• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ÇEVİK TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ VE ÇEVİKLİĞİN

2.1. Çeviklik Felsefesi

2000’li yıllar ile birlikte gelişmesine hız veren ve her geçen gün bir başka yeniliğini görmekte olduğumuz bilişim teknolojileri ya da bilgi sistemleri, 90’lı yıllarda ortaya çıkan küreselleşme ve rekabet kavramlarını çok daha yüksek seviyelere ulaşmasına yol açmıştır. 21. Yüzyılın başlarında dünya üzerinde var olan neredeyse tüm bakış açıları özellikle piyasa rekabeti, teknolojik yenilikler ve müşteri talepleri gibi önemli değişikliklerle karşı karşıya kalmıştır (Lin vd., 2006). Bilgi çağı diyebileceğimiz bu zamanlarda iş dünyasında faaliyet göstermekte olan firmalar da bu gelişmelerden etkilenmiştir. Zira serbest piyasa ekonomisinin var olduğu bir iş ortamında, çok sayıda firma, pazarda tutunabilmek amacıyla rekabet etmektedir. Bu nedenle firmalar için en önemli olgu, çok sayıda aktörün oyun içerisinde bulunduğu bu piyasa ortamında kendilerine rol bulabilmek ya da sahip olduğu rolü de kaybetmemek için müşteri memnuniyetini tam olarak sağlanabilmesidir.

Müşterilerin değişen istekleri, ani değişen talep yapısına ya da talep belirsizliklerinin ortaya çıkmasına ve sebep olmuş ve firmaların da bu değişken talep yapılarına veya talep belirsizliklerini karşılayabilmeleri için tedarik zinciri üzerinde farklı kavramların ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. Agarwal vd., (2006), zamana dayalı rekabet çağında tedarik zinciri, kısa teslimat süreleri ve talepte meydana gelen ani değişiklik gibi durumlarda, işletmelerin müşterilerden gelen talepleri karşılayabilmesi ve pazarın ihtiyaçlarına duyarlı olması gerektiğini belirtmiştir. Christopher (2000), giderek daha da

35

kısalan siparişlerin teslim süreleri altında müşterilerin değişken taleplerine cevap verebilme yeteneği zamana dayalı rekabet çağında kritik öneme sahiptir yorumuna yer vermiştir. Bugünün müşterileri kısa bir zaman dilimi içerisinde ortaya çıkan yeni ürün ve hizmetler konusunda daha agresif bir tavır takınmaya başlamışlardır (Ramesh ve Devadasan, 2007). Bu nedenle üretici firma ürünlerini üretirken müşterilerin bireysel ve özel isteklerini sağlayabilecek esnekliğe sahip olmalıdır (Hai vd., 2003). Müşterilerin gereksinimleri, bilişim teknolojilerinin öngörülemeyen yükselişi, piyasanın sürekli değişken bir yapıda olması gibi etmenler ve bu değişimlerle birlikte gelen belirsizlik, üretim sistemleri yapılarını da etkilemiştir. Bu hızlı bir değişim gösteren çevresel etmenler, şirketleri doğal olarak artan belirsiz durumlara karşı üretim sistemlerinde değişikliğe gitmelerine yol açmıştır (Christopher, 2000). Firmalar artık sadece maliyet etkinliği ile değil aynı zamanda hızlı, çevik ve çok yönlü hareket edebilen bir yapıda olmaları ile başarılı olabilmektedir (Hai vd., 2003).

Müşterilerin bu değişken talepleri ve bilişim sistemlerindeki gelişmeler, bazı firmaların piyasa şartlarına ve değişen müşteri ihtiyaçlarına gerçek zamanlı cevap verebilmeleri için çevikliğe ve esnekliğe vurgu yapmalarına ve firmaların pazarda rekabet edebilmeleri için çevik tedarik zincirine yönelmelerine sebep olmuştur (Yusuf vd., 2004). Zaman, hız, esneklik, çeviklik gibi kavramları temelinde barındıran çevik tedarik zinciri, piyasa ortamındaki belirsizlik, değişkenlik ve karmaşıklık gibi faktörler arasından firmaların en karlı biçimde çıkabilmeleri için geliştirilmiş bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın asıl dayanak noktasını oluşturan kavram çeviklik kavramıdır. Bu nedenle çevik tedarik zinciri kavramına, çalışmanın ilerleyen zamanlarında geniş bir şekilde yer verilecektir ancak ilk olarak çevik tedarik zinciri kavramının ortaya çıkarılmasında temel teşkil eden çevik üretim felsefesine kısa bir giriş yapmak gerekmektedir. Bu nedenle, tedarik zincirinde çeviklik kavramına geçmeden önce, çeviklik felsefesinin çıkış noktasına kısa bir şekilde değinmek gerekmektedir.

