• Sonuç bulunamadı

SÜLEYMANIYE İŞİ MÜZİK ALETLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "SÜLEYMANIYE İŞİ MÜZİK ALETLERİ"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

H A LÛ K P E R K

SÜLEYMANİYE İŞİ MÜZİK ALETLERİ

HPM Koleksiyonu

(2)

201 Z

4

VLİYA Çelebi, Seyahatnâ- me’nin İstanbul’a ayırdığı birinci kitabında İstanbul esnafına da yer vermiş, Süleymaniye’deki dö- kümhaneleri de “Esnaf-ı Dökmeciba- şı” başlığı altında ele almıştır. Döküm- cüler (dökmeci) için şöyle demektedir:

Kârhâne birdir, Süleymâniyye câmi‘i tahtındaki çârsû içre bir kârhâne-i ‘azîm- dir cümle selâtîn câmi‘lerinin tuç pençere kalıbları ve gayrı ‘ibretnümâ kalıbları bu kârhânededir. Süleymân Hân câmi‘i binâ iderken bu kârhâne elzem levâzımından olmağıla Süleymân Hân ibtidâ bu kârhâ- neyi binâ itdi. Dâ’imâ dökmecibaşı bunda sâkindir. Sâ’ir dükkânları dörd mevleviyyet yerde bin dükkândır. Neferâtları cümle bin üç yüzdür. Zirâ sahn dökmecileri dahı bunlara yamakdır. Pîrleri ibtidâ Kârûn’dur kim kimyâya meşgûl iken tuç eylemek yolın buldı. Ba‘dehü Hazret asrında pîrleri Talha b. ‘Ubeydî’dir, Medîne-i Münevvere’de îmân ile müşerref olup ‘Aşere-i Mübeşşe- re’den oldı. Tuç sahanlar ve tuç taslar iderdi kabri Şâm’da Bilâl-i Habeşî kurbında medfûndur. Bu dökmeciler taht-ı revânlar üzre dükkânlarında kâr iderek tayy iderler.

Süleymaniye Camii inşaatı başla- madan evvel Kanuni Sultan Süleyman tarafından külliye için gerekli döküm üretiminin yapılabilmesi için yurdun çeşitli yerlerinden getirilen ustalar, inşası yapılacak cami çevresindeki işyerlerine yerleştirilmiştir. Bu sayede Kanuni, kurmakta olduğu külliyenin ekonomisini garanti altına almayı hedeflemiştir. Camiin tunç pencere kalıpları ile ince işçilik gösteren kalıp- lar bu dökümhanelerde üretilmiştir.

Dökmecibaşı sürekli burada oturur. Sü- leymaniye’deki dökümhaneler, toplam 1000 dükkan ve 1300 çalışanı kapsayan dökümcülük iş kolunun dört sınıfından birini oluşturur. Evliya Çelebi döküm- cülerin piri olarak kimya ile uğraşırken tunç yapımını bulan Karun’u, İslamiyet

döneminde ise tunç sahan ve taslar ya- pan sahabe Talha b. Ubeydî’yi gösterir.

Süleymaniye dökümcüleri tahtırevan biçimli (iki katlı) işliklerde üretim yaparlar.

Odağında Süleymaniye Camii bulunan külliye; medreseler, sağlık kurumları, hamam, misafirhane gibi yapılar ile canlı bir kültür merkezi olarak tasarlanmıştır. 1970 yılına kadar Süleymaniye ve Mercan’da varlığını sürdüren işliklerde çok çeşitli eşya üretilmiştir. Kum kalıplar kullanıla- rak tunç ve pirinçten yapılan ürün- ler arasında mangal, şamdan, alem, terazi, el terazisi, kantar, mum makası, takatuka, buhurdan, gülabdan, küp ve kavanoz kapakları, tepsi, havan, kan- dil, kapaklı sahan, sefertası, hamam tası, sebil tası, maşrapa, sebil ve türbe parmaklıkları, kapı aplik ve tokmak- ları bulunur. ‘Süleymaniye işi’ olarak anılan bu ürünler kalitesi ve üslubu ile ayırt edilmiştir. Pirinç mangal ve şam- danlar Süleymaniye işliklerinin karak- teristik ürünleri olarak öne çıkmıştır.

Burada pek fazla bilinmeyen özellikler- deki dinî müzik aletlerinin örneklerine yer veriyoruz. Ürünlerin bazılarında kitabeler, kazıma ya da kafes tekniği ile işlenmiş bezemeler mevcuttur. Kitabe- ler ürün sahibini ya da bir duayı ifade edebilir. Anadolu’dan gelen ustalar, memleketlerinin geleneklerini de taşı- yarak zengin bir üslubun gelişmesinde önemli rol oynamışlardır.

