• Sonuç bulunamadı

Öğrencilerin Algılanan Anne Tutumuna Göre Saldırganlık

saldırganlık puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları Tablo-9‘da verilmiştir.

Tablo–9

Öğrencilerin Algılanan Anne Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Puanlarının Ortalamaları ve Standart Sapmaları

Algılanan Anne Tutumu n x s Demokratik 449 125.26 20.01 Otoriter 72 128.24 22.97 İlgisiz 12 132.67 18.23 Toplam 533 125.83 20.41

Tablo–9 incelendiğinde algılanan anne tutumuna göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın, anne tutumunu ilgisiz olarak algılayan öğrencilerine ait olduğu görülmektedir (x=132.67). Bunu anne tutumunu otoriter olarak algılayan öğrenciler (x=128.24) ve anne tutumunu demokratik olarak algılayan öğrenciler (x=125.26) izlemektedir.

Öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin anne tutumuna göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla tek yönlü varyans analizi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo-10’da verilmiştir.

Tablo–10

Öğrencilerin Algılanan Anne Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları

Varyans Kaynağı Kareler Toplamı sd Kareler Ortalaması F p Gruplar Arası 1122.16 2 561.08 1.35 .260 Gruplar İçi 220402.64 530 415.85 Toplam 221524.80 532

Tablo–10 incelendiğinde elde edilen F değeri (1.35; p>.05) öğrencilerin algılanan anne tutumuna göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olmadığını göstermektedir.

6. Öğrencilerin Algılanan Baba Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeyleri Araştırma grubundaki öğrencilerin algılanan baba tutumuna göre saldırganlık puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları Tablo-11‘de verilmiştir.

Tablo–11

Öğrencilerin Algılanan Baba Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Puanlarının Ortalamaları ve Standart Sapmaları

Algılanan Baba Tutumu n x s Demokratik 395 124.59 19.91 Otoriter 110 126.86 21.31 İlgisiz 24 141.04 16.14 Toplam 529 125.80 20.32

Tablo–11 incelendiğinde algılanan baba tutumuna göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın, baba tutumunu ilgisiz olarak algılayan öğrencilerine ait olduğu görülmektedir (x=141.04). Bunu sırasıyla baba tutumunu otoriter olarak algılayan öğrenciler (x=126.86) ve baba tutumunu demokratik olarak algılayan öğrenciler (x=124.59) izlemektedir.

Öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin anne tutumuna göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla tek yönlü varyans analizi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo-12’de verilmiştir.

Tablo–12

Öğrencilerin Algılanan Baba Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları

Varyans Kaynağı Kareler Toplamı sd Kareler Ortalaması F p Gruplar Arası 6281.01 2 3140.51 7.80 .000* Gruplar İçi 211712.54 526 402.50 Toplam 217993.55 528 *p<.001

Tablo–12 incelendiğinde elde edilen F değeri (7.80; p<.001) algılanan baba tutumuna göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olduğunu göstermektedir.

Bu farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek amacıyla yapılan Scheffe testi sonucunda baba tutumunu ilgisiz algılayan öğrencilerin (x=141.04) saldırganlık düzeylerinin, baba tutumunu otoriter olarak algılayan öğrenciler (x=126.86) ile baba tutumunu demokratik algılayan öğrencilerin (x=124.59) saldırganlık düzeylerinden daha yüksek olduğu bulunmuştur.

7. Öğrencilerin Algılanan Öğretmen Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeyleri

Araştırma grubundaki öğrencilerin algılanan öğretmen tutumuna göre saldırganlık puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları Tablo-13‘te verilmiştir.

Tablo–13

Öğrencilerin Algılanan Öğretmen Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Puanlarının Ortalamaları ve Standart Sapmaları

Tablo–13 incelendiğinde algılanan öğretmen tutumuna göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın, öğretmen tutumunu otoriter olarak algılayan öğrencilerine ait olduğu görülmektedir (x=131.39). Bunu sırasıyla öğretmen tutumunu ilgisiz olarak algılayan öğrenciler (x=129.42) ve öğretmen tutumunu demokratik olarak algılayan öğrenciler (x=123.94) izlemektedir.

Öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin öğretmen tutumuna göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla tek yönlü varyans analizi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo-14’te verilmiştir.

