• Sonuç bulunamadı

BİYOMEDİKAL CİHAZ TEKNOLOJİSİ PROGRAMI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BİYOMEDİKAL CİHAZ TEKNOLOJİSİ PROGRAMI"

Copied!
44
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B yomed kal Teknoloj Dünyası Özel Sayı

2020-2021

B yomed kal C haz Teknoloj Programı Mezunları Derg s

BİYOMEDİKAL CİHAZ TEKNOLOJİSİ PROGRAMI

Ed tör: Dr. Öğr. Üyes Sevda SARITAŞ

Tasarım ve Düzeltme: Murat SUNA (Atatürk Ün vers tes B yomed kal C haz Teknoloj P.) Düzeltme: El f BAYRAM (Atatürk Ün vers tes B yomed kal C haz Teknoloj P.)

Düzeltme: Kevser SARITAŞ (Gaz Ün vers tes D ş Hek ml ğ F.)

ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ

İSPİR HAMZA POLAT MESLEK YÜKSEKOKULU

(2)

Değerli okuyucular,

Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından Atatürk Üniversitesi yeni nesil üniversite modeli hedefi doğrultusunda teknoloji bilgisine önem vermektedir. Teknolojik ürünler iş dünyasından akademiye, ticaretten sağlığa kadar giderek artan bir yoğunlukta hayatımızı sarmaktadır.

Biyometrik tanı ve tedavi cihazları, ameliyat robotları gibi teknolojiler sağlık alanına katkı sağlarken, akıllı cihazlardan yoksun kalma korkusu (nomophobia), internetsiz kalma korkusu (netlessphobia) gibi yeni hastalıklar hayatımızın içerisine dahil oldu. Bütün bu teknolojilerin hem olumsuz etkileri hem sağlık alanında açtıkları yeni fırsatlarla beraber değerlendirilmesi gerekiyor. Bu amaçla Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat Meslek Yüksekokulu tarafından yayınlanan Biyomedikal Teknoloji Dünyası isimli dergimizin özel sayısını beğeninize sunuyoruz. Gelişen teknolojilerde doğru bilinen yanlışlar, teknolojiyle birlikte ortaya çıkan yeni hastalıklar, yeni biyometrik tanı ve tedavi cihazlarının geliştirilmesi, akıllı telefon bağımlılığı, teknoloji ve yalnızlık gibi konuların ele alındığı makaleler Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Programı öğrencileri tarafından kaleme alındı. Dergimizin “hayatın her alanında daima ileriye” misyonuna katkı sunacağını ümit ediyor, keyifli okumalar diliyoruz.

Dr. Öğr. Üyesi Haluk Kemal NARMANLIOĞLU Yüksekokul Müdürü

Yüksekokul Müdür Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Tuba ÇAKICI Dr. Öğr. Gör. Emre HARORLI

Elektronik ve Otomasyon Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Ali ATASEVER

(3)

1

Gelişen Teknoloji ve Doğru Bilinen Yanlışlar

Murat SUNA Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Programı

muratsuna8889@gmail.com

Özet

Eski inançlara göre var olan hastalıkların tanrı tarafından gönderilen bir ceza olarak görülmesi aslında o zamanlarda bilimin ve teknolojinin günümüzdeki kadar gelişmediğini gösterir. Çözümleyemedikleri hastalıkları doğaüstü kuvvetlere, ilâhlara, cinlere, şeytanlara veya mucizelere bağlamışlardır. Ölen kişiler, yeni doğan sağlıksız çocuklar için adaklar adamışlardır. Milattan önce var olmayan teknoloji insan sağlığı için her ne kadar tehdit oluşturmuşsa da; insanoğlunun getirdiği yeni teknolojik gelişmelerin geri dönüşü olmayan hatalara ve ölümcül hastalıklara yol açmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Çernobil Nükleer Santral, Nomofobi, Bilim ve Teknolojinin Developing Technology And Right Known Wrongs

According to ancient beliefs, the fact that existing diseases were seen as punishment by God, actually attributed diseases that science and technology have not developed as much as today and could not solve, to supernatural forces, gods, jinn and demons or miracles. Vows are dedicated to deceased persons, newborn unhealthy children.

Although technology that did not exist before BC posed a threat to human health; New technological developments brought by human beings cause irreversible errors and fatal diseases. It has become inevitable that the explosion due to the leak in the Chernobyl Nuclear Power Plant will result in the death of human life and that today, the danger continues for both humans and all living things in the world, and with the development of technology, some diseases will bring more deadly diseases even if they are treated.

Key Word: Chernobyl Nuclear Power Plant, Nomophobia, Science and Technology

(4)

2 Giriş

İnsanlar, hastalıklara inançları gereği belirlediği bitki, ot, tütsü gibi yollarla şifa bulmaya çalışmışlarsa da bilim ve teknolojinin gelişmesi ile araştırmalar sonucu hastalıkların nedenlerine ve asıl tanıyı koymaları daha kolay olmuştur. Teknoloji; eski inançları gölgeleyerek, insanların kendilerini tanrı tarafından cezalandırılmış olarak görmeleri tütsü büyü şifacılar vb. gibi yanlış tutumları geri de bırakmasını ve yerini teknolojinin gelişmesi ile birlikte hastalıkların artık daha rahat ve kolay şekilde doğru yönde tedavi edilebilmesini sağlamıştır. Yani hastalıkların insanoğlunun var olduğu günden beri bizimle iç içe olan bir gerçektir fark ettirmiştir. Yıllar içinde süre gelen gelişmeler, insanların hastalığa bakış açısını değiştirmiştir. Teknolojik gelişmeler, var olan hastalıkları tetikleyerek gün yüzüne çıkmasını hızlandırıyor olması, gelişmekte olan teşhis ve tedavi cihazları istenilen sonuçları verse de ayrıca ardından yeni hastalıkları beraberinde getiriyor olması bu döngüyü yapım ve yıkım devinimi haline getiriyor ayrıca ölümcül virüslerinde çoğalmasına olanak sunuyor.

26 Nisan 1986 tarihinde Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nin Pripyat şehri yakınlarındaki Çernobil Nükleer Santrali'nin 4 numaralı reaktöründe gerçekleşen patlama sonucu milyonlarca insanın, hayvanların ölümüne neden oldu. Havaya yayılan radyasyon yüzünden insanların havayla temas eden her şey den uzak kalması gerektiği patlama sonucu dünyada insanlar, hayvanlar üzerinde çok ciddi hastalıklara yol açtığı bilinmektedir. Radyasyonun dolaylı etkileri arasında psikolojik problemler, radyasyon korkusu, göç stresi, baş ağrıları, uyku bozuklukları, irritabilite, alkol suistimali ve hazımsızlık bulunurken; organik hastalıklar arasında endokrin sistem hastalıkları, mental bozukluklar, sinir sistemi, duyu organı hastalıkları, sindirim sistemi bozuklukları, genitoüriner sistem hastalıkları sayılabilir. Çöken radyoaktif iyodinden kaynaklanan çocukluk tiroid kanseri, kazanın en önemli sağlık sorunlarından birisidir.

Kazadan sonraki ilk aylarda, radyoaktif iyodin düzeyi yüksek sütlerden içen çocuklar yüksek radyasyon dozları aldılar. 2002’ye kadar bu grup içinde 4000’den fazla tiroid kanseri teşhis edildi. Bu tiroid kanserlerinin büyük bölümünün radyoiyodin alımından kaynaklanmış olması çok muhtemeldir. En yüksek tiroid dozları Çernobil’den 300 km uzakta olan Gomel’de bulundu. Kaydedilmiş en yüksek tiroid dozları 50 Gy’dir.

Saptanan tiroid kanserlerinin % 95’i normalden daha agresif ve invazif seyirli görüldü.

Otoimmun tiroidit, nodüler guatr ve hipotiroidi insidansında ise artış kaydedilmemiştir.

Lösemi insidansında, morbidite ve yaş dağılımında değişiklik saptanmamıştır. İnutero radyasyona maruz kalmış çocuklar 10 yıl izlenmiş; akut lösemi insidansında dramatik

(5)

3

bir artış saptanmıştır. Mental retardasyon insidansında artış, emosyonel problemler, davranış bozuklukları, en çok ağız kuruluğu olmak üzere ağız sağlığı problemleri diğer bulgulardır [1].

Hastalık oranları ise beklenenden çok daha hızlı yükselmiştir.142 DSÖ uzmanı Keith Baverstock görüşüne göre, reaktör kazası ve kanser insidansı arasındaki zaman dilimi

“şaşırtıcı derecede kısa” idi. Ek olarak, Beyaz Rusya’da çocukların yakalandığı tümörler alışılmadık derecede agresifti ve vücudun diğer bölümlerine sıçramaktaydı [2].

