• Sonuç bulunamadı

2. ÇOCUK ve SUÇ

2.2. Suç ve Çocuk Suçluluğu

2.2.2. Çocuk Suçluluğu

Çocukisuçluluğuna genelianlamdaki suçive suçlulukiboyutuyla baktığımızdaibu sorununiyalnızca birihukuki soruniolmadığı aynıizamanda bir sorun olduğu gerçeği de

ortaya çıkmaktadır. Bu sorun son yıllarda giderek artan ve toplumda önemli bir yer edinen toplumsal bir sorun haline gelmiştir. “Çocukisuçluluğu”, çocuk kabul edilen

yaşta, kişilerin toplumuniveya yasalarınisuç saydığıiherhangi birifiili işlemesiyle ortaya

çıkan durum olarak nitelendirilmektedir. Sosyologlarive kriminologlar, içocuk

suçluluğunu çeşitli açılardan incelemektedir. Yapılaniincelemelerde çocukisuçluluğu,

genellikleiçocuğunisosyal uyumsuzluğununibir ifadesiiolarak eleialınmaktadır. Bu

haliyle sorun hukuki olmaktan öte psiko-pedagojikive sosyalibirinitelikikazanmaktadır

(Zengin & Keskin, 2013:15).

Birçokitoplumda çocukidoğuştan masumiolarakikabuliedilir ve geleceğin

emanetçisi olarak nitelendirilir. Ancakimasum olarakinitelendirilen “çocuk” iözellikle

soniyıllarda karşımızaisuç olgusuiileibirlikteiçıkmaktadır. Günümüzde çocuklar

tarafından işlenen ya da çocuklaraiişletilen suçlarınisayısı giderek artışigöstermektedir.

Bu daitoplumsal deformasyonu, igüvensizliği ve geleceğeidair umutsuzluğu

beraberinnde getirmektedir. Geleceğimiziolan çocuklarine yazık ki karşımıza geleceğimizi çalan hatta kendi geleceğini riske ataniçocuklar olarakiçıkmaktadır (Yiğit,

2011:23). Bu kapsamda suçun analizini yaparken çocuğu suça iten sebepler ve çocuk suçluluğunu yetişkin suçluluğundan ayıran etkenler üzerinde durarak çalışmanın ana hatları oluşturulmaya çalışılacaktır.

Küçükiyaşlarda tümiçocuklar ufakitefek suçlariişlemişlerdir. Hattaibazı

uzmanlaraigöre önemsizisayılan küçükisuçları işlemeyenineredeyse hiçikimseiyoktur. Önemli olan çocuğun gelişim sürecini sağlıklı bir şekilde geçirerek toplumsallaşmasında ve çevreye uyum sağlamasında dengeyi sağlayabilmesini sağlamaktır (Yavuzer, 1985:29). Ancak çocukların küçük yaşta işlediği suçlarını referans göstererek onların gelecekte de benzer suçlar işleyeceğini söylemek doğru bir yorum olmayacaktır. Çocukların bu dönemde işlediği suçlar genellikle sosyalleşme süreçlerini tamamlamamış sosyal normlara neden uyması gerektiğini bilmemelerinden kaynaklanmaktadır. Ergenlik döneminde çocukların suça yönelmesinde ise fizyolojik, psikolojik ihtiyaçlar ve uygunsuz çevre koşulları etkili olmaktadır.

Çocukların ve gençlerin yetişkinlere göre henüz mutlak olarak içselleştirdikleri değerleri yoktur, bu nedenle dışarıdan gelebilecek etkilereiyetişkinlere göreidahaifazla açıktırlar, bunaibağlı olarakiakranlarının davranışlarınaiuymayı fazlasıylaiönemserler.

Onları suçiişlemekten alıkoyacakiaile ve çevreidesteğinin yaida kurumsal desteğin

yokluğu durumunda rahatlıkla suçiişleyebilirler. TV’deiherigünişiddeti yaşayan

çocuklar ve gençleri çevreden uyaracak, onlaraidestek olacak, ionlarlaidiyalog kurupibelliikurallarınigeçerliliğini hatırlatacakibirileri yoksaişiddet davranışı

göstermeleri ya da genel olarakisuçiişlemeleriine yazıkiki şaşırtıcı bir sonun

olmayacaktır (Coşar, 2005:294).