Algılanan Öğretmen Tutumu n x s Demokratik 372 123.94 20.52 Otoriter 97 131.39 19.75 İlgisiz 57 129.42 18.99 Toplam 526 125.91 20.42

Tablo–14

Öğrencilerin Algılanan Öğretmen Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları Varyans Kaynağı Kareler Toplamı sd Kareler Ortalaması F p Gruplar Arası 5063.85 2 2531.93 6.19 .002* Gruplar İçi 213872.59 523 408.93 Toplam 218936.44 525 *p<.01

Tablo–14 incelendiğinde elde edilen F değeri (6.19; p<.01) algılanan öğretmen tutumuna göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olduğunu göstermektedir.

Bu farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek amacıyla yapılan Scheffe testi sonucunda öğretmen tutumunu otoriter algılayan öğrencilerin (x=131.39) saldırganlık düzeylerinin, öğretmen tutumunu ilgisiz olarak algılayan öğrenciler (x=129.42) ile öğretmen tutumunu demokratik algılayan öğrencilerin (x=124.59) saldırganlık düzeylerinden daha yüksek olduğu bulunmuştur.

8. Öğrencilerin Devam Ettikleri Okul Türüne Göre Saldırganlık Düzeyleri

Araştırma grubundaki öğrencilerin devam ettikleri okul türüne göre saldırganlık puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları Tablo-15‘te verilmiştir.

Tablo–15

Öğrencilerin Devam Ettikleri Okul Türüne Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Puanlarının Ortalamaları ve Standart Sapmaları

Okul Türü n x s

Genel Lise 179 122.40 19.16

Anadolu Lisesi 121 115.30 17.73

Meslek Lisesi 238 133.82 19.33

Toplam 538 125.85 20.35

Tablo–15 incelendiğinde devam edilen okul türüne göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın Meslek Lisesine devam eden öğrencilere ait olduğu görülmektedir (x=133.82). Bunu sırasıyla Genel Liselere devam eden öğrenciler (x=122.40) ve Anadolu Lisesine devam eden öğrenciler (x=115.30) izlemektedir.

Öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin devam edilen okul türüne göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla tek yönlü varyans analizi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo-16’da verilmiştir.

Tablo–16

Öğrencilerin Devam Ettikleri Okul Türüne Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları Varyans Kaynağı Kareler Toplamı sd Kareler Ortalaması F P Gruplar Arası 30724.04 2 15362.02 42.89 .000* Gruplar İçi 191607.36 535 358.15 Toplam 222331.40 537 *p<.001

Tablo–16 incelendiğinde elde edilen F değeri (42.89; p<.001) devam edilen okul türüne göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olduğunu göstermektedir.

Bu farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek amacıyla yapılan Scheffe testi sonucunda Meslek Lisesine devam eden öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin (x=133.82), genel lise öğrencilerinin saldırganlık düzeyleri (x=122.40) ile Anadolu lisesi öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinden (x=115.30) daha yüksek olduğu bulunmuştur.

9. Öğrencilerin Sosyal Kültürel Faaliyetlere Katılım Durumuna Göre Saldırganlık Düzeyleri

Araştırma grubundaki öğrencilerin sosyal kültürel faaliyetlere katılım durumuna göre saldırganlık puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları Tablo-17‘de verilmiştir.

Tablo–17

Öğrencilerin Sosyal Kültürel Faaliyetlere Katılım Durumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Puanlarının Ortalamaları ve Standart Sapmaları

Katılım Durumu n x s Aktif 193 125.49 19.13 İzleyici 268 124.93 21.17 İlgisiz 71 130.47 19.95 Toplam 532 125.87 20.33

Tablo–17 incelendiğinde sosyal kültürel faaliyetlere katılım durumuna göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın sosyal kültürel faaliyetlere katılım durumu ilgisiz olan öğrencilere ait olduğu görülmektedir (x=130.47). Bunu

sırasıyla sosyal kültürel faaliyetlere katılım durumunu aktif olarak gören öğrenciler (x=125.49) ve sosyal kültürel faaliyetlere katılım durumunu izleyici olarak gören öğrenciler (x=124.93) izlemektedir.

Öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin sosyal kültürel faaliyetlere katılım durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemek amacıyla tek yönlü varyans analizi yapılmış ve analiz sonuçları Tablo-18’de verilmiştir.

Tablo–18

Öğrencilerin Sosyal Kültürel Faaliyetlere Katılım Durumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Tek Yönlü Varyans Analizi Sonuçları Varyans Kaynağı Kareler Toplamı sd Kareler Ortalaması F P Gruplar Arası 1760.76 2 880.38 2.14 .119 Gruplar İçi 217743.80 529 411.61 Toplam 219504.56 531

Tablo–18 incelendiğinde elde edilen F değeri (3.14; p>.05) sosyal kültürel faaliyetlere katılım durumuna göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olmadığını göstermektedir.

