• Sonuç bulunamadı

ÇERKEZ ETHEM VE BMM ARASINDAKİ İLK FİKİR AYRILIKLAR

Belgede Kuva-yı seyyare (sayfa 53-55)

ÇERKEZ ETHEM’İN BMM’YE KARŞI AYAKLANMAS

4.2. ÇERKEZ ETHEM VE BMM ARASINDAKİ İLK FİKİR AYRILIKLAR

Çerkez Ethem ve TBMM arasında ilk ciddi fikir ayrılıkları özellikle iç isyanlar sürecinde, Yozgat İsyanı'nın başlaması döneminde yaşanmıştır. Çerkez Ethem, Düzce İsyanı'nı bastırdıktan sonra birliklerinin çoğunu, olası bir Yunan saldırısı gereğince tedbir almak üzere Batı Cephesi'ne nakletmişti. Bu sırada, TBMM tarafından Yozgat İsyanı'nı bastırması görevi dolayısıyla Ankara'ya gelen Ethem, burada yapmış olduğu konuşmalar ve söylemler neticesinde, bazı kesimler tarafından dikkatleri üstüne çekmiştir. Yozgat İsyanı sonrası Çerkez Ethem’in başına buyruk tavırlarının artması, isyan sonrası kurduğu Harp Divanı'nda, Yozgat Mutasarrıfı iken ayaklanma anında Anakara Vali Vekili olan Yahya Galip Bey’i ihmali bulunduğu gerekçesiyle Yozgat’a derhal getirtilip yargılanmasında ısrar etmesi üzerine Ankara, Yahya Galip Bey’in gönderilemeyeceğini söyledi. Bununla birlikte hasta olduğunu ve raporlu olduğunu da cevaben bildirmiş ve durumu geçiştirmeye çalışmıştır (Ünal, 2000:217). Bu durum Ankara ve Çerkez Ethem arasında vuku bulan ikinci krizdi. Atatürk Nutuk’ta Çerkez Ethem’in tavrından bahsetmiştir;

Yozgat’a gönderilmesini istediği Ankara Valisi, Milli Mücadele'ye fevkalade hizmet etmiş, yararlılık göstermiş ve göstermekte olan Yahya Galip Bey’di. Böyle bir zatı, kendi elimizle, idam sehpasına vermeye bizi mecbur etmekle en büyük otorite ve etki kazanabileceğini düşünmüştü. Elbette ki Yahya Galip’i veremezdik ve vermedik. Ethem ve kardeşi bu konuda fazla ısrar edemediler. Fakat Yozgat’ta özellikle milletvekillerine, Ankara’ya dönünce Büyük Millet Meclisi Başkanı'nı meclis önünde asacağım, diyerek boşboğazlık etmiş; bu boşboğazlığı bizzat Yozgat Mebusu Süleyman Sırrı Bey de işitmiştir

(Atatürk, 2005:320-321).

Bu durumun yanı sıra Milli Mücadele sürecinde Yeşil Ordu ve Komünizmin yapılanma faaliyetleri, aradaki sıkıntıyı daha da artırdı. Çünkü Çerkez kardeşler Reşit, Ethem ve Tevfik, bu dernek içinde önde gelen insanlardı. Bu grup aynı zamanda Yeşil Ordu'nun

çekirdek yapısını oluşturan silahlı gruplardı.17 Eskişehir’de çıkarttıkları “Yeni Dünya” gazetesi ile propaganda faaliyetlerinde bulunuyorlardı.18

En son kriz ise yukarıda açıkladığımız Gediz Taarruzu'nun başarısızlıkla sonuçlanması dolayısıyla Batı Cephesi'nde yapılan komuta değişiklikleridir. Bakanlar Kurulu'nun 9 Kasım 1920 Kararıyla;

1) Batı Cephesi aşağıda olduğu gibi ikiye ayrılmıştır:

a) Kuzey Cephesi: İzmit, Ertuğrul(Bilecik), Eskişehir, Kütahya sancaklarını kapsar. Kuzey Komutanlığı'nı, savaşta ordu komutanlığı yetkisiyle Genelkurmay Başkanı İsmet Bey üstlenmiştir.

b)Güney Cephesi: Afyonkarahisar, Isparta, Burdur, Denizli, Aydın, Menteşe, Antalya sancakları ile Konya ili ve Silifke, Niğde sancakları ve Adana merkez sancağını kapsar. Güney Cephesi Komutanlığı'nı, savaşta ordu komutanlığı yetkisiyle İçişleri Bakanı Refet Bey üstlenmiştir.

2) Kuzey ve Güney Cepheleri komutanlıklarının buyrukları altında bulunacak birlikler ve askeri görevleri, ayrıca Genelkurmay Başkanlığı'nca saptanıp belirlenecektir. Her iki cephe komutanlığı doğruca Genelkurmay Başkanlığı'na bağlıdır.

3) İkinci Kolordu Komutanlığı(Eski Adana Cephe Komutanlığı) bütün olarak Genelkurmay Başkanlığı'na bağlıdır.

