• Sonuç bulunamadı

1- Davalı Donatan Saturday Investment ve Maliki 2- Davalı İşleten Su Corporation 3- Davalı Kaptan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "1- Davalı Donatan Saturday Investment ve Maliki 2- Davalı İşleten Su Corporation 3- Davalı Kaptan"

Copied!
23
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ayşe Buse Mutlu – Hüseyin Zeybel ortak çalışmasıdır.

SINAV SORUSUNUN AÇIKLAMASI

Kaptana yapılan tebligat?

Kaptana tebligat yapılmış. Davalı Saturday gemisi donatanı/işletenine izafeten kaptana tebligat yapılmış, kaptanın kendisine tebligat yapılmamış.

Dava aslında kaptana da açılmış ama kaptan, donatan ve işleten için almaktan imtina etmiştir.

1- Davalı Donatan Saturday Investment ve Maliki 2- Davalı İşleten Su Corporation

3- Davalı Kaptan Müddeabih 750.000 TL

Bir davalıyı yanlış belirlersen hâkim bir davalıyı reddederse ve diğer ikisine karşı davayı kazanırsan kaybettiğin kısım için karşı tarafa vekâlet ücreti ödemeyeceksin.

Sırf davacı olarak avukat donatan ve maliki aynı kişi gösteremez. Hâkim, donatana ilgili karar verecekse donatanla ilgili hükümleri işletene uygulayacak burada malik, kanuni rehin hakkı nedeniyle davalı olarak görülüyor. Çünkü rehin, malikin gemisi üzerine konuluyor.

Olayda tebligatın muhatap kısmında: Saturday gemisi donatanına, işletenine izafeten kaptana tebligat yapılıyor. Burada kaptan da davalı ama kaptanın kendisi için kaptana tebligat yapılmamış.

Kaptana bu durumda dava dilekçesi gitmemiş oluyor dolayısıyla hâkimin verdiği görevsizlik kararı kaptana etki etmez.

1. 2. ve 3. davalılara açılan davanın dava dilekçesi MTS Denizcilik ve Tic. Ltd. şirketi (İşletenin Acentesine) tebliğ ediliyor. Çünkü tebligatta bu tebligatın içinde dava dilekçesi vardır diyor. Bu davalılara MTS üzerinden dava açılmıştır. MTS davacılar arasında yer alsaydı o zaman iş davası üzerinden dava yürütülebilirdi.

TTK m. 105/1 ve 105/2 farklı şeyleri anlatıyor.

Acente

TTK m. 105: (1) Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir.

(2) Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.

(3) Acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiye’de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere uygulanamaz.

TTK m. 105/2 Acente yaptığı sözleşmeden doğan uyuşmazlığı müvekkili adına dava edebilir kendisine de müvekkili adına (izafeten) dava açabilir.

Su’ya izafeten MTS’ ye dava açabilir ancak bunun koşulu MTS’nin yaptığı bir hizmet sözleşmesi olmalı. Ancak 105/2 ye göre acenteye izafeten (Müvekkili Adına) dava açılamaz.

Zaten acenteye izafeten de dava açılmamış. Dava işleten Su’ya açılmış bu yüzden tebligatın

(2)

da işletene yapılması gerekiyordu. Arada acentenin yaptığı hizmet sözleşmesinden kaynaklanan bir uyuşmazlık olsaydı acenteye dava açılabilmesi için “Su’ya izafeten” diye davalı kısmında “MTS acentesi” ibaresi olması gerekiyordu.

TTK m. 105/1 İhbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları alabilir. Dava dilekçesi de TTK m. 105/1’deki hakkı koruyan beyan değildir bu nedenle bu maddeyi de kullanamayız.

Halbuki acenteye TTK m. 105/1,2’ye göre tebligat yapılmamalıdır. MTS hem müvekkili adına tebligat almış hem de donatan ve kaptan adına tebligat almış. Böyle bir şey olamaz.

Acenteye tebligat yapılabilmesi için davacı kısmında Su’ya izafeten MTS (Acentesi) yazılması gerekirdi.

Acente sadece kendi müvekkili için dava dilekçesi alabilir. Bunun ön koşulu acentenin yaptığı sözleşmeden kaynaklanan bir uyuşmazlığın olmasıdır.

Hâkim de olsan vekâletnameye bakacaksın. Kaptan, leh ve aleyhine de açılacak dava ve takiplerden dolayı avukata vekâlet vermiş. Olayda diğer davalıların verdiği bir vekâletname yok. Kendim için hem de donatan için vekâlet verilmesini noterden istemek durumundasın.

Kazadan hemen sonra sadece kaptan kendisi için avukata vekâlet veriyor.

Cevap dilekçesinde davalı olarak: Donatan/işletene izafeten kaptan George’ a cevap veriyor.

Ayrıca acenteye yapılan tebligat da usulsüz tebligattır.

Davalının savunması donatan ve işletene etkili olabilir mi?

Kimden vekâlet alındıysa onun için savunma yapılabilir sadece kaptandan vekâletname alınmış. Vekâletsiz bir şekilde başkası için savunma yapıyor. Ayrıca bir dilekçesi de usulüne uygun olarak davalılara tebliğ edilmemiş. Savunma kaptana etkili midir? Kaptanın ismi cevap dilekçesinde davalı olarak gösterilmemiş bu nedenle avukatın yaptığı savunma kaptana da etkili olmaz. (Avukat aldığı kişi için savunma yapmamıştır.)

Yabancı bayraklı gemilerde geminin maliki veya kiracısına açılacak dava takip onlar adına geçerli olmak üzere kaptana dava açılıyor yani 1. ve 2. davalılara izafeten kaptana dava açılıyor.

Kaptanın aslında hem asaleten yani kendisi için tebliğ edilmemesi hem de 1. ve 2. davalılara izafeten kaptana tebligat yapılması gerekiyor. Olayda kaptanın kendisi için kaptana dava dilekçesi tebliğ edilmemiştir.

Olayda hem kaptana asaleten dava dilekçesi tebliğ edilmemiş hem de kaptanın ismi cevap dilekçesinde gösterilmemiş, kaptan, avukata vekâletname verse bile avukatın yaptığı savunma, kaptana etkili olmaz.

TAŞIYAN KİM?

Taşıyan Navlun Sözleşmesi Taşıtan

Donatan GİM

Kırkambar Yolculuk Çarteri

(3)

!!2. vize sadece Taşıyanın sorumluluğu ile ilgili olacak! Konişmento da zordur.

Konişmento sadece final sınavında çıkacak. Finalde hem konişmento hem de vize gibi olacak. Acente de soracak finalde!!

TAŞIYANIN SORUMLULUĞU

Taşıyan ister donatan ister GİM olsun taşıtana karşı 2 temel sorumluğu vardır.

1- TTK m. 1141 (Başlangıçtaki elverişsizlikten doğan sorumluluk - Baştan, yola çıkmadan)

2- TTK m. 1178 (Yüke özen borcunun ihlalinden doğan sorumluluk - Yoldayken sorumluluk)

Başlangıçtaki elverişsizlikten doğan sorumluluk, her türlü navlun sözleşmesinde (Kırkambar, Yolculuk Çarteri) geçerli olan bir sorumluluktur. Gemi her yolculukta denize, yüke, yola elverişli olmalıdır.

Taşıyanın, Gemiyi Denize, Yola ve Yüke Elverişli Bulundurma Yükümlülüğü

TTK m. 1141: (1) Her türlü navlun sözleşmesinde taşıyan, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir hâlde bulunmasını sağlamakla yükümlüdür.

(2) Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumludur; meğerki, tedbirli bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen gösterilmekle beraber, eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkân bulunmamış olsun.

TTK m. 1141/2 Taşıyan geminin denize, yola, yüke uygun olduğunu kontrol etmelidir.

Sorumluluk Genel olarak

BK m. 49: Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Zararın ve Kusurun İspatı

BK m. 50:Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.

Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.

BK m. 49’da kusur, zarar, illiyet, hukuka aykırılık varsa taşıyan sorumlu olacaktır ve bu koşulların oluştuğunu zarar görenin ispatlaması gerekmektedir. (BK m. 50)

Deniz Ticaretinde ise ‘En başta sen sorumlusun! (Kusursuz Sorumluluk gibi) Ama şunu şunu taşıyan olarak ispatlarsan sorumluluktan kurtulursun!’ deniliyor.

Yük sahibi sadece yükün çatlak, patlak olduğunu ispatlarsa taşıyan sorumludur. Ancak taşıyan, gereken dikkat ve özeni gösterdiği, denizin yüke, yolculuğa, denize baştan (Yola çıkarken) elverişsiz olduğu ispatlarsa sorumluluktan kurtulur.

(4)

Taşıyan ispatlayamazsa baştan sorumludur.

Yük sahibi, kiremitlerin kırık olduğunu söyledi. Taşıyan olarak sen sorumlusun TTK m.

1141’e göre dava açmak istiyorsak kiremitlerin taşındığı gemi, denize elverişli mi (Çağımızda denize elverişsizlik olması artık mümkün değil!), yola elverişli mi (Gemi o yolculuğu selametle bitirebilecek mi? Sayı ve nitelik olarak gemi adamı yeterli ve gemi adamı ehliyetine sahip olmalıdır. Yeterli miktarda kumanya, yakıt, para olmalıdır.), yüke elverişli mi (Taşınan yüke bakılır. Kimyasal bir madde gemide taşınıyorsa bunun güvertede açık havada taşınması yüke elverişliliği ortadan kaldırır. Gemide buğday, kiremit, kimyasal madde var. Gemi, bu yükleri taşımaya elverişli mi diye bakılır.) bunlar kontrol edilmelidir.

