• Sonuç bulunamadı

Ezber değil bunlar. Samimiyeti duruşundan ses tonuna kadar görünüyordu. “Rabbim hayırlı uzun ömürler versin.” diyebildim.

İki öğrencime de sorularıma samimiyetle cevap verdikleri için teşekkür ediyorum.

Vesselam.

İbrahim ŞİMŞEK verm eleri em redilm işti. İşte bu dosdoğru din dir.’(B eyyine,98/5)

İslam iyet’e uym anın, ibadet etm enin, dünya m enfaatleri üzerine kurulam ayacağı b ir gerçektir. B öyle olduğunu şu âyet-i kerim e gösterm ektedir: “A hireti kazanm ak için çalışanların kazançlarını arttırırız. D ünya m enfaati için çalışanlara da, ondan veririz fakat ahirette bunların eline bir şey geçm eyecektir.” (Şura, 20)

H er türlü kötü niyetten kaçm ak gerekir. Peygam ber efendim iz, (ik i m üslüm an birbirine kılıç çeker, biri diğerini öldürürse, ikisi de C ehennem dedir) buyurunca, (Ö lenin suçu ne?) diye sordular. B uyurdu ki: “O da, öldürm ek istem işti” der. [Buhari]

B ir düşüncenin ve hareketin iyilik olarak değerlendirilm esi için onu yapm aya niyet etm ek şarttır. Şayet insan düşünüp yapm aya niyet ettiği o güzel hareketi yapacak olursa, bu takdirde m ükafatı on m islinden başlar, 700 m isline kadar çıkar. (B uhari,R ikak,31) A ncak nice dağ büyüklüğünde hizm et ve gayretler de vardır ki, kötü niyet yüzünden b oşa gider. M esela H uneyn gazasında M üslüm anların safında herkesin dikkatini çekecek kadar kahram anca savaşan

Kuzmatı,

p ek çok m üşriki öldürm esine rağm en aldığı b ir yaradan dolayı intihar etm işti. B unun üzerine sevgili Peygam berim iz: “İnsanlardan bazıları vardır ki, halkın görüşüne göre cennet ehline yaraşan hayırlı işler yaparlar. H albuki onlar o işlerini yaparken taşıdıkları niyetleri sebebiyle cehennem liktir (M üslim ,İm an,179) buyurm uşlardır. edilm iştir: "M üm inlerden savaşa katılm ayıp oturanlarla, A llah yolunda m allarıyla canlarıyla cihad edenler bir değildir "(N isa,4/95) ayeti inince, A llah Elçisi bunu yazm am ı istedi. T am b u sırada b ir a'm a olan A bdullah İbn Ü m m i M ektûm gelerek; "Ey A llah'ın

Resulü cihada gücüm yetseydi, ben de gider düşmanla savaş yapardım" dedi. Bunun üzerine Cenab-ı Hak aynı ayetin devamında; "Özürsüz olarak (savaşa katdmayıp oturanlar)" istisnasını indirdi" (Buhari,cihad,31). Yani iyi niyetleri yüzünden cihad sevabı alacaklarına işaret vardır.

İslâm âlimleri, ilim tahsilinin ilk şartının hâlis bir niyet olduğunu söylemişlerdir. Niyet, her amelin başıdır. İlim tahsili, en faziletli amellerin başında gelir. Dolayısıyla bu konu açısından bakıldığında niyet, çok daha büyük önem kazanır.

Bu sebeple ulemadan birçoğu kitaplarını niyet konusuyla başlatmış ya da kitaplarını tasnif ederken niyet konusuna müstesna bir yer ayırmışlardır. İmam Buhârî Hazretleri, Kurân-ı K erîm ’den som a en sahih kaynak olarak kabul edilen ve Sahîh-i Buhârî olarak bilinen eserine niyet hadisiyle başlamıştır.

Hazreti Ömer

(r.a)

in rivâyet etmiş olduğu bir hadıs-i şerifte Rasûlüllâh

(sav)

şöyle buyurmuştur: "Ameller niyetlere göredir. Her kişi için niyet ettiğinin karşılığı vardır.

