• Sonuç bulunamadı

Çay Üretim ve Ticaretinin Tarihsel Gelişimi

1.2. Dünya Çay Sektörü

1.2.1. Çay Üretim ve Ticaretinin Tarihsel Gelişimi

Çay, Güney ve Güneydoğu Asya’nın bilinen en eski bitkilerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çay bitkisinin vatanı hakkında kesin bir görüş birliği olmamakla birlikte, Güney Çin’den başlayıp Assam’a kadar devam eden nemli tropikal ve suptropikal iklim özelliği taşıyan Güneydoğu Asya olarak kabul edilmektedir(Tarkan, 1973:2). ‘‘Çay’’ kelimesi de Çin menşeli olup, Kanton telaffuzundaki Ch’a veya Chan’dan türemektedir. Japonya’ya Ca, Türkçe’ye çay şeklinde girmiştir. Çince’nin Amoy lehçesinde Tay şeklini alan telaffuzu ise batı dillerindeki tea kelimesinin aslını oluşturmaktadır(Kaçar, 1992:13).

Çay, önceleri keyif verici bir içecek olmaktan ziyade ilaç olarak kullanılmıştır.

Tarih öncesi zamanlarda insanlar, çay yapraklarının çiğnenince dinçleştirici ve yaralara sürünce de iyileştirici etkisini fark ederek çayı, ilaç olarak kullanmışlardır. Güneybatı Çin’de ise bir lapa olarak tüketilmiş; bugünkü Kuzey Tayland’a denk gelen kabileler, soğancık, zencefil, ve diğer malzemelerle karıştırılan çay yapraklarını buğulayıp veya kaynatıp topak biçimine getirerek, daha sonra tuz, yağ, sarımsak ve kurutulmuş balıkla birlikte yemek olarak tüketmişlerdir. Tüm bu örneklerden de anlaşılacağı gibi çay, içecek olarak kullanılmadan önce bir ilaç ve yiyecek maddesi olarak kullanılmıştır(Standage, 2005:189-190). Fakat zamanla çay yaprağında ‘‘tein’’ adı verilen uyarıcı maddenin keşfedilmesiyle çayın kullanılış şekli değişmiş, ilaç olarak kullanımın yanında keyif verici içecek olarak da kullanılmaya başlanmıştır(Tarkan, 1973:2).

Çay kültürü ilk olarak Çin’de başlamıştır. Dönemin Çin İmparatoru Shen Nung (M.Ö. 2737 yıllarında) çay bahçelerinin kurulmasıyla yakından ilgilenmiş, çayın faydalı bir bitki olduğunu halka anlatmaya çalışmıştır(Kaçar, 1986:41). Çay üretimi ve tüketiminden bahseden ilk yazılı kaynaklar ise M.S. 350 yılında yazılan Çince bir lügatte yer almıştır. Bir Arap seyahatnamesinde Kanton şehri gelirlerinin çay ve tuzdan alınan vergilerden oluştuğunu yazması çay üretiminin Çin’den yayıldığını göstermektedir (Kakuzo, 1944:17).

11 M.S. dördüncü yüzyılda çayın yaygınlaşarak popülerleşmesi, basitçe elle yabani çay bitkisini toplamak yerine, plânlı çay tarımına başlanmasını zorunlu hale getirmiştir.

Tüm bunlardan sonra çay, bütün Çin’e yayılma imkânı bulmuş ve Çin’in ulusal içeceği haline gelmiştir. Çin, çay üretip tüketmenin yanında ticaret yoluyla da yayılmasını sağlamıştır. Çin, karadan İpek Yolu boyunca, denizden Hindistan, Japonya ve Kore ile gelişen ticaret doğrultusunda, tekstil ürünleri ve yiyecek ithal ederken karşılığında çay vermiştir. Böylece çay, uluslararası ticarete konu olmuştur(Standage, 2005:190).

Çay ticaretinin, Çin ve Avrupa ülkeleri arasındaki gelişmesi on altıncı yüzyıla denk gelmektedir. Avrupa raporlarında çaydan ilk kez 1550’lerde söz edilmektedir. On altıncı yüzyılın sonlarına doğru Hollandalılar Doğu Hint Adalarına ulaşarak, Çin mallarını diğer ülkelerin aracılığıyla satın almaya başlamışlardır. Asıl olarak Avrupa’ya ilk çay sevkiyatı 1610 yılında Hollandalı gemiciler tarafından gerçekleştirilmiştir. Çay Hollanda’dan 1630’larda Fransa’ya ve 1650’lerde de İngiltere’ye ulaşmıştır(Standange, 2005:197).

O dönemde dünyanın en fazla kahve tüketen ülkesi olan İngiltere’de çay tüketimi hızla artmış, on sekizinci yüzyıldan itibaren İngilizlerin vazgeçilmez içeceği haline gelmiştir. Çayın İngiltere’de yayılmasını etkileyen faktör, Doğu Hint Adaları’ndan İngiltere’ye ithalat tekeli verilen Doğu Hindistan Şirketi’nin rolü olmuştur. Geniş İngiliz İmparatorluğu sınırları dahilindeki tüm devletlere çay bu şirket tarafından tedarik edilmekteydi. İngiliz Hükümeti, aşırı talep artışının önüne geçmek için gümrük verilerini yükseltmiş ve Çay Kanununu (Tea Act) kabul etmiştir. Kanunun amacı Doğu Hindistan Şirketi’nin çay ticaretindeki tekel konumunun sürekliliğini sağlamaktı(Özyurt, 1987:8).

