• Sonuç bulunamadı

Türk aydınlanmasının büyük şairi:Dağlarca:Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Dağlarca'ya 'Onursal Doktora'

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türk aydınlanmasının büyük şairi:Dağlarca:Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Dağlarca'ya 'Onursal Doktora'"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

r

2004, FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

t K

1 --- î --- -

~7T_

T V & İ

Aydınlanmanın

şairi’ne doktora

Mimar

S inan G ü zel Sanatlar Ü n iv ersite si, Fazıl H ü sn ü D a ğ la r c a ’y a , 9 0 . y a şg ü n ü n d e “ O nursal D o k to ra ” unvanı verdi. R ektör Prof. Dr. A lp tek in , D a ğ la rc a ’y a cü p p e sin i giyd irirk en törend e konu şan G a z etem iz im tiy a z S ahibi v e Yayın Kurulu B aşkam , y a z a n m ız İlhan S elçu k , “ O bir umuttur, aynı zam an ­ da gerçektir. K aranlığa d oğru sü rü klenen ü lk e y i gör­ d ü k çe h ü zü n len en b en , D a ğ la rca ’y ı ok ud uk ça, ‘H a­ yır, b ö y le bir şairi yetiştiren bir top lu m karanlığa sü- r ü k len em ez’ d iyoru m ” d iy e konuştu. ■ 7.

Sayfada

(2)

'O bir umuttur'

Cumhuriyet Gazetesi adına Fazıl Hüsnü

Dağlarca’ya şükran plaketi veren Gazetemiz İmtiyaz Sahibi İlhan

Selçuk, Dağlarca’yı “umut” olarak nitelendirdi. Selçuk “ İçinde

yaşadığımız süreçte, karanlığa doğru sürüklenen ülkeyi gördükçe

hüzünlenen ben, Dağlarca’yı okudukça, ‘Hayır, böyle bir şairi

yetiştiren bir toplum karanlığa sürüklenemez’ diyorum” dedi.

İstanbul Haber Servisi - M imar Si­

nan G üzel S anatlar Ü niversitesi (M SGSÜ) tarafından, Türk aydın­

lanmasının şairi Fazıl Hüsnü Dağlar­

ca’ya, 90. yaşgününde “Onursal Dok­

tora” verildi ve 2004, “Fazıl Hüsnü Dağlarca Yılı” ilan edildi.

MSGSÜ Oditoryumu’nda düzenle­ nen törende konuşan Rektör Prof. Dr.

İsmet Vildan Alptekin, Dağlarca’nın şiirleriyle büyüdüklerini belirterek

“Fazıl Hüsnü Dağlarca çok büyük bir ozanımız. Kendisine bu ıı in anı verme onurunu bize yaşattığı için çok sevinç­ liyiz” dedi. Türkiye Yazarlar Sendika­

sı (TYS) Genel Başkanı Cengiz Bek-

taş da Dağlarca’yı “Şürimizin bayra­

ğı” diye tanımlayarak aydınlığını as­

la yitirmediğini söyledi.

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Ya­

yın Kurulu Başkanı, yazarımız İlhan

Selçuk, “Fazıl Hüsnü Dağlarca, Türk

aydınlanmasının büyük şairidir” di­

ye söze başlayarak “ İçinde yaşadı­

ğımız süreçte, karanlığa doğru sürük­ lenen ülkeyi gördükçe hüzünlenen ben, Dağlarca’yı okudukça, ‘Hayır, böyle bir şairi yetiştiren bir toplum

karanlığa sürüklenemez’ diyorum”

‘Şiirim izin B ayrağı ’

* " W

Mimar Sinan Güze) Sanatlar Üniversitesi Oditoryumu’nda çok sayıda akademisyen, aydın ve yazann katıldığı törende Rektör Prof. İsmet VUdan Alptekin, Fazıl Hüsnü Dağlarca’ya cüppesi­ ni giydirdi ve “Onursal Doktora” belgesi ile teşekkür plaketi sundu. Alptekin, Dağlarca’nın şiirleriyle büyüdüklerini belirte­ rek “Fazıl Hüsnü Dağlarca çok büyük bir ozanımız. Kendisine bu unvanı verme onurunu bize yaşattığı için çok sevinçli­ yiz” dedi. Türkiye Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Cengiz Bektaş da Dağlarca’yı “Şiirimizin Bayrağı” diye tanımlaya­ rak aydınlığım asla yitirmediğini söyledi. Dağlarca doktorasını alırken “Bana her zaman yol gösteren bir tek ışık var. O da şu: Yaptığım işi sevmek. Ben düşünüyorum ki herkes işini severse, herkes ülkesine bir katkıda bulunursa daha iyi durum­ da oluruz. İnsanın yaptığı işi sevmesi en büyük erdemdir, en büyük değerdir” diye konuştu. (Fotoğraf: SERKAN YILDIZ)

şeklinde konuştu. Selçuk, konuşma­

sını şöyle sürdürdü: “O bir umuttur,

aynı zamanda gerçektir. Yalnız yaşa­ dığımız çağın değil, geçmişin ve gele­ ceğin şnrsel bilincidir. Bu bilinç yalnız edebiyatta değD, felsefede, siyasette, ide­ olojide ve gerçek yaşamda bütünsel ola­ rak insan gibi yaşama rotasını sanat­ sal gücüyle çiziyor.”

