Nisan1999 13
Grip virüsüne etkili yeni bir ilaç bulundu: Zanamivir. Bu ilaç grip sü-resini 6,5-8 günden 5 güne indiri-yor. İlaç 455 hasta üzerinde denen-di ve iyi sonuç alındı. Halen daha çok sayıda hasta üzerinde deneni-yor.
Science et Vie, Şubat 1999
Fransa’da Montpellier Üni-versitesi araştırmacıları, çemen ya da boyotu
denilen Akdeniz
bitkisinde bulu-nan bir amino-asidin (4-hid-roksi-izolösin) sıçanlarda kan-daki glükoz dü-zeyini düşürdü-ğünü gösterdi-ler. Çemen baha-rat olarak kullanı-lır. Eğer insanda da
benzer sonuçlar alınırsa, yakında insülin gerektirmeyen tip II şeker hastalarında (bütün şeker hasta-larının % 90’ında
yani dünyada
100 milyon in-sanda) yeni bir ilaç olarak çe-men kullanıl-maya
başlana-cak. Resimde
çemen görülüyor.
Science et Vie, Şubat 1999
Diyabet Tedavisinde Çemen
Kısır erkekler sevinin… Artık siz de çocuk sahibi olabileceksiniz. Yal-nız spermlerinizin biraz vücut çalış-ması gerekiyor. Bunun için de başka bir salona gitmeleri gerekli. Gururu-nuzu kıracak hiç bir şey yok işin için-de. Spermlerinizin güç toplayacakları yer, başka bir erkeğin testisleri değil. Yalnızca bir fareninkiler…
Japonya’da bir araştırmacının yü-rüttüğü deneyler sonunda önümüz-deki günlerde ilk kez bir insan yu-murtası, fare testislerinde geliştiril-miş insan spermiyle döllenebilecek.
Aslında bir türün spermlerini, baş-ka bir türün testislerinde üretmek çok yeni bir düşünce değil. 1996 yılında Pennsylvania Üniversitesi araştırma-cılarından Ralp Brinster ve ekip arka-daşları, sıçanlardan alınan tam oluş-mamış sperm hücrelerini (spermato-gonia), bir farenin testislerinde olgun-laştırdılar. Bu da aynı tekniğin insan-lara da uygulanıp kısır erkeklere de baba olma şansı verebileceği biçimin-de savlara yol açtı. İnsan spermleriyle aynı yöntemi ilk deneyenlerden biri, Japonya’nın Yonago kentindeki Tot-tori Üniversitesi araştırmacılarından
Nikolaos Sofikitis. Bu bilim adamı, yetişkin erkeklerden aldığı spermleri, bağışıklık sistemlerini devre dışı bıra-kacak biçimde özel olarak üretilmiş fare ve sıçanların testislerine enjekte etmiş. Tam üç yıl süren başarısız de-neylerden sonra Sofikitis işin sırrını kavramış. İnsan spermagatoniasının yanısıra, fare ve sıçanlara kendi gözle-rinden aldığı hücreler de aşılamış. Gözbebeklerinin hemen önünden alı-nan bir sıvı içindeki hücreler, fas li-gand adlı bir protein salgılıyorlarmış. Fas ligand, bağışıklık hücrelerinin kendilerini yoketmelerine yol açan bir mesaj taşıyıcı molekül. Böylece bağışıklık sisteminin ayakta kalmış son kalelerinin de düşmesiyle olgun-laşmamış sperm hüctreleri gelişmele-rini tamamlama olanağına kavuşuyor-muş. Sofikitis, toplam olarak 10 sıçan ve 8 fareye insan spermi nakletmiş. Beş ay sonra sıçanların üçü ile farele-rin ikisinde bol miktarda insan spermi saptamış.
Öteki araştırmacılar, deney sonuç-larının henüz onaylanmamış olmasına dikkat çekmekle birlikte, böyle bir başarının büyük bir ilerleme anlamına
geleceğinde birleşiyorlar. Sınavı geç-mesi halinde tekniğin sağlayacağı ya-rarlardan biri, erkeklerin kullanacağı, spermlerin gelişmelerini ketleyen do-ğum kontrol haplarının geliştirilmesi olacak. Bir başka yararsa, kısır erkek-lere, tüpte döllenme yoluyla babalık olanağı sağlamak. Sofikitis, hamster yumurtalarını, sıçan testislerinde ge-liştirilmiş hamster spermleriyle dölle-meyi başarmış. İddialı araştırmacı, ay-nı işlemin insan spermleri içinde ra-hatlıkla uygulanabileceğini söylüyor. Ancak başkaları, işin tehlikelerine de dikkat çekiyorlar: Bir kere, bu yolla gelişen spermlerin genetik hasarlar ta-şımayacağını kimse bilemiyor. Daha da önemlisi, kemirgen hayvanların vi-rüslerinin spermlere bulaşması. Bu da, insanların hiç tanımadıkları yeni hastalıklarla baş etmek zorunda kal-maları demek. Kuşkucular, yöntemin, insanlara uygulanmadan önce mutla-ka maymun, şempanze gibi primatlar üzerinde denenmesi gerektiğini vur-guluyorlar.
Gene de Sofikitis, yöntemini in-sanlarda deneyebilmek için Japon hükümetinin iznine başvurmuş bile. İtirazları yumuşatmak içinde, bu yöntemle ortaya çıkan insan embri-yolarını 6 günden fazla yaşatmama konusunda güvence vermiş. Araştır-macı, "ortada bazı etik sorunların ol-duğu kuşkusuz; ama tıpta da eğer birşeyler yapmak istiyorsanız, ilk yapmanız gereken etik engelleri aşa-bilmek" diyor.
New Scientist, 13 Şubat 1999