• Sonuç bulunamadı

ELÇ‹YE ‹ÇTEN B‹R SAYGI BESLEMEK Allah'›n seçmifl oldu¤u elçilere içten bir sayg› beslemenin ve

Belgede ARAfiTIRMA YAYINCILIK (sayfa 41-48)

onlara kay›ts›z flarts›z itaat etmenin farz oldu¤unu Kuran'dan ö¤renmekteyiz. Bu devirde elçiye itaat ise ancak onun sünne-tine tam manas›yla uyularak yerine getirilebilir. Sünnete tam ve bilinçli bir tabiyet ise, ayetlerde elçiye verilen önem ve de¤eri anlay›p kalbe yerlefltirmekle gerçekleflebilir. ‹flte bu nedenle, elçiyle ilgili hükümleri her devirde yaflayan müminlerin bilip ö¤renmeleri gerekmektedir. Afla¤›da, müminlerin elçiye karfl›

göstermeleri gereken tav›r ve davran›fllar› belirleyen Kuran hükümlerini ele alaca¤›z.

- Elçinin nefsini kendi nefsine tercih etmek, onu savunup desteklemek

Kuran'a bakt›¤›m›zda, Allah'›n seçti¤i elçilerin di¤er mümin-lere göre çok özel ve ayr›cal›kl› bir konuma sahip olduklar›n›

görürüz. Elçiler, Allah'›n yeryüzündeki halifesi, ‹slam ahlak›n›n en büyük temsilcisi, müminlerin de lideri konumundad›rlar. El-çiler Allah'›n, kullar› aras›nda kendisinden en çok raz› oldu¤u, O'ndan en çok sak›n›p-korkan, O'na itaat ve teslimiyette en

önde giden, her konuda müminlere örnek olan, en üstün ah-lakl› insanlard›r. Allah elçilerine özel bir önem vermekte ve onlar› pek çok ayetle koruma alt›na almaktad›r.

Allah elçilerini makamca herkesten üstün k›lm›flt›r. Bu ne-denle elçiler mümin topluluklar› aras›nda en öncelikli ve en merkezi konuma sahiptirler. Bu yüzden, mümin her zaman ve her konuda elçinin nefsini kendi nefsine tercih etmelidir. Bu konu Kuran'da flöyle haber verilmektedir:

Medine halk›na ve çevresindeki bedevilere, Allah'›n elçisinden geri kalmalar›, kendi nefislerini onun nef-sine tercih etmeleri yak›flmaz... (Tevbe Suresi, 120) Peygamber, müminler için kendi nefislerinden da-ha evlad›r... (Ahzab Suresi, 6)

Elçilerin sahip olduklar› bu özel konumdan dolay›, Kuran'›n pek çok ayetinde müminlere elçileri savunup desteklemeleri emredilmifltir:

... Ona (elçiye) inananlar, destek olup savunanlar, yard›m edenler ve onunla birlikte indirilen nuru iz-leyenler; iflte kurtulufla erenler bunlard›r. (Araf Su-resi, 157)

fiüphesiz, Biz seni bir flahit, bir müjde verici ve bir uyar›c› olarak gönderdik ki Allah'a ve Resûlü'ne iman etmeniz, O'nu savunup-desteklemeniz, O'nu en içten bir sayg›yla-yüceltmeniz ve sabah akflam O'nu (Allah'›) tesbih etmeniz için. (Fetih Suresi, 8-9) fiüphesiz, Allah ve melekleri peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin. (Ahzap Sure-si, 56)

