• Sonuç bulunamadı

DEVRİM ÇITALARI VE LOKOMOTİF ETKİSİ

Otoriter rejimlerin askeri darbeler, sivil halk ayaklanmaları ya da kitlesel protestolar ile devrilmelerinin ardından, uzmanlar ve akademisyenler bu rejimlerin devrilmelerinin kaçınılmaz olduğunu ve gerekçelerini çok rahatlıkla açıklarken, neden hiçbiri bu kadar kaçınılmaz olduğunu iddia ettikleri bu olayları bir gün öncesinde tahmin edemezler? Timur Kuran (1991: 16), Doğu Avrupa ülkelerinde 1989 yılında ardı ardına meydana gelen devrimlerin önceden nasıl tahmin edilebileceğine dair kuramsal çerçevesini ortaya koyarken, yapısalcı teorinin akılcı tercih yaklaşımına ya da göreceli mahrumiyet teorisinin ekonominin kötü gidişinden duyulan rahatsızlığa odaklanan anlayışlarının, otoriter rejimleri deviren sosyal protestolar ve halk ayaklanmalarını açıklamada yetersiz kaldığını belirtmektedir. Bunun için de bu süreçlerin arka planlarını izah edebilmek amacıyla devrim çıtaları, lokomotif etkisi (bandwagon), bireylerin özel ve kamusal tercihleri ve bu tercihlerde yanıltma gibi kavramları ortaya koymaktadır.

Otoriter rejimlerde, iktidara yönelik muhalefetin cezalandırılacağı endişesiyle bireyler rejime dair memnuniyetsizliklerini kendilerine özel tutup dışarıya farklı yansıttıklarından dolayı iktidara yönelik kitlesel bir protesto tehlikesi olmadığı ve muhalefet derecesinin sıfır olduğu düşünülmektedir. Bu endişenin yanında kitle iletişim araçları ve

94 KÜRESEL VE YEREL BAĞLAMDA SİYASET, TİCARET VE MUHASEBE

kanalları da rejim tarafından sıkı şekilde kontrol edildiğinden bireyler birbirinin memnuniyetsizliğinden haberdar olamamakta ve bu da muhalefet etme halinde cezalandırılma endişesini iyice arttırmaktadır. Ancak bir noktada, otoriter yönetimin uygulamaları öyle bir hal alır ki, cezalandırılma korkusuyla bireylerin kendilerine özel tuttukları iç tercihleri psikolojik olarak gizlenemez hale gelmekte ve dışarıya yönelik yanıltmayı imkânsız hale getirmektedir.5

Bu seviyeler için bireysel devrim çıtaları tabirini kullanan Kuran’a göre çıtalar her bireyde farklı olabilmekte; yaşlı bir kadına işkence yapıldığı iddiaları bir birey için patlama noktası olabilecekken, diğer bir birey için sokaktaki kimsesiz bir çocuğun sebepsiz yere polis tarafından tokatlanması yeterli olabilmektedir. Kuran’a (1991: 18) göre içsel tercihini dışarıya yansıtarak protestoyu başlatan bireyin ardından kalabalık kitlelerin sokağa dökülüp dökülmeyeceği ise lokomotif etkisinin var olup olmadığına bağlıdır. Bu tür protestoların yapılan sosyal reformların ardından oluşan görece özgürlükçü ortam sebebiyle artma eğilimi gösterdiğini de ekleyen Kuran (1991: 24), belirli bir orandaki kalabalığın protestoya dahil olmasıyla birlikte rejime muhalefet etmenin cezalandırılacağı endişesinin azalacağı ve rejimin devrilmesi halinde bunun bir ödüle dönüşeceği düşüncesiyle bu protestoların ayaklanmalara dönüşüp otoriter yönetimleri indireceği sonucuna varmaktadır. Devrim çıtalarının düşüşü, lokomotif etkisiyle bireylerin birbirini tetiklemesi biçiminde olabileceği gibi iç veya dış bir

5 Kuran (1991: 18), psikolojik maliyeti kişinin kendine saygısını kaybetmesi olarak izah etmektedir.

95 faktörle tüm bireylerin devrim çıtalarında topyekûn bir inişle de gerçekleşebilmektedir.

