• Sonuç bulunamadı

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası TÜRKİYE ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ IX. TEKNİK KONGRESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası TÜRKİYE ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ IX. TEKNİK KONGRESİ"

Copied!
56
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Haber Bülteni

Aralık 2019-Ocak-Şubat 2020 Sayı: 124

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

TÜRKİYE ZİRAAT MÜHENDİSLİĞİ IX. TEKNİK KONGRESİ

ODA’mız tarafından her beş yılda bir düzenlenen Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi 13-17 Ocak 2020 tarihlerinde, Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde gerçekleştirildi.

Teknik Kongremizin açılış konuşmaları; Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR, Ankara

Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Ergin DURSUN, İYİ Parti Erzurum Milletvekili Naci CİNİSLİ, İYİ Parti Bursa Milletvekili İsmail TATLIOĞLU, CHP Bursa Milletvekili Orhan SARIBAL ve TMMOB Başkanı Emin KORAMAZ tarafından yapıldı.

Başkanımızın, Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi açılış konuşması şöyledir:

Siyasi partilerimizin değerli temsilcileri, sayın milletvekilleri, sayın dekan yardımcısı, Odamız önceki dönem sayın

başkanları, değerli şube başkanlarım, sayın hocalarım, kamu yönetiminin, demokratik kitle örgütlerinin ve özel sektörün değerli başkanları, yöneticileri, çok kıymetli meslektaşlarımız ve basının değerli temsilcileri,

Türkiye’de Tarım Öğreniminin 174. Yıl Dönümü nedeniyle, Ziraat Mühendisleri Odası olarak düzenlediğimiz “Türkiye Ziraat Mühendisliği 9. Teknik Kongresi” ne hoş geldiniz.

Tüm katılımcılara, şahsım ve yönetim kurulum adına katılım ve katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum.

(2)

Değerli Katılımcılar,

65 yılı geride bırakmış bir meslek örgütü olarak, ilkelerimizden asla vazgeçmeden, üyelerimizden aldığımız destek ile mesleğe, meslektaşlara ve ülke tarımına yönelik olarak hizmetler vermeye devam ediyoruz.

Bu kapsamda ilkini 1965 yılında düzenlediğimiz Teknik Kongremiz, sırasıyla 1970, 1990, 1995, 2000, 2005, 2010 ve 2015 yıllarında gerçekleştirilmiştir.

Bugün 9 uncusunu

gerçekleştirmekte olduğumuz kongremiz için düzenleme ve bilim kurulumuz iki yılı aşkın süredir büyük bir özveri ile çalıştı, 500 bilim insanımızın katılımı ile 1800 sayfadan oluşan 2 ciltlik Kongre kitabı hazırlandı.

Teknik ve sosyal anlamda temel bir sektör olan tarımın kısıtlarını ve olanaklarını bilimsel bir tartışma düzlemine taşıyacağımız 9’uncu Teknik Kongre’nin, tıpkı daha önce düzenlenenlerde olduğu gibi, tarımdaki değişim sürecini beşer yıllık dönemler halinde saptayıp tartışmaya açma konusundaki eşsiz katkısını, ülkenin ekonomik ve sosyo - politik evrenine sunmanın kıvancını taşıyoruz.

Değerli Katılımcılar,

Tarım sadece ekonomik bir faaliyet değil; sosyal - siyasi ve ekolojik yansımaları da olan bir süreçtir. Bu bağlamda kalkınma, gelir dağılımı, sosyal ve bölgesel politikalar, çevre politikaları ve hatta kültürel politikalar, tarım sektöründen soyut bir şekilde planlanamaz, planlanırsa da yaşama geçirilemez. Bu bakımdan, tarımı gerileyen bir ülkenin, uzun süreli büyüme rakamları gerçekleştirmesi, başka bir deyişle büyümeyi kalkınmaya

dönüştürmesi olanaklı değildir.

Süreci iyi anlayan, iyi tanımlayan bir politika anlayışı içerisinde, tarım sektörünü sorunlarından arındıran ve ülke kalkınmasının etkin bir aracı haline dönüştüren bir

yaklaşımın yaşama geçirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.

Uygun önlemleri alarak, tarım politikalarımızı rasyonel biçimde kurgulamalı, geleceği yapılandırmalıyız. Bu yapılandırma, yatırıma kaynak aktaran bir

bütçe yapısı ve bu kaynakları rasyonel kullanan akılcı bir politika uygulaması ile olanaklıdır. Ayrıca, sadece tarım alanı için değil, tüm alanlarda üretimi ve istihdamı desteklemeliyiz. Tarım sektörü çöken bir ülkenin ne kalkınması, ne de bağımsız bir ülke olarak yaşaması mümkün değildir.

Bu denli önemli olan tarımın öğretimi bu topraklar üzerinde 1846 yılında Yeşilköy’de

Ayamama Çiftliği’nde başlamıştır.

Cumhuriyet ile beraber 1933 yılında kurulan Yüksek Ziraat Enstitüsü ile çağdaş bir zemine oturmuştur.

2019 yılı YÖK verilerine göre ülkemizde 129’u devlete, 73’ü vakıflara ait olmak üzere 202 üniversite bulunmaktadır. Bu üniversitelerin 44 ünde ziraat mühendisliği eğitimine yönelik programların yer aldığı fakülteler bulunmaktadır. 2019 yılında 36 fakültede Ziraat Mühendisliği eğitimine yönelik 166 program açılmış, 4.630 öğrenci bu programlara yerleşmiştir.

Değerli Katılımcılar

Ziraat Mühendisleri Odası olarak, mesleğin ilk adımı olan ziraat fakültelerinde, geleceğe sağlam temellerin atılması gerektiğini düşünmekteyiz.

(3)

Mesleki bilgiler yanında, kendine güvenli, sorumluluğunu bilen iş disiplini yüksek, en az bir yabancı dil bilen ve teknoloji bilen ve kullanan ziraat mühendisleri olmak yalnızca Türkiye’de değil Dünyada da kabul görmektedir.

Türkiye’de bulunan ziraat mühendisi sayısı 120 bine yaklaşmıştır. İstihdam

mesleğimizin en büyük sorunudur, bugün 20-25 bin meslektaşımız işsizdir. Ziraat mühendislerinin işsizlik sorunu, Türkiye`nin çöken tarım sektörünün bir sonucu niteliğindedir. Ülke kalkınmasının etkin bir aracı olarak kurgulanıp geliştirilecek bir tarım sektörü, ziraat

mühendislerinin işlendirilmesinin ve tarladan sofraya gıda güvenliği düşüncesinin yaşama geçirilmesinin doğal zeminini oluşturacaktır.

Türkiye’nin arazi varlığı ve tarım potansiyeli dikkate alındığında, yaklaşık 150-160 bin dolayında ziraat mühendisine gereksinim olduğu tahmin edilmektedir.

Doğru bir planlama, doğru bir istihdam politikası ve doğru bir üretim stratejisiyle ziraat mühendisliğinin üretime ve ülke kalkınmasına katkı sağlayacak duruma getirilmesi gerekmektedir.

Değerli Katılımcılar,

Eğer sektör varsa mühendis vardır. Köylünün, üreticinin ve tarım sektörünün yaşamı geriye giderken, biz mühendis yaşamının refahının ileriye gitmesini sağlayamayız ve bunu da savunmayız.

Dolayısıyla sektör sorunlarına her zaman olduğu gibi bugün de duyarlı olmak zorundayız.

Değerli Katılımcılar,

Bugün sizler için tarımın beş yıllık bilançosunu hazırladık.

* 2011-2014 döneminde %7.4 olan yıllık ortalama gelişme hızı, 2015-2018 döneminde yıllık ortalama %4.8’e indi.

* Tarım sektörü 2011 yılında % 8.2 oranında ekonomiden pay alırken, bu oran 2018 yılında 2.4 puan gerilemeyle %5.8’e geriledi.

* 2007 yılından itibaren çiftçiye 317 milyar TL tarımsal destek verilmesi gerekirken, 140 milyar verildi. Çiftçinin devletten 177 milyar alacağı vardır.

* Tarımsal desteklerde aradığını bulamayan çiftçimiz banka kredilerine yönelmektedir.

Kullanılan kredi miktarı 110 milyar TL’ye ulaşmış olup icra takibine düşen kredi miktarı ise geçen yılın aynı dönemine göre %53 artış göstermiştir.

* Tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı 2015 Aralık ayında 5 milyon 3 bin iken, 2018 yılının aynı ayında 4 milyon 795 bine geriledi. Diğer yandan bu dönemde tarımın istihdam içindeki payı yüzde 18,9’dan yüzde 17,3’e indi.

* Son 16-17 yılda tarım arazileri 26,5 milyon hektardan 23 milyon hektara, mera alanlarımız ise 16,5 milyon hektardan 11 milyon hektara düştü.

* Tarımsal üretimin sürdürülebilir olması, tarımda kullanılan girdi maliyetleri ile doğrudan ilgilidir. Ancak tarımsal üretimde kullanılan girdilerden mazotta neredeyse tamamen, tarım ilacı ve gübrede çok büyük oranda, özellikle sera tohumlarında önemli düzeyde yurtdışına bağımlıyız. Bu nedenle döviz fiyatındaki en ufak bir artış çiftçinin üretim maliyetini önemli ölçüde artırmaktadır. Son beş yılda dolar

%106- Euro %110 oranında arttı. (2015 Aralık ayında dolar 2,9081TL- Euro ise 3,1935TL, 2020 Ocak ayında Dolar 6.000TL- Euro 6.7050TL oldu)

* Girdi maliyetlerinin yüksekliği ve yeterince destek alamayan çiftçi kazanç elde edemediği için tarımdan-üretimden koptu. Çiftçi kayıt sistemindeki çiftçi sayısı 2002 yılında 2.8 milyon iken bu sene 2.1 milyon kişiye düştü yani 700 bin kişi üretimden koptu.

(4)

* Kırsalda nüfusumuz her geçen gün azalıyor. Cumhuriyet kurulduğunda 1927 yılında köy nüfusunun toplam nüfusa oranı

%75.8 iken, 2015 yılında bu oran

%7.9 a, 2018 yılında %7.7 ye düştü. Nüfusumuz ise son 4 yılda 4 milyon kişi arttı.

* Tarım ürünlerinde ekim alanları azaldı. 2014 yılında 79 milyon dekar alanda buğday ekimi yapılırken, 2018 yılında 73 milyon dekar alanda ekim yapıldı.