Kaza sonrası insanlar ve hayvanların mutasyon geçirmesi ve teknolojinin gelişmesine rağmen günümüzde kanser tedavisinin de halen radyoaktif madde (kür) yöntemleri ile tedavi olması bu döngü hastalığı başlatıp aynı zararlı kaynaklarla hastalığın tedavi edilmesine çalışılması bu da hiçbir hastalığın kesin tedavisi olan bir duruma sokuyor insanları, teknolojinin gelişmesi ile bazı hastalıklar tedavi olsa da tedavisi olmayan hastalıkları ardından getirerek bir döngü oluşturması ve bu döngüye Çernobil Nükleer Santralinde gerçekleşen patlama sonucu oluşan kanser vb. gibi hastalıkların tedavisinde tekrar radyoaktif madde ile tedavi yolu izlemesi buna en iyi sonuç olarak gösterebilir [3]. Teknolojinin gelişmesi ile eski medeniyet yaşayan insanların tanrılar tarafından ceza olarak gördükleri hastalıklar artık günümüzde yerini yitirip teknolojinin gelişmesi ile yeni hastalıkları ortaya çıktığını bilimsel veriler ile ortaya koymuş olup günümüz de yaygın olarak görülen yeni psikolojik ve ruhsal bozuklukların getirmiş olduğu Nomofobi tablet, cep telefonu, bilgisayar gibi sanal haberleşmenin yapıldığı akıllı cihazların yoksunluğundan kaynaklanan, endişe ve huzursuz olma durumu ile ortaya çıkan teknoloji çağının bir hastalığı olarak günümüzde sıklıkla karşımıza çıkmaktadır [4]. Nomofobi yani akıllı telefonsuz kalma korkusu yetişkin ve yaşlı bireylerde akıllı telefonlarının yanında olmadığında duydukları panik, öfke, gerginlik gibi durumlar yaşaması telefonlarının yanında olamadığında uygulamalardan, bildirim olup olmadığını, kaç bildirim aldıklarını, mesajlarını sürekli kontrol ettikleri halde bu yoksunluk hissinden kurtulamıyorlar. Bu durumda teknolojinin gelişmesi insanı fiziki hastalık dışında ruhsal ve psikolojik depresyon gibi hastalıklarında başında rol alması teknolojik gelişmelerin her koşulda tedavi değil yeni hastalıklara yol açığını gösteriyor.

Bu döngü eski “Mezopotamya’da dünya görüşüne göre hastalıklar, çevrede bulunan cin ve zararlı ruhlar gibi görünmez güçlerin insan bedenine girmesiyle meydana [5],

(6)

4

geldiği gibi yanlış düşünceler yol açsa da teknolojik gelişmelerde öncesinde ve sonrasında da hastalıkların insanlığın var oluşundan beri var olduğunu göstermiştir.

Sonuç/Tartışma

Yapılan araştırmalar sonucunda eski zamanlar dünyaya farklı nedenlerden dolayı sağlıksız dünyaya gelip yaşayan insanların kendilerini cezalandırılmış olarak görmesi ve eski zamanlar bilim ve eğitime ışık tutan yol olmadığı için inançları gereği çeşitli bitki , otlar vb. gibi alternatif yollarla kendilerini tedavi etmelerinden sonra bilim ve eğitimin gelişmesi ile teknolojinin de gelişmesi sayesinde bazı hastalıkları kesin olmasa bile tedavi edilmesine olanak sağlarken ardından yeni hastalıkları beraberinde getirmesi buna en iyi örnek olarak Çernobil faciasından sonra açığa çıkan yüksek sınırda radyasyonun artması ile insanların kanser olma riski artması sonucu radyasyon vererek kanser hastalığının tedavi edilmesi ilginç bir döngüdür. Demek oluyor ki hastalıklar insan varlığından belli olduğu teknolojik gelişmeler insan üzerinde olumlu ve olumsuz sonuçlar doğurduğu ortadadır. Teknolojinin her geliştiği gün insanlar için doğa denge için bu döngü insanlar üzerinde hastalıkları yapım ve yıkım olarak devam etmesine olanak sağlayacaktır.

Kaynakça

1-Pelin Özcan Kara, E. C. (2013). Çernobil Kazası Ve Etkileri. Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, 3(2).

2-Pflugbeil, S. (2011). Çernobil’in İnsan Sağlığına.

3-Saraçoğlu, G. V. (2006). Çernobil Nükleer Kazası Sonrası. Türk Tabipleri Birliği.

4 -Yıldırım, S. (2018). Teknolojinin Getirdiği Yeni Hastalıklar: Nomofobi, Netlessfobi, Fomo.

Sdü Tıp Fakültesi Dergisi, 473-480.

5- Atmaca, V. (2010). Eski Medeniyetlerde Günah-Hastalık İlişkisi Veya Tanrının Gazabı Meselesi. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi , (34), 99-121.

(7)

Atatürk Üniversitesi

HER SAYFA YENİ

UMUTLARA AÇILIR.

(8)

5

Görünmez Ajanlar ve Savaşları

Yusuf Karakaş

Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Programı yf.krks@gmail.com

Özet

Geçmişten günümüze gerçekleşen savaşların bazılarında biyolojik savaşların da olduğu görülmektedir. Biyolojik savaşların tarihçesi milattan önceye dayanmakta ve bu savaşların birçoğunda veba gibi hastalıklar büyük rol oynamaktadır. Yakın geçmişte de biyolojik ajanların savaşlarda kullanıldığı bilinmekte, birinci ve ikinci dünya savaşında da biyolojik ajanların etkisi görülmektedir. Her ajanın savaşlarda silah olarak kullanılmayacağı gibi kullanılabilen ajanların da kategorileri vardır ve bu kategoriler ajanların etkinlik, yayılım ve üretimi gibi özelliklerine göre belirlenmiştir.

Anahtar kelimeler; Biyolojik ajan, Biyolojik savaş, Veba Abstract

It is seen that some of the wars that take place from the past to the present are biological wars. The history of biological wars dates back to B.C., and diseases such as plague played a major role in many of these wars. In the recent past, it is known that biological agents were used in wars, and in the first and second world wars, the influence of biological agents is seen. Each agent's battles will not be used as weapons, but they have categories of agents that can be used as weapons, and these categories are determined by the characteristics of the agents such as their effectiveness, spread and production.

Keywords; Biological agent, Biological warfare, Plague Giriş

İlk çağlardan beri toplumlar birbirlerine karşı üstünlük sağlama çabasında ve bunun için tüm olanaklarını kullanmakta ve bu üstünlük sağlama çabası sayesinde savaşlar çıkmaktadır. Dünya tarihine bakılınca sürekli savaşlar ve meydan okumalar görülür. Bu savaşların bazıları da biyolojik savaş olarak nitelendirilen savaşlardır. Bu savaşlarda biyolojik ajan olarak adlandırılan virüs, bakteri, mantar ve toksin gibi hastalıklara ve kitlesel ölümlere yol açabilecek gözle görülemeyen türler kullanılmıştır. Bu çalışmada biyolojik ajanlar ve savaşları ile ilgili konular ele alınmıştır.

Biyolojik Savaşların Tarihçesi

Biyolojik ajanların silah olarak kullanımı tahmin edildiğinden daha eski bir geçmişe sahiptir. Geçmişte Güney Amerika yerlilerinin kürar ve deniz canlılarından elde ettikleri toksinleri ok zehri olarak kullanmaları en eski örnek olarak kabul edilir [1].

Asurlular düşmanlarının su kaynaklarını zehirli bir mantar türüyle kirletmişlerdir.

M.Ö. 598 Yılında Atinalı solon Krissa kenti kuşatmasında ishal yapıcı bir bitkiyi su kaynaklarını zehirlemek için kullanmıştır [2]. Tarihte bilinen en büyük biyolojik savaş

(9)

6

saldırısı ise 1346 yılında Kaffa kuşatması sırasında Tatarların Cenevizlilere karşı vebadan ölmüş ve parçalanmış olan insanların parçalarını mancınıkla surlar üzerinden Cenevizlilere fırlatmasıdır. Bu saldırıdan kaçan Kaffa halkının Avrupa da kara veba salgınına neden olduğu ileri sürülür. 1422’ de olan Carolstein savaşında Litvanyalı askerlerinde aynı yolu izleyerek savaşı kazandıkları tarih kayıtlarına geçmiştir. 1710 yılında Rus askerleri, kuşattıkları Reval kalesine vebadan ölmüş insan cesetlerini atarak bir salgın başlatmışlardır.

1763 yılında İngilizler Amerika yerlilerine dostluk başlığı altında çiçek hastalığı taşıyan battaniyeler vermiştir. Çiçek hastalığına tedavi ve bağışıklığı olmayan halkın büyük bir kesimi ölmüş, geri kalanlarıysa ata toprağını terk etmek zorunda kalmıştır. Bazı uzmanlara göreyse bu salgın İzka, Aztek ve Maya uygarlıklarının yok oluş sürecini başlatmıştır. Birinci dünya savaşında Almanya, müttefiki olan Rusya imparatorluğuna karşı Romanya’dan Rusya’ya ihraç edilen koyunları enfekte etmekle suçlanmıştır. Bunun yanı sıra Rusya’ya veba, İtalya’ya karşı kolera kullanmaya çalıştıklarına dair raporlarda mevcuttur. 2. Dünya savaşı esnasında Japonya 731. Birim adı verilen birimde biyolojik savaş deneyleri yapmış ve on binin üzerinde savaş esirinin türlü hastalıklardan dolayı ölümüne sebep olmuştur [3].

İngilizlerin, İskoçya açıklarında bulunan Gruinard adasında yaptıkları biyolojik silah geliştirme testleri sayesinde, ada 40 yıldan fazla süre B.antraks sporları ile kontamine olmuştur. 1941 yılında kontamine olan ada 1986 yılında ancak temizlenebilmiş. İkinci dünya savaşından sonra Amerika biyolojik silah geliştirme programı başlatmıştır. 1969 yılında dönemin başkanı Nixon tarafından biyolojik silah geliştirme programı durdurulmuştur.1970’li yıllarda SSCB gizli ve iddialı bir biyolojik silah geliştirme programı yürütmüştür. 1979 yılında Sverdlovsk’da bir laboratuvardan kaza sonucu B.antrachis sporları şehrin üzerine saçılmıştır ve 66 kişinin ölümüne yol açmıştır [2].