Yapılan pek çok çalışma ve gözlemler sonucunda; suçluluk açısından en riskli dönemin çocukluk dönemi olduğu ortak kanısına varılmıştır. Çocukluk döneminde deneyimlenen yaşam tarzları veiyaşanılan güçlükler, suçluluğuniönemli belirleyicileri

olarak suçluluk üzerindeietkili olduğunuisöylemekimümkündür. Çocuklukideneyiminin olumluiveiolumsuz biritarzda şekillenmesindeiözellikle deiçocuğun yetiştiği aile ortamı

(şiddet, isevgisizlik /ilgisizlik, iyoksulluk, isuçlu veisapkın bireylerinivarlığı,

ebeveynlerin çocuk yetiştirme konusundakiibilgisiz oluşları, çalışmaiyönünde

baskılamaları gibi) okulideneyimi, suçluiakran etkileri, iailenin ekonomikigeçim

sorumluluğunuiomuzlarındaihissetmeleri, sokaktaikarşılaştıkları güçlükler, taciziveibazı

sosyo-ekonomikidezavantajlarietkiliifaktörler olarakisöylenebilir (Kızmaz & Bilgin,

2010:306). Bu bağlamda zorunluieğitimi alamayan, iyeterinceibeslenemeyen, korunamayan ve uygun ortamlarda barınamayan, iiş ve meslekisahibi olamayan bir

çocuğun suça sürüklenme ihtimaliigünümüzde herizamankinden dahaiyüksektir. Çünkü

daha öncede belirttiğimiz üzere çocuk doğuştan neikötü neide iyiibiriyaratıktır. Oiher canlıigibiideğişen, çevresiyleietkileşen veigelişen biribireydir. Buinedenle çocuğa

aktaracağımız her şey çocuğun ileride aslında bizim bir yansımamız olduğunu bize gösterecektir.

Türkihukukisisteminde “suçluiçocuk yoktur, isuça sürükleneniçocuk vardır”

ilkesi referansialınarak, suçaisürüklenen çocukiifadesi, 5395iSayılı Çocuk Koruma

Kanununun 3. maddesindeitanımlanmıştır. Kanundaiçocuk hukukuiilkelerine uygun olarak “suçluiçocuk, suç işlemişiçocuk” ifadelerininikullanılmasından özellikle

kaçınılmıştır. Bedensel, izihinsel, ahlaki, isosyal veiduygusal gelişimiive kişisel

güvenliği tehlikede olan, ihmaliveyaiistismar edileniya da suçunimağduru olan

çocukları “korunmayaimuhtaç çocuk” olarakibelirlemiş olanibu maddede

“suçaisürüklenen çocuk” iseiişlediği birifiil iddiasıiile hakkındaisoruşturma veya

kovuşturma yapılan ya da işlediği fiildenidolayı hakkındaigüvenlik tedbirineikarar verileniçocuktur, şeklindeitanımlanmıştır (ÇKK, 2005, m.3).

Kanunlarda bu kadar sıkça üzerinde durulan, toplum bilimcilerin, psikologların, düşünürlerin üzerinde sıklıkla durduğu, önem verdiği bir mesele olan çocukisuçluluğuison yıllardaigiderek artanive toplumdaiönemliibir yer edinen bir sorun haline gelmiştir. Bu nedenle birçok psikolog, sosyolog, yazar ve düşünür çocuk suçluluğu ve çocuk suçluluğuna neden olan etkenler ile ilgili açıklamalar, tahminler, yorumlar yapmıştır. Buna göre; çocuk suçluluğu hakkında yapılan bazı yorumlara bir göz atacak olursak;

Ergündüz’e göre Çocukisuçluluğu; itoplumsal veikültürel koşullarla birlikte

bireyin içindeiyaşadığı çevreniniolumsuz etkilerininibir sonucuiolarak, hukukumuzda belirlenen çocuklukiyaşlarında (0-18) işlenenisuç olarakitanımlanmaktadır. İşlenenibir suçunifaili hukukumuzdaibelirlenen yaşisınırıiolani18 yaşından küçükiise karşımıza

çocuk suçluluğu kavramıiçıkmaktadır (Ergündüz, 2010:1).

Kızmaz’a göre; çocuğun işlediğiiilkisuç, tekibaşına gelecekteki suçluluğunun

nedeni olamaz. İlkisuçluluğun, gelecekidönemlerdeki suçlulukiüzerinde rol

Buifaktörleriiçerisinde; bireyinisuç işlemeyeibaşlama yaşı, yetiştiğiiaile koşulları,

aileibireylerindeki suçiöyküsü, suçluiakranlarla bütünleşmeidüzeyi, ebeveynidenetimi ve bağlılığıigibi unsurlarienidikkat çekenleriioluşturmaktadır (Kızmaz, 2004:307).