4)İsmet Bey’in Kuzey Cephesi'nde bulunduğu sürece Genelkurmay Başkanlığı vekil olarak Milli Savunma Bakanı Fevzi Paşa'ca ve Refet Bey’in Güney Cephesi'nde bulunduğu süre içerisinde İçişleri Bakanlığı'na vekil olarak Sağlık Bakanı Dr. Adnan Bey'ce yürütülecektir. 5)Bu karar yazısı Bakanlar Kurulu’nun 9.11.1920 günlü toplantısında kabul ve 9.11.1920 gün ve 336 sayı ile Albay İsmet ve Refet Beyefendilere, bütün bakanlıklara, Batı, Doğu, Elcezire Cephesi komutanlıklarına, Maraş’ta İkinci Kolordu Komutanlığı'na, Üçüncü Kolordu Komutanlığı'na, Kastamonu ve Bolu yöresi komutanlıklarına bildirilmiştir (BCA, 1920: Sayı.

336, Dosya. 38-7).

İsmet Bey göreve başlar başlamaz Batı Cephesi Komutanlığı'nın Eskişehir'deki karargâhında komutanlarla bir toplantı yapıp bundan böyle uyulacak esasları bildirir. Bu bildiride: “Artık ordunun halkla direk hiçbir ilişkisi kalmayacaktır. Yardım toplama, asker toplama ve diğer her türlü ihtiyacın giderilmesi Cephe Kumandanlığı tarafından sağlanacaktır. Kişilerin yargılanması keyfi olamayacaktır. Bundan evvelini unutun. Her şey

17

Yeşil Ordu, Yeşil Ordu tabiri ilk kez 1917 tarihli Rus Bolşevik İhtilali sonrasında ortaya çıkmıştı. Kafkas Türkleri ve Müslümanları tarafından kurulan ve Bolşevik, Kızılordu ile beraber İngiliz yanlısı hükümetlere karşı savaşan bir ordu adı idi. Ancak Yeşil ordunun hüviyeti içinde İslam Bolşevizm barındırması ve İslam akaidi üzerine temellendirilmesi Anadolu da taraftar bulmasında büyük etki etmiştir. Genel Sekreteri Hakkı Behiç Bey ve Ankara’daki yönetim kurulu önemli ve esaslı çalışmalar yapmışlardır. Yeşil Ordu Cemiyeti’nde üçü vekil olmak üzere Büyük Millet Meclisi üyesi, on dört mebus vardı. Teşkilatın kurucuları arasına baktığımızda, milletvekili olan Çerkez Reşit Bey ve Ankara üzerinden Yozgat’a gidip gelirken olacak, Çerkez Ethem ve kardeşi Tevfik Bey’ler girmişler. Bundan başka Ethem ve Tevfik Bey müfrezelerinin bütün adamları Yeşil Ordu’nun âdeta temelini oluşturmuşlar. Gizli bir ihtilal cemiyeti hüviyetine bürünen Yeşil Ordu’nun kuruluş amaçlarından uzaklaşması ve bu harekete Çerkeş Ethem ve kuvvetlerinin katılması, Mustafa Kemal Paşa’nın dikkatinden kaçmamıştır. Bunun akabinde Fikir ve faaliyetleri ile ülke için zararlı neticeler ortaya çıkarabileceği endişesi; Yeşil Ordu üzerinde dikkatlerin yoğunlaşmasına ve cemiyetin artık kapatılma noktasına geldiğine işaretti. Daha detaylı bilgi için (Bkz, Hablemitoğlu, 2006:25-35).

18

Yeni Dünya gazetesi, 1920’de Eskişehir’de Çerkez Ethem’in yardımlarıyla çıkarılan ve kendisini “İslami

Bolşevik gazetesi” olarak tanımlayan “ Seyyare-i Yeni Dünya” adlı günlük siyasi gazetenin sahibi ve başyazarı

devrin tanınmış gazetecilerinden Arif Oruçtur. Gazetenin diğer önemli yazarı ise Hakkı Behiç Bey’dir (Kutay, 1973:88-89).

bundan sonra tümüyle kontrolümde olacaktır. Para istenecekse bordrosuyla istenecektir. Her gün muntazam yoklama mevcutları ve cephane raporları bildirilecektir” (Ünal, 2000:232) şeklindeki istekleri her daim serbest hareket eden Kuva-yı Seyyare birlikleri nazarında hoş karşılanmaz. İsmet Bey’in bu isteklerinin kendilerine karşı kasıtlı olduğu şeklinde yorumlanır. Bu durum cephede İsmet Bey’in, Kuva-yı Seyyare Komutanları Çerkez Ethem ve ağabeyi Tevfik Bey ile aralarının açılmasında büyük etken olmuş; zamanla Tevfik Bey başına buyruk hareket ederek günlük raporlarını Batı Cephesi'ne göndermesi gerekirken bizzat Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa’ya göndermeye başlamıştır. Bu huzursuzluğa ilaveten Çerkez Ethem’in Batı Cephesi'ndeki sorunları konuşmak için İsmet Paşa'yla görüşme istemesi akabinde bu görüşme randevusunu alamaması üzerine baskın tarzdaki ziyareti büyük sıkıntı yaratmış; ancak İsmet Bey’in olumlu tutumu sayesinde sorun kısa süre için de olsa halledilmiştir. Ancak bu dönemden itibaren belli kutuplaşmalar kendini açık bir şekilde gösterir olmuştu.

Belgede Kuva-yı seyyare (sayfa 53-55)