Gemi adamlarının yetersizliğinin zarar görence kanıtlanması halinde taşıyan TTK m. 1141’e göre sorumludur. Taşıyan da cevap dilekçesinde, ‘Evet doğru sen bir eksiklik yakaladın. Ama ben tüm dikkat ve özeni göstermeme rağmen baştan (Yola çıkmadan) bu elverişsizliği tespit edemedim.’ yani ‘Yola çıkana kadar tüm dikkat ve özeni göstermeme rağmen bu eksikliği bulamadım.’ savunmasını yaparak sorumluluktan kurtulmaya çalışacaktır.

Ambar kapağı kırık içeride buğdaylar var ve buğdaylar yağmurdan ıslanıyor bunu taşıyanın baştan tespit edememesi olanaksızdır. Dolayısıyla taşıyanın sorumluluğu doğacaktır.

Dümen kilitlendi ve gemi kayaya çarptı. Dümenin kilitlenmesi, geminin deniz ve yola elverişsiz olmasıyla ilgilidir. Taşıyanın sorumluluktan kurtulması için geminin baştan dümeninin sağlam olduğunu ispat etmesi gerekir.

TTK m. 1243 Çok önemli!! Hangi maddeler emredici bunları bil!

TTK m. 1243: (1) Bir navlun sözleşmesinde veya konişmentoda yahut diğer bir denizde taşıma senedinde yer alıp da;

a) Taşıyanın borç ve sorumluluklarına ilişkin 1141, 1150, 1151 ve 1178 ilâ 1192 nci maddeler,

b) Taşıtan ve yükletenin borç ve sorumluluklarına ilişkin 1145 ilâ 1149, 1165 ve 1208 inci maddeler,

c) Denizde taşıma senetlerine ilişkin 1228 ilâ 1242 nci maddeler, hükümlerinden kaynaklanan borç ve sorumluluklar doğrudan veya dolaylı olarak önceden kaldıran veya daraltan bütün kayıt ve şartlar geçersizdir.

(2) Sigortadan doğan hak ve alacakların taşıyana devredilmesi veya taşıyana buna benzer menfaatler sağlanması ve kanunlarla düzenlenmiş bulunan ispat yükünün taşıyan lehine tersine çevrilmesi sonucunu doğuran bütün kayıt ve şartlar birinci fıkra hükümlerine tabidir.

(3) Sorumluluğu kaldıran veya daraltan kayıt ve şartların geçersizliği, navlun sözleşmesinin veya konişmentonun yahut diğer bir denizde taşıma senedinin geri kalan hükümlerinin geçersizliği sonucunu doğurmaz.

(4) Taşıyanın borçlarını ve sorumluluğunu genişleten veya ağırlaştıran kayıt ve şartlar ise geçerlidir.

Örnek; TTK m. 1141 emredici bir maddedir yani tarafların sözleşme özgürlüğü yoktur.

Gemi yüke, yola, denize elverişli diyelim.

Demirleme yeri

TTK m. 1142: (1) Kaptan, eşyayı almak için gemiyi sözleşmede kararlaştırılan yere demirler.

(5)

(2) Sözleşmede yalnızca geminin yükleme yapacağı liman veya bölge kararlaştırılmışsa, gemi, bu liman veya bölge için tahsis edilmiş bekleme alanında yükleme yerinin belirlenmesini bekler.

TTK m. 1142 Yüklemeye başlarken, sıraya göre yapılır.

Gemi, limandadır. Kaptan, yüklemeye hazırım, gemiyi limana getirdim, sıra bende demelidir.

(NOR: Hazırlık İhbarı). Kaptan, bu ihbarı yükletene gönderir. Çünkü yük, yükletendedir.

Yükleten yükü getirecektir; bu yüklerin gemiye yüklenme faaliyeti, sürecidir. Bu sürece yükleme süresi denir. Yükleten, yükleme süresi içinde yükleri yükleyemezse ek bir süre yani sürastarya süresi verilir. Bu sürastarya süresi paralıdır. Gemiye yükler, yüklenince gemi sefere başlar. Kaptan, kime yükleri vereceğini konişmentodan anlamaktadır. Burada da kaptan NOR ihbarı yapıyor, boşaltma süresi vardır. Bu sürede boşaltma yapılamazsa ek bir süreastarya süresi vardır, bu da paralıdır.

NOR (Sürastarya) Yükleme Süresi Sürastarya (Paralı) /Denizde Geçen Zaman/ NOR

Sürastarya Süresi Sürastarya (Paralı)

TTK m.1142’den, 1177’ye kadar yükleme ve boşaltma süresi anlatılıyor. Bunların bir kısmı emredici hükümdür, bir kısmı değildir.

(Kara Taşıma) Kara Evresi -Yükleme Limanı- -Denizde Geçen Süre- -Boşaltma Zamanı- (Kara Taşıma) -Alıcının Adresinde-

Malın çıkış yeri kara, kara evresi kara taşımasına konu olacaktır. Sonra deniz yoluyla taşıma başlayacaktır. Varma limanında boşaltmadan sonra gidecek yere kadar yine kara taşıması söz konusu olur. İşte buna, karma taşıma denir. Farklı türdeki taşıma yollarının bir araya gelerek gerçekleşen taşımaya multi model taşıma (Karma Taşıma) denir.

Konişmentonun arkasındaki genel işlem şartlarında sürastarya süresi, ücret vs. yazılıdır. Yani TTK’daki buna ilişkin hükümler emredici değildir, taraflar da kararlaştırabilir. Eğer konişmentoda hüküm yoksa TTK hükümlerine göre kararlaştırılır. TTK’daki hükümler iç taşımaya uygulanacaktır.

Taşıma işleri genellikle (%99.99) yabancı şirketlerce yapılır. Çünkü yabancı taşıma şirketleriyle taşıma yapılmaktadır. Örneğin; Arkas, Türk firması olsa bile yabancı ülkede Arkas Investment olabilir. Karşımızda Türk firması değil, yabancı Arkas firması bulunmaktadır ve bu firma taşıma yapmıştır. Dolayısıyla taşımada hep, yabancı unsurlu olaylar olur. Bu yüzden de MÖHUK hangi hukuku uygulamamızı istiyorsa onu uygulayacağız. Bazen MÖHUK’a bile sıra gelmemektedir. Çünkü konişmentoların arkasında hukuk seçimi vardır. Konişmentolar bize hangi hukukun uygulanacağını gösterebilir.

Konişmentoda yargı yetkisi de kararlaştırılabilir. (Yetkili mahkeme, Tahkim Klozu, Hangi ülke hukukunun uygulanacağı (Hukuk Seçimi) konişmentoda belirlenebilir.)

Kaptanın ‘Hazırım, gemiye yükleyebilirsin.’ demesi NOR ihbarıdır. Daha sonra starya denilen yükleme süresi başlar. Açıkça bugün, 6 Aralık 2012 vb. denilebilir. Belirtilmemişse kanun boşluğu doldurur. Kural olarak bu süre için ayıca ücret istenmez navlunun içine dâhildir. Ancak bazen taşıyan, bu süre için de ayrıca ek ücret isteyebilir. Çünkü bulunan liman öyle tehlikelidir ki bu limanda kalınan her saat risklidir. Bu durumda konişmentonun arkasına para şartı koyulabilir. Yükleme bittikten sonra taşıyan, yola çıkar. Boşaltma limanına gelindiğinde boşaltma süresi (Starya) başlar. Bu parasızdır zamanında boşaltılmazsa ek

(6)

sürestarya süresi başlar (Boşaltma Sürastaryası) ve bu paralıdır. Burada da NOR ihbarı vardır.

Yükle ilgili hükümler emredicidir. Taşıtan ve yükleten için getirilmiştir.

Yükü gemiye getiren yükletendir, taşıtan ise taşıma sözleşmesinin tarafıdır. Yükleten ve taşıtan aynı kişi de olabilir, farklı kişi de olabilir.

TTK m. 1145, 1146, 1147, 1148, 1149, 1150, 1151 Emredici ve yükle ilgilidir.

Doğru Bildirimde Bulunma Yükümlülüğü Eşya Hakkında

TTK m. 1145: (1) Taşıtan ile yükleten, eşya hakkında taşıyana tam ve doğru beyanda bulunmakla yükümlüdürler. Bunlardan her biri, beyanlarının doğru olmamasından doğan zarardan taşıyana karşı sorumludur; bu yüzden zarar gören diğer kişilere karşı ise ancak kusurları varsa sorumlu olurlar.

(2) Taşıyanın navlun sözleşmesi gereğince taşıtan ve yükleten dışındaki kişilere karşı olan yükümlülükleri ve sorumluluğu saklıdır.

‘Konteyner içinde motosiklet var.’ diye beyan edilmiştir. Hâlbuki içinde kaçak mal, patlayıcı madde olabilir. Bunun hakkında yükleten ile taşıtan yanlış beyanda bulunulursa, beyanların doğru olmamasından doğan zararlardan taşıyana karşı sorumludurlar. Kusuru varsa diğer yük sahiplerine, zarar görenlere karşı da sorumlu olurlar. Taşıma doğru beyanla yapılmamışsa yükleten ile taşıtan taşıyana karşı kusursuz sorumludur. Gemide başkaları varsa onlara karşı ise kusur varsa sorumluluk vardır.

Güverteye Konacak Eşya

MADDE 1151: (1) Taşıyan, eşyayı güvertede taşıyamaz ve küpeşteye asamaz.

(2) Taşıyan, eşyayı ancak yükleten ile arasındaki anlaşmaya veya ticari teamüle uygunsa ya da mevzuat gereği zorunluysa güvertede taşıyabilir.