10. Öğrencilerin Problem Çözme, Özsaygı ve Akran Baskısı Puanlarının, Saldırganlık Düzeylerini Yordamasına İlişkin Bulgular

Araştırma grubundaki öğrencilerin problem çözme, özsaygı, akran baskısı ve saldırganlık puanlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları Tablo-19‘da verilmiştir.

Tablo–19

Öğrencilerin Saldırganlık, Akran Baskısı, Problem Çözme ve Özsaygı Puanlarının Ortalamaları ve Standart Sapmaları

n x s

Saldırganlık 538 125,85 20.35

Akran Baskısı 538 51.26 13.93

Problem Çözme 538 109.89 17.58

Özsaygı 538 48.78 8.91

Öğrencilerin problem çözme, özsaygı ve akran baskısı puanlarının saldırganlık puanlarını ne ölçüde yordadıklarını test etmek için çoklu regresyon analizi uygulanmış ve regresyon analiz sonuçları Tablo-20‘de verilmiştir.

Tablo–20

Öğrencilerin Problem Çözme, Özsaygı, Akran Baskısı Puanlarının, Saldırganlık Düzeylerini Yordamasına İlişkin Çoklu Regresyon Analizi

Sonuçları

Değişken B Standart Hata β T p İkili r Kısmı r

Sabit 72.03 8.19 8.80 .000 Akran Baskısı 0.48 0.05 0.34 9.16 .000 0.46 0.38 Problem Çözme 0.37 0.04 0.32 7.83 .000 0.47 -0.14 Özsaygı -0.24 0.09 -0.11 -2.71 .007 -0.32 -0.12 R= 0.58 R2 = 0.34 F= 90.87 p= .000

Akran baskısı, Problem çözme becerisi ve özsaygı bağımsız değişkenlerinin saldırganlık bağımlı değişkenine ait toplam varyansın ne kadarını yordadıklarını belirlemek amacıyla doğrusal regresyon analizi yapılmıştır.

Yordayıcı değişkenlerle bağımlı değişken arasındaki ikili ve kısmı korelasyonlar incelendiğinde akran baskısı ile saldırganlık arasında pozitif ve orta düzeyde ilişkinin (r=0.46) olduğu diğer değişkenler kontrol edildiğinde iki değişken arasındaki korelasyonun r=0.38 olarak hesaplandığı görülmektedir. Problem çözme ile saldırganlık arasında pozitif ve orta düzeyde ilişkinin (r=0.47) olduğu diğer değişkenler kontrol edildiğinde iki değişken arasındaki korelasyonun r= -0.14 olarak hesaplandığı görülmektedir. Özsaygı ile saldırganlık arasındaki ilişki incelendiğinde ise negatif ve orta düzeyde ilişkinin (r= -0.32) olduğu diğer değişkenler kontrol edildiğinde iki değişken arasındaki korelasyonun r= -0.12 olarak hesaplandığı görülmektedir.

Akran baskısı, problem çözme becerisi ve özsaygı değişkenleri ile öğrencilerin saldırganlık puanları anlamlı bir ilişki vermektedir. Akran baskısı, problem çözme becerisi ve özsaygı puanları saldırganlıktaki toplam varyansın yaklaşık %34’nü açıklamaktadır.

Standardize edilmiş regresyon katsayısına (β) göre, yordayıcı değişkenlerin saldırganlık üzerindeki göreli önem sırası akran baskısı (β=0.34), problem çözme becerisi (β=0.32) ve özsaygı puanlarıdır (β=-0.11). Regresyon katsayılarının anlamlılığına ilişkin t testi sonuçları incelendiğinde her üç değişkenin de saldırganlık üzerinde anlamlı derecede birer yordayıcı oldukları görülmektir.

Regresyon analizi sonuçlarına göre saldırganlığın yordanmasına ilişkin regresyon eşitliği şu şekildedir:

SALDIRGANLIK= 72.031+ 0.48 (Akran Baskısı) + 0.37 (Problem Çözme) - 0.24 (Özsaygı)

Yukarıdaki eşitlikten şunları söyleyebiliriz; akran baskısı puanında 1 puanlık artış saldırganlık puanında 0.497 puanlık bir artış anlamına gelmektedir. Problem çözme becerisindeki 1 puanlık artış saldırganlık puanında 0.366 puanlık artış anlamına gelmektedir. Özsaygıda oluşan 1 puanlık düşüş saldırganlık puanının 0.243 puan artması anlamına gelmektedir.