1925’te Cenevre’de biyolojik silahların kullanılmasını yasaklayan bir protokol imzalandı. Bu protokol ile kullanımı yasaklanmış olsa da üretim ve geliştirilmesine dair bir yaptırım içermemekteydi. 1971 yılında biyolojik silahların geliştirilmesi, saklanılması, üretilmesini ve elde olanın da imha edilmesini ön gören bir sözleşme hazırlanmış bu sözleşme 1972 yılında Washington, Londra ve Moskova’da eş zamanlı olarak imzaya açıldı. Günümüze kadar ise 146 ülke imzaladı [2,3].

Biyolojik ajanlar

Tarihte görüldüğü gibi biyolojik ajanlar savaşlarda bir silah olarak kullanılmıştır.

Biyolojik ajanları öldürmek, sakat bırakmak veya kapasite bozmak amacıyla kullanılan mikroorganizmalardır. Bu tanım genellikle biyolojik olarak elde edilen toksinleri ve zehirleri de kapsayacak şekilde genişletilir [4].

Silah olarak kullanılabilecek ajanlar

 Bakteriler

Virüsler

 Riketsialar

 Klamidya

 Mantarlar

 Toksinler

(10)

7 Silah olarak kullanılan ajanların özellikleri

Şiddetli hastalık ve kitlesel ölümlere neden olmaları,

Kısmen düşük maliyetli olmaları,

Kolay ve büyük miktarda üretilebilmeleri,

Kolay yayılabilmeleri,

Yayılım sonrası çevre koşullarına dayanabilmeleri,

Bilinen aşı, ilaç ve tedavilere dayanıklı olmasıdır.

Tablo1. Biyolojik saldırı amacıyla kullanılabilecek ajanlar ve kategorizasyonu [1]

Kategori Ajanlar Özellikler

A

Variola major (insan çiçeği- smallpox)

Bacillus anthracis (antraks)

Yersinia pestis (veba)

Clostridium botulinum toksini (botulizm)

Francisella tularensis (tularemi)

Filoviruslar (Ebola, Marburg)

Arenaviruslar (Lassa fever, Arjantin hemorajik fever vb)

Ortamda kolay yayılabilmesi ve bireyler arasında kolaylıkla nakledilebilmesi

Yüksek mortalite ve halk sağlığını tehdit potansiyeli

Halk arasında panik ve sosyal karışıklıklara neden olması

Halk sağlığı açısından özel hazırlıklar gerektirmesi

B

Coxiella burnetti (Q fever)

Brucella spp (brusellozis)

Burkholderia mallei (ruam)

Alfaviruslar (Venezuella ensefalomyelitisi, eastern ve

western equine

ensefalomyelitis)

Risin toksini

Cl. perfringens epsilon toksini

Staphylococcus enterotoksin B

? Salmonella spp

? Shigella dysenteriae

?EschericiacoliO157°:H7 ? Vibrio cholerae

? Criptosporidium parvum

Kısmen kolay yayılım

Ilımlı bir morbidite, düşük mortalite

CDC’de ek teşhis olanaklarına ihtiyaç duyması

C

Nipah virus

Hantaviruslar

Tick-borne ensefalitis ve hemorajikfever virusları

Sarı humma

Multidrug-resistant tüberküloz

Elde edilebilir olması

Üretimi ve yayılımının kolay olması

Yüksek morbidite ve mortalite potansiyeli

Halk sağlığını tehdit potansiyeli

(11)

8 Sonuç

Günümüzde de biyolojik ajanların tehdidi devam etmektedir ve bu ajanların geçmişte yol açtığı tahribat göz önüne alınınca tehdidin boyutu anlaşılabilir.

Bu tehdit karşısında ülkemizin herhangi bir biyolojik saldırıya maruz kalmadan önlemler alması, halkın bilinçlendirilmesi, ders kitaplarında bu konulara yer verilmesi gibi halkı bilinçlendirecek uygulama ve projelere başvurması gerekmektedir. Biyolojik ajanların uluslararası standartlara uygun olarak referans laboratuvar oluşturulması ve bu laboratuvarın biyolojik ajanların tedavilerinin bulunması, araştırılması için sarf edilmesi ve elde edilen bilgilerin halk ile paylaşılmasının faydalı olacağı ve biyolojik ajanların kötü ellere geçince verebileceği tahribat göz önüne alınarak ilave tedbirler alınması düşünülmektedir.

Kaynakça

1- http://www.mikrobiyoloji.org/pdfler/703020210.pdf

2- https://dergipark.org.tr/en/pub/hacettepesid/issue/24439/259066 3- https://www.afad.gov.tr/kbrn/biyolojik-silahlarin-tarihcesi 4- http://dergi.fabad.org.tr/pdf/volum43/Issue2/D-355.pdf

5- http://mikrobiyolbul.org/managete/fu_folder/2006-01-02/2006-40-01-129-139.pdf 6- https://www.researchgate.net/profile/Mehmet-Ozan-

2/publication/338502745_Ulusal_Guvenlikte_Kuresel_Bir_Tehdit_Biyoterorizm/links/

5e184a0f92851c8364c07b3a/Ulusal-Guevenlikte-Kueresel-Bir-Tehdit- Biyoteroerizm.pdf

7- http://www.floradergisi.org/managete/fu_folder/2001-04/2001-6-4-209-224.pdf 8- http://www.akademikaciltip.com/archives/archive-detail/article-preview/biyolojik-

sava-ajanlar/22546

9- https://www.ttb.org.tr/sted/sted0901/biyolojik.pdf

(12)

Oldukça tehlikeli bir hastalık olan veba, bulaşıcı olmasının yanı sıra aynı zamanda ölümcül olabilir. Yersinia pestis isimli bakterinin yol açtığı hastalık halk arasında "kara veba" olarak da bilinir. Yersinia pestis bakterisi genel olarak hayvanlarda bulunur ve en çok da pireler aracılığıyla insanlara bulaşır.

A T A T Ü R K

Ü

N

İ

V

E

R

S

İ

T

E

S

İ

(13)

9

Tanı ve Tedavi Cihazlarının Kanser Üzerindeki Etki ve Önemi

Elif Bayram

Biyomedikal Cihaz Teknolojileri Programı

Özet

Kanser ölüm nedenlerinin başında gelen ve insanlığın başlangıcından beri var olan karmaşık bir hastalıktır. Biyomedikal cihazlar kanserin tanı, tedavi ve teşhisinde önemli rol oynamaktadır. Erken teşhis kanser tedavisinde önemli bir husustur. Bu yazı da biyomedikal tanı ve tedavi cihazlarının kanser üzerindeki önemi ve etkileri irdelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Kanserin tarihi geçmişi, Biyomedikal Tanı ve Tedavi Cihazları

Effect and Importance of Diagnostic and Treatment Devices on Cancer Abstract

Cancer is a complex disease that is one of the causes of death and has existed since the beginning of humanity. Biomedical devices play an important role in the diagnosis, treatment and diagnosis of cancer. Early detection is an important consideration in cancer treatment. In this work, the importance and effects of Biomedical diagnostic and therapeutic devices on cancer are examined.

Key Words: History of cancer, Biomedical Diagnostic and Therapeutic Devices Giriş

Kanserin Tarihi Geçmişi

Hayatımızın acı bir gerçeği olan kanser insanlık tarihi kadar eski bir hastalıktır. Antik Mısır’daki papirüs yazıtlarında, M.Ö 27.yy ‘de Mısırlı hekim İmhotep’in yazmalarında içerdiği bir kesite rastlıyoruz. İmhotep, zamanından beklenmeyecek kadar somut ve detaylı olarak 48 tane hastalığın tasvirini yapıyor. Kayıt altına alınan hastalıklardan

(14)

10

45.’sinin ki isim olarak tanımlanmamış. Memede kabarık kitlelerin bulunduğu, bu kitlelerin bulunduğu yerden memenin her tarafına yayıldığını, şişlikler olduğunu yazarak kanseri o zamanın şartlarına göre bu şekilde tanımlamıştır. Velhasıl, kanserin tanımı yapılan kısımda, tedavisi için “Tedavisi yoktur” ibaresi mevcuttur. Nitekim, sadece yazıtlarda değil, mumyalarda da kanserli dokulara rastlıyoruz. Paleontolo pathologların (yani mumya patoloğu) Antik Mısır’daki mumyalarda olsun, Peru’daki İnka uygarlığı mumyalarında kanserli dokular mevcut bilgiler arasında yer almaktadır ve bilgiler bununla kalmayıp mumyaların kanserli olduğu ve bu kanserin bir şekilde çıkarıldığına dair izlerde bulunmaktadır. Elimizde her ne kadar Antik çağda kanser vakalarının bile görüldüğünün kanıtı olmuş olsa bile tarih kaynaklarında birçok hastalık kadar kanser ismine rastlamıyoruz. Bunun nedenleri arasında, kanser vakalarının diğer ölümcül (tüberküloz, kolera, çiçek, cüzzam ve zatürre gibi…) gölgesinde kalmış olduğudur ve tabi ki bir diğer başka neden olarak da kanserin yaşlılık hastalığı olarak görülmesi ve ortalamasının 60 yaşından sonra olmasıdır. Örneğin 30 yaşında ki bir kadının meme kanseri olma ihtimali 400’de bir iken, 70 yaşında ki bir kadında bu oran 9’da 1 olarak görülmüş [3]. Yine Antik çağlarda yaşamış Yunanlı Hekim Galen’ in kanserin siyah safra olup bütün vücuda yayılmış olduğu böyle olunca da cerrahi yollarla ameliyat ile kanseri çıkarmanın hiçbir anlamının ve yararının olmadığını savunmuştur. “Kanser için yapılacak en iyi şey tedavisinden kaçınmaktır, böylelikle hastalar daha uzun yaşar.” İşte bu söz , M.S 1500’lere kadar kanser tedavisinde ki ana akımı oluşturdu. Galen farkında olmasa bile orta çağ kanser hastalarına bir iyilik yapmış olduğu yönünde. Çünkü en basit bir yaralanmadan sonra bile enfeksiyon kapan, hijyenik açıdan sorunlu yerlerde yapılan tıbbı müdahaleleri, kanser ameliyatlarında bir faciaya dönüşürdü. Çünkü ne yazık ki o zamanlar antiseptik ve anestezi yoktu ameliyatın zorlu işkencesinden kurtulmuş olan hastalar olsa bile enfeksiyondan hayatını kaybetmişlerdir. Peki madem kanserin tedavisi için cerrahi kullanılmıyorsa o zamanlar, sistematik olarak ne yapılıyordu? İşin ilginç kısmı ise burası, akla gelmeyen şeyler denenmiş; kurşunlu çözeltiler, yaban domuzu dişleri, tilki akciğeri, törpülenmiş fildişi, kabuksuz keneotu, öğütülmüş beyaz mercan, ipeka, sinameki, yengeç gözü merhemi, keçi pisliği, karga ayakları, köpek papatyası vs.