(3) Taşıyan, eşyanın güvertede taşınması veya taşınabileceği hususunda yükleten ile anlaştığı takdirde denizde taşıma senedine bu yolda yazılı bir kaydı düşmesi gerekir. Böyle bir kaydın düşülmemesi hâlinde, güvertede taşıma hususunda bir anlaşmanın varlığını ispat yükü taşıyana aittir; şu kadar ki, taşıyan, denizde taşıma senedini iyiniyetle iktisap eden gönderilen dâhil üçüncü kişilere karşı böyle bir anlaşmayı ileri sürmek hakkına sahip değildir.

(4) Eşyanın güvertede taşınmış olması birinci veya ikinci fıkraya aykırı ise, taşıyan, güvertede taşımadan ileri gelen zıya, hasar veya geç teslimden 1178 ve 1179 uncu maddelere göre sorumlu olur. Taşıyanın sorumluluğunun sınırları hakkında, yerine göre, 1186 veya 1187 nci maddeler uygulanır.

(5) Eşyanın ambarda taşınması hakkındaki açık anlaşmaya aykırı olarak güvertede taşınması, taşıyanın, 1187 nci madde anlamında bir fiili veya ihmali sayılır.

Ambarın hepsi güvertenin altındadır buna under-deck yükleme denir. Yük eğer konteyner içinde ise bunun ambara girmesine gerek yoktur. Bu yükün zaten üzerinde korunağı vardır.

Konteyner içindeki yük güvertede taşınabilir. Dökme yük, kuru yük, petrol vs. (Ambarda taşınabilir.) ve konteyner yükü vardır.

(7)

Buğday, arpa gibi yükler makine ile hepsini ambar içinde dökme olarak boşaltılırsa bu yük dökme yük olur. Çuvallanarak taşınmazlar. Bir önceki taşımada o ambarlarda naftalin taşımışsan bir sonraki taşımada buğday koyuyorsan o ambar, yüke elverişsizdir.

MADDE 1151/1: (1) Taşıyan, eşyayı güvertede taşıyamaz ve küpeşteye asamaz.

Taşıyan, kendi inisiyatifiyle ben bu yükü ambara koyayım diyemez. Küpeşte, güvertenin sınırını oluşturan demir çubuklardır. Taşıyan, eşyayı küpeşteye asarak da taşıyamaz.

Güverte taşımacılığı için 3 şart aranır.

1- Anlaşma Yükleten ve taşıtan arasındaki anlaşma esas alınır. Hala CIF taşımaysa yükün mülkiyeti yükletende olabilir.

2- Teamül 3- Mevzuat

Konişmento gönderilenin eline geçecek gönderilenin yaşananlar hakkında hiçbir bilgisi yok.

Konişmento arkasında ne yazıyorsa o kadarını bilebildiği kabul edilir. Konişmento kıymetli evrak olduğu için her defi gönderilene karşı ileri sürülemeyecektir. (Şahsi Defiler)

MADDE 1151/2: (2) Taşıyan, eşyayı ancak yükleten ile arasındaki anlaşmaya veya ticari teamüle uygunsa ya da mevzuat gereği zorunluysa güvertede taşıyabilir.

Yukarıda 3 halden birinin varlığı halinde konişmentoda bu hususa ilişkin kayıt düşülmelidir.

Konişmento, boşaltma limanında gönderilenin eline geçecektir. Gönderilen, her şeyi konişmentodan anlamaktadır. (Bononun hamili eline bonoyu aldığında bononun neden ortaya çıktığını bilemediği için bono hamiline her türlü defi ileri sürülememektedir.)

Gönderilen X Ltd. şirketi, gönderilen konişmentoyu eline almakla, yükü teslim almışçasına yükün mülkiyetini kazanır. Menkul malın teslimi, zilyetliğin devriyle geçer. (Yani mülkiyet menkullerde, zilyetliğin devri ile geçer.) Satıcı malı elden teslim etmelidir. Konişmento, kural olarak emre yazılıdır ve bu yüzden ciro yoluyla hak geçer. Gönderilene ciro yapılırsa yetkili hamil gönderilen olur. Kaptan, ciro zincirini kontrol etmelidir. Daha sonra malı teslim etmelidir. Eğer, gönderilene ciro edilmemişse gönderilen, bu halde yetkili hamil değildir.

Kaptan, ciro zinciri kopuk olduğu için malı teslim etmeyecektir. Mesela yetkili hamil B, B bu konişmentoyu kaptana teslim ederse kaptan yükü, B’ye teslim edecektir. Eğer ciro yapılmamışsa B yetkili hamil olmadığı için Kaptan B’ ye teslim etmez.

Konişmentoya önyüzüne Cargo on deck kaydı vurulur. (Güvertede Taşındı Kaydı). Yetkili hamil bilgilendirilsin diye bu mühür vurulur. Eğer bu kayıt konulmazsa yapılan anlaşma geçersizdir. Eğer bu kayıt düşülmezse böyle bir anlaşma yaptığını ispat etmek gerekir.

Ancak kimse ayrı bir anlaşma yapmaz; sadece kayıt koyar.

İster gerçek gönderilen, ister onun devrettiği yetkili hamil, kayıt düşülmemişse ve arada böyle bir anlaşmanın olduğu bilinmiyorsa (İspatlanamamışsa) böyle bir kaydın varlığını iyiniyetli yetkili hamile karşı ileri süremez. Çünkü şahsi defiler bunları bilmeyen 3. iyiniyetli karşı ileri sürülemez.

MADDE 1151/4: (4) Eşyanın güvertede taşınmış olması birinci veya ikinci fıkraya aykırı ise, taşıyan, güvertede taşımadan ileri gelen zıya, hasar veya geç teslimden 1178 ve 1179 uncu maddelere göre sorumlu olur. Taşıyanın sorumluluğunun sınırları hakkında, yerine göre, 1186 veya 1187 nci maddeler uygulanır.

(8)

Eğer anlaşma, teamül, mevzuata uyulmamışsa ve yük zarar görmüşse taşıyan ortaya çıkan zarardan sorumludur. Bir anlaşma yok ya da anlaşma var kayıt yoksa yani 2. Fıkraya aykırılık söz konusu ise TTK m. 1178, 1179 uygulanır.

MADDE 1151/5: (5) Eşyanın ambarda taşınması hakkındaki açık anlaşmaya aykırı olarak güvertede taşınması, taşıyanın, 1187 nci madde anlamında bir fiili veya ihmali sayılır.(ÇOK ÖNEMLİ!!!)

Taraflar yükleme süresini istedikleri gibi kararlaştırabilirler. Mesela ‘Sürastarya süresi 10 gündür.’ diyebilirler.

Sürastarya süresi, hazırlık süresinin ertesi günü işlemeye başlar ve aralıksız hesaplanır.

Sürastarya süresi 5 gün olarak kararlaştırıldı, diyelim bu sürelerin hesaplanmasında yılbaşı, tatil günleri gibi günlerde dâhildir.

Yükleme ve Sürastarya Sürelerinin Hesabı

MADDE 1156: (1) Yükleme süresi takvime göre aralıksız hesaplanır.

(2) Taşıtanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfî sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslimi mümkün olmayan günler de yükleme süresinin hesabında dikkate alınır.

(3) Taşıyanın faaliyet alanında gerçekleşen tesadüfî sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye alınması mümkün olmayan günler ise bu sürenin hesabında dikkate alınmaz.

(4) Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi her iki tarafın faaliyet alanını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslim edilmesi ve alınması imkânı bulunmayan günler yükleme süresine eklenir; şu kadar ki, yükleme süresi içinde olmasına rağmen taşıtan bu günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.

(5) Üçüncü ve dördüncü fıkralarda yazılı hâllerde, yüklemeye fiilen devam edildiği anda, süre durduğu yerden işlemeye başlar.

(6) Sürastarya süresi ise ikinci ilâ beşinci fıkralarda belirtilen hâllerden etkilenmeksizin kesintisiz olarak hesaplanır; meğerki, bu hâllerin doğumuna, taşıyan kusuruyla sebep olsun.

Gemideki vinç kırıldı, bu kırılma bakımsızlıktan mı kırıldı yoksa tesadüfî bir kırılma mı?

Tesadüfî kırılma ise, bu sürenin hesaplanmasına etki etmez. (Aynı kurallar boşaltma içinde geçerlidir.)

MADDE 1156/4: (4) Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi her iki tarafın faaliyet alanını ilgilendiren tesadüfî sebepler dolayısıyla eşyanın gemiye teslim edilmesi ve alınması imkânı bulunmayan günler yükleme süresine eklenir; şu kadar ki, yükleme süresi içinde olmasına rağmen taşıtan bu günler için taşıyana sürastarya parası ödemekle yükümlüdür.

Yağmur ve fırtına altında yükleme yapılırsa yük ıslanır. Bu hallerde duraksama süresi, süreye eklenir yani 3 gün aksama olmuşsa 10+3=13 gün yükleme süresi olur. Aynı kurallar boşaltma içinde vardır.

Sürastarya (Demurrage (Temerrüt Süresi)) Demoraj Sürestarya

Uygulamadaki Kavram Kanundaki Kavram (Konişmentonun Arkasındaki Kavram)

(9)

Yük, yük sahibinden uzakta yük sahibinin elinde sadece konişmento var. Konişmentoda sadece ‘Yük, şu günde teslim edilecektir.’ yazıyor. Yük, beklentimizin aksine teslim edilirse (100 motosikletten 80’i teslim edilirse) eğer BK m. 49’u işletirsek kusur sorumluluğuna göre yük sahibi, kusuru, illiyet bağını, hukuka aykırılığı, zararı ispatlayacaktır. Ama yük sahibi, taşıyanın kusurunu nasıl ispatlayabilir? Bu, aleyhe bir durumdur.

