• Sonuç bulunamadı

1. GİRİŞ

1.8. İstenmeyen Öğrenci Davranışları ile İlgili Kuramsal Çerçeve

1.8.1. İstenmeyen Davranışlara Neden Olan Etmenler

1.8.1.5. Öğrencilerin Bireysel Özellikleri Ve Gereksinimleri

bunu hemen fark edip müdahale etmeye çalışması gerekmektedir(Öztürk, 2002,s.

171–172).

gibi sınıftaki diğer öğrencilerinde olumsuz davranışlara yönelmesine neden olmaktadır(Öztürk, 2002,s. 141).

Öğrenci davranışları kalıtım ya da baskı grupları ile şekillenirken, okul tarafından kontrol edilemediği durumlarda olmaktadır. Öğretmenler, kritik gelişim dönemlerine ait bazı özellikleri iyi bilmeli ve onların ihtiyaçları doğrultusunda davranışları kontrol altına almayı sağlamaktadırlar(Erden, 2005,s. 49). Öğrencilerin gelişim dönemlerine özgü akademik ihtiyaçları şu şekilde sıralanabilir,

ƒ Hedeflenen öğrenme etkinliklerinin farkında olma, kavrama ve değer yükleme

ƒ Öğrenme sürecinde etkili olma

ƒ Aktif katılım özelliğine sahip olma

ƒ Kazandığı bilgi ve davranışları uygulayabilecek olgunluğa

ƒ Başarı duygusu

ƒ Dönütleri uygulanabilir hale getirme

ƒ Güvenli ve düzeni iyi sağlanmış bir öğrenme ortamına sahip olma

ƒ Öğrendiklerini yaşantısına aktarabilmek için zamana ihtiyaç duyma

ƒ Başarılı arkadaş ilişkileri

Birbirinden farklı kişilik özelliklerine sahip öğrenciler, birbirlerinin farklı geçmiş yaşantılarından etkilenmekte ve sınıf içerisinde kendilerine çizdikleri role uygun davranmaya başlamaktadırlar. Bu rolün çizilmesini etkileyen faktörler bireyin hem okul öncesi aile ve sosyal çevresinin hem de öğretmenin ona karşı davranışları ve onu algılama biçimi olarak görülmektedir. Özgüveni olmayan, yeterliliği zayıf öğrenciler sorumluluk almaktan rahatsızlık duydukları için başarısızlık duygusuna kapılırlar. Bu durumdan dolayı hiçbir faaliyette aktif olarak yer almadıklarından,öğretmenler çoğu zaman bu çocukları algılamak yerine çoğunlukla sorumsuzluk ve görevden kaçmakla suçlarlar(Öztürk, 2002,s. 149-150).

Sınıf öğretmeninin bu durumu ortadan kaldırabilmesi için bu öğrencilere bulundukları ortama ait olduklarını hissettirebilmesi ve başarılarını tadabilecekleri ortamlarda görev almalarını sağlayabilmesi gerekmektedir. Sınıf içerisinde vereceği her türlü görev bu öğrencilerin kendilerini özel ve önemli hissetmelerini sağlayacaktır. Böylelikle bu öğrenciler olumsuz davranışlar göstermek yerine, güven dolu ve kendilerini başarıya götürecek davranışlar sergilemektedirler.

Öğrenci ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulduğu etkinlikler, onların daha etkili olmalarını sağlamaktadır. Bu durum gerçekleşmediğinde öğrencilerin istenmeyen davranışları artmakta, öğretmenin sınıf kontrolü zorlaşmaktadır(Erden, 2005,s. 49).

Aşırı aktif, kendini lider olarak gören ve sınıfı kendi hâkimiyeti altına almaya çabalayan kişilik özelliğine sahip öğrenciler, sınıftaki her faaliyette kendilerini hep merkez olarak algılar ve kendi görüşlerini kabul ettirmeye çalışırlar. Sınıf ortamında uygun olmayan konuşma tarzları sergileyerek öğretmene de kafa tutma eğilimi olan bu öğrencilere karşı eğer zamanında önlem alınmazsa bütün sınıfı etkileyecek olumsuzluklar ortaya çıkmaktadır(Öztürk, 2002,s. 149–150).

