• Sonuç bulunamadı

Divânda âyetlerin kullanılışı genellikle ibâreler veya kelime halinde iktibâs yoluyladır. Bunun yanında telmih yoluyla da âyetlere işaret edilir.

Divânda ibâreler şeklinde ve iktibas yoluyla yer alan âyetler şunlardır: Ey Kerem-kân-ı Kibriyâ fağfir lenâ zünûbenâ1 (G.2.1)

Rahmeten li’l-‘âlemîn2ve yâ erhame’r-Rahimîn3 (G.29.2)

Hakk’ın esmâsı Bismillah4 âdemiyem âdemiyem (G.235.1) Gönül maksûda erdi şükür elhamdülillah1 (G.209.4)

1 “Bizim günahlarımızı bağışla.” (Âl-i İmrân Sûresi-16)

2 “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ Sûresi-107) 3 “O, rahmândır ve rahîmdir.” (Fâtiha Sûresi-3)

4 “Allah’ın adıyla.” (Neml sûresi-30) Ayrıca Kur’ân’da her sûrenin başında “Bismillahirrahmânirrahîm” şeklinde 114 kez tekrarlanmaktadır.

Âhsen-i takvîmi2 inkâr eyleyen şeytan olur (G.69.3)

Her ne tarafa ‘azm edersen “Semme vechullah” ı3 bul (G.156.1)

“Limeni’l-Mülk”ü4 gûş edip dedim zâtıma Sübhânî (K.242.26)

Olup Kahhâr’a hoş mâlik olupdur “küllî şey’ hâlik”5 (K.242.44) Yüceldi “Festakim”6 emrinde kaddin

“Kumu’l-leyl”in7 seherhânı Muhammed (K.Ek-7.24) Ayırma Mustafâ kulun sırat-ı mustakîminden8 (K.Ek-20.101)

Tevbe-i nasûhu9 rûzî kıl bize (G.159.2)

Görürsün anda ma’nâyı bilip “Hâ-Mîm”10 ne âyetdir (K.Ek-20.45) Telmih yoluyla bahsedilen âyetler ise;

İsrâ ve Talak sûrelerinde geçen yerin ve göklerin yedi kat olmasına iki beyitte telmih yapar:

Yer yedi vü gök yedi11 nefsin sıfatı yedidir

Dört yedi bir oldu yedi gizli taht-ı lâ-mekânı (K.242.47) Cümle ‘âlem hep eşyâ yedi yer yedi semâ12

Âdem esmâ Mustafâ nefsimdedir kendimin (G.134.12)

Bakara ve Mü’min sûrelerinde bahsi geçen Allah’ın duâlara karşılık verip duâları kabul edeceğine dâir mânâları içeren âyetlere telmihte bulunur:

1 “Hamd (övme ve övülme), âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur.” (Fâtiha Sûresi-2) 2

“Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tîn Sûresi-4)

3 “Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır.” (Bakara Sûresi-115) 4 “Bugün hükümranlık kimindir?” (Mü’min Sûresi-16)

5 “O, her şeyin yaratıcısıdır.” (En’âm Sûresi-102) 6 “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hûd Sûresi-112) 7 “Birazı hariç, geceleri kalk namaz kıl.” (Müzemmil Sûresi-2) 8 “Bize doğru yolu göster.” (Fâtiha Sûresi-6)

9 “Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün.” (Tahrîm Sûresi-8)

10 “Hâ-Mîm” (Fussilet Sûresi-1, Şûrâ Sûresi-1, Mü’min Sûresi-1, Zuhruf Sûresi-1, Duhân Sûresi-1, Câsiye Sûresi-1, Ahkaf Sûresi-1)

11 “Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır.” (Talak Sûresi-12) 12 “Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder.” (İsrâ Sûresi-44)

Bu kıyl u kâli terk edip gönül hâlin taleb eyle

Teveccüh eyle Allâh’a du’â kıl kim ‘icâbetdir1 (K.Ek-20.27)

Allah’ın zâtının, insanın sınırlı donanımıyla idrâk edilemeyeceğini bildiren âyetin mânâsına telmihte bulunur:

Kâbil-i idrâk değil çünki hakîkat zâtını2

Ol sebebden seyr-i mir’atdır mücâz-ı ehl-i ‘aşk (G.132.3)

İki beyitte Peygamberimizin Mi’raç gecesinde Allah’a olan yakınlığının “Ka’be kavseyni ev ednâ” ifâdesi ile “iki yay aralığından daha az” oluşunu anlatan Necm sûresi 9 numaralı âyete telmihte bulunmuştur:

Yedi nefsin makâmın geç ‘urûc et “Kabe kavseyn”e

Erip andan “Ev ednâ3”ya kılıp mi’rac-ı rûhânî (K.242.46)

Senindir hâs-ı “Ev ednâ” makâmı

Livâ-yı hamd-i hakanı Muhammed (K.Ek-7.8)