Bu nedenle TTK m. 1178’de taşıyanın, yükü en başta zıya/hasar/gecikmiş biçimde teslim etmesi halinde peşinen sorumlu olduğu kabul edilmiştir.

Zıya: Bir daha kurulması mümkün olmayacak derecede yükte zarar oluşması, yükün yok olmasıdır. Yük hala var ama başkasının eline giderse zayi olmuş olur.

Hasar: Yükün bazı özelliklerini kaybetmiş olması demektir.

Gönderilen ciro yapmadan kâğıdı teslim ederse hamil hakkın sahibi değildir. Çünkü yetkili hamil değildir. Hamil, kaptana konişmentoyu ibraz ederse kaptan yükü teslim etmelidir.

Eğer kaptan, ciro zincirini kontrol etmeden hamile teslim ederse ne olur?

Yük bakımından asıl mülkiyet kimdedir? Bu yükü almaya yetkili kim? Asıl yetkili hamil, gönderilendir. Mal duruyor, hiçbir şey olmadı ama gerçek yetkili hamil, malı kullanmıyor bu nedenle gerçek yetkili hamil olan gönderilen, yükün zıyaa uğraması nedeniyle dava açar.

Taşıyanın sorumluluğu Genel olarak

MADDE 1178: (1) Taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.

(2) Taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.

(3) Eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan;

a) Taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya

b) Gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hâllerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da

c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana,

kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılır.

(4) Eşya, navlun sözleşmesinde belirlenen boşaltma limanında açıkça kararlaştırılmış olan süre veya açıkça kararlaştırılmış bir süre yoksa, olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim edilmediği takdirde teslimde gecikme olduğu varsayılır.

(5) Eşyanın zayi olmasına dayanarak tazminat isteminde bulunabilecek kişi, dördüncü fıkra uyarınca teslim süresinin dolmasından itibaren aralıksız altmış gün içinde teslim olunmayan eşyayı zayi olmuş sayabilir.

Sorumluluğun sebebi olmalıdır. Sorumlu tutulan adama (Taşıyana) Kanun koyucu, yükümlülük vermeli ki biz onun sorumluluğuna gidebilelim. Navlun Sözleşmesinin İfasında özellikle yükleme, istif, elden geçirme, taşıma süresinde, koruma, gözetim (Boşaltma

(10)

sırasında ve seferde geçen süre içinde) gibi aşamalar yani yükün geminin üzerinde olduğu ve taşıyanın hâkimiyetinde olduğu süre içinde taşıyan, tedbirli bir taşıyanın göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermelidir.

Zıya, hasar, gecikme, yükün taşıyanın hâkimiyetinde olduğu süre içinde gerçekleşmelidir ki taşıyan, sorumlu olsun.

MADDE 1178/2: (2) Taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.

Hâkimiyet sahası süresinde ziya, hasar, gecikme olmalıdır.

MADDE 1178/3: (3) Eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan;

a) Taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya

b) Gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hâllerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da

c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana, kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılır.

Taşıyanın hâkimiyetindeki süre, yükletenin, taşıyanın yükü hâkimiyet alanına teslim aldığı andan yükün yetkili kişiye teslimine kadar geçen ana kadar olan süredir. Yani taşıyana teslim edildiği andan taşıyanın 3. Kişiye teslim ettiği ana kadar geçen süreye hâkimiyet süresi denir.

MADDE 1178/4: (4) Eşya, navlun sözleşmesinde belirlenen boşaltma limanında açıkça kararlaştırılmış olan süre veya açıkça kararlaştırılmış bir süre yoksa, olayın özelliklerine göre tedbirli bir taşıyandan eşyanın tesliminin makul olarak istenebileceği süre içinde teslim edilmediği takdirde teslimde gecikme olduğu varsayılır.

Gecikmeden kasıt nedir? Konişmentoda 45 günlük süre kararlaştırılmış olabilir.

MADDE 1178/5: (5) Eşyanın zayi olmasına dayanarak tazminat isteminde bulunabilecek kişi, dördüncü fıkra uyarınca teslim süresinin dolmasından itibaren aralıksız altmış gün içinde teslim olunmayan eşyayı zayi olmuş sayabilir.

Aralıksız 60 gün teslim olunmayan eşya zayi olmuş sayılır.

1 Aralık günü teslim edilmesi gereken yük, 60 gün boyunca teslim olunmamışsa kanun;

‘Gecikmeden dolayı dava açma, zıyadan dolayı dava aç!’ diyor.

Zıya, hasar ve gecikme durumundaki tazminat hesap sisteminde farklar var.

Taşıyanın Sorumluluğu

Taşıyanın, Gemiyi Denize, Yola ve Yüke Elverişli Bulundurma Yükümlülüğü

(11)

TTK m. 1141: (1) Her türlü navlun sözleşmesinde taşıyan, geminin denize, yola ve yüke elverişli bir hâlde bulunmasını sağlamakla yükümlüdür.

(2) Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan sorumludur; meğerki, tedbirli bir taşıyanın harcamakla yükümlü olduğu dikkat ve özen gösterilmekle beraber, eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkân bulunmamış olsun.

Taşıyanın gemiyi denize, yola, yüke elverişsiz bulundurması (Bu elverişsizlik davacı tarafından ileri sürülmektedir.) nedeniyle doğan zararlardan taşıyan sorumludur. Kanun en baştan taşıyanın sorumlu olduğunu kabul etmiştir. Dolayısıyla zarar görenin geminin denize, yola, yüke elverişsiz olduğunu ispatlaması yeterlidir.

Cevap layihasında davalı taşıyan tedbirli taşıyan olarak yolculuk başlayıncaya kadar üzerine düşen her türlü gözetimi yapmış, tedbiri almış olmasına rağmen eksikliği fark edememiş olabilir. Bu durum yolculuk başlayıncaya kadardır, yolculuk başladıktan sonra denize, yüke, yola elverişsizlik nedeniyle meydana gelen zararlar söz konusuysa başka hükümler (TTK m.

1178) kullanılır.

Mesela dümenin kilitlenmesi sonucu bir çatmanın meydana geldiği olayda, dümenin kilitlenmesi başlangıçtaki bir eksiklik nedeniyle mi yoksa gemi sefere çıktıktan sonra mı ortaya çıkmıştır ona bakılmalıdır.

Taşıyanın kendini sorumluluktan kurtarmalıdır. Çünkü kanun onu peşinen sorumlu tutmuştur.

TTK m. 1178/1: (1) Taşıyan, navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması, korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür.

TTK m. 1178’de ise geminin yola, yüke, denize elverişsizliği kavramı kullanılmamaktadır.

‘Navlun Sözleşmesinin İfasında’ yükleme; istif; gözetim; boşaltma; elden geçirme; taşıma;

koruma gibi evrelerin hepsinde yani yükün geminin üzerinde taşıyanın hâkimiyetinde olduğu süre içinde taşıyan tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni sarf etmekle yükümlüdür.

Burada kusur karinesi vardır: Taşıyan baştan kusurlu kabul edilir. Bu yüzden davacının işi kolaydır.

TTK m. 1178/2,3: (2) Taşıyan, eşyanın zıyaı veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, zıya, hasar veya teslimde gecikmenin, eşyanın taşıyanın hâkimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.

(3) Eşya, yükleten veya onun adına veya hesabına hareket eden bir kişiden yahut yükleme limanında uygulanan kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın taşınmak üzere kendilerine teslimi zorunlu makamlardan ya da üçüncü kişilerden taşıyanca teslim alındığı andan;

a) Taşıyan tarafından gönderilene teslim edildiği ana veya

b) Gönderilenin eşyayı teslim almaktan kaçındığı hâllerde sözleşme veya kanun hükümlerine yahut boşaltma limanında uygulanan ticari teamüle uygun olarak gönderilenin emrine hazır tutulduğu ana ya da

c) Boşaltma limanında geçerli kanun ve düzenlemeler uyarınca eşyanın kendilerine teslimi zorunlu makamlara veya üçüncü kişilere teslim edildiği ana kadar taşıyanın hâkimiyetinde sayılır.

Yükün taşıyanın hâkimiyetinde olduğu zaman zarfında, yükte zıya, hasar, gecikme ortaya çıkarsa taşıyan bundan dolayı sorumludur.

(12)

Taşıyanın hâkimiyetindeki süre; yükletenin, taşıyanın hâkimiyet alanına teslim ettiği andan yükün teslimine kadar geçen süredir.

Yük sahibinin (Davacının) buradaki ödevi, kendisine teslime dilen yükün taşıyanın hâkimiyetindeyken zıya, hasar, gecikme ile teslim edildiğini ispat etmek, ortaya koymaktır.

Yük sahibi bu şekilde topu karşı tarafa atacaktır. “Taşıyanın kendisine sağlıklı yük gelmişti, bu yük bana kırık geldi.” diyecektir. Taşıyanın yükü teslim aldığında yük sağlamdı, bunu yük sahibi KONİŞMENTO ile ispat eder. Aynı zamanda yükün zıya, hasar, gecikemeye uğradığını da ispat etmelidir. Yük paslı diyelim bu durumda gönderilen tespit yaptırır, yükün nasıl teslim edildiği ortaya çıkar. Zaman zarfına (Sağlam teslim aldığından teslim edene kadar) da dikkat edilmelidir. 2. fıkrada kusur karinesi olduğu için taşıyan sorumludur. Taşıyan kendisini nasıl kurtaracaktır? TTK m. 1141’de taşıyan yolculuğun başlangıcında elverişsizlik olduğunu her türlü özeni gösterdiği halde fark edemedim diyerek sorumluluktan kurtulurdu.

