerinde öğrencilere müzik literatüründeki beş farklı dönemden müzikler dinletilmiştir. Öğrencilerin müziklerden duyumsadıklarını kâğıt yüzeyine aktarmaları istenmiştir. Müzikle ve müzik olmadan yapılan çalışmalar, öğrenci anketleri dikkate alınarak değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda birbiriyle ilişkisi olan müzik ve resim dersleri arasında disiplinler arası etkileşimle sanat etkinliklerinde daha aktif ve kalıcı bir öğrenme gerçekleştirilebileceği ortaya çıkmıştır. Çalışmaların müzik eşliğinde yapılması öğrencilerin konuya odaklanmasını kolaylaştırmış ve uygulamayı olumlu etkilemiştir (Korkmaz, 2007). Okul öncesi dönem 60-72 aylık çocukların kavram gelişiminde müzik eğitiminin etkilerinin incelenmesi amacı ile yapılan bir çalışmada da (Boş/Dolu), (Tek/Çift), (Sesli/Sessiz), (Renk), (Korku), (Mutluluk), (Şaşkınlık), (Kızgınlık), (Üzgün) kavramlarının öğretilmesi amacı ile müzik, drama ve materyal geliştirerek 12 hafta sürecek bir müzik dersi programı hazırlanmıştır. Araştırma sonucunda müzik eğitiminin bilişsel gelişim basamakları içerisinde kavram gelişimine büyük ölçüde etkisi olduğu belirlenmiştir (Avşalak, 2008). Müziğin farklı branşlarla bir arada kullanımının eğitime olan etkilerini konu edinen araştırmaların sonuçları incelendiğinde; müziğin, öğrencilerin bilişsel, duyuşsal, devinişsel, gelişimlerini sağladığı, farklı alanlarda ders sırasında müzik destekli bir eğitim ile öğrenmelerin daha etkili ve kalıcı olarak gerçekleştiği, öğrencilerin derse karşı ilgi, dikkat

45

ve tutumlarının arttığı görülmektedir. Özel eğitim alanında ise; öğrenme, iletişim, sosyalleşme sorunu yaşayan öğrencilerin müzik destekli eğitim sürecinde olumlu tavırlar sergiledikleri belirlenmiştir. Resim çalışmalarında da öğrencilerin daha yaratıcı, özgür çalışmalar sergiledikleri ve müziğin öğrencilerin duygu ve düşüncelerine olan etkilerinin resim çalışmalarıyla somutlaştığı gözlenmiştir (Ece & Çeşit, 2011).

Müzikle Matematik Öğretimi ile İlgili Araştırmalar

Müzikle disiplinler arası nitelikte yapılan araştırmalarda müzik destekli eğitimin olumlu sonuçları gözlenmiştir. Bunun yanı sıra müzik ile sayısal alan arasında daha kuvvetli bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Disiplinler arası çalışmaların sonucunda, derslerde farklı öğrenme yöntemleri kullanmanın öğrenmenin daha etkili ve kalıcı gerçeklemesini sağladığı, öğrencilerin ve öğretmenlerin derse olan tutumlarını olumlu yönde etkilediği görülmüştür (Ece & Çeşit, 2011).

Müzikle matematik öğretiminin temelinde müzik ve sayısal düşünme arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalar bulunmaktadır. Örneğin sayısal ve sözel eğitimli öğrencilerin melodi tekrarına yönelik müziksel algılama performanslarını karşılaştıran bir araştırmada sayısal eğitim almış öğrencilerin melodi tekrarına yönelik müzikal algı derecelerinin HFD (Hızlı Fourier Dönüşümü) analizi sonucundaki ortalama değerleri beklenen yüksek değerlere karşılık gelmiştir. Melodiye ve sayısal grup ortalamalarına ait spektral eğriler oldukça yakın bir paralellik göstermiş, sayısal grubun piyanoda verilen melodiyi yeterli düzeyde algıladığı belirlenmiştir. Bu araştırma sayısal eğitim almış son sınıf öğrencilerinin müziği iyi derecede algılamış olması sonucuna ulaşarak müzik ve sayısal düşünme arasında yüksek bir ilişkinin varlığını ortaya koymuştur (Hardalaç, 2006).