Üretim sistemlerinin tarihsel yapısına kısaca değinmek gerekirse çevik üretim sisteminin yeri daha iyi anlaşılabilir. 18 ve 19. yy’larda buharlı makinelerin üretim alanlarında kullanılması ile başlayan sanayi devrimi ve üretimde makineleşme süreci, 20. Yy başlarında gelişme göstererek yeni üretim tekniklerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni tekniklerin en önemlisi ve en öne çıkanı 1908 yılında Henry Ford tarafından

36

uygulanmaya başlayan ve seri üretim felsefesine dayanan Fordist üretim ya da fordizm üretim felsefesidir. Zaman içerisinde meydana gelen değişimlerden hareketle üretim sitemleri de eş zamanlı olarak esnek üretim, yalın üretim ve birleşik üretim gibi yeni kavramlarla gelişme göstermiştir. 1991 yılında Lacocca Institute sunmuş olduğu bir raporda, sosyal sorumluluk, kalite gelişimi, hızlı cevap verebilirlik ve sürekli değişim gibi faktörlere dayanan yeni bir rekabet kavramını ortaya çıkarmıştır. Çeviklik, işte bu kavramlar sonucunda yeni üretim sistemi olarak literatürdeki yerini almıştır (Hai vd., 2003).

Çevik üretim, firmaların üretim bölümünde diğer firmalarla olan rekabet derecelerini artırmaya yönelik olarak tasarlanmış bir kavram olup, talepte meydana gelen hızlı ve ani değişikliklere karşı hacimsel ve çeşitlilik açısından cevap verme yeteneğidir. (Gunasekaran, 1999; Agarwal vd., 2006).

Maskell (2001) çevik üretimin temel çıkış noktaları olarak; her şeyin çok hızlı ve beklenmedik bir şekilde değişkenlik göstermesi, pazar gereksinimleri olarak düşük hacim, yüksek kalite, özel ve spesifik ürünlerin gerekmesi ve bu ürünlerin çok kısa yaşam döngüleri içermesi ve aynı zamanda çok kısa teslim süreleri gerektirmeleri şeklinde sıralamıştır. Bu şekilde tanımlanmakta olan bir piyasa yapısında kullanılmakta olan üretim sistemi, tanımda verilen etmenleri karşılayabilmek için yeteri kadar esnekliğe sahip ve yeterince hızlı bir yapıda olmalıdır.

Nitekim Prater vd., (2001) çevikliğin hız ve esneklik gibi iki kavramdan oluştuğunu belirtmiş, firmaların mevcut üretiminin aksamaması için tedarik zinciri yapısında hız kavramının önemine vurgu yapılmıştır. Hız kavramı özellikle de stoksuz üretim yani yalın üretim yapmakta olan firmalar açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü yalın üretim felsefesi ile çalışmakta olan bir firmanın üretim bandında herhangi bir parçanın eksik olması, firmaya belki de çok yüksek miktarda maliyete sebep olacaktır. Esneklik ise, Vickery vd., (1999) bir firmanın dışında sıklıkla görülmekte olan çevresel belirsizliklere reaksiyon gösterme yeteneği olarak tanımlanabilir.

37

Şekil 8.Çevik ve Yalın Felsefenin Karşılaştırılması Kaynak: Christopher, 2000

Şekil 8’de çeviklik ve yalın felsefenin temel farklarını içermektedir. Şeklin üst tarafında yer almakta olan çevik felsefe, talebin değişken ve çeşitlilik gereksiniminin yüksek olduğu, daha az tahmin edilebilen ortamlarda ihtiyaç duymaktadır. Şeklin alt tarafında yer almakta olan yalın felsefe ise yüksek hacim ve düşük çeşitlilik ortamında tahmin edilebilen talebin olduğu ortamlarda en iyi şekilde işe yaramaktadır (Christopher, 2000).