KısacasıiKızmaz’ın altınıiısrarlaiçizdiği noktaiçocuğun ilk işlediğiisuçlar onun

gelecekte potansiyel bir suçlu olacağıianlamına gelememektedir. Gelecekteisuçlu

olmasınaietki eden birçokifaktöriolduğundan bahsetmektedir.

İçli’ye göre ise; suç işleyen çocuk sadece kendilerine ve kendi ailelerine problem yaratmazlar, aynı zamanda yaşadıklarıiçevreninigenel düzenineide zarar vererek arkalarında birçok mağdur bırakırlar. Mesela başkalarının malını gasp ederek veya uyuşturucu maddenin etkisiyle başkalarının canına, ırzına, malına tecavüz edebilmektedirler (İçli, 2009:2).

Yeterinceisosyal özibenliğine kavuşmamışiçocuklarda görülenisuç niteliğindeki

davranışları, onun içindeibulunduğu olumsuziçevre koşullarındanive kritikigelişme

dönemlerindenisoyutlayarakiçocuğaidirek suçluigözüyle bakmakidoğru bir yaklaşım

olmayacakır. Çocuğunisuçiişlemesinde, yetiştiği iaile yapısınınitipi, çocukiüzerinde

oluşturulanikontrolimekanizmaları, içocuğun içindeibulunduğu sosyaliçevresi, içinde

bulunduğu grubuninormları veideğeriyargıları, ailenin yaşadığıigöç durumuigibi birçokietken etkiliiolmaktadır. Burada asıl vurgulanmasıigereken çocuğunimasum ya daisuçlu olduğunaikarar vermekideğil, onuniiçinde bulunduğuipsiko-sosyalive ekonomik durumunu anlamakive analizietmektir (Sarpdağ, 2004). Böylelikle çocuğun içinde bulunduğu duruma yönelikiönleyici veyaiiyileştirici önlemiyöntemleri

geliştirilebilir.

Çocuklaraiyaşlarından büyükiverilen sorumluluklar ile çocukları henüz küçük yaşlarda iken hayatın zorluklarıyla karşı karşıya getirmekte, onları yaşanılan zorluklara karşı çoğu kez tek başlarına mücadele etmelerine göz yummaktadır (Fişek&Çiner&Akpınar, 2008:19). Bununla birlikte çocuklarınisokaklardaiyaşamaları,

çalışmaları, ierkeniyaştaisigara, alkolive maddeibağımlılığıigeliştirmeleri, ihmal ve

istismar edilmeleriigibi sosyaliriskleritüm dünyadaiolduğu gibiiTürkiye’de deioldukça

yaygınibiridurumiolmaklaiberaberigeleceğimiz olaniçocukların buiriskli ortamlarda sağlıklı bir gelecek planlamasıiyapamadığıibilinenibir gerçektir (Çoban, 2015:792).

Yapılan birçok açıklamadan da anlaşılacağı üzere toplumdaki rollerini ve sosyal görevlerini keşfetme ve öğrenme sürecinde olan çocukların birçok faktörün etkisinde kalarak suça sürüklendiği görülmektedir. Bu nedenle, çocuk suçluluğunu tek bir nedenle açıklamak mümkün değildir. Işıktaç (1999), çocuk suçluluğunu farklı birçok nedene bağlayarak çocuk suçluluğuna uzun ve ayrıntılı bir açıklama getirmiştir. Bunlardan ilki

“Değerliiolma duygusu”: bu duygu çocuğun tutum ve davranışlarında doğrudan etkili

olan bir unsurdur. Değerliiolma duygusuikarşılanmamış çocukikendine güveniduymaz, çekingeniveipısırıkiolur, okul performansı, sosyalleşmesi ve öz saygısı düşükiolur. Başkalarınıitaklit etmeieğilimiionda yanlışimodellerin seçimiiile suç işleme eğilimi

olarak ortayaiçıkabilen birisonuçtur. Bir diğer neden “Kişilerin birbirlerine güven

duyması”: burada bahsedilen güven duygusu çocuğun anne rahminden çıktıktan sonra

önce annesiyle başlayarak ailesine ve büyümesiyle beraber dahil olacağı sosyal çevresine güven duymasıyla devam eder. Ancak kalıplayan ailelerde çocuktaikoşullu

birigüven duygusuioluşmaktadır. Kişiiancak belirliikalıplaraiuyduğuizaman değer

kazanacağını, kalıplarınidışına çıktığıizaman kendineihiç değeriverilmeyeceğiniibildiği

içinikarşısındakine güveniduyup kendisiniiolduğu gibiigöstermekteniçekinir. Buitür