* Türkiye 2018 yılında 5,8 milyon ton, 2019 yılında ise 7,6 milyon ton buğday ithal ederek, ithalat rekorları kırdı. Oysa 1990’lı yıllardan bu yana buğday üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığı için terk ettiği 2,5 milyon hektarlık alan tekrar buğday üretiminde kullanılsa yaklaşık 6,8 milyon ton ilave buğday üretmek mümkün olabilecek ve ithalata gerek kalmayacaktı.

* Yıllar itibarıyla sürekli artış gösteren traktör üretimi döviz kurundaki artışa ve çiftçinin alım gücündeki gerilemeye paralel olarak düştü. Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği verilerine göre bir önceki yılın aynı ayına göre 2018 yılının Ocak ayında traktör üretimine %18 artış ile başlandı. Ancak, sürekli gerileyen üretim Nisan ayından itibaren sert bir düşüş eğilimine girdi ve Aralık ayını önceki yılın aynı ayına göre %69 gerileme ile kapattı.

* 2019 yılının ilk altı ayı dâhil olmak üzere son dört buçuk yılda yaklaşık 4 milyar dolar karşılığında 3.35 milyon sığır ithal edildi. Bu dönemde ithal edilen sığırların 944 bini Brezilya’dan, bir milyonu aşkın kısmı Uruguay’dan getirildi. Avrupa ülkelerinden ise Macaristan ve Çekya’dan iki yüz bini aşkın sığır alımı gerçekleştirildi.

2018 yılındaki sığır ithalatı 1.5 milyona yaklaşan sayısı ise en yüksek seviyesine ulaşmıştır.

2019 yılının ilk yarısında yapılan üç yüz bin sığır ithalatı 2017 ve 2018 yıllarına göre daha

az gibi görünse de hayvan varlığımıza bakıldığında önemli bir miktardadır. En fazla sığır bulunan ilimiz Konya’daki sığır sayısının 921 bin olduğu göz önüne alındığında 2019 yılının ilk altı ayında ithal edilen sığır sayısı bunun üçte biri kadar, 64 ilimizdekinden ve Bartın, Karabük, Hakkari, Bilecik, Siirt, Tunceli, Yalova, Kilis ve Rize illerimizdeki toplam sığır sayısından ise daha fazladır.

Değerli Katılımcılar, 1980’li yıllarda Türkiye’ye dayatılan neo-liberal politikalar kırsal alanın boşalmasına, kendine yeter ülkemizin ithalatçı bir konuma gelmesine yol açmıştır. Tarım alanlarımız, meralarımız, ormanlarımız, doğal kaynaklarımızın her gün yeni bir saldırının hedefi halindedir.

Ülkemizin önceliği ayağı yere basmayan, üretimi göz ardı eden projeler değil; tarımsal kaynakları, üreticiyi, tüketiciyi ve kırsal

kalkınmayı öncelikleyen planlı bir tarım politikası olmalıdır.

Son dönemde kamuoyu gündemine getirilen neredeyse unutmaya başladığımız Milli Tarım Projesi, Tarımda Milli Birlik Projesi, Tarım Şurası gibi Bakandan Bakana, ortaya çıkan her

soruna göre değişen, üreticilerin hiçbir şekilde geleceğe dönük planlamalarını yapamadığı bir tarım politikasıyla sorunlara çözüm getirilmesi mümkün değildir.

Bu nedenle tarımsal kamu yönetimi ülke gereksinimlerine uygun şekilde yeniden düzenlenmeli, sulama, arazi toplulaştırması gibi tarımsal altyapı hizmetleri ivedilikle bitirilmelidir.

Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, hızla el değiştirmesi ve köylünün mahalleli yapılıp üretim süreçlerinden koparılarak şehir merkezlerine göçmesi ya da kendi toprağında işçi hale getirilmesi önlenmelidir. Bu amaçla üreticilerin piyasaya karşı menfaatlerini korumak amacıyla kooperatifler şeklinde örgütlenmesinin özendirilmesi, etkin ve verimli çalışmalarının

(5)

önündeki engellerin kaldırması, güçlenmelerinin sağlaması önemli ve gereklidir.

Tarımsal üretimimizin artırılması, gıda güvenliğinin sağlanması ve kırsal alanın sorunlarının çözümü için gerekli adımların atılması daha fazla ihmal edilemeyecek öncelikli bir zorunluluktur. Bunlar bilinmeyen, çözülemeyecek sorunlar değildir.

Ancak bu sorunların çözümüne odaklanılması yerine, bir öncekinin sonucu alınmadan, bir yenisinin uygulamaya konulduğu, tarım teşkilatının enerjisini ve motivasyonunu düşüren, kurumsal yıkıma yol açan yeni yapılanma denemelerinden artık vazgeçilmelidir. Tarım sektörünün içinde bulunduğu sorunları çözmekten uzak, tarımsal üretimimizde gıda güvencesini ve güvenliğini değil, piyasanın kar amacını öne çıkaracak, ithalatçı politikaların artmasına yol açacak girişimlerden vazgeçilmelidir. Tarımsal kaynaklarımızın korunmasını, üreticilerimizin çıkarlarını, halkımızın gıda güvencesi ve güvenliği ile ülkemizin kendi kendine yeterliliğini sağlayacak, konuyla ilgili tüm tarafların işbirliği ile hazırlanarak hayata geçirilmelidir.

Değerli Katılımcılar,

Bu konuşmanın hiçbir yerinde umutsuzluğa davet yoktur, tam tersine bu ülkenin geniş toprakları, zengin ekolojik olanakları ve çok sayıda nitelikli teknik personeli, bütün bu tabloyu üreten ve hakça bölüşen bir yeni tabloya dönüştürmek için yeterli zemine sahiptir.

Hepinize şahsım ve Yönetim Kurulum adına saygılar sunuyorum.

Özden GÜNGÖR

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı

Açılış konuşmalarının ardından ödül törenine geçildi.

Hizmet Ödülleri; Prof. Dr.

Abdülkadir YAĞCIOĞLU’na,

Prof. Dr. Ali Arda IŞIKBER’e, Prof. Dr. Erdem AYKAS’a, Prof.

Dr. Halis ARIOĞLU’na, Prof. Dr.

Senih YAZGAN’a, Prof. Dr. Temel GENÇTAN’a, Hicri NALBANT’a, Mahmut Nedim BARIŞ’a, Sait Beyhan ÇINGI’ya, Saadettin KARAASLAN’a, Dr. Mesut GÖLBAŞI’ya,

Teşvik Ödülü; Eren TUNA’ya,Tufan Can ULU’ya ve Hilal ERDOĞAN’a, Basın Ödülleri; Cumhuriyet Gazetesi Haber Muhabiri Gamze BAL’a, Fox TV Haber Muhabiri Nazlı YEREBASMAZ’a, Kanal B program yapımcısı ve sunucusu Selim BAKAL’a,

Özel Ödül, Sezen ZAMBAK adına babası Metin ZAMBAK’a takdim edildi.

Ayrıca mesleğimize yarım asır emek veren üyelerimize 50. Yıl Plaketi, mesleğimizde 35 yılını tamamlamış üyelerimize ise 35.Yıl Plaketi takdim edildi.

Ödül töreni, Kongremize suponsor olarak destek veren BAYER, BESD- BİR, TÜRKİYEM BİR Yöneticilerini Björn HARDT, Dr. Sait KOCA ve Ülkü KARAKUŞ’a teşekkür plaketlerinin takdim edilmesi ile sona erdi.

Kongremiz öğle yemeğinin ardından oturumlar ile devam etti.

I.Oturum: Prof. Dr. Ahmet ÇOLAK’ın (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi)

başkanlığında “Tarımda Küresel Gelişmeler ve Yansımaları” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda: “Küresel Tarım Politikaları ve Türkiye Tarımına Yansımaları” konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Yener ATASEVEN (Ankara Ü. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Böl.), “İklim Değişikliği ve Tarım:

Ekonomik Etkisi Uyum ve Azaltım Politikaları” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. İlkay DELLAL (Ankara Ü. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Bölümü),

“Global Gıda Güvencesi ve Yeni Yaklaşımlar” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Aziz EKŞİ (Ankara Ü.

Mühendislik Fak. Gıda Müh. Böl.

Emekli Öğr. Üyesi), “Tarımda Dijital Çağ” konu başlıklı bildiri Dr. Öğr.

Üyesi Mehmet Metin ÖZGÜVEN

(6)

(Tokat GOP Ü. Zir. Fak. Biyosis.

Müh.) tarafından sunuldu.

II.Oturum, Prof. Dr. Ayten NAMLI’nın (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi)

başkanlığında “Tarımda Doğal Kaynaklar ve Çevre-I” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda: “Arazi Tahribatı Dengelemesi” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Orhan DENGİZ (Ondokuz Mayıs Ü. Ziraat Fak. Toprak Bilimi ve Bitki Besl. Böl.), “Çayır ve Mera Alanlarında Mevcut Durum Sürdürülebilirlik ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. İlknur AYAN (Ondokuz Mayıs Ü. Ziraat Fak.

Tarla Bitkileri Böl.), “Tarımda Su ve Tuzluluk Yönetimi” konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Gülüzar Duygu SEMİZ (Ankara Ü. Zir. Fak. Tarımsal Yapılar ve Sulama Böl. Araş. Gör.) tarafından sunuldu.

III. Oturum, Prof. Dr. İlkay DELLAL’ın (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında “Tarımda Doğal Kaynaklar ve Çevre-II” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda: “Tarımsal Üretimde Çevre ve Atık Yönetimi” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Süleyman TABAN (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Toprak Bil. ve Bitki Besleme Böl.),

“Toprak Kirliliğinin Nedenleri Etkileri ve Giderilme Yöntemleri” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Ayten NAMLI (Ankara Ü. Ziraat Fak. Toprak Bil.

ve Bitki Besleme Böl.), “Türkiye’de Organik Bitkisel Üretim” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Uygun AKSOY (Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği) tarafından sunuldu.

Kongremizin birinci günü 300 den fazla kişinin katılımı ile sona erdi.

Türkiye Ziraat Mühendisliği IX.

