• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM: ÇOCUK ADALET SİSTEMİ VE REHABİLİTASYON

3.3. Çocuk Mahkemeleri

3.3.1. Çocuk Mahkemesinin Rehabilitasyon Rolü

Günümüzde değişik ülkelerin çocuk adli mekanizmaları analiz edildiğinde, geçmişten bugüne kadar üç ana modelin önemli olduğu anlaşılmaktadır. Bunlar sıralanacak olursa, Suç Kontrol (Geleneksel), Adil Yargılanma (Adalet) ve Rehabilitasyon (Refah) modelleridir.

Geleneksel bakış açısı, insanların suç ve suçlu kimselere karşı korumaktır. Suç olaylarında süreçleri hızlandırmak ve yetkinlik kazandırmak için polis gücü etkilidir. Aynı zamanda suç ve suçun ortaya çıkardığı tahribata karşılık gelebilecek düzeyde ceza uygulanır. Suç işleyen cezaevine atılıp toplumdan ayrı tutulmak suretiyle suça yönelmesi engellenir.

Adalet yaklaşımındaki bakış açısı ise, çocuk suçluluğu konusunda muğlak tanım ve ifadelerin aksine adli yargılama mekanizmasının bütün ayaklarında yasal güvencelerin gücü artırılır. Suç davranışının ortaya çıkardığı sonuçlar bakımından çocuk sorumlu olarak değerlendirilir. Verilecek kararlar ile toplum ve mağdurun suç zararını gidermek önceliklidir. Koruma, sağaltım ve rehabilitasyon kavramlarının etkisi zayıftır.

Rehabilitasyon (refah) yaklaşımın merkezinde çocuk yer almaktadır. Temel düşünce çocukları koruma ilkesidir. Suç, ruhsal ve toplumsal problemlerin bir yansıması olarak değerlendirilir. Ceza uygulamasında suçun oluşturduğu tahribata karşılık gelecek düzeyde olması değiştirilerek suç davranışının içinde yer alan bireylerin özellikleri, yaşam olanakları ve çevre koşulları dikkate alınır. Amaç cezai uygulamalar yerine destek verme ve sağaltım yoluyla rehabilitedir. Yargılama yapılan birim ve kişilere oldukça fazla kanaat yetkileri verilir (Uluğtekin, 2001:301). Bireyin suçlu olarak kanaat getirilmesi durumunda bile öncelik olarak ıslahını ve toplumsal entegrasyonunu hedefleyen insani bir tutum sergilemektir.

62

Birleşmiş Milletlerin 1995 tarihinde suçun önlenmesine yönelik olarak yaptığı kongrede suç işleyen kişilerin sağaltımlarının yapılarak topluma yeniden kazandırmak ve ceza hapishanelerin bu hedef doğrultusunda hizmet vermesi için asgari kurallar ortaya konmuştur. Bununla beraber 1971 senesinde Genel Kurul'un hapishane ve ıslahevlerinde konan kuralların önem verilmek suretiyle icrası ile devletlerin yerel kanunlarının da yer alması amacıyla gerekli hassasiyetin gösterilmesi görüşünü bildirmiştir (Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, 2000:24-33).

Anlaşılacağı üzere geleneksel bakış açısıyla konuya yaklaşıldığında suç davranışının içinde yer alan kişi önemli değil önemli olan eylemdir. Yapmış olduğu fiilden dolayı ceza alması hatta cezaevine girip cezasını çekmekten başka bir yolu da yoktur. Bu bakış açısı çocuk söz konusu olduğunda hataya düşürebilir. Hatta yapılan yanlışlarla birlikte toplumu korumak olan amaçtan sapılarak bilinçli ya da bilinçsiz bir çok zarara yola açılabilir. Çünkü çocuk özel bir statü durumunda olduğu uluslararası belgelerle ortaya konmuştur. Bu açıdan geleneksel yaklaşım yerine refah odaklı modern bakış açısı gündeme gelmiştir. Bu amaçla da çocuğa özgü bir çocuk adalet sistemi modeli oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu sistemde önemli görevlerden birisi de çocuk mahkemelerine verilmiştir. Çocuk mahkemeleri yürüteceği adli mekanizmalar ve yargılama ile suça sürüklenen çocuğu topluma kazandırma da büyük bir rol oynayabilir. Bunu yaparken de ceza vermek öncelik değil koruyucu ve destekleyici kararlar almak öncelik olanıdır. Suç eylemini, adalet mekanizmasının toplumdaki psikolojik-sosyolojik, ekonomik vb. durumların bir yansıması olarak değerlendirmesi gerekir. Önemli olan çocuğun suçlu olup olmaması değil, çocuğun içinde bulunduğu yaşam koşulları, psiko-sosyal özellikleri, kişilik yapısı, sağlık durum vb. çocuğu suçu iten sebepleri bulup gereken tedbirleri almaktır. Cezalandırmak yerine gereksinimlerinin durumuna göre çeşitli hizmet modellerinden yararlandırma olmalıdır.

