• Sonuç bulunamadı

İstanbul'da Bizans Sarnıçları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'da Bizans Sarnıçları"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İstanbul'da

Bizans

Sarnıçları

II

Arkeolog ERDEM YÜCEL

(Geçen sayıdan devam) F A T İ H C A M İ İ A V L U S U N D A B U L U N A N S A R N I Ç :

Fatih Camii külliyesinden Karadeniz baş ve orta kurşunlu medreseleri arasında, kapıya yakın bir yerdeki mevcut çukur açıldığı zaman burada meydana çıkan bod-rumun Bizans devrine ait sarnıçlardan ol-duğu anlaşılmıştır (8).

Sarnıcın bugünkü Fatih Camii'nin bu-lunduğu yerde, vaktiyle Konstantin I (303-337) zamanında imparator ve patriklerin defni için inşa edilen Havariun kilisesi müş-temilatından olduğu zannedilmektedir.

Havariun kilisesi, imp. İustinianus dev-rinde (518 - 527) harap olduğundan, tarihçi Prokcpios'a göre onun tarafından, tarihçi Zonaras ile din kitaplarına göre de impara-toriçe Theodora'nın yakın alakasıyle yeni-den tamir ve inşa edilmiştir (9).

Bu duruma göre sarnıcın ilk yapısının Konstantin I zamanına ait olduğu düşünü-lürse de, inşaî tarzı daha ziyade İustinianus devri hususiyetlerini bünyesinde toplamıştır. Sarnıcın içerisinde kaideleri gövdelerine nis-betle daha kalın 43 adet sütun bulunmak-tadır. Henüz halledilmemiş konu olmakla beraber ana mekânın, bir duvar yıkıntısı ile inkitaa uğrayan kuzey-batı cihetinde de-vam etmesi kuvvetle muhtemeldir.

Hacı Salih Sokağındaki Bizans sarnıcının iç görünüşü Su geçmez horasan harç ile kaplanmış

melez ta;, duvarlı sarnıcın üst örtü siste-mini sütunlar üzerine atılmış kemerlere isti-nat sden tonozlar meydana getirmektedir. Aynı zamanda bu kemerler üzerinde vak-tiyle takviye maksadıyle kullanılmış, ahşap gergiler yerine, çürümüş olmalarından sa-dece izleri zamanımıza kadar gelmiştir. E Ş R E F İ Y E S O K A Ğ I S A R N I C I :

Philcxenus sarnıcı (Binbirdirek) yakı-nındaki Eşrefiye sokağının köşesinde bulu-nan bu su haznesinin Bizans kaynaklarında hakikî ismine rastlamak mümkün olma-mıştır.

Sarnıcın yapı tarzı İustinianus'dan daha erken bir tarihe işaret etmekle beraber, bu bölgede inşaî bazı faaliyetleri bulunan The-cdosius l'in (378 - 395) zamanına aidiyetini düşünmek hiç de hatalı olmayacaktır.

Batısındaki bir kapıdan merdivenler va-sıtasıyle içerisine girilen sarnıcın güneyi kıs-men zemin seviyesinde bulunmasına rağkıs-men toprak ile örtülü kuzey cihetinin üzerine zamanla muhtelif binalar inşa edilmiştir. Ana

mekânı 43 X 25 m. ebadında dik dörtgen plan şekli arz eden sarnıcın üst örtüsünü her sırada dörder tane olmak üzere 8 dizinin teşkil ettiği 32 sütunluk bir sistem taşımak-tadır. Gövdeleri gayrimuntazam işlenmiş mermer sütunların ortalama çapları takri-ben 0.80 m. dir, başlıklar ise kısmen korent, kısmen de basit impostlardan

müteşekkil-di-. Burada dikkati çeken bir husus, kemer

ayaklarında üst kısımların daha dar ve yan satıhların bir bıçak gibi keskin köşelerden ibaret olmasıdır.

Tamamen tuğladan inşa edilen ana me-kân duvarlarında 0.05 - 0.06 m. kalınlığında yine tuğla silmelerin birtakım yatay hatlar meydana getirdiği görülmektedir.

Eşrefiye sokağı sarnıcı halen metruk ve o nisbette perişan bir durumdadır. A S P A R 'I N (Sultan Selim Çukurbostanı) Y A K I N I N D A B U L U N A N S A R N I Ç :

Aspar sarnıcının güney-doğusunda, sağ taraftaki sokağın içerisinde yer alan bu su haznesine, bilahare açılan muhdes bir kapı-dan girilmektedir.

Sarnıcın inşaî tarzı yakından incelene-cek olursa, İustinianus'dan daha önincelene-ceki yıl-lara ait olduğu kolayca anlaşılmaktadır. Bu duruma göre de Tecdosius I zamanına ta-rihlendirmek en yerinde bir hal çaresi ola-caktır.

Sarnıç, 29 X 19 m. ölçülerinde dik dört-gen bir Dİana sahiptir ve iç kısmında bir-birlerinden muntazam fasılalarla ayrılmış 28 sütun yer almaktadır. Sütunların birkaç

ta-Hacı Salih Sokağındaki Bizans sarnıcının dış görünüşü

(8) H. Baki Kunter - A. Saim Ulgen, Fatih Camii ve Bizans Sarnıcı, istanbul 1939, s. 16.

(9) Vladimir Mirmircğlu, Bizanslılar Zamanında istanbul'da Havariun Kilisesi, «Türk Yurdu» istanbul 1966, S. 3, s. 30-32.

(2)

nesi granit olmasına rağmen ekseriyeti be-yaz mermer teşkil etmektedir. Tuğla temel-ler üzerine oturan bu sütunların ortalama çapları 0.5C- ilâ 0.60 m. arasında değişmekte, başlıklarının da korent tarzında olduğu gö-rülmektedir. Ayrıca başlıkların taşıdığı tuğ-la kemer ayaktuğ-larından birkaç tanesi üzerin-de, haç monogramları ile akantus dizileri-nin bulunduğu da dikkati çekmektedir. Sar-nıcın ana mekânının üzeri tuğladan inşa edilmiş küçiik ölçüde kubbeler ile örtül-müştür.