Teknik Kongresi’nde ikinci gün;

IV. Oturum, Prof. Dr. Hasan SİLLELİ’nin (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında “Tarım Teknolojilerinde Yeni Gelişmeler-I”

ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Tarımsal Verilerin Değerlendirilmesinde Kullanılan Veri Madenciliği Teknikleri” konu başlıklı bildiri Uzm. Yunus Emre GÖKPINAR (Datamind Analitik

Çözümler), “Tarım Makinaları Sanayinde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. Ediz ULUSOY (Ege Ü. Ziraat Fak.

Tarım Mak. ve Tek. Müh. Böl.) ve

“Tarımda Bitki Genetik Kaynakları Alanında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. Alptekin KARAGÖZ (Aksaray Ü. Aksaray Teknik Bilimler MYO) tarafından sunuldu.

V. Oturum, Prof. Dr. Dursun BÜYÜKTAŞ`ın (Akdeniz Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında “Tarım Teknolojilerinde Yeni Gelişmeler-II”

ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Hasat Sonrası Ürünlerin Korunmasına Yönelik Mekanizasyon Otomasyon ve Mücadele Teknikleri” konu başlıklı bildiri Dr. Öğr. Üyesi Mehmet Metin ÖZGÜVEN (Tokat GOP Ü.

Zir.Fak. Biyosis. Müh. Böl.), “Sera Mekanizasyonunda Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Hasan SİLLELİ (Ankara Ü. Ziraat Fak. Tarım Makinaları ve Tek. Müh. Böl.) ve

“Sulama Teknolojileri” konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Köksal AYDINŞAKİR (T.C. Tarım ve Orman Bak. Batı Akdeniz TAE) tarafından sunuldu.

VI. Oturum, Prof. Dr. Saliha KIRICI`nın (Çukurova Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında “Tarla Bitkileri Üretimi-I” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Tahıl Üretimimizin Mevcut Durumu ve Geleceği”

konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Temel GENÇTAN (Namık Kemal Ü. Ziraat Fak. Tarla Bitkileri Böl.), “Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Dr. Güray AKDOĞAN (Ankara Ü. Ziraat Fak. Tarla Bitkileri Böl.), “Yağlı Tohumlar Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek”

konulu bildiri Prof. Dr. Halis

ARIOĞLU (Çukurova Ü. Ziraat Fak.

Tarla Bitkileri Böl.),“Nişasta ve Şeker Bitkileri Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Mehmet Emin ÇALIŞKAN (Niğde Ömer Halisdemir Ü. Tar.

Bil.ve Tek.Fak. Tar.Gen. Müh. Böl.) tarafından sunuldu.

(7)

VII. Oturum, Prof. Dr. Temel GENÇTAN`ın (Namık Kemal Ü.

Ziraat Fakültesi) başkanlığında

“Tarla Bitkileri Üretimi-II” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Lif Bitkileri Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Doç.

Dr. Selim AYTAÇ (Ondokuzmayıs Ü. Ziraat Fak. Tarla Bitkileri Böl.)

“Tütün Üretimi: Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri İsmail YILMAZ (T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, Ege TAE), “Tıbbi ve Aromatik Bitkilerin Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek”

konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Saliha KIRICI (Çukurova Ü. Ziraat Fak.

Tarla Bitkileri Böl.), “Türkiye’de Yem Bitkileri Tarımının Durumu ve Geliştirme Olanakları” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Zeki ACAR (Ondokuz Mayıs Ü. Ziraat Fak. Tarla Bitkileri Böl.) tarafından sunuldu.

VIII. Oturum, Prof. Dr.

Hasan ÇELİK’in (Lefke Av.

Ü. Tar. Bil. ve Tek. Fakültesi) başkanlığında “Bahçe Bitkileri Üretimi- I” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Meyve Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek”

konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Ayzin B. KÜDEN (Çukurova Ü. Ziraat Fak.

Bahçe Bitkileri Böl.), “Sebzecilik Sektörü: Dünü, Bugünü ve Geleceği” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Ruhsar YANMAZ (Ankara Ü. Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Böl.),

“Bağcılıkta Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Doç.

Dr. Murat AKKURT (Ankara Ü. Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Böl.), “Zeytin Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Doç.

Dr. Mücahit Taha ÖZKAYA (Ankara Ü. Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Böl.), tarafından sunuldu.

Türkiye Ziraat Mühendisliği IX.

Teknik Kongresi’nde üçüncü gün:

IX. Oturum: Prof. Dr. Ayzin B.

KÜDEN’in (Çukurova Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında “Bahçe Bitkileri Üretimi-II” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Süs Bitkileri

Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. Soner KAZAZ (Ankara Ü. Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Böl.), “Yaş Meyve ve Sebze İhracatında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Mustafa ERKAN (Akdeniz Ü. Ziraat Fak.

Bahçe Bitkileri Böl.), “Türkiye’de Örtüaltı Yetiştiriciliği ve Yeni Gelişmeler” konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Gölgen Bahar ÖZTEKİN (Ege Ü. Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Böl.),tarafından sunuldu.

X. Oturum: Prof. Dr. Oktay GÜRKAN’ın (Ankara İleri Tek. Yat.

A.Ş) başkanlığında “Bitki Koruma”

ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Bitki Koruma Uygulamalarında Mevcut Durum Gelişmeler ve Gelecek”

konu başlıklı bildiri Prof. Dr.

İsmail KARACA (Isparta Uyg.

Bil. Ü. Tarım Bil. ve Tek.Fak. Bitki Koruma Böl.), “Biyolojik Mücadele Uygulamalarında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Cem ÖZKAN (Ankara Ü. Ziraat Fak. Bitki Koruma Böl.),

“Bitki Koruma Ürünleri ile İlgili Mevzuat” konu başlıklı bildiri Doç.

Dr. Nabi Alper KUMRAL (Uludağ Ü.

Ziraat Fak. Bitki Koruma Bölümü),

“Türkiye’de Pestisit Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek”

konu başlıklı bildiri Dr. Hüseyin AYDINOĞLU (Tarım İlaçları Sanayi İthalatçı ve Tems. Der. Gen.

Sekr.), “Global BKÜ Pazarı ve Ar- Ge” konu başlıklı bildiri Dr. Murat KANTARCI (Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Der.(ZİMİD) Gen. Sekr.) tarafından hazırlanıp sunuldu.

XI. Oturum: Prof. Dr. Ümran ŞAHAN’ın (Uludağ Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında

“Hayvansal Üretim-I” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliğinde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. Numan AKMAN (Ankara Ü.

Ziraat Fak. Zootekni Böl.), “Türkiye Küçükbaş Hayvancılığında Mevcut Durum ve Gelecek”

konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Türker SAVAŞ (Çanakkale Onsekiz Mart

(8)

Ü. Ziraat Fak. Zootekni Böl.), “Kanatlı Hayvan Sektöründe Mevcut Durum ve Gelecek”

konu başlıklı bildiri Dr.

Serdar ÖZLÜ (Ankara Ü. Ziraat Fak. Zootekni Böl.), “Arıcılık Sektöründe Mevcut Durum, Kısıtlar ve Fırsatlar” konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Aytül UÇAK KOÇ (Adnan Menderes Ü. Ziraat Fak.

Zootekni Böl.) tarafından sunuldu.

XII. Oturum: Prof. Dr.

Numan AKMAN’ın (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında

“Hayvansal Üretim-II”

ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Türkiye’de Hayvansal Lif Üretiminin Ekonomik ve Sosyo-Kültürel Açıdan Önemi” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. Gürsel DELLAL (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Zootekni Böl.), “İpekböceği Yetiştiriciliği, Mevcut Durum Karşılaşılan Sorunlar ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr.

Ümran ŞAHAN (Uludağ Ü. Ziraat Fak.

Zootekni Böl.), “Dünyada, AB’de ve Türkiye’de Organik Hayvansal Üretimin Mevcut Durumu ve Geleceği” konu başlıklı bildiri Dr. Erkan PEHLİVAN (Ankara Ü. Ziraat Fak. Zootekni Böl.),

“Hayvan Beslemede Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. Aydan YILMAZ (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Zootekni Böl.), “Tarımda Biyoteknoloji ve Biyogüvenlik Alanında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Kenan TURGUT (Akdeniz Ü.

Ziraat Fak. Tarla Bitkileri Böl) tarafından sunuldu.

Kongremizin üçüncü günü akşam, Yener TOPALOĞLU’nun şefliğinde düzenlenen ZMO Türk Sanat Müziği Korosu`nun onsekiz parçadan oluşan konseri izleyicilerin büyük beğenisini kazandı.

Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi’nde dördüncü gün:

XIII. Oturum, Prof. Dr. Ertuğ

DÜZGÜNEŞ’in (Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi) başkanlığında “Su Ürünleri”

ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Su Ürünleri Sektöründe

(9)

Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. A. Şeref KORKMAZ (Ankara Ü. Ziraat Fak. Su Ürünleri Mühendisliği Böl.)

“Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde ve Avcılığında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr.

Hijran YAVUZCAN (Ankara Ü. Ziraat Fak. Su Ürünleri Mühendisliği Böl.), “Su Ürünleri Çevre Etkileşimi” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Nilsun DEMİR (Ankara Ü.

Ziraat Fak. Su Ürünleri Mühendisliği Böl.) tarafından sunuldu.

XIV. Oturum: Prof. Dr. İbrahim DEMİR’in (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında “Tarımsal Girdiler-I” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Bahçe Bitkilerinde Tohum Üretimi Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr.

Ahmet BALKAYA (Ondokuz Mayıs Ü.

Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Böl.), “Tarla Bitkilerinde Tohum Üretiminin Mevcut Durumu ve Geleceği” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. S. Ahmet BAĞCI (Selçuk Ü. Sarayönü MYO, Bit. ve Hay. Ür.

Böl. Toh. Prog.), “Meyve ve Asma Fidanı Üretiminde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Zir.Yük.

Müh. Handan BÜYÜKDEMİRCİ (FÜAB (Fidan Üreticileri Alt Birliği) Gen.Sek.),

“Fidecilik Sektörünün Mevcut Durumu ve Gelecek Öngörüleri” konu başlıklı bildiri Dr. Öğr. Üyesi Hakan BAŞAK (K.

Ahi Evran Ü. Ziraat Fak. Bahçe Bitkileri Böl.), tarafından sunuldu.

XV. Oturum: Prof. Dr. Erdem AYKAS’ın (Ege Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında

“Tarımsal Girdiler-II” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Gübre Üretim ve Tüketiminde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Doç.

Dr. Zeliha KÜÇÜKYUMUK (Isparta Uyg.

