• Sonuç bulunamadı

İnsanların tutum ve davranışlarının neden olduğu çevre sorunları günümüzde ileri boyutlara ulaşmış, canlıların hayatına zarar verebilecek duruma gelmiştir. Bu çevre sorunlarının azaltılması için bilinçli bir toplum yetiştirmek gerekmektedir. Çevreye karşı bilinçli bireyler yetiştirmek de ancak eğitimle olabilir. Küçük yaşlardan itibaren iyi bir çevre eğitimi alan bireyler çevreye karşı duyarlılık kazanacaktır ve hayatı boyunca bu duyarlılıkla hareket edecektir. Mevcut çevre sorunlarının çözümü, yeni sorunların önlenmesi, çevrenin korunması ve kaynakların sürdürülebilirliği ancak bireylere sunulabilecek etkili bir çevre eğitimi ile mümkündür (Güven, 2011, s.20).

Çevre eğitimi; “Toplumun tüm kesimlerinde çevre bilincinin geliştirilmesi, çevreye duyarlı, kalıcı ve olumlu davranış değişikliklerinin kazandırılması ve doğal, tarihi, kültürel, sosyo-estetik değerlerin korunması, aktif olarak katılımın sağlanması ve sorunların çözümünde görev alma” olarak tanımlanabilir (ÇEDGM, 2004).

18

Erten (2004)' e göre çevre eğitimi, çevrenin korunması için tutumların, değer yargılarının, bilgi ve becerilerin geliştirilmesi ve çevre dostu davranışların gösterilmesi ve bunların sonuçlarının görülmesi sürecidir.

Doğan (2004)'a göre çevre eğitimi, bireylerin çevresi ile ilgili değerleri, tutumları, kavramları tanımasını sağlayan, bireylerin çevrelerine yönelik duyarlılık ve farkındalık geliştirmelerine olanak veren, gelecek kuşaklara sağlıklı ve temiz bir çevre bırakmak için çevresel sorunları çözmeye yönelik bilgi, beceri, değer ve deneyim kazandıkları sürekli bir öğrenme sürecidir (aktaran Aydoğdu & Güven, 2012).

Çevre eğitimi, bir yandan ekolojik bilgileri aktarırken diğer yandan da bireylerde çevreye yönelik tutumlarının gelişmesini ve bu tutumların davranışa dönüşmesini sağlar. Çevre eğitimi, öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor öğrenme alanlarına hitap eder (Erten, 2004).

Çevre sorunları tek bir yeri değil, küresel olarak tüm dünyayı etkilemektedir. Bu yüzden her yaşta ve her alanda her bireyin çevreye karşı sorumluluk hissetmesi ve duyarlı olması gerekmektedir. Bu da çevre eğitiminin her alanda ve de her yaşta eğitimde olması gerektiğini göstermektedir.

Çevre eğitiminin amacı toplumun tüm kesimlerini çevre konusunda bilinçlendirmek, bilgilendirmek, olumlu ve kalıcı davranış değişikliklerini kazandırmak ve bireylerin aktif katılımlarını sağlamaktır. Bu nedenle, çevre ile ilgili konularda aktif katılım sağlayacak, olumsuzluklara karşı tepki oluşturacak, bireysel çıkarların toplumsal çıkarlardan ayrı düşünülemeyeceği gerçeğini kavratacak bir eğitim yöntemi ve halkın katılımını amaçlayan eğitim sistemi, kitlelerin düşünme ve karar verme gücünü de geliştirecektir (ÇEDGM, 2004).

Çevre eğitimi ne kadar erken yasta baslarsa o kadar iyidir. Çünkü, okul öncesi ve okul çağlarında oluşan ilgiler ve tutumlar gelecekteki istendik davranışların temelini oluşturur. Özellikle çocukluk çağında ve genç yasta oluşan değer yargıları ve tutumlar, erken yaslarda doğayla olan ilişkilerde empatinin gelişmesi ve doğaya karsı sevginin oluşmasında oldukça önemlidir. Bunların oluşması, çevrenin korunması için çevre dostu davranışların gösterilmesi demektir. Bu gelişim dönemleri, göz önünde tutulması gereken ve daha sonra bireylerde çevreye yararlı bilinçli davranışların gelişmesine yardımcı olacak duyuşsal alandaki öğrenmeler olacaktır. Doğanın bir değer olduğunu öğrenen öğrenci bütün duyu organlarıyla onun güzelliklerinin farkına varır ve onu korumak için çaba harcar. İnsanlar sevdiklerini korurular, bundan dolayı çocuklara hayvan ve bitkileri sevdirmek, çevre eğitiminin en temel amaçlarından birisi olmalıdır (Erten, 2004).

19

Günümüzde ciddi boyutlara ulaşan çevre kirlilikleriyle baş edebilmek iyi bir çevre eğitimine sahip bilinçli bireylere ihtiyaç vardır. Bilinçli bireyleri okullarda çevre eğitimleriyle yetiştirmek mümkündür. Çok küçük yaşlarda eğitim almaya başlayan bireyler için küçük yaşlardan itibaren çevre eğitimi verilmesi oldukça önemlidir.

