şüphesiz ki Sen tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametlisin.
Bizi nimetlerine şükredenler, nimetlerinle seni övenler, verdi- ğin nimetleri kabul edenler eyle ve bize nimetlerin devamını ihsan eyle.” (Hâkim, De’avât, No:977; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 996)
YAĞMUR DUASI
Yağmur, insanın ve tabiatın hayatiyeti için büyük önem taşıyan ilâhî bir nimettir. Yağmur, kültürümüzde bu hayatî öneminden dolayı rahmet olarak anılagelmiştir. Onun yok- luğu arzu edilmeyen bir şeydir. Müslümanlar yağmurlar kesildiği zaman yağmur duasına çıkarak, ihsan ve keremi bol olan Yüce Yaratandan yağmur niyazında bulunurlar.
Bazı İslâm bilginlerine göre istiskadan maksat yalnızca bir dua ve istiğfar olup burada cemaatle namaz sünnet kılınmamıştır. İsterlerse ayrı ayrı namaz kılabilirler. An- cak toplu olarak kılarlarsa, bu da caizdir. Diğer bazı İslâm bilginlerine göre ise, Cuma namazı gibi cehren/açık ola- rak kıraatle iki rekât namaz kılınması menduptur. Kılınan namazdan sonra bayram namazlarında olduğu gibi hutbe irad edilir.
Bir bölgede kuraklık olması hâlinde, o bölge sakinle- rinin topluca açık bir alana çıkıp tövbe-istiğfardan sonra, Allah’tan bolluk ve berekete vesile olacak yağmur gönder- mesini istemeleri, bunun için dua etmeleri sünnettir. Bu duaya yağmur isteme anlamına gelen “istiskâ duası” denir.
Üç gün ard arda yağmur duasına çıkılması müstehaptır.
Peygamberimiz (s.a.s.) bizzat kendisi yağmur duası etmiş, ayrıca kuraklıktan sıkıntıya düşüldüğünde yağmur duasın- da bulunulmasını tavsiye etmiştir. (Buhârî, İstiskâ, 6; Müslim, İstiskâ, 8; Ebû Davud, Salât, 260)
Duaya çıkmadan önce dargınlar barıştırılır, yetimler ve yoksullar gözetilir, bolca sadaka dağıtılır. Çocuklar ve hay- vanlar birlikte duaya çıkarılır. Zayıflara, çocuklara, ihtiyar- lara dua ettirilir. Böylece Allah’ın rahmetinin tecelli etme- si arzulanır. Önce tövbe istiğfarda bulunulur, haksız yere alınmış şeyler varsa sahiplerine iade edilir, Müslümanlar için mağfiret dilenir. Hüzünlü, tevazulu, huşûlu bir şekilde Yüce Allah’ın rahmet ve yardımı niyaz edilir. Peygamber Efendimizden nakledilen yağmur duası şöyledir:
ُ ّٰللا َّلِإ َهٰلِإ َل ِن۪يّدلا ِمْوَي ِكِلاَم ِم ۪يحَّرلا ِنٰمْحَّرلا َ ۪ينمَلاَعْلا ِّبَر ِِّٰلل ُدْمَحْلَا
ُد ۪يرُي اَم ُلَع ْفَي
َثْيَغْلا اَنْيَلَع ْلِزْنَأ ُءاَرَقُفْلا ُن ْحَنَو ُّىِنَغْلا َتْنَأ َّلِإ َهٰلِإ َل ُ ّٰللا َتْنَأ َّمُهّٰللَا َ ۪ينح ىَلِإ ًاغ َلاَبَو ًةَّوُق اَنَل َتْلَزْنَأ اَم ْلَع ْجاَو
ٍّراَض َ ْيَغ اًعِفاَن ٍثِئاَر َ ْيَغ ًلاِجاَع اًقَبَط اًعيِرَم اًئيِرَم اًثْيَغ اَنِق ْسَأ َّمُهّٰللَا ٍثِئاَر َ ْيَغ ًلاِجاَع اًقَدَغ اًعيِرَم اًقَبَط اًئيِرَم اًثيِغُم اًثْيَغ اَنِق ْسَأ َّمُهّٰللَا َّمُهّٰللَا ٍلِجآ َ ْيَغ ًلاِجاَع ٍّراَض َ ْيَغ ًاعفِاَن ًائ۪يرُم ًاث ۪يغُم ًاثْيَغ اَنِق ْسَأ َّمُهّٰللَا
َانِق ْسَأ َّمُهّٰللَا اَنِق ْسَأ َّمُهّٰللَا اَنِق ْسَأ
َانْثِغَأ َّمُهّٰللَا اَنْثِغَأ َّمُهّٰللَا اَنْثِغَأ َّمُهّٰللَا
ِرَج َّشلا ِتِباَنَمَو ِةَيِدْوَ ْلا ِنوُطُبَو ِباَرِّظلاَو ِماَك ْلا ىَلَع َّمُهّٰللَا
َتِّيَمْلا َكَدَلَب ِي ْحَأَو َكَتَم ْحَر ْر ُشْناَو َكَمِئاَهَبَو َكَداَبِع ِق ْسا َّمُهّٰللَا okunuşu: “Elhamdülillahi rabbil-‘âlemîn Er- rahmâni’r-rahîm. Mâliki yevmi’d-dîn, Lâ ilâhe illallâhu yef ’alü mâ yurîd.
