• Sonuç bulunamadı

T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI ALMAN DİLİ EĞİTİMİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "T.C. NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI ALMAN DİLİ EĞİTİMİ"

Copied!
120
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

      T.C.

NEVŞEHİR HACI BEKTAŞ VELİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

YABANCI DİLLER EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI ALMAN DİLİ EĞİTİMİ

İKİNCİ YABANCI DİL OLARAK ALMANCA ÖĞRETİMİNDE BİRİNCİ YABANCI DİL İNGİLİZCENİN KÖPRÜ DİL OLARAK KULLANILMASI

Yüksek Lisans Tezi

Tolga BAYTER

Danışman

Doç. Dr. Lokman TANRIKULU

Nevşehir Eylül 2021

(2)

BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK

Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve referans gösterdiğimi belirtirim.

Tezi Hazırlayan Tolga BAYTER

(3)

TEZ YAZIM KILAVUZUNA UYGUNLUK

“İkinci Yabancı Dil Olarak Almanca Öğretiminde Birinci Yabancı Dil İngilizcenin Köprü Dil Olarak Kullanılması” adlı Yüksek Lisans tezi, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Lisansüstü Tez Yazım Kılavuzu’na uygun olarak hazırlanmıştır.

Tezi Hazırlayan Danışman

Tolga BAYTER Doç. Dr. Lokman TANRIKULU

Yabancı Diller Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sevtap GUNAY KÖPRÜLÜ

İmza

(4)

6 KABUL VE ONAY SAYFASI

Doç. Dr. Lokman TANRIKULU danışmanlığında Tolga BAYTER tarafından hazırlanan “İkinci Yabancı Dil Olarak Almanca Öğretiminde Birinci Yabancı Dil İngilizcenin Köprü Dil Olarak Kullanılması adlı bu çalışma, jürimiz tarafından Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yabancı Diller Eğitimi Ana Bilim Dalı’nda Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

..…. /…... / .…..

JÜRİ İMZA

Danışman :………

………...

…...………

Üye :………

………...

…...………

Üye :………

………...

…...………

ONAY:

Bu tezin kabulü Enstitü Yönetim Kurulunun .….. /…... / …... tarih ve ... sayılı Kararı ile onaylanmıştır.

.…. /…... / …..

………

Enstitü Müdürü

(5)

vii TEŞEKKÜR

Bu çalışmaya başlamama ve bitirebilmeme birçok kişinin direk ya da dolaylı yoldan etkisi mevcuttur. Akademik bilgi ve kişiliği ile kendisini örnek aldığım ve desteğini hiçbir zaman benden esirgemeyen, yüksek lisans yapmam için beni teşvik edip yönlendiren hayat öğretmenim Babam Doç. Dr. Mustafa Bayter’e, yazdığım her bölümü

sıkılmadan okuyup düzeltmeler yaparak beni yönlendiren Annem Hacer Bayter’e, her ne kadar ayrı şehirlerde olsak da her daim desteğini hissettiğim Kardeşim Berk Bayter’e, engin bilgi ve tecrübeleriyle bana yeni ufuklar ve yollar açan, yüksek lisans eğitimim sırasında derslerinden fazlasıyla yararlandığım, öğretim vizyonumun değişmesini sağlayan, bu çalışma için fikirlerini benimle paylaşıp, yardımını benden esirgemeyen saygı değer Hocam Doç. Dr. Bahar İşigüzel’e, yüksek lisans eğitimime başlamama vesile olan ve bu çalışmanın ortaya çıkma süresince tecrübe ve bilgilerini benimle paylaşarak desteğini esirgemeyen önemli katkıları sebebiyle danışmanım saygı değer

Hocam Doç. Dr. Lokman Tanrıkulu’na teşekkürü borç bilir ve saygılarımı sunarım. Bu çalışmanın hazırlık sürecinde maddi ve manevi desteğini hiçbir zaman esirgemeyen ve her türlü fedakârlığı gösteren Eşim Türkan Akçalar Bayter’e, gözlerini dünyaya açtığından beri hayatımızın tüm anlamını değiştiren, yaşama sevincimiz olan Oğlum

Kartal Kerem Bayter’e sonsuz sevgilerimle…

Tolga BAYTER

(6)

v

İKİNCİ YABANCI DİL OLARAK ALMANCA ÖĞRETİMİNDE BİRİNCİ YABANCI DİL İNGİLİZCENİN KÖPRÜ DİL OLARAK

KULLANILMASI Tolga BAYTER

Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Yabancı Diller Eğitimi Ana Bilim Dalı, Alman Dili Eğitimi

Yüksek Lisans, Eylül 2021

Danışman: Doç. Dr. Lokman TANRIKULU ÖZET

Yeni bir dil öğrenmek, bilinmeyene yelken açmak demektir. Goethe, “bir yabancı dili bilmeyen, kendi dilini de tam olarak bilemez” derken insanların yeni diller öğrenmesinin gerekliliğine vurgu yapmıştır. Çünkü kişi yabancı dil öğrenimi sırasında öğrendiklerini ana dili ile mukayese eder ve ancak bazı durumlarda öğrenilen dildeki bir terim ana dilde karşılık bulamayabilir. Böyle durumlarda bu defa önceden öğrenilen yabancı dil ile mukayese eder ve burada bir karşılık bulabildiğinde iki yabancı dil arasında bir köprü kurmuş olur. Bu durum da sonradan öğrenilen yabancı dil için bir avantaj sağlayabilir. Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de birinci yabancı dil

İngilizcedir. Diğer diller ise kişisel istek ya da zorunluluktan dolayı ikinci yabancı dil olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde, uzun zamandır yapılmış olan yatırımlar, s

anayi ve ekonominin diğer alanlarındaki gelişmeler ve ülke olarak ikili ilişkilerin çok eskiye dayanması nedeniyle Almanya ve Almancaya olan ilgi giderek artmaktadır.

Almancanın önemli olmasının sebebi sadece ikili ilişkilerin iyi olması veya Almanya’nın ekonomik gücünden dolayı değildir. Aynı zamanda Avrupa’da en çok konuşulan ana dil olması da Almancayı ikinci yabancı dil olarak öğrenme konusunda diğer dillerden bir adım öne taşımıştır. Kişi ilk defa yeni bir dil öğrenirken bazı tecrübeler edinir ve kendince stratejiler geliştirir. Sonrasında öğrenilen yabancı diller içinse bu tecrübe ve stratejileri kullanmak kişiye birçok avantaj sağlar. Bazen öğrenilen diller birbirinden çok farklı yapılara sahip ise bu strateji ve tecrübeler pek işe yaramayabilir, ama birinci yabancı dili İngilizce olan kişi, ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenmeye çalıştığında, İngilizceden edindiği bilgi birikimini, tecrübesini ve stratejilerini rahatlıkla kullanabileceği ortamlar yakalayabilir. Bunun sebebi ise

İngilizce ve Almancanın aynı dil ailesinde bulunması ve bundan dolayı birçok ortak noktaya sahip olmasıdır. Nitel bir araştırma olan bu çalışmada doküman analizi ve tarama tekniğinden yararlanılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2018 yılında yayımlamış olduğu “Almanca Dersi Öğretim Programı” temel alınarak, bu çalışma için daha önceden bu alanda yapılmış çalışmalar incelenmiş ve bu çalışmalardan yararlanılarak, İngilizcenin Almanca için köprü dil olarak kullanılabileceği ya da kullanılamayacağı alanlar verilen örneklerle gösterilmeye çalışılmıştır.

 

Anahtar Kelimeler: Almanca, İngilizce, ikinci yabancı dil, dil öğrenmek, yabancı dil, köprü dil. 

(7)

vi

USING THE FIRST FOREIGN LANGUAGE ENGLISH AS A BRIDGE LANGUAGE IN TEACHING SECOND FOREIGN

LANGUAGE GERMAN Tolga BAYTER

Nevşehir Hacı Bektaş Veli University, Institute of Social Sciences Department of Foreign Languages Education, German

Language Education M.A September 2021

Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Lokman TANRIKULU ABSTRACT

  Learning a new language means sailing into the unknown. Goethe emphasized the need for people to learn new languages when he said that "he who does not know a foreign language cannot know his own language well". Because a person compares what he has learned during foreign language learning with his mother tongue, and only in some cases a term in the learned language may not find a correspondence in the mother tongue. In such cases, this time it compares with the previously learned foreign language, and when it finds an answer here, it builds a bridge between the two foreign languages. This situation can provide an advantage for the foreign language learned later. As in many countries, the first foreign language in Turkey is English. Other languages are considered as a second foreign language due to personal desire or necessity. In our country, the interest in Germany and German is gradually increasing due to the investments made for a long time, the developments in the industry and other fields of the economy, and the fact that the bilateral relations as a country go back a long time.

The reason why German is important is not only because of good bilateral relations or Germany's economic power. At the same time, being the most spoken mother tongue in Europe has taken German one step ahead of other languages in learning as a second foreign language. While learning a new language for the first time, a person gains some experiences and develops strategies on his/her own. For foreign languages learned afterwards, using these experiences and strategies provides many advantages to the person. Sometimes, these strategies and experiences may not work well if the languages learned have very different structures from each other, but when a person whose first foreign language is English tries to learn German as a second foreign language, they can find environments where they can easily use the knowledge, experience and strategies they have gained from English. The reason for this is that English and German are in the same language family and therefore have many common points. In this study, which is a qualitative research, document analysis and scanning technique were used. Based on the "German Course Curriculum" published by the Ministry of National Education in 2018, previous studies in this field were examined for this study, and by making use of these studies, the areas where English could or could not be used as a bridge language for German were tried to be shown with examples.

Key Words: German, English, foreign language, language acquisition, language, bridge language

(8)

vii İÇİNDEKİLER

Sayfa No.

BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK ... i

TEZ YAZIM KILAVUZUNA UYGUNLUK ... ii

KABUL VE ONAY SAYFASI ... iii

TEŞEKKÜR ... iv

ÖZET ... v

ABSTRACT ... vi

İÇİNDEKİLER ... vii

KISALMALAR ... x

TABLOLAR LİSTESİ ... xi

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM PROBLEMİN DURUMU 1.1. Problem Cümlesi ... 8

1.2. Alt Problemler ... 8

1.3. Araştırmanın Amacı ... 9

1.4. Araştırmanın Önemi ..………9

1.5. Araştırmanın Yöntemi ………...9

1.6. Sınırlılıklar ……….9

İKİNCİ BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE 2. İlgili Araştırmalar ... 10

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ALMANCA ÖĞRETİMİNDE İNGİLİZCENİN KÖPRÜ DİL OLARAK KULLANILABİLECEĞİ VE KULLANILAMAYACAĞI YAPILAR 3.1. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi ... 19

3.1.1.Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 1. Ünite ... 19

3.1.1.1. Alfabe ... 21

3.1.1.2. Zamirler ... 21

3.1.1.3. Olmak Fiili ... 24

(9)

viii

3.1.1.4. Fiil Çekimi ... 25

3.1.1.5. Beş N Bir K ... 28

3.1.1.6. Evet – Hayır Sorusu ... 29

3.1.1.7. “ve” Bağlacı ... 30

3.1.1.8. 20’ye Kadar Sayılar ... 31

3.1.2. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 2. Ünite ... 33

3.1.2.1. İsimlerde Tanımlılık ... 33

3.1.2.2. İsimlerin Çoğul Yapımı ... 35

3.1.2.3. “Hoşlanmak” Tarz Fiili ... 35

3.1.2.4. Sıfatlar ... 36

3.1.2.5. Renkler ... 37

3.1.2.6. Tekil İyelik Zamirleri ... 39

3.1.2.7. Sahip Olmak Fiili ... 40

3.1.2.8. Günler ... 40

3.1.2.9. İlgeç 1 ... 41

3.1.3. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 3. Ünite ... 42

3.1.3.1. Aile Bireyleri ... 42

3.1.3.2. İsmin –i Hali ... 43

3.1.3.3. 20’den Sonraki Sayılar ... 44

3.1.3.4. Sahiplik Eki –s ... 45

3.1.3.5. Çoğul İyelik Zamirleri ... 45

3.1.4. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 4. Ünite ... 45

3.1.4.1. Saatler ... 46

3.1.4.2. İlgeç 2 ... 47

3.1.4.3. “Zorunda Olmak” Tarz Fiili ... 47

3.1.4.4. ya da”, “veya” Bağlarçları ... 48

3.1.4.5. İlgeç 3 ... 49

3.1.4.6. Düzensiz Fiiler ... 49

3.1.4.7. Özel Fiil ... 50

3.1.5. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 5. Ünite ... 50

3.1.5.1. “ne kadar” Sorusu ... 51

3.1.5.2. “ama” Bağlacı ... 52

3.1.6. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 6. Ünite ... 52

3.1.6.1. “istemek” Tarz Fiili ... 53

3.1.6.2. Zaman İlgeçleri ... 54

3.1.6.3. Sıralama Sayıları ... 55

3.1.7. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 7. Ünite ... 56

3.1.7.1. “yapabilmek” Tarz Fiili ... 56

3.1.7.2. Zaman Zarfı ... 57

(10)

ix

3.1.8. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 8. Ünite ... 58

3.1.8.1. İlgeç 4 ... 58

3.1.8.2. “izni olmak” Tarz Fiili ... 59

3.2. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi ... 60

3.2.1. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 1. Ünite ... 60

3.2.1.1. Birleşik Ad ... 60

3.2.1.2. Ayrılabilen Fiiler ... 61

3.2.1.3. İsmin –e Hali ... 62

3.2.2. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 2. Ünite ... 63

3.2.2.1. Dönüşlü Fiiller ... 64

3.2.2.2. Emir Kipi ... 65

3.2.2.3. “meli, malı” Tarz Fiili ... 66

3.2.2.4. –miş’li Geçmiş Zamanda “olmak” ve “sahip olmak” Filleri ... 67

3.2.3. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 3. Ünite ... 68

3.2.3.1. İsmi –e Haline Çeviren Fiiller ... 69

3.2.3.2. Şahıs Zamirlerinin –e Hali ... 69

3.2.3.3. Sıfat Çekimi ... 70

3.2.4. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 4. Ünite ... 71

3.2.4.1. “var” Kalıbı ... 72

3.2.4.2. Hava Durumu ... 73

3.2.5. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 5. Ünite ... 73

3.2.6. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 6. Ünite ... 75

3.2.6.1. İyelik Zamirlerinin –i Hali ... 76

3.2.6.2. Geçmiş Zaman ... 76

3.2.7. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 7. Ünite ... 77

3.2.7.1. İyelik Zamirlerinin –e Hali ... 78

3.2.7.2. Yol Tarifi ... 79

3.2.8. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.2 Seviyesi 8. Ünite ... 79

3.2.8.1. Şahıs Zamirlerinin –i Hali ... 80

3.2.8.2. Zaman Sırası ... 81

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM BULGULAR SONUÇ ve ÖNERİLER ... 93

KAYNAKÇA ... 101

ÖZ GEÇMİŞ ……….…….110

(11)

x KISALTMALAR

L1 = Ana Dili

L2 = Birinci Yabancı Dil L3 = İkinci Yabancı Dil MEB = Milli Eğitim Bakanlığı

(12)

xi TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Dil Seviyerleri ve Sınıflar ... 18

Tablo 2. Dil Seviyeleri ve Ders Planları ... 18

Tablo 3. A1.1 Ünite 1 Kişi Hakkında Bilgiler ... 19

Tablo 4. A1.1 Ünite 2 Okul ... 32

Tablo 5. A1.1 Ünite 3 Birlik ... 41

Tablo 6. A1.1 Ünite 4 Günlük Hayat ... 45

Tablo 7. A1.1 Ünite 5 Yemek ve İçmek ... 51

Tablo 8. A1.1 Ünite 6 Özel Gün ... 52

Tablo 9. A1.1 Ünite 7 Boş Vakit Aktiviteleri ... 56

Tablo 10. A1.1 Ünite 8 Alışveriş Merkezinde ... 58

Tablo 11. A1.2 Ünite 1 Konaklama ... 60

Tablo 12. A1.2 Ünite 2 Sağlık ... 63

Tablo 13. A1.2 Ünite 3 Alışveriş Merkezinde ... 68

Tablo 14. A1.2 Ünite 4 Tatil ve Seyahat ... 71

Tablo 15. A1.2 Ünite 5 Yeni Şehir, Yeni Okul ... 73

Tablo 16. A1.2 Ünite 6 Gelenekler ... 75

Tablo 17. A1.2 Ünite 7 Ülkerler ve Şehirler ... 77

Tablo 18. A1.2 Ünite Yemek ve İçmek ... 79

(13)

1 GİRİŞ

“Bir yabancı dili bilmeyen, kendi dilini de tam olarak bilemez” Goethe.

Dil, kültürün sembolik sunumudur (Mahadi ve Jafari, 2012). Dil, oldukça çok yönlü, değişik açılardan bakınca çok farklı nitelikleri ortaya çıkan, gizemini bu gün de tam olarak çözemediğimiz büyülü bir varlıktır (Gül ve Soysal, 2009). Dil, insan olmanın temel şartıdır ve insan ile hayvan arasındaki farkı gösteren en önemli ayırt edicidir (Gül ve Soysal, 2009).

Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç, kendine özgü kural ve yasaları olan ancak bu kural ve yasalar çerçevesinde gelişebilen canlı bir varlık; temeli bilinmeyen zamanlarda atılmış bir gizli antlaşmalar sistemi, seslerden örülmüş, toplumsal bir kurumdur (Engin, 1977).

Dil, insan deneyiminin, topluluktan topluluğa değişen biçimlerde, anlamsal bir içerikle sessel bir anlatım kapsayan birimlere, başka bir deyişle, anlam birimlerine ayrıştırılmasını sağlayan bir bildirişim aracıdır (Vardar,1991).

Dil, insanın daha özel bağlamda; duygunun, düşüncenin, bakış açılarının, yaşam biçimlerinin en genel anlamıyla bireylerin sahip olduğu hayat tezahürlerinin belli bir cisme bürünerek görünürlük kazanmasını sağlayan önemli bir araçtır (Göçer, 2012).

Dil, insanların birbiriyle doğrudan iletişim kurabilmeleri için başvurdukları sözlü ve yazılı araçtır (Şavlı ve Kalafat, 2014). Dil, en yalın şekliyle insanlar arasında kurulan iletişim köprüsü olarak tanımlanabilir (Dellal ve Günak, 2009).

Görüldüğü gibi “dil” için birbirinden farklı ama yolun sonunda aynı yere varan birçok tanım mevcuttur. Dil, bizi biz yapan özelliklerin en başında gelmektedir. İnsan konuşabilen bir varlıktır. İnsanlığın var olduğu ilk andan itibaren karşı taraf ile iletişime geçme çabası ve hevesi vardır. Haidegger’e göre dil, insanın evidir. Her insan evini olabildiğince korumak, kollamak ister. Toplumlar da dillerini yaşatabilmek için

(14)

2 ellerinden geleni yapmaktadır. Çünkü kullanılmayan dil bir gün mutlaka yok olma kaderini yaşamaktadır. Canlı bir organizma olan dil, ancak kullanıldığı sürece gelişebilmektedir (Çelebi, 2006).

Phillip Lieberman, uzun yıllar konuşmanın kökenini incelemiş ve bu incelemesini dilin evrimine ilişkin varsayımlar oluşturmak için kullanmıştır. Liebermann’a göre konuşma, yaklaşık 150000 yıl önce insanlarda gırtlağın boğaz içinde daha aşağı pozisyon almasıyla gelişmiştir.