Göğüş (2008) Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı İlköğretim Okulu 6., 7. ve 8. sınıf öğrencilerine verdiği eğitimde, aynı müzik yeteneği sınavı ile okula alınan öğrencilerden bazılarının yeteneklerini geliştirme konusunda güçlükler yaşadığını, bu güçlüklerin her zaman yetenek düzeyi, düzenli çalışma gibi nedenlerle açıklanamadığını, aynı öğrencilerin Matematik dersinde de güçlüklerle karşılaştığını tespit etmiştir. Fark ettiği bu durumu araştırmak amacıyla matematik dersi ile müziksel işitme yeteneğinin geliştirilerek müzik okur-yazarlığının sağlanmaya çalışıldığı Solfej-Dikte-Teori dersi başarı puanlarını iki yıl üst üste karşılaştırmıştır. Araştırmanın müzik yeteneğine sahip öğrenciler üzerinde yapılması konunun farklı bir yönden ele alınmasını sağlamış, sonuç olarak da müzik yeteneğine sahip

46

olduğu halde müziksel öğrenmede zorlanan çocukların matematiksel öğrenmede de zorluklar yaşadığı, dolayısıyla öğrencilerin matematiksel ve müziksel kavramları öğrenme başarıları arasında bir ilişki olduğu belirlenmiştir.

Benzer şekilde müzik matematik yeteneği ilişkisini incelemeyi amaçlayan farklı bir çalışmada da 8-9 yaş öğrencilerine WISC-R zeka ölçeği alt testleri (sayı dizisi, aritmetik, şifre) ve araştırmacı tarafından hazırlanan ritimsel yetenek testi uygulanmıştır. Elde edilen bulgulara göre, uygulanan ritim testi sonuçları ile matematiksel-mantıksal zekanın ölçümüne yönelik uygulanan WISC-R zeka ölçeği alt test sonuçları arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (Atli, 2007).

Müzikle matematik öğretimi konusunda ülkemizde okul öncesi öğrencileriyle yapılan araştırmalar çoğunluktadır. Örneğin, Dikici (2002) tarafından yapılan bir araştırmada, Orff öğretisi temelinde verilen müzik eğitiminin beş altı yaş çocuklarının matematik becerilerine etkisi incelenmiştir. Bunun için araştırmaya alınan kırk sekiz çocuktan deney grubundakilere, Orff öğretisine yönelik yirmi dört eğitim programı uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre çocuklara verilen müzik eğitimi sadece deney grubundakilerinin matematiksel becerilerinde artışa neden olmuştur. Ayrıca matematik becerilerindeki bu artışta yaş, cinsiyet, anne ve babanın öğrenim durumu gibi faktörlerin de etkili olmadığı görülmüştür.

Karşal (2004) doktora çalışmasında okul öncesi dönem çocuklarında matematik yeteneği ve müzik yeteneği arasındaki ilişkiyi incelemiş ve müzik eğitiminin matematik performansı üzerine etkisini araştırmıştır. Araştırma kapsamında matematik ve müzik yeteneği arasındaki ilişkiyi incelemek için anaokuluna devam eden beş-altı yaş grubundaki toplam iki yüz yirmi beş çocuğa matematik ve müzik yetenek testleri uygulanmıştır. Elde edilen sonuçlara göre matematik yeteneği ve müzik yeteneği arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmüştür. Ayrıca aynı çalışmada, okul öncesi dönemde verilen müzik eğitiminin matematik performansı üzerine etkisi de araştırılmıştır. Yapılan bu deneysel araştırmaya 10’u kontrol 10’u da deney grubunda olan 20 öğrenci katılmıştır. Deney grubundakilere 7 ay boyunca matematik faaliyetleri süresince arka planda müzik dinletilmiştir ve haftada iki kez matematiksel kavramları içeren şarkılarla müzik eğitimi verilmiştir. Sonuçta deney grubunda müzik eğitim programına katılan çocukların matematiksel performansları eğitime katılmayan çocuklardan daha yüksek bulunmuştur.

