• Sonuç bulunamadı

Çokkültürlülüğe Yakın Kavramlar:

1.2. Çokkültürlülük ve Kültür İlişkisi:

1.2.1. Çokkültürlülüğe Yakın Kavramlar:

Çokkültürlülük ile benzer kavramlar vardır ve bu kavramlar çokkültürlülük ile karıştırılmamalıdır. Örneğin, çok kimliklilik, çok etniklilik çokkültürlülük gibi algılanıp nitelendirilmektedir. Sadece çok ırklılık çokkültürlülük değildir. Farklı ırkların, farklı inançların yani her tür farklılığı barındıran çokkültürlülük bu şekilde sınırlandırarak daha dar anlam kalıplarına sokulmaya çalışılmaktadır. Sadece etnik farklılıklar varsa bu çok etnikliliktir, buna çokkültürlülük denilemez. Özellikle ırk ve etnisite konusunda bu karışıklık yaşanmaktadır yani çokkültürlülük çok etnikliliği kapsar ve ondan daha fazlasını içerir.

Pazarların anakarası kültürel kimliklerin anakarasından giderek uzaklaştığı, bizlerin de bir yandan da arılık saplantısı olan topluluklarla yaşamaya zorlandığımız bu ortamda, bir kişisel eylem alanını özneyle yaratırız. Özne düşüncesiyle çokkültürlü toplum düşüncesi hatta kültürler arası iletişim düşüncesi arasında hiçbir

kopukluk yoktur, çünkü ancak karşılıklı olarak birbirimizi birer özne olarak kabul ettiğimizde, birlikte ve farklılıklarımızla yaşayabiliriz ( Touraine, 2002: 213 ). Birleştirici, bütünleştirici devletle, çeşitlilik içeren bir topluluğun bağdaştığı ve modern demokrasinin doğduğu yer Kanada, A.B.D. gibi devletlerdir ve ulusları daha çok çeşitlilik içinde, daha iyi bütünleştirerek modernite ile ortaya çıkarır.

Çokkültürlülük farklı kültürlerin birlikteliği anlamına geldiği için bütün olarak, kültürel olarak tüm farklılıkları daha geniş içeriğiyle tüm özellikleri ile anlatır çünkü kültür genel bir kapsama sahiptir. Çokkültürlülük kullanılırken temel alınacak nokta genel olarak farklı farklı kültürlerin bulunması ve bu farklı kültürden olan tüm öğelerin birlikteliğinin sağlanmasıdır. Çokkültürlülüğün toplumda farklılık ve ayrılıklara sebep olup toplumu parçalama tehlikesi bulunduğu görüşleri de önemlidir. Çokkültürlülük öyle bir noktadadır ki bıçak sırtı bir konumda, toplumlarda bir tehdit de olabilir toplumlardaki tehdide bir alternatif de olabilir. Çokkültürlülüğü olumlu yada olumsuz olarak nitelendirmek yerine ortaya koyulan analizlerle her yönden tarafsız bir değerlendirme yapılmaya çalışılmalıdır.

Çokkültürlülüğün bir savunusu yapılması yada karşı çokkültürcü bir tavır içinde olunması tercih edilmemiştir. Çokkültürlülük kavramı yeri geldiğinde işlevsel olarak kullanılırsa toplumlarda düzen ve birlikteliği sağlayabilir. Tam tersi eğer toplumda kültürlerin sistem çıkarları için kullanılması söz konusu olursa çokkültürlülük amacının dışına çıkarak farklı politikalar ve uygulamalarla gündeme getirilirse eleştirilebilir.