Bil.Ü.Zir.Fak.Toprak Bil.ve Bit.Bes.Böl.),

“Hayvansal Üretim (Süt ve Kırmızı Et) Girdilerinde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr.

Numan AKMAN (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Zootekni Böl.), “Sürdürülebilir Tarım İçin Yenilenebilir Enerji ve Tarım 4.0”

konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Mehmet Ali DAYIOĞLU (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Tarım Mak.ve Tek.Müh.Böl.), “Tarımsal Mekanizasyonda Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. H.

(10)

Ünal EVCİM (Ege Ü. Zir. Fak. Tar. Mak ve Tekn. Müh. Böl.(Emekli)) tarafından sunuldu.

XVI. Oturum: Prof. Dr. Aziz TEKİN’in (Ankara Ü. Mühendislik Fakültesi) başkanlığında “Türkiye’de Gıda Endüstrisi ve Gıda Kontrolü” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Türkiye Gıda ve İçecek Sanayindeki Ekonomik Gelişmeler”

konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Erdoğan GÜNEŞ (Ankara Ü. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Böl.), “Türkiye’nin Gıda Tüketim Profili ve Yeterliliği” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Ayla GÜLDEN PEKCAN (Hasan Kalyoncu Ü. Sağlık Bil. Fak. Besl.

ve Diyetetik Böl.), “Gıda Sanayinde Yeni Teknolojiler ve Yeni Gıdalar” konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Remziye YILMAZ (Hacettepe Ü. Gıda Mühendisliği Böl.),

“Gıda Güvenliği Sorunları ve Çözüm Önerileri” konu başlıklı bildiri Prof. Dr.

Barbaros ÖZER (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Süt Teknolojisi Böl.) tarafından sunuldu.

Panel I, Prof. Dr. İlhami BAYRAMİN’in (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi)

moderatörlüğünde “Tarımsal Üretim Planlaması” konu başlığında düzenlendi.

Konuşmacılar; Dr. Metin TÜRKER (Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı), Prof. Dr. Zeki BAYRAMOĞLU (Selçuk Ü. Ziraat Fak.

Tarım Ekonomisi Böl.), Doç. Dr. Gökhan GÜNAYDIN (TMMOB ZMO Temsilcisi) ve Ayhan BARUT (CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi) “Tarımsal Üretim Planlamasının Gerekliliği, Türkiye’de Tarım Alanında Yaşanan Sorunlar ve Geleceğe Yönelik Beklentiler”

hakkında açıklamalarda bulundular.

Kongremizin dördüncü günü izleyicilerin, konuşmacılara yönettiği soruların cevaplandırılması ile sona erdi.

Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongresi’nde son gün:

XVII. Oturum, Prof. Dr. Dilek BOSTAN BUDAK’ın (Çukurova Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında, “Tarımsal Öğretim, Araştırma, Danışmanlık ve Yayım Hizmetleri” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Tarımda Kamu

(11)

Üniversite ve Sanayi İşbirliğinde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Cem ÖZKAN (Ankara Ü.

Ziraat Fak. Bitki Koruma Böl.), “Tarımsal Öğretim ve Yayım Hizmetlerinde Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Dr. Ayşegül SELIŞIK (Birleşmiş Milletler, Tarım ve Gıda Örgütü (UN FAO)), “Tarım Danışmanlığı Uygulamalarında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof.

Dr. Kürşat DEMİRYÜREK (Ondokuz Mayıs Ü. Ziraat Fak. Tarım Eko. Böl.),

“Tarım ve Tarımsal Sanayide Ar-Ge Çalışmalarında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Doç.

Dr. Caner KOÇ (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Tarım Makinaları ve Tek. Müh. Böl.) tarafından sunuldu.

XVIII. Oturum, Prof. Dr. Erdoğan GÜNEŞ’in (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi) başkanlığında “Tarımda Kırsal Kalkınma, Üretici Örgütlenmesi ve İşgücü” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Tarımda İstihdam, Kırsalın ve Tarımın Geleceğinde Gençlik ve Kadın” konu başlıklı bildiri Doç. Dr. Hacer ÇELİK ATEŞ (Isparta Uyg.

Bilimler Ü. Ziraat Fak. Tarım Eko.Böl.),

“Dünyada ve Türkiye’de Kırsal Kalkınma Uygulamalarındaki Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Doç.

Dr. Mustafa KAN (Kırşehir Ahi Evran Ü.

Ziraat Fak. Tarım Eko. Böl.), “Tarımda İş Sağlığı ve Güvenliği Problemlerine Ülkesel Seviyede Sistemsel Bir Yaklaşım ve Çözüm Önerileri” konu başlıklı bildiri Dr. Mesut GÖLBAŞI (T.C. Tarım ve Orman Bak.Uluslararası Tarımsal Eğit.Merk.Müd.), “Tarımda Üretici Örgütlenmesi Politikalarında Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Haşim ÖZÜDOĞRU (Ankara Hacı Bayram Veli Ü. Ban.ve Sig.YO Sig.

Böl.) tarafından sunuldu.

XIX. Oturum; Prof. Dr. Yavuz

TEKELİOĞLU’nun (YÜciTA) başkanlığında

“Tarımsal Pazarlama Yapısı, Finansman ve Risk Yönetimi” ana başlığında düzenlendi.

Bu oturumda; “Tarımsal Pazarlamada Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Mevhibe ALBAYRAK (Ankara Ü. Ziraat Fak.

Tarım Ekonomisi Böl.), “Tarımsal Girdi Piyasalarındaki Mevcut Durum ve Gelecek” konu başlıklı bildiri Prof. Dr.

Haydar ŞENGÜL (Çukurova Ü. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Böl.), “Tarımda Risk Yönetimi: Mevcut Durum ve Gelecek Eğilimleri” konu başlıklı bildiri Bekir ENGÜRÜLÜ(T.C. Tarım ve Orman Bak.Tarım Reformu GM Tar. Sig. ve Doğ. Afet.D.), “Tarımda Finansman Alanında Mevcut Durum ve Gelecek”

konu başlıklı bildiri İpek TOPUZOĞLU (Ege Ü. Ziraat Fak. Tarım Ekonomisi Böl.), “Coğrafi İşaretler ve Türkiye Uygulamaları” konu başlıklı bildiri Prof. Dr. Yavuz TEKELİOĞLU (Yör. Ür.

ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araş. Ağı, YÜciTA) tarafından sunuldu.

Panel II: “Dünyada ve Türkiye’de Tarımsal Öğretim ve Ziraat

Mühendisliği” konu başlığında, Prof. Dr.

Gökhan SÖYLEMEZOĞLU’nun (Ankara Ü. Ziraat Fakültesi) moderatörlüğünde düzenlendi.

Konuşmacılar; Prof. Dr. Atilla ERİŞ (Emekli YÖK Üyesi), Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ (Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi), Prof. Dr. Murat ERMAN (Ziraat Orman Su ürünleri Konseyi Başkanı Siirt Üniversitesi Rektörü) ve Ziraat Yüksek Mühendisi Özden GÜNGÖR (TMMOB ZMO Yönetim Kurulu Başkanımız) konuya ilişkin açıklamalarda bulundular.

Kongremiz, ZMO Lokali’nde gerçekleştirilen “Makarna-Şarap Etkinliği” ile son buldu.

(12)

ANADOLU RÖNESANSI`NDA UNUTULMAYANLAR EYÜBOĞLU AİLESİ ANMA TOPLANTISI

ODA`mız ve Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri Derneği Ankara Şubesi tarafından ortaklaşa olarak düzenlenen “Anadolu Rönesansı`nda Unutulmayanlar Eyüboğlu Ailesi Anma Toplantısı” 21 Ocak 2020 Salı günü saat 18.30 da ODA`mız Mehmet Yüceler Eğitim Salonu`nda gerçekleştirildi. Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR’ün açılış konuşması ile başlayan toplantıda; Trabzonlu şair ve yazar Ahmet ÖZER,

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Ankara Şube Başkanı Dr. Alper AKÇAM ve halk bilimci yazar Metin TURAN konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, Sabahattin Eyüboğlu üzerinden Anadolu Rönesansı ve Köy Enstitüleri’nin ülkemizde yol açtığı değişimi vurguladılar. Toplantıyı çok sayıda katılımcı, büyük ilgi ile izledi.

ADANA’DA VE MERSİN`DE AKIN ÖZDEMİR`İ ANDIK

18 Aralık 1978 tarihinde uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Adana Şube Kurucu Başkanımız Akın ÖZDEMİR, Adana Şubemiz tarafından 17 Aralık 2019 Salı günü düzenlenen etkinlikler ile anıldı.

Etkinlikler kapsamında ilk gün

düzenlenen, “Etik, Meslek Etiği ve Ziraat Mühendisliğinde Etik” konulu panel, Prof.

Dr. Adnan GÜMÜŞ’ün moderatörlünde gerçekleştirildi. Panele konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Harun TEPE ve Prof. Dr. Haydar ŞENGÜL konuya ilişkin olarak açıklamalarda bulundular.

Karşılıklı değerlendirmeler ile sona eren panelin ardından, Akın Özdemir Parkı’nda bulunan Anıt ziyaret edildi. Akın ÖZDEMİR anma etkinlikleri ertesi gün, Mersin Asri Mezarlığı’nda kabri başında anılması ile sona erdi.

Etkinliğe; ODA Başkanımız Özden GÜNGÖR, Adana Şube Başkanımız Abdullah DOĞAN ve Adana Şube Yönetim Kurulu Üyelerimiz, Mersin Şube Başkanımız Deniz GÜRBÜZ ve Mersin Şube Yönetim Kurulu Üyelerimiz, ZMO-Genç (Adana- Ankara- Antalya- Hatay- İzmir- Kayseri- Van- Diyarbakır- Aydın), Cumhuriyet Halk Partisi Adana İl Başkanı Mehmet ÇELEBİ, CHP 26.

Dönem Adana Milletvekili Zülfikar İnönü TÜMER, Mezitli Belediye Başkanı Neşet TARHAN, TMMOB’ye bağlı odaların başkan ve yöneticileri, Akın Özdemir’in eşi Mine ÖZDEMİR ve dostları katıldı.

47. DÖNEM ANKARA İLİ BİRİNCİ AŞAMA GENEL KURULU

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası 47. Dönem Ankara İli Birinci Aşama Genel Kurulu 21 Aralık 2019 Cumartesi günü saat 14.00’te çoğunluksuz olarak Genel Merkezimizde yapıldı.