Zemin gayet muntazamdır ve duvarla rın üzeri de gayet ince bir sıva tabakası ile kaplanmıştır. Bu tabakanın altı biraz kazı-narak incelenirse, 10 sıra tuğla ile 3 sıra moloz taş dizilerinin duvarları meydana ge-tirdiği anlaşılmaktadır. Üst kısımlarda bu-lunan 1.20 ilâ 1.50 m. genişliğindeki muh-telif pencereler de sarnıcın içerisinin kısmen aydınlanmasını temin etmektedir.

Bugün boş ve metruk bir durumda olan sarnıcı bir zamanlar iplik bükücüler işgal ederek kullanmışlardır.

S T. J E A N S T O U D İ O N (İmrahcr Camii) S A R N I C I :

St. Jean Stoudius tarafından 463 yılın-da yaptırılan aynı isimdeki kilisenin arka-sında. .yer alan sarnıç, burada yaşayan din

adamlarının ihtiyacı olan suyu temin etmek amacıyla inşa edilmiştir.

Sarnıç, 26 X 19 m. ölçülerinde olup içerisinde birbirlerinden dörder metrelik fa-sılalarla ayrılmış 24 sütun bulunmaktadır. Ortalama çapları yarım metreyi aşan bu granit sütunların başlıkları korent tarzında-dır. Fakat başlıklar birbirleri ile mukayese edilecek olursa, yapılışlarında bazı nisbet-sizliklerin olduğu da dikkati çekmektedir. Başlıklar üzerine oturan kemer ayaklarına, sarnıcın üst örtüsünü meydana getiren küçük kubbelerin pandantifleri istinat etmektedir.

Beden duvarlarında esas inşaî malzeme tuğladır. Ayrıca kuzey cihetinin yanlara na-zaran dik olmayışı sarnıcın inşasında kilise temellerinin göz önüne alındığını kendiliğin-den ortaya koymaktadır. Duvarlar üzerinde sıralanan ve ana mekânı gayet iyi aydınla-tan pencereler, dekoratif tuğla kemerler ile çerçeveler içerisine alınarak daha gözü ok-şar bir duruma getirilmiştir.

Halihazırda gayet temiz ve bakımlı olan St. Jean Stoudion sarnıcı hususî şahısların elinde bir imalathane olarak kullanılmak-tadır.

G Ü L H A N E P A R K I S A R N I C I : Gülhane Parkı'nın 1913 yılındaki tan-zimi sırasında burada bulunan bazı antik

kalıntılar dikkati üzerlerine çekmiş, zama-nın Müze-i hümayunundan alınan müsaade ile K. Wulzinger ve E. Unger bunları tet-kik ederek kısa bir makale içerisinde tanıt-mışlardır (10).

Arkeoloji müzesinin kuzey-batısında, Gülhane Parkı içerisindeki Sarayburnuna giden yolun üzerinde meydana çıkarılan bu sarnıç, 18 X 12 m. ölçülerinde dik dörtgen bir plana sahiptir. Hangi yapıya ait olduğu ve ne gibi maksatla kullanıldığı hakkında kesin bir fikir ileri sürülememekle beraber burada mevcut bir tesisin suyunu temin et-tiği de muhakkaktır.

Sarnıcın yapı tarzı İustinianus'dan da-ha önceki bir tarihe işaret etmiş olduğun-dan, V. yüzyılda inşa edildiğini kabul et-mek doğru olacaktır.

Ana mekân, dörder sütunlu 3 dizi ile dört nefe bölünmüştür. Duvarları tuğladan, sütunları mermerdir. Üst örtü sistemini ise bu sütunların taşıdığı kemerler üzerine ptu-ran yuvarlak küçük kubbeler meydana getir-mektedir.

Gülhane Parkı sarnıcı gayet iyi bir du-rumda muhafaza edilmiş olup halen akvar-yum olarak kullanılmaktadır.

S T. İ R E N K İ L İ S E S İ ' N İ N G Ü N E Y - D O Ğ U S U N D A K İ S A R N I Ç :

Topkapı Sarayı Bab-ı hümayun kapısı-nı geçince hemen bunun solunda meydana çıkarılan sarnıç, Ayasofya hazine binasının yakınına kadar uzanmaktadır.

St. İren'in güney-doğusundaki bu sar-nıcın, İustinianus devrine ait olması kuv-vetle muhtemeldir (11).

Zamanımıza kadar gayet iyi muhafaza edilerek gelen, kuzey-doğu ve güney-batı isti-kametindeki sarnıç, 54 x 13 m. ebadında bir plana sahip bulunmaktadır. Halen bir mik-tar suyu mevcut olan sarnıcın içerisine son-radan üzerinde açılan menfezlerden girilmek-tedir.

Görülen harap vaziyetteki eski elektrik tesisatı ile bazı iskele bakiyeleri St. İren'in Askerî Müze olduğu sıralarda, bu sarnıcın da ziyaretçilere gezdirildiğine işaret etmek-tedir (12).

Suyu, Belgrat ormanlarından Valans ke-meri vasıtasıyle gelen sarnıcın, St. İren'in güneyindeki hafriyat ile bir alakasının olup olmadığı henüz çözülmüş değildir. Fakat buna rağmen Basilika sarnıcı (Yerebatan sa-ray) ile çok yakın benzerliklerinin de bu-lunduğu aşikârdır.

(10) K. Wulzinger, Byzantinische Substruksionsbauten Konstantinopels, «Jahr-buch des İnstituts» 1913, s. 390.