Başka bir beyitte de, Necm sûresinde yer alan, Peygamberimizin Mi’raç’ta ulaştığı, yaratıklar âleminin son noktası ve cennetin de sonu olan Sidretü’l-müntehâ’dan bahseder:

Erişdin Sidre’den tâ müntehâya4

Kodun Cibrîli hayrânî Muhammed (K.Ek-7.9)

Peygamber isimlerinin ve mû’cizelerinin yer aldığı beyitlerde Kur’ân-ı Kerîm âyetlerine telmihler yapılır:

Hz.Musa’nın Allah ile Tûr’da görüşmesine;

1 “Rabbiniz şöyle buyurdu: Bana dua edin, kabul edeyim.” (Mü’min Sûresi-60) “Bana duâ ettiği vakit duâ edenin dileğine karşılık veririm.” (Bakara Sûresi-186)

2 “Gözler O'nu göremez; halbuki O, gözleri görür. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır. (Gözler onun zatını ve kemalini hakkıyla kavrayamaz demektir.)” (En’âm Sûresi-103)

3 “O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” (Necm Sûresi-9) Âyetin tamamı “Ka’be kevseyni ev ednâ” şeklindedir.

4 “Sidretü'l-Müntehâ'nın yanında, Cennetü'l-Me'vâ da onun yanındadır. Sidre'yi kaplayan kaplamıştı.” (Necm Sûresi-14,15,16)

Tûr’u nice arzular imiş Mûsâ

Bulunca zâtını Tûr’dan geçermiş1 (G.111.4) Hz.İsâ’nın ölüleri diriltmesi mu’cizesine;

Ol rûh-ı kudsün demi şol ölüyü dirildir

Hakîkatde gör nice ‘İsâ ibn Meryem oldu2 (G.227.2) Hz.Dâvûd’a Hz.Süleymân’ın vâris olduğuna;

Hilâfet mansıbı Dâvûd’a sendin

Süleymân sürdü devrânı Muhammed3 (K.Ek-7.12)

Ve Hz.Ya’kub’un, oğlu Hz.Yusuf’tan haber alamaması nedeniyle oğlunun hasretinden kederlenmesine telmihte bulunur:

Ey bâd-ı sabâ cânıma cânân haberin ver

Dil Ya’kûbuna Yûsuf-ı Ken’ân haberin ver4 (G.83.1) Teşbih unsuru olarak kullanılan âyetler de vardır;

Sevgilinin kaşları “Ka’be kavseyn”dir. “İki yay aralığı kadar” anlamındaki “Ka’be kavseyn” sevgilinin kaşlarına benzetilir:

Yüzün şems-i hakîkatdir bugün ‘âlemde ey dilber

Visâlin “Ka’be kavseyn”5 kaşların ya Rab ya Rab (G.31.2)

Kur’ân’da Kasas sûresinde yer alan, Firavun’un karısı Hz.Âsiye’nin henüz bir bebek olan Hz.Musa’yı, Firavun’un öldürmek istemesi dolayısıyla, Hz.Musa için kullandığı

1 “Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.” (Kasas Sûresi-30)

2 “Yine Allah'ın izni ile körü ve alacalıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim.” (Âl-İmrân Sûresi-49)

3 “Süleymân Dâvûd'a vâris oldu ve dedi ki: Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden (nasip) verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.” (Neml Sûresi-16)

4 “Onlardan yüz çevirdi, "Ah Yusuf'um ah!" diye sızlandı ve kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi.(Oğulları:) "Allah'a andolsun ki sen hâla Yusuf'u anıyorsun. Sonunda ya hasta olacaksın ya da büsbütün helâk olacaksın!" dediler.(Ya'kub:) Ben sadece gam ve kederimi Allah'a arzediyorum. Ve ben sizin bilemeyeceğiniz şeyleri Allah tarafından (vahiy ile) biliyorum, dedi.” (Yusuf Sûresi-84,85,86) 5 “O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu.” (Necm Sûresi-9)

“göz aydınlığımız” anlamındaki “kurretü’l-‘ayn” tâbirini bir teşbih unsuru olarak Hz.Muhammed’in göz aydınlığı olarak gördüğü Hz.Hüseyin için kullanır:

Kurretü’l-‘ayn1 Resûl’ün kıydı zâlim cânına

Ol vakit takıldı la’net halkası gerdânına (M.Ek-6.4)

Allah’ın cemâlini görmenin önemini anlatmak için Müslümanların en önemli günü olan “Hacc-ı ekber” yani “en büyük hac günü” ibâresini teşbih unsuru olarak kullanmıştır:

Ederler cânını kurbân görürler kan-bâhâ vechin

Cemâli Hacc-ı ekberdir2 ‘aceb sûru ziyâfetdir (K.Ek.20.87)

Benzer Belgeler