Rehabilitasyon modeli veya refah yaklaşımı içinde çocuk adalet sistemini oluşturan öğeler (polis, savcılık, sosyal çalışma görevlileri, avukatlar, çocuk mahkemeleri ve cezaevleri) açıklanmaya çalışılmıştır. Her birinin bir bütünün parçaları olduğu, tek tek önemli görevlerinin olduğu ve eşgüdüm içinde olmalarının önemi büyüktür. Birisinde meydana gelebilecek bir yanlışın sistemin tamamını etkileyeceği ve hedef olan rehabilitasyonda aksamaların oluşmasına sebep olacağı unutulmamalıdır.

63

Suç davranışı içinde yer alan çocukların eğitim suç biliminde önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Geçmişte birçok gelişmiş ülkelerde dahi çocukların özel uygulamalara tabi tutulmadıkları, fiziksel, zihinsel, sosyal, psiko-sosyal yönden ayrı gelişim özellikleri taşımamalarına rağmen yetişkinlerle aynı kural ve kaidelere tabi tutuldukları yapılan çalışmalar göstermiştir. Çocuğu yeniden eğitmek ve topluma kazandırmak yani rehabilite etmek hukuksal bir konu olmaktan çıkıp pedagojik, sosyal, psikolojik içerikli biri durum olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle çok yönlü düşünmek esastır (Yavuzer, 2001:262-263).

Suçlu çocukları rehabilite etme sürecine bakıldığında üç ayrı bakış açısından bahsedilebilir. Bunlar;

1. Önleyicilik, 2. Yeniden Eğitim, 3. İzleme Çalışmaları.

Önleyicilik; Bu bölümde; risk grubunda olan ve suça yönelebilme ihtimali bulunan koruyucu, önleyici hizmetlerden bahsedilebilir. Örneğin en çok suç işleme yaş olarak 14 olduğu bilimsel çalışmalar göstermiştir. O halde eğitim kurumlarında risk grubunda bulunan çocuklara yönelik koruyucu önleyici hizmet programları geliştirilebilir.

Yeniden Eğitim; Herhangi bir nedenden ötürü adli mekanizmanın içine girmiş veya ceza almış çocukların durumları değerlendirilerek, onları suça iten nedenlerin tespitinden sonra gerekli eğitim programları yürüterek topluma yeniden kazandırılmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Çocuk adalet sistemi de tam burada devreye girmektedir. Bu adli mekanizma içinde önemli bir yeri olan kurum ise çocuk mahkemeleridir.

İzleme. Tahliye edilen ya da hakkında verilen kararın sonucunu değerlendirme de izleme yöntemi değerlendirilir. Tahliye edilen ya da tedbir kararı alıp izleme ve denetim görevini yerine getirilmemesi yani suçu oluşturan koşulların içine tekrar gönderilmesi kısır bir döngüye sebep olacaktır (Yavuzer, 2001:264-280).

Konu toparlanacak olursa, bir birey suç işlediği zaman ortaya koyduğu eylemin sorumluluklarını alabildiği için ceza ile karşılık bulur. Cezası bittikten sonra tekrardan toplum içindeki yaşamına geri döner. Burada önemli olan topluma nasıl geri

64

döndüğüdür. Yani suç davranışının oluşmasındaki temel özelliklerinde bir değişim olup olmadığıdır. Bu sorunun cevabı rehabilitasyonla ilişkilendirilmelidir.