Sınıf öğretmeni böyle bir durumu ortadan kaldırabilmek için bu tarz öğrencilerin başarılarını ön plana çıkarmalıdır. Onların kendilerini ön plana çıkarmalarını sağlayacak her türlü etkinlik, başarı duygularını tatmin edecek ve üstün oldukları yönlerin takdirler karşılanmasını sağlayacaktır.

Öğrencilerin kendi davranışlarını etkileyen nedenler; kendi başarısızlıklarına sürekli anlam yüklemek, nezaket kurallarına uymamak, kişisel temizliğine dikkat etmemek, kılık kıyafetine özen göstermemek, okul dışından istenmeyen davranışları sınıfa yansıtmak olarak belirlenebilir(Yiğit, 2008,s. 45). Bunun dışında, özgüven eksikliği, kaygı, ilgi ve dikkat eksikliği, ergenliğe bağlı sorunlar, iletişim yetersizliği,

okuldan kaçma, etkili ders çalışma yöntemlerini bilmemek, okul, öğretmen ve derse ilişkin önyargılar da bu nedenlerin arasında kabul edilmektedir(Dönmez, 2008,s. 19).

Sınıfta karşılaşılan problemlerden biri de öğrencinin aile ve sosyal çevresinden edindiği değerler ve davranış kalıplarının öğrenme-öğretme ortamında kazandırılanlarla uyuşmaması ve çatışma ortamı yaratmasıdır. Bu durumda öğrenci yaşadığı ikilem sonucunda nasıl davranacağını, neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavrayamamaktadır.(Öztürk, 2002,s. 149–150).

Öğretmen böyle bir durumda öğrencinin ailesini yakından tanımalıdır. Aile içerisindeki baskın davranış kalıplarını iyi analiz etmeli ve bu kalıplardan yola çıkarak uygulayacağı davranış stratejisini iyi geliştirmelidir. Bunu gerçekleştirirken, öğrenci ve ailesiyle arasında kuracağı empatik düşünme tarzı da öğretmenin onlarla arasındaki bağlantılarını kuvvetlendirecektir.

Öğrencilerin bireysel davranışlarını etkileyen nedenlerin ne olduğunu sınıf yöneticisinin ya da okul yöneticisinin bilmesi çok önemlidir. Sınıf içerisinde oluşan istenmeyen öğrenci davranışlarını önleyebilmek için öncelikle bu davranışın kaynağına inmeli ve o davranışa yönelik bir strateji geliştirmelidir. Sınıf ya da okul içerisinde oluşturulacak kurallar bütünü öğrencilerin bireysel davranışlarını daha iyi kontrol etmelerini sağlayacaktır.

Öğrenciler uygulayacakları ve kendi davranışlarını etkisi altına alacak olan kuralların oluşturulması sürecine ne kadar çok katılırlarsa, kuralları izlemeye de o kadar çok katılım sağlamaktadırlar. Öğrencilerin bu süreçteki katılımı, hem sınıfta işbirliğine ve sorumluluk bilincine dayalı bir ortam yaratılmasını hem de öğrencilerin demokratik yaşamın gereğine uygun davranış ve alışkanlıklar geliştirmesini sağlamaktadır. Öğrencilere evlerinde ya da dışarıda ne tür kurallar olduğu, bu kurallarla uyup uymadıkları, uymamaları durumunda ne tür sonuçlarla karşılaştıkları

sorularak yaratılacak tartışma ortamıylaöğrencilerin dikkati sınıf içerisinde uyulması gereken kurallara çekilir. Bu aşamadan sonra öğretmen, belirlediği sınıf kurallarını ve uyulmaması durumundaki yaptırımları öğrencilere sorarak beyin fırtınası yapmaya çalışır. Öğrencilerin görüşleri alınarak bu kurallar ve yaptırımlar yeniden oluşturulur ya da gerekli düzeltmeler yapılarak kurallara son şekiller verilir. Kural sistemi oluşturma da bir diğer yol; öğrencilerden sınıfta olmasını istedikleri kurallar listesini oluşturmalarıdır. Öğrencilerden gelen görüşler bir yerde toplanarak yine öğrenciler tarafından tartışılır ve oylanır. En çok oyu alan kurallar gerektiğinde yeniden ifade edilir ve böylece sınıfta uyulacak kurallar listesi tamamlanmış olur(Aksoy, 2002,s. 21).