Allâhümme entellâhu lâ ilâhe illâ entel-ğaniyyü ve nahnül-fukarâu, enzil ‘aleynel-ğayse vec’al mâ enzelte lenâ kuvveten ve belâğan ilâ hîne.
Allâhümmeskınâ ğaysen merîen merî’an tabakan
‘âcilen ğayra râisin nâfi’an ğayre dârrin.
Allâhümmeskınâ ğaysen muğîsen merîen tabakan merî’an ğadekan ‘âcilen ğayra râisin.
Allâhümme’skınâ ğaysen muğîsen mürîen nâfian ğay- ra dârrin, ‘âcilen ğayra âcilin.
Allahümmeskınâ, Allahümmeskınâ, Allahümme’skınâ.
Allahümme eğısnâ, Allahümme eğısnâ, Allahümme eğısnâ.
Allahümme ‘alel-âkâmi vez-zırâbi ve butûnil-evdiyeti ve menâbiti’ş-şeceri.
Allahümmeskı ‘ıbâdeke ve behâimeke venşur rahmeteke ve ahyi beledekel-meyyite.”
Anlamı: “Hamd, rahman, rahim, din/hesap gününün maliki olan âlemlerin Rabbine aittir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O, dilediğini yapar.
Allah’ım! Sen Allah’sın, Senden başka ilâh yoktur. Sen zenginsin, biz fakiriz. Bize bol yağmur indir. İndirdiğin yağ- muru bize kuvvet ve güç eyle ve yağmuru (muhtaç olduğu- muz) zamana kadar indir.” (Ebû Davud, Salat, 260; İbn Mâce, İkamet, 154; Ahmed, VI, 166 Buhârî, Tefsir, Sûre, 2,15)
“Allah’ım! Bize yardım eden, içimize sinen, bol, faydalı, her tarafı kaplayan, her tarafa akıp giden, her tarafı sulayan umumi bir yağmur ihsan buyur.” (İbn Mace, İkamet, 154)
“Allah’ım! Bize bol, faydalı, her yeri kaplayan, uygun za- manlı yağmur ver.” (İbn Mace, İkame, 154)
“Allah’ım! bize imdadımıza koşan, afiyet veren, hızlı, za- rarlı olmayan, yararlı, gecikmeyen acil yağmur gönder.” (Ebû
Davud, Salât, 260)
“Allah’ım! Bize yağmur ver. Allah’ım bize yağmur ver, Allah’ım bize yağmur ver.” (Buhârî, İstiska, 7; Cuma, 6)
“Allah’ım bize yağmur ihsan et, Allah’ım bize yağmur ver, Allah’ım bize yağmur ver. Allah’ım yüksek tepelere, küçük te- pelere, vadilere, ağaçlık tepelere yağdır.” (Buhârî, İstiska, 6, 7, 9, 10).
“Allah’ım! Kullarını, hayvanlarını yağmur suyuyla sula, rahmetini saç ve dağıt, ölmüş olan topraklarımıza hayat ver.”
(Ebû Davud, Salat, 260)
Bu duanın ardından Türkçe olarak şöyle dua edilebi- lir:
“Ya Rab! Bize yardım eden, içimize sinen, bol faydalı, her tarafı kaplayan, her tarafa akıp giden, her tarafı sulayan umumi bir yağmur ihsan buyur. Ey Yüce Rabbimiz! Bizleri yağmurla nimetlendir. Bizleri ümidini kesenlerden eyleme.
Ya Rab! Bizim için ekinlerimiz yetişsin, sağmal hayvan- larımız süt versin, göğün bereketleri ve yeryüzünün bereket- leri ile bizleri sevindir, nimetlendir.
Ey yüce Rabbimiz! Biz senden mağfiret, bağışlanma di-
leriz. Şüphesiz sen çok mağfiret edensin. Bize semadan bol ve hayırlı yağmurlar yağdır.”
Yağmur yağarken;
اًعفِاَن اًبِّي َص َّمُهّٰللَا
“Allâhümme sayyiben nâfi’an”
“Ya Rab! Bunu hakkımızda faideli bir yağmur eyle” (Buhârî,
İstiska, 23) şeklinde dua edilir.
Yağmur çok yağdığında ise Hz. Peygamber şöyle dua etmiştir:
ِباَرِّظلاَو ِماَك ْلا ىٰلَع َّمُهّٰللَا اَنْيَلَع َلَو اَنْيَلاَوَح َّمُهّٰللَا ِرَج َّشلا ِتِباَنَمَو ِةَيِدْوَ ْلا ِنوُطُبَو
okunuşu: “Allahümme havâleynâ velâ ‘aleynâ.
Allahümme ‘alel-âkâmi vez-zırâbi ve butûnil-evdiyeti ve menâbitiş-şeceri.”
Anlamı: “Allah’ım! Üzerimize değil, çevremize; Allah’ım, dağlara, tepelere, vadilerin içlerine ve ağaç biten yerlere.”
(Buharî, İstiska, 6; Müslim, İstiska, 8 )
22. HASTANIN ŞİFA BULMASI İÇİN
İslâm’ın, titizlikle korunmasını istediği beş esastan bi- risi de hayat ve sıhhattir. Bu nedenle sağlığı korumak ve bunun için gerekli tedavi yollarına başvurmak dinî bir gö- revdir. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) bunu arkadaşlarına emrettiği gibi, kendisi de günün imkânları içinde tedavi