TTK m. 1178’de ise daha komplekstir. Taşıyanın sorumluluktan kurtulması için iki alternatif, olasılık vardır. Taşıyan bunlardan birini tercih edecektir.

1. Mutlak Sorumsuzluk

Burada mutlak olarak, tartışmasız, kayıtsız şartsız, hâkimin direkt kabul edeceği bir şekilde sorumsuzluk vardır. Aşağıda sıralayacağımız 3 durumdan birinin ispatı halinde taşıyan sorumsuzluğunu ispat etmiş olur.

a) Zıya, hasar, gecikme teknik kusurdan kaynaklandı. (TTK m. 1180)

b) Yangın (Yangının çıktığını ispat ederek TTK m. 1180’e göre sorumluluktan kurtulma yoludur.)

c) Seferdeyken can, eşya kurtarmak zorundaydım, kurtarma faaliyeti yüzünden kendi gemimdeki yükler zarar gördü. Kanun kurtarmaya (c)’ye önem, öncelik vermektedir. Zarar da o kurtarma faaliyetini yaparken ortaya çıkarsa taşıyanın sorumsuzluğu ortaya çıkıyor. Taşıyan sorumluluktan kurtuluyor. (TTK m. 1181)

Teknik Kusur ve Yangın

TTK m. 1180: (1) Zarar, geminin sevkine veya başkaca teknik yönetimine ilişkin bir hareketin veya yangının sonucu olduğu takdirde, taşıyan yalnız kendi kusurundan sorumludur. Daha çok yükün menfaati gereği olarak alınan önlemler, geminin teknik yönetimine dâhil sayılmaz.

(2) Tereddüt hâlinde zararın, teknik yönetimin sonucu olmadığı kabul edilir.

Denizde Kurtarma

TTK m. 1181: (1) Taşıyan, müşterek avarya hâli hariç, denizde can ve eşya kurtarmadan veya kurtarma teşebbüsünden ileri gelen zararlardan sorumlu değildir. Teşebbüs, sadece eşya kurtarmaya yönelikse, aynı zamanda makul bir hareket tarzı oluşturması gerekir.

Taşıyana Yüklenemeyecek Sebep

TTK m. 1179: (1) Taşıyanın veya adamlarının kastından veya ihmalinden doğmayan sebeplerden ileri gelen zarardan taşıyan sorumlu değildir. Taşıyanın veya adamlarının kastının veya ihmalinin bu zarara sebebiyet vermediğini ispat yükü, taşıyana aittir.

(2) “Taşıyanın adamları” terimi, taşımada kullanılan geminin adamlarını, taşıyanın taşıma işletmesinde çalışan veya kendisini temsile yetkili kıldığı kişileri ve taşıma işletmesinde çalışmasa bile navlun sözleşmesinin ifasında kullandığı diğer kişileri kapsar. Fiilî taşıyana ilişkin hükümler saklıdır.

Teknik kusur ve yangın TTK’nın 1179. maddesinde genişlemiş, açılmıştır. TTK m. 1179 taşıyanın sorumluluğunu tekrar belirtmiştir. TTK m. 1179/1’e göre taşıyan, kendisinin ya da

(13)

adamlarının kusurundan sorumludur. Taşıyanın adamlarının kusuru taşıyanın kusuru gibi kabul edilmektedir. TTK m. 1179/2’de ise taşıyanın adamları deyiminden kimlerin kastedildiği belirtilmiştir:

i. Gemi Adamları

ii. Taşıma Şirketinde Çalışanlar (Firmada Kullanılan Kişiler) iii. Taşıyanı Temsile Yetkili Kişiler

iv. Navlun Sözleşmesinin İfasında Kullandığı Her Türlü Yardımcı (Alt Taşıyanlar, Taşeronlar, Alt İfacılar)

TTK m. 1179/2’de sayılan bu kişilerin hepsi taşıyanın adamları kavramı içinde sayılır.

Bunların kusurundan taşıyan da sorumludur. Yani taşıyan bu kimselerin verdiği zararlardan da sorumludur. Buradaki sorumluluk kusursuz sorumluluk değildir, her ne kadar taşıyan olarak ‘Sen baştan sorumlusun.’ dese de TTK m. 1179, bunun kusur sorumluluğu olduğunu söylemektedir. Sadece zarar görene ispat yükü bakımından kolaylık sağlar. Taşıyan zararın sebebi teknik kusurdur veya yangındır derse bunu ortaya koyduğu takdirde ispat yükü davacıya (Zarar Görene) geçer. Yalnız bu durum sadece teknik kusur veya yangında söz konusudur. Yani bu iki durumda (Teknik Kusur, Yangın) ispat yükü davacıya, zarar görene geçer.

Ancak teknik kusur veya yangın taşıyanın kendi kusurundan kaynaklanıyorsa; bu sorumsuzluktan yararlanamaz. Zarar gören top kendisine geldiğinde teknik kusur veya yangında senin şahsi kusurun var, sen sorumsuzluktan yararlanamazsın diyebilir. (Madde, gemi adamları da dememektedir; sadece taşıyandan bahsetmektedir.) Yani zarar taşıyanın adamlarının değil, taşıyanın kendi kusurundan kaynaklanıyorsa yine sorumlu olur; taşıyan sorumluluktan kurtulamaz.

Teknik kusur ne demektir? Teknik kusurun karşıt kavramı ticari kusurdur. Ticari kusur, yükle;

teknik kusur, gemiyle, geminin seyriyle ilgilidir. Geminin menfaati, selameti için alınması gereken her türlü önlem, şey teknik kusurdur. Örneğin; navigasyon kusuru gibi.

Geminin kimseye zarar vermeden gitmesi gereken rotada sağ salim gitmesi için alınması gereken tedbir, teknik tedbirdir. Yükün selameti veya zarar görmemesi nedeniyle alınan tedbir ticari tedbirdir. İşte seyirde alınması gereken her türlü tedbirin alınmaması teknik kusuru oluşturmaktadır. Sorumluluktan kurtulma ise sadece TEKNİK KUSUR için geçerlidir, ticari kusurda ise taşıyanın yapabileceği bir şey yoktur.

Örneğin; Yükleme esnasında geminin dengede kalabilmesi için balans suyu verilmektedir.

Bu su verilirken yüklemenin yapıldığı hattaki pencereler açık unutulmuştur. Bu da geminin dengesini bozacaktır. Pencerelerin açık unutulması ise bir kusurdur. Taşıyan bunu teknik kusura sokabilirse sorumluluktan kurtulabilecektir. Olayda taşıyanın şahsi kusuru zaten olamaz. Çünkü o esnada gemide değildir, kendi firmasındadır. Ticari kusur olursa zaten kurtulma imkânı yoktur. Bu olayda tek doğru yoktur.

Taşıyanın avukatı, bunun bir teknik kusur olduğunu kanıtlamaya çalışır, pencerelerin açık unutulması, geminin batmasına neden olduğu için geminin selametini sağlamak için alınması gereken bir önlemdir, bu teknik kusurdur, diyecektir. Ben pencereleri yük için değil geminin selameti için kapatmalıydım yorumunu yapar.

Yük sahibinin, zarar görenin avukatı ise; yükün selametini gözetmek zorundasın, yükün önceliği var, yükün selameti için pencereler kapatılmalıydı diyecektir. Sen yükleme yaparken pencereleri açık unuttuğun için yük zarar gördü. Hâlbuki sen yükleme yaparken yükü korumak zorundasın, pencereleri kapatman yükün selameti içindir, yorumunu yapar.

Örneğin; Kömür yükü varsa kömürün bulunduğu yer arada havalandırılmalıdır yoksa kıvılcım ve dolayısıyla yangın çıkmaktadır. Kömür taşıyan bir gemi kömürün bulunduğu yeri havalandırması gerekirken bunu yapmamış ve yangın çıkmıştır. Taşıyan avukatı bu duruma

(14)

sevinir. Çünkü yangın çıktı ve taşıyan gemide değildir. Bu yüzden yani taşıyanın kendi (Şahsi) kusuru bulunmamasından dolayı sorumsuzluklarını ilan ederler. Kömür sahibinin avukatı ise; “Kömür yükünü havalandırmak geminin selameti için değil, benim yükümün selameti için alınan bir önlemdir. Çünkü gemide kömür yükü olmasa sen, salt o ambarı havalandırmazdın. Demek ki bu yükün selameti için yani, sırf yük var diye havalandırıyorsun.

Dolayısıyla bu bir ticari kusurdur.” Yük sahibi yük var diye bir işlem yapıyorsa bu salt gemi için yapılan bir şey değildir. Yangın davaları taşıyan avukatı için kolay gözükmektedir.

Çünkü önceki mutlak sorumsuzluk nedeni olan yangına dayanırlar. Yük sahibinin avukatları ise ikinci bir şeyi araştırırlar: Yangının neden çıktığını Bunu araştırırken ambar ve içindeki bölmelerin şeması elde edilmeye çalışılır. Kazan patlarsa yangın teknik kusurdan gelir, teknik kusurla ilgilidir. Kazanın bozuk, kusurlu olduğunu yolculuk başlayana kadar tedbirli bir taşıyan gibi hareket edilmesine rağmen tespit edilememiş olması halinde çıkan yangında taşıyanın kusuru yoktur, sorumlu değildir. Sonraki elverişsizlik, geminin selametiyle ilgilidir dolayısıyla teknik kusurdur, denilir.

