• Sonuç bulunamadı

2.2 Okul Terki Çalışmalarında Kullanılan Teorik Modeller

2.2.2 Öğrenci uyum modeli

Tinto (1975) birey ve örgüt arasındaki etkileşimi boylamsal süreçlerle inceleyerek okul terki sürecinin örgütsel boyutunu ele almıştır. Üniversite öğrencilerinin örgütsel bağlılığı ile ilgili alanyazında ilk çalışmaları yapan Tinto (1975), üniversite ortamına uyum sağlamayı, örgütsel bağlılığın önemli bir göstergesi olarak kabul etmektedir. Öğrenci uyum modeli adı ile ortaya konan model, birey-örgüt uyumu konusunda yükseköğretimde kuramsal bir temel oluşturarak, önemli bir araştırma-uygulama alanı açmıştır. Tinto (1975) Durkheim’ın toplumsal yaşama uyum sağlayamama sonucunda gerçekleştiğini savunduğu intihar kuramını, sosyolojik, ekonomik ve kurumsal faktörlerin etkisi ile birlikte okul terkiyle ilişkilendirmiştir.

Öğrenciler yükseköğretim kurumlarına, üniversitedeki performanslarını doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyen çeşitli özelliklerle (cinsiyet, etnisite, yetenek vb.), üniversite öncesi öğrenim deneyimleriyle (not ortalaması, akademik ve sosyal başarılar vb.) ve aile geçmişleriyle (sosyal statü özellikleri, değer yargıları, beklentiler vb.) gelmektedirler. Dolayısıyla öğrencilerin yükseköğretim kurumuna başlarken beraberlerinde getirdikleri önceki eğitimsel tecrübeleri ve aile geçmişleri örgütsel bağlılıklarını etkilemekte, bu farklılıklarla üniversite ortamına uyum sağlamak öğrencilerin üniversiteye devam edip etmeme kararını belirlemektedir (Tinto, 1975). Öğrenci uyum modelinde ele alınan her bir değişken ve değişkenler arası ilişkiye Şekil 2.2’de yer verilmiştir.

Şekil 2.2. Öğrenci Uyum Modeli 1 (Tinto, 1975)

Not. Tinto’nun “Dropout from higher education: A theoretical synthesis of recent research” (1975, Review of Educational Research, 45(1), 89-125.) adlı çalışmasından alınmıştır.

Modele göre bireylerin amaç ve örgütsel bağlılığı örgütün akademik ve sosyal sistemine uyum sürecinde yeniden düzenlenmektedir. Sonuç olarak bireyin örgütsel bağlılığı okulu terk etme, ara verme ya da sistemden ayrılma gibi vazgeçme davranışları ile sonuçlanmaktadır. Alanyazında çeşitli araştırma sonuçlarına bağlı olarak Tinto tarafından önerilen modele eleştiriler getirilmiştir. Örneğin, Bean ve Vespar (1990) okul terki kararına örgütsel, kişisel ve çevresel faktörlerin yol açtığını savunarak, Tinto tarafından önerilen modelde dışsal faktörlerin göz ardı edilmesinin modeli zayıflattığını belirtmektedir. Benzer şekilde Pascarella ve Terenzini (1979, 1991) üniversite öncesi eğitim tecrübelerinin de okul terki kararının yordayıcısı olduğunu, öğrencilerin üniversite öncesi akademik yeterliliğinin, üniversite akademik performansında önemli rol oynadığını ve okula devam konusunda dolaylı etkiye sahip olduğuna dikkat çekmektedir. Bu eleştirilerden hareketle Tinto 1993 yılında yaptığı çalışma ile daha önce önerdiği modelde önemli değişikliklere gitmiştir. Şekil 2.3’te ele alınan modelde, akademik ve sosyal sistemin yeniden düzenlendiği ve dışsal bağlılığın vurgulandığı görülmektedir.

Şekil 2.3. Öğrenci Uyum Modeli 2 (Tinto, 1993)

Not. Tinto’nun “Leaving College: Rethinking the Causes and Cures of Student Attrition” (1993, Chicago: University of Chicago Press.) adlı çalışmasından alınmıştır.

