• Sonuç bulunamadı

2.2 Işık Sayesinde Ortaya Çıkan Çevre ve Algılanışı

2.2.2 Çevre Psikolojisi

Bireyler çevrede davranışları ile varolurlar. Gece gözleyen gözlemci aydınlatma sayesinde çevreyle etkileşime girer. Bu etkileşim doğrultusunda davranır. O nedenle bu etkileşim doğru kurgulandığında, kişilerin çevreye davranışları olumlu olmaktadır. Çok yöntemli araştırmada kuramsal ve uygulamalı çalışmalar birbirini tamamlar ve araştırmanın geçerliliği yaşam içinde kanıtlanır. Bu çalışmada da, yapılan tüm kuramsal araştırmaların yanında anketlerle deneysel sonuçlara ulaşılmıştır. İzmir siluetine dair öneri aydınlatma prensipleri çalışma kapsamında belirlenmiştir. Kuramsal araştırmalar ışığında bir yapının aydınlatmasına yönelik öneri model tasarlanması ile uygulamalı çalışmalar yapılmıştır. İzmir kentinin çevre psikolojisine dair öneriler sunulmuştur.

Birey çevresi ile bu etkileşimleri kurarken edilgen bir aktördür. Çevre psikolojisi ise, disiplinler arası bir doğaya sahiptir. Aydınlatma olgusu çevrede ve çevredeki yapılarda uygulama alanı bulduğundan, bu disiplinler arası teknik de doğada ayrı bir etkinlik dalıdır. Tüm bu etkinlik dalları fiziksel ve sosyal çevreyi, yani toplumun kültürünü belirler (Göregenli, 2005, s. 4 - 15).

Çevrenin değişik yönleri ve kentlilerin davranışları arasındaki ilişkiye yönelik sistem yaklaşımı da sistemin parçasındaki bir değişime yöneliktir. Bu bağlamda

31

tarihi kent odaklarının yeni kentten farklı aydınlatılması, sistemin bir uygulaması olarak olumludur. Meydan, anıt, yapı, röper ve odak noktaları kişileri yönlendirdiği gibi kent okumada kent için tekil olan meclis, anıt vb gibi eserler algıyı geliştirir. Kent bağlamında aydınlatma müdahalesinin kent için bir stratejisi, ideolojisi vardır.

İnsan, çeşitli sosyo-kültürel özellikleri, kişilik çizgileriyle algı ve imgeleriyle çevrede aktif bir rol oynamaktadır. Ancak bu süreçte bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar farklı disiplinlerle çözülmektedir. Psikolojik (bilişsel, zihinsel) haritalama çalışmaları psikolojiye çevre bağlamında giriş kapısı sağladığından önemlidir. İnsan davranışları, belli bir fiziksel ve sosyal çevrede oluşmaktadır. Kent bu çevrelerin en önemlilerindendir ve bu nedenle çevrenin algılanması, temsili konusundaki araştırmalar çoğunlukla kent ölçeğinde yapılmaktadır. Psikolojik haritalar; insanın kenti gözleyip, kodlamasının, çevredeki düzenlilikleri ayırt etmesinin, seçici bir algıyla imgelere dönüştürmesinin sonucudur. Tüm bu haritaların ve tespitlerin amacı insanların çevreyi nasıl algıladığını öğrenebilmektedir. Bu sayede psikolojik ve fiziksel sonuçlara varılabilmektedir. Böylece çevrede yaşanılabilir mekanlar gereken kalitede yaratılmaktadır.

Tablo 2.1. İmge oluşumu (Bailly, S.A., La Perception De l’espace Urbain, Paris 1977’ den aktaran Göregenli, 2005, s. 28)

Tablo 2.2 Zihinsel Haritaların Oluşum Süreci-Varlıkların bütününün alımlanması ile çevresel bir algı oluşur, tekden tüme gidilir (Ribey, F. Les Cartes Mentales, Strausbourg, 1980, s. 6’dan aktaran Göregenli, 2005, s. 34).

Algı, çevre psikolojisinin bir alt bölümü olduğundan çevre algısı ve çevresel imajlara ilişkin ne kadar çok bilgi edinilirse, o kadar başarılı çevre-insan deneyimleri ortaya konmaktadır. Bu çalışmada da, yapılan anketlerin sonuçlarına göre İzmir Körfez siluetine bir aydınlatma projesi önerilmiştir. Anket soruları kişilerin çevreye ilişkin algılarını ve psikolojilerini ölçmeye yöneliktir. Çevrede tarihi eser veya odak aydınlatmasının insanlarca algılanışının araştırılması ve çevre-insan deneyimlerinin karşılaştırılmalı olarak betimlenmesi amaçlanmıştır.