- Elçinin önüne geçmemek

Kuran'da haber verildi¤i üzere elçiler ak›l, zeka, anlay›fl, kavray›fl ve di¤er birçok özellikleri bak›m›ndan di¤er mümin-lerden daha üstün bir yarat›l›fla sahiptirler. Allah'›n birçok s›fa-t› elçilerin üzerinde daha yo¤un tecelli eder, mümin alametle-rini üzerinde en çok tafl›yan kifliler Allah'›n seçti¤i elçilerdir. Bu durumda müminin de kendi konumunu bilmesi ve elçinin bu apaç›k üstünlü¤ü karfl›s›nda sayg›l›, itidalli, teslimiyetli ve des-tekleyici bir ahlak içinde olmas› gerekir. Ayette bu durum, 'müminlerin elçinin huzurunda öne geçmekten sak›nmalar›' fleklinde ifade edilir:

Ey iman edenler, Allah'›n Resûlü'nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah'tan sak›n›n. fiüphesiz Allah, iflitendir, bilendir. (Hucurat Suresi, 1)

Allah'›n resulünün huzurunda öne geçmek, onun karfl›s›nda kendi akl›n› ön plana ç›karan bir üslup kullanmak, bilmifllik yap-mak, sözünü kesmek gibi çok çeflitli flekillerde olabilir. Bir mü-minin bu tür hareketleri kas›tl› yapmas› zaten düflünülemez.

Ancak bir an gaflete dal›p, bofl bulunup Allah'›n belirledi¤i s›-n›rlar› aflmaktan da fliddetle kaç›nmas› gerekir.

- Elçinin yan›nda sesini yükseltmek

Elçilerin, müminler aras›nda, Kuran ayetleriyle belirlenmifl özel ve ayr›cal›kl› bir konumlar›n›n oldu¤una önceki sat›rlarda da de¤inmifltik. Gerçekten de ayetlerde, müminlerin birbirlerine karfl› göstermeleri gereken davran›fllar›n yan› s›ra, elçilere yöne-lik tutum ve davran›fllar› konusunda konuflurken kullanacaklar›

ses tonuna var›ncaya dek her ayr›nt› özel olarak tarif edilmifltir.

Ayetlerde tan›mlanan bu tutum ve davran›fllarda, içli ve üstün bir sayg› anlay›fl›n›n esas al›nd›¤›n› görürüz:

Ey iman edenler, seslerinizi peygamberin sesi üstün-de yükseltmeyin ve birbirinize ba¤›rd›¤›n›z gibi, ona sözle ba¤›r›p-söylemeyin; yoksa siz fluurunda de¤il-ken, amelleriniz bofla gider. (Hucurat Suresi, 2)

Allah müminlerin Allah'›n elçisiyle konuflurken seslerini bir-birlerine oldu¤u gibi yükseltmemelerini hat›rlatm›flt›r. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise bu tavr›n, bir edep veya gör-gü kural› olman›n çok ötesinde, Allah'›n kesin bir emri olmas›-d›r. Zira, aksine bir davran›fl›n amelleri bofla götürecek bir ta-v›r olmas› konunun önemini aç›kça ortaya koymaktad›r. Bunu Kuran'›n aç›k bir hükmü olarak de¤il de, herhangi bir ahlak ku-ral› olarak görmek, "yap›l›rsa güzel olur, yap›lmazsa da biraz ay›p olur" fleklinde bir anlay›fl› sürdürmek, Allah'›n ayetlerini gözard› etmek anlam›na gelir. Oysa elçiye gösterilen sayg›

Allah'a gösterilmifl demektir. Ayn› flekilde e¤er tam tersi bir ah-lak gösterilirse bu da Allah'a karfl› gösterilmifl bir tav›r olur. El-çiye karfl› kas›tl› olarak sayg›da kusur etmek ise Allah'›n raz› ol-mayaca¤› bir tav›rd›r. Ancak, sayg›s›zl›k kast› olmadan, cahillik, düflüncesizlik, hatal› bir samimiyet anlay›fl› sonucu elçinin huzu-runda sesini yükselten bir kiflinin, mümin de olsa, di¤er mümin-lere k›yasla daha düflük bir ak›l ve fluur seviyesine ve daha du-yars›z bir karaktere sahip oldu¤u ise aç›kt›r. Allah'›n konuya verdi¤i önem, buna riayet edenlerin övüldü¤ü ve müjdelendi¤i bir sonraki ayetle de gayet iyi anlafl›l›r:

fiüphesiz, Allah'›n resulünün yan›nda seslerini alçak tutanlar; iflte onlar, Allah kalplerini takva için

imti-han etmifltir. Onlar için bir ma¤firet ve büyük bir ecir vard›r. (Hucurat Suresi, 3)