Özellikle Kuzey Amerika’daki İngiliz kolonilerinde çay tüketimini kontrol altına almak ve Doğu Hindistan Şirketi’nin bu bölgelerdeki etkinliğini arttırmak gibi konulara hükümet çok önem veriyordu. Bu amaçla, İngiltere’nin o dönemdeki Hazine Bakanı şirkete çayı kolonilerdeki aracılara değil, direkt tüketicilere satabilme ruhsatı verdi. Şirket ayrıca çayı aracıların sattığı fiyattan satarak, toptan ve perakende satış fiyatları arasındaki farkı da tahsil edebilecekti. Kolonilerdeki çay tüccarlarının iflası anlamına gelen bu stratejiyi hazırlarken İngiliz hükümetinin göz önünde bulundurduğu en önemli faktör Amerikalı kadınların çay tutkusu idi. Fakat olaylar İngilizlerin beklediği yönde gelişmedi.

Aksine kolonicilerin yaşadığı tüm yerleşim birimlerinde kadınlar toplantılar ve basın aracılığıyla İngilizlerin satacağı çayı içmemeye yemin ettiler. Amerikalı çay tüccarlarının

12 haklarının iadesini isteyen bu hareket Amerika bağımsızlık mücadelesinin başlangıcı oldu. 16 Aralık 1773 akşamı Boston limanında yaklaşık 100 kolonici, Kızılderililer gibi giyinip Doğu Hindistan Şirketi’ne ait olan 342 sandık çayı, bugünün değeriyle yaklaşık olarak 1 milyon dolar eden, denize döktü. Sonraları Boston Çay Partisi olarak adlandırılan bu olayın ardından, şehir İngiliz ordusu tarafından işgal edildi. Bunun üzerine bir araya gelen koloni liderleri isyanın başladığını ilan ettiler ve bu isyan Amerika’nın bağımsızlık kazanmasıyla sonuçlandı(Özdal ve Karaca, 2015:243).

Çay üretimi ve ticareti açısından on yedinci yüzyılın sonu ile on sekizinci yüzyılın başları büyük önem taşımaktadır. Bu dönemde İngiltere, Amerika ve Hollanda arasında çay ticareti alanında rekabet ortaya çıkmış ve Çin’in tek üretici ülke konumunda olması bu rekabeti daha da derinleştirmiştir. Sonuçta İngiltere çay ticaretinin yüksek kâr getirmesinin de etkisiyle çay üretimiyle ilgili alternatifler aramıştır. Kuzey Hindistan’ın Assam bölgesinde 1823 yılında yabani olarak yetişen çay bitkisinin bulunması üzerine üretim denemeleri yapılmış ve başarılı olunmuştur. 1839 yılında Hindistan’da üretilen çaylar piyasaya çıkmış, kısa bir süre sonra ise Seylan adasında çay üretimi yaygınlaşmaya başlamıştır(Özyurt, 1987:8-9). 1839 yılı aynı zamanda dünya çay ticaretinin önemli merkezlerinden biri olan Londra Çay Borsasının kurulduğu yıldır. Londra’nın ardından 1891’de Kalküta (Hindistan), 1883’te Kolombo (Seylan) çay borsalarında açık arttırma usulü ile ilk çay satışları yapılmıştır.

Çay ticareti bakımından İngiltere ve Hollanda’nın rekabeti çay tarım alanlarının yayılmasına neden olmuştur. Nitekim İngiltere’nin Hindistan’da çay üretimine yönelmesine karşılık Hollanda, sömürgesi olan Endonezya’da yirminci yüzyılın başlarında çay üretimine başlamış, akabinde Sumatra ve Jawa adalarında bunu devam ettirmiştir. Çay üretim ve ticaretindeki rekabet Almanların Afrika kıtasında üretime başlamasıyla biraz daha derinleşmiştir.

Sri Lanka (önceki adıyla Seylan)’nın bağımsızlığına kavuşmasından sonra bu ülkeden ayrılmak zorunda kalan İngiliz çay firmaları, faaliyetlerini devam ettirebilmek için yeni üretim alanları aramışlardır. Sonuçta iklim ve çevre şartları uygun, işgücünün ve toprak fiyatlarının oldukça düşük ve devlet desteğinin yüksek olduğu Kenya’yı seçmişlerdir. Sözü edilen müsait şartlar İngilizlerin sahip oldukları modern teknoloji ve tecrübe birikimi ile birleşince maliyetleri minimum seviyeye indirmek mümkün hale

13 gelmiş ve böylece Kenya dünyanın önemli çay üreticilerinden biri haline gelmiştir.

Kenya’nın yanı sıra Afrika’da Malavi, Mozambik, Uganda, Kongo, Güney Amerika’da Arjantin, Peru, Brezilya, Asya’da Myanmar, Vietnam, Rusya, Gürcistan, İran, Türkiye, Japonya ve dünyanın bazı ülkelerinde çay tarımına başlanması dünya çay üretimini ve ticaretini arttırmıştır.