Günümüzün modern bakış açısında suç davranışının idrakini sağlamış yetişkin suçlu bireylerin bile rehabilite edilmesi vardır. Bu açıdan bakacak olursak tam idraki bulunmayan çocukların durumu ne kadar hassas bir konudur. Çoğu kişinin sıkça duyduğu bir ata sözü vardır "Ağaç yaş iken eğilir". Bu atasözü atalarımızdan bize mirastır. Basit olarak anlamaya çalışılırsa, bir insanın sağlıklı olması isteniyorsa küçükken işe başlanması gerekliliğidir. Aslında tam da çocuklar ve çocukluk dönemi tarif edilmektedir. Eğer bireyi suçtan korumak, uzak tutmak, aktif bir şekilde topluma kazandırmak isteniyorsa bunun için en iyi dönem çocukluk dönemidir. Çünkü alınabilecek tedbirler, yerine getirilebilecek bazı uygulamalar ile bu başarılabilir. Kısacası geri dönüşümü yapılabilir. Bu geri dönüşüm mekanizmasının en önemli ayaklarından birisi de çocuk mahkemesidir.

Çocuk mahkemesinin rehabilitasyon ve geri dönüşüm özelliği toplum açısından son derece önemlidir. Şöyle düşünülerek konu üzerinde bakış açısı genişletilebilir. Mahkeme karşısına gelen bir çocuk ufak dokunuşlarla suçtan uzaklaştırıp topluma kazandırılabilir. Bir hastalığın başlangıç dönemi ile son dönemi arasında dağlar kadar fark vardır. Sağlıkta erken teşhis denen bir kavram vardır. Hastalıklar erken dönemlerde eğer fark edilip gerekli tedavi programı uygulanırsa en ağır hastalık bile yani kanser bile çok rahat bir şekilde iyileşebilir. Ancak geç kalınırsa iyileşme olanağı neredeyse yoktur. Aslında çocuk mahkemesi çocukların suç olaylarında erken teşhis koyabilme yetisine, gücüne sahip bir kurumdur. Bu gücün etkin bir şekilde kullanılması büyük kazanımlar sağlayabilecektir. Erken teşhis koymada en önemli şansı bünyesindeki sosyal çalışma görevlileridir. Çocuk Hakimi karşısına gelen çocuğu suç işlemiş bir birey olarak ilk bakışta görebilir ancak çocuğu tanımak ve suçlu çocuk perdesinin arkasındakileri görme bir nevi buz dağının altındaki tarafını tespit etmeye çalışması ona farklı bir bakış açısı tanıyabilir. Bu görevi ise çocuğun psiko-sosyal gelişimini, mental durumunu, aile, okul, sosyal çevre özelliklerini, kültürünü, güçlü ve zayıf yönlerini anlatan sosyal inceleme raporları ve bu raporları hazırlayan uzmanlardan alacağı gözlem ve görüşler ya da ilgili kuruluşlardan isteyeceği belgelerle çok rahatlıkla yapabilir.

65

Suça sürüklenen çocuk ve arkasındakileri görebilen bir çocuk mahkemesi kanuni yetkilerini kullanıp alacağı koruyucu destekleyici tedbirler ya da çocuklara özgü cezai müeyyidelerle çocuğun bünyesinde mevcut olan hızlı değişim özelliğini de kullanarak onun suça karşı güçlenmesini, sağaltımını, rehabilite olmasını sağlayabilir. Bütün çocuklarda bunu yapamasa da birçoğunda yapabilir. Basit bir mantıkla on çocuktan birini bile suçtan uzak tutmayı başarıp topluma aktif olarak kazandırması bile başarı olarak görülebilir. Tek başına bu görevi yapması elbette mümkün değildir. Sistemin önemli bir dişlisidir. Bütün dişlilerin, parçaların eşgüdüm içerisinde hareket etmesi ve çalışması, birbirini tamamlaması gerektiğini de unutmamak gerekir.

Çocuk mahkemelerinin suça sürüklenen çocukları rehabilite edebilme, onları yeniden topluma kazandırabilme konusunda yerine getirdiği bazı uygulamalar aşağıda özetlenmeye çalışılmıştır.