Benzer flekilde, elçiye, herhangi bir kifliye oldu¤u gibi d›flar-dan seslenilmesinin ak›ls›zl›k alameti oldu¤una da ayette flöyle dikkat çekilmifltir:

fiüphesiz, hücrelerin ard›ndan sana seslenenler de, onlar›n ço¤u akl›n› kullanm›yor. (Hucurat Suresi, 4)

- Ça¤›r›lmadan ve izinsiz elçinin evine girmek Allah insanlar›, elçiye maddi-manevi s›k›nt› ve eziyet vere-bilecek her türlü davran›fltan menetmifltir. Kas›tl› olmamakla birlikte, di¤er müminler aras›nda do¤al karfl›lanan davran›fllar›

elçinin huzurunda yapmak kimi zaman s›k›nt› verebilecek dü-flüncesizce bir hareket olabilir. Ayette bildirilen, ça¤r›lmadan ya da habersiz bir flekilde elçiyi ziyaret etmek, teklif

edilmedi-¤i halde orada iken yemek vaktini beklemek, yemekten sonra uzun söze dalmak gibi düflüncesiz hareketler de Allah'›n Ku-ran'da men etti¤i tav›rlard›r:

Ey iman edenler (rastgele) peygamberin evlerine girmeyin, (Bir baflka ifl için girmiflseniz ille de) ye-mek vaktini beklemeyin. (Ama yeme¤e) ça¤r›ld›¤›-n›z zaman girin, yeme¤i yiyince da¤›l›n ve (uzun) söze dalmay›n. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktad›r; oysa Allah, hak(k› aç›klamak)tan utanmaz... (Ahzab Suresi, 53) Elçiye bu ve benzeri konularda eziyet vermek ya da yük ol-mak flöyle dursun, müminin her zaman elçiye elinden gelen en büyük deste¤i ve kolayl›¤› sa¤lamas›, onun yükünü hafifletmesi

gerekir. Bu, müminin, Kuran'da belirtilen en önemli görevleri aras›ndad›r.

- Müslüman olmakla veya yap›lan hizmetlerle elçiyi minnet alt›nda b›rakmaya çal›flmak

Allah, birçok kimseyi dine hizmet ettirebilir, görevlendire-bilir. Ancak bu kifliler mümin olabilece¤i gibi, inkar eden kifli-ler de olabilirkifli-ler. Nitekim Hz. Süleyman'a fleytanlar›n hizmetçi k›l›nd›¤› Kuran'da bildirilen bir gerçektir. Mümin olsun, inkarc›

olsun herkes birer vesiledir. Yegane güç ve irade sahibi olan yaln›zca Allah't›r. Ve Allah dünyadaki imtihan ortam›n›n bir ge-re¤i olarak ‹slam'›, bu tür sebepler yaratarak güçlendirecek ve hakim k›lacakt›r.

Allah ayetinde, bu gerçeklerden habersiz olup da Müslü-man olduklar›ndan ötürü kendilerini bulunmaz birer nimet olarak gören, Müslüman olmalar›n› ‹slam için, elçi için büyük bir kazanç, bir lütuf gibi gösterenlerden bahseder:

Müslüman oldular diye sana minnet etmektedirler.

De ki: "Müslümanl›¤›n›z› bana karfl› minnet (konu-su) etmeyin. Tam tersine, sizi imana yöneltti¤i için Allah size minnet etmektedir. E¤er do¤ru sözlüler iseniz (bunu böyle kabullenmeniz gerekir." (Hucu-rat Suresi, 17)

Ayette de belirtildi¤i gibi, iflin asl› bu kimselerin düflündük-lerinin tam tersinedir; ‹slam'a giren bir kifli ‹slam'› flereflendir-mez, tersine ‹slam ona fleref verir.