Genel Kurulumuz ODA Yönetim Kurulu Başkanımız Özden GÜNGÖR’ün açılış konuşmasıyla başladı. Katılımcıların verdiği önerge sonucunda Genel Kurul Divan Başkanlığına oy birliği ile Prof.

Dr. Ali ERYILMAZ, Başkan Yardımcılığına Ayşe ÖZDEMİR, Divan Üyeliklerine ise Abdurrahman Emre ÖZKIR ve Ceyda ONAT seçildi. Divan seçiminin ardından saygı duruşunda bulunuldu ve İstiklal Marşı okundu. Daha sonra gündem

gereğince delege aday önergelerinin alınmasına geçildi. Verilen ortak önergeler sonucunda “Çağdaş Ziraat Mühendisleri” ve “ZMO Değişim Grubu” adı altında iki ayrı grubun basılı blok listeleri için oy kullanılmasına karar verildi.

ZMO ANKARA DELEGELERİ BELİRLENDİ ODA’mızda 22 Aralık 2019 Pazar günü yapılan seçimle Ankara Delegeleri belirlendi.“Çağdaş Ziraat Mühendisleri” ve

“ZMO Değişim Grubu” adı altında iki ayrı grubun aday olduğu seçimi “Çağdaş Ziraat Mühendisleri” Grubu Delege Listesi kazandı.

(13)

TÜKETİCİ HAKLARI DERNEĞİ GENEL MERKEZİ’NİN

15.OLAĞAN GENEL KURULU

Tüketici Hakları Derneği Genel Merkezi’nin 15.Olağan Genel Kurulu, 28 Aralık 2019 Cumartesi günü saat 10.00 da, Çankaya Belediyesi Yılmaz Güney Sahnesi’nde gerçekleştirildi.

Genel Kurula, Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR katılarak gündeme ilişkin bir konuşma yaptı.

TARIM GAZETECİLERİ ve YAZARLARI DERNEĞİ (TAGYAD) OLAĞAN GENEL KURULU

Tarım Gazetecileri ve Yazarları Derneği’nin Olağan Genel Kurulu 4 Ocak 2020 Cumartesi günü, ODA’mızın Mehmet Yüceler Eğitim Salonu’nda gerçekleştirildi.

Tek liste olarak girilen seçimde mevcut Başkan İsmail UĞURAL tekrar TAGYAD Başkanı olarak seçildi.

TAGYAD Olağan Genel Kuruluna davetli olarak katılan Genel

Başkanımız Özden GÜNGÖR yaptığı konuşmasında başarı dileklerinin yanı sıra sektörün yaşadığı problemler hakkında basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ “TÜRKİYE’DE TARIM ÖĞRENİMİNİN 174. YIL DÖNÜMÜ” ETKİNLİĞİ

Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi tarafından düzenlenen “Türkiye’de Tarım Öğreniminin 174. Yıl Dönümü”

etkinliği, 10 Ocak 2020 Cuma günü Dekanlık Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi.

Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR etkinlikte bir açılış konuşması yaptı.

Başkanımız konuşmasında, tarımda birçok sorun olduğu gibi eğitimde de sorunlar bulunduğunu dile getirerek,

“Mesleğin ilk adımı olan Ziraat Fakültelerinde, geleceğe sağlam temellerin atılması gerekmektedir.

Mesleki bilginin yanında, kendine güvenli, sorumluluğunu bilen, iş disiplini yüksek, en az bir yabancı dil bilen, teknolojiyi bilen ve kullanan ziraat mühendisi olmak yalnızca Türkiye’de değil Dünyada da kabul görmektedir. Ülkemizde 129’u devlete, 73’ü vakıflara ait olmak üzere 202 üniversite bulunmaktadır.

Üzülerek söylemeliyim ki 2019 yılı verilerine göre dünyadaki en iyi 500 üniversite sıralamasında maalesef bizim üniversitelerimiz yer almıyor.

Türkiye’de ki üniversitelerin 44 ünde ziraat mühendisliği eğitimine yönelik programların yer aldığı fakülteler bulunmaktadır. Türkiye’de bugün ziraat mühendisi sayısı 120 bine yaklaşmıştır. Her yıl yaklaşık 4500-5000 meslektaşımız bu okullardan mezun olmaktadır. İstihdam ise mesleğimizin en büyük sorunudur, bugün yaklaşık 19-22 bin genç meslektaşımız

işsizdir. Oysaki Türkiye’nin arazi varlığı ve tarım potansiyeli dikkate alındığında,

yaklaşık 150 bin dolayında ziraat mühendisine gereksinim olduğu tahmin edilmektedir. Doğru bir

planlama, doğru bir istihdam politikası ve doğru bir üretim stratejisiyle

ziraat mühendisliğinin daha önceki yıllarda olduğu gibi hak ettiği yerlere getirilmesi gerekmektedir” dedi.

27. ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI

27. Adalet ve Demokrasi Haftası etkinlikleri kapsamında ODA’mız tarafından 30 Ocak 2020 Perşembe günü “Sessiz Köyler Ülkesi Türkiye” konu başlıklı bir konferans düzenlendi.

Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR’ün oturum başkanlığında düzenlediğimiz konferansta konuşmacılar; Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yener ATASEVEN

“Emperyalizmin Gölgesinde Gıda ve Tarım Politikalarımız”, TEMA Vakfı Ankara Temsilcisi Nevzat ÖZER “Yok Olan Topraklarımız” konu başlıklarında açıklamalarda bulundular.

Mehmet Yüceler Eğitim Salonumuzda düzenlediğimiz konferansı çok sayıda katılımcı büyük ilgi ile izledi.

(14)

TMO GENEL MÜDÜRÜ AHMET GÜLDAL’IN ZİYARETİ

Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Ahmet GÜLDAL, 11 Şubat 2020 Salı günü ODA’mızı ziyaret etti.

Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR, Genel Sekreterimiz Kamil BAYRAM ve Genel Sekreter Yardımız Bülent TORUNBALCI ile yapılan görüşmeler sırasında Genel Müdür GÜLDAL, Başkanımıza “Toprak Mahsulleri Ofisi Tarihçesi 1938-2018” adlı kitabı takdim etti.

Başkanımız GÜNGÖR, “Ziraat Mühendisleri Odası olarak

meslektaşlarımızın istihdamının en büyük sorun olduğunu düşünmekteyiz.

Bu konuda desteğinizi bekliyoruz”

dedi. Ayrıca Genel Müdür GÜLDAL’a;

üreticilerin girdi maliyetleri, desteklerin hasat öncesinde açıklanması ve zamanında ödenmesi, ithalata genel anlamda son verilmesi gibi pek çok konuda sorular yönelterek, TMO nun çalışmalarına yönelik olarak; bakliyat ve buğday üretimi, ithalatı ve ihracatı hakkında bilgi aldı.

Ziyaretin sonunda meslektaşımız Genel Müdür Ahmet GÜLDAL’ a ODA’mız tarafından hazırlanan “Türkiye Ziraat Mühendisliği IX. Teknik Kongre Kitabı” ile “Tarım ve Mühendislik Dergimiz ve bültenlerimiz takdim edilerek, ziyaretten duyduğumuz memnuniyet ifade edildi.

TARIM REFORMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI BEKİR ENGÜRÜLÜ ile GIDA ve KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ BİTKİ SAĞLIĞI ve KARANTİNA DAİRE BAŞKANI MURAT ŞAHİN’İ ZİYARET ETTİK

Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bekir ENGÜRÜLÜ ile Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü Bitki Sağlığı ve Karantina Daire Başkanı Murat ŞAHİN 14 Şubat 2020 Cuma günü; Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR, Denizli Şube Başkanımız Gülhan SARUHAN ve meslektaşımız İrfan ALKAŞ tarafından ziyaret edildi.

Ziyaret sırasında; ENGÜRÜLÜ ile tarımda risk yönetimi, tarım sigortaları ve iklim değişikliği, ŞAHİN ile tarımın güncel konuları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

ŞUBE BAŞKANLARI TOPLANTISI

Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyelerimizin ve Şube Başkanlarımızın katılımı ile 15 Şubat 2020 Cumartesi günü, Mehmet Yüceler Eğitim Salonumuzda bir değerlendirme toplantısı düzenledik.

Toplantıda: Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR, ODA’mız tarafından son iki yıl yapılan tüm çalışmalar hakkında bilgi verdi. Yönetim Kurulu Sayman Üyemiz Hamdi ARPA ise “Yönetmelik

Değişikliği Önerileri” konu başlığında bir sunu yaptı. ARPA’nın açıklamalarına yönelik olarak, Şube Başkanlarımız söz alarak konuya ilişkin olarak değerlendirmelerde bulundular.

MEY’DEN ZİYARET

Mey İçki Sanayi ve Ticaret A.Ş den Kurumsal İlişkiler Müdürü Ahmet YAZICIOĞLU, Kalite Teknik Müdürü Koray ÖZCAN, İnovasyon Müdürü Gözdem GÜRBÜZATİK ve Danışman Necla ZARAKOL 19 Şubat 2020 Çarşamba günü ODA’mızı ziyaret ettiler. Konuk heyet ziyaret sırasında Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR’e kaçak içki satışları ile metil alkol kaynaklı üretimi yapılan içkilerin insan sağlığına ve ölümlere etkileri hakkında bilgi verdiler.

(15)

5 ARALIK DÜNYA TOPRAK GÜNÜ KUTLU OLSUN

5 Aralık 2019

5 Aralık Dünya Toprak Günü her yıl toprağın sağlıklı olmasının önemine dikkat çekmek ve toprak kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesini savunmak amacıyla düzenlenir.

Ülkemizde ve dünyada verimli tarım arazilerimiz birçok sorunla karşı karşıyadır. Erozyon ve benzeri doğal yitim süreçlerinin yanında, rant odaklı yapılaşmalar topraklarımızı, dolayısıyla geleceğimizi tehdit etmektedir. Tarım arazilerimiz potansiyel sınırına ulaşmış, bir “avuç” yeni arazi olanağı neredeyse kalmamıştır. Buna karşın tarım arazilerine yönelik yapılaşma girişimleri vahim bir durum yaratmaktadır. TÜİK verilerine göre 2002`de 26,5 milyon hektar olan toplam işlenebilir tarım arazimiz son 17 yılda 23,2 milyon hektara inmiş, yani toplam tarım arazilerinin %10’dan fazlası üretim dışı kalmıştır. Aynı dönemde mera alanlarımız yaklaşık 16 milyon hektar alandan 11 milyon hektara düşmüştür.