Kimin hicreti Allah ve Rasûlü için ise, o Allah ve Rasûlü için hicret etmiştir. Kim de, dünyahk elde etmek veya bir kadınla nikâhlanmak niyetiyle hicret etmişse, hicreti bunlaradır " buyurmuştur (Buhârî, îm ân, 41)

Rivayet edilir ki sahâbîlerden biri, Ümmü Kays adlı bir hanımla evlenmek ister. Fakat Ümmü Kays M edine’ye hicret etmeyi düşündüğünden, bu kişiye, niyeti ciddî ise M edine’ye hicret etmesini ve orada evlenmeyi teklif eder. Bunun üzerine o kişi Ümmü K ays’la evlenmek arzusuyla M edine’ye mecburen hicret etmek zorunda kalır. Bu durumu bilen sahâbîler, Ümmü K ays’ın muhâciri anlammda o kişiye Muhâciru Ümmü Kays diye isim vermişlerdir. İşte o zaman Peygamber Efendimiz: “Ameller niyetlere göredir. Herkesin niyeti ne ise eline geçecek de ancak odur ” buyurarak, herkesin niyetine göre sevap kazanacağını belirtmişlerdir.

Dünyada mesut bir hayat sürmemiz ve ölümle başlayan ebediyet yolculuğumuzda saadet yurduna varmamız, öncelikle, niyet şartına bağlıdır. İbadetlerimizde niyet Allah rızası olduğu gibi, dünya işlerine çalışmamızda da niyetimiz helal kazanmak, aile fertlerimize helal lokma yedirmek, örnek bir zengin olarak başkalarını da helal dairesinde çalışmaya teşvik etmek, memleketimizin maddî ve manevi kalkınmasında rol üstlenerek düşmanlarımız karşısında ülkemizi daha güçlü kılmak gibi yüksek gayeler olmalıdır. Öğretmen, öğrenci, amir, memur işimiz ne olursa olsun, yaptığımız işi önce niyetimizi düzelterek Allah rızası için yapmamız esastır. Bu niyetle yaptığımız dünyevî çalışmalarımız ahiretimize mal olacaktır inşallah.

Bildiklerimizle amel ederek, A llah’ın bize bilmediklerimizi öğretmesi ve niyetlerimizin halis olması temennisiyle A llah’a emanet olunuz.

3 3

M ehm et Ö Z Ç EL İK

Meslek Dersleri Öğretmeni

İK İ N O K T A A R A SIN D A

İki no k ta arasındaki varlık.. İki noktaya sıkışm ış varlık.. D izginleri ve fişi başkasının elinde olan varlık.. İki n o k ta arasında b ir cüm le olan varlık.. N oktadan küreye, dam ladan okyanusa kulaç atan, genişleyen, A n d ro id sistem li, kapsam lı büyüyen, iradesi elinde, K ülli irade içerisinde kendisine cüz-i olarak yetki verilen, irade sahibi b ir varlık.

-Y okluk ile varlık arasında olan m üm kün b ir varlık.

-B ir anda; -ya olm asaydım - diye düşünüldüğünde, hakikaten b ir boşluk, yeri

doldurulam ayacak b ir durum da olan b ir varlık.. D iğ er yandan d a b u k ad ar varlık lar içerisinde R ahim - A dil- Şefkati K ülli, irade sahibi b ir yaratıcının b eni o k ad ar varlıklar içerisinden seçip çıkartm ası, beni de im tihana tabi tutm ası, beni de varlık kategorisi içerisinde değerlendirip b an a b ir varlık verm esi, b ir irade, b ir yetki, en azından b ir im kan verm esi, b ü tü n bunlara rağm en fişi başkasının elinde olan, vanası başkasına b ağlı olan, düğm eye basıldığında h e r şeyi biten b ir varlığın böyle b ir yaratıcıyı tanım am ası, böyle b ir yaratıcıyı inkar edip reddetm esi, O ’n u düşünm em esi, O ’n u n varlığıyla varlığını devam ettirm e iradesinin gösterilm em esi;

eşekten özü r dileyerek ifade ediyorum ki, katm erli b ir eşşekliktir.

-100 sene öncesinde yo k ve 100 sene sonrasında n e zam an v ar olacağı, yo k olacağı m eçhul olan b ir v arlık adeta iki no k ta arasına sıkıştırılm ış, varlığıyla yokluğu arasında hareket etm esinin dışında, orada bile sınırlı b ir harekete m em u r olan b ir insanın varlığını b ir

düşününüz ancak O ’nu n varlığı gerçek v arlık sahibinin varlığı ile vardır, varlığı ile b ir değer ifade eder.