BÖLÜM V

TARTIŞMA VE YORUM

Bu bölümde, araştırmada elde edilen bulguların tartışma ve yorumuna yer verilmiştir. Lise öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinin, cinsiyet (kız ve erkek), sınıf düzeyi (9,10,11), algılanan başarı durumu (çok iyi, iyi, orta, düşük, çok düşük), sosyo-ekonomik düzey (düşük, orta, yüksek), algılanan anne, baba ve öğretmen tutumu (demokratik, otoriter, ilgisiz), okul türü (genel, meslek, anadolu), sosyal kültürel faaliyetlere katılım (aktif, izleyici, ilgisiz) durumlarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı ile problem çözme, akran baskısı ve özsaygı puanlarının saldırganlık puanlarını yordamadaki gücüne ilişkin elde edilen bulguların yorumu ve tartışması yapılmıştır.

1. Öğrencilerin Cinsiyete Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Bulguların Tartışma ve Yorumu

Öğrencilerin, cinsiyete göre saldırganlık düzeylerinin farklılık gösterip göstermediğine ilişkin bulgulara bakıldığında, erkek öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin, kız öğrencilerin saldırganlık düzeylerinden daha yüksek olduğu görülmektedir. Bu farkın anlamlı olup olmadığı t testi ile kontrol edilmiş ve ortalamalar arası farkın anlamlı olduğu görülmüştür Bu bulgular lise öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinde, cinsiyete göre anlamlı bir fark olduğunu göstermektedir (Tablo–2). Erkek öğrencilerin saldırganlık düzeyinin kız öğrencilerin saldırganlık düzeyinden daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Ülkemizde yapılan araştırmalarda bu konuda farklı sonuçlara ulaşılmıştır. Doğan (2001), yaptığı araştırmada kızların saldırganlık düzeylerinin, erkeklerin saldırganlık düzeylerinden daha fazla olduğu sonucuna ulaşmıştır ve bu fark anlamlı bulunmuştur. Diğer yandan Tuzgöl (1998), Gümüş (2000), Demirhan (2002), Karataş (2002), liseli öğrenciler üzerinde yaptıkları araştırmalarda erkeklerin saldırganlık düzeylerinin kızların saldırganlık düzeylerine göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. Hatunoğlu (1994), lise öğrencilerini incelediği araştırmada cinsiyete

göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık bulamamıştır. Masalcı (2001), erkek ve kız çocuklarını (12 yaş grubu) karşılaştırdığı araştırmasında cinsiyetler arasında anlamlı farklar bulmuştur. Erkeklerin anti-sosyal saldırganlık puan ortalamaları, kızlardan daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Yurt dışında yapılan çalışmalara bakıldığında; Archer ve Parker (1994), ergenlerin saldırganlık eğilimleri ve saldırganlık biçimleri üzerinde yaptığı çalışmada, erkeklerin kızlara göre saldırganlığa cevap vermeye daha hazır oldukları ve erkeklerin saldırganlığı ifade ederken daha çok doğrudan ifade edildiği sonucuna ulaşmıştır. Campbell, Saporhnik ve Muncer (1999), araştırmalarında, cinsiyetler arası farkların olduğunu, kızların sözel ve dolaylı saldırganlığı, erkeklerin ise fiziksel ve araçsal saldırganlığı daha fazla kullandıkları sonucuna ulaşmışlardır.

Araştırma sonuçlarına bakıldığında; değişik sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir. Toplumumuzun, ataerkil bir toplum olduğu düşünüldüğünde ve saldırganlığın da daha çok fiziksel olarak algılanıp kabul edilmesi bu sonucun ortaya çıkmasında etkili olabilir. Erkek bireylerin daha aktif olduğu toplumumuz da kızların daha çok pasif olarak davranışlarını sergilemesi ve fiziksel güç olarak da erkeğe göre daha zayıf olması kızların saldırganlık puanlarının, erkeklere göre daha düşük çıkmasında etkili olabilir.

Tüm bunların yanında medya ve televizyonlarda özellikle saldırgan figür olarak erkeklerin baskın olması ergenlik dönemi gibi model arayışında olan ergenlerin bu figürleri model alması araştırma sonuçlarının oluşmasında etkili olmuş olabilir.

