• Sonuç bulunamadı

SOSYAL HİZMET

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SOSYAL HİZMET"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL HİZMET

3. HAFTA

(2)

SOSYAL ÇALIŞMANIN SOSYO-EKONOMİK KOŞULLARINA BİR BAKIŞ

• İnsanlık ailesi bilimin evrensel ilkeleri konusunda bir sözleşme yapmış görünüyor.

• Sosyal sorunların çözümünde olsun, teknoloji ve sanayideki gelişme süreçleriyle ilgili olsun, ortak bir aklın hükümlerine göre hareket ediliyor.

• Bu nedenle çağımızın düşünce sistemi de, insana yaklaşımın rastgele ve şansa bırakılan bir yaklaşım olamayacağı gerçeğini kabul eden bir düşünce tarzıdır.

• Davranış bilimleri bu düşünce tarzının üzerinde işlevsel olabilmektedir.

• Böyle bir yaklaşım belli bir disiplin ve bilimsel bir temele dayalı olmadıkça, insanı anlamak, ihtiyaçlarını karşılamak, sorunlarını çözümlemek, insanın temel ihtiyacı olan toplumla bütünleşmesini sağlamak mümkün olamaz. Sosyal çalışma mesleği böyle bir düşünce sisteminin ürünüdür. 1800’lere kadar varlığından söz edilmeyen sosyal çalışma mesleğinin ortaya çıkışı 1800’lerin sonlarına rastlamaktadır.

• Meslekleşmenin en belirgin başlangıç noktası o zamana kadar dinsel ve flantropik yaklaşımlarla ele alınan hizmetlerde eğitilmiş elemanlara duyulan ihtiyaç olmuştur (Kut, 1991, 205-208). Koşar’a

(3)

Sosyal Çalışma Uygulamalarında Bulunan İlk Temsilciler ve Rolleri

• Sosyal çalışmada, sosyal sıkıntı yaşayan insanlara sosyal destek sunan gönüllülerdir, kilise temsilcileridir; ilkler. Neden sosyal çalışma “mesleğinin”, ilk kurucusu olarak gönüllüler kabul

edilmektedir? Ona bakalım. Sosyal çalışmanın (sosyal hizmetin) öncüleri, Batı’da muhtaçlara sadaka veren vatandaşlar ile eski çağlardan beri bilinmekte olan kiliselere bağlı hayırseverlik örgütleridir (Friedlander, 1966, 583) 1800’lü yıllar henüz başlamadan, Katolik kilisesinin en önemli hayırsever yardım etkinliği aktörlerinden birisi Fransa’da bulunan Papaz Vincent de Poul’dür. Aristokrat kadınlar arasında kurmuş olduğu

‘Hayırsever Kadınlar’ adlı dernek ile yoksulların evlerine gidilerek giyecek ve yiyecek dağıtılmakta idi.

(4)

DEVAM

• 1633 tarihinde hasta ve engellilerin bakımı için hemşirelik mesleğini geliştirmek amacı ile Papaz Vincent diğer bir

dernek kurmuş ve bunun adına ‘Hayırsever Kızlar’

demiştir. Bu derneğin üyeleri köylü kızları arasından hayır işlerinde çalışmak isteyenler eğitilerek hemşire olmakta idiler. Böylece eğitim görmüş bu hemşireler sosyal çalışma mesleğinin öncüleri olmuşlardır.

• Papaz Vincent’in fikirleri sadece Fransa’nın Katolik

çevrelerinde değil bütün başka memleketlerde de ilgi ile takip edilerek uygulanmıştır (Friedlander, 1966,16).

(5)

• Eğitilmiş eleman ihtiyacının karşılanması için atılan ilk adım, 1873’de Londra’da hayır

derneklerinde çalışanlar için düzenlenen konferanslar olmuş, bunu 1898’de New

York’da açılan yaz okulu izlemiş ve 1899’da Amsterdam’da ilk sosyal çalışma (sosyal

hizmet) okulu açılmıştır (Kut, 1988, 4).