Tinto’nun önerdiği yeni modelde, okul terki kararında etkili olan değişkenler; üniversiteye giriş öncesi tutumlar, amaçlar ve bağlılıklar, kurumsal deneyimler, uyum ve tüm bu süreçler sonucunda yeniden şekillenen amaçlar ve bağlılıklar olmak üzere beş süreç üzerinden incelemiştir. Üniversiteye giriş öncesi tutumlar aile geçmişi, beceri ve yetenekler ve önceki eğitim deneyimlerine bağlı olarak şekillenmektedir. Üniversiteye giriş öncesi tutumlar, öğrencilerin amacını ve örgüte bağlılığını etkilemektedir. Amaç ve örgütsel bağlılık ise öğrencilerin kurumsal deneyimlerini şekillendirmektedir. Modelde üniversiteler sosyal ve akademik sistem olmak üzere iki temel sisteme ayrılmıştır. Akademik sistem sınıflar, labaratuarlar ve öğretim üyeleri ile ilişkileri kapsayan formal eğitim süreçlerinden oluşmaktadır. Akademik sistem öğrencinin akademik performansı, öğretim üyeleri ile ilişkileri gibi örgütün entellektüel toplumuna uyumunu sağlayan olumlu ya da öğrenciyi bu ortamdan soyutlayan olumsuz deneyimleri kapsamaktadır. Sosyal sistem ise öğrencilerin günlük yaşantılarını şekillendiren informal akran grupları ile iletişim ve ders dışı etkinlikler gibi akademik konular dışında kalan süreçleri içermektedir. Akademik ve sosyal sistemdeki deneyimler öğrencinin akademik ve sosyal uyumunu etkilemekte, bu durum ise mezuniyete yönelik amaç ve örgütsel bağlılığı şekillendirmektedir. Akademik ve sosyal sistemdeki olumsuz deneyimler öğrencinin amaç ve örgütsel bağlılığını zayıflatarak, terk kararına yol açmaktadır.

Tinto (1975) okul terki sürecini anlama konusundaki yetersizliğin, konuya ilişkin araştırmaların teorik temelli olmaktan çok betimsel olmasından kaynaklandığını ileri sürmüştür. Tinto’ya göre (1975), konuya ilişkin araştırmaların çoğu, araştırmayı yönlendirecek kavramsal bir model olmaksızın, bireysel ya da kurumsal değişkenlerin okul terki davranışıyla anlamlı bir ilişkisinin olup olmadığına odaklanmaktadır. Bu eleştiriden hareketle Bean (1980) tarafından açıklayıcı model geliştirilmiştir.

2.2.3 Açıklayıcı model

Bean (1980) yükseköğretimde okul terkini, örgütte çalışan değişimine benzetmektedir. Tinto tarafından geliştirilen öğrenci uyum modeline benzer şekilde açıklayıcı model, okul terki kararında boylamsal süreçleri ele almaktadır. Model uyum modelinden farklı olarak okul dışı çevresel faktörleri de incelemektedir. Modeli diğer modellerden ayıran özellik, öğrencinin örgüt ile etkileşimi sonucu ortaya çıkan örgütsel belirleyicilerin okul terki sürecinde önemli güce sahip olduğunu savunmasıdır (Thomas

ve Bean, 1988). Okul terki sürecini açıklamada kullanılan açıklayıcı model Şekil 2.4’te sunulmuştur.

Şekil 2.4. Okul Terki Modeli (Bean, 1980)

Not. Bean’ın “Interaction effects based on class level in an explanatory model of college students dropout syndrome” (1980, American Educational Research Journal, 22, 35-64.) adlı çalışmasından alınmıştır.