bunlar sadece kayıtlı küçük bir kısmı bunun yanı sıra kanseri vücuttan atmak için de kusturma yöntemleri, ishal yöntemleri kullanılmış çok korkunçça… ve çaresizce . Ha

(15)

11

birde vücuttan kanı atmak için de hastayı şoka sokacak kadar hacamat ve sülüklü yöntemlerle kanı çekiliyordu. Meğerse ne çok eziyet çekmiş eski çağda ki kanser hastalar, bunlar tabi Avrupalı kaynaklarda ki tedavi yöntemleri birde bunun diğer ülkelere göre mevcut coğrafyadaki bitkilerden bir tedavi yöntemleri olduğunu anlayabiliriz. Evet, bütün bunlardan sonra iki önemli keşif gerçekleşti 1846-1867 yılları arasında anestezi ve antiseptik keşfiydi. Tabi cerrahi radikal yolla tümörün çıkartılması fikri, 19yy sonları ile 20yy başlarında bu iki önemli keşiften sonra hızla yayılmaya başladı ama maalesef kötü bir sonla sonuçlandı çünkü kötü huylu tümörler bölgesinden çıkarıldıktan sonra kendi bölgesi ile sınırlı kalmayıp metastaz (sıçrama) yapmış olmasıdır. Tabi o zamanlar da ileri görüntüleme teknikleri olmadığı için hastaların tümörlerinin başka organlara sıçrayıp sıçramadığını o dönemin hekimleri bilmiyorlardı. Tam bu vakitlerde, Radikal cerrahi yöntemini gölgede bırakabilecek bir diğer önemli keşif olan Pierre ve Marie Curie çiftinin daha radyoaktif daha güçlü X-ışını yayan Radyum elementini bulmuş olmasıdır [1]. Yaşadığımız yüzyılda bu element radyasyon terapisinde ya da ışın tedavisi olarak isimlendirilen teknik ile hastanelerde hekimlerin yardımcısı hastaların kurtarıcısı olabilmektedir.

Bu derlemede; geçmişte kanserin yıllarca bilinmeyen bir hastalık olarak kaldığı göz önünde, zira ne tanı ve teşhis görüntülemesi yapan görüntüleme sistemi mevcuttu, ne de kanser dokusunda yakından bakmayı mümkün kılan mikroskop. Şimdi de günümüz kanser vakalarına baktığımızda;

Kanser Vakaları

Dünya genelinde en çok can alan hastalıkların başında bir diğer isim kanser geliyor.

Bununla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) belirttiği üzere 2012 yılında 8.2 milyon, 2015 yılında 8.8 milyon, 2018 yılında 9,6 milyon insan, 2020 yılında ise 10 milyon insan kanser nedeniyle hayatını kaybetti [2,3]. Bundan ziyade Türkiye’de erkeklerde en çok görülen kanser türleri sırasıyla akciğer, prostat, kolon, mesane ve mide kanserleri.

Dünya geneline baktığımızda ise Türkiye’ye benzer şekilde akciğer, prostat ve kolon kanserlerinin erkeklerde en sık rastlanan kanser türleri olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte kadınlarda en sık tanısı konan kanser türleri sırasıyla meme, tiroid, kolon, rahim

(16)

12

ağzı ve akciğer kanserleri. Dünya genelinde de kadınlarda en çok görülen kanser türü meme kanseri [3].

Tüm bu verileri gördükten sonra kanserin hayatımızda kaçınılmaz bir gerçek olduğunu anlamış oluyoruz ve daha doğrusu ilerleyen yaşam beklentisi ve kanser teşhis yöntemlerinde ki gelişmeler kanseri artmış bir hastalık olarak algılamamıza neden oluyor fakat bazı kanser türleri var ki işte onların bazıları kanserojenler ile artabilmektedir. X - ışınlarının keşfinden sonra bu ışınlar kansere tam olarak kesin olmayan ama bu savaşta en büyük yardımcılarımız. Daha az acı, ağrı ile erken teşhis şansını yakalatan ve bıçak altına yatmayı gerektirmeyen bazı kanser türlerinde tedavi yapan, hem hekim hem hastalar için önemli olan biyomedikal tanı ve tedavi cihazları(tıbbı cihazlar) hastaların hayatında yer aldı. Bu tanı ve tedavi cihazları ise aşağıda yer alan;

Biyomedikal Tanı Ve Tedavi Cihazları [4]

1.Tanı Amaçlı Görüntülemede Kullanılan Tıbbi Cihazlar

1-Manyetik Rezonans Cihazı 2-Ultrasonografi Cihazı

3-Röntgen Cihazı 4-Bilgisayarlı Tomografi (CT)

5-Mamografi 6-Konvansiyonel Rontgen

7-Floroskopi

2.Teşhis Amaçlı Görüntülemede Kullanılan Tıbbı Cihazlar 1-SPECT (Single Photon

Emission Computerized Tomography)

2-PET (Pozitron Emission Tomography)

3-Gama Kamera

3.Tedavi Amaçlı Kullanılan Tıbbı Cihazlar

1-Tomoterapi Cihazı 2-Cyber Knife Cihazı

3-Gamma Knife Cihazı

(17)

13 Sonuç

İnsanlığın başlangıcından beri var olan kanser, geçmişten günümüze kadar her zaman hayatımızda yer aldı ve yer almaya devam edecek gibi. Doğal dengenin bozulması, aşırı stres, radyasyona maruz kalma, bazı virüsler, kötü beslenme alışkanlığı, sigara ve alkol kullanımı, gıdalarda ki katkı maddeleri, aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma, güneş ışığına maruz kalma, doğal dengeyi bozmamız (ozon tabakasını güzel kokmak için kullandığımız parfüm ve deodorantların delmesi gibi) her gün her saat yanımızdan ayırmadığımız baş ucumuzdaki aktif olarak radyasyon yayan cep telefonlarımız ve teknolojiyi aşırı şekilde bilinçsizce kullanmaya devam etmemiz kanser riskini her geçen gün daha da artıracaktır.

19.yüzyılın başları 1895’te Marie ve Pierre Curie çifti güçlü X -ışınları yayan Radyum elementini keşfetti ve Wilhelm Conrad Röntgen tıbbın kaderini sonsuza dek değiştiren X-ışınlarını keşfetti. Daha büyük hasar veren, DNA’nın yapısını bozan insanlığın bile sonunu getirebilen modern çağın silahını. Evet silah, kime yönelttiğimiz önemli, İnsanları ölüme götüren pek çok türü olan kansere mi, yoksa insanlığın kendisine mi?

Radyum elementinin keşfinden sonra o dönemler binlerce işçi pek çok kanser türüne yakalandı çünkü U.S RADİUM şirketi radyumu boya ile karıştırıp karanlıkta parlayan saatler üretmişti.

Belki de ekolojik dünya dengesi bu saatler üretildikten sonrada bozulmaya başlamıştır.

Evet X-ışınları çok güçlü hatta kansere bile yol açar, DNA ya saldırıp bozunmasına sebep olduğu için. Biz iyi olan tarafı ve olumlu yönlerine bakarsak X- ışınlarının keşfinden sonra bu ışınların kullanıldığı “ Biyomedikal Tıbbı Cihazlar” üretilmeye başlandı ve hekimlere, cerrahlara tıbbi uygulamalarda yüksek rahatlık ve konforluk sunarak hastaların daha az acı ile tanı ve teşhisleri bu cihazlar yardımıyla sağlanmıştır.

Bu gelişen biyomedikal cihazlar sayesinde hekimler gün geçtikçe daha çok hastaya tanı ve teşhis koymakta ve bu cihazlar tedavi kararlarının alınmasında yardımcı olmaktadır.

En az 15-20 yıl öncesine baktığımızda biyomedikal cihazların gelişimi ile beraber tıp uygulamaları da tahmin edilenden daha hızlı gelişmektedir. En azından tanı ve teşhis için

(18)

14

bıçak altına yatıp korku ve acılarla daha az karşılaşmış oluruz. Ayrıca bazı tedavi cihazları “TOMOTERAPİ” gibi aynı zamanda teşhis cihazında bulunan özellikleri de kapsar. Ayrıca bir konu daha var ki o da ekonomik güç düşük gelirli ülkelerde kanserin daha geç teşhis edilmesi ve ölüm oranlarının daha yüksek olması.