Küreselleşme ve ülkelerin birbirleriyle daha çok yakınlaşması sonucunda yabancı dil öğrenme artık günümüzde istekten çok ihtiyaca dönüşmüştür. Bunun sebepleri ise, kişi yabancı bir ülkede öğrenim görmek isteyebilir, yabancı bir ülkeye taşınmak isteyebilir ya da kişinin ülkesi fazlasıyla göç alıyordur ve bu kişilerle iletişim kurmak isteyebilir, kendi gelişimi için yabancı dil kurslarına gidiyor olabilir, uluslararası ilişkileri olan bir iş dalında çalışıyor olabilir. Ayrıca bunların dışında da ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda artık bir tane yabancı dilin yetmediği, ikinci, üçüncü hatta dördüncü yabancı dili öğrenip kullandığı görülmektedir. Boeckman, kişinin ilk edindiği ana dili (Muttersprache) L1 olarak, birinci yabancı dil, öğrenilen ikinci dili (Zweitesprache) L2 olarak, edinilen üçüncü dil, ikinci yabancı dili (Drittesprache / Tertiärsprache) L3 olarak gruplara ayırmıştır (Boeckman, 2010). (bunu dip not ver ) Bu tezde tez boyunca L1 Ana dili Türkçe, L2 İngilizce birinci yabancı dil, L3 Almanca ikinci yabancı dil olarak kısaltma olarak belirlenmiştir.

Dil öğrenmek, gerçekten ciddi bir iştir (Yolcu, 2002). Bir çocuk uygun ortam sağlandığında aynı anda birçok dili öğrenebilir (Arslan, 2009). Dil öğrenimi geçmişten günümüze en önemli konuların başında gelmektedir. İnsan var olmasıyla öncelikle çevresindeki insanlarla iletişim kurmak için ana dilini öğrenmek zorunda kalmış ve sonrasında ise farklı insanlarla tanışmak ve iletişim kurmak için farklı diller öğrenme ihtiyacı duymuştur (Özer ve Korkmaz, 2016).

Tüm dünya ülkelerinde yabancı dil bilme ve öğrenmenin önemi toplumsal ve kültürel değişmeler ve uygulamalara dayalı ilerlemeler karşısında giderek daha büyük önem kazanmakta, ülkeler arasında kültür alışverişi ve çeşitli alanlarda işbirliği olanaklarının artmasıyla yabancı dil öğrenme etkinlikleri daha da zorlu bir gereksinim durumuna gelmektedir (Sözer, 1984).

(15)

3 Yabancı dil bilme gereksinimi toplumlararası ilişkilerin yoğunluk kazanması ve kitle iletişim araçlarının gelişmesine paralel olarak artış göstermekte ve dün olduğu gibi bugün de güncelliğini korumaktadır (Yaşar, 1992).

Artık bir yabancı dilin yeterli olmadığı günümüzde, entelektüel bir meslekleşmeye doğru gidildiği görülmekte olup, bilgisayar ve yabancı dil bilmek çağa yetişmek, onu yakalayabilmek için olmazsa olmaz koşuttur (Çelebi, 2006).

Yabancı dil bilme, her şeyden önce yaratıcılığın gelişmesine ve dünyayı farklı bakış açılarından görmeye yardımcı olur. Kişiliği geliştirir, zenginleştirir, farklı olana karşı hoşgörü ve saygı gibi olumlu insancıl özelliklerin gelişmesine zemin hazırlar (Dellal ve Günak 2009).

Yabancı dil eğitiminin temel amacı, öğrencinin dilini öğrendiği ülkede en azından günlük yaşamını sürdürebilecek düzeyde olmasını ve böylece toplumların birbirlerini daha iyi anlamalarını ve daha sağlıklı iletişim kurmalarını sağlamaktır (Aydoğdu, 2009).

Yabancı bir dilin insanlar tarafından çeşitli nedenlerle öğrenilmesi oldukça eskiye dayanmaktadır (Tanrıkulu ve Çiftçi, 2019). Yaşamımızı kolaylaştıracak ve oldukça geniş ufuklar sağlayacak onca sebep varken neden yabancı dil öğrenmeyelim?

Kuşkusuz ki günümüz dünya koşullarında bunu istemeyecek kişi çok azdır (Anşin, 2006).

Yeni bir dil öğrenmek bilinmeyen bir rotaya yelken açmak demektir. İtalyanlar, “her bir dil, yeni bir penceredir. İnsanlar sürekli yeni pencerelerden bakmalı ve kendilerini geliştirmelidir,” der. Biz ise, “bir dil bir insan, iki dil iki insan,” deriz. Birbirlerine uzak mesafelerde olan bu iki toplum, bu sözleriyle dil öğrenmenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamışlardır. Yaşadığımız şu günlerde bir veya birkaç dil öğrenmek yazılı olmayan bir kural haline gelmiştir. Sadece ülkemiz için bunu söylemek yanlış olur, aynı zamanda tüm dünyada milyonlarca insan yabancı dil öğrenmek için fazlasıyla maddi güç, enerji ve vakit harcamaktadır. Yabancı dil eğitimi, zaman isteyen, kendi içinde zorlukları olan bir süreçtir. Yabancı dil öğrenmenin temel nedenleri bireylere göre değişen özel amaçlar, farklı kültürlere duyulan ilgi, hedef toplum içerisinde sürekli veya geçici olarak yaşamanın doğurduğu bir gereklilik, mesleki yaşam içerisinde ilerleme isteği ve okul müfredatlarına bağlı olarak öğrenme zorunluluğu olarak sınırlanmaktadır (Harmer, 1991).

(16)

4 Yabancı dil öğrenen bir bireyin her daim beklentileri olur. Aydın ve Sezgin’e göre, öğrencilerin hedef dilde iletişim ve etkileşim becerilerini edinmesi, temel beceriler olarak sıralanan dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerinde hedeflenen bir düzeye ulaşması ve hedef dilin yapısı, telaffuzu ve sözcük bilgilerini öğrenmiş olmaları beklenmektedir (Aydın ve Sezgin, 2008).

Türk toplumu yabancı dil öğrenme isteğini her zaman duymuş ve eğitim programları içinde ona gereken önemin verilmesini ilgi ve istekle karşılaşmıştır (Yaşar, 1992). Son dönemlerde ülkemizde yabancı dil öğrenimine yapılan yatırım, hem kişisel hem de kurumsal olarak gittikçe artmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı da bu konuda kendi üstüne düşen görevi yerine getirmek adına devlet okullarında çocukların yabancı dil ile tanışmalarını ilkokul dördüncü sınıftan, ilkokul ikinci sınıfa çekmiştir (Müfredat, 2013).

2012 -2013 eğitim yılı itibariyle, kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen ve zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun ile birlikte, yeni eğitim öğretim düzenlemesine gidilmiştir. Buna göre, birinci yabancı dil öğrenme yaşı geriye çekilmiştir. Böylece İngilizce öğrenimi, ilkokul ikinci 2.sınıftan başlayarak ve 2. Kademe olan ortaokulda ise, ikinci yabancı dil, seçmeli ders olarak seçilebilmektedir (Akıllılar, 2012). Son yıllarda ilköğretimin kesintisiz sekiz yıla çıkarılması çerçevesinde dördüncü sınıftan başlayarak çocuklara dil dersi uygulamasına geçilmiştir (Anşin, 2006). Bu durum özel okullarda biraz daha farklılık gösterebiliyor. Özel okullar yabancı dil ile tanışma yaşını çok erken yaşlarda yapabiliyor. Hatta okul öncesi yaş gruplarında hem ana dili öğretmeni hem de özel okulun öğretmek istediği birinci yabancı dil için (İngilizce, Fransızca, Almanca, İtalyanca, Rusça, İspanyolca vs.) bir öğretmen ile çift öğretmenli bir sistem kullanabiliyor. Buradaki amaç hedef dildeki öğretmenin hiçbir şekilde ana dilinde konuşmayıp çocukları sürekli hedef dile maruz bırakarak öğretmesidir. Çocuklar büyüyüp hem ana dilinde L1, hem de birinci yabancı dili L2’de belli bir seviyeye geldikten sonra ikinci yabancı dil L3 için hazır bir hale gelip, yeni dili öğrenmeye başlıyor.

Sadece okul çağındaki çocuklar değil, genel anlamda yabancı dil öğrenmek isteyen kişiler için, her yeni bir dil kendi sürecini ve zorluklarını da yanında getirir. Ama yeni bir yabancı dili öğrenen kişi daha önceden öğrenmiş olduğu yabancı dile yakın başka bir yabancı dil öğreniyorsa, ikinci kez aynı zorlu süreci yaşamamak için bir önceki yabancı dilden edindiği tecrübeyi bir sonra ki için rahatlıkla kullanabilir. Yani daha önce öğrenilen yabancı dil veya diller bu süreçte sonradan öğrenilecek olan yabancı dile veya

(17)

5 dillere ışık tutabilir ve bilinmeyeni bilinir gösterebilir. Bu durumda ikinci yabancı dil L3 öğretmeni, L3 öğretimi ve anlatımı sırasında ana dili L1 yerine birinci yabancı dil L2’yi kullanırsa öğrenen kişi için ikinci yabancı dil L3 öğrenimi daha verimli olabilir.

Yabancı dil eğitimi, sabır isteyen ve pek çok zorlukları olan bir eğitimdir(Yolcu, 2002).