2.2.4 Öğrenciyi okulda tutma modeli

Yükseköğretimde okul terki ile ilgili bir diğer model Thomas (2002) tarafından önerilen öğrenciyi okulda tutma modelidir. Modelde akademik hazır bulunuşluluk, akademik deneyim, akademik ve sosyal uyum, üniversite destek servisleri, örgütsel beklentiler ve örgütsel bağlılık gibi değişkenler ele alınmıştır. Thomas (2000) bazı öğrencilerin maddi yetersizlikler, borçlanma, iş olanaklarının sınırlılığı gibi çeşitli baskılara rağmen okula devam etmelerinin altında yatan sebepleri incelemiş ve öğrencileri okul devam etmeye teşvik eden durumu "kurumsal habitus" kavramı ile açıklamıştır. Sosyolojik kuramlara dayananan modelde habitus kavramı ait olunan sosyal sınıfın bireye kazandırdığı içselleştirilmiş özellikler olarak açıklanmaktadır. Bourdieu'ya göre habitus, belirli koşullardaki toplumsal deneyimlerimizin bir sonucu olmasının yanında, zihnimizde taşıdığımız (dil, etnisite, vb.) sürekli eğilimler setini ifade eder. Bu sebeple belirli durumlar ve tecrübelerimiz, dünyaya, bilgiye ve kaynaklara yaklaşımımızı derinden etkiler. Örgüt kültürü ile sosyo-ekonomik statüye bağlı olarak şekillenen

kültürler arasındaki bağlantı ile ilişkili olan kurumsal habitus ise, davranışları yönlendiren bilinç dışı ve davranışlara derinlemesine etki etmiş bağlantısal durumları işaret etmektedir (Thomas, 2000). Diğer bir ifadeyle temelde aile ya da okul gibi bir kurum aracılığıyla sağlanan kurumsal habitus, kültürel ya da sosyal sınıfın bireyin davranışları üzerindeki etkisidir.

Yükseköğretimde okul tercihinde önemli bir etkiye sahip olan “kurumsal habitus” eğitim kurumunun kültüründen daha fazlası olarak okul toplumunun ilişki pratiklerini ve önceliklerini ortaya koymaktadır. Bourdieu yükseköğretimde alt sosyal sınıftan gelen öğrencilerin daha az zeki oldukları için değil, yükseköğretim müfredatının orta sınıf değerlerine uygun olarak hazırlandığı için başarısız olduklarına dikkat çekmektedir. Yükseköğretim sisteminin kültürel ve sosyal açıdan yanlı olması, öğretim üyesi-öğrenci ve öğrenciler arasındaki ilişkiyi zedeleyebilmektedir. Modele göre bir öğrenci kendisini okulun sosyal ve kültürel uygulamalarına uygun hissetmiyorsa, ait olduğu sosyal sınıftan getirdiği özelliklerinin değersiz görüldüğünü düşünüyorsa, bu durumda okulu terk etme eğilimine girebilmektedir. Bu bağlamda, kurumsal habitus öğretim üyesi-öğrenci ilişkilerinin şekillenmesinde de etkili olabilmektedir. Öğrenci öğretim üyelerinin kendisine değer verdiğini, saygı duyduğunu, çalışmalarının önemsendiğini hissettiğinde öğrencinin kendine güveni ve motivasyonu artmaktadır. Öğretim ve değerlendirme metotları öğretim üyesi, öğrenci ve akranlar arasındaki etkileşimi şekillendirmektedir. Bu sebeple farklı sosyal, kültürel ve akademik özelliklerin farkında olan, bunlara değer veren öğretim üyeleri, içermeci öğretim ve değerlendirme uygulamaları gerçekleştirmektedirler. Duyarlı ve destekleyici öğretim ortamı öğrencilerin karşılaştıkları sınıfsal farklılıklarla baş etmelerine katkı sağlamaktadır (Reay, David ve Ball, 2001). Eğer kurumsal habitus farklılıklara değer veren bir yapıda olursa, farklı kültürel özelliklere sahip öğrenciler daha fazla kabul görebilir. Başka bir ifadeyle, ait olduğu sosyal sınıftan getirdiği bilgi birikimi ve uygulamalara saygı duyulan öğrencilerin okula devam etme oranları yükselebilir (Reay, 1998).

Benzer Belgeler