(11) Ayten Erden, St. İren'in Güney-Doğusundaki Bizans Sarnıcı «Ayasofya Müzesi Yıllığı» istanbul 1960, S. 2, s. 22-23.

(12) S. Casson - T. Rice, Prelininary Repcrt, 1927, s. 2 2 - 2 4 .

,'P . 53 .'.2 : ı '••,: I

(3)

FATİH CAMİİ AVLUSUNDA B U L U N A N SARNIÇ A . S a i m Ü l g e n d e n Esin Yücel eliyle Sarnıç, nisbeten uzun dik dörtgen kı-sım ile bununla irtibatı olan kare mekânın teşkil ettiği bir «L» harfi şeklindedir. Bun-dan başka güneyinden geçen sur duvarla-rıyla da çapraz vaziyette iki ayrı kısma bö-lünmüştür. Burada dikkati çeken 13 basa-maklı bir merdivenin sarnıcın esas girişi ol-ması kuvvetle muhtemeldir.

Dik dörtgen bölümün içerisinde her sı-rada ön üçer tane olmak üzere 3 sütun di-zisi, bunun kuzey-batısındaki kare mekânda ise üçer sütunluk 3 dizi bulunmaktadır. Kare pcstamentler üzerinde yer alan bu granit sütunlar, 3.50 m. yüksekliğinde olup Bizans başlıkları da buna uygun nisbetlerde yapıl-mıştır.

Sarnıcın ana duvarları kalker taşından inşa edilmiş, üzeri ayrıca ince bir sıva taba-kası ile kaplanmıştır. Üst örtü sistemini sü-tunların taşıdığı kemerlere istinat eden çap-raz tonozlar teşkil etmektedir.

U N K A P A N I S A R N I C I :

S O K A Ğ I

Bugün evler ve onların bahçeleri altın-da uzanan sarnıcın üzerine Osmanlılar zama-nında Piri Mehmet Paşa medresesi inşa edilmiştir. İçerisine Fil yokuşundaki Devir-han Çeşmesi sokağının başında yer alan bir ev ile Pantokrator kilisesi (Zeyrek Camii) altındaki çıkmaz sokaktan girilmektedir.

Unkapanı sokağı sarnıcı'nın imp. Mau-ricens (582 - 602) tarafından yaptırıldığı ka-bul edilmişse de Ph. Forcheimer, yapı tar-zına istinat ederek İustinianus I (518 -527) tarafından inşa ettirildiğini ileri sürmekte-dir (13).

Esas girişi kuzey cephede olan sarnıcın içerisine buradaki birkaç basamak vasıta-sıyle inilmektedir. Ana mekân, 50 X 15 m. ölçülerinde dik dörtgen bir plan şekli göster-mekte ve içerisindeki sütunlara göre de kub-beli iki ayrı simetrik kısma bölünmüş bu-lunmaktadır. Orta kısımda ikişer sütunun meydana getirdiği dörtlü sıranın her biri ortasında yine ikişer siitunlu iki sıra; bir sıra da iki sütun ve tekrar ikişer sütunla iki ayrı sıranın yer aldığı görülmektedir. Sü-tunlar 0.85 m. yüksekliğinde, dik dörtgen postamentler üzerine yerleştirilmiştir.

Baş-1

» i r

İ E £ ı j m j

(Tr Er'iıS^'* " (Tr ...İCT Jt, - ^ıNftjylfatt

P F - ı i -

Ü

H

İ

" - - ^ e M İ

Ataköy'de Bizans sarnıcı kalıntısı

lıklar, Bizans mimarisinde rastlanılan en il-kel şekillerden birer örnektir.

Zemini tamamen çamur ile kaplı bu-lunan sarnıcın duvarları aralıklı bir şekilde örülmüş 0.35 m. uzunluğundaki tuğlalardan ibarettir. Ayrıca doğu ve batı duvarlarında birtakım nişlerin bulunduğu sarnıç, kuzey cihetinde açılan pencereler vasıtasıyle gayet güzel aydınlatılmıştır.

F A T İ H ' D E H A C I S A L İ H E F E N D İ S O K A Ğ I N D A K İ S A R N I Ç :

Fatih'de Sofular caddesi ile Hacı Sa-lih Efendi sokağı arasında bugün yıkılmış fakat temel izleri el'an mevcut Mustafa Pa-şa Mescidinin altında bulunan sarnıcın ismi-ne Bizans kaynaklarında rastlamak müm-kün olamamıştır.

Doğrudan doğruya Hacı Salih Efendi sokağı üzerinde, zemin seviyesindeki bir kapıdan içerisine girilen sarnıcın inşaî duru-mu göz önüne alınacak olursa, İustinianus'-tan daha geç bir devre, muhtemelen VII. yüzyıla tarihlendirmek yerinde olacaktır.

Gayrimuntazam bir dış görünüşü olan sarnıç,, 24 x 12 m. ölçülerindedir ve ayrıca beşer sütunlu 2 sıra ile de 3 nefe bölün-müştür. Birbirlerine olan mesafeleri takri-ben dörder metreyi bulan sütunların baş-lıkları basit kemer ayaklarından ibarettir. Duvarlar tuğla inşaat göstermekte, üst örtü sistemini de dışarıya doğru hafifçe çıkın-tılı küçük kubbeler teşkil etmektedir.

Yakın zamana kadar çingenelerin ika-metgâhı olan metruk vaziyetteki sarnıcın kapısı zamanımızda bir duvar ile örülmüş-tür.

M İ R E L A İ O N S A R N I C I (Bodrum Camii sarnıcı):

Mirelaion manastır kilis:si'nin temelleri altında bulunan sarnıç, zamanımıza kadar oldukça iyi bir durumda gelebilmiştir.