-B enim v aroluşum vazgeçilm ez oluşum dan dolayı değil, R abbim in b eni unutm ayışından, Zatı ile E zeli - ebedi olduğu gibi, İlm i ile, İradesiyle, K udretiyle de b en im varlığım ı b ilm esi ve beni unutm am ası adeta yokluktan beni çıkarıp v arlık âlem ine getirm esi kendisi için yokluk olm ayan b ir varlıktan b eni vücuda çık artm a sı...

B u insanoğlu dünya h ayatında kazanm ış olduğu üç beş kuruşun, b ir evini, b ir arabasını kaybettiğinde gayet hüzünlenir. B ir de düşününüz ki; hayat bo y u n ca kazandığını ölüm ü ile tek rar v ar olm am a düşüncesi ile kaybettiğini evet b ir d ü şü n ü n ü z...

Sahip olduğu eşini, sahip olduğu çocuklarını, kendisi için ifade edilen geleceğini kaybettiğini düşününüz. B unların unutulduğunu, v ar edilm eyeceğini, öncesi ile de v a r olm adığı gibi

sonrasıyla da v ar olm ayacağı düşünüldüğü zam an tam b ir dehşet, yokluğunda cehennem in kat k at derece ötesinde, C ehennem i bile arattıracağı hakikaten azab içerisinde b ir azaptır.

Temel ERÇETİN BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ

O devenin nasıl yaratıldığına bakmazlar mı?..

Gaşiye Suresi: 17.Ayet i Kerime

Bakmıyorlar mı o deveye; nasıl yaratıldı? Göğe, nasıl yükseltildi? Dağlara; nasıl oturtulup kuruldu? Yere; nasıl yayılıp-döşendi? Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. [Gaşiye Suresi, 17-21]

l)D eveyi “özel bir canlı” yapan, en ağır şartlardan bile etkilenmeyen vücut yapısıdır. Bu öyle bir vücuttur ki; açlık ve susuzluğa günlerce dayanır, günler boyu, sırtında yüzlerce kilo ağırlıkla yol katedebilir.

2) Devenin gözleri iki kat kirpiklidir. Kirpikler, kapan gibi iç içe geçerek, gözü şiddetli kum fırtınalarına karşı tam bir korumaya alırlar.

3) Devenin ağız ve dudak yapısı, ayakkabı köselesini delecek kadar sivri dikenleri bile rahatlıkla yiyebileceği şekildedir. Dört yüzlü midesi ve sindirim sistemi ise önüne çıkan her şeyi öğütebilecek kadar güçlüdür. Normalde yiyecek sınıfına girmeyen kauçuk gibi maddelerden bile istifade edebilir.

Kurak ortamlarda bu özellik çok değerlidir.

4)Devenin burnu çok sayıda köklere ayrılmış kanallardan oluşur. Yaşadığı sıcak bölgelerde havadaki nem miktarı oldukça azdır. Bu nedenle soluduğu havadaki suyu kaybetmemesi gerekir.

İşte bu nedenle devenin burnu çok büyük, kıvrımlı, süngerimsi bir dokuyla kaplıdır. Deve kıvrımlı süngerimsi burun mukozası sayesinde, havadaki nemin % 66’sim tutabilmektedir. Burnun nemi emme özelliği sayesinde nefes aldığında çölün 40oC ’yi aşan ısısını, 20oC’ye düşürerek akciğerlere yollamaktadır

5) Deve burnunun bir diğer özelliği ise şiddetli kum fırtınalarına karşı kum girmesini engellemek için tıpkı gözlerini kapatır gibi burun deliklerini de kapatabilmesidir. Yüce Allah burnu gibi daha pek çok olağanüstü özellikleriyle birlikte yarattığı bu hayvana “Bakmıyorlar mı o deveye, nasü yaratıldı?” (Gaşiye Suresi, 17) ayeti ile dikkat çekmiştir.

6) Bütün vücudunu kaplayan sık tüyler çölün yakıcı güneşinin hayvanın derisine ulaşmasına engel olur. Bunlar aynı zamanda soğukta da hayvanın ısınmasını sağlar. Çöl develeri 70 derecelik sıcaklıktan etkilenmezken, çift hörgüçlü develer sıfırın altında 52 derecelik soğuklarda yaşayabilmektedir.

*

I'-7) Develerin bacaklarına oranla son derece büyük olan ayaklan da özel olarak “dizayn” edilmiş, hayvan kuma batmadan yürüyebilsin diye genişletilip yayılmıştır. Ayak tabanlarındaki özel kalın deri ise kızgın çöl kumlarına karşı alınmış bir tedbirdir.

vAA jSi i w y y ' A .

'•YİV il

ı fM um*

m

i