• Sonuç bulunamadı

Çocuk, Gelişimi ve Çocuğun Sanatsal Gelişimi

2.3. Bir Kitle İletişim Aracı Olarak Televizyon

2.5.2. Çocuk, Gelişimi ve Çocuğun Sanatsal Gelişimi

İnsanın gelişim bebelik, çocukluk, gençlik gibi dönemler izlerken bu dönemler içerisinde birey psikolojik, fiziksel ve sosyal değişikliklerden geçer. Şirin, (2006, s.12) çocukluk kavramının Avrupa’da son 400 yıl içinde ortaya çıkan bir kavram olduğunu ve daha önceleri çocuk üzerinde annesinin veya dadısının sürekli ilgisi gerekmeksizin yaşayabilmeye başlamasından itibaren yetişkin sayıldığını belirtir. Kılbaş, (2008, s.186) çocukluğun kurgusal bir kategori olduğunu ve çocukluk ile yetişkinlik arasındaki çizginin yavaş yavaş inceldiğini belirtirken, eski Yunanlıların çocuk için kullandığı kelimeler belirsizken, ortaçağda ise çocukların küçük yetişkinler olduğunu, bildiğimiz anlamda çocuk fikrinin ise 19. yy.dan itibaren gelişerek çocuk psikolojisi gibi kavramların ortaya çıktığını belirtir. Oysa günümüzde çocuğun sosyal, psikololojik ve sanatsal gelişim basamakları belirlenerek eğitimciler bu aşamaların özelliklerine göre çocuğa yaklaşmaktadırlar. Çocuğun gelişimi açısından eğitimcilerin bu dönemlerin özelliklerini bilerek çocuğa yaklaşımları çok büyük önem taşımaktadır.

Birey gelişme ve kişiliğini oluşturma süreci içinde pek çok etki altında kalır. Güler, (1990, s.75) çocuğun kişilik oluşturma sürecindeki etkenleri doğal ortam (kalıtsal yaşantı) ve yaşama ortamı olarak ikiye ayırır. Bunlar aile, sosyal çevre, arkadaşlar ve fiziki koşullar olabilir. Çocuk kişiliğini oluştururken aile bireyleri, akran grupları ya da kitle iletişim araçlarının etkiside kalarak bilinçli ya da bilinçsiz bu düşünceleri veya davranışları benimser ve uygular. (Sadi: 2007, s.5) “Çocuğun

kişilik oluşumunu etkileyen etkenler sırasıyla aile, televizyon, eğitim kurumu, kitle iletişim araçları (sinema, video, yazılı basın, sanatsal faaliyetler), çevre ve

toplumdur.” (Güler:1990, s.76) Bu süreçte çocuğa doğru ve iyi rol modeller sunulması büyük önem taşımaktadır.

Gelişim sürecinde ailenin çocuk üzerindeki etkisi büyüktür. Ebeveynlerin çocukların yaratıcılığı üzerine etkilerini Miller (1979, s.310) şu şekilde özetler;

“Yaratıcılık seviyesi yüksek olan çocukların ebeveynlerinde de yüksek entelektüel birikim olduğu gözlemlenebilir. Böyle ailelerde anne ve babanın sosyal hayatta da çeşitli ve farklı ilgi alanları vardır. Yaratıcı çocukların ebeveynleri onlara güvenmekte, saygı duymakta, daha çok sorumluluk vermekte, özerklik ve bir ölçüye dek özgürlük sağlamaktadırlar. Ebeveyn ve çocuk arasındaki ilişkiler düşmanlık ve reddediş üzerine kurulu olduğunda, çocuklardaki yaratıcılık da ciddi oranlarda düşmektedir.”

Bir gençlik döneminden bahsederek bu dönemin belirtilerini ve aralığını ilk ortaya koyan Aristo olmuştur. (Şemin: 1984; Öztürk: 2002 s. 33’deki alıntı.) Çalışmanın evrenini belirleyen öğrencilerin yaş aralığı bakımından ergenlik döneminin başlarında olduğu görülür. Bu dönem öğrencilerin çocukluktan yetişkinliğe geçtikleri dönem olarak dünyayı farklı anlamlandırdıkları bir dönemdir. Unesco, ergenlik dönemini 15-25 yaşları arasında gösterirken, ülkemizde ergenlik yaşı kızlarda 10-12, erkeklerde 12-14 yaşlarında başlamaktadır. (Yavuzer: 1985, Öztürk:2002, s.35’deki alıntı.) Çocuğun gelişimi üzerinde ailenin etkileri büyük olsa da bu etkiler çocuğun okula başlaması ile azalmaktadır. Öğretmenlerin, çocuk üzerinde anne-baba kadar etkili olmamalarına rağmen çocuk ergenlik döneminde anne-babayı da eleştirmeye başlar ve bu süreçte televizyon çocuğun hayatına girerek ona çok çeşitli rol modeller sunmaya başlar. (Öztürk: 2002, s.68) Bu konuda televizyonun etkilerini incelemek önem kazanmaktadır.