Yabancı dili öğrenen kişi, yabancı dili sırf öğrenmek için hareket ederse öğrenme veriminde sıkıntı olabilir. Çünkü öğrenen kişi neyi, ne için öğrendiğini ve nerede, nasıl kullanacağını bilmeden öğrenirse o yabancı dil hiçbir işe yaramaz ve unutulmaya mahkûmdur. Ama bunun tam tersi bir durumda yabancı dili ne için öğrendiğini bilen kişi diğer sorulara da cevap verir ve verimli bir öğrenim gerçekleştirerek öğrendiği yabancı dili rahatlıkla kullanabilir. Bu nokta eğer varsa öğrenilen birinci yabancı dil yani L2, öğrenilecek diğer yabancı diller için büyük önem arz etmektedir. Yeni öğrenilen bir yabancı dil için, daha önceden öğrenilmiş bir yabancı dil varsa ve birinci yabancı dili, ikinci yabancı dil öğrenimi için kullanabiliyorsak, birinci yabancı dile köprü dil denir.

Türkiye’de de Almanya ile olan tarihsel ikili ilişkimizin dışında, Almanya’nın son dönemlerde ekonomik ve siyasi yükselişinden dolayı, Almanca öğrenme ilgisi giderek artmaktadır. Bundan dolayı insanlar küresel dil olan İngilizceden sonra ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenmeye yönelmiş durumdadırlar. Yabancı dil öğreniminde sadece kişisel çabaların olmadığı ülkemizde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yabancı dil öğrenimine yaptığı yatırımlar ve müfredat değişiklikleri sonrasında milli eğitime bağlı devlet liselerinde ikinci yabancı dil L3 olarak Almanca ’ya karar verilmiştir. İkinci yabancı dil L3 Almanca öğretiminde, ana dilimiz L1 Türkçeyi direk kullanmak yerine, birinci yabancı dil L2 olan İngilizceyi kullanmak çok daha mantıklı olacaktır. Çünkü Türkçe ile Almanca arasında herhangi bir dil akrabalığı yoktur (Tanrıkulu ve Bayter, 2020). Bu durumda aralarında yapısal, dil bilgisel düzen ve fonetik farkı olan bir dili yardımcı seçmek pek de mantıklı olmayacaktır. Bunun yerine birbirine yakın hatta aynı dil ailesinden olan birinci yabancı dil L2 İngilizceyi kullanmak, ikinci yabancı dil L3 Almanca öğretimi için çok büyük fayda sağlayacaktır. Almanca ve İngilizce aynı dil ailesinden, Hint – Avrupa Dil ailesinin Avrupa kolunun, Germen dillerinin dört üyesinden ikisidir (Akar, 2005). İkinci yabancı dil L3 Almanca öğretiminde, birinci yabancı dil L2 İngilizce köprü dil olarak kullanıldığında sadece Almanca için faydalı bir durum olmayacaktır. Öğrenci L2 İngilizcesini de daha da pekiştirme fırsatı bulmuş olacaktır. İkinci yabancı dil öğretim evresinde ise, öğrenciye ders; ana dili yerine ilk

(18)

6 öğrenilen yabancı dil ile köprü kurularak anlatılır ve böylece öğrencinin hem birinci yabancı dili pekiştirilmiş hem de ikinci yabancı dil öğretimi daha kolay bir süreç olarak gerçekleştirilmiş olur (Tanrıkulu ve Bayter, 2020).

Birinci yabancı dil L2 İngilizce ve ikinci yabancı dil L3 Almancanın ortak noktalarının olması yanında birçok faydalanabileceği alanı da oluşturmaktadır. Örneğin:

Motivasyon, öğrenme ile doğrudan bağlantılı bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

Çünkü öğrenme bilinçli ve kasıtlı bir çabayı gerektiren bir süreç olarak tanımlanmaktadır (Stipek, 1988; Niederhauser, 1997). Her yabancı dil öğrenimi motivasyon olgusunu da yanında getirir. Çünkü dil öğreniminde motivasyon, olmazsa olmazdır. Bu bağlamda L2 ve L3 birbirine ne kadar yakın diller olursa, L2 den kazanılan motivasyon L3 için de kolaylıkla ortaya çıkabilir. Yabancı dil öğrenen kişi birinci yabancı dil L2 İngilizce öğreniminde sahip olduğu motivasyonu ikinci yabancı dil L3 Almanca için de rahatlıkla kullanabilir.

Başka bir tanım ile üstbiliş, kişinin hâlihazırda bildiklerini değerlendirmesi, belli bir durumda stratejik bilgisini etkili ve eksiksiz bir biçimde nasıl uygulayacağıyla beraber öğrenme görevinin gerektirdiği bilgi ve yeteneklerin doğru algılanması olarak tanımlanabilir (Taylor, 1999). L2’si İngilizce olan biri L3 için eğer Almanca öğreniyorsa, bu iki yabancı dilin ortak noktalarının çok olmasından dolayı öğrenen kişi L2 İngilizce sayesinde L3 Almanca için üstbilişe sahip olacağından öğrenim hızı artabilir.

Yabancı dil öğrenme sürecinde çeviri kaçınılmazdır. Öğrenci ister istemez çeviriye başvurur (Oğuz, 2014). Her öğrenilen yabancı dil için de bu geçerlidir. Yeni bir dil öğrenen kişi, öğrendiği dildeki kavramın, cümlenin ya da terimin kendi dilindeki karşılığını arar ve bir şekilde buna ulaşır. L2’si İngilizce olan birisi L3 Almanca öğreniyorsa bunu yaparken de kolaylık yaşayacaktır. Çünkü L2 İngilizcedeki cümle düzeni ile L3 Almancanın cümle düzeni aynı olduğu için çeviri yaparken pek sıkıntı yaşamayacaktır. Hatta iyi bir L2 İngilizcesi olan kişi bazen ana dilini aradan çıkarıp çeviriyi L2 İngilizce ile L3 Almanca arasında rahatlıkla yapabilir.

   

 

(19)

7  

     

BİRİNCİ BÖLÜM PROBLEM DURUMU

Günümüz dünyasında teknolojiyle birlikte küreselleşmek artık daha hızlı ve kolay olmaya başlamıştır. Bu durumda kişinin yeni diller öğrenme gereksinimini ortaya çıkarmaktadır. Çünkü her gün gelişen bir dünyayı takip etmek sadece ana dili ile mümkün değildir. Dolayısıyla insanlar yeni diller öğrenme eğilimine girmektedirler.

Yeni bir dil öğrenimi sadece küreselleşen dünyayı takip etmek için değil kendi kişisel gelişimi ya da eğitim – öğretim dönemlerinde bize sunulan imkânlarla da pekişmektedir.

Türkiye’de yabancı dil denilince akla her zaman birinci sırada İngilizce gelmektedir.

Bunun da sebeplerinden biri İngilizcenin tüm dünyaca küresel bir dil olarak kabul edilmesidir. Diğer bir sebebi ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlı devlet ya da özel okullarda verilen eğitim doğrultusunda erken yaşta yabancı dil olarak İngilizcenin öğretilme eğilimidir. İngilizce dışında öğretilmek istenen diğer yabancı diller ise maalesef İngilizce kadar önemsenmemektedir. Bunu da yine Milli Eğitim’e bağlı okulların müfredatları incelendiğinde görmek mümkündür.

İngilizce için verilmiş ders saatler ile diğer yabancı diller için verilmiş ders saatleri arasında bir hayli fark mevcuttur. İngilizcenin diğer yabancı dillere göre daha fazla ders saati olması, diğer diller için dezavantaj gibi görülmektedir. Çünkü yabancı bir dilin tam öğrenilebilmesi için dört temel beceriye bir hayli zaman harcanması gerekmektedir.

İngilizcenin ardından öğretilmek istenen yabancı diller içinse verilen ders saati açısından dört temel beceriye İngilizcede olduğu gibi yoğunlaşmak mümkün değildir.

Dolayısıyla ders saatleri açısından dezavantajlı bir durumda olan ikinci, üçüncü hatta belki diğer yabancı dil öğretmenleri kendi dersleri için birinci yabancı dil İngilizceden yararlandıkları takdir de bu dezavantajı avantaja geçirebilmeleri mümkün olabilir.

Özellikle birinci yabancı dil İngilizce ile aynı dil ailesinden gelen herhangi bir yabancı dil öğretilmek isteniyorsa bu durum çok kolay olacaktır.

(20)

8 Almanca ve İngilizce bulunmuş oldukları dil ailesi bakımından birer kardeş dil olarak kabul edile bilinir. Her dilin kendine ait bir karakteri, dinamiği olsa da bu kardeş iki dil birçok ortak noktada (alfabe, üçüncü tekil kişi, aile bireyleri, renkler, günler vb.) buluşmaktadır. Bu ortak noktaları birinci yabancı dil İngilizceyi köprü dil olarak ikinci yabancı dil Almanca öğretimi sırasında kullanmak, Almanca öğretiminde hem zaman açısından yarar sağlaya bilir, hem de ders verimini daha kolaylaştıra bilir. Ama bunun yerine ülkemizde ikinci yabancı dil Almanca öğretimi yapılırken bu ortak noktalar göz ardı edilip birinci yabancı dil İngilizceden yardım alınmadan, ikinci yabancı dil Almancayı “direkte Methode” yani direk öğretim yöntemi kullanımı söz konusudur. Bu durumda ikinci yabancı dil öğrenimi açısından sürekli birinci yabancı dil İngilizcenin çok geride kalınmasına sebep olmaktadır.

MEB’e bağlı devlet okullarında bir öğrenci ilkokul ikinci sınıfta İngilizce ile tanışıp, ortaokul ve lisede İngilizce öğrenimine devam etmektedir. Ama Almanca öğrenimi ise lisede başlamakta ve ders saati birinci yabancı dil İngilizceye göre çok daha azdır.

Dolayısıyla ikinci yabancı dil Almanca için hedeflenen dil seviyesi A1 veya A2’dir (Almanca Dersi Öğretim Programı, 2018). Ama birinci yabancı dil İngilizce için daha üst dil seviyeleri hedeflenmektedir.