‘M ucizeyi gerçekleştirdi’

“Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda varo­ luşumuzun direncini oluşturan Ke­ malist istenç, zaferden sonra uygarlı­ ğın akıl ve bilim yöntemlerini algıla­ makla inanılmaz bir mucizeyi gerçek­ leştirdi” diyen Selçuk, özetle şu gö­

rüşlere yer verdi: “Fazıl Hüsnü Dağ­

larca, bu derin çelişkiyi bütünleştirip tarihe Anadolu Aydmlanması’m yazan

Atatürk’ün yarattığı olağanüstü sen­

tezi şiirselleştirmiş büyük sanatçımız­ da. Şairliğinde varoluşu, laik Cum­ huriyetin varoluşunda güvence gibidir. Ulusallığın yanındaki evrenselliğinin sınırsızlığı şu sözünde de vurgulanıyor: Bin yıl sonra yeryüzünde tek bir dü ve insanlar kalacak, uluslar kalmayacak. İşte o zaman benim şiirlerim, sanat müzesinde yer alırsa mutlu olurum.”

Dağlarca: insanın yaptığı isi

sevmesi en büyük erdem

Törende daha sonra MSGSÜ Rek­ törü Prof. Dr. Alptekin, Dağlarca’ya

cüppesini giydirdi ve “Onursal Dok­

tora” belgesi ile bir teşekkür plaketi sundu. Dağlarca doktorasını alırken

“Bana her zaman yol gösteren bir tek ışık var. O da şu: Yaptığım işi sevmek. Ben düşünüyorum ki herkes işini se­ verse, herkes ülkesine bir katkıda bu­ lunursa daha iyi durumda oluruz. İn­ sanın yaptığı işi sevmesi en büyük er­ demdir, en büyük değerdir” dedi.

Dakikalarca ayakta alkışlandı

İlhan Selçuk da Cumhuriyet gaze­

tesi adına plaket verirken “Büyük ozan

Dağlarca’ya Türkiye ve insanlığa pa­ ha biçilemez katkıları için bu şükran plaketini veriyoruz” dedi. Dağlarca ise “BuOdağıryükünaltındaartıkiyi- ce ayağa kalkamaz hale gelirim” diye­ rek espri yaptı. Törenin ardından ba­ zı şiirlerini okuyan Dağlarca, uzun sü­ re ayakta alkışlandı.

Referanslar

Benzer Belgeler

İstanbul surlarının ehemmiyeti nazarı dikkate alınarak, bunların muhafazası kati surette lcabeden kı- sımlarile yıkılması icabeden kısımla­ rının tesfoiti

Onun için sa­ bahın en erken saatinde gidilir, kurna kapılır, yıkanılır, yemek yenilir, göbek taşında saatlerce dinlenilir ve akşam eza­ nına kadar, hava

Ruffini’den yüz yıl kadar sonra Niels Henrik Abel (1802-1829) be- şinci dereceden polinomların kök- lerinin cebirsel olarak her zaman bulunamayacağı üzerine bir ma-

Kuleli Askeri Lisesi'nin yanı sıra Sadullah Paşa Yalısı, Abdullah Paşa Yalısı, Aya Yorgi Kilisesi, Köçeoğlu Köşkü ve Hacı Ömer Camisi semtin diğer tarihi

Oysa Bakanlar Kurulu Turgut Özal'ın tarikatçı annesi­ nin Süleymaniye Camii avlusuna gömülmesi için karar ve­ riyor, kadın gömülüyor, Aziz Nesin, göm ülm esine izin

Otobüsün camında Yılmaz Güney, duvarlar boyu Yılmaz Gü­ ney, kahve ocağının yamacında Yılmaz Güney, manavın dük­ kânında Yılmaz Güney, gezgin

Muhterem Vahap Ko­ ca Memi, bnnu amcasının el yazi- sile görünce, kendi tarafından ya­ zıldığını zanneder, ve böyle zan­ netmesi için de sebep var:

Nüfusu milyondan pek de u- zak olmayan Istanbulda, sade kış mevsiminde oynayan bir dram ve bir komedi tiyatrosu mevcuttur; Ankarada devlet tiyatrosunun çe­ kirdek