Çokkültürlülüğün yanlışlarının irdelenmesi ve çokkültürlük eleştirileri toplumsal gereklilikler sonucu oluşan bir gerçeklik olarak ele alındığında hiç de gereksiz yada tehlikeli olmaz. Çokkültürlülük Batı merkezli bir model olarak tüm dünyada uygulamasında kendine bir yer bulmaktadır ve uyarlamasında da çeşitlilikler olabilir. Batı toplumlarında sorunların çözümü için üretilen bir alternatifler diğer Batı dışındaki tüm toplumlara aynı şekilde uygulansa da farklı sonuçlar doğurabilir. Batı’daki farklı ülkelerde Avrupa’da bile çeşitlilik arz eden çokkültürlülük her yerde ve tüm toplumlarda aynı şekilde uyarlanamamaktadır çünkü tüm toplumların kültürel olarak aynı ölçüde farklılığa sahip olması beklenemez.

Çokkültürlülük bazı devletlerde sorun yaratırken bazı devletlerdeki uygulamalarında ise işlevsel olarak çeşitlilik içinde birlik sağlamaktadır. Tüm

farklılıkları tek bir birlik içinde toplama ayrı bir olaydır ve çokkültürlülük bazen de farklı kültürlerin farklılıklarıyla bir arada yaşamasından öte tüm farklılıkların birlikte iç içe yaşaması sonucunda tüm farklılıkların bir arada tek bir merkezde toplanması şeklindeki farklı uygulamalarıyla dikkat çekmektedir. Örnek olarak Avrupa Birliği’nin yapısı gösterilebilir ve bu noktada bunun çokkültürlülük olarak değerlendirilmesi paradoksal içerik taşır.

Bugün dünyada olması gerekenin çokkültürlülüğün yada çoğulculuğun tanınması olarak görülmesi kuvvetli bir argümandır. Batılı\Batılı olmayanlar, Avrupalı\Avrupalı olmayanlar arasında bir hiyerarşinin olmaması gerekir ama Batı çokkültürlülüğü bir amaç olarak değil bir araç olarak gördüğü için çokkültürlülüğü kullanarak kendi gücünü bu şekilde dayatmaktadır.

Çokkültürlülüğü kendi dışındaki ülkelerde uygulamasını bir çeşit dayatmayla, belirlediği ölçeklerde olmasını isteyerek yansıttığı Avrupa çokkültürlülüğünü kendi kalıplarına dökerek dünyaya sunmaktadır. Avrupa ülkeleri ve Batı ayrıma tabi tuttuğu ülkelerini başka bir yerde bunun dışındakileri de diğerleri olarak görerek başka yerde tutmaktadır.

Avrupa’da bazı devletlerde farklı kültürel kimliklere daha olumlu yaklaşılırken bazı devletlerde farklılıklara katı ve sert politikalar uygulanabilmektedir. Avrupa sonuçta bugün çokkültürlülüğe göreceli bir özellik kazandırmıştır hâlbuki göreceli bir olgu olmamasına karşın farklılıkların, ülkelerin yapısal değişikliklerinden kaynaklanan sorunlarından dolayı göreceli nitelik kazanmıştır. Kültür, uygarlık gibi unsurlar uluslar arası politikalarda ekonomik, siyasi çıkarlar kadar kültürel çıkarlarında etkisi olduğunu ülke içi ve ülkeler arası ilişkilerdeki önemini çokkültürlülük ile kazanmıştır. Sömürgeci olarak tanınan Batının tarihinde aslında farklılıklar bir zorunluluk olarak ortaya çıkması kaçınılmazdır. Sömürgecilik dönemi sırasında kültürler arası etkileşimler sadece sömürgeci toplumun kültürü ile sömürge toplumunun arasında değil, bu vesileyle kurulan, dünya çapındaki ekonomik ilişkiler ağı sayesinde diğer başka kültürler arasında da söz konusudur. Kurulan bu ilişkiler ağı da kurulan endüstriyel alanlarda çalışmak üzere insanları göç etmeye teşvik etmiştir (Balı, 2001: 188 ). II. Dünya savaşından sonra sömürgeler bağımsızlıklarını kazansa da bugün dünyada kültürel sömürge hala vardır.