Bir örnekle açıklanacak olursa, otoriter bir liderin yönettiği 10 kişilik grupta iki kişi liderin yaşlı üyeye tokat atması halinde, üç kişi ise çocuk üyeye hakaret etmesi halinde başkaldırdığı varsayılmaktadır. İki kişi altı üyenin başkaldırması halinde başkaldırıya dahil olurken, yaşlı ve çocuk üye her ne olursa olsun protesto etmekte; kalan son üye ise her ne olursa olsun lideri desteklemektedir. Otoriter liderin yaşlı üyeye tokat atıp aynı anda çocuk üyeye hakaret ettiği bir durumda beş üyenin daha başkaldıracağı, bunun da toplamda yedi kişiye ulaşan başkaldırıya iki üyenin daha dahil olacağı sonucunu getireceği görülmektedir. Böylelikle dokuz üyenin lidere muhalefet etmesiyle otoriter liderin devrileceği anlaşılmaktadır.

Bu kuramsal yaklaşımı vakalara uygularken, bireyleri temsil ettikleri toplumsal kesimin örneklemi olarak kabul etmek ve devrim çıtalarını bu toplumsal kesimin beklenti ve ihtiyaçları ekseninde modellemek doğru olacaktır. Aşağıdaki birkaç örnek senaryodan da anlaşılacağı üzere, toplumun belli kesimlerinin başlattığı muhalefetin kitlesel protestolara dönüşmesi belli koşullar halinde gerçekleşebilmektedir.

96 KÜRESEL VE YEREL BAĞLAMDA SİYASET, TİCARET VE MUHASEBE

Tablo 1: Devrim Çıtaları Vaka Senaryoları

Muhalefetin büyüklüğünün S, toplumsal grupların tercihlerinden kaynaklı devrim çıtalarının T, bir olay sonrasında aynı grupların değişen yeni çıtaları T’ olduğu kabul edilmektedir. “T=0” ise grup her koşulda muhalefet ediyor, “T=100” ise grup her koşulda rejimi destekliyor, “T=X” ise protestoya katılması için toplumun yüzde kaçının protesto etmesi halinde protestoya dahil olacağını gösteriyor.

Vaka 1: Lokomotif Etkisiyle Rejimin Devrildiği Bir Protesto

Toplumun beklenti ve ihtiyaçlarına göre 10 gruba ayrılıp (öğrenci, kolluk kuvvetleri, iş dünyası gibi) her birinin dışarıya yansıttıkları tercihlerinin T= (0,20,20,30,40,50,60,70,80,100) olarak varsayıldığı bir vakada, toplumun yalnızca yüzde 10’unun muhalefette olduğu görülmektedir. Toplumun yüzde 20’sinin protestoya dahil olması halinde, sokağa inecek olan ikinci grubun devrim çıtasını 20’den 10’a düşürecek olan bir olayın gerçekleşmesinin ardından yeni devrim çıtaları T’=(0,10,20,30,40,50,60,70,80,100) olmaktadır. Böylelikle, üçüncü gruptan dokuzuncu gruba kadar tüm grupların lokomotif etkisiyle birbirini tetikleyerek protestolara katıldığı ve yalnızca T=100 olan son grubun rejimi desteklemeye devam ettiği görülmektedir. Bu da, rejimin devrilmesiyle sonuçlanmaktadır. Vaka 2: Dış veya İç

Faktörlerle Devrim Çıtalarının Topyekûn İnişi ile Rejimin Devrildiği Bir Protesto