1960’larda mimar Kevin Lynch’ın, çevre algısına ve çevresel imajlara ilişkin bilgi edinerek daha yaşanılır kentler oluşturulmasına katkıda bulunmak amacıyla yaptığı çalışmalar vardır. Bu sayede geliştirdiği kavramsal olgu, insanın yaşam çerçevesini algılayışını ve çevresel imajların biçimlenmesini açıklamaya çalışan ilk önemli yaklaşım olarak kabul edilmektedir. Tversky’e göre, kişinin nesneleri belirli bir referans çerçevesinde mekansal ilişkiler boyunca algılayabilmesi için mekanın zihinsel temsillerine sahip olması gereklidir. Bu temsil süreci sonucunda dört tür mekan oluşur: bedenin mekanı (bu çalışmada atmosfer olarak kabul edilmektedir), bedenin çevresinin mekanı (bu çalışmada tarihi eser ve çevredeki yapılar olarak kabul edilmektedir), yön bulma mekanı (bu çalışmada aydınlatmanın sağladığı mekan olarak kabul edilmektedir) ve grafik mekanı (bu çalışmada zihinde kalan olarak kabul edilmektedir) (Göregenli, 2005, s. 20).

33

Geceleri tarihi eser aydınlatması ile de bir temsil süreci başlar. Kişi bir dış mekanda bulunur. Bu mekan bedenin mekanıdır. Bedenin çevresinde ise aydınlatılan tarihi eser bulunur. Aydınlatma sayesinde tasarlanmış ışıkla kişi yönünü bulur. Zihninde gündüz pratik olarak alımladığı yapıyı, gece aydınlatma tasarımının ön gördüğü detayları ile algılar. Kitleleri ve detayları zihnindeki haritaya kaydeden kentli kendini daha fazla o kente, o yere ait hisseder. Kişilik, etnik köken ve o anki psikolojik durum bile bu aidiyetin altında yatan algıyı etkiler. Kişiyi etkileyen kültürel ve psikolojik faktörler bu algının son halini belirler.

Kişi çevresindeki modelleri görür, psikolojik ve fiziksel etkenler doğrultusunda yorumlar. Ancak yaşanan gerçeklik duyu organlarına hitap ettiği şekli ile çevresindeki dolaylı gerçeklikle, yani yapılanmayla alımlanır. Göregenli’nin (2005), algı ve çevre psikolojisine dair yabancı yayınlardan aktardığı tablolar bu konuya dair net ve öz verilerin oluşumunu sağlamaktadır.

Görüldüğü üzere, kentteki tüm önemli tarihi yapılar ve akslar, semboller bütünüdür. Kişiler kültür düzeylerinde öznel, zamansal bir sürekliliği yansıtırlar. Yaşanan kentlerin, evlerin zihinlerde sahiplenilip “benim kentime”, “benim evime” dönüşmesi oldukça önemlidir. Tüm bu veriler ışığında çevre tasarlanır ve bu tasarımlarda tarihi çekirdekler, bölgeler için özel kararlar alınır (Göregenli, 2005, s. 185).

Aydınlatma sayesinde gece çevresel yaşamın düzenlemesi ile yapıların tanıtılması çevresel bir tasarımdır. Bu tasarım kentin oluşumuna katkıda bulunur ve kente çok farklı yönlerle geri dönüşüm sağlar.

Kentin düzenli olarak ortaya çıkarılması aynı zamanda bir sosyal bütünleşme, örgütleşme sağlar. İdari yönetimlerde ve üst ölçekteki kent müdahale planlarında bütünsel, eş planlar kurgulanarak fiziksel ve sosyal çevre bütünlük içinde tutulmalıdır ve doğru stratejiler uygulanmalıdır (Kuban, 1973, s. 69).

Işığın gece belli odak noktalarına yönlendirilmesi ve belli mimari ifadelerin ortaya çıkarılması ile bilinçli bir kentli algısı kurgulanabilir. Bu, çevrenin fiziki ve sosyal bütünlüğü için çok yönlü bir stratejidir.

Işığın tasarlanmış olarak kullanımı algı psikolojisinin koruma olgusu ile gelişmesini sağlar. Işık, görme olayı ve bu sayede oluşan algı çalışmada incelenmiş ve yorumlanmıştır. Her birey beyninde algıladığını kendi duyumlarına, deneyimlerine göre alımlar, yorumlar. Gören bir birey için görülen şey asla gözün ağ tabakasında oluşan ters resimden ibaret değildir. Algılanan görsel veriler deneyimlerden edinilmiş bilgilerle karşılaştırılır ve yorumlanır. Görmek, ilişkilendirmek, anlamak demektir. Görülen şeyler, önceden bilinen “görüntüye dönüştürülmüş” bir şeylere benzetilerek tanımlanır. Görerek insan kendini yerle ilişkilendirir. Bu bağlamda yaşadığımız yer ve kent görsel algı açısından değerlendirilir. Geceleri çevremizdeki varlıklar ışık sayesinde görülür. Görülerek algılanan psikolojiye göre yorumlanır, ancak gece görünenler tasarlanmış ışık sayesinde arttırılırsa, kişilerin daha çok kentli olabilmesi için algısı geliştirilmiş olmaktadır. Dolayısıyla kent, çevre gelişmektedir ve kentli-çevre bağı güçlenmektedir. Böylece kişiler o yere bağlanmaktadır ve o yeri sahiplenmektedir.