2.3.1. Çevre Eğitiminin Tarihçesi

1970’ li yılların başından itibaren çevre sorunları ile ilgili adımlar Birleşmiş Milletler tarafından atılmaya başlanmıştır. İlk kez 1972 yılında Stockholm’ de birleşmiş Milletlerin düzenlediği İnsan ve Çevresi konferansında çevre eğitimi ilk kez küresel bir boyut kazanmıştır. Stockholm’ de yapılan konferansa dayanarak Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Birliği (UNESCO) ve Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP)’ nın işbirliğiyle Uluslararası Çevre Eğitim Programı (IEEP) 1975 yılında oluşturulmuştur. UNESCO – UNEP tarafından hazırlanan bakanlar seviyesinde Çevre Eğitim Konferansı, 1977 yılında dünyada ilk kez Tiflis’ te toplanmıştır. Tiflis Konferansının Bildirgesi ve Önerileri, çevre eğitiminin insan eğitiminde yerini alması için bir dönüm noktası teşkil etmektedir. Bu belgelerde ulusal ve uluslar arası düzeyde çevre eğitiminin geniş çerçevesiyle birlikte niteliği, amaçları ve pedagojik esasları belirtilmektedir (Ünal ve Dımışkı, 1999).

Tiflis Bildirgesi öncelikle, bireylerin çevreye yönelik değer yargısı, sorumluluk ve becerilerinde olumlu değişikliklerin sağlanması ve bireylere buna uygun çevre eğitiminin verilmesi hedefini esas almaktadır. Bildirgede vurgulanan diğer bir hedef ise toplumun tüm fertlerine çevreye dönük olumlu tutum ve yeni davranışlar kazandırılması yönündedir (Braus' tan aktaran Güven, 2011, s.22).

Bildirgede çevre eğitiminin amaçları şu şekilde sıralanmaktadır (Ünal, Mançuhan ve Sayar, 2001).

• Bilgi: Bireylerin ve sosyal grupların, çevre ve çevreyle ilgili sorunlara yönelik temel bir bakış açısı ve çeşitli deneyimler kazanmalarına yardımcı olma.

• Farkındalık: Bireylerin ve sosyal grupların çevre ve çevreyle ilgili sorunlar hakkında duyarlı ve bilinçli olmalarına yardım etme.

20

• Tutum: Bireylerin ve sosyal grupların, çevrenin geliştirilmesi ve korunmasında aktif olarak rol almaları için motive olmalarına ve çevre için duygu ve değerler geliştirmelerine yardım etme.

• Beceri: Bireylerin ve sosyal grupların çevre sorunlarını tespit etme ve çözme becerisi kazanmalarına yardım etme.

• Katılım: Bireylere ve sosyal gruplara çevre sorunlarını çözmek için aktif bir şekilde bütün düzeylerde çalışmayı içeren fırsatları sağlama.

Şu anda tüm dünyada uygulanan çeşitli çevre eğitim programları arasında en gelişmiş olanlar Tiflis Bildirgesi' nin hedef ve amaçları doğrultusundadır (Ünal ve Dımışkı, 1999). Tiflis Konferansı’ndan on yıl sonra UNESCO ve UNEP işbirliğiyle Moskova’da gerçekleştirilen “Uluslararası Çevre Eğitim ve Yetiştirme Kongresi” nde öncelikle Tiflis Konferansı’ndan sonra kaydedilen ilerlemeler üzerinde durulmuş, 1990’ lı yıllarda yürütülecek çevre eğitimi için Tiflis Bildirgesi çerçevesinde uluslararası stratejinin saptanması belirtilmiştir (Budak, 2008, s. 25).

1992 yılında Rio de Janerio'da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda IEEP, eğitime sürdürülebilir kalkınma boyutunu getirmekle görevlendirilmiştir. Sürdürülebilir kalkınma "insanlığın şimdiki ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılama potansiyelini arttırmak için kaynakların kullanılmasında, yatırımların niteliğinde ve teknolojik gelişimin yönlendirilmesinde yer alan değişim süreci" olarak tanımlanmış; ancak sürdürülebilir kalkınma ile, gelecek nesillerin ihtiyaçlarına cevap verecek kaynaklar tehlikeye atılmadan bugünkü nesillerin ihtiyaçlarına cevap verilebileceği belirtilmiştir (Ünal ve Dımışkı, 1999).

Türkiye’ de çevre yönetim sistemi ve bunun temelini oluşturan çevre koruma politikaları 1972 Stockholm Çevre Konferansı sonrasında başlayan bir süreçte, dünyadaki gelişmelere paralel olarak III. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile 1973 yılından itibaren oluşturulmaya başlanmıştır (Yoğurtçuoğlu, 1999).

Benzer Belgeler