2. Öğrencilerin Sınıf Düzeyine Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Bulguların Tartışma ve Yorumu

Öğrencilerin, sınıf düzeyine göre saldırganlık düzeylerinin farklılık gösterip göstermediğine ilişkin bulgulara bakıldığında, sınıf düzeyine göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın 11. sınıf öğrencilerine ait olduğu görülmektedir. Bunu 10. sınıf öğrencileri ve 9. sınıf öğrencileri izlemektedir (Tablo–

3). Yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda elde edilen F değerinin öğrencilerin sınıf düzeylerine göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olduğunu göstermektedir (Tablo–3).

Bu farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek amacıyla yapılan Scheffe testi sonucunda 11. sınıf öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinin 9. sınıf ve 10. sınıf öğrencilerinin saldırganlık düzeylerinden daha yüksek olduğu bulunmuştur (Tablo–4).

Tuzgöl (1998), Gümüş (2000), Demirhan (2001) ve Karataş (2001) lise öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmalarda yaş farkı ve sınıf düzeyi ile saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Güner (1995), lise öğrencilerinin saldırganlığının yaşa göre farklılaştığı sonucuna ulaşmıştır. 14–17 yaş aralığındaki ergenleri incelediği araştırmasında 16 yaş grubunun daha saldırgan olduğunu sonucuna ulaşmıştır.

Araştırma sonuçlarına bakıldığında değişik sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir. Araştırmada böyle bir bulgunun ortaya çıkmasında değişik etkenler etkili olmuş olabilir. Özellikle son yıllarda, ülkemizin önemli bir sorunu haline gelen üniversite seçme sınavı bu araştırma sonuçlarını da etkilemiş olabilir. Araştırma sonuçlarına göre, sınıf düzeyi arttıkça öğrencilerin saldırganlık düzeyinin de artması buna örnek olabilir. Son sınıf öğrencilerinin saldırganlık puanlarında gözlenen yüksek ortalama, öğrencilerin sınav stresinden kaynaklanabilir. Sınava yönelik toplumsal ve ailevi baskılar sonucu öğrencilerin saldırgan davranışlarında artış meydana gelebilir.

3. Öğrencilerin Algılanan Başarı Düzeylerine Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Bulguların Tartışma ve Yorumu

Öğrencilerin, algılanan başarı düzeylerine göre saldırganlık düzeyine ilişkin bulgulara bakıldığında, en yüksek ortalamanın başarı durumunu orta olarak algılayan öğrencilere ait olduğu görülmektedir. Bunu başarı durumunu düşük olarak algılayan öğrencilerin ortalamaları izlemektedir. En düşük ortalamanın ise başarı durumunu iyi

olarak algılayan öğrencilere ait olduğu görülmektedir (Tablo–5). Yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda elde edilen F değerinin öğrencilerin algılanan başarı durumuna göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olduğunu göstermektedir (Tablo–6).

Bu farkın hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek amacıyla yapılan Scheffe testi sonucunda başarı durumunu orta ve düşük olarak algılayan öğrencilerin saldırganlık düzeylerinin, başarı durumunu yüksek olarak algılayan olarak algılayan öğrencilerin saldırganlık düzeylerinden daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Başarı düzeyi ile saldırganlık düzeyi arasındaki ilişkilere ait araştırma bulguları farklılık göstermektedir. Başarı düzeyi düştükçe saldırganlık düzeyinin arttığını gösteren araştırma bulgularının (Gold,1978) yanı sıra başarı düzeyinin saldırganlığı artırmada tek etken olmadığını gösteren araştırma bulguları (Felhusen ve diğ.,1977) bulunmaktadır (Akt.;Demirhan,2001). Demirhan (2001), akademik başarı ile saldırganlık arasında anlamlı bir fark olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

Araştırma sonucunda başarı durumu ile saldırganlık arasında tersine bir ilişkinin olduğu gözlenmektedir. Akademik olarak başarı düzeyi düşük olan öğrencilerin grup içinde fark edilebilmek için daha saldırgan tepkiler verdiğini söyleyebiliriz. Yine akademik başarı düzeyi yüksek olan öğrencilerin sosyal ilişkilerde daha başarılı olması, sözel becerilerinin daha fazla gelişmiş olması ve karşılaşılan sorunlara yönelik yapıcı çözüm yolları kullanabilmesi sonuçların bu yönde oluşmasında etkili olmuş olabilir.