Konstantin I tarafından buradaki bir

yeraltı mezar odası, bilahare manastırın in-şası sırasında ihtiyacı karşılamak amacıyla sarnıca tahvil edilmiştir. Manastırın inşa tarihi hususunda katî bir rakam verilememekle beraber burasının Konstantin V (740 -775) zamanında dağıldığı ve sonra Roma-nus II (959 - 963) tarafından da yeniden ihya edildiğini biliyoruz.

Bütün bunlara rağmen sarnıcın İustinia-nus'tan daha sonraki yıllarda, muhtemelen VII. yüzyıl sonlarına doğru inşa edilmiş olması muhtemeldir.

Mirelaion sarnıcı, 1966 yılı yaz mev-siminde Alman Arkeoloji Enstitüsü ile is-tanbul Arkeoloji Müzeleri'nin müşterek

ça-(13) Ph. Forcheimer - J. Stryzygowsky, Die Byzantinichen Wasserbehalter von Cons-tinopel, Wien 1898.

Mirelaion sarnıcının bulunduğu Bodrum camii

(4)

lışmaları neticesinde tamamen temizlenerek meydana çıkarılmıştır. Arazi vaziyetinden giiney-doğu ciheti buradaki kayalara istinat eden sarnıcın içerisi gayet muntazam taş duvarlarla örülmüştür. Sarnıç, plan itibariyle değişik ölçüler ortaya koymaktadır, batı ci-heti 28 X 22 m., doğu cici-heti ise 21 m. ge-nişliğindedir. İç kısımlarda bulunan ve to-nozlu tavan örtüsünü taşıya n0.40 m. ça-pındaki sütunlar da 2.50 ilâ 2.90 m. arasında değişen mesafelere sahiptir.

Daha ziyade Orta Bizans Devri husu-siyetlerine göre kapalı yunan haçında inşa edilen ve Türk devri nazarı itibare alınmaya-rak restorasyonunun büyük bir kısmı ikmal edilen Bodrum Camiinin ibadete açılması kararlaştırılmıştır. Fakat sarnıcın nasıl ve ne surette kullanılacağı bugün için meçhul bir konudur.

M A N G A N L A R M A H A L L İ N D E K İ S A R N I Ç L A R :

Topkapı Sarayı ile Marmara denizi ara-sındaki Basileus I'in (867 - 886) inşa ettir-diği Bizans sarayına izafeten, Manganlar mahalli diye anılan yerde 1921 - 1923 yıl-ları arasında kazı yapan Fransızlar dikkate şayan bazı kalıntılara rastlamışlardır (14).

Manganlar sarayının kuzeyinde, Kons-tantin IX (1042- 1054) tarafından yaptırtı-lan St. Jorj manastır kilisesinin iç kısımları kısmen sarnıç olarak kullanılmıştır. Ayrıca manastırın da bir kısmı aynı vazifeyi gör-müştür. İçerisi tamamen boş ve oldukça iyi bir durumda günümüze kadar gelen sarnıcın üst örtü sistemini kubbe ve kemerlerle tak-viye edilen iki beşik tonoz meydana getir-mektedir.

Bundan başka manastırın batısında, 22 X 11.50 m. ölçülerinde dik dörtgen planlı ikinci bir sarnıcın daha mevcut olduğu gö-rülmüştür.

Manganlar bölgesinin batı tarafında bir-kaç sarnıcın daha izine rastlanmıştır. Bu sar-nıçlardan içerisine 20 basamaklı merdiven ile girilen ve oldukça iyi muhafaza edilmiş -olan 15 X 15 m. ebadında kare bir plan şekli arz etmektedir.

Manganlar bölgesindeki sarnıçlar muh-telif yapı hususiyetlerine sahip olduğundan bunları IX ilâ X. yüzyıllar arasına tarihlen-dirmek ve o şekilde mütalâa etmek yerinde tıir hal çaresi olacaktır.

A T A K Ö Y ' D E B U L U N A N S A R N I Ç :

Ataköy 1 inci kısım blok apartmanları ile deniz arasında kalan sahada bir sarnı-cın daha mevcut olduğu dikkati çekmiştir.

Bizans kaynakları ve ilgili literatürde ismine rastlayamadığımız bu sarnıcı yapı

tarzından VIII. yüzyıla tarihlendirmek ye-rinde olacaktır.

Sarnıç halen toprak içerisine gömülmüş vaziyette olup sadece iki duvarının bakiye-leri görülmektedir. Bu bakımdan tam ma-nasıyle planı, ancak yapılması lüzumlu bir hafriyattan sonra elde edilebilecektir. Üze-rinin örtülü olup olmadığı meselesine gelin-ce, hemen yanında bulunan mermer bir sü-tun ve başlıklar, burasının kapalı sarnıçlar içerisinde mütalâa edilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.

B Ü Y Ü K O T L U K Ç U Y O K U Ş U S A R N I C I :

Süleymaniye civarındaki şimdi yeri bir arsa olan Şeyhülislâm Resmî Efendi Ca-mii'nin avlusu altında Bizans kaynaklarında ismin: rastlanmayan ve Büyük Otlukçu Yo-kuşu olarak adlandıracağımız bir sarnıç da-ha bulunmaktadır.

Bazı kısımları zemin seviyesinde olan sarnıcı inşaî durumuna dayanarak Comme-nuslar devrine (1057 - 1185) tarihlendirmek icap eder.

Kuzey cihetinde açılan bir menfezden içerisine girilen sarnıç 21 X 21 m. ölçüle-rinde kareye yakın bir plan şekli göstermek-tedir. Giriş'e nazaran sağ taraftaki duvarın üzerinde 2.50 m. genişlik ve 1.20 m. derin-liği olan beş ayrı niçin bulunduğu dikkati çekmektedir. Ana mekânda yer alan 24 gra-nit sütunun büyük bir kısmı birbirinin eşi olmasına rağmen aralarında istinaî bazı ör-neklerin de bulunduğu gözden kaçmamak-tadır. Keza bunlardan biri, çan şeklindeki pcstamente sahiptir. Korent tarzı başlıklar-dan bazısı daha ince ve o nisbette daha te-ferruatlı işlenmiş, bir başka örneğin ise bu-nun tam aksine oldukça kaba işçiliği var-dır. Bundan başka sütunlardan birkaç tanesi üzerinde rastlanan harflerin, burada çalış-mış işçilere ait olmaları da kuvvetle muhte-meldir.