Örneğin; Gemide 4 yük sahibinin yükü bulunmaktadır. Biz 3. yükün sahibinin avukatıyız.

Yüklerin gemide bulunuş şeması aşağıdaki gibidir:

Y1 ---Y2 --- Y3 (Avukatıyız) --- Y4 (Kimyasal Madde veya Kömür) --- KAZAN DAİRESİ Eğer kazandan yangın çıkmışsa, kazan dairesinin yanındaki yük ne ona bakılır. Kömür, kimyasal madde olabilir. Ancak her ikisinde de durum aynıdır. Çünkü her ikisi de ısı kaynağının yakınında reaksiyon gösteren yüktür. Isı kaynağının yanında reaksiyon gösteren bir yük koymak yüke elverişsizliktir. Artık orası yangının kaynağı olur. Ya da çuvallanmamış arpa, buğday vs. geminin her çalkalanışında hareket eder ve ısınır. Isınabilen bir türde yük de ısı kaynağının yanına konursa yangın çıkabilir. Yani bu tür yükler de bu şekilde yangının kaynağı olabilir. Yangının çıkış nedeni istif hatası olduğunu ileri sürebilirsek -ki bu yüke elverişsizliktir- bu, yola çıkmadan önce yapılmış olur ve TTK m. 1141’e gideriz. Ve genelde bu şekilde taşıyanın yangın ile teknik kusurdan kurtulma şansı yoktur. (Yangın ve teknik kusur nedeniyle sorumluluktan kurtulma TTK m. 1178’deydi.) TTK m. 1141 gereğince gemi yola, denize, yüke elverişsizdi denilirse; taşıyan sorumluluktan kurtulamaz. Bu açıklamalar doğrultusunda yük sahibinin geminin denize, yola, yüke elverişsiz olduğunu ispat etmesi daha avantajlıdır. Avukat burada dedektiflik yapacaktır. Gemi adamlarının sayısının az oluğunu göster (Makinist sayısının az olması.) gemi yola elverişsizdir. (‘Oh ne ala! ’ Burçin USLUER’in yorumudur. )

Geminin yola, denize, yüke elverişli olduğunu gösteren kontrol belgelerine (Uluslararası kontrol belgelerine) taşıyan sahip ve o gün kontrol yapılarak her şeyin sağlandığına dair kanaat oluşmuşsa aksini ispat (Geminin denize, yüke, yola elverişsiz olduğunu ispat) davacı tarafın üzerindedir. Davacı taraf bu belgeler olsa bile o gün için gemi yola elverişsizdi ya da gemi adamları yoktu gibi hususları ispat etmek durumundadır. (TTK m. 1141 ile sonuçlanan durumda) (Taşıyan bu belgelere sahipse de gemi yolculuk bakımından elverişsizdir.)

Gerçek Olay; Güvertede taşınan yük bakımından yangın davasıdır. Konteynerler tam ağzına kadar doludur. Zararlı, kimyasal bir madde tüm konteynerlerin ortasına konulmuştur. Yani ambarda taşınması gereken yük konteynerde taşınmaktadır. Bu zararlı madde oksijen peroksittir. Isı ve çalkalanmayla reaksiyon göstermektedir. Çevresindeki konteynerlerde ise;

motosikletler vardır. Gemide yangın çıktı ve bir kutu kimyasal madde yüzünden tüm motosikletler yandı. Gemide yük sigortası da yoktu. Bankayla akreditif ilişkisi vardır. Ve de her bankanın bir sigorta şirketi vardır. Mesela Akbank’ta akreditif açarsan, banka ‘Merak etme ben sana Ak sigortadan kredi açarım, yük sigortanı yaptırırım.’ dedi. Bir tek bu bankacının söylediğine güvenirsek yandık. Çünkü sigortacı, sigortayı yaparken poliçede

(15)

yangın rizikosunu dışarıda tutmuş, teminat vermemiş olabilir. Bankacı, yangın rizikosunu da içerin bir sigorta yaptırmamış olabilir. Dolayısıyla buna güvenmemek gerekmektedir.

Motosiklet sahibi taşıyanı sorumlu kılar. Taşıyanın avukatı sadece TTK m. 1180’e göre yangın olduğu için sorumluluğu kabul etmemiştir. Yük sahibinin avukatı ise taşıyanı sorumlu kılmaya çalışacaktır. Ve yük sahibi avukatının elinde tek şans vardır: TTK m. 1141. Çünkü TTK m. 1180’e göre taşıyanı sorumlu tutabilmemiz için taşıyanın şahsi kusurunun bulunması gerekecektir. Oysa taşıyan gemide bile değildir. Yani taşıyanın kendi kusuru da yoktur.

Dolayısıyla TTK m. 1141’e gidilir. Yangının sebebi konteynerde taşınan kimyasal maddedir.

Kimyasal madde kimin? Bu belirlenir. Bu yük motosikletlerin arasında olmak zorunda mı?

Uluslar arası istif kurallarına göre bu yük (kimyasal madde) güneş görmeyen, soğutmalı bir ambarda taşınmalıdır. Yükün yanlış istifi diğer yükler açısından elverişsizlik yaratır. Her yük sahibi yüke elverişsizliği kendi açısından değerlendirecektir. (Y1, Y2, Y3’ün istif şekillerini ayrı ayrı değerlendirmek gerekmektedir.) Diğer yük sahipleri de kimyasal madde ambarda taşınmalıydı, demektedir.

Ancak dava kaybedildi. Çünkü konişmentonun arkasında tahkim kaydı vardı. Bu kayıt olduğunda dava tek celsede biter. Tahkim pahalı bir iş olduğundan yük sahibi gitmedi ve taşıyan sorumluluktan bu yolla kurtuldu.

2. Muhtemel Sorumsuzluk

Taşıyanın kusursuzluk ve uygun illiyet bağı karinelerinden yararlandığı hâller

TTK m. 1182: (1) Zararın aşağıdaki sebeplerden ileri gelmesi hâlinde taşıyan ve adamları, kusursuz sayılır:

a) Denizin veya geminin işletilmesine elverişli diğer suların tehlike ve kazaları.

b) Harp olayları, karışıklık ve ayaklanmalar, kamu düşmanlarının hareketleri, yetkili makamların emirleri veya karantina sınırlamaları.

c) Mahkemelerin el koyma kararları.

d) Grev, lokavt veya diğer çalışma engelleri.

e) Yükleten, taşıtan ve eşyanın maliki ile bunların temsilcilerinin ve adamlarının fiil veya ihmalleri.

f) Hacim veya tartı itibarıyla kendiliğinden eksilme veya eşyanın gizli ayıpları ya da eşyanın kendisine özgü doğal cins ve niteliği.

g) Ambalajın yetersizliği.

h) İşaretlerin yetersizliği.

(2) Birinci fıkradaki sebeplerin ortaya çıkmasına taşıyanın sorumlu olduğu bir olayın yol açtığı ispatlanırsa, taşıyan sorumluluktan kurtulamaz.

(3) Zararın, durumun gereklerine göre birinci fıkrada yazılı sebeplerin birinden ileri gelmesi muhtemel ise, bu sebepten ortaya çıktığı varsayılır; ancak, aksi ispatlanabilir.

Taşıyan bu maddede yer alan a’dan h’ye kadar olan vakıalardan birini ispat ederse; zararın bu vakıalardan kaynaklandığı varsayılır, illiyet bağını kanun koyucu kendisi koyar ama bu karinenin aksi ispatlanabilir. Zarar gören bu zararın sebebi TTK m. 1182’de yer alıp taşıyanın ileri sürdüğü vakıa değildir. Bu zararın sebebi başka bir şey diyebilir. Bu da çokça dayanılan bir sorumsuzluk durumudur. Taşıyan a bendine dayanır, zarar bundan dolayı ortaya çıktığı kanun koyucunun karinesiyle ispatlanmış olur. Yük sahibi istif kusuru vardı diyerek bunu ispatlayarak karineyi yıkabilir. Olay bu durumda teknik bilirkişilerdedir. Taşıyan da yükün

(16)

hâkimiyetinde olduğu sürece gereken özeni gösterdiğini belgelerle ortaya koyar. ( TTK m.

1178/3)

Özellikle a bendi çok kullanılmaktadır. Konteynerler çelik halatlarla bağlanır. Öyle bir fırtına vardır ki denizin tehlikeleri nedeniyle (Büyük dalgalar nedeniyle) konteyner suya düşebilir.

Bu durumda taşıyan sorumsuzdur. Ancak taşıyan, hemen o günün sabahı denizde fırtına olacağına dair bir belge almıştır. Zaten bu tür belgeleri yola çıkmadan önce alması gerekmektedir. Dolayısıyla zarar gören bu durumda fırtına olduğunu senin daha önceden bilmen gerekirdi, o yüzden konteynerleri birkaç halatla bağlaman lazımdı, diyerek yükün istifiyle ilgili bir durum olduğunu ileri sürebilir. Hava durumu raporunu almadan, kontrol etmeden yola çıkılmışsa TTK m. 1141’e dayanılabilir. (Yola Elverişsizlik) Ancak bu durumda da taşıyanın sorumluluktan kurtulma ihtimali vardır. Bu kadar kuvvetli bir fırtınaya hiçbir istif tedbirinin dayanmayacağını ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilecektir.