Süleymaniye dökümcülüğü yazar ve seyyahların eserlerinde yer bulur.

Fransız ressam P. Lecomte, 19. yüzyıl sonunda Türkiye’deki sanat ve zanaat- lar hakkında yaptığı çalışmada Süley- maniye dökümcülüğüne de yer verir;

döküm işliğindeki üretim aşamalarını, ürünleri ve ustaların tavrını canlı bir biçimde betimler.

Müzik aletlerinin pirinç veya bronzdan üretilmiş olmaları Süleyma-

niye dökümcülüğüne özgü bir özellik- tir. Üflemeli müzik aletlerinden kaval ve neyin pirinçten üretilmiş olmaları çok rastlanan bir özellik değildir.

Süleymaniye işi müzik aletlerinin tarihlemesini yapmak güçtür. Zira, ney haricinde, günümüzde de aynı formda üretimleri devam etmektedir.

Bu sebeple aletler tek tek tanım ve ta- rihleme yapılmadan tasnif edilmiştir.

Yazımızda yer alan aletlerin son yüzyıl içinde üretilmiş olduklarını söylemek yanıltıcı olmayacaktır.

KATALOG 1. Kaval örneği 2. Ney örnekleri 3. Kudüm örnekleri 4. El zili örnekleri 5. Bando zili örnekleri 6. Bateri zili örnekleri

KAYNAKÇA

¶ Oktay Belli ve İ. Gündağ Kayaoğlu. Anadolu’da Türk Bakırcılık Sanatı’nın Gelişimi: Bakır Yatakları, Üretimi ve Atölyeleri, 2. bs.

İstanbul, 2002.

¶ Önder Bilgi. Anadolu, Dökümün Beşiği. İstanbul, 2004.

¶ Ayşe Fulya Eruz. “Osmanlı Dönemi.” Anadolu, Dökümün Beşiği. İstanbul, 2004, s. 198-218.

¶ Evliya Çelebi. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, 1. Kitap: İstanbul, haz.: Orhan Şaik Gökyay, ed. Robert Dankoff, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1996.

¶ Burçak Evren. Osmanlı Esnafı. İstanbul, 1999.

E

(3)

ÜFLEMELİ ÇALGILAR

KUDÜM

(4)

203 Z

4

KUDÜM

(5)

EL ZİLİ

(6)

205 Z

4

EL ZİLİ

BANDO ZİLİ

BATERİ ZİLİ EL ZİLİ

Referanslar

Benzer Belgeler

Dev­ let Bakanı Abdulhaluk Çay, Nâzım Hikmet’e yurttaşlık hakkının veril­ mesi yönünde bir isteğinin olmadı­ ğını savunarak “Vatan haini olan bir insana böyle

Üzerinde yürüdü¤ümüz topra¤›n, t›rmand›¤›m›z da¤›n nas›l her y›l milim milim olmak üzere on, hatta yüz milyonlarca y›l boyunca nas›l yükseldi¤ini, sonra

Belgeselin yönetmeni Sam ih R ıfa t'ın “ H aya tım d a ya p tığım en g ü ze l iş” dediği Sim urg, sanat ve kültür adamlarım, yaratüan yeni kültürün canlı

iki senelik arkadaşım Osman Cemal de soyadı olarak bu kaygılı ismini Seçtikten sonra artık dertten kur­ tulmadı.. Halbuki ben onuıı kaygılı olmadığı

Nakşbendi ve Safevi tarikatlarının karışımı olan Bayrami tarikatının kurucusu olan Hacı Bayram Veli Akşemsettin ve Bursalı Ömer De­ de gibi iki büyük

Kölner Sportökonomie- Kongresses; Horch / Heydel / Sierau Hrsg., (Edi- tion Sportökonomie und Sportmanagement, Bd.. riye yapılan yatırımlar, yalnızca kulüpler ve sporcularla

B U hatıralarda şiirleri, eserle­ ri üzerinde kısaca duracağım insanlardan biri de Muhip Dranas. Necip Fazı! Kısakürek. Fozıl Hüsnü Dağlarca. Nazım la Orhan

Bu mavi gözlü, hala dört yaşmdaki haline benzeyen, delifişek ve dobra kadım anlatmaya başlamadan önce açıldığa kavuşturmamız gereken bir soyadı sorunu var: Deniz