4. Öğrencilerin Algılanan Sosyo-Ekonomik Düzeye Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Bulguların Tartışma ve Yorumu

Öğrencilerin, algılanan sosyo-ekonomik duruma göre saldırganlık düzeylerinin farklılık gösterip göstermediğine ilişkin bulgulara bakıldığında, algılanan sosyo-ekonomik duruma göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın sosyo-ekonomik duruma yüksek olarak algılayan öğrencilerine ait olduğu görülmektedir. Bunu sırasıyla sosyo-ekonomik durumunu düşük olarak

algılayan öğrenciler ve sosyo-ekonomik durumunu orta olarak algılayan öğrenciler izlemektedir (Tablo–7). Yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda elde edilen F değerinin öğrencilerin algılanan sosyo-ekonomik durumuna göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olmadığını göstermektedir (Tablo–8).

Hatunoğlu (1994), ailenin gelir düzeyi ile saldırganlık arasında anlamlı bir fark olduğu sonucuna ulaşmıştır. Hatunoğlu, aile gelir düzeyini orta ve düşük olarak algılayan ergenlerin saldırganlık düzeylerinin daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır. Doğan (2001), ekonomik sorunların ergenleri olumsuz olarak etkilediğini ve ekonomik sıkıntıların fazla olduğu ailelerde yetişen ergenlerin daha fazla saldırgan davranışlar gösterdiğini ortaya koymuştur. Tuzgöl (1998), Demirhan (2002) ve Gümüş (2000), ailenin gelir durumunu algılama ile saldırganlık arasında bir farklılaşma bulamamıştır.

Araştırmalar incelendiğinde, değişik sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir. Ekonomik durum ile saldırganlık arasında ilişki olabileceğinin düşünülmesinin nedeni alt ekonomik seviyedeki bireylerin daha fazla engellemeye maruz kalması ve bunun da saldırganlığa neden olabileceğidir. Fakat araştırma sonucu bunu desteklememektedir. Bunun nedeni olarak, sosyo-ekonomik düzeyi belirlemede nesnel bir ölçüt kullanılmaması olabilir. Ayrıca araştırma grubunun bulunduğu bölgenin sosyo-ekonomik düzey olarak çok fazla farklılaşmaması ve araştırma grubunun ilçe olması araştırmada böyle bir bulgunun ortaya çıkmasında etkili olmuş olabilir.

5. Öğrencilerin Algılanan Anne Tutumuna Göre Saldırganlık Düzeylerine İlişkin Bulguların Tartışma ve Yorumu

Öğrencilerin, algılanan anne tutumuna göre saldırganlık düzeylerinin farklılık gösterip göstermediğine ilişkin bulgulara bakıldığında, algılanan anne tutumuna göre saldırganlık düzeyine ilişkin en yüksek ortalamanın anne tutumunu ilgisiz olarak algılayan öğrencilerine ait olduğu görülmektedir. Bunu anne tutumunu otoriter olarak algılayan öğrenciler ve anne tutumunu demokratik olarak algılayan öğrenciler izlemektedir (Tablo–9). Yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda elde edilen F

değeri öğrencilerin algılanan anne tutumuna göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir farkın olmadığını göstermektedir (Tablo–10).

Tuzgöl’e göre (1998), anne tutumu ile lise öğrencilerinin saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır. Gümüş (2000), liseli öğrencilerin annelerini demokratik olarak algılayıp algılamadıklarına göre saldırganlık düzeyleri arasında anlamlı bir fark olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Demirhan’a göre (2002) ise, anne tutumunu otoriter algılayan öğrencilerin saldırganlık puanları, anne tutumunu demokratik algılayanlara göre daha yüksek çıkmıştır. Anne tutumunu algılama biçimine göre, saldırganlık düzeylerinde farklılaşma olduğu sonucuna ulaşmıştır. Hatunoğlu (1994), anneleri demokratik olanların olmayanlara göre daha az saldırgan olduğu sonucuna ulaşmıştır. Otoriter tutumda yetişen ergenlerin daha yüksek saldırganlık eğilimi gösterdikleri sonucuna ulaşmıştır.

Araştırmalar incelendiğinde, değişik sonuçlara ulaşıldığı görülmektedir. Çocuk yetiştirme konusunda anne tutumlarının daha etkili olduğu söylenebilir. Araştırma sonuçlarında, saldırganlık ile anne tutumu arasında farklılaşma olmaması dikkat çekici bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna neden olarak ataerkil bir toplumda yaşamamız ve erkeklerin egemen olması gösterilebilir. Erkeğin daha ağır bastığı aile yaşamında, çocukların davranışlarının şekillenmesinde baba tutumunun daha etkili olduğu söylenebilir.

6. Öğrencilerin Algılanan Baba Tutumuna Göre Saldırganlık

Benzer Belgeler