1.1 Problem Cümlesi

İkinci yabancı dil Almanca öğretiminde, birinci yabancı dil İngilizce ‘den hangi konuda nasıl faydalanılır ya da nasıl faydanılamaz?

1.2 Alt Problemler

a) Alanyazında yeteri kadar çalışma olmaması,

b) İkinci yabancı dil olarak Almanca öğretimi sırasında birinci yabancı dil İngilizceden nasıl yararlanılabileceğini anlatan herhangi bir ders kitabının olmaması,

c) Bir Almanca öğretmeninin üniversite eğitimi sırasında bu durum ile ilgili herhangi bir ders almaması veya bu şekilde yetiştirilmemesi,

d) İkinci yabancı dil Almanca öğretimi sırasında birinci yabancı dil İngilizceden yararlanılarak ders anlatılmaması,

(21)

9 e) Almanca öğretmenlerinin öğretimi sırasında İngilizceyi nerede ve nasıl köprü dil

olarak kullanılacağını bilmemesi,

1.3 Araştırmanın Amacı

Bu araştırmada, birinci yabancı dili L2 İngilizce olan bir bireyin, ikinci yabancı dil L3 Almanca öğrenimi için, L2 İngilizceden edindiği bilgi, beceri, tecrübe ve stratejileri L3 Almanca öğrenimi sırasında köprü dil olarak kullanabileceği alanlar incelenerek değerlendirilmesine ve aralarındaki ilişkinin tespit edilmesine çalışılmıştır. Tespitler sonucunda da L3 Almancanın daha verimli bir şekilde öğrenilmesi amaçlanmaktadır.

1.4 Araştırmanın Önemi

Bu araştırmayla birinci yabancı dil İngilizceyi, ikinci yabancı dil Almanca öğretiminde köprü dil olarak kullanıp, ikinci yabancı dil Almanca öğrenim verimini arttırmak amaçlanmıştır. Çünkü her öğrenilen dil için belli bir çaba ve zaman harcanmaktadır.

Birinci yabancı dil İngilizce öğrenimi sırasında harcanan bu çabaları ve zamanı ikinci yabancı dil Almanca öğreniminde köprü dil yöntemini kullanarak daha kısa sürede, daha iyi bir dil eğitimi alınması hedeflenmiştir.

1.5 Araştırmanın Yöntemi

Bu çalışmada nitel araştırma türüne uygun doküman inceleme modeli kullanılmıştır.

Doküman incelemesi, araştırma kapsamında incelenen konuyla ilgili olgu ve olaylar hakkında bilgi içeren yazılı belgelerin analiz edilmesiyle veri sağlanmasına denir (Karataş, 2015).

1.6 Sınırlılıklar

Avrupa Birliği’nin dil öğretimini esas alan Avrupa Dilleri Öğretimi Ortak Çerçevesi Programında Almanca yabancı dili için A1, A2, B1, B2, C1, C2 seviyeleridir. Bu çalışmanın sınırlılığı ise başlangıç seviyesi olan A1 seviyesidir.

(22)

10 İKİNCİ BÖLÜM

KURAMSAL ÇERÇEVE

2. İlgili Araştırmalar

Alanyazında Türkiye’ de ve dünyada yapılan çalışmaların yetersizliği dikkat çekmektedir. Özellikle Türkiye’ de yapılan ilgili çalışmaların sayısı oldukça azdır. Bu yüzden üzerinde çalışılan bu çalışmanın alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Çoskun (2008) çalışmasında, ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenen öğrenciler için Almanca derslerinin verimli geçmesi adına oyun üretmiştir. Çalışma kelime öğretimi ile sınırlandırılmıştır. Oyunda, bir masa üzerine, üzerinde görseller olan bir karton, görselli kapatacak şekilde konmuş lobutlar mevcuttur. Ayrıca oyun için kullanılan görsellerin bir listesi yapılmıştır. Bu oyundaki kelime listesi ana dili Türkçe’nin yanında, birinci yabancı dil İngilizce ve ikinci yabancı dil Almanca kelimeler oluşturulmuştur. Öğrenci oyun sırasında bir top yardımı ile lobutları devirir, devrilen lobutların altındaki görsellerin adlarını verilen sözcük listesinde bulup listede işaretleyerek puan kazanmaktadır. Burada öğrenci lobut altında bulunan görselin hangi kelime olduğunu bulabilmek için listeye baktığında, o görsele ait kelimeyi, sırasıyla ana dilindeki, ikinci yabancı dildeki ve birinci yabancı dildeki karşılığı ile görmektedir ve ona göre işaretlemektedir. Burada aktivitede yapılmak istenen öğrenciye öğretilecek kelimenin, öğrencinin bildiği tüm dillerde gösterilmesi ve diller arasında bir bağlantı kurarak kelime öğrenimini daha verimli hale getirilmesidir.

Koçak ve Çobanoğulları (2017) çalışmasında, Türkiye’deki ikinci yabancı dil olan Almanca öğretiminin başarı sorununu ele almışlardır. Bu soruna bir cevap bulabilmek adına, Avrupa’da ikinci yabancı dil olarak Almanca öğretilen birçok ülke ve diğer

(23)

11 kıtalar hakkında araştırma yapılmış, ama yabancı dil eğitiminde başarılı bir sisteme sahip olan Danimarka yabancı dil eğitim sistemini incelemişlerdir. İnceleme sonucunda, ikinci yabancı dil olarak Almancanın hangi seviyesine kadar hedeflendiği, yıllık minimum kaç saat Almanca ders verildiği, Almanca öğretiminin kapsam ve içeriği, ders işleyişi ve öğrenci değerlendirme modelleri hakkında bilgiler verilmeye çalışılmıştır.

Bunun dışında Danimarka’daki ikinci yabancı dil Almanca öğretimi ile Türkiye’deki ikinci yabancı dil Almanca öğretimi karşılaştırılması yapılmıştır.

Arak (2010) çalışmasında, birinci yabancı dil olarak öğrenilen İngilizcenin, ikinci yabancı dil olarak öğrenilecek Almanca öğretiminde, “cümle öge dizilişi, ekler, sözcük dizimi, soru şekilleri, artikeller, şahıs zamirleri, sıfat derecelendirilmesi, kelime dağarcığı” gibi konularında olumlu transferler yapılarak köprü dil yönteminin nasıl kullanıla bilineceğini ele almıştır.

Arak (2006) çalışmasında, ikinci yabancı dil Almanca öğrenimi sırasında ana dili Türkçeden kaynaklanan olumsuz etkileri ortadan kaldıra bilmek adına İngilizceden olumlu aktarımlar yapıla bilineceğini göstermeye çalışmıştır. Çalışma “Edilgen Yapı”

ile sınırlandırılmıştır. Ayrıca çalışmada yabancı dil derslerinde karşılaştırılmalı dilbilgisinin rolüne de değinilmiştir.

Delal ve Günak (2009) çalışmasında, kullanmış oldukları anketi, 2006 – 2007 akademik yıllının güz yarıyılında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Eğitim Fakültesi İngiliz Dili Eğitimi Anabilim Dalı 3. Sınıf öğrencileri ile Fen Edebiyat Fakültesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü 1. 2. 3. 4. Sınıf öğrencilerine uygulamışlardır. Anket sonucunda ankete katılan 166 öğrencinin büyük bir çoğunluğunun ikinci yabancı dil Almanca öğretimi sırasında öğretmenlerinin İngilizce ile karşılaştırmalar yapmış olması, öğrencilerin motivasyonlarının artmasına sebep olduğunu ve öğrenmeyi daha kolaylaştırdığını, İngilizce sayesinde Almanca öğreniminin daha hızlı olduğu, İngilizce ve Almanca arasında bir bağlantı kurmanın öğrenim verimini arttırdığını saptamışlardır.

Akıllılar (2013) çalışmasında, birinci yabancı dilin, ikinci yabancı dil için bir çıkış noktası olduğundan ve bununla birlikte birinci yabancı dil öğrenimi sırasında edinilmiş üstbilişsel öğrenmenin, alışkanlıkların ve stratejilerin ikinci yabancı dile katkısı olacağından bahsetmektedir. Ana dili edinimi, birinci yabancı dil öğrenimi ve ikinci yabancı dil öğreniminin evrelerine, ayrıca ülkemizdeki yabancı dil eğitim sistemine,

(24)

12 hangi yılda İngilizce, hangi yılda Almanca eğitimine başlanıldığına ve devam edildiğine değinilmiştir.

İşigüzel (2020) çalışmasında, birinci yabancı dil İngilizceden sonra Almanca öğretimi (DaFnE) sırasında dil öğrenimi farkındalığının arttırılabileceğine ve iki dil arasında kültürel bir köprü kurulabileceğine değinmiştir. Çalışma üçüncü dil, yani ikinci yabancı dil öğretiminde deyimlerin kullanılması ile sınırlandırılmıştır. Deyimler analiz edilip benzerlik durumlarına göre gruplandırılmıştır.

Hufeisen ve Neuner (2003), sponsorların da yardımıyla yürütmüş oldukları projelerinde, okul müfredatlarındaki yabancı dillerin öğretilmesini ve öğrenilmesini ele almışlardır. Çalışmanın ana teması öğrenilecek üçüncü dil için daha önceden kullanılan yöntemleri geliştirmektir. Çalışmada daha önceden edinilmiş dil edinme stratejilerinin ve bilgilerinin öğrenilecek yeni dile nasıl uygulanacağını ve bununla birlikte nasıl öğrenim veriminin arttırılacağına odaklanılmıştır. Çalışmanın temel amacı daha önceden öğrenilen yabancı dil bilgilerini yeni öğrenilecek yabancı dil için yardımcı olabilmesidir.