Bir sınıf öğretmeninin hiçbir öğrencisini başarısız olarak görmemesi gerekmektedir. Öğrencileri başarısız olarak gördüğü her an onun sınıf içerisindeki davranış yönetimini zorlaştıracak, olumsuz davranışlar sergilemeyen öğrencilerin bile böyle bir kaygı içerisine düştüklerinde bu tip davranışlar göstermelerine neden olacaktır.

Öğretmenlerin öğrencilere yönelik algısı ve davranışları öğrencilerin başarılarından etkilenir ve başarılı öğrencilere yönelik davranışları onların kendilerine güvenlerini sağlama ve başarılarını destekleme yönünde olmalıdır.

Sınıftaki problemli davranışları gösteren öğrenciler çoğunlukla başarısız olan çocuklardır. Bilişsel giriş davranışlarındaki eksiklikler uygun öğrenme ve çalışma stratejilerini yeterli kullanmamaları, öğretmenin programı yetiştirmek için dersi hızlı işleme çabası ve çoğunlukla başarılı öğrencileri hedefleyerek onlarla iletişim kurması, başarısız çocukların öğrenmelerini olumsuz yönde etkilemekte ve derste kazandırılmaya çalışılan bilgileri zihinsel yapılarında yeterince anlamlandırılarak işleyememekte ve anlamlı bir şekilde depolamakta zorlanmaktadırlar. Öğretmenler

de bu öğrencileri başarısız olarak algıladıkları ve başaramayacakları endişesi taşıdıkları için daha az öğrenme göreviyle karşı karşıya getirmektedirler. Bu durumda olumsuz davranışları göstermeleri için daha fazla fırsata sahip olmalarına ortam sağlamaktadır. Okul disiplin kurallarının bu dönemlerdeki problemler üzerine bilinçsiz ve korku salar şekilde uygulanması öğrencinin buna aynı sertlikte karşı koymasına yol açmaktadır. Bu durumda öğrenci okuldan soğumakta ya da çevresindekilere zarar verme eğilimi göstermektedir. Öğrenciler okula devam ettikleri durumlarda dahi olumsuz bir tutum içine girerek akademik açıdan önemli başarısızlıklar göstermektedirler(Öztürk, 2002,s. 149–150).

Yapılan araştırmalarla, okula istekle ve heyecanla başlayan öğrencilerin, okulun ilk yıllarından itibaren istekliliklerini yitirdikleri ve okula karşı olumsuz tutum sergiledikleri ortaya çıkmıştır.MASLOW’ un hiyerarşisinden yola çıkarak bireyin öncelikle karşılamaya çalıştığı ihtiyaçları; yeme, içme, barınma gibi fiziksel ihtiyaçları, güvende olma, ait olma-sevilme ve kendine güvenme olarak sıralanmaktadır. Bu ihtiyaçların karşılanması ile öğrencilerin başarıları arasındaki yakın ilişki kaçınılmazdır. Öğretmenler öğrencilerin bu ihtiyaçlarını karşılarsa, öğrenciler bilme ve anlama ihtiyaçlarını gidermek için daha fazla istekli olmaktadırlar. Öğrencilerin öğrenmeye istekli olarak katılmaları için sınıf ortamında bulunması gereken özellikler şu şekilde sıralanabilir;

ƒ Açlık, barınma gibi fiziksel ihtiyaçları karşılanamayan öğrencilerin okulda başarılı olmaları zordur. Okul öğrencilerin fiziksel ihtiyaçlarını karşılayacak donanıma sahip olduğunda öğrenciler zihinsel yeterliliklerini rahatlıkla tamamlayabileceklerdir.

ƒ Rahat, stresten uzak, güvenli bir sınıf ortamı öğrencinin başarısızlık duygusunu ortadan kaldıracaktır.

ƒ Sevildiğini, kabul edildiğini, beğenildiğini hisseden öğrenci öğrenme ile daha fazla ilgilendiğinden sınıfta öğrencileri kaynaştıracak etkinliklere yer verilmeli ve öğrencilere sınıfın bir üyesi oldukları hissettirilmelidir. Bunun yanın da öğretmende sözel olarak ve beden diliyle öğrencileri sevdiğini, onlara değer verdiğini göstermelidir(Erden, 2005,s. 49).