Allah Kuran'›n çeflitli ayetlerinde, be¤endi¤i ahlak› yaflama-ya yaflama-yanaflmad›klar› takdirde ‹slam'›n hizmetinde olan insanlar›,

kendilerinden çok daha hay›rl› kiflilerle de¤ifltirebilece¤inden bahseder. Bu tür zihniyete sahip kimselerin bu ayetlerin hük-müne girmekten korkmalar›, bu uyar›y› herkesten fazla üzer-lerine almalar› gereklidir. Samimi bir iman ve halis bir niyetle, Allah'›n r›zas›ndan baflka bir fley gözetmeden ‹slam'a hizmet eden kiflinin ecrini ise Allah muhakkak verecektir.

- Elçinin sözlerine kalpte burkuntu duymadan itaat etmek

Mümin, Allah'›n ve elçisinin emirlerini gönülden boyun e¤e-rek uygular; onun sözlerine itaat ederken kalbinde en küçük bir s›k›nt› ya da burkuntu duymaz. Allah'›n ve elçisinin hükmet-ti¤i herfleyin en do¤ru, en güzel ve en hay›rl› oldu¤unu bilir. Ki-mi zaman fleytan elçinin söyledi¤inden daha farkl› birfley yap-mas›n› emretse de, mümin en hay›rl› yolun elçinin gösterdi¤i yol oldu¤unu bilerek hareket eder. Bu içten ve teslimiyetli yak-lafl›m ise tamamen müminin iman›ndan kaynaklan›r.

Aksi bir durum, yani görünüflte bir itaat olup da, kalpte tam bir teslimiyetin bulunmamas› ise, ayetlerde belirtildi¤ine göre o kiflinin gerçekte iman etmemifl oldu¤unun bir kan›t›d›r:

Hay›r öyle de¤il; Rabbine andolsun, aralar›nda çe-kifltikleri fleylerde seni hakem k›l›p sonra senin ver-di¤in hükme, içlerinde hiçbir s›k›nt› duymaks›z›n, tam bir teslimiyetle teslim olmad›kça, iman etmifl olmazlar. (Nisa Suresi, 65)

Bir kifli ‹slam'›n ve müminlerin gücünden çekindi¤i için gö-rünürde itaatli bir tav›r gösterebilir, söylenen fleyleri eksiksiz olarak yerine getirebilir. Ancak o kifli, kalbi tam anlam›yla

tat-min bulmufl olarak itaat etmedi¤i sürece gerçekten iman etmifl say›lmaz. Çünkü böyle bir davran›fl, o kiflinin kalbinde Allah ve elçisi hakk›nda hala birtak›m flüphe ve kuruntular bulundu¤unu gösterir. ‹çten ya da di¤er bir deyimle "bat›ni" bir itaate sahip olmamas›, yaln›zca fiziksel bir teslimiyet gösteriyor olmas›, ki-flinin yapt›¤› ifllerin de bofla gitmesine sebep olabilir. Görünüfl-te itaat etmifltir ama ahiretGörünüfl-te bunlardan dolay› karfl›l›k görme-yebilir. Bu yüzden mümin, kendi dünyevi ç›karlar›na ters düfl-se bile, Allah'›n elçisinden gelen bir hükmü içten bir düfl-sevinç ve nefle ile karfl›lamal›, iman›n›n ve teslimiyetinin lezzetini kalbin-de hissetmelidir. Hak olan bir fley karfl›s›nda üzülüp s›k›nt›ya düflmek, burkuntu duymak imanla ba¤daflan tav›rlar de¤ildir.

Belgede ARAfiTIRMA YAYINCILIK (sayfa 41-48)