Kaptı (2006) çalışmasında, birinci yabancı dil olarak İngilizce öğrenildikten sonra ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenen kişilerin iki yabancı dilin sahip oldukları ortak özellikler vasıtasıyla Almanca öğrenimi nasıl etkilediğini araştırmıştır. Tezde sadece sözcük kavramı üzerine bir çalışma mevcuttur. Araştırma Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Almanca Öğretmenliği Programındaki öğrencilerin girmiş oldukları bölüme birinci yabancı dil İngilizce puanı ile girdikleri ve sonradan ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenmiş olmalarından dolayı dil seviyeleri “Michigan Test ve Test- DaF sınavları ile ölçülmüştür. Sonrasında sözcük konusundaki bağlantıyı gösterebilecek 5’li likert tipi ölçek uygulanmıştır. Kullanılan ölçek sayesinde elde edilen bilgiler ve öğrencilerin daha önceden girdikleri testlerden elde ettikleri sonuçları, SPSS programına girilmiş ve sonuçlar yorumlanmıştır. Sözcüklerin anlam olarak uyuşup uyuşmadığına bakılmaksızın birbirine anlam bakımından benzediği düşünülerek kullanılabildikleri tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda, sonuçların değerlendirilmesi ve sözcük gruplarına yer verilmesi, öğrencilerin dikkatlerini bu yöne çekilmesi ve bu durumu kullanarak yabancı dil öğrenimi derslerinde avantaja çevirmelerini önererek çalışma sonlandırılmıştır.

Kretzenbacher (2009) çalışmasına göre, dünya üzerindeki DaF öğrencilerinin büyük

(25)

13 bir çoğunluğu İngilizceden sonra Almancayı (DnE) ikinci yabancı dil olarak öğrenmesini ele almıştır. Araştırmaya göre, Almanca ile İngilizcenin arasındaki ilişkiden dolayı olumlu bir aktarım olsa da, Almanca bazı kalıpların öğrenilmesinde İngilizce kalıpların engel olma durumu söz konusudur. Her ne kadar bulunmuş olduğu dil ailesindeki diğer üyeleriyle ortak noktaları olsa da İngilizce diğer Cermen dillerinden bazı özellikleri (cümle düzeni, artikel) bakımından ayrı bir konumda olduğu söylene bilinir. Basit yöntemlerle ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenen öğrencilere İngilizce ile aralarındaki yapısal farklılıklar gösterilerek, öğrencinin öğrenim arzusu arttırıla bilinir.

Grzeszczakowska- Pawlikowska (2012) çalışmasında, ana dili Lehçe olan bir öğrencinin, Almancayı üçüncü dil olarak İngilizcenin ardından öğrenmesini ele almıştır. Çalışmanın amacı telaffuz konusundaki problemlerin nasıl giderile bilineceğidir. Çalışmanın içerisinde, daha önceden bu alanda yapılmış benzer çalışmalara yer verilmiş ve onlara nasıl ekler yapılarak bu sorunun giderilebileceği üzerine durulmuştur. Aynı zamanda çalışmada fonetikte pozitif aktarımın önemli bir rol oynadığı gösterilmeye çalışılmıştır.

Köksal (2008) çalışmasında, Almancayı A1 düzeyinde yeni öğrenmeye başlayan Almanca öğretmenliği bölümü okuyan öğrencilerin dil öğrenme ve düşünme süreçlerini ele almıştır. Çalışmanın amacı, öğrencilerin kelime, hece ve cümle düzlemindeki hatalarını L1 Türkçe, L2 İngilizce ve L3 Almancanın etkisini incelemektir. Çalışmada incelenmek üzere ele alınan örnekler, öğrencilerin hazırlık sınıfı sırasında yazmış oldukları yazıl ürünlerdir. Yapılan incelemeler sonucunda ikinci yabancı dil olarak L3 Almanca öğrenimi sırasında, öğrencilerin üretmiş olduğu cümlelerde, ana dilleri L1 Türkçeden daha çok birinci yabancı dil L2 İngilizceden daha fazla yaralandıkları saptanmıştır.

Serindağ (2005) çalışmasında, ana dili Türkçe olan birisinin, birinci yabancı dil İngilizcenin ardından ikinci yabancı dil olarak Almanca öğrenirken, birinci yabancı dil İngilizceden nasıl yardım alınabileceğini ele almıştır. Çalışmada, artikel, cinsiyet, üçüncü tekil kişi “es”, sıfat derecelendirilmesi, cümleyi negatif yapma, ilgeçler, cümle yapısı, zaman ve kelime hazinesi gibi konuların üzerinde durularak, İngilizce ve Almancanın ortak payda da buluştukları noktalar gösterilmeye çalışılmıştır.

Güler (2000) çalışmasında, ikinci yabancı dil olarak Almanca öğretimi için, Almanca öğretmeninin didaktik ve metodik olarak yetiştirilmesi ele alınmıştır. Çalışmanın

(26)

14 içerisinde birinci yabancı dilin, ikinci yabancı dil öğrenimi ve öğretimine, öğretim stratejilerine, kelime öğretimine, dil bilgisi öğretimine, ikinci yabancı dil Almanca öğrenim ve öğretimi üzerine özel bir müfredat hazırlanması gibi önemli konular ele alınmıştır.

Maden (2005) çalışmasında, üçüncü yabancı dil olarak öğretilmek istenen Almanca için iyi bir ders kitabının gereksinimlerini ele almıştır. Çalışmada 6, 7 ve 8. Sınıflarda okutulan “Hallo Freunde” kitabı incelenmiştir, konular üzerinde analizler yapılarak, öğretim stratejileri üzerinde durulmuştur, sonuç olarak “Hello Freunde”’kitabının yetersiz olduğu kanısına varılmıştır. Ayrıca Almanca eğitim materyallerinin geliştirilmesine yönelik öneriler de ele alınmıştır.

(27)

15 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ALMANCA ÖĞRETİMİNDE İNGİLİZCENİN KÖPRÜ DİL OLARAK KULLANILABİLECEĞİ VE KULLANILAMAYACAĞI YAPILAR Dünyada yabancı dil öğrenimine duyulan gereksinim teknolojik iletişim araçlarının gelişimine paralel olarak toplumlar arası ilişkilerin artmasıyla daha önemli hale gelmektedir. Ayrıca yabancı dil bilmek günümüzde çağdaşlık adına önemli bir gösterge durumuna gelmiştir. Bu nedenle ülkemizde insanlar yabancı dil bilmenin önemini anlamış olup dil öğrenimi açısından büyük bir çaba içerisindedirler (Özer ve Korkmaz, 2016).

Yabancı dil öğrenmek başlı başına büyük emek isteyen çok zor bir süreçtir. Ana dili (L1)’den sonra öğrenilen birinci yabancı dil (L2), kendinden sonra gelecek olan yabancı diller için çok önemli rol oynuyor ve onlar için bir nevi zemin hazırlıyor. Çünkü kişi birinci yabancı dil (L2)’de birçok farklılık ve zorlukla karşılaşabiliyor ve bu durumların üstesinden gelebilmek için belli stratejiler geliştiriyor. Buradaki öğrenimden kazanılan, bilgi, tecrübe ve geliştirilen stratejiler, öğrenilecek diğer yabancı diller için çoğu zaman bir yol gösterici konumunda olabiliyor. Özellikle de öğrenilen birinci yabancı dil (L2), ana dili (L1) ile aynı dil ailesine mensup olmayan bir dil ise bu zorlu süreç ister istemez daha da meşakkatli bir sürece dönüşüyor. Çünkü her dil ailesi kendi içinde farklı kurallara, yapılara ve bileşenlere sahiptir. Bu yüzden başka bir dil ailesinden dil öğrenimi her zaman zorlu olmuştur. Ama birinci yabancı dil (L2) öğrenimi için harcanan emek, zaman ve özveri kendinden sonra gelecek olan aynı dil ailesine mensup yabancı diller için bir yol gösterici olacaktır. Birinci yabancı dil, ikinci yabancı dil öğrenen öğrenciler için her zaman çıkış noktasıdır. Öğrenciler önceden bir yabancı dil öğrenmişlerse, ikinci bir yabancı dile, birinci yabancı dil öğrenirken edinmiş oldukları bir takım alışkanlıklar ve stratejilerle başlarlar, birinci yabancı dilden yardım alırlar (Dellal ve Günak 2009).

(28)

16 Almanca ve İngilizce Hint-Avrupa dil ailesinin Germen kolunun iki üyesiyken, Türkçe Ural-Altay dil ailesine aittir (Tanrıkulu ve Bayter, 2020). Ülkemizde birinci yabancı dil L2’in İngilizce olmasına karar verilmesinden sonra başka yabancı diller öğrenilecekse İngilizcenin mensup olduğu dil ailesinden bir dil öğrenmek, ikinci yabancı dil L3 öğrenimini birinci yabancı dil L2 İngilizce sayesinde kolaylaştırabilmesi muhtemeldir.

Bu bağlamda Avrupa’da en çok konuşulan ana dili olma özelliği taşıyan Almancayı, İngilizcenin ardından öğrenmek bize birinci yabancı dil L2 İngilizceden edinilen bilgi ve tecrübeyi ikinci yabancı dil L3 Almanca için rahatlıkla kullanma ortamı sağlayacaktır. Çünkü yukarıda da belirtildiği üzere ana dilimiz Türkçe ile Almanca ve İngilizce birbirine çok uzak iki dil ailesine mensup dillerdir ve L3 Almanca öğretiminde Türkçeyi kullanmak yerine, daha önceden belli bir bilgi birikimi ve tecrübe edinilmiş olan L2 İngilizceyi kullanmak daha yararlı olacaktır. İngilizce ve Almanca aynı dil ailesine mensup olmalarından dolayı birçok ortak noktaya sahiptirler. Bu yüzden de eğer İngilizceden sonra Almanca öğrenimi gerçekleşirse L2 İngilizce L3 Almanca öğrenimi için bize her anlamda çok büyük avantaj sağlayacaktır.