FAO (2019) “Her 5 saniyede bir futbol sahasının eşdeğeri aşınmış! Bir kez bu toprağı kaybedersek, yaşamımız boyunca tekrar göremeyiz. Şimdi harekete geçmezsek, Dünya topraklarının %90`ından fazlası 2050 yılına kadar bozulabilir” diyerek uyarılarda bulunmaktadır.

Ülkemizde toprağın stratejik önemini bilen ve toprağa gönül veren her kişi ve kurum, ülke topraklarının korunması, geliştirilmesi ve planlı kullanımına yönelik bütünsel bir düzenlemenin yaşama geçirilmesi zorunludur.

Anayasanın 44 üncü maddesi “toprağın verimli ve ekonomik olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek…” ve 45 inci maddesi “tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek...” konularında Devlet’i görevli saymıştır.

Bu açıklamalardan sonra 5 Aralık Dünya Toprak Günü’nü kutlarız.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

GENEL KURULLAR SÜRECİNDE TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜNE

23 Ocak 2020

Türkiye’deki 600 bine yakın mühendis, mimar ve şehir plancısının temsilcisi olan TMMOB örgütlülüğünün demokratik yapısının güvencesi olan genel kurullar sürecine girdik. Şubelerimizde başlayan bu süreç, Oda Genel Kurullarımız ve nihayet Mayıs ayı sonunda toplanacak olan TMMOB 46. Genel Kurulu ile tamamlanacak.

TMMOB örgütlülüğü açısından genel kurullar süreci basit anlamıyla yönetim organlarının belirlendiği birer seçim süreci değildir. Bizler için genel kurullar süreci, Odalarımızın ve TMMOB örgütlülüğünün iki yıllık çalışma döneminin demokratik ve katılımcı şekilde tartışıldığı, çalışma programımızın ve mesleki-politik yönelimlerimizin belirlendiği, örgütsel yapımızın yenilendiği dönemdir.

Genel kurullar sürecimizin TMMOB’nin tarihsel birikimine ve demokratik değerlerine yakışır biçimde tamamlanacağına inanıyorum.

Sevgili Arkadaşlar

45. Genel Kurulumuzdan bu yana geçen dönemde, ülkemiz açısından gerçek bir tarihsel kırılmaya tanıklık ettik. 24 Haziran’da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nin belirli bir dönemi tümüyle sona erdi. Güçler ayrılığı esasına dayalı parlamenter rejim kaldırılarak, yasama, yürütme ve yargı erklerinin cumhurbaşkanında toplandığı yeni bir rejim kuruldu.

Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle tümüyle “tek adam”a bağımlı yeni bir idari yapılanma inşa edildi. Ülkenin adeta omurgası niteliğindeki bakanlıklar, genel müdürlükler, kurumlar, kuruluşlar, yasalar, yönetmelikler birer kararname ile kaldırıldı. Cumhuriyet rejiminin temelini oluşturan halk egemenliği anlayışının, rejimin istikrarını sağlayacak denge-fren mekanizmalarının ve hukukun üstünlüğü ilkesinin ortadan kalkmasıyla gerçek anlamda otoriter bir tek adam rejimi yaratıldı.

Devletin tüm kurumları “parti devleti” anlayışı ile yapılandırıldı. Kamu adına görev yapan idareciler parti yöneticileri gibi davranır, hukuka bağlılıkla yükümlü mahkemeler parti çıkarlarına uygun karar verir, atama ve yükselmelerde liyakat yerine partiye sadakat esas alınır hale geldi. Yapılan değişikliklerle emek ve meslek örgütlerinin, hatta üniversitelerin kamuya ilişkin politika üreten kurul ve kurumlarda yer alması engellendi. Kamu adına söz söyleyecek, politika önerecek kurum ve kuruluşların kamu yönetimiyle bağı kesildi.

(16)

En büyük vaadi ekonomide büyüme ve siyasette istikrar sağlamak olan tek adam rejimi daha ilk aylarından itibaren ekonomide büyük bir krizin patlak vermesine neden olurken siyasette ise kamplaşmanın giderek derinleşmesine neden oldu.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında patlak veren ve etkileri hâlâ devam eden ekonomik kriz enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar

hayatlarımızı her alanda kâbusa çevirdi. Yaşanan derin ekonomik kriz, uzun yıllardır büyük borçlar altında hayatını sürdürmek zorunda kalan geniş toplum kesimlerini derin bir çaresizliğe sürüklemiştir. Geçim sıkıntısı nedeniyle, ülke tarihimizde eşine az rastlanan aile intiharlarının yaşanması içinden geçtiğimiz krizin toplumsal boyutunu gözler önüne sermektedir.

AKP’nin dayattığı tek adam rejiminin antidemokratik, baskıcı ve hukuk dışı politikaları krizi derinleştirse de krizin asıl nedeni 1980’li yıllardan itibaren küresel sermaye güçlerinin güdümünde kesintisiz bir şekilde uygulanan özelleştirmeye,

piyasalaştırmaya, kuralsızlaştırmaya dayalı neoliberal politikalardır.

Pervasızca yapılan özelleştirmelerle üretken kamu kuruluşlarımızın büyük bir kısmı elden çıkarılmış, elde kalan az sayıdaki kuruluş da idari bütünlükleri parçalanarak ve serbestleştirme uygulamalarıyla etkisizleştirilmiştir. Ülke ekonomisi yüksek oranlı borçlanma ve yoğun ithal girdi kolaycılığının üzerine oturtulmuştur.

Bu politikalarla ülkemiz rantiye bataklığına sürüklenmiş, üretim yeteneğimiz aşındırılmıştır. Üretim- yatırım-tasarruf politikalarının yerini tüketim politikaları almıştır. Tarım ve sanayi gibi üretken sektörler geriletilip, ülke kaynakları rant dağıtımı merkezli inşaat ve müteahhitlik işleri ile katma değeri düşük hizmetler sektörüne yönlendirilmiştir.

Türkiye ekonomisi uzun yıllardan bu yana dışa bağımlı bir yapıdadır.

Üretim yerine dış kaynaklara dayalı ekonomimiz, sıcak para akışının kesildiği her durumda büyük

krizlerle karşı karşıya gelmektedir.

Yaşadığımız her kriz, halkımızın ve ülkemizin birikimlerinin yok olmasıyla sonuçlanmaktadır.

İktidar dönemi boyunca, merkez kapitalist ülkelerdeki parasal genişleme politikalarının yarattığı düşük kur ve düşük faiz olanaklarını sanayileşme, teknolojik gelişme ve üretimin artırılması yerine verimsiz inşaat projelerine aktaran AKP’nin 17 yıldır uyguladığı yanlış ekonomi politikaları ülkeyi sürekli krize sürüklemektedir.

Yüksek ekonomik büyüme söylemiyle aşırı borçlandırmaya ve kredi

kullanımına itilen piyasa aktörleri, bugün borçlarını ödeyemez duruma gelmiştir. Borçlarını ödeyemeyen, kredilerini yeniden yapılandırma başvurusunda bulunan şirketler nedeniyle reel sektörde para akışı durmuştur. Özellikle ithal hammadde ve ara mal kullanılan sektörlerde üretim yapılamaz hale gelmiş, kitlesel işten çıkartmalar yaşanmıştır.

TÜİK in dar tanımlı işsizlik verilerine göre bile ülkemizde işsizlik yüzde 15, genç işsizliği ise yüzde 30 bandına dayanmıştır.

Sanayinin olduğu gibi tarım ve hayvancılığın da plansız, dışa

bağımlı, verimlilikten uzak bir anlayışla yapılandırılması, ülkemizi, benzerini savaş dönemlerinde gördüğümüz pahalılık ve kıtlıkla yüz yüze getirmiştir.

Temel gıda maddelerinde yaşanan bu aşırı pahalanma ve kıtlık nedeniyle şehir meydanlarında tanzim satış çadırları kurulmak zorunda kalmıştır.

Dahası bu çadırlar bir hükümet başarısı olarak sunulmak istenmiştir.

Ekonomik krizle mücadeleyi bile aklıselim yöntemlerle değil, akıl-dışı, baskıcı yöntemlerle örtbas etmek isteyen AKP’nin bu yaşanan ekonomik krizi çözmesi mümkün olmamıştır.

Yaşanan kriz nedeniyle toplumsal desteğini iyiden iyiye kaybeden tek adam rejimi, kendisine karşı büyüyen tepkiyi bastırabilmek için 15 Temmuz Darbe Girişimi sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal rejimini sürekli hale getirdi. Olağanüstü hal, tek adam rejiminin olağan yönetme

biçimi haline getirildi. Seçilmiş belediye başkanları yerine atanan kayyumlarla, asılsız suçlamalara dayalı tutuklamalarla, demokratik kitle örgütlerini hedef alan soruşturmalarla bu rejim pekiştirildi.

Hiçbir biçimde sürdürülebilirliği olmayan bu baskı rejimini sürekli kılabilmek için siyasal iktidar yıllardan bu yana ülke içinde ve dışında

“terör” tehdidi algısını canlı tutmaya çalışmaktadır. Ülke içinde siyasal iktidarı eleştiren her türden demokratik ve meşru protesto eylemi kriminalize edilerek polis şiddetinin ve yargının hedefi haline getirilmektedir. En temel anayasal özgürlükler arasında yer alan basın açıklamaları, sosyal medya paylaşımları ve eylemler suça dönüştürülmektedir.

Yıllardır yürütülen yanlış dış politikalar ise dış politikada Türkiye’yi büyük bir yalnızlaşmaya sürüklemiştir.

Bu yalnızlaşma, emperyalist güç odaklarının istikrarsızlaştırdığı Ortadoğu coğrafyasında, ülkemizi giderek daha fazla çatışmacı bir konuma doğru sürüklemektedir. Siyasi iktidar, dış politikadaki bu çatışmacı durumu, ülke içindeki zayıf pozisyonunun konsolidasyonu ve muhalif kesimleri susturmanın bahanesi olarak kullanmaktadır. 2016 ve 2017 yıllarındaki Fırat Kalkanı Operasyonu, 2018 yılındaki Zeytin Dalı Operasyonu ve 2019 yılındaki Barış Pınarı

Operasyonu ülkemizin her geçen gün daha fazla Suriye Savaşının içerisine sürüklenmesine neden olmuştur. 2020 yılının hemen başında çıkarılan Libya Tezkeresi tek adam rejiminin aynı zamanda süreklileşmiş bir savaş hali olduğunu göstermektedir.