kalıplayıcıiaile içindekiiçocuk, kendiidoğasının kabuliedilmeyeceğini,

cezalandırılacağını bildiği için yalanisöylemek zorundaikalır. Zamanlaikendi özündenigittikçeiuzaklaşarak, başkasıibilmediği sürece, yalanisöylemekten veisuç

işlemekteniçekinmez. Biridiğerineden “Yakınlıkiveidayanışmaiduygusu”: burada

çocuğun içinde doğduğu aileiyapısıiçocukta oluşturacağıidayanışmaialgısı, onunisosyal çevresiiiçinde deidayanışmacı biribireyiolmasını sağlayacaktır. Baskıcıiailelerde yakınlıkive dayanışma duygusuiçok azihattaiyoktur diyebiliriz. Başkaibir nedenide

“Sorumlulukiduygusu”: buradaida çocuğaihenüz küçük yaşlarındaniitibaren sorumluluk

yükleyerek onun ileriki yaşlarındaiverilenigörevleriiyapan sorumluluklarınınibilincinde biribirey olmasınıisağlamaktır. Aksiihalinde iseiçocuklarda sorumlulukiduygusu gelişmez ve kendi surundan doğaniolaylarıikabullenmeyerek başkasınıniüstüneiatarlar. Biridiğeri “Mücadeleietmesini veizorluklarıniüstesindenigelmeyi öğrenmeiduygusu”

buradaiise aileleriniçocukta erkeniyaşta oluşturacağıizorluklarla başietme ve mücadele

etme duygusu çocuğun şuian ki veigelecekteki yaşantısındaionuniiçiniyol gösterici

olmasını sağlayacaktır. Bir diğeri “Mutluluk ve kendini gerçekleştirme duygusu” bunu iki aile tipinden ele alacak olursak “kalıplayan” aileiortamı içindeikuşku veikaygıdan

dolayıimutluluk olmayacağıiiçin buiaile, çocuğainasıl körüikörüne kalıplaraiuyulacağını

yansıtmasınıive kişisel bütünlüğünüinasılisağlamasınıiöğretecektir. Soniolarak “Sağlıklı

manevi yaşamın temelleriniioluşturmaiduygusu” buradaida altınıiçizmek istediğiinokta

her bir insanınikendi yeteneklerini, idüşüncelerini, duygularınıikeşfedip kendiniibulmak istediğinden, igelişmekte olaniçocuğun içinde bulunduğuiaile yapısınaigöreiya kurallara körü körüne uyacağını ya daiaraştırarak gözlemleyerekikendi aklınaive sosyal yaşamına

uygun olanı bulacağınıianlamaktadır (Işıktaç, 1999).

Tüm bunlar birlikte düşünüldüğünde; çocuklaraiözel biricezaihukukunda, korumaiyaida eğitimidüşüncesinin anlamınınikavratılabilmesi için, içocuk suçluluğunun

karakteristik yapısının iyi bir şekilde tespitiedilmesi gerekmektedir. Örneğin, çocukların

çocukluktan yetişkinliğe geçtiği dönemiiçerisinde işlemişiolduğu basitisuçların

(hırsızlık, basit adam yaralama ya da malaizararivermeisuçlarının), gelişimisüreçlerinin

biriparçasıiolduğunun tespitiniiyapabilmek bizeiçocuk suçluluğuylaiyetişkin

suçluluğunun karakter yapıları arasındakiifarkıianlayarak, çocukisuçluluğuna farklı bir

bakış açısıyla bakmamızaiyardımcı olacaktır. Çünküiçocukların davranışlarınaiegemen olanikasıt veihareketisebepleriyle yetişkinlerinkiiaynıideğildir. Maceraiarayışı, yeniibir şeyleridenemeihırsı, deneyimieksikliği, saflık, canisıkıntısı v.s. gibiidurumlar çocuk

suçluluğunun ortaya çıkmasına nedenifaktörler arasındadır. iÇocuklar, hukuka aykırı

fiillerii (suçu) geneldeioyun yaida boşizamanlarıiesnasındaiişlemektedirler. Ayrıca

çocuk suçluluğununiayırt ediciiözelliklerinden biriide, çocuklarınisuç işlemeyiigenelde planlamayıp, isadece ellerineigeçen fırsatıideğerlendirdikleri yönündedir. Örneğin

önceden bir hırsızlık planıiyapmamış birigrup çocuğun, ialışveriş esnasındaio ankiigrup dinamiğiiiçinde hırsızlıkiyapmaya çalışmasıiya daimarketisahibinin dalgınlığınınionları

spontanişekilde hırsızlıkiyapmaya güdülemesiiya daiiçlerindenibazılarının grup

baskısına boyunieğmesi gibiifarklı nedenleriçocuğu suçaiyöneltebilir. Ayrıcaiçocuklar

yakalandıklarında, işledikleriisuçu itirafietmeye, yetişkinleriniaksine çok daha

hazırdırlar (Toprak, 2011:315-326).

