• Sonuç bulunamadı

Aleksandır Karatodori Paşa, yarım yüzyıla yakın bir müddet Osmanlı bürokrasisi ve diplomasisi bünyesinde muhtelif kademelerde görev yapmıştır. Bu görevler sırasında tanıştığı, beraber görev yaptığı padişah, ülke lideri, bürokrat, diplomat ve diğer memurlardan paşa hakkında yorum yapan veya görüşlerini etrafıyla paylaşanlar olmuştur. II. Abdülhamid, paşa hakkında şunları söylemiştir: “Takdire şâyân bir yetenek, sadece Türkiye’nin en akıllı diplomatı değil, Avrupa’nın

1086

The Levant Herald and Eastern Express, 27 January 1906

1087

Kilise hakkında detaylı bilgi için bakınız. Aleksandru, a.g.t., s. 175- 177

1088

The Levant Herald and Eastern Express, 03 February 1906; Türker, Nihori’den, s. 45, 71

1089

Meryem Ana’ya ithaf edilmiş olan kilisenin ne zaman inşa edildiği bilinmemektedir. 1836’da İstanbul’da patlak veren veba salgınındaki karantina uygulamasıyla başarılı olan Doktor İstefanaki’ye, bir nevi teşekkür ve ödül olarak birkaç kez yanan kiliseyi yeniden yapmasını izin vermiştir. Kilise bu yönüyle ailenin daha fazla ilgi gösterdiği bir kilisedir. Yeniköy Köybaşı Caddesi üzerindedir. İstefanaki, Loukia, Aleksandır, Kassandra, Pavlos, Sofia, Anna Karatodori’nin mezarları bu kilisenin bahçesindedir. Burada başka kişilere ait mezarlarda bulunmaktadır. Bakınız. Türker, Nihori’den, s. 41- 45

1090

The Levant Herald and Eastern Express, 03 February 1906

1091

The Levant Herald and Eastern Express, 03 February 1906; paşanın ölümüyle ailesine emekli maaşı bağlanmıştır. Yapılan araştırmalarda ne kadar maaş bağlandığını tespit edemedik. Bakınız. BOA., DH.MKT., No: 1004/ 67, 09 B 1323

181 da en akıllılarından biri”.1092 Her ne kadar bu açıklama abartılı görünse de II. Abdülhamid’in paşayı takdir ettiği, yetenek ve bilgisine itibar ettiği aşikârdır. Öte yandan, Berlin Kongresi boyunca beraber oldukları Bismarck ise kongreye bir Rumun atanmasından pek hoşnut olmamıştır. Kongre sırasında da birkaç kez paşaya sert çıkışları olmuştur. Yunanistan ile ilgili meseleler görüşülürken, “Az önce Yunanistan dışarı çıkmıştı, şimdi içeri girdi” diyerek durumu tasvip etmediğini bir latife ile bir kez daha beyan etmiştir.1093 Kongrede, Osmanlı delegasyonu içinde yer alan Sadullah Paşa ise, “Paşayı muktedir ve ehliyetli bir şahıs” olarak tanımlamıştır1094

Damatlarından Ligoraki Vegleri Bey ise bir gün kayınpederi Karatodori Paşa hakkında konuşulurken, paşanın devlet meselelerinde ne kadar ciddi, hassas ve ağzı sıkı davrandığını vurgulamak için çevresindekilere: “ Paşanın, padişah hazretleri ile bazen direkt bazen de dolaylı olarak görüştüğünü, ancak görüşmelerine dair en ufak bir şey söylemediğini ve kendilerinin de sormaya cesaret edemediğini” anlatmıştır.1095

Osmanlının son dönemine tanıklık eden yazarlardan Süleyman Kani İrtem: “Paşa’nın namus ve iktidarıyla temeyyüz etmiş bir bürokrat olarak hünkârın kendisine sorduğu siyâsî meselelerde görüşlerini belirttiğini, ancak etliye sütlüye karıştırılmadığını” ifade eder.1096 Bir başka yerde yine S.K İrtem: “Osmanlı idaresinde çalışan Hıristiyan unsurlardan Karatodori Paşa’nın Rumlar arasında ve Mikael Portakalyan Paşa’nın da Ermeniler arasında öne çıktığını” ifade eder. Devamında ise kendince bir tespitte bulunarak “ Rus harbinin felaketli sonucunda ifa ettiği siyâsî vazifeden (Berlin kongresi) sonra sönüp gittiğini” söyler.1097 Öte yandan kongrede görev yapan Osmanlı memurlarından Naum Efendi, kongre müzakerelerinde Karatodori Paşa’nın ülkesine ve hükümdarına olan bağlılığına dair gözlemini aktarırken, “Türkiye’ye ve hükümdarına sarsılmaz sadakatinin delillerini

1092

Kırmızı, a.g.m., s. 122; Sonyel, a.g.e., s. 258

1093

Kitsikis, a.g.e., s. 164

1094

Sadullah Paşa Yahut Mezardan Nida, Yay. Haz. Mehmed Galib Bey, Matbaa-i Ebüzziya, Konstantiniyye 1909, s. 69