Türkiye halkı, ekonomide kriz, iç politikada baskı, dış politikada ise süreklileşmiş savaş durumu ile özdeşleşen tek adam rejimi altında yaşamaktan hiçbir biçimde memnun değildir. Tek adam rejiminin mutlak egemenliği altında, bütün medya organlarının iktidar tarafından kontrol edildiği, muhalif tüm seslerin susturulduğu, devletin tüm imkanlarının parti için seferber edildiği, seçim kurulunun AKP seçim işleri bürosu gibi çalıştığı bir dönemde yapılan yerel

(17)

seçimlerde iktidarın yaşadığı yenilgi, halkın memnuniyetsizliğinin açık göstergesidir. İktidarın tüm baskılarına rağmen demokrasiye, sandıklara, sandık iradesine sahip çıkan toplumsal muhalefetin kararlı duruşu, geçtiğimiz dönemin en önemli ve en umut verici gelişmesi olmuştur. Geride bıraktığımız dönemde, başta yasama ve yargı olmak üzere demokratik siyasal rejimin tüm temel direklerini ortadan kaldıran siyasal iktidarın, halkın umudunu ve direncini yıkamamış olması, ülkemizin geleceğinin teminatıdır.

İstanbul, Ankara, Antalya, Mersin, Adana gibi büyükşehirlerin belediyelerinin yönetimlerinin muhalefetin eline geçmesi, 25 yıldır bu belediyelerde yaşanan kadrolaşmaların, yolsuzlukların ve israfın birer birer açığa çıkmasına neden oldu. Merkezi bütçeye göre çok daha esnek, çok daha kontrolsüz yerel yönetim bütçeleriyle yandaş kurum, kuruluş ve vakıflara yapılan para ve rant akışlarının kesilmesi, iktidar bloğu içindeki ayrışmaları hızlandırırken halkın yerel hizmetlere ulaşımını kolaylaştırdı.

Sevgili Arkadaşlar

Tek adam rejimi ve uygulamaları, tüm toplumu olduğu gibi mühendis, mimar ve şehir plancılarının yaşam koşullarını ve mesleki-özlük haklarını da olumsuz etkilemektedir.

Geçtiğimiz yıllarda Birliğimiz ile SGK arasındaki yapılan asgari ücret protokolünün SGK tarafından tek taraflı olarak feshedilmesiyle yeni bir boyut kazanan özlük haklarımıza yönelik saldırılar, sistematik biçimde artmıştır. Geçtiğimiz dönemde teknik öğretmen, tekniker ve teknisyenlerin “Yardımcı Kontrol Elemanı” adı atında yapı denetim sistemine eklenerek, mühendislik mesleğinin uygulama alanlarından birisi daha farklı meslek gruplarına açılmıştır. Yapı Denetim sistemi teknikerlere açılırken, KHK’lar ile hukuksuz biçimde kamudan ihraç edilen mühendis, mimar ve şehir plancılarının yapı denetim şirketlerinde görev yapmaları engellenerek

bu arkadaşlarımızın yaşadıkları

mağduriyet daha da artırılmıştır.

Meslek alanımıza ilişkin saldırıların bir diğer örneği de, yapı ruhsatlarındaki proje müelliflerinin imza gerekliliğinin kaldırılması olmuştur. Meslektaşlarımızın hak ve yetkilerini kaybetmesine neden olan bu uygulama uzun yıllardır mücadele ettiğimiz “sahte proje müellifliği”nin ve sorunlu-denetimsiz projelerin önünü açmıştır. Tüm bu düzenlemeler, sadece meslek alanlarımızı hedef almakla kalmıyor, halkın iyi ve güvenli mühendislik, mimarlık, şehir plancılığı hizmeti almasını da engelliyor. Bu durumun toplumumuza maliyeti, daha güvensiz yapılar, daha fazla yıkım, daha çarpık bir kentleşme olarak yansımaktadır.

Öte yandan siyasal iktidarın önceliğinin güvenli yapılar ve sağlıklı kentleşme olmadığı 2018 yılında yasalaştırılan ve 2017 öncesi yapılan tüm kaçak yapıların ruhsatlandırılmasına imkan sağlayan

“İmar Affı” ile anlaşılmıştır. İmar affı, yoksulların kendi imkânlarıyla yaptığı iki göz odalarını yıkım tehdidinden kurtarmanın değil, sermayenin yasadışı yatırımlarını güvence altına almanın aracı haline gelmiştir. Projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapı ve eklemelerin yapı güvenliği ve insan hayatı

üzerindeki tehdidi özellikle İstanbul’da birbiri ardına çöken binalarda ortaya çıkmıştır.

Bilimi, tekniği ve yaratıcı fikirleri sistematik olarak değersizleştiren bu politikalar sadece teknik elemanların yaşamlarını değil, ülkemizin

geleceğini de tehdit etmektedir.

Mühendis, mimar ve şehir plancılarının mesleki hak ve çıkarlarını korumak aslında tüm toplumun geleceğini korumak demektir. Çünkü bizim meslek alanımız, toplumun ortak yaşamının üretimini ve devamlılığını sağlamaktadır. Bizler bu anlayışla, mesleğimize ve meslektaşlarımıza sahip çıkarken, ülkemizin ve

toplumumuzun ortak geleceğine de sahip çıkıyoruz.

Sevgili Arkadaşlar

Geçtiğimiz dönem tek adam rejiminin yarattığı bu karanlık tablo

karşısında, geniş halk kesimlerinin halk egemenliğine, sandık iradesine, madenlerine, ormanlarına, kentlerine, üniversitelerine ve çocuklarının geleceğine sahip çıkma iradesi bir umut ışığı gibi parladı. TMMOB örgütlülüğü olarak bu umut ışığının büyümesinde önemli bir rolümüzün olduğunu biliyor ve bunun kıvancını yaşıyoruz.

Bu dönem boyunca, Odalarımızın ve İl Koordinasyon Kurullarımızın düzenlediği yüzlerce etkinliğin yanı sıra TMMOB bünyesinde Kamuda Çalışan Meslektaşlarımızın, Ücretli Çalışan-İşsiz Meslektaşlarımızın, OHAL KHK’larıyla İhraç Edilen Meslektaşlarımızın, Emekli Meslektaşlarımızın, İş Güvenliği Uzmanı Meslektaşlarımızın ve Bilirkişilik alanında çalışan meslektaşlarımızı sorunlarına ilişkin çalıştaylar gerçekleştirdik. Yine 45. Genel Kurulumuzda aldığımız kararlar uyarınca odalarımızın ve çalışma gruplarımızın katkısıyla Kadın Sempozyumu, Dünya Gıda Günü Sempozyumu, Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, Kamucu Politikalar Sempozyumu, Yapı Denetimi

Sempozyumu, Kadın Kurultayı, Enerji Sempozyumu ve Sanayi Kongresi’ni düzenledik. Adana, Denizli, Muğla, Kocaeli ve Kars’ta Kent Sempozyumları yaptık. Aydın’da Jeotermal Enerji Santralleri çalıştayı düzenledik. Bu etkinlikler yoluyla TMMOB’nin değerleri ve birikimi toplumun tüm kesimleriyle paylaşılırken, meslek alanlarımızdaki teknik gelişmeler üyelerimize aktarıldı.

Yine bu dönem boyunca açtığımız davalar ve yürüttüğümüz hukuki mücadele ile şehirlerimizin, kıyılarımızın, madenlerimizin, tarihi eserlerimizin, kültürel mirasımızın yağmalanmasına karşı önemli davalar kazandık. Üyelerimizin haklarını koruma ve teknik yönetmeliklerin mesleki ilkelere uygunluğu noktasında önemli kazanımlar elde ettik.

Çalışma dönemimiz boyunca

mesleki ve özel hayatlarından feragat ederek TMMOB Örgütlülüğünü

büyütmek için gecesini gündüzüne katan oda yönetim, onur ve denetleme kurullarında görev yapan arkadaşlarıma; şube yönetim kurullarında ve temsilciliklerde görev

(18)

alan arkadaşlarıma; İKK sekreterlerimize; işyeri temsilcilerimize; omuz omuza emek harcadığımız odalarımızın örgütlü üyelerine; çalışma gruplarında, kongre, sempozyum ve kurultaylarımızın düzenleme ve yürütme kurullarında görev alan arkadaşlarıma; Birlik ve oda çalışanı arkadaşlarıma, TMMOB çalışmalarında bize destek olan bilim insanlarına ve uzmanlara; büyük bir inanç ve özveri ile örgütümüze verdikleri katkılardan dolayı Yönetim Kurulumuz adına teşekkür ediyorum.

TMMOB’nin eşitlikten, özgürlükten, demokrasiden, barıştan, laiklikten ve barıştan yana toplumcu mücadele çizgisini yarınlara taşıyabilmek için, kişisel ihtiraslarını ve dar grup çıkarlarını TMMOB’nin ihtiyaçlarının önüne koymadan mücadele edecek tüm ilerici, çağdaş, yurtsever mühendis, mimar ve şehir plancılarının ortak aklına, dayanışmasına ve birlikteliğine ihtiyacımız var. Genel kurullar sürecinde TMMOB örgütlülüğünün ve üyelerinin bu sorumlulukla hareket edeceğine inancım tamdır.

Bu inanç ve kararlılıkla, Türkiye’nin içinden geçtiği bu karanlık dönemde, ülkemize, mesleğimize ve değerlerimize sahip çıkmak konusunda en ufak bir tereddüt yaşamadan mücadele eden tüm TMMOB örgütlülüğüne genel kurullar sürecinde başarılar ve kolaylıklar diliyorum.

Emin KORAMAZ

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı

KANAL İSTANBUL ÇED OLUMLU KARARI İPTAL EDİLSİN

11 Şubat 2020

Bilim insanlarının tüm eleştirilerine ve 100 binden fazla yurttaşımızın itiraz dilekçesine rağmen, Kanal İstanbul ÇED Raporu hakkında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararının iptali için Birliğimiz tarafından dava açılarak hukuki süreç başlatılmıştır.