TTK m. 1141’e göre eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar tespit edemedim. Uygulamada taşıyan rapora dayanarak gereken özeni gösterdiğini ispat etmektedir. Ancak zarar gören,

‘Senin raporun, raporu aldığın gün geçerlidir, hâlbuki bir ay sonra dümen kilitlendi geminin baştan yola elverişsizliği vardır.’ diyebilir. Haritaların gemide bulunmayışı hem bir teknik kusur (Taşıyanın Avukatı ileri sürer.) hem de yola elverişsizliktir. (Zarar Görenin Avukatı ileri sürer.) Gemide yük olmasa da haritaların gemide bulunması gerektiğine göre bu bir teknik kusurdur.

Teknik Kusur-Ticari Kusur arasındaki farkı bil! Bunun bilinip bilinmediğine bakarım dedi!

Seyirle, navigasyonla ilgili geminin selameti açısından gerekli olanlar teknik kusura dairdir.

Taşıyanın avukatı da teknik kusur olduğunu ileri sürer, yükle alakalı değildir der. Yük olmasa da yapılmalıdır.

Sorumluluğun Sınırı

Taşıyanın sorumluluğu ispat edilince hâkim neye, ne kadar tazminata hükmedecektir?

Yükleme yapılırken gemiyi dengede tutabilmek için gemiye balans suyu basılır. Bu balans suyu basılırken, suyu basan mekanizma bozulmuş, fazla su fışkırtarak ambardaki yükleri ıslatmış ve sonunda gemi batmıştır. Bu teknik kusur mu, ticari kusur mu?

Teknik Kusur Diyenlere Göre: Ben yükten önce gemiyi düşünürüm geminin selameti için su basarım.

Ticari Kusur Diyenlere Göre: Sen yükü düşünmeden gemiye su basamazsın bu yüzden bu ticari kusurdur, diyor. Yükün selameti için suyu basarsın, diyor.

İnceleme (Tespit)

TTK m. 1184: (1) Gönderilen; eşyayı teslim almadan, taşıyan, kaptan veya gönderilen, eşyanın hâl ve durumunu, ölçü, sayı veya tartısını tespit ettirmek amacıyla onları mahkemeye veya yetkili diğer makamlara ya da bu husus için yetkili uzmanlara inceletebilir. Mümkün oldukça diğer taraf da incelemede hazır bulundurulur.

(2) İnceleme giderleri, başvuruda bulunana aittir. İnceleme için, gönderilen başvuruda bulunup da sonuçta taşıyanın tazminat vermesi gereken bir zıya veya hasar belirlenirse inceleme giderleri taşıyana ait olur.

Yükün zıya, hasar veya gecikmiş şekilde verildiğinin tespiti gerekmektedir. Gönderilen, taşıyan veya kaptan yükün zıya, hasar, gecikmeye uğradığının tespitini mahkemeden isteyebilir. Biz de bu konuda bir kuruluş veya uzman bulunmamaktadır, mahkemece bu tespit

(17)

yapılmaktadır. Bu bir delil tespitidir, tespit davası değildir. Eğer gönderilen tespiti istemişse taşıyanı ve kaptanı da çağırır; tespite katıl der. Bu şekilde tespiti iki taraflı bir hale getirmiş olur ki bu daha avantajlıdır.

Bildirim (İhbar)

TTK m. 1185: (1) Zıya veya hasarın en geç eşyanın gönderilene teslimi sırasında taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, bildirimin eşyanın gönderilene teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak üç gün içinde gönderilmesi yeterlidir. İhbarnamede zıya veya hasarın neden ibaret olduğunun genel olarak belirtilmesi gereklidir.

(2) Eşyanın incelenmesi tarafların katılımıyla mahkeme veya yetkili makam ya da bu husus için resmen atanmış uzmanlar tarafından yapılmışsa bildirime gerek yoktur.

(3) Gerçek veya muhtemel bir zıya veya hasarın söz konusu olması hâlinde taşıyan ve gönderilen, eşyanın incelenmesi ve koli sayısının belirlenmesi için birbirlerine uygun olan her türlü kolaylığı göstermekle yükümlüdürler.

(4) Eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir.

(5) Eşyanın teslimindeki gecikmenin, gönderilen tarafından, onun kendisine teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak altmış gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Süresinde bildirim yapılmayan gecikme zararları için tazminat ödenmez.

(6) Eşya, fiilî taşıyan tarafından teslim edilmişse, bu madde uyarınca kendisine yapılan her bildirim taşıyana yapılmış gibi ve taşıyana yapılan her bildirim de fiilî taşıyana yapılmış gibi hüküm ifade eder. Kaptan ve sorumlu gemi zabiti dâhil olmak üzere, taşıyan veya fiilî taşıyan ad ve hesabına hareket eden bir kişiye yapılan bildirim, taşıyana veya fiilî taşıyana yapılmış sayılır.

Yükün zayi, hasarlı olduğunun veya gecikmeye uğradığının ihbarı gerekmektedir. Yük sahibi ihbarı zamanında yapmazsa sonuçları oldukça ağırdır. Gönderilen yükün hasarlı ya da zayi olduğunu açıkça görebiliyorsa ‘derhal’ taşıyana ihbar etmelidir. (3 Gün İçinde) Her iki tarafın (Gönderilen ile Taşıyan) katılımıyla yük tespit ettirilmişse; bu tespit, ihbar yerine geçer.

Ayrıca TTK m. 1185’teki gibi bir ihbara gerek yoktur. Bunlar yapılmadıysa iki karine doğmaktadır. (Yani zamanında ne yük tespit ettirilmiş ne de ihbar yapılmıştır.)

1. Yük gönderilene sağlam teslim edilmiş sayılır.

2. Zararın meydana geldiği belirlenirse bu zarar taşıyanın kusurundan kaynaklanmamış sayılır.

(TTK m. 1185/4: (4) Eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir.)

Bu iki karinenin aksini ispat mümkündür. Ama oldukça zordur. Bir nedenle ihbar bulunmamalıdır. Alenen, gözle görünen bir hasar değilse 3 gün içinde ihbar edilir. Gecikme halindeki ihbar 60 gün içinde yapılır.

(18)

(TTK m. 1185/5: (5) Eşyanın teslimindeki gecikmenin, gönderilen tarafından, onun kendisine teslimi tarihinden itibaren aralıksız olarak hesaplanacak altmış gün içinde taşıyana yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Süresinde bildirim yapılmayan gecikme zararları için tazminat ödenmez.)

TTK m. 1185/6: (6) Eşya, fiilî taşıyan tarafından teslim edilmişse, bu madde uyarınca kendisine yapılan her bildirim taşıyana yapılmış gibi ve taşıyana yapılan her bildirim de fiilî taşıyana yapılmış gibi hüküm ifade eder. Kaptan ve sorumlu gemi zabiti dâhil olmak üzere, taşıyan veya fiilî taşıyan ad ve hesabına hareket eden bir kişiye yapılan bildirim, taşıyana veya fiilî taşıyana yapılmış sayılır.

İhbar, kaptana veya sorumlu gemi zabitine de yapılabilir. Yukarıdaki fıkrada sayılan kişilerin hepsine yapılan ihbar taşıyana yapılmış sayılır.

Gecikme halindeki ihbar süresinde yapılmazsa tazminat hakkı ortadan kalkar, tazminat ödenmez. İhbarı zamanında yapmazsan karineyi çürütmen gerekir. İhbar yapılmamışsa zaten tazminat isteyemezsin.

Sorumluluk nasıl hesaplanır? İhbar zamanında yapılmış veya iki tarafın katılımı ile tespit yapılmış ise ne kadar istenilir? Müddeabih ne kadardır?

Sorumluluk Sınırları

TTK m. 1186: (1) Eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin her türlü zıya veya hasar nedeniyle taşıyan, her hâlde, hangi sınır daha yüksek ise o sınırın uygulanması kaydıyla, koli veya ünite başına 666,67 Özel Çekme Hakkına veya zıyaa ya da hasara uğrayan eşyanın gayri safî ağırlığının her bir kilogramı için iki Özel Çekme Hakkını karşılayan tutarı aşan zarar için sorumlu olmaz; meğerki, eşyanın cinsi ve değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve denizde taşıma senedine yazılmış olsun. Özel Çekme Hakkı, fiilî ödeme günündeki veya taraflarca kararlaştırılan diğer bir tarihteki, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen değerine göre Türk Lirasına çevrilir.

(2) Taşıyanın ödemesi gereken tazminatın toplamı, eşyanın navlun sözleşmesine uygun olarak gemiden boşaltıldığı veya boşaltılması gereken yerdeki ve tarihteki değerine göre hesaplanır. Eşyanın değeri, borsa fiyatına veya böyle bir fiyat yoksa, cari piyasa fiyatına veya her ikisinin de yokluğu hâlinde aynı nitelikte ve kalitede eşyanın olağan değerine göre belirlenir.

(3) Eşya topluca bir konteyner, palet veya benzeri bir taşıma gerecine konmuş ise, denizde taşıma senedine söz konusu taşıma gerecinin içeriği olarak yazılmış her koli veya ünite, ayrı bir koli veya ünite sayılır. Aksi hâlde, böyle bir taşıma gereci, tek bir koli veya ünite sayılır.

Bizzat taşıma gereci zıyaa veya hasara uğrarsa, taşıyana ait veya onun tarafından sağlanmış olmadıkça, taşıma gereci ayrı bir koli sayılır.

(4) Yükletenin birinci fıkra uyarınca yaptığı bildirim denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu kayıtlar karine oluşturur, ancak, bu karine taşıyan bakımından bağlayıcı değildir; 1239 uncu maddenin üçüncü fıkrası, söz konusu kayıtlar hakkında uygulanmaz.

(5) Yükleten, eşyanın cinsini veya değerini kasten gerçeğe aykırı bildirmişse, taşıyan, her hâlde, eşyanın uğradığı veya eşyaya ilişkin zıya veya hasar nedeniyle sorumlu olmaz.