Atlanmaması gereken bir konu var ki kanseri bizim için ‘görünür’ kılan bir unsur, görüntüleme ve tedavi yapabilen X-ışınları sayesinde artık insanın vücudunda neler olduğunu biliyoruz.

Yani kanserin teşhisine ulaşmamız her zamankinden daha kolay ve bu sayede tedavi planı yapılmakta. Belki ileride daha iyi sonuçlar veren cihazlar üretilir. Bu yolda atılan adımların hedefe yönelik tedaviler ile bütün kanser türlerinin tamamen tedavi olabilmesi söz konusu dileğiyle...

Kaynakça

1- http://www.agos.com.tr/tr/yazi/11452/en-acimasiz-dusmanin-tarihi

2- https://www.drozdogan.com/dunya-kanser-istatistikleri-2020-her-5-kisiden-biri- kanserle-karsilasiyor/

3- https://www.dogrulukpayi.com/bulten/turkiye-de-ve-dunyada-kanser-vakalari 4- https://azkurs.org/biyomedikal-cihazlar-ve-biyomedikal-goruntuleme-cihazlar-

gunum.html

(19)

KANSER

Kanser, vücudun herhangi organ ya da dokusundaki hücrelerin kontrolsüz çoğalması ve büyümesi sonucu ortaya çıkan bir hastalık tablosudur. Kanser oluştuğu dokuya göre adlandırılır. 200'den fazla tipi tespit edilmiştir. En sık görülen ve ölüme yol açan kanser türleri akciğer, mide, karaciğer, kolon ve meme kanseridir.

A T A T Ü R K

Ü

N

İ

V

E

R

S

İ

T

E

S

İ

(20)

15

Akıllı Telefon Bağımlılığı ve Yalnızlık

Şima Çelik

Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Programı Simacelik.25@gmail.com

Özet

Teknolojinin ilerlemesiyle gelişen akıllı telefon insanların hayatının bir parçası haline gelmiştir. Gün geçtikçe telefona olan ilgi artıp çevreyle ilişkiler kopmuş ve her anı telefonla geçirip kişilerle diyaloglarımızı bile artık telefonla yapıyor hale gelmiş bulunmaktayız ve bunada akıllı telefon bağımlılığı denilmektedir. Kişilerin akıllı telefona olan aşırı ilgisi kişiler arası ilişkiyi bozmaktadır. İlişkiler bozuldukça kişiler yalnızlaştırmıştır. Yalnızlık; bireylerin sağlığını olumsuz yönde etkileyen psikolojik bir süreçtir. Yalnızlık insanları telefon bağımlılığına yönlendirmiş ya da telefon bağımlılığı insanları yalnızlığa yönlendirmiştir.

Akıllı telefon bağımlılığın, yalnızlığın en büyük tetikçilerinden biri olduğu düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Akıllı telefon, Bağımlılık, Yalnızlık Abstract

With the advancement of technology, the smart phone has become a part of people’s lives.

The interest in the phone has increased day by day, the relations with the environment have been broken, and we have been able to spend every moment on the phone and even have our conversations with people over the phone, and this is called smartphone addiction. As relations deteriorated, he isolated people. Loneliness; It is a psychological process that negatively affects the health of individuals. Loneliness has led people to phone addiction or phone addiction has led people to loneliness. Smartphone addiction is the of biggest trigger of loneliness.

Keywords: Smartphone, Addiction, Loneliness Giriş

Teknolojinin gelişmesiyle hayatımıza birçok yeni cihazlar girdi ve bu cihazların hayatımıza girmesiyle kişilerin hem olumlu hem de olumsuz yönleri ortaya çıkmaktadır. Olumsuz yönleri olarak kişiler arası ilişki bozukluğu, fiziksel ve ruhsal sorunlar ortaya çıkmıştır [1]. Kişiler

(21)

16

arasında ilişki koptukça kişi yalnızlaşıp vakit geçirmek için teknolojiye başvurmuştur. Bunun en büyük örneği ise akıllı telefon bağımlılığıdır.

Akıllı telefon bağımlılığı, henüz net olarak tanımlanmamışsa da çoğunlukla telefondan uzak kalamama, sık sık telefonu kontrol etme, telefonu yanından ayıramama [2], aşırı akıllı telefon kullanımı nedeniyle uykusuzluk ve uyku düzeninin bozulması gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır.

Akıllı Telefon Bağımlılığı

Teknolojinin iletişim alanındaki baş döndüren gelişimiyle birlikte geleneksel kitle iletişim araçlarının önüne geçmeye başlayan ve yeni medya olarak da nitelendirilen iletişim teknolojileri, hayatımızı her açıdan etkisi altına almıştır. Cep telefonları özelliklede gençlerin hayatının bir parçası haline gelmiştir.

Başlangıçta zararsız ya da az zararlı olduğu düşünülen ve gelişen teknolojiyle “akıllı” hale gelen cep telefonlarının kullanımının aşırı artması, özellikle bağımlılık yaratma yönünde olumsuz sonuçları beraberinde getirmiştir. Akıllı telefonların kullanımı yaygınlaştıkça çeşitli hastalıklar ortaya çıkmıştır.

Bunlar, cep telefonu bağlantısı kaybetme korkusu (Nomofobi), internetsiz kalma korkusu (Netlessfobi), gelişimleri kaçırma korkusu (FoMO) [2] gibi çeşitli hastalıklar meydana gelmiştir ve artık hastalıkların önlenmesi zor ve uzun süren tedaviler sonucunda bu hastalıktan kişiler kurtulabilir.

Bunun yanı sıra kişiler aşırı telefona bağlı olduğu için bu kişiler de iletişim bozukluğundan dolayı yalnızlaşma görülür yalnızlaşan kişiler telefon bağımlılığı iyice artar. Akıllı telefon kişilerde artık vazgeçilmez hale gelmiştir.

Yalnızlık

Yalnızlık veya yalnız kalma, bir insanın boşluk duygusuyla karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık, arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur [3].

İnsanlar kalabalık içinde bile kendilerinin yalnız hissedebilirler. Kendisini değersiz gibi hissedip depresyona girerler. Bazen insanlar bilinçli olarak tek başına kalmayı tercih ederler ve yalnız olmaktan zevk alırlar. Yalnız kalan insanlar kendilerine uğraş alanı yani vakit geçirmek için teknolojiden faydalanırlar.

(22)

17

Buna örnek akıllı telefon bağımlılığıdır. Akıllı telefon bağımlılığı kişileri yalnızlaştırdığı gibi yalnızlaşan kişilerde akıllı telefon bağımlılığına yakalanmaktadırlar. Araştırmalara göre yalnızlık duygusunun akıllı telefon bağımlılığı üzerine etkisi olduğu kanıtlanmıştır, daha çok gençlerde görülüp ailesinden ayrı yaşayan kişilerde yalnızlık duygusu görülüp telefon bağımlılığına yakalanalar en çok gençlerde olduğu söylenmiştir [4].

Gün geçtikçe telefon bağımlılığı artışının önüne geçilememektedir. Gün geçtikçe teknolojinin daha kaliteli telefonlar üretip, içeriği değiştikçe kişiler telefona olan bağımlılıkları artmaktadır. Akıllı telefon bağımlılığı ile yalnızlık arasında anlamlı ilişki bulunmaktadır.

Sonuç

Akıllı telefon hayatımıza pek çok kolaylık getirmiştir. Bu kolaylıkların yanı sıra telefona olan ilgi artmış ve buna da telefon bağımlılığı denilmiştir. Kişiler için büyük tehdit haline dönüşmüştür. Teknolojinin gelişmesi yeni hastalıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Akıllı telefon, kişileri yalnızlığa yönlendirmiş ya da yalnız kalan insanlara vakit geçirmek için çözüm olmuştur fakat kişileri olumsuz yönde etkilemiştir.

Her yaş grubunda görülen akıllı telefon bağımlılığı özellikle genç bireylerin akıllı cihazları daha fazla kullandıkları göz önünde bulundurulduğunda bu durumun akademik başarılarını olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmaz bir sonuçtur.

Kaynakça

1- https://globalmediajournaltr.yeditepe.edu.tr 2- https://dergipark.org.tr

3- https://tr.m.wikipedia.org

4- Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi

(23)

Nomofobi, cep telefonu bağlantısını kaybetme korkusu. Terim, İngilizce

"no mobile phobia" sözlerinin kısaltılmasından oluşur.

A T A T Ü R K

Ü N İ V E R S İ T E S İ

NOMOFOBİ

(24)

18

İnsanlığın Yıllar Boyunca Süren ve Sürecek Olan Hastalıklarla Mücadelesi Selçuk Mıh

Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Programı

Özet

Hastalıkların ortaya çıkışından günümüze kadar evrimleşip çoğalmasını ve teknolojinin buna nasıl etki ettiğini anlatmakla beraber geçmişte yaşanılan salgın hastalıklar ve ilk kanser hastalığı belirtileri nelerdir? Kanserin tanısı ne zamanlarda konulmaya başlanmıştır?

Günümüz teknolojisinin insanlığa verdiği zararlar nelerdir? Teknoloji olmasaydı hastalıklar olur muydu yoksa her şey teknolojinin gelmesi ile mi ortaya çıktı? Bu çalışmada bu sorulara cevap aranacaktır.

Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Hastalık, Salgın, Kanser, İnsan Abstract

From the emergence of diseases to the present day and how technology has affected this, what are the symptoms of epidemics in the past and the first cancer disease? When was the diagnosis of cancer started? What are the harms of today's technology to humanity? Would there be diseases without technology, or did everything come about with the advent of technology?In this study, answers to these questions will be sought.

Keywords: Technology, Disease, Epidemic, Cancer, Human

Giriş

Günümüzde insanlığın en büyük düşmanı olan hastalıklar ne yazık ki tedavi edilmediği sürece ölümcül sonuçlar veya kalıcı hasarlar verebilir. Hastalıkların birçok çeşidi bulunmakla beraber çeşitlerine göre de insanlar için farklı tehlikeler arz etmektedir. Hastalıklar rahatsızlığa yol açan anormal durumlara verilen bir isimdir ve sadece insanlarda görülmeyip hayvan ve bitkilerde de görülür. İnsanlarda görülen hastalıkları inceleyen bilim dalına tıp, hayvanlarda veteriner tıp, bitkilerde ise bitki patolojisi denir. Hastalıkların ortaya çıkışı tarih öncesine dayanır. Mevcut olduğu gibi tıp da tarih öncesi çağlara dayanır. Antik Çağ’da yaşamış Batı tıbbının kurucusu olan Hipokrat (Hippokrates) veya onun öğrencilerinden birisi tarafından yazıldığı kabul edilen ve doktorlar tarafından halen kabul

(25)

19

gören Hipokrat Yemini, Milattan önce (M.Ö) 5. yüzyılda Yunanistan'da yazılmıştır ve günümüzde kullanılmaktadır [1]. Buna ek olarak Yunan Mitolojisi'nde tıbbın ve sağlığın tanrısı Asklepios’un elinde tuttuğu değneğe sarılı yılan günümüzde tıbbın sembolü olarak birçok tıbbi kuruluş tarafından kullanılmaktadır. Tıbbın geçmişten günümüze olan yazılı kanıtlardan bir diğeri ise M.Ö. 1600 yılına dayanan eski bir Mısır ders kitabının parçası olan Edwin Smith Cerrahi Papirüsüdür [2].

Tıp temelinde yatan 3 önemli amaç vardır:

1- Hastalığa neden olan etkeni bulmak,

2- Bu etkeni ortadan kaldıracak tedavi yöntemini bulmak ve uygulamak,

3- Hastalığa neden olan etkenleri çevremizden uzaklaştırmak ya da yeryüzünden silmek Kimi hastalıklar bulaşıcıdır ve çeşitli yollarla bulaşıp yayılma riskleri bulundururlar ve bir bulaşıcı hastalığın kısa sürede yayılmasına epidemi, belirli bir toplumda varlığını devam ettirebilen hastalıklara ise endemi denir. Dünyada geniş bir yüzeyi veya dünyanın tamamını kapsayan hastalıklara ise pandemi denir. Günümüzde pandemi olarak devam eden 2 çeşit salgın hastalık mevcuttur. Bu hastalıklardan biri HIV/AIDS diğeri ise COVID-19 pandemileridir. Geçmişte yaşanılan salgın hastalıklara örnekler vericek olursak;

Tarihteki kayda geçen ilk salgın; M.Ö. 429-426 yılları arasında Yunanistan’da yaşanan ve tahmini 75.000 – 100.000 kişinin ölümüne yol açan Atina Vebasıdır [3].

Tarihte kayda geçen en ölümcül salgınlardan 4 tanesi ise;

1- 541-542 yılları arasında Bizans İmparatorluğunda ortaya çıkmış ve tahmini nüfusun

%40 nın 25-100 milyon insanın ölümüne yol açan Justinianus Veba Salgını [4].

2- 1347-1357 yılları arasında Avrupada görülmüş ve tahmini 75-200 milyon insanın ölümüne sebep olan Kara ölümveba salgını [5].

3- 1918 – 1920 yılları arasında Dünya çapında yayılmış ve tahmini yaklaşık 75 milyon insanın ölümüne sebep olan İspanyol gribi [6].

4- 1960 - günümüzde hala devam etmekte ve dünya çapında yayılmış durumda olup 30 milyon ( + artmakta ) insanın ölümüne yol açan HIV/AIDS pandemisi

[7].

Salgın hastalıkların yanı sıra canlılar için diğer bir tehlike ise kanserdir.

İlk yazılı kanser; Milattan önce 1600 yıllarına dayanan Edwin Smith Cerrahi papirüsünde görülmektedir ve meme tümörüne benzer vakalar tanımlanmaktadır [8]. Kanser kelimesi Yunancada ‘carcinos’ kelimesinden gelir anlamı yengeç demektir ilk defa Hipokrat tarafından

(26)

20

milattan önce 460 – 370 yılları arasında kullanılmıştır. Hipokrat tarafından kanser parmak gibi uzantılarından dolayı yengece benzetilmiştir, sonrasında Celsus (M.Ö. 28 – M.S. 50) carcinos kelimesini latincede yengeç olan ‘cancer’e çevirmiştir [9].

Geçmişten günümüze dek varlığını sürdüren kanserle ilgili bilinen bilgilerin neredeyse tamamı modern dünyaya aittir.

Kanser, sürekli ve hızlı büyüyen tümörlerdir. Büyürken sınır tanımazlar. Tedavi edilemeyen veya geç teşhisi konulmuş kanserler öldürücüdür bu nedenle “Erken Teşhis Hayat Kurtarır”.

Kanserlerin oluşumuna etki eden çok fazla faktör vardır. Kansere sebep olan etkilere karsinojen veya kanserojen denilmektedir. Kanserojenleri Fiziksel, Kimyasal ve Canlı olarak sınıflandırabiliriz.

Fiziksel kanserojenler; Radrasyon ve Mekanik travmadır.

Radyasyon; İyonlaştırıcı radyasyon ve Ultraviyole ışınları türleri vardır fiziksel kanserojenlerin başında gelir. İlk olumsuz örnekleri akciğer hastalığı olarak tanımlanan ve ölen maden işçilerine 1920 yılında yapılan otopsi sonucunda maden işçilerinin ölümüne madenlerde bulunan radyumun etkisiyle oluşan akciğer kanseri olduğu sonucuna varılmıştır [10]. O yıllarda ise Marie Currie, radyum üzerinde çalışmaktaydı ve radyumu 1898 yılında karı-koca olan, Polonya asıllı Marie Curie ve Fransız Pierre Curie keşfetmişlerdir [11].

Mekanik Travma; Geçirilen bir travma sonucu ortaya çıkan tümorlere denir. Bunun sebebi ise tümör travmadan önce başlamıştır veya ortamda bulunan güçsüz kanserojen vardır ve etkisini direnci kıran travmanın yardımıyla gösterir. Buna örnek ise; yaklaşık 1.5 yıl önce yanlışlıkla bir yere çarptığını söyleyen hasta, şimdi çarptığı yerin hızla şişmekte olduğunu söylemiştir ve doktor yaptığı inceleme sonrası şişliğin tümör olduğunu anlar.

Kimyasal kanserojenler; Günümüzdeki hemen hemen hepimizin içinde yaşadığı çevre kirliliği, tütün kullanımının yaygınlaşması, petrol ürünleri, besinler içersindeki katkı maddeleri, ağır metaller v.b. faktörler kanser oluşumunun başında gelir [10].

Kimyasal kanserojenlerin ilk olarak belirlenmesinde iki örnek vardır.

İngiliz iki bilim insanı olan Sir Percivall Pott ve Dr. John Hill ile başlar. İlki 1771 yılında Hill tütünün burnuna enfiye çekenlerin burun mukozasında kansere sebep olduğunu bildirdi.

(27)

21

İkincisinde 1775 yılında Pott baca temizleyenlerin skrotumunda görülen deri kanseri sebebinin baca kurumundan (katran) kaynaklandığını ileri sürdü. Bundan 140 yıl sonrasında (1915’te) iki Japon araştırmacı Ichikawa ve Yamagiwa kullandıkları deney tavşanlarının kulaklarının iç kısmına katran sürmüştürler ve 3 ay sonra kitleler oluşmuştur ve sonrasında bu kitleler kanserleşip bulunduğu bölgede yayılmıştır. Böylelikle deneysel olarak ilk kez kanser yapılabileceği gösterilip yeni bir çığır açılmıştır.

Uzun araştırmalardan sonra, 1932’de Cook ve Kennaway, yüksek derecede kanserojen etkisi olan bir hidrokarbonu izole etmişlerdir. Daha da sonraki yıllarda ise bu yol üzerinden yürüyen çoğu araştırmacı değişik kaynaklardan yüzlerce kimyasal madde çıkardılar.

Kimyasal maddelere örnekler; Polisiklik hidrokarbonlar, Aromatik aminler, Besin katkı maddeleri, Nitrözaminler, Vinil klorür, Tütün, Kanser kemoterapisi, Ağır metaller, Alkol.

Canlı Kanserojenler; Mikroorganizmaların hepsinde tümör oluşumunu neden olucak etken yoktur. Bazı parazitlerin tümör yapabildikleri varsayılmaktadır. Kansere sebep olabilecek canlı etkenlerden en tehlikelisi virüslerdir. Buna göre kanserojen virüsleri kimyasal kanserojenler, radyasyon, ve benzeri faktörler aktive eder. Bu görüş birkaç kanser için doğru olabilir fakat kanserlerin hepsi için geçerli değildir [10]. Teknoloji sayesinde kanserlerin, salgın hastalıkların ve pek çok hastalığın tanısını ve tedavisini bulmak her ne kadar kolay olsada teknoloji doğaya ve insanlığa zarar verip yeni hastalıklarada yol açmaktadır.