(6)

• Türkiye için sosyal çalışma çok yeni bir şey

değil elbette. Türkiye’nin sosyal çalışma tarihi de, her açıdan incelemeye değer. Kökenleri Osmanlı dönemine dayanan kurumlardır.

Cumhuriyet döneminde de, laiklik ilkesi doğrultusunda tüm sosyal yasalarda bir takım değişiklikler yapılmıştır (Dönümcü, 2004, 78). Geç bir tarih de olsa; aslında Türkiye’de de ilk temsilcileri olmasa bile sosyal çalışmanın ilgi alanlarına yönelen sağlık alanındaki aktörlerin ön sıralarda olduğunu görürüz.

(7)

Sanayileşme, Sosyal Refah Kurumu ve Sosyal Çalışma

• Kapitalizm, özel sermaye mülkiyeti ile mülksüz ücretli emek arasındaki ilişki merkezinde yoğunlaşmış bir meta üretim

sistemidir; bu ilişki bir sınıf sisteminin ana eksenini oluşturur.

• Kapitalist girişimcilik, fiyatların yatırımcılar, üreticiler ve

tüketiciler için aynı işaretleri oluşturduğu rekabetçi pazarlar için üretime dayanır (Giddens, 2004, 62).

• Pazar yapısı beraberinde pazar ilişkilerine dayalı sosyal ilişkileri getirir.

• Sanayileşme kapitalizmin de gerekçesi olmuştur.

• Batı Avrupa’da bu süreç en sarsıcı yönleriyle yaşanmıştır.

(8)

• Türkiye’de ve öncesinde, doğduğu Osmanlı İmparatorluğunda ne sanayileşme ne de kapitalistleşme temel nitelikleriyle

yaşanmıştır. Osmanlı toplumu, Batı

uygarlığına açılarak ekonomik durumunda ve sosyal yapısında değişimlere uğramadan önce, toplumda kendinden başka oluşacak her türlü sosyal güce karşı egemenliğini

kıskançça savunan bir devlet örgütüne ve kapıkulu sınıfına sahipti. Sosyo-ekonomik düzenin bütün unsurlarını sıkı denetimi altında bulunduran Osmanlı devleti bu tutumuyla, toplumu, Batı dünyasındaki

sosyo-ekonomik gelişimi izlemeyecek şekilde sınırlamıştır. Üretim araçlarının bütün üretim ilişkilerinin devletin sınırlandırıcı denetimi

altında olması, bütün ekonomik alanlarda kapital birikimini engellemiş, bunun sonucu olarak sanayi devrimi gerçekleştirilememiş ve bir burjuva sınıfı doğmamıştır (Yücekök, 1984, 20).

Referanslar

Benzer Belgeler

Partcipaton sport should acknowledge and enhance opportunites for health and physical actvity through policies directed towards recogniton of the importance of physical

Sosyal psikolojideki bilişsel vurgu en az dört kılıkta karşımıza çıkmaktadır: bilişsel tutarlılık, naif bilimci, biliş yoksunu kişi ve güdülenmiş

Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt 15, Yıl 15, Sayı 3, 2019 The International Journal of Economic and Social Research, Vol..

2018 yılı sonu itibarıyla Türkiye’de iller bazında yapılan kamu yatırımlarına bakıldığında Konya. 953 milyon TL’lik kamu yatırım

Bu turizme ulusal ve uluslararası sermayenin el atışı daha çok kitle turizmine yöneltilen doğal ve kültürel çevreyi bozdukları ve hatta talan ettikleri

Başlıca İthal Ürünleri : Pirinç, şeker, tütün, tütün ürünleri, petrol ürünleri, medikal ürünler, genel sanayi makineler, ekipman ve parçaları, yolcu araçları..

Mehmet Birekul ADALET-EŞITLIK DIKOTOMISI VE TOPLUMSAL BIR TIP / CINSIYET OLARAK ILK DÖNEM ISLAM TOPLUMUNDA KADIN.. KADEM Kadın Araştırmaları Dergisi SAYI:

10) Türkiye Selçuklu Devletinin ilk yıllarında Büyük Selçuklu, Abbasi, Bizans, Mısır ve Halep paraları kullanılmıştır. Sultan Mesut döneminde bastırılan bakır sikke