1095

İnal, a.g.e., IX- XII, s. 1644

1096

“Mütercim-i evvellik görevini resmen Karatodori Paşa yürütse de, fiiliyatta iş Eğribozlu Ragıp Paşa’nın uhdesindeydi.” Bakınız. Süleyman Kani İrtem, Bilinmeyen Abdülhamid, s. 183

1097

182 göstermekten geri durmayan müteveffa Karatodori Paşa, Türk vatanının kutsal çıkarlarını ve haklarını arzu ettiği şekilde savunabilmekten aciz kaldıkça, yaşlı gözlerle kaç kez toplantı salonunu terk ettiğini” söyler.1098

İngiliz lider Lord Beaconsfield, kongredeki görüşmeler sırasında tanıdığı Karatodori Paşa’yı “Fenerli mükemmel bir Rum, yakışıklı, ince fikirli, oldukça sakin, kazanma hırsı veya arzusu olan, ancak Bismarck ve Gorchakov’un kararlı tavrı karşısında duracak prestijden yoksun bir devlet adamı” olarak tanımlamıştır.1099 Diğer taraftan Fransız temsilcilerden Charles de Mouy ise kongre sırasındaki tespitlerinden bahsederken, Karatodori Paşa’yı şu sözlerle anlatmıştır: “Aslen Yunanlı olan bu diplomat, Yunanlılar aleyhine konuşuyordu. Ama kusursuz dürüstlüğüne ve tartışılmaz yeteneğine rağmen pek çok az yetkiye sahipti” 1100

II. Abdülhamid döneminde Mabeyn Kâtipliği de yapmış olan Ali Ekrem Bolayır, hatıralarında Berlin sürecini değerlendirirken, “Avrupalıların kongreye tayin edilen Osmanlı murahhaslarından hoşnut olmadığını ve bunun kötü bir tesir bıraktığını, ancak Karatodori Paşa’nın herkesin kabul ettiği kemalat ü fezail-i zatiyyesi ile bütün suî tesiratı az zamanda izaleye muvaffak olduğunu” belirtmiştir.1101 Muhtemelen saray ve Babıâli çevresine dayandırdığı bir başka yorumda ise ailesi ve ilmî yönünden bahisle “Fenerli bir aileden olan paşanın tam bir akademi azası kumaşına sahip olduğunu, hukuk doktorluğunun yanı sıra, riyaziyede ziyadesiyle bilgisi olduğunu ve on kadar dil bildiğini” belirterek ilmî tarafının ne derece kuvvetli olduğunu söyler.1102 Bir başka değerlendirme de ise “Mütevazı, adeta mahcûp bir tavır altında yüksek ve sabit ahlak sahibi idi. Filozof Paskal gibi Hıristiyan akidesine malik” olduğunu ifade ederek, şahsiyeti ve dinî yönüne dair ipuçları vermiştir.1103 İrtem, devlete olan bağlılığını değerlendirirken de “Siyasetin icapları, çok kanaatleri ve faziletleri bozabilir! Fakat Osmanlı Karatodori Paşa’nın

1098

Naum Said Duhani, Beyoğlu’nun Adı Pera İken, Çev. Nihal Önol, ÇGVİK Yayınları, İstanbul 1990, s. 113

1099

Georgiadou, a.g.m., s. 252- 253: Haslip ise Beaconfield’ın tanımlamasını birza daha farklı vermiştir. Ona göre: “Karatodori, tam bir Fenerli Rum, yakışıklı, hilebaz, yine de sakin ve uyumlu” diye tasvir etmiştir. Bakınız. Joan Haslip, Tanrı’nın Gölgesinde II. Abdülhamid, Çev. Eşref Özbilen, Profil Yayıncılık, İstanbul 2008, s. 177

1100

Kitsikis, a.g.e., s. 164; Kırmızı, a.g.m., s. 122

1101

Ali Ekrem Bolayır’ın Hatıraları, Yay. Haz. Metin Kayahan Özgül, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1991, s. 419

1102

İrtem, Abdülhamid Devrinde, s. 174

1103

183 eski Fenerli akidelerine bağlı olduğunu kimse delile istinaden iddia edemez; hiç kimse onun Osmanlıcılık düşüncesiyle vatanperverlik yolunda ciddiyet ve samimiyetinden şüphe edemez” şeklinde sözler sarf etmiştir.1104

Netice olarak görülen o ki, Karatodori Paşa imparatorluk çatısı altında şahsiyet ve karakterinden pek ödün vermeden elinde geldiği kadarıyla ülkesinin çıkarları için çalışmış, hem yerli hem yabancı devlet adamlarından, bürokratlardan ve diplomatlardan takdir görmüş, hemen hemen hiçbir şaibeye ve şüpheye fırsat tanımamış, birçok bürokratın büyük güçlere doğrudan veya dolaylı olarak hizmet ettiği bir ortamda kimsenin maşası olmamış bir Tanzimat bürokratı olarak yaşama veda etmiştir.

Benzer Belgeler