Teknolojinin zararlarından en bilindiklerine örnek verecek olursak:

Fabrikalar: Çevreye ciddi derecede zarar vermektedir. Hava, çevre ve su kirliliğine sebep olan fabrikaların insanlığa verdiği en büyük zararlardan bir tanesi solunum yolu hastalıklarıdır.

Nükleer projeler: Reaktörler ve Silahları örnek verebiliriz bunlar doğaya kalıcı hasarlar vermekte olup insan ve diğer canlılar açısından ciddi sağlık sıkıntılarına yol açmaktadır.

Teknoloji olmasaydı bile günümüzde hastalıklar yinede varlığını sürdürecektir. Teknoloji dışında ne yazık ki dünyamız doğal radyasyona maruz kalmaktadır. Bunlar;

Kozmik radyasyon; Dünyamız durmadan güneşten, derin uzaydan ve diğer yıldızlardan gelen radyasyona maruz kalmaktadır. Bu radyasyonlar, elektromanyetik ışınlar ve parçacıklar içerir.

Kozmik radyasyonun doz maruziyeti, yüksekliğe göre değişir yükseklik artarsa dozda artar.

Kozmik radyasyonun dozunu etkileyen tek faktör yükseklik değildir; güneş parlamaları gibi olaylar farklı zamanlarda farklı dozda radyasyona maruz kalmasına sebep olur.

(28)

22

Yerküre radyasyonu: Yeryüzünde doğal olarak bulunan radyoaktif elementlerin bozunması ışınlanmaya sebep olur. Bu nedenle dünyamızın kendiside bir radyasyon kaynağıdır diyebiliriz. mineraller ve Kaya, yerküre ve toprak radyoaktif çekirdek içerirler ve doğada bulunabilen çoğu izotop radyoaktiftir. Bunlar ışıma yaparak yerküre kaynaklı radyasyon dozuna katkıda bulunur. Toprak ve Kayadaki radyasyon çoğunlukla Toryum-232, Potasyum- 40, Karbon-14 ve Uranyum-238 izotoplarından kaynaklanmaktadır.

İçsel radyasyon: Bütün insanlarda doğal olarak bulunan Karbon-14 ve Potasyum-40 izotopları sebebiyle insanlar içsel radyasyona maruz kalmaktadır. Doz miktarı kişiye göre değişmektedir ve iç radyasyon doz miktarı Kozmik ve Yerküre doz miktarlarından çok daha azdır [12].

Sonuç

Bu etkenleri de göz önüne alıp sadece kanserden kaynaklanan ölüm oranlarına baktığımızda dünya genelinde kanser sebebi ile ölüm oranı sadece 2020 yılında 10 milyon olarak bildirilmiştir.2012 yılında bu oran 8.2 milyon, 2015 yılında 8.8 milyon, 2018 yılında 9.6 milyon olarak bildirilmiştir ve her geçen gün bu sayı giderek artmaktadır [13]. Buna ek olarak Dünya genelinde ölümlerin büyük çoğunluğu hastalıklar sebebi ile olmaktadır.

Geçmişe oranla günümüzde hastalıkların arttığı kesin olarak bilinmektedir. Günümüzde teknolojinin daha da yaygınlaşması ve çevre kirliliğinin artması nedeniyle yeni hastalık türlerinin ortaya çıkması kaçınılmazdır. Teknoloji tabiki de kötü bir şeydir diyemeyiz çünkü zararlarının yanında faydası da oldukça fazladır. Sadece insanlık teknolojiyi doğru kullanmıyor. Teknolojinin doğru kullanımı ile hastalıkların ve doğaya verilen zararın artması önlenebilir ya da azaltılabilir. Günümüz teknolojisi ile pek çok hastalık çeşidinin, sebebi ve sonuçlarının belirlenmesi daha da kesinlik kazanmıştır. Tüm bunlar göze alındığında hastalıkların nesiller boyu devam edeceğini söyleyebiliriz. Kim bilir belki de insanlık dünyaya bulaşmış bir virüstür ve hastalıklar dünyanın bağışıklık sitemidir?

(29)

23 Kaynakça

[1]- Wikipedia. Hipokrat Yemini. Hipokrat Yemini - Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/Hipokrat_Yemini

[2]- Wikipedia. Edwin Smith Papirüsü. Edwin Smith Papirüsü - Vikipedi tr.wikipedia.org/wiki/Edwin_Smith_Papirüsü

[3]- Wikipedia. Atina Vebası. Atina Vebası - Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/Atina_Vebas%C4%B1

[4]- Wikipedia. Justinianus Veba Salgını. Justinianus Veba Salgını - Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/Justinianus_Veba_Salg%C4%B1n%C4%B1 [5]- Wikipedia. Kara Ölüm. Kara Ölüm - Vikipedi

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kara_%C3%96l%C3%BCm [6]- Wikipedia. İspanyol Gribi. İspanyol gribi - Vikipedi

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0spanyol_gribi

[7]- Wikipedia. HIV/AIDS Pandemisi. HIV/AIDS pandemisi - Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/HIV/AIDS_pandemisi

[8]- drozdogan. (2021, 02 15). En Eski Cerrahi Belge. Edwin Smith Cerrahi Papirüs MÇ 1600 – En eski cerrahi belge https://www.drozdogan.com/edwin-smith-cerrahi- papirus-mc-1600-en-eski-cerrahi-belge/

[9]- Pehlivan, B. (2020, 03 26). Kanser Kaç Yaşında. KANSER KAÇ YAŞINDA? - Berrin Pehlivan https://www.milliyet.com.tr/cadde/berrin-pehlivan/kanser-kac-yasinda- 6174096

[10]- Wikipedia. Kanser Nedenleri. Kanser nedenleri - Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/Kanser_nedenleri

[11]- Wikipedia. Radyum. Radyum - Vikipedi https://tr.wikipedia.org/wiki/Radyum [12]- Afad. Radyasyon Kaynakları. Radyasyon Kaynakları

https://www.afad.gov.tr/kbrn/radyasyon-kaynaklari

[13]- drozdogan. (2021, 05 04). Kanser İstatistikleri. Türkiye Kanser İstatistikleri 2020 https://www.drozdogan.com/turkiye-kanser-istatistikleri-2020/

(30)

Kısa bir zaman içinde çevredeki insanların, hayvanların ya da bitkilerin büyük bir bölümüne bulaşan hastalıklara salgın denir.

SALGIN

A T A T Ü R K

Ü

N

İ

V

E

R

S

İ

T

E

S

İ

(31)

24

İnsan Sağlığının Maruz Kaldığı Radyasyon Sevgi Karakuş

Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Programı

Özet

Hayatımızda maruz kaldığımız radyasyonun insan sağlığına etkileri önemli bir araştırma konusu olmaktadır. X– ışınların keşfinden sonra nükleer silah denemeleri, reaktör kazaları (Çernobil felaketi) gibi belirleyici gelişmelerle bu alandaki çalışmalar hız kazanmaktadır.

İyonlaştırıcı radyasyon alfa, beta, nötron parçacıkları ile x-ışını ve gama ışınlarından oluşmaktadır. İyonlaştırıcı radyasyonun yüksek dozlarının zararlı olduğu belirtilmiştir ve insan sağlığına da tesir etmesi söz konusudur. Radyasyonun etkilerinden korunmak için gereklilik, optimizasyon ve doz sınırları uygulamalarına başvurulmaktadır.

Anahtar kelimeler: Radyasyon, İnsan sağlığı, Radyasyondan Korunma Radiation Exposure to Human Health Abstract

The effects of radiation we are exposed to in our lives on human health is an important research topic. X–After the discovery of the Rays , with decisive developments such as nuclear weapons tests, reactor accidents (Chernobyl disaster) studies in this area are gaining momentum. Ionizing radiation x-ray and gamma with alpha , beta ,neutron particles it consists of Rays . High doses of ionizing radiation have been noted to be harmful to human health it also affects . Requirements, optimization and dose limits for protection from radiation effects referenced applications .

Key words: Radiation, Human health, Radiation Protection Giriş

Radyasyon kaynakları var olduğu sürece, tüm canlıların bu radyasyonla iç içe olacağı belirtilmektedir. Radyoaktif maddeler çevremizin her anında bulunur, hatta insan vücudunda da rahat bir şekilde oluşmaktadır. Hayatımızın bir parçası olmasına rağmen uzun bir süre önce keşfedilmiş, tıpta teşhis ve tedavi amaçlı bazı uygulamalar için yararlı olduğu araştırılarak kullanılmaya başlanmıştır. Radyasyon teknolojisi hayatımızı kolaylaştırılmasının yanında birçok sağlık sorununu da beraberinde getirmektedir.

Radyasyon bir kaynaktan parçacık ve elektromanyetik dalgalar aracılığıyla taşıdığı ifade edilir. Bir atoma enerji aktarılarak atomdan elektron koparılmasına iyonlaşma denir. Eğer taşınan enerji atomlarda iyonlaşma ya neden oluyorsa buna ' İyonlaştırıcı Radyasyon ' denir.

İyonlaştırıcı radyasyona örnekler: Alfa, beta ve nötron parçacık radyasyonuna; gama ışını ve X – ışınları ise elektromanyetik dalgalar radyasyonlarıdır [1].