Bırakın itiraz dilekçelerinin değerlendirilmesinin, ÇED raporunun incelenmesinin bile mümkün olmayacağı kadar kısa bir sürede verilen “ÇED Olumlu” kararı bilimsellikten ve kamu yararından uzaktır.

Dava dilekçesinde de belirttiğimiz gibi, Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinde halkın sürece katılımı engellenmiş, projeye ilişkin akademik ve mesleki çevrelerce hazırlanan bilimsel raporlar göz ardı edilmiştir. Anayasamız, 2872 sayılı Çevre Yasamız ve uluslararası sözleşmeler uyarınca zorunlu olan “katılım ilkesini” yok sayılması dava konusu işlemi en baştan hukuka aykırı hale getirmektedir.

Kanal İstanbul Projesi, İstanbul’un yaşam destek sistemleri olan orman alanlarının, tarım ve mera alanlarının, su kaynakları ve havzalarının, doğal ve arkeolojik sit alanlarının, Önemli Bitki ve Önemli Kuş Alanlarının, yerleşme alanlarının, dünyada örneği nadir kalmış coğrafik varlıklardan olan Küçükçekmece Lagün ve Kumul alanlarının, kuş göç yollarının içinden geçerek bu alanların yok olmasına neden olacaktır.

Gerek inşaat, gerekse de işletme aşamasında doğuracağı etkiler dolayısıyla da bir bütün olarak denizlerin, boğazların, su ekosisteminin, endemik ve mutlak korunması gerekli türleri de içeren uluslararası öneme sahip flora ve fauna unsurlarının geri dönüşü olmayacak biçimde tahribine neden olacak bu proje açık biçimde çevreye ve insan hayatına zararlıdır.

Anayasa’ya, 2872 Sayılı Çevre Kanunu’na ve Uluslararası Sözleşmelere, kamu yararına, bilimsel-teknik gereklere, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına aykırı KANAL İSTANBUL ÇED OLUMLU KARARI ivedilikle iptal edilmelidir.

TMMOB olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bilime ve tekniğe aykırı, doğayı ve insan hayatını tehdit eden, toplumun genel çıkarına uygun olmayan tüm projelere karşı çıkmaya devam edeceğiz.

EMİN KORAMAZ

TMMOB YÖNETİM KURULU BAŞKANI

(19)

GÖRSEL BASIN

KANAL B-“GÜNE BAKIŞ” PROGRAMI

16 Aralık 2019 Pazartesi günü saat 9.15 de, Kanal B de Nebi ÖZDEMİR tarafından sunulan “Güne Bakış” adlı programın canlı yayın konuğu ODA Başkanımız Özden GÜNGÖR oldu.

Tutumlu olmanın, yatırım yapmanın ve yerli malı kullanmanın öneminin vurgulandığı Yerli Malı Haftası her sene 12-18 Aralık tarihlerinde kutlanmaktadır. Haftanın amacı, yerli tüketimin bilinçli olarak artmasını sağlamaktır. Bu kapsamda hazırlanan televizyon programında “Yerli Malı Haftası’nda yerli tarım ürünleri kullanıyor muyuz?” konusu ele alındı.

Başkanımız konuşmasında özetle:

“Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası”

kendi kendine yeten bir toplum olmadaki ilk adım olan yerli üretimin artırılması amacıyla düzenlenmiştir.

Benim çocukluğumuzda “yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı”

diyorduk ve yerli ürünleri tüketiyorduk.

Şimdi ise deterjandan sakıza, tarım ilaçlarından gübreye kadar neredeyse her ürünü yurt dışından ihraç ediyoruz.

Tarım ürünlerinde pazar payına baktığımızda tohum pazarının %51’i yerli firmaların elinde iken, %49’u yabancı ve yerli-yabancı ortaklı firmaların elindedir. Bu tablo çok uluslu yabancı firmaların tohum pazarımızda çok etkili olduklarını göstermektedir.

Tarım alanlarında çalışan işçilerin bile büyük bölümü Afganistanlı, Suriyeli… Biz Yerli Malı Haftası’nda neyi kutluyoruz! Öncelikle üretmemiz ve istihdamı artırmamız gerekiyor.

Türkiye’de bulunan 41 ziraat fakültesi her sene 5000 mezun veriyor. Bu meslektaşlarımızın büyük bir bölümü işe giremiyor. Sayın Cumhurbaşkanı

“Gıda güvenliği milli güvenlik kadar

önemli” demişti. Çok doğru söyledi, gıda güvenliği için meslektaşlarımızın istihdam edilmesi gerekiyor.

Üreticinin ürettiği ürünün kalitesine de önem vermeliyiz. Fakat söz ile icraatın farklı olduğunu görüyoruz. Bu konu bu kadar önemliyken iyi tarım uygulamaları kaldırıldı. Üç yıl üst üste uygulamayanların destekleri kesildi, organik tarımda fiyatlar düştü, tarım danışmanlarında sıkıntılar oldu.

Geçen yıl yani 2018`de Hollanda`nın tarım ihracatından elde ettiği gelir 110 milyar Dolar düzeyinde, Konya dan biraz büyük bir ülkeden bahsediyoruz.

Hollanda’nın bu başarısı, tarıma önem vermelerinden ve uzun vadeli hazırlanan tarım politikalarının bir sonucudur. Bizde ise 2006 yılında çıkarılan Tarım Yasası’na göre tarımsal desteklemeler için bütçeden ayrılacak kaynağın milli gelirin %1’inden az olamayacağı hükmü getirildi. Ancak, Tarımsal desteklemelerin 2007 yılından itibaren söz konusu yasaya uygun bir şekilde belirlenmesi gerekirken, verilen desteğin milli gelire oranı %0,4 ve

%0,6 aralığında kaldı, hiçbir zaman

%1 olmadı. 2007 yılından itibaren çiftçiye 317 milyar TL destek verilmesi gerekirken, 140 milyar verildi. Çiftçinin devletten 177 milyar alacağı vardır.

Tarım toprakları da yeterince korunmuyor. Son 16-17 yılda 26,5 milyon hektar olan tarım arazileri 23 milyon hektara, mera alanlarımız ise 16,5 milyon hektardan 11 milyon hektara düştü. Mera alanları azalınca da dolayısıyla et fiyatları yükseldi, ithalat arttı.

Uzmanlar Avrupa’da birinciyiz şeklinde açıklamalarda bulunuyor.

Biz ne de birinciyiz bunu sormak lazım. Avrupa çimento üretmiyor, biz üretip Avrupa’ya satıyoruz. Avrupa çimento üretemiyor mu sanıyorsunuz.

Üretmek istemiyor, çünkü çimento üretimi havayı kirletmekte, çıkan toz tarım ürünlerine yapışmakta ve insan sağlığını bozmaktadır. Biz Avrupa’nın çimento üretmek istememesi üzerine birinci sırada geliyoruz.

Buğday ülkesi Türkiye’nin çiftçisi buğday üretmiyor. TMO’ya yetki veriliyor, sürekli buğday ithal ediyoruz.

Türkiye 2018 yılında 5,8 milyon ton, 2019 yılında ise 7,6 milyon ton buğday ithal ederek, ithalat rekorları kırdı. Oysa 1990’lı yıllardan bu yana buğday üreticisinin emeğinin karşılığını alamadığı için terk ettiği 2,5 milyon hektarlık alan tekrar buğday üretiminde kullanılsa yaklaşık 6,8 milyon ton ilave buğday üretmek mümkün olabilecek ve ithalata gerek kalmayacaktır.

Girdi maliyetlerinin yüksekliği ve yeterince destek alamayan çiftçi kazanç elde edemediği için tarımdan-üretimden kopuyor. Çiftçi kayıt sistemindeki çiftçi sayısı 2002 yılında 2.8 milyon iken bugün 2.1 milyon kişiye düştü yani 700 bin kişi üretimden koptu” dedi.

KANAL B- “ BİZİM TOPRAKLAR”

PROGRAMI

Kanal B de yayınlanan “Bizim Topraklar” adlı programın sunucusu meslektaşımız Duygu SOLAKOĞLU SÖNMEZ 21 Aralık 2019 Cumartesi günü, Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR, II. Başkanımız Prof.Dr. Cem ÖZKAN ve Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Ahmet ÇOLAK ile röportaj yaptı.

Röportajda, “2019 yılı tarımın

değerlendirmesi ve 2020 yılına yönelik beklentilerimiz” ele alındı.

Kameraman Kadem ATAÇER

tarafından kayıt altına alınan program, 29 Aralık 2019 Pazar günü Kanal B de “Bizim Topraklar” programında yayınlandı.

KANAL B- “GÜNCEL” PROGRAMI Genel Başkanımız Özden GÜNGÖR, 2 Ocak 2020 Perşembe günü saat 16.30 da, Kanal B de Selim BAKAL tarafından hazırlanılıp sunulan

“Güncel” adlı programın canlı yayın konuğu oldu.

Referanslar

Benzer Belgeler

Madde 75- Genel kurul kararı ile birlik, birliğin gelişmesi, menfaatlerinin korunması, eğitim ve denetim konusunda hizmet verilmesi ve kooperatifçilik konularında tavsiyeler

Madde 68- Genel kurul görüşmeleri tutanağa bağlanır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcisi ile başkan, katip ve varsa oy tasnifçisi tarafından imzalanan

-Logo renkli Olursa Ahşap Üzeri Kompozit Levha -Logo Tek Renk Olursa Ahşap Üzeri Oyma Olacaktır.. -Tek Veya

Biberde pamuk yaprak kurduna karşı köşegenler yönünde yürüyerek 100 bitkide 1- 2 yeni açılmış yumurta paketi veya 4-5 larva görüldüğünde uygulama yapılır..

Tarım ve Orman Bakanlığı Bakan Yardımcımız Sayın Akif ÖZKALDI, Genel Müdürümüz Sayın Volkan Mutlu COŞKUN’u ziyaret ederek hayırlı olsun dileklerinde

İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü üst yönetimi tarafından belirlenen amaç, ilke ve talimatlara uygun olarak; hayvanların kimliklendirilmesi,

a) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 48. Maddesinde belirtilen genel ve özel şartlara sahip olmak. ç) Yükseköğrenim kurumlarının lisans programlarından;

maddesine değinilerek tüzel kişilere para cezası verildiği halde yeni düzenlemede bunun kaldırıldığı ve tüzel kişiler için güvenlik tedbirleri öngörüldüğü,