Ana dili Türkçe olan birisi birinci yabancı dil L2 İngilizceden sonra ikinci yabancı dil L3 için Almanca öğrenimini tercih ettiğinde, L3 Almanca öğrenimi sırasında, Almancanın yapısı ve özelliklerinden dolayı zorlanmalar yaşayabilir. Ama bu tarz zorlanmaları aynı dil ailesine ait L2 İngilizce öğreniminde yaşadığı ve orada edindiği dil öğrenim tecrübesini ve stratejilerini L3 Almanca için kullanabileceği ortamlar bulabileceğinden, öğrenim hızı ve verimi artacaktır. Çünkü özellikle ülkemizde L2 İngilizce öğrenme yaşı çok erken olduğundan kişi bu konuda bir hayli bilgiye, tecrübeye, öğrenim stratejisine sahiptir. Bu birikimlerin L3 Almanca için kullanılması, Almanca öğrenim verimini ve kullanımını istenilenden daha hızlı bir şekilde arttıracaktır.

Ama tabii ki bu durum birinci yabancı dili olmazsa olmaz yapmıyor. Çünkü birinci yabancı dilin de arkasından gelen yabancı dillere köprü kurmada eksik kalma durumu söz konusu olabiliyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında da birinci yabancı dil L2 kullanımı yerine öğretilen dilin mantığı, hatta varsa ana dili L1 ile olan ortak noktalarından bahsedilerek veya gösterilerek öğrenim verimi arttırılabilir. Çünkü her yeni dil öğreniminin tüm alanlarında daha önce öğrenilmiş yabancı dil veya dillerden yararlanmak imkânsıza yakın bir durumdur. Her dil diğer dillerle ortak noktaya sahip

(29)

17 olabilir ama illa ki kendisine ait ve başka dillerde olmayan özellikleri de içinde bulundurur. Bu da bize her dilin kendisine ait bir karakterinin olduğunu gösterir.

Almancanın ikinci yabancı dil olarak ilave edilmesiyle birlikte var olan birinci yabancı dil öğrenim sorunun yanına ikinci yabancı dil öğretim sorununu da eklenmiştir (Koçak ve Çobanoğulları, 2017). Aynı aileye mensup her bireyin birbirine benzediği ve benzemediği yönleri vardır. Bu durum aynı dil ailesinde bulunan diller için de geçerlidir.

İngilizce ve Almanca, Hint-Avrupa dil ailesinin Germen kolunun iki üyesidir. Her ne kadar kardeş durumunda olsalar da benzer olan yönleri kadar, farklı yönleri de mevcuttur. Bunu bir ailedeki iki kardeşin fiziksel olarak birbirlerini andırmasına rağmen, karakteristik olarak farklılık göstermesine benzetebiliriz. Bu durumda bize L3 Almanca öğretimi sırasında her daim L2 İngilizceyi kullanamayacağımız bazı yapıların olduğunu göstermektedir. Çünkü her ne kadar birbirlerine benzeseler de birebir aynı dil değillerdir.

Öğrenme olayının, “öğrencinin bir şeyi gerçekten öğrenmeyi istemesi durumunda gerçekleştiği” gerçeği düşünüldüğünde, öğrenciyi, öğrenmesi için harekete geçirecek olan eylemlerin öğretmen tarafından bilinmesi ve bunların sınıf ortamında bilinçli bir biçimde kullanılması gerekmektedir. Bu durum, her türlü öğrenme ortamında ve öğrenilecek her konuda olduğu gibi yabancı dil öğreniminde de büyük bir öneme sahiptir ( Williams ve Bruden 1997). Yabancı bir dil bilmenin önemli olduğu günümüzde, yabancı dil öğretim yöntemleri de gün geçtikçe önemini arttırmıştır.

Yabancı dili öğreten kişinin tek amacı yabancı dili anlatmak değildir. Aynı zamanda karşısındaki kişiye yabancı dili en etkili öğretim tekniklerini bulmak ve bu teknikler sayesinde verimli bir şekilde yabancı dil öğretimini gerçekleştirmektir. Bu doğrultuda öğreten kişinin de sürekli kendisini geliştirmesi, öğreteceği konu üzerine en basit ve en hızlı nasıl öğretirim? Sorusuna cevap bulması gerekmektedir. L3 ikinci yabancı dil Almanca öğretmenlerine bu konuda bir yol gösterebilmek için Milli Eğitim Bakanlığı 2018 yılında Almanca Dersi Öğretim Programı’nı yayınlanmıştır. Program detaylı bir şekilde incelendiğinde hangi seviyelerin hangi sınıflarda işlenmesi, hangi seviye için ne kadar bir süre ayrılması gerektiği gösterilmiştir.

(30)

18 Tablo 1. MEB Almanca Dersi Öğretim Programına Göre Dil Seviyeleri ve Sınıflar (Niveaustufe und

Klasse /Level and Class)

Tablo 2. Dil Seviyeleri ve Ders Planları (Niveaustufe und Lehrplan / Level and Curriculum)

(31)

19 Programın içerisinde bulunan bu tablolara göre Almanca Dersi Öğretim Programı’nda MEB hazırlık sınıflı birinci yabancı dil, hazırlık sınıfsız birinci yabancı dil ve hazırlık sınıflı ikinci yabancı dil, hazırlık sınıfsız ikinci yabancı dil olarak dört farklı şekilde sınıflara seviyeleri ve bu seviyeler için gereken ders saatlerini göstermiştir.

Bu araştırmada MEB’in Almanca Dersi Öğretim Programı’na göre başlangıç seviyesi A1.1 ve A1.2 seviyelerinde verilmiş olan toplam on altı ünite üzerine ikinci yabancı dil L3 Almanca öğretiminde, birinci yabancı dil L2 İngilizcenin köprü dil olarak yardımcı olabildiği ya da olamadığı durumlar verilen örneklerle gösterilmeye çalışılmıştır.

3.1. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi

Almanca Dersi Öğretim Programı’na göre her seviyenin her ünitesi üç temel gruba ayrılmıştır. Bu gruplar Konuşma Eylemleri (Sprachhandlungen – Speech Acts), Yeterlilikler (Kompetenzen – Competencies) ve İp Uçları (Hinweise – Tips)‘dır. Tablo 3’den yararlanarak birinci ünite içerisindeki hangi konularda birinci yabancı dil L2 İngilizceyi, ikinci yabancı dil L3 Almanca için köprü dil olarak kullanılıp kullanılamayacağı gösterilmeye çalışılacaktır.

(32)

20 3.1.1. Almanca Dersi Öğretim Programına Göre A1.1 Seviyesi 1. Ünite

Tablo 3. A1.1 Ünite 1 Kişi Hakkında Bilgiler (Themenkreis 1 Informationen zur Person / Topic 1 Information about Person)

3.1.1.1. Alfabe (das Alphabet / Alphabet)

Ana dili L1 Türkçede kullanılan alfabe ile birinci yabancı dil L2 İngilizce ve ikinci yabancı dil L3 Almanca alfabeleri arasında farklar bulunmaktadır. Ana dilimiz L1 Türkçe, yirmi dokuz harften oluşmaktadır ve bunun sekiz tane sesli, yirmi bir tanesi sessiz harftir. Öte yandan birinci yabancı dil L2 İngilizce ve ikinci yabancı dil L3 Almanca da ise bu dillerin kendilerine ait özel harflerinin dışında yirmi altı harf vardır.

Örneğin ana dilimiz L1 Türkçede büyük İ harfi varken, birinci yabancı dil L2 İngilizce

(33)

21 ve ikinci yabancı dil L3 Almancada büyük İ harfi yerine büyük I kullanılmaktadır. Bir başka örnek de ana dilimiz L1 Türkçede noktalı sessiz harfler Ç ve Ş direk bulunurken, birinci yabancı dil İngilizce ve ikinci yabancı dil Almanca da herhangi bir noktalı sessiz harf bulunmamaktadır. Bu harflerin seslerini çıkarabilmek için birkaç harfin yan yana gelmesi gerekmektedir. L3 Almanca ve L2 İngilizcenin buluştukları ortak harflerin dışında L3 Almanca L2 İngilizceden birkaç tane fazla harfe sahiptir. Bu da bize L3 Almancanın daha fazla sese sahip olduğunu göstermektedir. L3 Almancada mevcut olan ama L2 İngilizcede mevcut olmayan harfler (der Umlaut) ; ß, Ä ä, ü, ö’dür. Bunların dışında alfabede olmayan sesleri çıkarabilmek için bazı harfler yan yana getirilerek yapılmaktadır. Bu sesler ise; sch – ş, tsch – ç, ei – ay, ie – ii, eu – oy vs.

Türkçe L1

A B C Ç D E F G Ğ H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z a b c ç d e f g ğ h ı i j k l m n o ö p r s ş t u ü v y z

İngilizce L2

A B C D E F G H I J K L M N O P Q S T U V W X Y Z a b c d e f g h i j k l m n o p q s t u v w x y z

Almanca L3

A B C D E F G H I J K L M N O P Q R S T U V W Y Z Ä Ö Ü ß a b c d e f g h i j k l m n o p q r s t u v w y z ä ö ü ß

3.1.1.2. Zamirler (die Pronomen / Pronouns)

İsmin yerini tutan kelimelere zamir denir. Tüm dillerde neredeyse her ismin yerine kullanılacak zamirler mevcuttur. Ama her ne kadar ortak noktaları çok olan diller olsalar da Almanca ve İngilizcede bu konuda farklılık gösteren zamirler vardır. L3 Almanca zamir konusunda L2 İngilizceden bir fazla zamire sahiptir. L3 Almancada kibar konuşmalarda ya da saygılı konuşmalarda kullanılan Sie zamiri mevcuttur ve bu zamir cümlenin neresinde olursa olsun baş harfi büyük yazılmalıdır. Ayrıca sie zamiri sadece kibarlık anlamında değil, üçüncü tekil kişi ve üçüncü çoğul kişi anlamında kullanır.