Sarnıcın üst örtüsünü, sütunlar üzerine oturan kemerlerin taşıdığı küçük kubbeler teşkil etmektedir. İhata duvarları üzerinde--ki sıvaların bir kısmı da bu kubbeleri kap-lamaktadır.

Büyük Otlukcu Yokuşu Sarnıcı bugün perişan bir durumdadır ve tamamen çöp yı-ğınları ile kaplıdır.

F A T İ H Ç A R Ş A M B A C A D D E S İ Ü Z E R İ N D E B U L U N A N S A R N I Ç :

Çarşamba caddesinin Haliç tarafındaki bir itfai; o kışlası ile buna bitişik bir evin altında bulunan sarnıca, kışlanın avlusundan veya evin mahzeninden girilmektedir.

Bizans kaynaklarında ismine rastlaya-madığımız sarnıcın inşaî durumu göz önüne

alınacak olursa Commenuslar devrine tarih-lendirmek icap eder.

Sarnıç, birbirine eşit olmayan ve biribi-rinden kemerler vasıtasıyle ayrılan üç nef-ten meydana gelmiştir. Ana mekân 18 X 8 m. ölçülerindedir. Burada simetrik olarak dörder sütunluk iki dizi görülmektedir. Bir kısmı mermer, bir kısmı da granit olan sü-tunların yükseklik ve gövde çapları oldukça değişiktir. Ayrıca üzerlerinde haç moııo-gramlarının da bulunduğu basit tarzdaki bu başlıkların bazıları iyonik, bazıları da im-postu andıracak tarzda yapılmışlardır. P A N T E P O P T E S K İ L İ S E S İ (Eski İmaret Camii)

Y A N I N D A K İ S A R N I Ç : Pantepoptes'ten Hagia Theodosia (Gül Camii) (15) giden yol üzerindeki sarnıç, pe-rişan ve o nisbette harap bir durumdadır.

Sarnıç, 20 X 8 m. ölçülerinde dik dört-gen bir plana sahiptir. İçerisindeki 2.50 ilâ 3.00 m. lik fasılalarla sıralanan 14 sütunun muhtslif boy ve başlıklara sahip oluşu, bun-ların daha önceki tarihlere ait yapılardan toplanmış olduğunu ortaya koymaktadır. Başlıkların bazısı basit impostları hatırlattığı gibi büyük bir kısmını iyon ve korent tarzı teşkil etmektedir. Ayrıca iki ayrı tarz baş-lığın üst üste bindirilmesiyle meydana ge-len örneklere de rastlamak mümkündür. İs-tisnaî örnekler arasında, akantuslu bir baş-lığın üzerine iyonik bir kemer tablası yerleş-tirilmiş, bir diğerinde ise neyi ifade ettiği anlaşılamayan Grekçe bir harfin mevcudi-yeti dikkati çekmektedir. Bunlardan başka sütun gövdelerinden bir tanesi üzerine işlenen medusa başı ise Bizans sanatı için oldukça enteresan ve gariptir.

Başlıklar üzerine oturan kemer ayakları 0.70 m. kalmlığındadır ve bunların taşıdığı küçük kubbeler de sarnıcın üst örtü siste-mini meydana getirmektedir.

Umumiyetle gayrimuntazam tarzda inşa edilen ana duvarlar üzerinde muhtelif pen-cereler sıralanmış ve kenara bir de niş yer-leştirilmiştir.

Sarnıç, istanbul'un fethinden bir müd-det sonra muhtelif tadillere maruz kalmış ve bu arada kenarına muhdes bir duvar örül-müştür.

(14) R. Demanget - E. Maumbory, Les Quartier des Mangans, Paris 1938.

(15) Son zamanlarda bu yapı için Hagia Euphemia ismi de teklif edilmiş bu-lunmaktadır.

Hakikî ismini tesbite muvaffak olama-dığımızdan inşaî tarzına dayanarak Son Bi-r.ens devrine, Palaiologcslar sülâlesinin hâ-kim olduğu zamana (1261 - 1453) tarihlen-dirmek yerinde olacaktır.

(5)

S T. P A M M A K A R İ S T O S K İ L İ S E S İ (Fethiye Camii) Y A N I N D A K İ S A R N I Ç :

Halice hâkim, yüksek bir setin üzerinde inşa edilen St. Pammakaristos kilisesi'nin (Fethiye Camii) altında, son yıllarda bir sar-nıcın daha mevcut olduğu anlaşılmıştır. Kaba bir şekilde kilisenin naosunun çizgi-lerini takip etmekte olan bu sarnıç, naos kıs-mının tam altında bulunmaktadır. Bu sar-nıcın sütunlara dayanan tonozları ise na-os'un döşemesini taşımaktadır (16).

St. Pammakaristos 1261 yılında inşa edilmiş, ayrıca yan kenarına 1315 de bir ek şapel daha ilave edilmiştir. Bu hususun göz önüne alınması, sarnıcın inşaî hususiyeti onun Son Bizans Devrinde, Palaiologoslar zamanında (1261 -1453) inşa edildiğini or-taya koymaktadır.

Hali hazır durumda taş, toprak ve mo-loz yığınları ile kaplı bulunan sarnıcı ku-şatan duvarlar, terastan aşağıya bakan ön kısımda sütunlarla takviye edilmek suretiyle daha da sağlamlaştırılmıştır.