(32)

25

İyonlaştırıcı Radyasyon, hayatımızda doğal ve yapay işlemler olarak sınıflandırılmaktadır. Doğal radyasyon kaynakları, kozmik ışınlar, gama ışınları, radon gazı, yiyecek ve içeceklerde bulunan radyoaktif maddelerdir [5]. Yapay radyasyon (teknolojik ilerlemenin beraberiyle insan elinin oluşturduğu kaynaklar), tıbbi ve endüstriyel amaçla kullanılan x ışınları, nükleer silah denemeleri ve tüketici ürünler gibi çeşitli öğeleri içermektedir. İnsanlar normal yaşamlarında genellikle doğal radyasyona maruz kalmaktadır. İyonlaştırıcı radyasyonun yüksek dozlarının zarar verdiği bilinmekle beraber düşük dozun etkileriyle ilgili bilimsel araştırmalar devam etmektedir. Düşük seviye radyasyondan etkilenenler, radyasyonun kullanıldığı yerlerde çalışanlar, teşhis amaçlı radyasyon uygulamasının bulunduğu tıbbi incelemeler yaptıranlar ek radyasyonla karşı karşıya kalmaktadır.

İyonlaştırıcı radyasyona, kısa bir süre boyunca yüksek miktarlarda maruz kalınmasıyla Akut Radyasyon Sendromu (ARS) meydana gelir. İlk günlerde belirtileri mide bulantısı, kusma ve iştahsızlıktır. Radyasyonun dozuna bağlı olarak, insanlarda enfeksiyon, kanama ve dehidrasyon gibi semptomlar meydana gelmektedir. Son olarak tedavi edilmezse ölümle de sonuçlanabilir.

Termal yanıklar da bu hastalığa eşlik etmektedir. Çernobil kazasında 237 kişinin ARS hastalığına yakalandığı bildirilmiştir. Uluslararası Atom Enerji Ajansı ise araştırmalarında en vahim radyasyon tesirinin psikolojik etki olduğunu iddia etmiştir [3].

Radyasyon, kanser gelişimi için büyük bir risktir. Görüntüleme ve tedavide kullanılan iyonize radyasyon karsinojeniktir. X ışınları iyonize radyasyon olmasıyla birlikte yüksek doz x ışını ile çok sayıda test yapılmakta ve bu nedenle insanlar kanser riskine maruz kalırlar [4]. Bu durum Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmiştir. İyonize radyasyonun tıbbi uygulamalarda yararlanıldığı belirtilmesiyle, maruz kalınan radyasyon ile kanser teşkil etmesi arasındaki bağ çeşitli araştırmalara rastlanılmaktadır. Tüm vücut pozitron emisyon tomografisi / bilgisayarlı tomografi (PET/BT) sırasında büyüyen radyasyon ile kanser arasındaki bağlantıyı inceleyen Huang ve ark, genç yaştakilere göre daha fazla kanser kaydedildiğini belirtmiş, ancak radyasyona bağlı kanser insidanslarının aslında oldukça düşük olduğunu vurgulamıştır [4].

Radyasyondan Korunma

“Radyasyona karşı korunma, dayanılan dozları bilmek ve radyasyon çalışanları ile çevre halkının yüksek doz almasını önlemektir [3]. Radyasyondan korunmada, Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICRP) belirlediği 3 temel ilke vardır. Bu ilkeler şunlardır ;

Gereklilik: Radyasyonun zararından dolayı pozitif bir fayda sağlamayan hiçbir uygulamaya izin verilmemelidir.

Optimizasyon: Maruz kalınacak radyasyon uygulaması sırasında mümkün olan en düşük dozun alınması sağlanmalıdır.

Doz Sınırlamaları: Kişilerin alınmasına izin verilen dozun sınırlandırılmasıdır.

(33)

26

ICRP, ölümcül kanser olasılığına ilişkin tahminlerini, Japonya’ya atılan atom bombalarından sonra sağ kalanlar üzerinde yapılan çalışmalara ve bunların UNSCEAR gibi kuruluşlarca değerlendirilmelerine dayandırır [2].

Sonuç

Hayatımızın birçok yerinde radyasyonla karşı karşıya kalmaktayız. Kozmik ışınlar, radon gazı, radyoaktivite, gama ışınları, nükleer silah denemeleri ve nükleer reaktörler gibi doğada bulunan ve insan eliyle oluşan radyasyon kaynaklarıyla karşılaşmaktayız. Bundan dolayı radyasyondan uzak kalmamız mümkün değildir. İnsan sağlığına etkileri düşünüldüğünde radyasyon, doza bağlı olarak ölüme kadar varabilen etkilere de neden olabilir. Önemli olan ise hangi radyasyon dozunun iyonlaşma sonucu kansere neden olabileceğinin belirlenmesidir. Bu gibi felaketlerin önlenebilmesinin güvenilir yolu da doğal radyasyon kaynaklarından yararlanılarak, radyasyon ve radyasyon dağıtan membalardan olabildiğince uzak durmaktır.

Kaynakça

1- https://www.afad.gov.tr/kbrn/radyasyon-nedir

2- https://www.academia.edu/5264599/Radyasyon_%C4%B0nsan_%C3%87evre 3- https://www.ttb.org.tr/STED/sted0702/radyasyon.pdf

4- https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/1022883

5- http://hastane.ege.edu.tr/GenelUyumEgitimi/files/Radyasyon%20G%C3%BCvenli

%C4%9 Fi%20El%20Kitab%C4

(34)

A T A T Ü R K

Ü N İ V E R S İ T E S İ

İ NSAN SAĞLIĞI

Sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir.

Dünya Sağlık Örgütü sağlığı, "sadece hastalıkların ve

rahatsızlıkların olmayışı değil, bir bütün olarak fiziki, ruhi ve

sosyal açıdan iyi olma hali" olarak açıklar.

(35)

27

İnsanlığı Yok Eden İçimizdeki Düşman

Ebru Altun*1 Özet

Salgın hastalıklar, insan hayatı için dikkat edilmesi gereken önemli unsurlardandır. Çünkü tüm ülkeyi etkisi altına almaktadır. İnsanoğlu uzun süre hastalıklardan korunma, tedavi ve yayılma şeklini anlamamıştır. Hastalıklar ülkemizde ve dünyada sıklıkla artmaktadır.

Günümüze kadar birçok salgın hastalık yaşanmış ve bir sürü insan ölmüştür. Bu salgın hastalıklar veba, sıtma, kolera, tifo, çiçek hastalığı ve HIV gibi milyonlarca kişinin ölmesine neden olmuştur. Hastalıklar hayatın hemen her alanında ve birçok etmenden (bünyesel, çevresel, psikolojik, sosyokültürel, radyasyon) kaynaklı olarak ortaya çıkmıştır. Bu etmenlerden radyasyonun sağlık üzerinde büyük etkisi vardır. Radyasyon hayatımızın her alanında yer almaktadır. Radyasyon kendiliğinden var olan, insanların icraatları sonucu ve teknolojik gelişmelerin etkisi sonucu olarak sınıflandırılır. Radyasyonun etkisiyle bir sonraki nesillere genetik mutasyon rahatsızlıkları ve kanser görülebilir.

Anahtar Kelimeler: Tarihteki hastalıklar, Radyasyon, Çevresel Etmenler, Bulaşıcı Abstract

Epidemics are one of the important factors that should be considered for human life.Because it affects the whole country.People has not understood the way of prevention, treatment and spread of diseases for a long time.Diseases are increasing frequently in our country and in the world. Until today, many epidemics have occurred and many people have died. These epidemics have killed millions of people, including plague, malaria, cholera, typhoid fever, smallpox, and HIV.Diseases have emerged in almost all areas of life and originate from many factors (constitutional, environmental, psychological, sociocultural, radiation). Of these factors, radiation has a great impact on health. Radiation takes place in every aspect of our lives.Radiation is classified as self-existent, as a result of human actions and as a result of the effect of technological developments. With the effect of radiation, genetic mutation disorders and cancer can be seen in the next generations.

Keywords: Diseases in history, Radiation, Environmental Factors, Infectious

* Ebru Altun, Erzurum Atatürk Üniversitesi İspir Hamza Polat Meslek Yüksekokulu, Biyomedikal Cihaz Teknolojisi Programı, ebrualtun08000@gmail.com

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu açıdan performans, sanatçıların geleneksel mekanlara, örneğin galeri ve müze gibi belli bir ideolojiyi barındıran ortamlara karşı muhalif bir tavrı dile

Kuşların tüylerindeki, kelebeklerin kanatlarındaki, bazı kabuklu böceklerin, mürekkep balığının ve deniz yıldızları- nın vücudundaki yoğun, parlak, gözalıcı

 Ekoloji, biyoloji biliminin organizmalar ve onların çevreleri ile olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır..  Ernst Haeckel 1869 yılında

“Fizik İlkeleri I”, Çeviri editörü Kemal Çolakoğlu, Palme Yayıncılık, Ankara.. Mekanik Berkeley Fizik

Teknolojinin yaratugi beton yrgmlan arasmda dogal yerlesim alanlanndan ve dogal kosullardan uzaklasarak kendileri icin hie de dogal olmayan davraruslara yoneliyorlar,

Farklı tipte meme kanseri tanısı konulmuş hastaların bakımı ile ilgilidir. Tanısı konulduktan ve tedavi planı belirlenmeden önce hemşirelik tanılarını 3 başlık

Kazanım: 12.3.6. Teknolojik gelişmelerin, bölgeler ve ülkeler arası kültürel ve ekonomik etkileşimdeki rolünü açıklar... İnsanın çevresini değiştirmek, doğayı

Data analysis revealed several different characteristics on which hostel experiences based on dimensions namely cleanliness and facilities, location, atmosphere, security,