Üçüncü tekil kişi ve üçüncü çoğul kişi sie’lerinin sadece cümle başında ilk harfleri

(34)

22 büyük yazılır. L2 İngilizce de ise you zamiri ile hem ikinci tekil kişi sen, hem ikinci çoğul kişi siz, hem de kibarlık zamiri siz olarak kullanırken baş harfi sadece cümle başında büyük yazılır.

L3 Almanca Ich

Du Er- Sie – Es Wir Ihr Sie Sie (kibar)

Können Sie drei Sprache sprechen?

Herr Akçalar, Sind Sie fünfzig Jahre alt?

Frau Müller, kommen Sie rein, bitte!

Ich komme aus der Türkei, Sie kommen auch, oder?

L2 İngilizce I

You

He – She – It We

You They

Can you speak three languages?

Mr Akçalar, are you fifty years old?

Mrs Müller, come in please!

(35)

23 I come from Turkey, you too, right?

Dolayısıyla burada L2 İngilizcede “you” zamiri ile L3 Almancada “sie ve Sie” zamirleri için köprü dil kullanılması tam anlamıyla mümkün değildir.

L2 İngilizcede bir cümlede nerede olursa olsun büyük yazılması gerek tek bir zamir vardır, bu da birinci tekil kişi I’dır. Diğer tüm zamirler cümle başında değilse küçük harfle yazılır. Ama L3 Almancada, I’ a karşılık gelen birinci tekil kişi ich için bunu söylemek imkânsızdır. L3 Almancada ich zamiri sadece cümle başındaysa büyük yazılır onun dışında küçük harf ile yazılmalıdır.

L3 Almanca

Du und ich gehen nach Ankara.

Kann ich Ihnen helfen?

Darf ich reinkommen?

Ich habe dir gesagt, ich habe es nicht gemacht.

Ich esse etwas, dann mache ich meine Hausaufgabe.

L2 İngilizce

You and I are going to Ankara.

Can I help you?

May I come in?

I told you I didn’t dı it.

I eat something, then I do my homework.

L2 İngilizcedeki birinci tekil kişi “I” ile L3 Almancadaki birinci tekil kişi “ich” zamirini anlam olarak köprü dil yöntemini kullanmak mümkünken, yazım kuralları olarak kullanmak mümkün değildir.

Ana dilimiz L1 Türkçede üçüncü tekil kişi zamiri (dritte person singular / third – person singular) O kişi ile kullanılır ve herhangi bir cinsiyet belirtimi olmaz. Zamiri kullanan kişi ve onu dinleyen ya da okuyan kişi bu zamirin geçtiği cümlenin öncesindeki cümle ya da cümlelere bakarak kişinin cinsiyetini öğrenir. Örneğin; Ahmet bugün işe gelmedi

(36)

24 ve onun yapacağı birçok şey vardı. Buradaki örnekte de görüleceği üzere “ve”

bağlacından sonraki cümleyi okuduğumuzda ya da dinlediğimizde konuşulan kişinin cinsiyeti hakkında bir fikir edilemiyor. Bunun için ilk cümleye bakılması gerekiyor.

Ama birinci yabancı dil İngilizce ve Almanca da durum böyle değildir ve cinsiyet ayırdımı söz konusu olduğundan üç farklı kelime kullanılır. Birinci yabancı dil L2 İngilizce için he, she, it, ikinci yabancı dil L3 Almanca için er, sie, es kelimeleri kullanılır. He ve er erkek bireyler için, she ve sie kadın bireyler için, it ve es neutral özneler için kullanılan zamirlerdir.

Türkçe L1

O voleybol oynar.

O buraya geliyor İngilizce L2

He – She – It plays volleyball.

He – She – It comes here.

Almanca L3

Er – Sie – Es spielt Volleyball.

Er – Sie – Es kommt her.

L2 İngilizce ve L3 Almanca bulunmuş oldukları dil ailesinden dolayı yapı olarak zamirlerde cinsiyet belirtmek zorundadırlar. Ama L1 Türkçede böyle bir durum olmamasından dolayı L2 İngilizce üçüncü tekil kişi öğretiminde kolaylıkla köprü dil olarak kullanıla bilinir.

3.1.1.3. Olmak Fiili (Verb “sein” / Verb “to be”)

Fiiller cümlelerin vazgeçilmez ögelerinden biridir. Her dilin de kendine ait bir fiil kültürü vardır. Bazı fiiller ise ait oldukları dillerin vazgeçilmezidirler. Olmak fiili de hem ana dili L1 Türkçe hem birinci yabancı dil L2 İngilizce hem de ikinci yabancı dil L3 Almanca için çok önemli bir yere sahiptir. Kendi anlamının dışında özellikle L2 İngilizce ve L3 Almanca için yardımcı fiil olma özelliği de söz konusudur. L1 Türkçe

(37)

25 için olmak fiili ismin sonuna eklenirken, L2 İngilizce ve L3 Almanca da ise her zamir için farklı bir çekim söz konusudur.

L1 Türkçe L2 İngilizce L3 Almanca

Olmak to be sein

Hastayım I am sick Ich bin krank

Hastasın You are sick Du bist krank Hasta He-She-It is sick Er-Sie-Es ist krank Hastayız We are sick Wir sind krank Hastasınız You are sick Ihr seid krank

Hastalar They are sick Sie sind krank

Hastasınız You are sick Sie sind krank.

Tüm zamirler göre verilen örnekler incelendiğinde, üç dilde de olmak fiili için çok farklı çekimler söz konusudur. Burada L2 İngilizceyi, L3 Almanca öğretimi sırasında hem anlam olarak, hem de L3 Almanca “sein” fiilinin aynı L2 İngilizce “to be” ‘de olduğu gibi tüm öznelere göre çekimlenmesi gerektiği hatta üçüncü tekil kişi çekiminde L3 Almancada L2 İngilizceye göre –t harfinin fazla olduğunu göstererek köprü dil olarak kullanabiliriz.

3.1.1.4. Fiil Çekimi (die Konjugation / Conjugation)

İkinci yabancı dil L3 Almanca fiil çekimi konusunda ana dili L1 Türkçeyle aynı özelliklere sahipken, yani her zamir için farklı bir çekim yapılması zorunluyken, ikinci yabancı dil L2 İngilizce için böyle bir durum söz konusu değildir. L2 İngilizcede sadece üçüncü tekil kişi he – she- it de çekim yapılmaktadır. 3.1.1.2’de de bahsedildiği gibi L3 Almancadaki farklı zamirlerin mevcut olması onların fiil çekimi konusunda da farklı olmasına sebep olmaktadır. Kibarlık veya saygınlık zamiri üçüncü tekil kişi durumdaki sie den fiil çekimi ile üçüncü çoğul kişi durumundaki sie den ise fiil çekimleri aynı olsa da karşımızdaki kişiye üçüncü çoğul kişi olarak konuşamayacağımızdan hem durum, hem de mantık olarak ayrılmaktadır. L2 İngilizce konuşmalarında kibarlığı herhangi bir

(38)

26 fiil çekiminden anlamak mümkün değildir, sadece konuşma sırasında ki durumdan kibarlık, naziklik ya da saygı gösterme durumu anlaşılır.

L3 Almanca L2 İngilizce

wohnen live

Ich wohne I live

Du wohnt You live

Er – sie – es wohnt He – She- It lives

Wir wohnen We live

Ihr wohnt You live

sie wohnen They live

Sie (kibar) wohnen

kommen come

Ich komme I come

Du kommst You come

Er – sie – es kommt He – She- It comes

Wir kommen We come

Ihr kommt You come

sie kommen They come

Sie (kibar) kommen

Verilen örnekler dikkatle incelendiğinde L3 Almancada fiilin sonundaki –en ya da –n harfleri fiil kökünden atılıyor. Ich zamiri için –e, du zamiri için –st, er – sie – es zamirler için –t, wir zamiri için –en, ihr zamiri için –t, çoğul sie ve kibar Sie içinse aynı wir zamirinde olduğu gibi –en takısı getiriliyor. Ancak L2 İngilizce de her zamir için çekim yapılmanın aksine sadece üçüncü tekil kişi he – she – it zamirlerinde –s, -es ya da duruma göre –ies ekleri getiriliyor. Bu durumda normal bir fiil çekimi konusunda L2 İngilizce ile L3 Almanca arasında köprü dil yönteminin kullanımını engellemiş oluyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

• In Italy the question of title is further confused by the fact that everyone with a university degree can be called Dottore – and engineers, lawyers and architects may also

• People take each other's hands gently and don't move them as much as in other parts of the world In Arabic countries, men usually don't release the handshake until many

(Bu çalışma Marija Krznaric tarafından yazılmış ELECTRICITY AND ELECTRONICS isimli kitaptan alınan özet bilgilerle hazırlanmıştır.) Hafta 12... TEMPLATE PHRASES THAT COULD

• Although some negotiations are more important than others, there are some useful phrases you can use at different stages of negotiations in order to make your position clear and

(Bu çalışma Marija Krznaric tarafından yazılmış ELECTRICITY AND ELECTRONICS isimli kitaptan alınan özet bilgilerle hazırlanmıştır.) Hafta 14... TEMPLATE PHRASES THAT COULD

Çalışmada incelenmiş olan beş farklı hata türünden yazım hatası(ortographischer Fehler), tanımlılık çekimi hatası(Kasusfehler)ve cümle dizimi

5 Temel Düzeyde Arapça Konuşur Bir meslek ile ilgili verilen görselden mesleği tanır (devamı) Anlatım Tahta, Bilgisayar,..

İnsan Vücudundan So lunumla Transfer Edilen Isı Kaybının Antalya İlindeki D urumunun İncelenmesi İnsan Vücudundan So lunumla Transfer Edilen Isı Kaybının Antalya İlindeki