Ana mekânda bulunan 28 sütun, kıs-men taş, kıskıs-men de mermer olup çapları 0.30 ilâ 0.40 m. arasında değişmektedir. Bir-birlerinden 2.50-3.00 m. aralıklarla sırala-nan bu sütunların başlıkları oldukça değişik şekiller gösterirler, bir kısmı korent, bir kıs-mı iyon ve bazıları da altı kesik kemer ayağı şeklindedir. Ayrıca iki sütun üzerinde görülen kabartma haç monogramlarının mevcudiyeti dikkati çekmektedir. Sütunların taşıdığı kemerler tamamen Son Bizans Devri cephe mimarisinin bütün hususiyetini aksettirmektedir. Üzerlerinde çeşitli n o -nogramların bulunduğu kemerler, hafif sivri veı yayvan olmak üzere Jki ayrı şekil göste-rirler. Bunların taşıdığı kubbeli üst örtü sistemi ise istiridye kabuğunu andıracak şe-kilde inşa edilmiştir.

Sarnıcın beden duvarları üzerinde hiç bir pencerenin bulunmayışı içerisini tama-men karanlık bırakmaktadır.

A E T İ U S ' U N (Karagümrük Çukurbos-tanı) Y A N I N D A K İ S A R N I Ç : Aetius'un kuzey-batısında, Kasım Ağa Camii yanında bulunan sarnıcın ismine Bi-zans kaynaklarında rastlamak mümkün ola-mamıştır.

Kesin olarak inşa tarihini tesbit edeme-diğimizden bu defa sarnıcın yapı tarzına dayanarak Son Bizans Devrinde, Palaiolo-goslar zamanına aidiyetini kabul etmek ye-rinde olacaktır.

Son yıllarda buraya yerleştirilen ahşap

bir merdiven vasıtasıyle içerisine girilen sar-nıç, zemin seviyesinin biraz üzerindedir. Ori-jinal giriş merdivenine ait bir ize rastlanıl-mamakla beraber sahanlığı andıran yarım kavisli bölümün bununla ilgili olması muh-temeldir.

Ana mekân, 29 X 17 m. ölçüsünde dik dörtgen bir plan şekli arz etmektedir. Du-varlar gayrimuntazam tarzda bir sıra taş ve bir sıra tuğladan meydana gelmiştir, ayrıca diğer sarnıçlarda olduğu gibi bunun da kö-şeleri su tazyikini önlemek amacıyla yuvar-latılmıştır. Harice açılan pencereleri bulun-madığından karanlık bir durumdaki iç me-kânda birbirlerinden 3.50 m. lik fasılalarla sıralanmış 7 sütunluk 4 dizi bulunmaktadır. Sütunlar yapılış ve şekil bakımından birbir-lerine nazaran oldukça değişik tarzdadırlar. M-eselâ, girişe nazaran ilk sırayı teşkil eden 4 sütun granittir ve bunlardan ikisinin baş-lığı yerinde doğrudan doğruya kemer ayak-ları mevcuttur. Diğer ikisinde ise biri iyon. diğeri dantela şeklinde işlenmiş Bizans baş-lıkları görülmektedir. Sütunlar umumiyetle kısmen granit, kısmen mermerden olup yük-seklik bakımından da birbirlerine nazaran değişik ölçüler ortaya koyarlar. Ayrıca aynı ölçüde olmyaan bu sütunları bir seviyeye ge-tirmek maksadıyle üzerlerine birtakım ilave-ler yapılmıştır. Keza bunlardan biri yığma temel üzerine oturmuş, bir diğeri baş aşağı bir başlığın üzerine yerleştirilmiştir.

Şimdiki halde zemini tamamen çamurla kaplı bulunan sarnıcı bir ara iplik bükücüler de işgal ederek kullanmışlardır.

S O N Y I L L A R D A M E Y D A N A Ç I K A R I L A N B İ Z A N S

S A R N I Ç L A R I :

Dizdariye yokuşunda bulunan sarnıç: Sultanahmet'de Çemberlitaş kız talebe yurdunun temel hafriyatı sırasında şimdiye kadar kaynaklarda ismine rastlanılmayan bir Bizans sarnıcı daha meydana çıkarılmış, fakat yıkılma mecburiyeti hasıl olduğundan ortadan kaldırılmıştır.

Binanın tarihlendirilmesinde, yapı tek-niği ile sütun başlıkları kısmen yardımcı ol-maktadır. Zira kare şeklindeki basık başlık-lar Erken Bizans Devrinde görülmekte ve bu durum Theodosius I zamanından baş-layarak İustinianus'a kadar devam etmek-tedir.

Septimius Severus (193 - 211) surları içe-risinde olan bu küçük sarnıç 6 X 8 m. ölçü-lerinde dik dörtgen bir plan arz etmektedir. Binadaki tuğla, sıva, harçlar ve ölçüler üze-rinde yapılan tetkikler, bu sarnıcın Erken Bizans Devrinin sonlarına doğru inşa edil-miş olmasını muhtemel kılmaktadır (17).

Üst örtücünü ikisi kaideli diğer ikisi de kaidesiz mertner başlıklı graniî: ve trahitteıı dört sütun taşımaktadır. Sarnıcın büyük bir kısmı tuğladan inşa edilmiş, horasan harç ve mahdut miktarda ilave edilen taş ile de yapı daha sağlamlaştırılmıştır. Bundan ayrı olarak iç kısımda 2 m. yüksekliğinde ve 0.40 m. kalınlığında bir takviye duvarı daha bulunmaktadır.

