1
SOSYAL BİLİŞ VE SOSYAL DÜŞÜNÜŞ
SOSYAL BİLİŞ VE SOSYAL DÜŞÜNÜŞ
2
Sosyal psikoloji insanın düşünüş, duygu ve davranışının başkaları tarafından nasıl
etkilendiğini ve başkalarını nasıl etkilediğini inceleyen bilimdir.
Bu geniş tanımda düşünüş hep merkezi roldedir:
insanlar kendi toplumsal dünyaları
hakkında düşünürler ve düşünüş temelinde belli biçimlerde eylemde bulunurlar.
Sosyal biliş ve sosyal düşünüş
Sosyal biliş ve sosyal düşünüş
«Bir şey biliyorum, o da hiçbir şey bilmediğimdir». Sokrates
3
Düşünüş, büyük ölçüde, kullandığımız içsel dil ve simgelerden oluşur.Farkında olduğumuz
bir zihinsel etkinliktir. Oysa biliş, otomatiktir.
Biliş’in bilincinde değilizdir, onu fark etmekte bile
güçlük çekeriz. Biliş hakkında düşünmenin belki de en iyi yolu onu bir bilgisayar programı gibi görmektir: o, arka planda çalışır, bilincinde olduğumuz bütün
bilgisayar işlevlerini yerine getirir.
4
Biliş ve düşünüş zihinde gerçekleşir. Bunlar, dış dünya ile insanların yapıp ettikleri arasında
gidip,gelen zihinsel faaliyetlerdir.
İnsanların söylediklerinden ve davranışlarından
anlaşılabilir. Sosyal biliş sosyal etkileşimde rol
oynayan bilgiyi işleme, kodlama, depolama ve
hatırlama gibi bilişsel süreçlerdir.
5
1980’ler sosyal biliş üzerine yapılan araştırmaların patladığı yıllar oldu.
Taylor’a (1998) göre, Journal of Personality and Social Psychology dergisinin (sosyal psikoloji
dergilerinin amiral gemisi) en parlak döneminde dergide yayımlanan
yazıların %85’i sosyal biliş üzerine
yazılan makalelerden oluşmakta idi.
6
Sosyal biliş, insanlar hakkındaki bilgiyi nasıl işleyip nasıl depoladığımız ve bunun insanları algılama ve onlarla
etkileşime girme biçimimizi nasıl etkilediği konusunda bize çok şey öğretmiştir.
Ayrıca, sosyal psikoloji araştırmalarını düzenleyecek yeni yöntem ve teknikler de getirmiştir -bu yöntem ve teknikler bilişsel psikolojiden ödünç alınmış ve sonrasında sosyal
psikolojinin gereklerine uydurulmuştur.
Sosyal biliş sosyal psikoloji üzerinde büyük bir etki yaratmıştır.
7
Biliş’in sosyal psikolojideki evrimi Biliş’in sosyal psikolojideki evrimi
Wundt (1897), modern empirik psikolojinin kurucularından biridir. Biliş’i (insanların öznel
deneyimlerini) kavramak için kendi kendini gözlem ve içebakış yöntemini kullanan Wundt, bunun
psikolojinin esas amacı olması gerektiğine inanıyordu.
Bu metodoloji yaygınlık kazanamadı, çünkü bilimsel
değildi.
Kullanılan veriler ve kavramlar kişiye özgü
bir özellik taşıyordu ve bunları çürütmek
neredeyse olanaksızdı, çünkü kişi kendi
özgün bilişini bir başkasının kendi bilişine
ilişkin olarak geliştirdiği kuramı yalanlamak
için veri olarak kullanamıyordu.
9
1960’larda psikologlar biliş’e yeni bir gözle
bakmaya başladılar. İnsanların dünyayı simgesel olarak nasıl temsil ettiği ve bu simgeleri nasıl
manipüle ettiği üzerinde bir görüş geliştirmek gerekiyordu.
Bilginin nasıl işlendiği
psikoloji açısından giderek önem kazandı.
10
Bu gelişme bilgisayar gelişimi ile birlikte varlığını sürdürdü; bu da psikologları, bir hayli karmaşık
bilişsel süreçlerin modelinin oluşturulması hususunda cesaretlendirdi.Bilgisayar, ayrıca insan zihni için
kullanılan bir kaynak oldu ve bilgisayar programları biliş’in yerine geçmeye başladı. Kimi zaman bilişsel bilim diye adlandırılan bilişsel psikoloji yeniden
ortaya çıktı.
11
Sosyal psikoloji, genel psikolojinin tersine, genelde bilişsel olmuştur. Bu vurgunun izi Lewin’e kadar
sürülebilir.
Lewin,Gestalt psikolojisinden hareketle, sosyal davranışın, insanların kendi dünyalarına ilişkin
algılarının bir fonksiyonu olarak anlaşıldığında, yararlı olacağına inanıyordu.
Biliş ve düşünüş, bu bakımdan, sosyal psikolojide merkezi bir konumdadır. Sosyal psikolojideki bilişsel vurgu en az dört kılıkta karşımıza çıkmaktadır: bilişsel tutarlılık, naif bilimci, biliş yoksunu kişi ve güdülenmiş taktisyen.
12
Sosyal bilişteki en son gelişme, kimi zaman bilişsel sinirbilim ya da sosyal bilişsel sinirbilim diye
adlandırılan sosyal sinirbilimdir.
Sosyal sinirbilim metodolojisinde, fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme tekniği
kullanılarak bilişsel etkinlik görüntülenir (fMRI
beyindeki bilişsel etkinlik ya da fonksiyonlarla ilintili
elektriksel etkinliğin yerini saptar).
13
Sosyal şema ve kategoriler Sosyal şema ve kategoriler
Şema ‘bir kavram ya da uyarana ilişkin -onun vasıflarını ve bu vasıflar arasındaki ilişkileri de içerecek biçimde- bilgiyi temsil eden bilişsel bir yapı’dır.
Birbiriyle ilişkili bilişlerden oluşan bir kümedir; bir kişiyi, bir durumu, bir olayı ya da bir yeri sınırlı
bilgilere dayanarak çabucak anlamlandırmamıza
imkan verir. Belli ipuçları bir şemayı aktive eder ve
sonrasında şema eksik ayrıntıları ‘doldurur’.
14