İlk örnektekiyle aynı şekilde devrim çıtaları T=(0,20,20,30,40,50,60,70,80,100) olan bir toplumda tüm kesimleri olumsuz etkileyecek bir yasanın yürürlüğe girmesi ya da dış kaynaklı bir gelişmenin tüm toplumun devrim çıtalarını her daim rejimi destekleyen grup haricinde 10 birim aşağı çektiği ve yeni çıtaların T’=(0,10,10,20,30,40,50,60,70,100) olduğu varsayılmaktadır. Bu durumda muhalefetin yüzde 90’a çıktığı ve son grup hariç tüm grupların protestolara dahil olarak rejimi devirdiği görülmektedir. Vaka 3: Lokomotif Etkisi Gerçekleşmediği İçin Rejimin Kurtulduğu Bir Protesto

Bu örnekteki toplumda devrim çıtaları T= (0,20,30,30,40,50,60,70,80,100) iken, birinci vakadakine benzer şekilde gerçekleşen bir olay sonucunda devrim çıtalarının T’=(0,10,30,30,40,50,60,70,80,100) olduğu; ancak çıtası 30 olan üçüncü grubu tetikleyecek seviyede bir değişim olmadığı için lokomotif etkisinin gerçekleşmediği ve muhalefet büyüklüğünün rejimi deviremediği görülmektedir.

Vaka 4: Dış veya İç Faktörlerle Devrim Çıtalarının Topyekûn İnişine Rağmen Rejimin Kurtulduğu Bir Protesto

Başlangıç çıtaları T= (0,30,30,30,30,30,30,30,30,100) olan bir toplumun ikinci vakadakine benzer bir etkiye maruz kaldığı senaryoda yeni çıtalar T'=(0,20,20,20,20,20,20,20,20,100) haline gelmektedir. Toplumun yalnızca ilk grubunun protestoya dahil olduğu, ikinci gruptan dokuzuncu gruba kadar olanları tetikleyecek yüzde 20’lik muhalefetin oluşmaması sebebiyle protestolar başarısız olmakta ve rejim ayakta kalmaktadır.

Kuran’ın çizdiği bu kuramsal çerçeveyi Arap Baharı sürecinde rejimlerin yıkılma veya ayakta kalma sürecini analiz edebilmek için kullanmak mümkün müdür? Protestoları başlatıp halk ayaklanmalarını tetikleyebilecek sosyal güçler olarak Arap ülkelerindeki toplumları

97 sahip oldukları ağırlık itibarıyla gruplara ayırmak, lokomotif etkisini anlayabilmek açısından önemli bir adım olarak görülmektedir. Bu noktada, rejim yöneticisi aile, ordu, rejime sadık muhafızlar, bürokrasi, elitler, gençlik, işçiler, şehirli halk ve azınlıklar gibi toplumsal grupların ülke içindeki otoriter rejimi destekleme veya rejime muhalefet etme açısından temel sosyal güçler olduğu değerlendirilebilir. Bu grupların Arap Baharı öncesindeki devrim çıtalarını birebir olarak ölçebilmek zor olmakla birlikte, iç ve dış etkenlerin yanında çeşitli veri setlerinden faydalanarak hangi yönde seyrettiklerini tespit etmek mümkün görünmektedir.

Ortadoğu Arap ülkelerinin her birinde bu grupların varlığı ve ağırlığı değişebileceğinden, vaka incelemelerinin yer aldığı bir sonraki kısımda hangi toplumsal grupların analiz edileceği ve bunun gerekçeleri belirtilmektedir. İncelenecek vakalar seçilirken de birer tanesi rantiye devlet özellikleri sergilemek üzere ikişer adet monarşi ve cumhuriyet belirlenmektedir. Böylelikle, farklı yönetim biçimi ile iç ve dış etkenler açısından farklı gelişmeler yaşamış rejimlerin Arap Baharı sürecinde nasıl bir seyir izledikleri de analiz edilebilecektir. Bu çerçevede, Mısır, Libya, Suudi Arabistan ve Ürdün bu hususlar ışığında değerlendirilmekte ve devrim çıtalarının lokomotif etkisiyle düşerek ayaklanmaları tetiklemesinin arkasında yatan sebepler incelenmektedir.

98 KÜRESEL VE YEREL BAĞLAMDA SİYASET, TİCARET VE MUHASEBE