Beyazıt Meydanındaki Bizans sarnıçları: Beyazıt Meydam'nın 1961 yılı sonla-rında başlayan tanzimi, bazı Bizans sarnıç-larını daha meydana çıkarmıştır. Bunlardan bir tanesi meydanın kuzev-doğusunda, Be-yazıt Camii külliyesinden medrese ile Fuat Paşa konağı arasında yer almaktadır. Tam manasıyle hafredilemeyen sarnıcın, dik dört-gen bir planı olduğu anlaşılmakta ve hali hazırda meydana çıkarılan dört sütun da burasını iki kısma ayırmaktadır. Alt kısım-larında volütleri andıran kıvrımlara sahip, dik dörtgen şekildeki sütun başlıklarının taşı-dığı sarnıcın üst örtü sistemini çapraz tonoz-lar teşkil etmektedir.

Beyazıt meydanındaki bu sarnıcı, Erken Bizans Devrinin son yıllarına tarihlendirmek yerinde olacaktır.

Bundan başka meydanın tanzimi sırasın-da Vezneciler caddesi üzerinde, elektrik santralının bulunduğu adada bir Bizans sar-nıcı daha meydana çıkarılmıştır. Açılan cad-de seviyesinin indirilmesincad-den dolayı bir kıs-mı yıkılan bu sarnıcın iki sütunu ile duvar-larına ait bazı bakiyeler elan görülmektedir.

Bu iki sarnıç arasında yer alan dik dört-gen planlı bir başka örnek ise Bizans'ın daha gec devirlerine ait bulunmaktadır.

Unkapanında yine 1961 yılı sonlarına doğru ikinci kısım manifaturacılar çarşısı inşaatı bir sarnıcın daha mevcudiyetini gös-termiştir. Nisbeten kareye yakın bir plana sahip olan bu sarnıç, 8.05 X 8.55 m. ölçüle-rinde olup üzeri beşik tonozla örtülüdür. İçerisinde üç sütun dizisi ile neflere ayrıl-mış dokuz sütun bulunmaktadır. Burada cep-helere ilave edilen yarım ayaklar ise suyun tazyikini kısmen azaltmaktadır (18).

Ümraniye Hekimbaşı Çiftliğinde bulu-nan sarnıç :

(Devamı 674. sayfada)

(16) Semavi Eyice, Son Devir Bizans Mimarisi, istanbul 1963, s. 18.

(17) Ergon Ataçeri, istanbul'da Bilin-meyen Bir Bizans Sarnıcı «Ayasofya Müzesi Yıllığı» istanbul 1962, S. 4, s. 2 9 - 3 1 .

(18) Ergon Ataçeri, istanbul'da Yeni Bulunan Birkaç Bizans Su Sarnıcı «Ayasofya Müzesi Yıllığı» istanbul 1965, S. 6, s. 67-70.

(6)

SERGİYE ESERLERİN GÖNDERİLMESİ :

1. Sergiye katılacak memleketler, gön-derecekleri sanatçı eserlerinin ambalajı ile istanbul'a kadar olan nakliye ve bunların sigortaları kendilerine aittir.

2. istanbul gümrüklerinde seramiklerin gümrük muayenesi yapılması sırasında kı-rık, sakat veya zedelenmiş olan seramik eserler. Sergi Komitesi tarafından vazifelen-dirilmiş ilgili mesul kişiler tarafından tutula-cak bir protokol ile tesbit edilecek ve eser-lerin ait olduğu memleket temsilcieser-lerine bil-dirilecektir.

3. Sergi sonunda, seramik eserler ori-jinal ambalajlan ile tekrar gümrük kontro-lünden geçtikten sonra, ambalajlanacak ve katılan memleketlere iade edilecektir.

4. Sergiye katılan memleketlerden gönderilen eserlerin istanbul Gümrüğünden sergi yerine ve sergi yerinden tekrar istanbul Gümrüğüne olan masrafları ve sergi müd-detince bakımı ile sigortaları çivi be çivi Sergi Komitesine aittir.

5. Sergiye katılacak memleketlerden gönderilecek eserlerin bir sıra numarası bu-lunacak, bu sıra numarası ile tanzim

edile-cek listelerde sanatçı eserinin taşıyacağı sıra numarası, adı - soyadı ve adresleri ve kata-loğa basılmak için seçilerek siyah - beyaz fo-toğrafla bir eserinin tesbit edilmesi, ayrıca eserlerin U.S.A. doları üzerinden değerlen-dirilerek fiyatlarının tesbitı.

Sergide, eserlerden satılan olursa, bun-ların transfer ve vergi masrafları tenzil edil-dikten sonra sanatçıların mensup olduğu memleketlerdeki adreslerine gönderilmesi.

6. Seramiklerin 20 Temmuz 1967 günü Sergi Komitesinin eline geçmiş olması ge-rekir.

İŞTİRAKLERİN BİLDİRİLMESİ :

1. AlC'ye üye memleketlerin 1967 istanbul Çağdaş Seramik Sergisine katılma-larını en geç 20 Haziran 1967 gününe kadar bildirmeleri.

2. Sergi kataloguna sanatçı eserleri lis-teleri ile eserlerine ait fotoğrafların girebil-mesi için gönderilmiş olan formüllerin de yine en geç 20 Haziran 1967 gününe kadar Sergi Genel Sekreterliğine gönderilmiş ol-ması.

KONGREYE GÖNDERİLECEK T E B L İ Ğ L E R :

a) Çeşitli seramik problemleri üzerine

yapılacak olan tebliğlerde, komitemiz bilhas-sa scientific konuların ele alınmasını tavsiye eder. Tebliğler Kongre Komitesi tarafından tetkikten geçtikten sonra hazırlanacak olan kongre program ve gündemine göre sıraya konacaktır.

b) Kongrede slide ve kısa metraj film gösterilmesi bilhassa arzu edilmektedir.

c) Tebliğler 15 dakika ile en fazla 30 dakika içinde olacaktır.

KİTAP SERGİSİ:

Seramik sanatı ve tekniği üzerine son yıllarda her memlekette geniş ölçüde eser-ler yayınlandığı bilinmektedir.