47

Altı yaş grubunda geri planda dinletilen müziğin çoklu zekâ alanlarına etkisini belirlemeyi amaçlayan bir araştırmada 2 ay boyunca haftada 5 eğitim gününde ortalama 3 saat süreyle Barok dönemin Largo müzikleri deney grubuna geri plan müziği olarak dinletilmiştir. 30’u deney, 30’u kontrol grubunda bulunan 60 adet 6 yaş çocuğuyla yapılan çalışmanın sonuçlarına göre, deney grubundaki öğrencilerin TIMI Çoklu Zekâ Alanları Ölçeğinin müzik, matematik ve kişilerarası zekâ alanları, alt testlerinden aldıkları son test puanları ön test puanlarından ve kontrol grubu öğrencilerinin aynı alt testlerden aldıkları son test puanlarından anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (Koca, 2010).

İlköğretim öğrencileriyle yapılan benzer araştırmalarda da aynı sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin M. Dinçer (2008) tarafından ilköğretim ikinci sınıf öğrencileriyle yapılan bir araştırmada matematik derslerinde müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla yapılan öğretimin öğrencilerin akademik başarılarına ve derse karşı olan tutumlarına etkisini belirlemek amaçlanmıştır. Deney ve kontrol gruplarında 29 öğrencinin bulunduğu çalışmada deney grubunda müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla etkinlikler oluşturulmuş, kontrol grubunda ise geleneksel matematik öğretimi uygulanmıştır. Sonuç olarak, geleneksel matematik öğretimine göre müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla yapılan matematik derslerinin öğrenci başarısı açısından daha etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca bu öğretim yöntemi öğrencilerin derse karşı olumlu tutum geliştirmelerini de sağlamıştır.

Müziklendirilmiş matematik oyunlarıyla yapılan başka bir çalışma da Yılmaz-Bolat ve Dikici- Sığırtmaç (2006) tarafından 3 farklı okulda anasınıfına devam eden 30 öğrenciyle gerçekleştirilmiştir. 6 yaş çocuklarının sayı ve işlem kavramlarını kazanmalarında müzikli oyun etkinliklerinin etkisini belirlemeyi amaçlayan araştırmada 10’ar kişilik bir deney iki kontrol grubu oluşturulmuştur. Deney süresince deney grubunda sayı ve işlem kavramı müzikli oyun etkinlikleri kullanılarak, kontrol gruplarında ise farklı etkinliklerle verilmiştir. Eğitim 12 hafta, haftada iki gün yarım saat olacak şekilde yapılmıştır. Sonuç olarak sayı ve işlem kavramı açısından, ön test puan ortalamalarına göre deney ve kontrol grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı, son test puan ortalamaları arasında ise deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu tespit edilmiştir. Kontrol grupları arasında ise istatistiksel olarak manidar bir farklılık bulunamamıştır. Buna göre; sayı ve işlem kavramı eğitiminin, deney grubundaki çocuklar tarafından daha başarılı bir şekilde edinilmesi müzikli oyunlarla eğitimin öğrenmedeki pozitif etkisini göstermiştir.

48

Benzer şekilde ABD’de ilköğretim üçüncü sınıf öğrencileriyle yapılan bir araştırmada; müziğin matematik eğitimine entegresinin matematik başarısı, tutum, kendine güven, motivasyon ve kullanışlılık gibi yönlere etkisini karşılaştırabilmek amacıyla iki grup oluşturulmuştur. 9 haftalık süreçte deney grubunda müzikli matematik eğitimi, kontrol

Benzer Belgeler