(19)

(6) Taşıyanın, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk katı ile sınırlıdır; şu kadar ki, bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla olamaz.

(7) Taşıyanın, birinci ve altıncı fıkraların birlikte uygulanması hâlinde toplam sorumluluğu, eşyanın tam zıyaından sorumluluğu hâlinde birinci fıkra gereğince tazminle yükümlü olacağı tutarı geçemez.

(8) Taraflar, birinci ve altıncı fıkralarda öngörülen sınırlardan daha yüksek tutarlar kararlaştırabilirler; şu kadar ki, birinci fıkra bakımından tarafların kararlaştırdığı sınır, o fıkrada öngörülen sınırlardan hangisi yüksek ise, o sınırdan daha düşük olamaz.

Boşaltma limanındaki yükün değerine göre hesaplanır. Diyelim ki 100 kilo washington portakal zayi olmuş, 100 kilo portakalın boşaltma limanındaki değeri ne kadar ise zarar o kadardır. Boşaltma limanındaki değer, 50.000 TL diyelim. Zararın hepsini, gerçek zararı isteyemeyebilirim. Taşıyandan isteyebileceğim zarar, TTK m. 1186/2’dedir. Bu madde sorumluluğun üst sınırını belirler. Özel Çekme Hakkı (ÖÇH) taşıma hukukunda özel bir para birimidir. Bu birimin değeri Merkez Bankasının sitesinde yazmaktadır. Bir ÖÇH, 2.8 TL, 1.5 Dolar şeklindedir.

ÖÇH’na göre TTK tazminatın üst sınırını belirler:

1) Kaç koli veya ünite hasarlıysa koli veya ünite başına 666,67 ÖÇH, 2) Kaç kilo kayıp varsa her bir kilo için 2 ÖÇH vardır.

Hesaplama Örneği; 1 ÖÇH, 2.8 TL; 1.5 Dolardır. 100 kilo washington portakalı varsa;

100*2(Kilo hesabından)=200 ÖÇH eder. O da 560 TL’dir.

Kanun her iki ihtimale göre de hesapla demektedir. 100 kilo washington portakalı, birinci ÖÇH’na göre TL’ye çevirdim 30.000 TL çıktı; ikinci ÖÇH’na göre TL’ye çevirdim buradan da 48.000 TL çıktı.

TTK’da tazminatın üst sınırını gösteren iki ihtimale göre de hesaplama yapılır ve hangisi daha yüksekse taşıyanın sorumluluğunun azami tutarı da odur. Yani taşıyanın cebinden en fazla 48.000 TL alınabilir. Gerçek zarar 50.000 TL ama zarar gören ancak 48.000 TL alabilir. Geri kalan 2.000 TL ise eksik borçtur. Dava yoluyla istenemez, taşıyan isterse 2.000 TL’yi öder.

Fakat TTK m. 1186/1 bir istisna öngörmüştür.

TTK m. 1186/1: … Meğerki eşyanın cinsi ve değeri, yüklemeden önce yükleten tarafından bildirilmiş ve denizde taşıma senedine yazılmış olsun. (…)

Eğer konişmentoda yükün değeri, cinsi yazılmışsa (100 kilo washington portakal, 50.000 TL) o zaman üst sınır o yazılandır. Yazılmamışsa üst sınır TTK’nın öngördüğü iki ihtimale göre hesaplanır ve yüksek olanı üst sınır olarak alınır. Uygulamada kimse yükün değerini, cinsini yazmaz. Çünkü bu şekilde sorumluluk artacaktır ve doğal olarak taşıyanın istediği navlun da artacaktır. Kimse daha fazla navlun ödemek istemez bu nedenle de yükün değeri, cinsi konişmento üzerine yazılmaz. Bu sistem zıya ve hasar içindir.

Gecikme için hesaplama farklıdır:

TTK m. 1186/6: (6) Taşıyanın, taşıma süresinin aşılmasından doğan sorumluluğu, geciken eşya için ödenecek navlunun iki buçuk katı ile sınırlıdır; şu kadar ki, bu tutar, navlun sözleşmesine göre ödenecek toplam navlun miktarından fazla olamaz.

Geciken eşya için ödenecek navlunun 2,5 katı ile sınırlıdır. Sadece geciken eşya için ödenen navlunun 2,5 katıdır.

Hesaplama sorusu çıkmaz! Cins, değer kaydı varsa onun geçerli olduğunun bilinmesi, ÖÇH’ye göre azami sorumluluğun hesaplandığını bilmemiz yeterlidir! 4. Fıkra önemlidir!

(20)

TTK m. 1186/4: (4) Yükletenin birinci fıkra uyarınca yaptığı bildirim denizde taşıma senedine yazılmışsa, bu kayıtlar karine oluşturur, ancak, bu karine taşıyan bakımından bağlayıcı değildir; 1239 uncu maddenin üçüncü fıkrası, söz konusu kayıtlar hakkında uygulanmaz.

Bu fıkraya göre istisnanın aksinin ispatı mümkündür. Konişmento üzerine konulan kayıt (Yükün değerine, cinsine ilişkin) taşıyanı bağlamayacaktır. Taşıyana iyiniyetli konişmento hamillerine karşı dahi gerçek değeri ispatlama şansı verilmiştir, kesin karine değildir. Taşıyan aksini ispat edebilir. Yani taşıyan boşaltma limanındaki değerin fahiş olduğunu ileri sürerek gerçek değerin daha az olduğunu ispatlayabilir.

Sorumluluğun sınırlama hakkı taşıyana verilmiştir. Ancak taşıyan öyle bir davranır ki bu hakkını kaybeder:

Sorumluluğu Sınırlandırma Hakkının Kaybı

TTK m. 1187: (1) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın veya gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edildiği takdirde taşıyan, 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamaz.

(2) Zarara veya teslimdeki gecikmeye, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın veya gecikmenin meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyanın adamları da 1190 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmüne dayanarak 1186 ncı maddede öngörülen sorumluluk sınırlarından yararlanamazlar.

TTK m. 1187, taşıyanın pervasızca veya kasten davranmasını düzenlemektedir. Taşıyan bile bile; zararı öngörmesine, bilmesine rağmen; zararın üstüne üstüne gitmişse ve yük sahibinin, taşıyanın zararı öngörerek hareket ettiğini ispatlaması halinde, yük sahibi gerçek zarar üzerinden talepte bulunabilir. Taşıyanın sorumluluğunu sınırlandırma hakkını engelleyebilir.

Güverteye Konacak Eşya

TTK m. 1151: (1) Taşıyan, eşyayı güvertede taşıyamaz ve küpeşteye asamaz.

(2) Taşıyan, eşyayı ancak yükleten ile arasındaki anlaşmaya veya ticari teamüle uygunsa ya da mevzuat gereği zorunluysa güvertede taşıyabilir.

(3) Taşıyan, eşyanın güvertede taşınması veya taşınabileceği hususunda yükleten ile anlaştığı takdirde denizde taşıma senedine bu yolda yazılı bir kaydı düşmesi gerekir. Böyle bir kaydın düşülmemesi hâlinde, güvertede taşıma hususunda bir anlaşmanın varlığını ispat yükü taşıyana aittir; şu kadar ki, taşıyan, denizde taşıma senedini iyiniyetle iktisap eden gönderilen dâhil üçüncü kişilere karşı böyle bir anlaşmayı ileri sürmek hakkına sahip değildir.

(4) Eşyanın güvertede taşınmış olması birinci veya ikinci fıkraya aykırı ise, taşıyan, güvertede taşımadan ileri gelen zıya, hasar veya geç teslimden 1178 ve 1179 uncu maddelere göre sorumlu olur. Taşıyanın sorumluluğunun sınırları hakkında, yerine göre, 1186 veya 1187 nci maddeler uygulanır.

(5) Eşyanın ambarda taşınması hakkındaki açık anlaşmaya aykırı olarak güvertede taşınması, taşıyanın, 1187 nci madde anlamında bir fiili veya ihmali sayılır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Danıştay'dan denizlere iyi, balık çiftliklerine kötü haber: çevre ve Orman Bakanlığı'nın, denizi kirleten balık çiftliklerinin ta şınmasını öngören tebliği

Daval ı tarafı dinleyen mahkeme, "Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'ndaki acele kamulaştırma işleminin iptali davas ının temyiz sonucunun beklenmesine, duruşmanın 24

3 ßahlanan, Mecburi Dava ArkadaàlÑÜÑ, s.5; Öte yandan 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nca asÑl iàverenin müteselsil so- rumluluÜunu öngören düzenlemeye dayanÑlarak, alt

√ “Davalı borçlunun aynı günde 19 adet taşınmaz sattığı bu taşınmazlardan üçünü davalıya, beşini davalı ile aynı soyadını taşıyan kişilere satıldığı,

Dosyanın incelenmesinden; 155 Polis Ġmdat hattını 6.9.2011 tarihinde saat 15.06 sıralarında arayan ihbarcı Ģahsın 152408 sicil numaralı davacı memur tarafından

Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, görevini kötüye kullandığı iddiasıyla bir baĢka öğretim üyesi hakkında Cumhuriyet BaĢsavcılığına

“a) Alt işverenlerinin değişip değişmediğine bakılmaksızın aralıksız olarak aynı kamu ku- rum veya kuruluşuna ait işyerlerinde çalışmış olanların

maddesinin (a) bendi ile yürürlükten kaldırılmıştır. İptal istemine konu ibare ve tümcenin yer aldığı 5947 sayılı Yasa’nın 7. maddesinin ikinci ve üçüncü