Sonuçiolarak çocukisuçluluğu olgusunu, idoğru tespitietmek ve nedenleri konusunda bilgi sahibi olmak, sorununiçözümü içininereden başlanmasıiveya nasılibiriyoliizlenmesi gerektiğineidair bizeiönemli kolaylıklarisağlayacaktır.

Öncelikliiolarak, çocukisuçluluğunun arkaiplanında yerialan yapısalisorunları

bertarafiedecek koruyucu/önleyiciisosyalihizmetleri, vakitigeçirmeden uygulamaya

hizmet, güvenlikivb.) diğeripaydaş kurumlarla, eşgüdümiveiişbirliği içindeiharekete geçmeleriikaçınılmaziolmaktadır (Yıldız, 2009: 1105-1112).

2.3. 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’na Göre Ceza Ehliyet Yaşları

Yaşisınırları heriülkeniniekonomik, sosyal, ikültürel, isiyasi ve hukuksal sistemlerine dayalı olarak farklılıkigöstermektedir. Türkihukuk sistemindeide tüm

hukuk sistemlerinde olduğu gibi çocukisuçlular cezaisorumluluğuiaçısından

yetişkinlerden ayrılmaktaiveionlara farklıiyaptırımlariuygulanmaktadır.

Hukukumuzdai5237 sayılıiTürk CezaiKanunuiilei5395 sayılı Çocuk Koruma

Kanunu yürürlüğeigirmeden öncekiidönemde yasaikoyucu netiolarak açıkibir şekilde

çocuğun tanımınıiyapmadığı içinireşit olmayanlarıitanımlamak için “çocuk”, “küçük”

bazıiyerlerdeide “genç” iolarak tabiriedilmiştir.

26.09.2004 tarihindeiyürürlüğe gireni5237 sayılıiT.C.K.’da itanımlar

kısmındai6. maddesindeiçocuğunitanımı “Henüzion sekiziyaşınıidoldurmamışikişi”

şeklindedir. Kanunun 31. imaddesinde “Fiiliiişlediği sıradaion ikiiyaşını

doldurmamışiolan çocuklarıniceza sorumluluğuiyoktur. Buikişiler hakkında, iceza

kovuşturmasıiyapılamaz; ancak, içocuklara özgüigüvenlik tedbirleriiuygulanabilir.”

(TCK, 2004). Ayrıca cezaiehliyeti konusundaisuçun işlendiğiitarihte bulunan yaş

itibariyle 0-12iyaşigrubu, 12-15iyaşigrubu vei15-18iyaşigrubu olmakiüzere üçiyaş

grubuiöngörülmüştür. Cezaisorumluluk yaşıi12 yaşınidoldurulmasından itibaren

başlatılmış, ikinciigrup da bulunaniçocukların işlediğiiiddia olununifiilinihukuki anlamive sonuçlarınıialgılama veidavranışlarını yönlendirmeiyeteneğinin varlığı

sorumluluğu kabul edilmiş ve buisorumluluğun ceza hukukuibakımındaniindirimli cezaiuygulamasıiolduğu belirtilmiş, üçüncüigrubu oluşturaniçocukların cezai

sorumluluğu prensip olarak kabul edilmiş, ancak; iindirimle cezaiuygulamasına

tabiitutulmuştur. Anlaşılacağıiüzereiçocuk suçluluğunuiyetişkin suçluluğundaniayıran

özellikiher ülkeninimillîikanunlarınaigöre belirlenmişiolan, "yaş" sınırıdır. Ülkemizin

hukuk sisteminde ise,“çocukisuçluluğu” onisekiz yaşındaniküçük kişilerinibir hukuki normu ihlal etmesi olarakitanımlanmaktadır (Kamer, 2013).

Çocukisuçluluğunu yetişkinisuçluluğundan ayıranien önemliikriter her ülkenin

kendi kanunlarına göre belirlediğiiyaşisınırıdır. Buiyaş sınırlarıi7-21 yaşları arasında değişmektedir. Cezaiehliyeti yaşisınırı çeşitliiülkelerde farklıiuygulanmaktadır.

2.4. Ülkelerin Çocuklar İçin Koyduğu Ceza Ehliyet Yaşı

Benzer Belgeler