Çocuğun sanatsal gelişimi ise iki farklı yönüyle ele alınması gereken bir konudur. Birincisi grafiksel, resimsel yönü diğer yönü ise estetik gelişim yönüdür. (Alakuş: 2004, s.35) Çocuk resmi oyun amaçlı yaparken kendi ile ilgili psikolojik ve sosyal gerçeklikleri de resmine yansıtmaktadır. Çocuk resmi çocuğun gelişimini yansıtan bir belge konumundadır. Çocuk resimleri onların zeka gelişimlerini ve kavram kurma becerilerini yansıtarak çocuğun zeka düzeyinin belirlenmesine de yardımcı olan belgelerdir. (Kırışoğlu:2002, s.55) 1885-1920 yılları arasında çocuk

resmine karşı yoğunlaşan ilgi bu konuda araştırmaların yoğunlaşmasını sağlamış ve çocuk resimleri onların iç dünyalarının birer yansıması olarak değerlendirilmiştir. (Doğru ve Diğerleri: 2006, s.224) Bu konudaki çalışmaları ile Lowenfeld çocukların nasıl resim yaptıklarını izleyerek çocukarın sanatsal gelişim evrelerini belirlemiştir. (Sanat Eğitimi 3, s.3.7) Daha sonra ise Lowenfeld’in ‘Resimsel Gelişim Evreleri

Kuramı’ ve Piaget’in ‘Zihinsel Gelişim Evreleri Kuramı’ eşleştirilerek çocuğun

gelişim evreleri tablosu (bkz. Ek:5) oluşturulmuştur. (Alakuş:2004, s.35) Çocuk resminin gelişimi genel olarak yaşlar agöre şu şekilde sıralanabilir; 2-4 yaş arası karalama dönemi, 4-9 yaş arası şema öncesi dönem, 7-9 yaş arası şematik dönem, 9- 12 yaş arası gerçekçili (Gruplaşma) dönemi ve 12-14 yaş arası görünürde doğalcılık dönemi. (Doğru ve Diğerleri: 2006, s.224) Çocuk, resmi duygu ve düşüncelerini hayal gücünü de kullanarak doğrudan doruya kâğıt üzerine aktararak gerçekleştirirken fiziksel ve algısal gelişimi doğrltusunda resim yeteneği de gelişir ve değişir. (Çellek:2003) Bu nedenle eğitimcinin çocuğun gelişim evrelerini bilmesi büyük önem taşımaktadır. Evin içini gösteren bir resim yapan çocuğa eğitimcinin olumsuz tepkisi çocuğun resimden soğumasına neden olabilir.

Resim yapmanın çocuğun hayal dünyasını ve duygularını kâğıda yansıtması işlemi olduğuna daha önce değinilmişti. Bu bağlamda her çocuğun duygu ve düşüncelerini aynı derecede başarı ile yansıtamadığını belirtmekte fayda bulunmaktadır. Çocuklar yetenekleri ve yaratıcılıkları ile birbirlerinden farklı işler ortaya çıkaracaklardır. Miller, (1979, s.309) çocuğun yaratıcılığına etki eden değişkenlere yönelik çalışmasında şu sonuçlara ulaşmıştır;

- “Daha iyi sözel yeteneğe sahip olan orta ve üst sınıf ailelerin çocukları, sözel testlerde ve yaratıcılıkla ilgili testlerde daha iyi sonuçlar elde etmektedirler.

- Yapılan pek çok araştırmanın gösterdiği gibi, babanın olmaması durumu, çocuklarda daha yüksek yaratıcılığa neden olmaktadır. - Kardeşler arasında yapılan araştırmalarda, küçük kardeşin yaratıcılık

konusunda büyük kardeş kadar başarılı olamadığı gözlemlenmiştir. Yaratıcılığı yüksek çocukların genelde kendilerine yaşça yakın olan bir küçük kardeşleri olduğu görülmüştür.

- Cinsiyet farklılığının önem gördüğü toplumlsal yapılarda ve

kültürlerde, erkek ve kız çocukların yaratıcılık seviyeleri ve başarıları değişkendir. Kızlar genelde sözel alanda başarılı olurlarken, erkek çocuklar daha biçimsel görevleri yerine getirmede başarılıdırlar.”

Günümüzde yaratıcılığa etki eden faktörler içinde medya da önemli bir yer tutmaktadır. Televizyonun etkilerine daha önce değinilmişti. Eisner, (1965, s.136) medyadaki yaratıcılıkla IQ seviyesi arasında ciddi bağlantılar olmadığını ve medya aracılığı ile yaratıcılığın yüksek IQ seviyesi olan bireylede daha sık görüldüğünün söylenemeyeceğini belirtir. Bireylerin yaratıcılıklarının artması sanat eğitimi ile sağlanabilir. Bu nedenle sanat eğitiminin öneminin sürekli olarak vurgulanması önemlidir. Katırancı, (2003) ilköğretimde sanat eğitimi derslerinin süre açısından yetersizliğine değinerek bunun eğitimcileri kısıtladığını ve engellediğini belirtir. Bunun önüne geçilebilmesi amacı ile sanat eğitimine gereken önem verilmelidir.

Benzer Belgeler