Komitemiz Uluslararası Seramik Aka-demisinin gayelerinden biri olan kitap ko-nusunu da ele almayı faydalı görmektedir.

1967 istanbul Seramik Sergisine kitap gönderecek memleketlerin de, seramik eser-lerle aynı zamanda bunları bildirmesi ve yol-laması.

YAZIŞMA VE DANIŞMA ORGANLARI : 1967 istanbul Uluslararası Çağdaş Se-ramik Sergisi Genel Sekreterliği ve Sergi Genel Komiserliği.

Genel Sekreter : Genel Komiser :

— istanbul'un idarî bünyesinde yapıl-ması gereken reform. Hüseyin Aydemir

— istanbul'un idarî bünyesinde yapıl-ması gereken reform. Prof. Dr. Lütfü Duran

— İmar planları ve uygulanması. A. Menderes

— istanbul'un imarında tarihî çevrenin korunması problem ve metotları. Prof. D. Kuban

— istanbul'un topluca planlama davası. Mithat Yenen

— Araştırma ve organlaşma. Prof. Tay-fur Tarh an

— Nâzım fikir ve ilmî organizasyon. Halûk Baysal, Doğan Hasol

ve istanbul ve çevre planlaması ve idarî reformu hakkında müteaddit tebliğler yapıl-mıştır. Kongre çalışmaları kitap halinde ba-sılmıştır.

• G Ü N E Y D O Ğ U AVRUPA BİNA KONGRESİ

5 - 1 0 Haziran tarihleri arasında, Viya-na'da toplanacak olan Avusturya bina endüs-trisi kuruluşları tarafından yönetilecek olan bu kongrede, memleketler arasında meslekî ve ticarî ilişkilerin inkişafına hizmet ede-cektir.

(Baştarafı 66. sayfada) Hekimbaşı Çiftliği civarında yapılan araştırmalar, burada dik dörtgen planlı yeni bir Bizans sarnıcını daha ortaya koymuştur. Girişinin kapalı ve aynı zamanda çalılarla kaplı oluşundan içeriye inme imkânı verme-yen sarnıcın, tonozlu üst örtü sisteminin bazı sütunlar vasıtasıyle sağlandığı anlaşılmak-tadır.

Ayrıca burada rastlanılan üzeri haç mo-nogramlı mermer parçalar ile antik bir dö şeme sathı ve bazı kanal izleri dikkati üzer-lerinde toplamaktadır.

Topkapı Sarayı dış avlusundan Cankur-taran'a giden yolun sol tarafında bulunan sarnıç :

Topkapı Sarayından Cankurtaran'a inen yol üzerinde, 1965 yılı başlarında yığma topraklar arasında yeni bir sarnıcın bulun-duğu anlaşılmıştır.

Dik dörtgen bir plan şekli arz eden sar-nıcın sadece kısa kenarının 12 m. olduğunu tesbit edebiliyoruz. İç kısma 17 basamaklı bir merdiven ile inilmekte ve burada altı sü-tun tonozlu üst örtüyü taşımaktadır. Halen giriş, görülen lüzuma binaen kapatılmış ve bir duvar ile örülmüştür.

Sarnıcın bulunduğu bölgede yapılan araştırmalar sırasında Türk devrine ait

mer-merler, Bizans keramiği ve cam eşyalara da rastlanılmıştır.

Bu örneklerden başka 1960 yılında Sa-raçhanebaşı'nda Belediye Sarayının batısın-da, Şepsefa Camii yanında birer, Alemdar-da üç sarnid Alemdar-daha meyAlemdar-dana çıkarılmıştır.

HABERLER:

İSTANBUL BÖLGE KALKINMA

KONGRESİ

10 - 20 Nisan 1967

istanbul Bölge Kalkınma Kongresi 10 Nisanda Kongre başkanı Y. Mimar Halûk Baysal'ın başkanlığında açılmış ve devam ettiği müddet zarfında aşağıdaki konuşma-cılar, bilhassa idarî reform üzerinde durmuş-lardır.

— istanbul'un idarî bünyesi nasıl ıslah edilebilir. A. Hamdi Başar

— istanbul'un idarî bünyesinde yapıl-ması gereken reform. Prof. Rauf Beyru

— istanbul'un idarî bünyesinde reform ve koordinasyon. Muzaffer Akalın

Referanslar

Benzer Belgeler

Baykal gölü ve öteki yafll› göllerde yaflayan ba- z› hayvan türleri, neden baz› yaflam formlar› pek çok farkl› tür olufltururken baz›lar›n›n oluflturmad›-

Amaç larınm, kazanem yanısıra «Türk mutfağına hizmet» ol­ duğunu, eski bazı yemekleri canlı tutmaya gayret göster­ diklerini söylüyor: «Bizdeki yemekleri,

Kiriş döşeme gibi üst yapı elemanlarından gelen yükleri temele nakleden, binalarda mekânları birbirinden ayıran, mekânları çevreleyen ve yapıyı dış

• Bantlı ileticilerin bant ekseninin iletici ekseni üzerinde kalmasını sağlamak şarttır. Bandın yana kaçması malzemenin dökülmesine ve bandın hasar görmesine

Bodrum Belediyesi Birim Müdürleri ve Birim Sorumluları için verilen hizmet içi eğitim seminerine ziyarette bulunan Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, eğitimin

Arazi Örtüsü Veri Gruplarının temsilinde; detay sınıfları, öznitelik ve konumsal ilişkiler, kurallar ve işlevleri ile Arazi Örtüsü Veri Grubuna ait coğrafi

Zerrelerin birbirine delk ve temasının ve yekdiğerine yapışmalarının derecesi muhtelif nevi topraklarda gerçi yekdiğerinden pek çok farket- mezlerse d e ayni bir toprakta

Muhsin Ertuğrul büyük adamdı ama böyle bazı olayları vardı.. Ben o zamanlar çok yeni ve